30 Kasım 2015 Pazartesi

harfler tablosu -HURUF TABLOSU :)


CANANIN AŞKI MI?NAN'IN AŞKIMI?

Nan, ekmek demektir,Ekmeğe ulaşmak için(bedeni beslemek uğruna,sanat ve meslek sahibi olmak için)uzun yıllarımızı veririz de Canan'ı bulmak uğruna zaman harcamak hiç hatırımıza gelmez!

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER

EVLİYA NİÇİN BİR BAŞKA EVLİYA SOHBETİ ARAR

Her Evliya,bir ilahi ismin emri altında olup o ismin ilmi zevkini sürerler.Diğer bir ismi Has'ın zevki başkadır.İşte birbirlerinin ilm-i zevkinden istifade için Kamiller birbirlerini ararlar ve birbirlerinin sohbetine talip olurlar.Nitekim Cenabı Şems,manevi işaretle Hz.Pir Mevlana efendimizin sohbetine geldi.veHazreti Pir efendimiz  bunu şöyle tasvir etti:"BENİM PİRİM VE BENİM MÜRİDİM,BENİM DERDİM VE BENİM DEVAM!BU SÖZÜ AÇIK SÖYLÜYORUM :BENİM ŞEMS'İM VE BENİM EFENDİM"

PEYGAMBER(varisi EVLİYA) MÜMİNİN ANA-BABASIDIR

Peygamberimiz buyurdu:"Ben sizin için veledine,valid menzilesindeyim".Yani Baba,evladına  nasıl müşfik ve muhipse,ey müminler bende sizin için öyleyim.Efendimiz gerek dünyada gerekte ukbada müminler için böyle olduğundan varisleri olan Evliyaullah'da aynı konumdadır.Ancak insan Evliyaullahtan ayrılırsa,Bedenden ayrılan(kopan)bir uzuv gibi Murdar olur,kokar."Ey seferde uyumuş,ey canını vermemiş olan Ölü!Sıçra ki ,kervan gitmiştir.Ey gönül.Bir dem olsun ki uyan"(Hz.Pir)

MESKEN VE MAKAMA MUHABBET

Mesken ve mekanlarda uzun süre kalındığında kalpte buraya karşı muhabbet doğar.Yaşlılar bu nedenle evlerinden başka bir yerde rahat edemeyecekleri duygusunu taşırlar.Evlat ne kadar rahatını temin etse de yaşlı yinede evini gözler.Bu nedenle HİCRET vardır.Aynı şey manevi makamlar içinde caridir.Makamat-ı manevinin herhangi birine alaka,o makamın üstüne yükselmeye engel olur..Bunun için Mesnev-i Şerif' de :"EY BİRADER,DERGAH-I MANEVİ-İ İLAHİ Bİ NİHAYEDİR;HER NEREYE ERİŞİRSEN YALLAH,DURMA"BUYRULUR

EVLİYANIN SOFRASI YAHUT SOHBETİ

Evliyanın sohbeti bir manevi sofradır ve bu sofrada her insan için taam (yiyecek)bulunur.Avam'da kendi sevdiği yiyeceği bu sofrada bulur ve gıdalanır,Havas da.En'am 6/59"Bir yaprak sükut etmez.İlla ki Hakteala onu bilir"fermanı herşeyin Ana bilgisayarın bilgisi ve planı dahilinde ceryan ettiğini gösterir ki bu noktadan sonra sorular başlar.İşte bu noktadan sonrası şerh olunamaz.Olursa şecaat arz etmek olur ki bu cesaret hoş değildir.Akıl bu noktadan sonrasını idrak edemez.

VELİLERİN GİYSİLERİNİN RENKLERİ



Tüm renklerin sahibi Cenab-ı Hakk'tır.Ancak,Allah dostları giysilerinde iradi bilinçli yahut İlahi bilinçli(zevk)olarak  renk tercihleri vardır.AZİZİM ANLATMIŞTI:Askeriye'de bulunan Dört kuvvetin Rengi farklıdır.Karacılar-Havacılar-Denizciler-Jandarma 'nın giysilerinin renkleri  farklıdır.Bu nerden icab etmiştir?Zahiren bilinmez.Ancak,ilahi kaynaklıdır.Sadece GENELKURMAY BAŞKANI,bu dört Askeri kuvvetten istediğinin rengini giyebilir.
AZİZİM,kurşuni rengi(gri) yahut bej renk giysi giyer.
Maneviyatta ise İnsanı Kamil,her isimde ve her sıfatta olabilir 

DUA ETMEYEN EVLİYA

Suriyeli mülteci bir aile 
Cenab-ı Hakk'ın bazı AZİZLERİNİN hiç dua etmedikleri görülür.Mümin suresi 40/60 ayeti "Bana dua edin ,kabul edeyim"derken bu Veliler niçin dua'da bulunmazlar sorusu akla gelebilir.Dua etmeyen zevat bilir ki ilmi ilahide sabit olan Ahkam ,bu alemde mutlaka zuhura gelecektir.Dua bu ahkamın ya olması için veyahutta olmaması için olacağından zuhura mutlaka gelecek bir şeyin olmasını dilemek abestir.Olmamasını dilemek ise kazai ilahiye razı gelmemek olacağından bir Hadisi kutside ifade buyrulan"Benim kazama razı olmayan benden başka Rab arasın " hakikatıyla muhatap olmaktır ki Reddi kaza hususunda bu nedenle dua etmezler.
Bu zevat Rızaya o kadar tabidirler ki ,kazanın defini istemek haram gelir,kazada hususi bir zevk görürler,kurtulmayı dilemezler.Hakteala bunların kalbinde bir nüsnü zan açarki matem elbisesini asla giymezler.(Doğuda matem libası Mavi Renkli elbise,Batıda siyah renkli Elbisedir)
"ARİF'de HİMMET OLMAZ"(İbni Arabi-Fütühat)
"Arifde bulunan evsafı kemale ati ne evsaf varsa,ilim,kudret,irade gibi hep ariyettir.Bunların cümlesi Hakteala'nındır.Şüphesiz Arif,kendi halini bilip daima fakr-ı hakiki makamında durur ve ariyet olan evsaf ile zahir olmaz.Ancak Hakk'ın iradesi ve meşiyyeti,bir şeyin vukuuna taalluk ettiği vakit himmet ederler"(Ubeydullah Ahrar hazretleri -Reşahat)

"VELİ"ye İtiraz olmaz

"Veli"Cenab-ı Hakk'ın güzel isimlerindendir.Aynı zamanda Veliyy-i Hak olan insan-ı Kamil için de kullanılır.Hakteala neyi alırsa,onun mislini yahut daha hayırlısını ihsan eder.Hakteala,bağı yakarsa sana üzüm verir.Matem içinde düğün verir,gam madenine mest bir gönül verir.Ateşsiz hararet verir.

"KELAM'I"," KALEM" OLANLAR

Allah dostlarıdır.Bir önceki bloğ yazısında anlatılmıştır.Bu hususta Resulullah Efendimiz buyurdu ki:"Dualarınıza öyle bir delil koyarak edin ki günah işlememiş olsun.O delil Allah dostlarıdır.Onlara tevazu ve sevgi gösterin ki sizin için dua etsinler."
"Onların kelamları,Hakk'ın kalemidir".

KADERİN RÜYADA YAŞANARAK GEÇMESİ

Kadere ait bazı yazgılar,Hakkı lütfu ile mübarek bir zatın duası ile fiziksel alemde değilde rüyada yaşanarak geçilebileceğinin örenk ve hikayeleri anlatılır.Kervanların ticaret için kullanıldığı bir zamanda adet mübarek bilinen zatlardan izin almakmış.İstanbul'a kervan gönderecek birisi Konya buğday pazarı civarında Yağlıtaş medresesindeki bir alimden izin istemiş.Mübarek"gitme ,dönüşte kervanın soyulacak"demiş.Adam tereddüt etmiş birde Hz.Mevlana'nın duasını alayım demiş.Hz.Pir efendimiz "Gidebilirsin"deyince sevinçle hazırlık yapmış ve kervanı göndermiş.Dönüşte,kervanın soyulacak dendiği yerde konaklamışlar.O gece kervancıbaşı bir rüya görerek eşkiyalar tarafından soyulduğunu  görür.Kan ter içinde ,sıkıntı ile uyanıp hemen kervanı yola çıkartır.Konyaya ulaşır."Gitme"diyen Hocaefendiye durumu anlatır.O zat şöyle söyler:"Senin takdiri ilahinde kervanın soyulması vardı,amma öyle bir zattan izin istemişsin ki ,O,bu hadiseyi rüyanda gerçekleştir.BİZ MEVLANA DEĞİLİZ Kİ RÜYANDA GEÇİŞTİRELİM"
Büyükler dediler ki:
"Bir Sultan'la veya bir büyükle bir araya geldiğiniz zaman onlardan kendiniz için dua isteyin.Çünkü Allah Teala ,halkları arasında büyük olan insanların dualarını ret edip onları utandırmaktan utanç duyar.İnsanlardan bu sırrın farkına varanlar pek azdır"

NİYAZİ MISRİ

Arifin mutlak kelamın duymaya irfan gerek
Sırr-ı muğlaktır gönülde zevk ile vicdan gerek
     Bir hazinedir Tasavvuf malik olmaz her hasis
     Bulmağa anı dü alemde beğim sultan gerek
Dürr-i yekta kanını alemde bulmak isteyen
Bulmaz anı nehr içinde bahr-i bi-payan gerek
     Marifet davasın eden müddei bilmez mi kim
     Dildeki davaya elde hüccet ü burhan gerek
Arif oldur başına halkı dirüp cem eylemez
Gönlü cümle halk içinde hak ile yeksan gerek.
     Kibri ucbun illetinden kurtulup sağ olamağa
     Bil tabibin manada Şeyhin senin Lokman gerek
Şöhret ıssı marifet kenzini bulmaktır muhal
Varlığın şehri senin baştan başa viran gerek
     Ölmeden evvel ölüp kabre girip haşre çıkıp
     "Malik-ül Mülk"-ün şuhudunda gönül hayran gerek
Nefsi tamusun sırat-ı şer'i ile bunda geçüp
Kalp evi hep hur-u Gilman cennet-i Rıdvan gerek
     Söyleyip işittiği dahi görüp fikrettiği
     Üstüva-i arş-ı sırda Hazret-i Rahman gerek
Her kaçan tutilere feth-i dehan ettik ol,
Sırfa erse bir gönül içi anın umman gerek
     Aradan iskat edip cümle izafatı heman
     Hakk vücudu aşikare gayrisi pinhan gerek
Çünkü aridir izafattan vücudu dilberin
Zevk-i külli isteyen aşık dahi Üryan gerek
     Mısriya terk-i izafat etmeğe layık olan
     Kümmel-i insan içinde bindebir insan gerek
Hazreti Niyazi Mısri aziz

UYANIKKEN RÜYA GÖRMEK

Buna RÜYA  denmesi konunun anlaşılablmesi içindir.Gerçekte;Bloğun iki yazı öncesinde belirtildiği gibi,görünmeyen alemin yaşarken müşahede edilmesi halidir.Bu hale erişildiği vakit zaten dünya hayatı zindana döner ve bir an önce terkedilmesi istenen bir yer haline gelir.Dünya Gurbet haline döner.Çünkü Asıl vatan keşfedilmiştir.

NİHAYET NEDİR?(İNSAN İÇİN-HAYVAN İÇİN-BİTKİ İÇİN)GÜZEL SON-FENA SON

HAYVAN için NİHAYET(SON) zahirde,zengin bir kişinin ahırında bol yemler içinde,öldürülmekten emin şekilde yaşamaktır ancak evvela o hayvanın yaratılış gayesine ilişkin bir son vardır:Bu da o gaye yolunda ölmek.İnsan gıdası olması Güzel son, leş mesabesinde ölüp kendi hemcinsinin gıdası olarak onların vücuduna enerji olarak hayvanlığı devam ettirmek yerinde saymak,çürüyüp toprak olmaksa fena sondur.Bu halde,tekrar çürüyüp toprak olup,topraktan tekrar bitkiye geçip bitkiden hayvana geçmek  yerinde saymak demektir.İnsan vücudunda enerji olsa idi makamat değiştirmiş olacaktı.
BİTKİ için bir hayvan vücuduna yahut bir insan vücuduna girip enerji olmak güzel bir sondur.Diğer türlü tekrar ,Fena sondur;Çünkü çürüyüp toprak olacak ,tekrar bitki sınıfına gelecektir ki bu yerinde saymak demektir.
İNSAN için Fena son bir alt makam olan Hayvan derecesine düşmektir.Hatta ondan aşağa da inmek ihtimali mevcuttur.İnsan için Güzel son ise İnsanlığın bir üst derecesine yükselmektir.Buna MELEK DERECESİ denilmesi anlatılabilmek içindir,Doğrusunu ALLAH TEALA bilir

RUH -AKIL-HİS

Piramidin üstünde Ruh mevcuttur.Çünkü Akıl Ruh'un esiri,His aklın esiridir.Bu nedenle Sultani olan Ruh,vehim ve hayalatla bağlı olan aklın önünü açıp,his gözünde kapalı olan işleri dahi düzenler.Ancak zahiri his ve düşünceler,çerçöp misali Ruh-i Safinin yüzünü örttüğünden akıl ile o çöpler bir tarafa itilip ruhun yüzü açılırsa oraya alem-i melekut akseder.Hakteala,inayet ve merhameti ile his ve düşünce çöpleriyle bağlı akıl eli açılmadıkça ,heva ve heves çöpleri dünyaya meyil nedeniyle sürekli çoğalmaktadır.TAKVA (Ğünahtan çekinmek)hevanın iki elini bağlar,HAK aklın her iki elini açar ve gayba mensup olanlar candan kendini gösterir.GÖRÜNMEYEN ALEMİN ğörüntülerini görüp  ve seslerini işitirsin

29 Kasım 2015 Pazar

MAKÂMÂT-I EVLİYA AKŞEMSEDDİN kaddese’llâhü sırrahu’l azîz (1390-1458)

CEZBE EHLİNİN MAKAMLARINI İZAH EDER

Cezbe sahipleri öyle kimselerdir ki:
Fenâ makamına mürşidsiz varırlar. Hakk’tan, her şeyde feyz alırlar ve o anda hicapsız bulunurlar, zâtı müşahede ederler. Aklın sınırları içine gelmez­ler. O makamda hayran (şaşkın ve kararsız) olurlar. Levh-i Mahfûz’a nazar ederler ve üze­rinde bulunan yazıyı okurlar. Remizli olarak çe­şitli sözler söylerler. Söyledikleri o sözler de ol­muş veya olacak durumdadır.
Bu makamda olan meczupların remizli söz­lerini (ne söylediklerini) aklın sınırları içinde bulunan kimseler anlamazlar. Çünkü bu makam öyle bir makamdır ki, meczublar her nefeste bü­tün eşyanın ilmini bilirler. Evveli ve âhiri bu­lunmaz. Kendinden başka kimseden haz eylemezler(zevk vermezler), Zira, gark oldukları öyle nihayetsiz bir deryadır ki, kenarı olmadığı gibi dibine de erişilmez.
Şayet fenâ âlemine de varırsa kendilerine safa gelir, ömürleri oldukça o makamda kalır­lar.
Bu sıfattaki velilerin irşadı riyazet ve mücâhede (Nefis terbiyesi) ile değildir. Hatta ir­şatları nazarlarıdır. Ne zaman bir müridi irşad etmek isteseler (irşadı gerekse), o müridin ha­kikatine nazar ederler. Hakk Teâlâ’nın marifeti için meydana gelmiş ise bir nazarda (onu) ma­kamlarına eriştirir (yetiştirir) ler. Eğer mari­fet için gelmiş değilse hiç iltifat etmezler. Ona itikadına göre himmet ederler. Ve istediği yer­de bulunurlar. Böyle müride “Sûrî (şeklî) mü­rid” derler.
İşte cezbe ehlinin makamı bu makamdır.
http://ismailhakkialtuntas.com/2011/06/03/evliya-makamlari/


EVLİYA HAZRETLERİNİN MERHAMETİ UMUMA ŞAMİLDİR


Evliyaullah küffara da merhametle hidayet bulmasını ister.Havlayan ,ısaran köpekteki havlama ve ısırma fikrinin gitmesini ve bu nedenle insanların taşlarından,sopalarından zarar görmemesini ister ve bu yönde dua ederler.Evliyayı Hakteala,Alemlere rahmet için getirdi.İnsanlara nasihat ederken bir taraftan da yalvarır:"Hüda kapıyı kapama"der.Çünkü Evliya"ALLAH"isminin kendi mazharı bulunan İnsanı Kamile rahmetidir ki tüm isimlerin hüküm ve eserleri onda zuhura gelir."Bizim için bütün küffar üzerine rahmet etmek vardır"
AZİZİM öyle buyurmuştu:GÖRDÜĞÜNÜ görmezden geleceksin
DUYDUĞUNU duymazdan geleceksin,BİLDİĞİNİ bilmezden
geleceksin.

HALİMİZİ KAL'İMİZE UYGUN ETMEK

Medine-i Münevverede Harem-i Şerifte sabah namazından sonra vaaz eden Şeyh Yasin isimli Evliyaullahtan bir zat varmış.Bir gün şöyye buyurmuş:Ey Cemaatı müslimin.Dünya üzerinde duaların kabul olunacağı yerlerin en başında Mekke -i Mükerreme ve Menide-i Münevvere haremi şerifleridir.Fakat görüyorsunuz.Dokuz aydır bu iki haremi Şerifte beş vakit namazı müteakip bu kadar hüccac ve belde sakini İtalya'nın mahvü helaki için ve işgal olunan memleket toprakların geri alınması için dua ediyoruz da hiçbir veçhile duamız kabul olmuyor.Bunun hikmetini hiç sual etmiyorsunuz.Bunun hikmeti şudur:Bizim lisanı halimiz diyor ki"Yarabbi biz nefsimizden ve onun ahlak ve isteklerinden hiçbir veçhile vazgeçmeyiz.sana isyan ve muhalefetten nefsimize de bu vechile yardım ve muvafakatten bir an geri durmayız.Fakat,Yarabbi sende muhakkak isteklerimizi yerine getirecek ve bizi düşmanlarımızın şerrinden muhafaza edeceksin.Sakın rahatımıza bir halel gelmesin,ta ki biz sana muhalefette iyiden iyiye ısrar edelim".Ey cemaat eğer böyle bir duayı Allah kabul eder derseniz artık benim söyliyecek sözüm yoktur.
HALİMİZ KALİMİZE UYMAZSA ÜZERİMİZDEKİ CELAL TECELLİSİ DEVAM EDECEKTİR

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER

AMAN DİKKAT

Evliyaullah buyuruyor ki:"Sana birisi sual ederse ki(Allah'ı seviyormusun?) veyahut(O'ndan korkuyormusun?) aman sükut et.yahut onun tevfik buyurduğu kadar seviyorum ,de..Ta ki(Sevmem),(Korkmam)demekle kafir olmayasın,veyahut(severim),(korkarın)deyipte sevenlerin ve korkanların ahval ve akvalini ,efal ve ahlakını kendinde bulundurmadığından ,yalancılıktan kurtulmuş olasın"

KURANIN İKİ TALİMİ


Kur'anın baştan sona iki büyük talim ve emri vardır:BİRİNCİSİ:MAHBUB-İ HAKİKİYİ(ALLAHTEALAYI) VE ONUN SEVDİKLERİNİ SEVMEK.İKİNCİSİ:O'NUN SEVMEDİKLERİNİ GEREK SURETTE GEREKSE MANADA SEVMEMEKTİR.

KENDİ KENDİMİZLE ALAY ETMEK



Okudumuz duadır:"ALLAHÜMMA'H ŞÜRNA Fİ-ZÜMRATİ'S-SALİHİN"(Mahşerde Salihlerle birlikte dirilt).İnsan Bu dünyada yaşarken Salihlerle(Evliyaullahla)birlikte olmazsa,kıyamet için bu duayı yapması ham hayal(kendi kendiyle alay etmek)değilmidir?.EN BÜYÜK BELA KİŞİNİN KENDİ NEFSİ,ŞEYTANI VE VARLIĞI İLE KALMASI VE BUNA RAZI OLMASIDIR.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER

GÖNÜL KIRMAK MI,nEFSİ KIRMAK MI?

Bir gönül yapmat Hacc-ı Ekberdir.Kabe,Azer oğlu Halil'in yaptığı bir binadır.Hakiki Kabe olan insan kalbi ise Allah'ın binası ve nazargahıdır"
bin Abbas r.a ın Kabeyi tavaf ederken kullandığı sözüdür."Ey Kabe,seni yedi kere yıkmak bir müminin gönlünü bir defa yıkmaktan ehvendir".Bu kelamdaki mümin gönlü,sahibinin varlıktan kurtulup Hak'la baki olan kişinin gönlüdür ki nadirattandır.Kendisinde varlık bulunanların NEFSİ KIRILIR.Ancak Ehlullah hazeratı tedbiren hiç bir ferdin hatırının kırılmamasına pek ziyade dikkat buyurmuşlardır.Nitekim Hz.Mevlana Efendimiz:"

28 Kasım 2015 Cumartesi

MÜMİNİN BEŞ SİLAHLA HARP ETMESİ

BİRİNCİ SİLAH:Allah Teala'nın kudret eli ile düşmanın kalbine saldığı korku(Ahzab suresi ayet:26"Allah,ehli kitaptan onlara(müşrik ordularına)yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü.bir kısmını öldürüyor,bir kısmını esir alıyordunuz"
İKİNCİ SİLAH:Melaikelerin yardımı.Ali imran suresi 124 ve 125ayeti:"o zaman sen müminlere(Rabbinizin size indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi)diyordun.Sabreder ,Allah'dan korkarsanız ,onlar hemen şu dakikada üzerinize gelseler ,Rabb'iniz size nişanlı 5000 melekle yardım eder.Tevbe suresi 26:Sonra Allah Resulünün ve müminlerin üzerine sekinetini,güven veren rahmetini indirdi.Sizin görmediğiniz askerler indirdi.Kafirleri azaba çarptırdı.Bozguna uğrattı.İşte kafirlerin cezası budur.Enfal suresi 9.ncu ayet:Siz Rabbinizden yardım istiyordunuz.O da size birbiri ardınca 1000 melek ile yardım edeceğim diye duanızı kabul buyurmuştu
ÜÇÜNCÜ SİLAH:Ruhaniyetin Yardımı 
DÖRDÜNCÜ SİLAH:Sağ olan velilerin,evliyaların yardımı
BEŞİNC SİLAH:Elindeki silahın yardımı


BEDİR ŞEHİTLERİNİN DEF ÇALARAK ZİKİR ETMESİ

Bedir şehitlerinin Cum'a geceleri def çalarak zikrullah ettiklerini zahir kulağımızla dinledik diyen bazı kimseler olmuş.İmam Rabbani hazretleri "Ben de aynısını zahir kulağımla dinleyip yazacağım "diye Bedir'e geldi ve dinledi."Gece def çalaraktan aşikare cehri zikrullah yaptıklarını zahir kulağımla dinledim"diye buyuruyor.

27 Kasım 2015 Cuma

ŞEYH ARAYANLARA

"Cimriliğin ve nekesliğin açtığı ziyanı kapatacak hiçbir amel yoktur.Allah yolunda cömert olan kimsenin cömertliğini kapatacak hiçbir noksanlık yoktur.Bir yerde bir alim,bir şeyh var derlerse ,onun evvela hakiki şeyh olabilmesi için yanına gidin.Allah yolunda yedirip,içirip,cömertliğine,misafire bakımına bakın.Eğer misafir almıyorsa,cömert değilse parmağını sürüpte parmağına bulaşan toz kadar Evliyalıktan bir şey aramayın"(Bilal Baba hazretleri)

İNSANLARIN,İNSANLARA ÖĞRETTİĞİ ŞEYİN İÇİNDE EN ZOR ÖĞRETİLEN NEDİR?
Cimri bir kimseye cömertlik öğretmektir

ÜLKENİN GÜNDEMİ

"Karınca kanatlanınca zevali yaklaşır"demişti AZİZİM.Ülke gündemi ile alakalı olarak hiçte iç açıcı konuşmadı.Herkesin ikili oynadığını(Amerikanın-Rusyanın ve Suudun)belirterek Suriyeyi üç devletin (Amerika-Rusya-İsrail)paylaşmak isteğini belirterek ,Uçak düşürme hadisesini,karıncanın kanatlanması olarak telakki etti veya ben öyle algıladım.Mutlaka bunun karşılığının olacağını söyledi.Doğudan ve Batı'dan giren iki akım'ın riskini yahut tehlikesini ima ettiğinde aklıma 12 Eylül öncesi geldi.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER

KURT İLE AYININ KAPIŞMASI

AZİZİM ANLATMIŞTI:Konya'da bulunduğum zaman METLİ SULTAN buyurmuştu."Gün gelecek ayı ile kurt kapışacak.Siz kendinizi ve sizi sevenleri muhafaza edin".AYI ve KURT'u ben hayvan olarak telakki ettiğim için şöyle yorum yapmıştım."Herhalde bu hayvanlar dağda aç kalıp şehre inecekler ve şehirde birbiri ile kavga edecekler.Polis var,zabıta var bunları halka zarar vermeden silahla vururlar"Mübareğin bu sözlerinde geçen AYI kavramının Rus yanlısı Kominizm'i benimseyen gençler,KURT kavramınında Alpaslan Türkeşi'n yolunda olan Ülkücüler olduğunu 70 yıllar içinde şehirlerde bunların sebebiyet verdiği anarşizmin kol gezeceğini nereden bilebilirdik ki.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER

GARİP GEVHERİ

Kayseri-Sivas toprağının insanı ve Resulullah sevdalısı.Efendimizin kabrine gidip ziyaret etmek ister ama yoksulluk ve fakirlikten fırsat bulamaz.Hacca giden bir komşusi ile Cenab-ı Peygamber'e selam gönderir.Ziyaret esnasında bu şahıs Aşık Gevheri'nin selamını arz ederken Ravza-i Mutahhara'dan bir ses gelir ki:"Aleyküm selam.Gevheri'nin selamını aldım kabul ettim.Benim de selamımı Gevheri'e ulaştır".Hacı memlekete döner,ancak gevheri ağır hastadır.Ateşler içinde ruhu teslim edecek.Hacı ,olayı anlatır ve efendimizin selamını söyleyince hasta aşık şifa bulur sıçrar kalkar ve şu şiiri söyler:

Emanet etmişsin geldi selamın
Şevketli sultanım Aleyküm selam
Aldı tazim ile bu ben gulamın
Ey şah-ı hubanım aleküm selam
     Müyesser olur mu ruyunu görmek
     Acep olur mu ki vaslına ermek
     Gâhi gâhi böyle selam göndermek
     Keremdür efendim aleyküm selam
Lutf edip hatırım ele almışsın
Hasretinle yandığımı bilmişsin
Duydum ki,mürüvvet kani imişsin
Dertlerimin dermanı aleyküm selam
     Umarım efendim mürüvvet senden
Uğruna geçmişim can ile tenden
Demişsin gedama selam et benden
Berhudar ol canım aleyküm selam
     Geçirdin boynuma aşkın kemendin
     İyi ki anmışsın bu derd-i mendi
     Kuluna selam etmişsin Efendim kendin
     Derdine dermanım aleykümselam
Bilmezim bu dil-i biçare netsin
Hicr-i firakınla ya kande gitsün
Selam eylemişsin Hak selam etsün
Sana ey cananım aleyküm selam
     Hasta idim beni getirdin cana
     İhtiyaç kalmadı gayri Lokman'a
     Selamın şifa verdi bu hasta cana
     Gönlümün sultanı aleyküm selam
Aziz iltifatın rayegan etti
Ateş-i sinemi gülistan etti
Mahzun Gevheri'yi Şaduman etti
Ey gonca dehanım aleyküm selam
  

İSKENDER-İ ZÜLKARNEYN



Rivayet edilir ki İskenderu'i zülkarneyn'e sorulur:"Neden  hocana,babandan daha çok saygı gösteriyorsun?".Cevap vermiş:"Çünkü babam,beni gökten yere indirmiştir.Hocamsa beni yerden göğe doğru yükseltmektedir"
İnsanın ruhu melekut aleminde,yani yüksektedir.,Ana-Baba sebebiyle yüksek alemden ana rahmine iner.Dolayısıyla aşağı düşmüş olur.İnsanın hocası,yüksekten gelen bu ruhu yine ebedi alemde yüksek mevkii ve mertebelere çıkartmaya vesile teşkil eder.Ona Rabbini,dinini,dünyasını,ilmin sırlarını öğretir.

ŞÖHRETİN AFETLERİ-sON DURAK:Bakırköy Tımarhanesi

Şöhret basamaklarına tırmananlar,kendisine insanların ilgisinin yoğunlaştığını farkeder.İlgiyle beslenen ihtiras azgınlaşır.Bir basamak daha üste çıkmak için her şeyi zorlar.Bütün yollar onun için mubahtır.İlgi ve tabasbus arttıkça vehimleri kuvvetlenir.Nefsi benliği ,kendilerini kainatın mihrakı zannetmeye başlar.Bu Fiiravunda olduğu gibi kendisini ilah zannetmeye götürür.Hırçınlaşırlar.Onu teskin için etrafında dalkavuklar halkası oluşur.Bu zümre onu iyice şirazeden çıkarır ve ortalık curcunaya gider.Şöhret ve güçle tanışan kimse öyle bir noktaya gelirki ihtiras aklın önüne geçer.Artık dur durak bilmez.Şöyle bir fıkra anlatılır:Bakırköy Akıl ve Ruh hastalıkları kurucusu Mazhar Osman'ın asistanı Fahrettin Kerim Gökay İstanbul'a vali olur.Hocaya sorarlar:"Öğrenciniz ziyaretinize geldi mi?"o şu cevabı verir:"Gelmedi,Kabiliyetlidir,yarın bakan olmak ister,olur;gelmez.Başbakan olmak ister,olabilir,gene gelmez.Sonra da Tanrı olmak isteyince onu bana getirirler"

BALIKESİRLİ ABDÜLAZİZ MECDİ TOLUN EFENDİ'DEN

"...sohbetlerinde ,hükümetin siyasetine pek az temas ederlerdi.Bu mevzu üzerine söz açmak ,bilhassa hükümeti ve yapılan inkılapları münakaşa etmek isteyenleri kısa,fakat hakimane sözlerle aydınlatır ve tatmin ederlerdi.
Müntesip bulundukları sofiyane meslek gereğince ,hayır ile şerri,iyi ile kötüyü hep Allah Teala'dan bildikleri için başkalarının düşüncelerine ve muhakemelerine iştirak etmezlerdi.Binanaleyh çok kimselerin fena gördükleri hadiseleri ve inkılapları O,
"Gerçi o size hoş gelmez,fakat olur ki ,siz bir şeyden hoşlanmazsınız;oysa o,hakkınızda hayırlıdır.Olur ki ,siz bir şeyi seversiniz ;ama o,sizin hakkınızda bir fenalıktır.Allah bilir,siz bilmezsiniz(Bakara 216) ayetini okuyarak izah eder ve

"Allah Teala'nın iradesi olmadan,kudreti taalluk etmeden bir sinek bile kanadını oynatamaz."diyerek ;bunların hepsinin Allah Teala'dan olduğunu söylerler ve sonunun hayırlı olacağını,milletimiz için refah ve vaad edilen saadetin geleceğini ve beklediklerini müjdelerdi.
Bununla beraber bu hakimane tavsiyellere kanmayanlara ve fazla taşkınlık gösterenlere karşı:"Mesleğimiz susmaktır,susuyoruz,gönülden geçene de karışamazlar ya"diyerek ,dinin,manevi inanışın bir vicdan işi olduğunu ve hükümetin de bu işe esasen karışmamakta bulunduğunu o türlü adamlara anlatırlardı".

"SİYASET VELAYETTEN ÜSTÜNDÜR"sözü-AYAŞLI ŞAKİR


Ayaşlı Şakir hazretleri "Siyaset velayetten yüksektir"sözüyle şunu kast ettiği ifade edilir.Velayet;Allah Teala'nın cemal tecellisidir.Hep iyi şeyler düşünür,iyi işler yapar,merhamet galiptir.Siyaset ise ,Allah Teala'nın hem cemal,hem celal tecellisi olduğundan ,Allah Teala'nın zuhur ve taayyün itibarı le birbirine zıt sıfatlarına ne kadar yaklaşırsa o kadar muvaffak olur.Hz.Ömer efendimiz buyurur ki:"Allah Teala'ya yemin ederim ki,Allah Teala'nın hükümet kuvvetiyle men ettiği şey,Kuran-ı Kerim'in ayetiyle men ettiğinden ziyadedir".

BİR MECZUBUN HASSASİYETİ

Deli Albay denilen ,sürekli gezip sevdiklerinden yardım toplayan meczup kendisini müfettiş yerine koyup dünya devletlerinin liderlerine ültümatom verir.Biraz önce uğradı.çıkarken,zaman zaman kapının açık kalmasını temin eden tahta parçasını duvardan bir parmak geriye çekti ve bu hareketini şöyle izah etti:"Bu odun parçasını duvardan bir parmak geriye çekelim ki,bir karınca duvar dibinde yürümek isterken ona mani olmasın veya bir böcek için sığınma mahalli olsun".dedi.Biz bunlara güya deli diyoruz..

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER

RUSYA HAKKINDA

İhramcızade İsmail Hakkı Efendimiz Rusya hakkında şöyle buyumuştur:"Gardaşlarım!Evliyalar'da silahı ele alıp harbe iştirak ederler ve kazanırlar.Biz elimize silah almadan ,Rus'u yirmi senedir yerinde durdurduk ve ona öyle bir iş ettik ki ,kıyamete kadar belini doğrultamazlar"

İBNİ ARABİNİN MUCİZESİ Mİ?-KERAMETİ Mİ?

Fıkıh kitapları Keramet Evliya için,Mucize Peygamber için derlerse de şu hadisenin olduğu ehli irfan sohbetlerinde anlatılır.Mısır'a padişah olan birisi tüm itikat sahiplerini çağırır ve onlara ültümatom verir.Ülkemde tek din olacak.Hepiniz en güvendiğiniz din alimlerinizi çağırın huzurumda imtihan olun kimin inancı galip olursa o din geçerli olacak,tüm diğerleri bu dini kabul edecek aksi halde ya ülkeyi terk edecek yahut astıracağım. Müslümanlar ve diğer din sahiplerinin kuvvetli temsilcileri toplanır.Müslümanlar dışındakilerin ortak hedefi İslam olduğu için kendi aralarında birleşip İslamı saf dışı etmek niyetleri vardır.Münazara başlar.gayrimüslüm olanlar söz alarak sizin peygamberinizin sözleri arasında "BENİM ÜMMETİMİN ULEMASI BENİ İSRAİL PEYGAMBERLERİ GİBİDİR"sözü var mıdır?Evet var dediler.Peki o zaman,Beni İsrail'in Peygamberleri Ölüyü diriltmişti .Siz de Alim olduğunuzu iddia ediyorsunuz Peki siz bunu yaparmısınız?Hocalar sustu ve bu hususta Padişahtan 40 gün mehil isterler.Ancak son güne kadar bir türlü cevap bulamazlar.O gün Mısır İklimine Muhyiddin İbni Arabi gelir.Durumdan haberdar edilir.Hazret onlara derki:İçinizden bir kişi bu zamanda çıksa,kendisinde bu hal olmasa bile Allah bu dini mübini kalkındırmak için ona bu hali vermez mi?Ölüyü diriltecek Hakteala değilmi.Allah kendi dinini batırır mı?siz neden korkuyorsunuz?diye bu hocalara sorar,Hoclar tereddüt içinde bakışırlar.Ve derler ki sen Padişahın huzuruna bizim adımıza çıkarmısın?teklifini yaparlar.İçlerinden de "asılırsa bu adam asılsın"niyetleri vardır.İbni Arabi kabul eder ve 40 ncı gün Padişah huzuruna gelir.Papazlar derler ki "Taze ölüyü değil,üzerinden asırlar geçmiş bayat ölüyü diriltsin"derler.İbni Arabi Farketmez,diriltilecek mezarı siz seçin der.Bu kararlı tutum papazları endişeye sevk eder.Gerçekten diriltirse halimiz harap diye düşünürler ve işi zora çekmek için derler ki:Hazreti Musa,Tur dağına kendisi ile gelen 40 beyi bir sözüyle öldürdü sonra diriltti.Sende bir sözünle kırk kişiyi öldür sonra dirilt dediler.İbni arabi Peki dedi.Ancak şartlarım var.Padişah teminat verecek ve sizlerle sözleşme düzenleyeceğiz.Şayet bu öldürme ve diriltme gerçekleşirse hepiniz müslüman olacaksınız.Ayrıca ölecek olan kırk kişiyi siz seçin.Şehrin ortasında bu ölüm ve dirimin gerçekleşeceği camdan bir oda yapılsın ve tüm halk gelerek bu hadiseyi görsün.Kabul edilir ve kırk alim seçilir.Oda inşa edilir.Ölecek kırk kişi bu odaya girer.İbni arabi Secdeye kapanır (Mutu bi iznillah)-(Ölün Allah'ın izniyle)der.ama ölen olmaz.İkinci defa secdeye kapanır aynı sözü söyler yine bir hareket yok.Üçüncü secdeye varırken Cenab-ı Hakk hazreti Muhiddin'de tecelli eder ve ibni arabi secdede:"Mutu bi izniy"-(Ölün benim iznimle"deyince kırk kişi de ölür.
Bu esnada şu Hadisi Kutsideki hal tecelli etmiştir:"BEN BİR KULUMU SEVERSEN ,ONUN GÖREN GÖZÜ BEN OLURUM.BENİMLE GÖRÜR.İŞİTEN KULAĞI BEN OLURUM,BENİMLE İŞİTİR.YÜRÜYEN AYAĞI BEN OLURUM BENİMLE YÜRÜR.KONUŞAN DİLİ BEN OLURUM ,BENİMLE KONUŞUR.O ZAMAN BENDEN NE İSTERSE VERİRİM.ONUN HER SÖZÜ ALLAH'TAN OLUR".

Papazlar öldükten sonra,Hazreti Muhiddin oda içindeki ölüleri kendi haline bırakır.Ölüler şişer kokar.Çünkü,hemel diriltme ile ilgili münacaatını yapsa,kişilerde tereddüt olacaktır.Bunlar bayılmışlardı diye itirazlar olacaktır.Cesetlerin çürümeye başlaması üzerine Papazlar Padişah müracaat ederek tamamının öldüğü hususunda itirazlarının olmadığını,diriltilmelerini isterler.Hazreti Muhuddin tekrar secde eder ve "KUM Bİ İZNİLLAH"Allahın İzniyle dirilin(kalkın)der.Hareket yok.ikinci secdede aynı sözü tekrarlar ama yine karşılık bulamaz.Üçüncü secdede Hakteala hazreti Muhiddine tecelli edince hazret secdede:"KUM Bİ İZNİ"-Kalkın iznimle"deyince hepsi yeniden dirilir.Dirilen kişilerin hepsi,kıyameti ve mahşeri gördüklerini belirterek İslamı kabul ederler.

Bu yaz u güz ü bu kışlar,bu ay u gün bu yıldızlar
<bu geceler bu gündüzler benim emrimdedir yeksan
Çürümüş tenlere bir kez eğer dersem bi-izni kum!
Yalın ayak,başı açık kamusu duralar uryan
(Eşrefoğlu Rumi Sultan)

Söyle Hocam nedir senin bildiğin
Kara tren gider duman gördüğün
gözüme gidiyor duman dediğin
Zamane hocası binemez hocam
    Katarı düzmüşte döşemiş rayı
   Dağ tepe demezde hem geçer çayı
   Elli sene gitsende bir arpa boyu
   Fazlasını gidersen öleyim hocam
Bunlar Allah deyi zikre girince
Akıl baştan gider bir silkinince
sende eşiklikte bunu görünce
kıvırın burnunu,beğenmen hocam
   Boşuna uğraşma sen binemezsin
   Kuş olsan kanatlı yetişemezsin
   Aşk ile yanıpta tutuşamazsın
   Aşığın aşkından anlaman hocam
Hocam bilirmisin ilmi Hikmeti
Kitabı açan da eden sohbeti
Her gün bine çıksa namaz rekatı
Gene de bunlara eremen hocam
   Resulün gözüme bakın dediği
   Hırkasın gönderip giysin dediği
   Deve arkasında hurma yediği
   Karani Veysel de bu yolda hocam
BİR BAKIŞTA KIRK ÖLÜYÜ DİRİLTEN
BAKIŞINDA RAHMAN TECELLİ EDEN
CEHENNEME KÖPRÜ AYAĞIN EDEN
PİRLERİN PİR'İ DE BU YOLDA HOCAM
(Süleyman KUTLUBAY)

İMAMI AZAM'IN İSMİNDEKİ "EBU HANİFE"NİN MANASI

Hanife'nin babası anlamına gelir.HANİFE isimli kızı olduğundan dolayı bu isim ile hitap edilmiştir,Ancak arap lisanında bir kimse oğlu veya babası ile birlikte künyelendirilirken(türçemizde lakap)İmam-ı Azam'ın (asıl ismi NUMAN),kızının ismi ile künyelenmesi nedendir.Bilmek ve geleceğe nakletmak amacıyla bu husus ifade edilmektedir.HANİFE isimli kız,fıkhi meselelerin çözümünde babası kadar ilim ve feraset sahibidir.Bu kızın ,babasının çözüm bulamadığı fıkhi meselelere çözüm bulduğu rivayetleri vardır.Bunlardan örnekler:

*Yaşlı bir kadın,ölürken benim çocuklarımdan birisinin babası başkasıdır(gayrimeşrudur),ona mal vermeyin diye vasiyet eder ama o çocuğun kim olduğunu söylemeden vefat eder.Gayrimeşru çocuk kimdir?İmam bu problemi çözemez.Kızı HANİFE ben çözerim der.Kendi babası ve çocukların babasını bir perde arkasına gözler.Çocukları tek tek çağırır ve onlara şu özel teklifi yapar:Ben seninle evleneceğim.Ancak kardeşini öldürür tüm mal sana kalacak olursa!bu çocuklardan birisi bu teklife olur der.Diğerleri mal için kardeş öldürülmez diye teklifi ret eder.Teklifi kabul eden için "bu gayrimeşru çocuktur"der ve sorunu çözer.

*Bir adam karısı için "Eğer başı açık dışarı çıkarsan benden şu şartlar altında boş ol"sözünü kullanmıştır.Karısı ,akşamdan sonra bir ihtiyaç için başı açık dışarı çıktığından dolayı kadının boş olduğunu belirtmesi üzerine İmamı Azam bu soruna çözüm bulamadı.Durumu kızına havale ettiğinde Kızı:"Bu kadın başı açık dışarı çıkmadı.Çünkü,akşamdan sonra dışarı çıktığı için Nebe suresi 10 ayet:"Ben geceyi size elbise yaptım"anlamında olmakla kadının başında Allah'ın örttüğü örtü mevcuttu"der ve sorun çözülür.

*Adamın biri eşeğini kaybeder.Çok arar bulamaz.büyük yemin eder ve "Eğer eşek seni bulursam üzerine binerim ve üzerinden hiç inmem".demiştir.Eşeğini bulmuştur.Eşeğinin üzerine biner ancak yemini aklına gelir ve bir türlü eşeğinden inmez.Konuya çözüm bulamayan İmam kızını çağırır.Kızı kolay der.Eşeği bir ağacın kenarına çeker.Adam eşekten ağaca tırmanır.sonra ağaçtan iner.Sorun çözülmüştür.
Bu hayırlı ve mübarek evlet nedeniyle bu kızın ismi kıyamete kadar babası ile birlikte anılacaktır.

26 Kasım 2015 Perşembe

ZAHİR-BATIN

Zahir Batının aksidir.İlerleyen Düşüyorum zanneder.Düşende ilerliyorum zanneder.
"Ben oldum.ben gördüm,ben biliyorum dayip halkın kabahatını gören ,kendini unutan delalete gider".

Selam Birliği'm .. Tülay Kadı

Selam Birliği'm ...
Senin adın yok biliyorsun!Çünkü sana başlayan her sözcük ayaklı Kur'AN kıvamında...

Her şey gelen ve giden arasında...
Nedense hep iyinin ve aşkın tarafında...

Çok isterdim adını koyabilmeyi, aslında bunu hiç istemezken...

Ah BEn olAN sen! 
Sen ne evvelsin ne Ahir...
Ne batınsın, ne zahir...
Ne doğansın, ne batan...

Mıknatısın diğer ucundaki demir gibi beni kendine karşı konulamaz biçimde çeken...
Her buluşma yeni birliğimize gebe kalırken aklımı cennet koridorlarında unutturan! 

Ben hepsinin farkındayım! Ey beni FARKlı kılanım...
Senin yüzünde değil sonsuzluk, gözünün içinde...
Gözün ise özümün derinlerinde...
Vücutta asil olan yüzdür, yüzde ASIL olan gözdür, gözde daim olansa ÖZ' dür!
Her seferinde olduğu gibi, yine sadece hakkında konuşuyorum senin! 

Ne gereksiz ve gerekli...
Yok satan AN' larımız değil unutmadım!
Var olan vahdetimiz! 
Yaraya tuz kıvamında bastığın acılar, mutluluğum!

Birlikteliğimizin tanımı YOK biliyorsun! 
Söz verip tutamamak şöyle dursun söz kalmaz bu davada! 
Aşk bir davadır ispat ister biliyorsun! 
ب sadece AŞK' ta değil! 
Kendimden kendime bakmak ve ötesi! 

Inan bana buranın adı YOK! 
Hani yol vardır başta sonra yol YOK olur, yolculuğun kendi kalır ya geriye...
İşte böyle bir şey...
Senin mührün benim kaderim! 
Ve ب her seferinde çok yetişkince! 

İçimdeki Musa ve firavun!!!
Hem Çekirdek, hem tohumum!
Ben LAMELİF kıvrımlarında gezerken sen sadece ب 

Not; ب okunamaz sadece O olunca bilinir! 

Anı izzet sanma! Çün, Hak ile olur i'tizaz.
Ahmet Kuddusi
***
Tülay Kadıİçinde nokta olan elmas şekli

MECZUPLAR

"Giritte bir meczup vardı.Bir gün kendisine birisi sataşmış.O da öfke ile elindeki çalıları yere fırlatınca dağlar tutuşmuş ve Girit'in yarısı bu suretle yanmış.Esasen o dünyayı değiştikten sonra,Girit,Türklerden gitti.
Meczuplar bulundukları memleketin manevi valileri ve memurlarıdır.Cenab-ı Hak o memleketin kalmasını murad ederse .o gidenin yerine bir diğerini koyar.Yok,eğer Hakkın muradı onun zıddı ise,o meczubu ya başka bir tarafa veya ahirete nakleder"(Kenan Rifai)
"Gardaşlarım !Meczuplara fazla dokunmayın,gerekirse uzak durun.Onların duası,bazen beddua yerine geçer"(İhramcızade Efendimiz).

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER

ALLAH DOSTLARININ VÜCUD KOKULARI

Resulullah Efendimizin vücudu GÜL,
Hz.Ebubekir Efendimizin vücudu AYVA,
Hz.Emer Efendimizin vücudu KAVUN,
Hz.Osman Efendimizin vücudu MENEKŞE,
Hz.Ali Efendimizin vücudu ŞEBBOY.
Hz.Fatıma annemizin vücudu YASEMİN gibi kokardı.
İhramcızade İsmail Hakkı efendimizin vücudu KARANFİL kokardı.
(Damadı Orhan Zarifoğlu)

AŞIK YUNUS-DERVİŞLER

Derviş olan kişiler deli olağan olur
Aşk nedir bilmeyenler ana gülegan olur.
Gülme sakın sen ana eyi değildir sana
Adem neye gülerse başa gelegan olur.
Ah bu aşkın eseri her kime uğrar ise,
Gün uykusu uyumaz benzi solagan olur.
Er kişi aşık olsa aşk deryasına dalsa
Ol deryanın dibinde gevher bulagan olur.
Aşıkla mekan olur dünya terkini urur
Dünya terkin uranlar didar göregen olur.
Derviy Yunus sen dahi incitme dervişleri
Dervişlerin duası kabul olağan olur.

MÜRŞİTLER İÇİN SÖYLENMİŞ İLAHİLER

Müridin,derin bir sevgi ile şeyhi için söylemiş olduğu ilahileri,İhramcızade İsmail Hakkı Efendimiz şöyle değerlendirmiştir:Bu sözler ALLAH TEALA için söylenmiş sözlerdir.Ancak yol bizden geçtiği için bize söylenmiştir.Fena fi derviş olduysanız bu sözler ihvana,Fena fiş şeyh olduysanız bu sözler Şeyhe,Fena fir Resul olduysanız bu sözler Resulullah SAV'e,Bekabillah olduysanız bu sözler ALLAH TEALAYA söylenmiştir.Gardaşylarım,sevmeli,sevilmeli.Her insanın sevgisi ALLAHA ,Resulullah'a ulaşmaz.Siz bizi sevin,bizde şeyhimizi seviyoruz.Bu sevgi silsile yolu ile Resulullah'a ,oradan ALLAH'a ulaşır.

CÜBBE VE SARIK

Hz.MevlanaEfendimiz buyurmaktadır:"Cübbe ve sarık ile insan alim olmaz.Alimlik insanın zatında olan bir hünerdir.Bu hüner ister ipekli bir kaba,ister yünden bir aba içinde olsun"(Fihi ma fih)

VEYSEL KARANİ (K.S)'nin Hazreti ÖMER (R.A)'e nasihatı

Efendimiz,vefatı sonrasında Hırkasını Yemen'in Karen köyündeki Veysel karani hazretlerine verilmesini vasiyet etmişti.Bu hırkayı bazı ashap ile Hz.Ömer efendimiz götürüyorlar ve kendisini ıssız bir dere kenarında ibadet ederken buluyorlar.Vasiyeti söylüyorlar.Üveys,hırkayı almadan evvel secdeye varıyor.Secde çok uzun sürüyor .Hz.Ömer Dayanamıyor ve başını secdeden kaldır deyince Üveys secdeden kalkıyor ve Hz.Ömer'e:"Ya Ömer.niçin acele ettin.Cenab-ı Hakk'a ,ümmeti muhammedin 3/4 ünü affettirmiştim.kalan tamamlanmadan sen acele ettin"demiştir.Hazreti Ömer Efendimiz kendisinden nasihat ister ve şu konuşmalar olur:.Hz.Veysel karani :
-Bu Halk seni bilir mi?
-Evet bilir.
-Öyleyse sen seni halka unuttur.Allah Teala'nın seni bilmesi yeter.
-Ya üveys bana nasihat et!
-Ya Ömer Allahteala'yı bilirmisin?
-Elbette bilirim.
-Başka şeyler de bilirmisin?
-Evet,başka şeyler de bilirim.
-Diğer bütün bildiklerini unut,Allah Teala'yı bilmen sana yeter.
-Ya Üveys bana nasihat et!
-Ya Ömer,sözün Zikrullah,özün fikrullah,bakışın ibretullah olsun.
-Ya Üveys.bana nasihat et!
-Ya Ömer!Hubbu fillah,Buğzu fillah yap(Sevdiğini Allah için sev.sevmediğini Allah için sevme)
-Ya Üveys bana nasihat et!deyince Hz.Üveys:"Siz beni Allah'ın zikrinden geri koyacaksınız,diyerek çekip gitti.

İKİ TAİFENİN KÜFRE GİRME NEDENİ

Efendimiz SAV hazretleri ,Hz.Ali Efendimize buyurmuştur:"YA ALİ!SENİN YÜZÜNDEN İKİ MİLLET ALLAH TEALANIN RAHMETİNDEN UZAKLAŞIR VE GADABINA UĞRAR",deyince Hz.Ali:"-Ya Resulallah,o zaman beni öldürmek lazım"der.Efendimiz söze devam eder:"Ya Ali.Bunda senin bir kabahatin yok.Bunların biri seni o kadar severki bu sevgideki ifrat nedeniyle seni ilahlaştırır,Allah'tır,Peygamberdir veya peygamberden büyüktür derler.Diğer gurup ise sana buğuz,kin ve düşmanlık besledikleri için.".
Hz.Ali Efendimize buğuz eden milletin başlangıcı Emevilerdir.(Küçük muaviye ve Ömer ibni Abdülaziz hariç)

ALİ'nin SIRRI

Efendimiz buyurmuştur:Dünyada iki şeye akıl yetiremedim.Biri Ali'nin sırrı,diğeri arı'nın sırrı.
BENİ PİRİM ,PİRLERİN PİRİDİR.
ATEŞİ DÜŞTÜĞÜ YERİ ERİTİR.
ERİLMEZ SIRRINA ARI SIRRIDIR.
CÜMLE HALLER,CÜMLE BALLAR ONDADIR

ÜÇ HAK

KOMŞU HAKKI-AKRABA HAKKI-DİN KARDEŞİ HAKKI.Yani bu üç husustan hak doğar.Uzakta ise iki hak(akrabalık-din kardeşliği)devam eder.Akraba ve Müslüman değilse bir hak(komşu)devam eder.Ne akraba ne de komşu değilse bir hak(din kardeşliği)devam eder.İslamiyetten uzaksa ve akraba değilse bir hak(komşuluk hakkı)devam eder.

25 Kasım 2015 Çarşamba

Hz.EBUBEKİR EFENDİMİZİN DUASIYLA HAKK'IN DİRİLTTİĞİ KİŞİ

Sahabeden Nevfel,Harpte şehit düşmek istiyor ve bu yönde dua ediyordu.iki çocuğu ve genç karısı vardı.Bir savaşta şehit düştü.Efendimiz çok üzülmüştü.Elleriyle defnetti.Medineye dönülürken Nevfel'in karısı iki çocuğunu almış bir şekilde gelenlerden Nevfel'i soruyordu.Efendimize sorda.Efendimiz cevap vermedi eliyle arkadan gelenleri işaret etti.Kadın Arkadan gelen Hz.Osman,hz.Ömer ve Hz.Ali efendilerimizden kocasını sordu .onlarda Efendimizin yaptığı hareketle arkayı işaret ettiler.Kadın bir şeyler sezerek ağlamaya başladı.çocuklarda ağlıyordu.Ebubekir efendimiz geliyordu.Kadın son bir umutla Ebubekir efendimize sual sordu.Kendinden öncekilerin ,Nevfel'in şehit düştüğünü kadına söyleyemediklerini anlayınca Ebubekir efendimiz derin bir duyguyla yalvardı:"YARABBİ SEVGİLİ HABİBİNE VE EVVELKİLERE KIRDIRMADIĞIN KALBİ BANA MI KIRDIRMAK İSTİYORSUN.ŞİMDİ NEVFEL'İ SAĞ OLARAK BURADA İSTİYORUM dedi ve "ALLAH"diye bağırdı.Nevfel,atıyla birlikte elinde kılıç olduğu halde geldi:Beni kabirde yatırmayıp hayfla çağıran kimdir?deyince,Ebubekir efendimiz: "Ailen ve çocukların seni bekliyor.Ben çağırdım"dedi.Nevfel tekrar dirilmişti.Bu hadiseden sonra iki çocuğu daha oldu ve sonraki bir harpte tekrar şehit düştü.

ŞİFA İÇİN

"Gardaşlarım!Bir kimsenin vücudunda bir hastalık zuhur etse,Fatihayı Şerifi okuyup nefesini içine çekerse şifa bulur.On bir adet Salavatı Şerife'de iyi gelir"(İhramcızade İsmail Hakkı hazretleri)

DİNDAR YAĞCI

Efendimiz aleyhisselam buyurmuştur:
"Bir zaman gelecek;insanlar Kur'an'ı çokça okuyacak fakat bir lezzet ve halavet bulamayacaklar.Kur'an'ı Kerim'in emirlerinde kusur ettiklerinde;"Allah Teala Gafur ve Rahimdir"diyecekler,yasakları işlediklerinde:"Biz şirk koşmadıkça Allah Teala affeder"diyeceklerdir.Onların bütün işleri yalandır.Kurtlar,koyun postu giyerek insanları aldatacaklar,en dindarı yağcı olacak"

BİR NASİHAT(Mustafa ÖZEREN EFENDİMİZ)

"Kalbini temiz tut,berrak tut.Ehli Beyte muhabbetten ayrılma.Mustafa ile Murteza ayrı değildir.Velayet sırrı onda devam eder.Esma,müsemma ehline gerekmez.Her şey O'ndandır.Karagöz perdesindekilerin hepsini tek el oynatır.Onun için hiçbir şeyi kötü görme,ama tabi de olma.Daha gençsin,inersin,çıkarsın veya çıkarsın inersin.Yavaş yavaş inşa-allah hepsi olur.Yeter ki motor sağlam kalsın.Ben sana işin esasını ,özünü söyledim.Eğer içinden gelirse üç defa:"La ilahe illallah,Muhammed Sallallah"dersin"

CENNETLİK EDEN BİR SÖZ

İstanbul'da Evliyaullah'tan bir zat Hakka münacaat eder ve Bu dünyada iken Cennetlik ve cehennemlik bir kulu görmek ister.Hitabı İzzet ulaşır ki:"Yarın sabah erken Yedikule kapısına git,kapı ilk açıldığında dışarı çıkan kişi Ehli cehennem,akşam kapıdan içeri son giren kişi ehli cennettir".Sabah erkenden Yedikule kapısının açılmasını bekler ve dışarıya ilk olarak küçük bir çocuğun elinden tutmuş vaziyette bir ihtiyar Müslüman çıkar.Esef eder.Yazık,şu Müslüman saçını sakalını ağartmış cehenneme gidecek diye.Akşamı bekler,Kapıdan en son içeriye gireni görmek için baktığında en son giren kişininde çocuğun elinden tutan aynı ihtiyar olduğunu görür ve taaccüp eder.Sabah cehennemlik ti,akşam cennetlik oldu.Cenab-ı Hakk Evliyanın sırrına hitap eder ki:O ihtiyar çocuğuyla birlikte deniz kenarında oturdu.Çocuk babasına sual etti:"Baba,bundan daha büyük bir deniz var mı?".Babası dedi ki:"Evet oğlu var.onun ismine ilahi rahmet deryası derler ki onun ucu kenarı yoktur"İşte bu söz o adamı cennetlik eyledi"diye fermanı ilahi gelmiş(Aşçı İbrahim dede)

ŞEYHLERİN DERS VERMEDE LİYAKATI İKİNCİ PLANA ATMASI

İhramcızade efendimize bir toplulukta bulunanlardan bir kaçı:" Efendim ,Size gelen herkese ,tefrik etmeden ders veriyorsunuz,bunun hikmeti nedir?^" diye sorunca mübarek şu cevabı buyurmuş:Gardaşım!Eskiden medrese,tekke gibi ilim irfan yerleri vardı.Camiler asli mekanlardır.Tali mekan kalmadı.Tarikata girmek hevesiyle gelenleri biz boş çevirmeyiz,fakat bizim gönül dairemiz vardır ki ,bizce malumdur.Bir kimse bostanına karpuz eker.Yetişen mahsullerin en iyisini satar,ornta derecede olanları eş dostuna hediye eder.ıskarta olanlarıda hayvanlarına yedirir.O bostan ekenin bundan zararı var mı?.Gardaşlarım!O ders verdiğimiz kimse hiç bir şey yapmayıp ta kötü ahlaktan vazgeçse,buda bir kar değilmidir?Gardaşım en azından beş vakit namazını bırakmaz.

BİZDEKİ ALLAH -ALLAHIMIZIN VARLIKLARLA İLİŞKİSİ

Bakara,186:"Sana benden soranlara de ki;Ben onların yakınındayım"
Adamcağızın biri rüyasında Cenab-ı Hakk'ı görmüş,koşmuş ellerine yapışmış:Senin elinden başka bir el bilmiyorum!demiş.Uyanınca kendi elini tuttuğunu görmüş.Bir başka adamcağızda ,rüyasında karşısından kendisine hücum eden bir eşekceğiz görür ve onu kulağından yakalar.Uyandığı vakit kendi kulaklarını tuttuğunu müşahede eder.

HAVADAN BILDIRCIN YAĞMASI-KUDRET HELVASI İNMESİ

Hz.Musa dua etti.Mucize olarak havadan bıldırcın yağdı,kudret helvası indi.Bu mucizelerin kıyamete kadar devam ettiğine örnek:Giresun'da Bıldırcın fırtınası olarak isimlenen bir gün vardır.O gün bildircın kuşları sürüler halinde geçer.insanları ağ gererek bu kuşları toplarlar.Aynı durum Hatay'da Kırıkhan-İskenderun arasında yükselen Amanos dağlarının Radar mevkiinde yaşandığını bizatihi burada mevcut,şimdi kaldırılmış askeri tesiste çalışanlarda söylemiştir.Keza Cudi dağına yılın bir vaktinde,toz şeklinde bir maddenin yağdığını ,bu tozların aslında Kudret helvası denilen yiyeceğin kuruyup un haline gelmiş hali olduğunu erbabı ifade eder.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER

HAZRETİ EYYUB'un vücudundaki kurtlar

Hazreti Eyyüp Peygambere hastalığı sırasında vücudunda bulunan kurtçuklar üç sınıfmış:İPEK BÖCEĞİ-SÜLÜK-ARI .Bu üç hayvanın Cenabı Hakk tarafından verilen işlevlerini bugüne değin hiçbir teknik ifa edememiş.İpek böceği dut yaprağı yer İPEK yapar,Sülük insan vücudundaki pis kanı emer ,süzer somurur hiçbir alet bunu yapamaz.Arı ise tüm çiçeklerdeki acı özleri alıp en şifalı şey olan bal haline getirir.

HAZRETİ EYYUB'un SABRI

Hazreti Eyyub peygamberin imtihanı 18 yıl sürmüştür.Hastalık nedeniyle vücuduna kurt düşmüş,yaralarından yere düşen kurtları eliyle tekrar yaralarının üzerine koyduğu rivayet edilir.Kur'an da Eyyüp Peygamber için Sad suresi 44 ayeti "Sabırlı"bir kul olarak bahsederken Enbiya suresi 83-84  ayetleri bu dertlerden dolayı şikayetini ifade eder.Bu iki ayet için büyükler şu yorumu yaparlar.Eyüp Peygamber çok sabırlı idi.Ancak Hakka vasıl olmak,Cemalullahı görmek isteğinde bulundu gördü ki Sabır devam ettikçe imtihan uzuyordu.Sabır,Hakk'la kendi arasında engel olmuştu.Bu nedenle acziyetini ifade edip sabır hadisesini ortadan kaldırmak istedi ve dertlerinden şikayetçi oldu.Bunun üzerine Cenab-ı Hak,tüm hastalıklarını giderdi ve mal ve evlat olarak kaybettiği  nesi varsa tamamını ziyadesiyle tekrar bahşetti.

BİRAZ HURMA-BİR KIRBA SU-GENÇ BİR KADIN-YENİ DOĞMUŞÇOCUK ÇÖLDE TEK BAŞLARINA

Hz.İbrahim Peygamberi Nemrud mancınıkla ateşe attıktan sonra görülen bu mucize üzerine Hz.İbrahim'e inanan tek kişi Nemrudun Başbakanı'nın kızı Hz.Sara annemiz idi.O'nu alarak Urfa'yı terk edip Filistin'e doğru yola çıktı.Yolda karşılarına çıkan bir Melik,Hz.İbrahim'i hapse attırıp karısına sahip olmak istedi.Ancak eli ayağı tutulunca ,bu kişinin kadın değil şeytan olduğuna hükmederek tasallutundan vazgeçti ve Hz.İbrahim'e HACER isimli kızı bağışladı.Hz.İbrahim Nikahına aldığı HACER validemizden Hz.İsmail a.s doğunca kıskançlık nedeniyle Hacer ve oğul İsmail'i Mekke'ye zemzem kuyusunun üzerindeki bir ağacın altına bir dağarcık hurma,bir kırba su ile tekbaşlarına bıraktı.Hacer sordu:"Ey İbrahim!bu iş Rabbinin emrimidir?diye sordu."Evet"cevabını alınca "ÖYLEYSE ALLAH BİZİ ZAYİ ETMEZ"dedi ve bu işe razı geldi.Bu gün bu hareketi kim yapabilir?,kim kabullenebilir?

HAYVANATA ÖĞRETİLEN SESLER

Bir eşeğe "ÇÜŞ"dersen durdurursun,"ÇU"(deh) dersen yürütürsün.Bir At'a "DAH"dersen yürür,"HES"dersen durur.Bir ÖKÜZ'e "HO"dersen yürür,"OHA"dersen durur.bu sesleri senelerce duyup talim ettiğinden gereğini yapar.Bir üst akıl(öğretici-MÜRŞİT),bir alt akla bu talimi yaptırabilir.

24 Kasım 2015 Salı

GEZEGENLERİN DÖNMESİ


İmam Gazali Hazretlerinin bir gazeli:
PEDİD ARENDEYİ HORDA TALEPKAR
DERON DERDİŞ NE MESTENDO NE HOŞ YAR,
NE DERHADENT NE BİHADENT NE BİKAR

Manası:
(Hepside kendilerini yaratanı arıyarak kendi mihverleri etrafında dönerler,bu dunüşlerinde ne sarhoşturlar,ne ayık,ne uykudadırlar ,ne uyanık.Sarhoşla ayık arasında,uyku ile uyanıklık arasında,kendilerini yaratanı arayarak dönerler")


Bu şiir yıldızlara söylenmiştir.Söylenme sebebi ve esas manası ise:
"Allah Teala Ay,güneş dünya ,yıldızları yarattı hepsine birden ve ruhlarımıza da "Elestü bi Rabbiküm"-ben sizin Rabbiniz değilmiyim!"diye sordu hepsi "Galu Bela""Doğrudur.Sen bizim Rabbimizsin"dediler.Ay,güneş,yıldızlar ve dünya hepsi hareketsiz duruyordu.Hepsi aşka gelip ,o sesin sahibini arayarak aşkla mest olup dönmeye başladılar.İmam Gazali hazretleri de bu kasidesinde aynısını söylüyor.Kıyamete kadarda gezegenlerin bu arayışı ve dönmesi devam edecek.Bir Elestü bi Rabbiküm sesi ile gezegenler mest olup kıyamete kadar dönerlerse CEMALULLAHI görenlerin aşkı nice olur!

 Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER

HABİB-İ NECCAR'IN YAPTIĞI SU DOLABI


Bu su dolabı,insanın yaptıkları içinde en uzun süre dönen,çalışan Suriye/Hama şehrinde su çeken Habib-i Neccar hazretlerinin kerametleri ile dönen dolaptır.Bu dolap iki bin yıldan beri dönmektedir.

AŞIK YUNUS

Mülkü Bakadan gelmişem
Fani cihanı neylerem
Ben Hak Cemalin görmüşem
Huri Cenanı neylerem
       İbrahimem Cebraile,
       Hiç ihtiyacım kalmadı
       Muhammed dosta giderim 
       Ben tercümanı neylerem
İsmailem Hak yolunda
Canımı Kurban eylerem
Çünkü bu can kurban sana 
Ben koç kurbanı neylerem 
       İsa gibi dünya koyup
       Gökleri seyran eylerem
       Musa'ya didar olmuşam
       Ben len terani neylerem
Aşık Yunus maşukuna
Vuslat edince mest olur
Ben şişeyi taşa çaldım
Arı namusu neylerem

36 DEFA TEVKİF

Nakşi Meşayihinden Gaziantepli BİLAL BABA(KUTLUBAY) hazretleri Cami yaptırmak v.s dini hizmetlerinden dolayı 36 defa tevkif edilmiş,54 kez nezarete alınmış,100 den fazla kez de ifadesi alınmıştır.1936-1946 yılları arasında on yıl GİRESUN'a SÜRGÜN'e gönderilmiş.İki sene de İstanbul'da sürgünde kalmıştır.22 Aralık 1969 yılında vefat etmiş kabri Gaziantep İslahiye Danacık köyündedir.Bu yol,böyle fedakar ve cefakar büyüklerimizin hizmeti ile canlı kalmış ve bizlere intikal etmiştir.

RİYAZAT-MÜCAHEDE

Tasavvufta az yemenin adına RİYAZAT,Nefsin hoşlanmadığı şeyleri yapmaya ve ibadette çok çalışmaya MÜCAHEDE derler

melamlik de anlayış esası nedir


Elbette bir hastalığın, bir kusurun, bir eksikliğin, bir fakirliğin, bir zararın, bir cehlin, bir küfrün kaldırılmasını doğru bulmaz. Allah'ın insanlara ezelde taksim ettiği rızkı, eceli, kudreti, aczi, taatı ve masiyeti değiştirmeyi istemez. Eşyayı olduğu gibi görür. Bunların hepsini, içinde hiç zulüm olmayan, sırf adalet ve eksiksiz sırf kemal, hiç bozukluğu, eğriliği büğrülüğü olmayan tam doğru kabul eder. Her şer sandığının altında bir hayır vardır ve her zarar sandığı şeyin sonunda bir fayda vardır. Bir zaman zulmetin kapladığı bir şeyi, başka bir zaman nur kaplar. Allah cömert, kerim ve merhametlidir. Yaratıklarına asla cimrilik etmez. Onların yararına olan bir şeyi kendine alıkoymaz.....

.
Niyazi Mısri Hazretleri’nin de buyurduğu gibi; Melâmiler, Allah’ın insana ezelde taksim ettiklerini, değiştirmeyi istemezler. Çünkü onlar eşyayı olduğu gibi görürler ve böylelikle de, Niyazi Mısri Hazretleri’nin yukarıda açıkladığı sırlara vakıf olurlar.
Bu sırların bir başka yönüne dikkat çeken İbn-i Arabî Hazretleri ise, Füsus-ül Hikem adlı eserinde şöyle buyurur: “İrade Hakk’ındır. Başka irade yoktur. Allah dilediğini aziz, dilediğini de zelil eder.” “Eğer Rabb’in dileseydi yeryüzünde olanların hepsi iman ederdi” ayetlerinin sırrına vakıf olan Melâmiler için, “tarikati Melâmet zannedenler”in cüz’i irade ve tasarruf gerektiren tüm sözleri ve Allah’ın zelil ettiğini aziz etme çalışmaları, Melâmiliğin ruhuna aykırıdır

**
Niyazi Mısri Hazretleri İrfan Sofraları adlı eserinde, Musa (AS) ile Hızır (AS)’ın kıssasını anlatırken; bu kıssanın işaret ettiği sırları şöyle buyuruyor: “…Ledünni ilim sahibine, Allah'a ibadet edecek kadar şeriat öğrenmesinin kafi olduğuna işarettir.
alıntı

GERÇEK SUFİ-SAHTE SUFİ

Gerçek sufinin alameti;bilinirken bilinmez olmak,zenginken fakir olmak,izzet içinde iken mezelleti seçmektir.Yalancı Sufinin alameti ise bunun tam tersidir.

EVLİYA SÖZLERİNİ EZBERLEMEK

Meşayih yeryüzünde Allah Teala'nın askerleridir.Allah Tealayı isteyen taliplere yardım ve imdat etmek ve onları ,nefis,şeytan ve hevaları elinden kurtarmak için memur edilmişlerdir.Taliplerin gönüllerine şeytan tarafından bir vesvese veya nefisleri cihetinden bir telaş ve rahatsızlık gelse ,meşayihin menkabelerini dinlemekle onu def eder.Talip,riyazet ve perhize boyun vermekten korkunca ,meşayih sözünü dinlemek  bu ürkmelerini ve korkularını giderir.Bunun için "Meşayihin kelimeleri ,yeryüzünde Allah Teala(nın askerleridir"denilmiştir.Meşayih sözünü dinlemek kişiye muhabbet getirir ve gönlünden Allah Muhabbetinden gayri olan muhabbetleri götürür.Çünkü MUHABBET DENİLEN ŞEY GÖNÜLLERE YA GÖZDEN VEYA KULAKTAN GİRER.Kişi görmek veya işitmekle aşık olur.
Ali İmran 192"Ey Rabbimiz!Biz,Rabbiniz Allah Tealaya iman edin diye insanları imana davet eden bir münadi işittik,ona icabetle imana geldik".

Şeyhulislem Abdullah Ensariyyül Hırevi hazretleri buyurur ki:"Her pirden söz ezberleyiniz.Eğer buna gücünüz yetmezse ,onların adlarını ezberleyiniz ki,nasibdar olasınız."

NİCE TOPRAK GİBİ MEZARDA YATANLAR VAR Kİ FAYDALARI,FEYİZLERİ BAKIMINDAN YÜZLERCE DİRİDEN İYİDİR,ÜSTÜNDÜR.GÖLGESİNİ GİZLEMİŞ AMA TOPRAĞI GÖLGE VERMEKTE.YÜZBİNLERCE DİRİ ,ONUN GÖLGESİNDE GÖLGELENMEKTE"(Hz.Mevlana)

BÜYÜKLERİN DEDİKODUSUNU YAPMAK

"Söz bilmiyorsanız ,büyüklerin dedikodusunu yapın"sözü İhramcızade'ye aittir.Dedikodu et yemek gibidir.Büyüklerin eti temiz olduğundan insana zarar yerine şifa olur.Tezkiretül Evliya isimli kitapta:"Salihlerin anıldığı yere rahmet iner,fazl ve rahmet yağar"buyrulmuştur.

EVLİYAULLAHI ZİYARET

"Sizin gelmeniz size bağlı değildir.Biz istemeyince sizler gelemezsiniz"(Ahmet Amiş sultan)

HALKI SEVMEK

Hakk'a yakınlığın artması şöyle anlaşılır;"Halkı gittikçe daha fazla sever"Zira halkı fazla sevmek,Hakk'a yakınlığın fazla olmasından ileri gelir.(Selim Divane)

ALLAHLA BERABER OLMAK

İbrahim Ethem Hazretleri bir gün ağaca yaslanmış vaziyette tefekkür etmekte iken gökten bir meleğin yeryüzüne indiğini görür.Elinde bir defter kalem yazmaya başlar.Bu hal İbrahim Ethem'e gösterilir ve sorar:"Ne yazıyorsun?".Melek:"Allah Teala'nın dostlarını yazıyorum"der.İbrahim Ethem:"Ey Allahın elçisi!Rabbinin bu aciz kulunuda yazıver"deyince Melek:"Senin için emri ilahi yoktur ya İbrahim"der.O zaman İbrahim Ethem:"Ben Allah Teala'nın dostlarından değilsem de onları çok seviyorum"deyince başka bir melek gelerek:"O'nun ismini listenin başına yaz"der.

OKU!ÖĞRET ÖĞRETMENİM -Tülay Kadı

Bu yazı tüm sevilen ve öğretenlere ithaf edilir!

OKU!
ÖĞRET VE NİHAYET yurda yarar bir İNSAN et!
ÖĞRETmenim!
                                        عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Bir kişiyi Allah severse herkes sever ve yine bir kişiye yalnız Allah öğretir ki, öğretebilsin!
Öğrenmek hem emek hemde sıdk-ı vefa içerir! Zira kişininin öğrenmeside nasip meselesidir. Öyle ki ilim bazen kendini gizler, kişiyi içine almaz onda gül misali istidatlarınca açılmaz! İlmin kendisi gayet şuurlu ve canlı olmasının yanı sıra öğretmek çabası MASUMİYETTİR! Karşılıksız emektir!
 Hz Ali efendimizin “ BANA BİR HARF ÖĞRETENİN 40 YIL KÖLESİ OLURUM” ifadesi, bugün körelmeye yüz tutmuş kör anlayışlarımıza dermandır! 
Bu ifade çok şeyi anlatır anlayış sahibi kimselere… Başta da belirttiğim gibi kişi her ne kadar nasibince alsa bile 40 rakamından, harf kavramına ve sadık her insanın içinde var olan KÖLElik boyutuna kadar çok şeyi anlatır! "Ben ol’ da bil!" ifadesi bir diğer deyiş ile
Öğretmek kavramı, cennet için iman ve Allah’ ın zatı için imana dek giden şeritli bakımlı, güvenilir yollar gibidir! Gecenin kaçı olursa olsun çıkabileceğiniz yollar! Öyle ya bir yerden sonra yol yok olur artık sadece yolculuk vardır. İşte koşul ve sebeplerin yok olup, geriye kalan ihlas ile öğretme çabası SADIK VE SAMİMİ OLANDIR!  İmanı cennet için değil Allah’ ın zatı için yaşamayı seçmiş kimse gibi.. 
Saygıdeğer ÖĞRETMENLERİM ,
Başta münezzeh ve sınırsız olan Allah sonra her aleme rahmet HZ. Mustafa (SAV) ve ehli beytim ve İsa Hocam’ a selamlar BÂKİ olsun!
Âmin
Tülay Kadı