14 Aralık 2020 Pazartesi

PEYGAMBERLİK MESLEĞİ

Bütün peygamberler beşeriyete hizmet etmek için gelmişlerdir. Onların ne kadar zahmet çektiklerini bilsek… Zahmeti onlar çekerler amma, o zahmetin, o nimetin tadını da yine onlar alırlar. Onlar ağıza benzerler. Ağız, vücudun bütün uzuvlarına gıda temin edebilmek için ne kadar çalışır, yorulur… Fakat tadı da o alır. Şekeri elimizin üstüne koysak, elimiz şekerin tadını alabilir mi? Ağız, bütün vücudun hizmetçisidir amma, gıdaların tadını yalnız o alır. İşte peygamberler de böyledir. Onlar bila tefrik herkese hizmet etmek isterler; herkesin, kendilerinden daha büyük olmasını isterler. Tefriksiz, menfaatsiz, bütün insanları severler. Bu dünyada en tatlı şey, insanları sevmektir. Bu insanlar o kadar tatlıdır ki… Zaten sevdiğin, sensin. Onu severken, sen kendikendini seviyorsun demektir. Eğer insanları sevmiyor, onlara düşman nazarıyla bakıyorsak, düşman biziz. Bu âlemde hiçbir düşman yoktur. İnsan, ancak kendikendine düşmandır. Mevlâna’nın sevmediği hiçbir kimse, hiçbir millet yokmuş. Öldüğü zaman, cenazesine Hıristiyanlar, Mûsevîler, ateşperestler, herkes gitmiş. Hıristiyan birine (yahu sen Hıristiyansın; niçin bir müslümanın cenazesine gidiyorsun?) demişler de adam: (Îsâ’yı ve Îsâ’nın büyüklüğünü bana Mevlâna öğretti; onun cenazesinde nasıl bulunmam…) demiş. “Tevhîd”de ne din vardır, ne de mezhep…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder