30 Nisan 2019 Salı

İMAN DAİRESİNDE OLUP DA KAFİRDEN AŞAĞI OLANLAR

Kerbelada Hz.Hüseyin efendimizin vücudunu parçalayanlar birbirlerine şöyle diyorlardı:İşinizi çabuk tutun öğle namazı kazaya kalacak! Hz.Fatıma'nın ciğerparelerine zulmü reva görülenler namazımız kazaya kalmasın derdinde idi.Her devrin Hüseyinleri, her devrin Yezidleri mevcuddur.Namazımız kazaya kalmasın diyen ancak  her türlü melaneti, faizi, Kamu malını talanı, rakibini alt etmek için iftirayı atmakta beis görmeyenler bu devirde de mevcutlar.

İDARECİLERE SAYGI VE İTAAT ÜZERİNE

"Resulüm de ki;Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve dilediğinden alırsın.Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın.İyilik senin elindedir.Gerçekten senin her şeye gücün yeter"(Ali imran 3/26).Peygamberlik nasıl ki cehd ve gayretle olmuyorsa,İnsanların idareciliği de Hak Teala'nın hikmetinin tecellisidir.Zahirde,bir insanın çok çalışması,kendisini tanıtması v.s gibi bir takım sebebler gerekiyor ise de aslında tüm bu sebebler insanın kendisini avutmasıdır.Çünkü Hak Teala devlet başkanlarını,insanları birbirine taşkınlık ve düşmanlık yapmaktan korumak için seçmiş, düzenin ve bozulmanın ipini onların eline vermiş, hikmetiyle halkın menfeaat ve faydasını onlara bağlamış, kudretiyle onları en şerefli makama getirmiştir.Bu konudaki bir hadis şudur:"Hakkı ayakta tutan sultanlar(yöneticiler) yeryüzünde Allah'ın(c.c) gölgesidir"
Ayette buyurulmuştur ki;Ey iman edenler! Allah'a Resulüne ve sizlerden olan emir sahiplerine itaat edin"(Nisa 4/59)
Adaletli lider, kullar arasında adil davranan , zulümden ve fesaddan sakınandır.Zalim lider ise uğursuzdur.onun ne saltanatı ne mülkiyeti devam ederBu konudaki bir haberde "Mülk(mülkiyet ve idarecilik) küfür ile devam eder ama, zulüm ile asla!"

AKILLI VE TEDBİRLİ İNSAN

Efendimiz (sav)'e insanların en akıllısı ve tedbirlisi kimdir? diye sorulduğunda,Efendimiz (sav):
"İnsanların en akıllısı ölümü çokca anan , en tedbirlisi ise ölüme güzelce hazırlanandır.Dünyanın şerefi ve ahiretin mutluluğu bu kimsenindir"

29 Nisan 2019 Pazartesi

DÜNYANIN HİLESİ

İsa (a.s) zamanında üç kimse yolculuk yapıyorlardı, yolda bir hazine buldular;hazineyi paylaşmadan önce ;"acıktık, aramızdan birisi gitsin de bize yiyecek alsın" dediler.İçlerinden birisi yiyecek bir şeyler almak için şehre gitti.Yolda giderken kendi kendine:
"Ben en iyisi getireceğim yemeğin içine zehir koyup arkadaşlarımı zehirliyeyim; altınlar bana kalsın" diye düşündü.Aynen düşündüğü gibi yaptı, yemeği zehirledi.Diğer ikisi de kendi aralarında:"Arkadaşımız gelince onu öldürelim; hazineyi de aramızda paylaşırız" diye kararlaştırdılar.Yemeği getiren adam arkadaşları tarafından öldürüldü.Diğer ikisi de yemeği yiyip öldüler.Oradan geçmekte olan İsa (a.s) havarilerine:
"İşte bu dünyadır.Bakın nasıl peşine düşenleri öldürdü ve kendisi geride kaldı.Vay , dünyalık için, dünyanın peşine düşenlerin haline!" dedi

İBLİSİN ZUHUR EDEBİLDİĞİ YEDİ MEZAHİR

1-MERTEBE-İ ŞEHADET OLAN dünya
2-Tabiat ve şehevat ve lezzat
3-A'mali saliha
4-Niyyat  ve a'mal ile tefazul
5-İlim
6-Adat ve taleb-i rahat
7-Maarifi-i ilahiyyedir.
iBLİS'E KIYAMETE KADAR MÜHLET VERİLDİĞİ İÇİN  bu sayılan mezahirde istediği gibi zahir olup ,ibadet edenleri delalete düşürmeye çalışır.

DÜNYAİŞLERİYLE MEŞGULİYET GEMİ YOLCUSUNUN HALİ GİBİ OLMALIDIR

Denize açılmış bir yolcu gurubu,temizlik ve tuvalet ihtiyaçlarını görmek için bir adaya yanaşırlar.Kaptan yolculara der ki:"Fazla oyalanmayın, yoksa mola süresi biter,gemiyi kaçırırsınız,abdest ve namazdan başka birşeyle meşgul olmayın;gemi hareket halindedir"
Yolcular gemiden iner,adaya dağılırlar.
Yolcular içinde akıllı olan kimseler, fazla beklemeden hemen temizlik işlerine başlarlar ve işlerini bitirir bitirmez gemiye Dönerler, geminin içini boş bulup ,en temiz ,en uygun ve en yüksek yerlerine otururlar.
Bir gurup yolcu , bu adanın acaip güzelliklerine bakarlar,çiçeklere bakıp zevk almaya çalışırlar.Kuşların ötüşüne dalarlar bir zaman sonra gemiye döndüklerinde oturacak rahat yer bulamaz mecburen geminin dar ve karanlık bir yerine otururlar.
Bir gurup adanın güzel taşlarından toplamaya başlarlar ve yanlarına alarak gemiye taşırlar.ancak gemide oturacak yer ve boşluk kalmayıp geminin dip tarafına sıkışırlar ve getirdikleri taşlarıda boyunlarına asarlar.Boyunlarındaki taşların ağırlığını taşımak zorunda kalırlar.
Bir gurup yolcu adanın güzelliklerine dalıp gemiye gönmeyi unuturlar.Gemi hareket eder uzakta ve geride kalırlar.Bunların bir kısmını yırtıcı hayvanlar parçalar bir kısmıda kendi halinde helak olurlar.
İşte gemiye önceden gidenler, takva sahibi müminlerdir,geride kalıp helak olanlar ise Allah'ı ve ahireti unutup,bütün varlıklarını dünyaya feda eden ve ona bağlanan kafir ve müşriklerdir.Bu helak olanlar hakkında Yüce Allah şöyle buyurur:
"Bunun sebebi, onların dünya hayatını ahirete tercih edip ona tamamen bağlanmalırıdır"(Nahl 14/107)
Ortada giden gurup ise imanlarının aslını muhafaza eden fakat dünya işlerinden ellerini çekmeyen günahkar kimselerdir.Onların bir kısmı, dünyanın zenginlik ve nimetleriyle keyfini sürmüş, bir kısmı fakirlik ve ihtiyaç halleri içinde günahları iyiliklerine galip gelecek, vebal ve zararları çok fazla olacak derecede dünya ile meşgul olup faydalanmaya çalışmışlardır(İmam Gazali k.s)

26 Nisan 2019 Cuma

HESAP VE AZAP

Helal malın hesabı , haramın ise azabı vardır.Eğer topladığın bütün mal helal ise , kendisine hesap sorulur.eğer haram ise kendisine azap gerekli olur.İnsan ne kadar mal toplarsa toplasın , onun nasibi ancak yedikleri ve giydikleridir.Geride bırakılan tüm mallar bir pişmanlık ve hasret sebebi olabilir,ölümünü zorlaştırır

İDARECİLERİN ÖVGÜLERE ALDANMAMASI

Lider olan kişinin , kendisine gelerek övgüler yağdıranlara aldanmaması, bütün halkın da onun gibi kendisinden razı olduğunu düşünmemesi gerekir.Çünkü kendisini öven kimse , bunu ondan korktuğu için yapmaktadır.İdarecinin, halkın dilinde dolaşan kusurlarını ve asıl halini öğrenmesi için , itimat ettiği kimseleri görevlendirip halkın içine göndermesi ve hakkında ne düşündüklerini sordurması gerekir.
Halkın idaresini üstlenen kimse , dine aykırı hareket ederek insanlardan hiç birinin hoşnutluğunu aramamalıdırZira dine aykırı hareket eden kişiye kızılmasında bir sakınca yoktur.Hz.Ömer (r.a)"Ben, her sabah , insanların yarısının bana öfkeli olduğu halde sabahlarım"
İnsanların çoğu cahil olduklarından halkın hoşnutluğu için Cenab-ı hakk7ın razı olduğu şeyleri terk ederler.

İDARECİLERDE ŞEFKAT

Cenab-ı Peygamber Efendimiz:Halkına şefkat göstermeyene(lidere) Allah da şefkat göstermez". buyurarak şöyle dua etmiştir:"Allah'ım ! halkına lütufta bulunan lidere sen de lütufda bulun.Şiddet gösterene sen de şiddetli ol","Liderlik ve valiliğin hakkını verene iki sevap,vermeyene de iki günah vardır"

İSRAFTAN SAKINMAK ÜZERİNE

Hz.Ömer r.a) efendimiz, tanıdığı Salihlerden birisine:
-Davranış ve tutumumda hoşlanmadığın bir şey var mı? diye sordu.O  da:
-Duyduğuma göre sen sofranda iki somun ekmeği bulunduruyor, bir de gece ayrı gündüz ayrı elbise giyiyormuşsun? dedi.Hz.Ömer:
-Başka kusurumu gördün mü? diye sordu,o:
-Hayır görmedim, dedi.O zaman Hz.Ömer (r.a)
-Allah7a yemin olsun ki , bu ikisi bir daha olmayacak, dedi.
(İtibarda israf olmaz diyenlere arz olunur)

AF ÖRNEKLERİ

Hz.Hüseyin efendimizin oğlu İmam Zeynel Abidin hazretleri  bir gün mescide girerken sebebsiz yere birisi ona kötü  ve küçültücü sözler söyledi.İmamın yanında hizmetini gören gençler adamı dövmek için harekete geçince İmam onlara mani oldu.Daha sonra adama yönelip :""Ey Falanca! Senin benim hakkımda bilmediğin kötü hallerim, bildiklerinden ve şimdi dile getirdiklerinden daha fazladır.Eğer bunları anlatmaya senin ihtiyacın varsa , diğerlerini de sana söylerim"dedi.Adam yaptığına pişman oldu,utandı,üzüldü.Zeynel Abidin hazretleri üzerindeki gömleğini çıkardı adama verdi.Adam arkasını dönüp giderken şöyle söylüyordu:"Ben şehadet ederim ki bu genç ,Hz.Resulullah'ın (sav) torunudur."
Hz.Peygamber (sav) buyurmuştur:"Kişi yumuşak huyluluğu ve kusurları affetmesiyle ; çokça oruç tutan ve namaz kılanların derecesine ulaşır.Ailesine karşı baskı ile davrananlar ise zalimler listesine yazılır."

DAHAFAZLA ŞÜKRETMEK

Hz.İsa (a.s) Hz.Yahya'ya(a.s):"Birisi senin hakkında konuşur da doğru söylerse ,Allah'a şükret.Eğer senin hakkında yalan konuşursa , daha fazla şükret;çünkü onun iyilikleri sana yazılacaktır".
Hz.Hüseyn eefendimiz (r.a) bir adamın kendisi hakkında hoşlanmadığı şeyler konuştuğunu öğrendi.Bunun üzerine içi taze hurma ile dolu bir tepsi hazırlayıp , bizzat kendisi adama getirdi.Adam kapıyı açıp karşısında Hz.Hüseyin'i görünce hayret edip:"Bu nedir?" diye sordu.Hz.Hüseyin(r.a) da:"Bunu al! Çünkü senin, hakkımda kötü konuşarak iyiliklerini bana hediye ettiğini öğrendim; ben de ona karşılık sana bunu getirdim" dedi

AF ÜZERİNE

Mal /mülk devlet anlayışına sahip Emevi devletinin yıkılmasından sonra din-devlet anlayışıyla hareket eden Abbasi Halifelerinin ikincisi olan Cafer el-Mansur suç işleyen birisinin öldürülmesini emrettiği sırada yanında Mübarek b.Fazl bulunuyordu.Mübarek:"Ey Emir! Onu öldürmeden önce ondan birşeyler dinle! Belki sana yararı dokunur" dedi.Adam, Hasan Basri'nin naklettiği bir hadiste, Hz.Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu söyledi:
"Kıyamet gününde bütün insanlar bir meydanda toplanınca bir melek şöyle seslenir:
'Allah 'ın (c.c) yanında bir hakkı ve iyiliği bulunan varsa gelsin alsın'.Ancak hiç kimse ayağa kalkmaz;sadece birisine hatasından dolayı öfkelenip intikam almaya gücü yettiği halde , onu bağışlayan  kimse ayağa kalkar."
Bunu işiten halife "Onu serbest bırakın; ben de onu affettim" dedi

DUA EDENLER BULUNDUKÇA

Ak Parti iktidarı zamanında iç borçlar ve  dış borçlar ziyadesiyle artarak bu güne gelindi.Ancak,sosyal devlet gereğince yaşlılara,sakatlara ve onlara bakmakla yükümlü olanlara devletçe yapılan ayni-nakdi yardımlar,sağlık sektöründe yapılan reformlar sonucunda insanlara yapılan kolaylaştırmalar nedeniyle (sağlık yönünden suistimal yapılarak devletin soyulması gözlemlenmekte ise de) insanlarımızın bu hizmetten dolayı hayır dua etmesi iktidarın ömrünü artırmaktadır.Ancak,Boçrlanmanında bir sonu vardır ilkesi gereğince bu hizmetlerdeki durma ve iptaller sonucunda muhtaç insanların hayır duaları durduğunda,iktidarı bekleyen olumsuz son gelecektir.Şöyle anlatılır:Hz.Musa,Firavunun iman etmemekte ısrar ederek "Rablik ilan etmesi"ne rağmen Hak teala tarafından niçin cezalandırılmadığını Cenab-ı Hakk'a sormuş.Hak Teala cevaben;"Firavunun emri altındaki gariban insanlara ekmek yedirdiğini buna karşılık bu insanların Firavun'a dua ettiklerini belirtip dua devam ettiği müddetçe azap etmeyeceğini bildirmiştir.Ne zamanki kıtlık nedeniyle Firavun bu yardımları yapamayınca dualar kesilmiş ve akabinde Firavun helak olmuştur.Şükür nimeti artırır,Adalet saltanatı devam ettirir.

25 Nisan 2019 Perşembe

DOKTOR YÜCEL YALÇIN

Kayseri Ağcakaya'lı.Sonradan bu isim kibarlaşıp "Akçakaya" oldu dedi.İstanbul Tıp fakültesi diplomasına "diplomama doğduğum yerin ismi "Ağcakaya" yazılmazsa almam" ısrarı üzerine okul bir yıl gecikme ile isteğini yerine getirerek diplomasını verdi.Parayı bilmeyen bir doktor.İskenderun Ticaretinde gemi acentalığı yapan Butros ailesi Gelir vergisi rekortmeni olmuştu.Ailenin büyüğü Ernest Butros,doktorun para ile işinin olmayıp meslek aşığı olan bu insan için "İmkanım olsa,tüm servetimi harcamak pahasına seni Newyork'a belediye başkanı yapardım" dediği birisi.Çocukluk zamanları için anlatırdı.Köyde o zaman on iki tane okul vardı.Doğduğum yer eğitim merkezi gibi idi.Hatta eskiden  el-ezherden mezun olanlar ihtisas için bizim köye gelirlermiş.Köy hocasından dini bilgiler öğrenirken hoca elinde bir metreyi aşkın fındık sopasıyla meşhur.benim en zoruma giden konu ,sopadan değil de ,hocanın dersini veremeyen bir öğrenciye ceza olarak ayağı kesik birisinin kesik ayağını öptürmesiydi.Benim en zoruma giden bu konu olduğu için geceleyin uykudan uyanır anama dersi okurdum.Anam,tamam biliyorsun desede kanaat gelmez bir kaç kez böyle tekrarlar yapardım.Somuncubaba'nın neslinden geliriz.O somuncubaba ki Yıldırım Beyazıt bursa Ulucami'yi yaptığında "Nerede buranın meyhanesi" diyebilecek Emir Sultan'ın ifşası ile meşhur olup,akabinde Bursayı terk edip Aksaray'a yerleşen bir eren.

KÜFÜR VE İMAN ÜZERİNE

BİRİSİ DESE Kİ;MADEMKİ BİL CÜMLE MERATİP HAK'TANDIR VE HAK ZATIYLA BİLCÜMLE EŞYADA SARİDİR;BİNANALEYH BU VÜCUDU MECAZİDE GÖRDÜĞÜMÜZ FENALIKLAR DAHİ ONDANDIR" cevaben deriz ki:"O fenalıklar hiçbir vakitte O'nun fazl ve kemaline noksan vermez".
Sadece güzellikleri resmeden bir ressam,çirkin resimleri yapmakta noksan olursa bu onun sanatına gölge düşürür.
Her Türlü nakış Hakk7ın üstadlığındandır.
Bu cihetten küfür ve iman şahidlerdir.O'nun hudavendiliği üzerine her ikisi secde eder.
Malum olduğu üzre emr ikidir.Birisi "emr-/i iradi ve tekvini", ve diğeri "emr-i teklifi ve şer'i" dir.Kafir, emri iradi ve tekviniye nazaran hakikatta Hakk7a muti'dir;ve emri teklifiye ve şeriye nazaran Hakk'a muhaliftir.Mümin ise , hem emri iradiye ve hem emri teklifiye nazaran Hakk7a muti'dir.Emri iradi, kulun,ezeli istidadının talebi üzerine vaki olan Hakk7ın hükmü ve kazasıdır.
Binanaleyh , kafir küfründe ancak Hakk7ın hükmünü infaz eder ve zahirde münkir olur.Binanaleyh küfür ve iman ve güzel ve çirkin;Hakk'ın tasarrufuna fiilen şahittirdirler.ve her ikisi de kendi sıratı müstakimleri üzerine yürürler ve hepsi Hakk'a kulluk ederler.Küfür ve iman ancak emri teklifiye nazaran vakidir.Emri Teklifi; peygamberler vasıtasıyla tebliğ buyurulan şeriatlardır.
"Ey gönül, sıratı müstakim üzerine hiçbir kimse delalette değildir"
Küfür ve İslam O'nun yolunda "Vahdehu la şerike leh" diyerek koşucudur.

1:53 / 8:48:08 Mesnevi 1.Cilt


24 Nisan 2019 Çarşamba

NEFSİN SIFATLARINI KİM ÖLDÜRÜR?

Sen nefsinin sıfatlarını kendi kendine koparamazsın.Nefsi ancak iinsanı kamilin saye-i terbiyesi öldürebilir.Binanaleyh o nefgis öldürücü insanı kamili bulduğun vakit eteğini sıkı tut, yani emrini tamamıyla tabi ol.İnsanı kamili bulmakve onun eteğine sarılmak ilahi bir mütuftur.Ayeti kerimede "TEALEV"(GELİNİZ)(ENAM 6/151) buyurulması Hakk7ın cezbinden bir alamettir.Biz Hak tarafına yine Hak Teala'nın çekmesiyle gideriz

LANET VE HUZURU HAKK'DAN TARD OLUNMAK

Lanet ve huzuru hakk'dan tard edilmek öyle bir şey olur ki ,taalluk ettiği kimseyi eğri görücü  ve hasedci ve kendi nefsini görücü ve kinci yapar.Ve bunların hepsi kazai ilahiyyeye karşı itiraz ve mukabele etmek manasını taşırve şeytanın hali tamamıylabudur.

RİCALÜL GAYB

Gayb erenleri :NÜKABA üç yüz kişidir.NÜCEBA yetmiş kişidir.BÜDELA kırk kişidir.AHYAR yedi kişidir.UMD üç kişidir ve GAVS bir kimsedir.

TARİKİ HİDAYETTEN MEN EDEN ÜÇ ŞEY

İnsanı hidayet yolundan men eden üç şeydir:Hissi(olması),Hayal (kurması) ve hemmdir(üzülmesidir).

İSRAİLOĞULLARI

Yakup (a.s) Mısır'da oğlu Yusuf'la birlikte 24 sene yaşadı.Mısır'a geldiklerinde 93 kişi idiler.Aradan 400 yıl geçtiğinde Musa (a.s)la birlikte Mısır'dan ayrılan İsrailoğulları altıyüzbin küsür kişi idiler.Mısır'dan çıkarken bir rivayşete göre Hz.Yusuf'un cenazesini de birlikte çıkartmışlardır.

KIYAMETİN GİZLİ VE AÇIK ALAMETLERİ ÜZERİNE

Kıyametin gizli alametleri;İnsanlarda izzet ve hürmet ve muhabbet ve şefkatve edep ve haya  ve cömertlik ve ahde vefa ve sıdk(doğruluk) ve arkadaşları korumak,takva dindarlığı ve şeriatın icrasının kalmaması, şehirlerde cami ve mescitlerin çoğalmasına rağmen cemaatın azalması,çok katlı binalar yapılması . ince elbiseler giyilmesi,kadın yöneticilerin olması , kadınlara benzemek, eşyadan berekin kalkması, şerli insanlara hürmet edilmesi , iyilerin hakarete uğraması ve kabirlerin süslü yapılması.
Kıyametin büyük alametleri ise ondur:Deccaal'in çıkışı.Sonra altı gece ardarda ay tutulması, üç yıl ülkelerde üstüste kıtlık yaşanması.Sonra istian-ı duhan-ı azimdir.Sonra Hz.İsa'nın Şamda beyaz minareli camiye inerek deccal ile savaşması .Mehdi Resul7ün zuhur edip kırk yıl adaletle hüküm sürmesi .Sonra Dabbetül arz,sonra Yecüc Mecüc zuhur ederek İskenderin seddini yıkarak dışarı çıkmaları .Sonra İsa (a.s)'ın vefatı

DOSDOĞRU OLABİLMEK

"Festakim kema ümirte" (HUD SURESİ 11/12 AYETİDİR. EY NEBİYYİ ZİŞAN "EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL". Buna ancak Peygamber ve erenler güç yetirebilir.Nefsimizin teşviki ve şeytanın iğvası nedeniyle biz ahdimizi pek çok defalar bozarız. Ruhlar aleminde verilen sözü kim hatırlar?Bizim ahdimiz saman çöpü gibidir rüzgar gibi nefsani sıfatlarımız altında acizane oradan oraya sürüklenir. Peygamberin ahdi dağlardan daha metindir.hiçbir şey onun ahdini bozamaz ve istikametten çeviremez.Bu nedenle Hakk yolunda canından vazgeçenlerle biz avamı kıyaslamak olmaz.

23 Nisan 2019 Salı

TEVBE DAHİ HAKK'IN BİR NİMETİDİR

Hz.Peygamber efendimiz (sav) bizlerden tamamıyla yüz çevirmiş olsa idi, hakikat göğünden bize marifet-i münacaat ve istiğfar nazil olmazdı. Zira Hakk'a yalvarmak ve günahlardan istiğfar etmek de ilahi yardım nimeti ile mümkün olur.
Belki nimeti münacaat ve istiğfar yerine kalbimizde gazap ve şekavet hissi hasıl olur ve dünya hayatında bela üstüne bela gelir idi.Peygamberin hoşnutsuzluğu bize belaları ulaştırır

İSRAİLOĞULLARININ ÇÖLDE GEZMESİ

Denir ki, İsrailoğulları Hz.Musa (a.s)'ın riyasetinde Firavun'un zulmünden kurtulup Filistine doğru seyahet ettikleri zaman Tih çölünde kırk yıl kaldıkları ve Peygamberlerinin sözüne muhalif oldukları için kırk yıl aynı yere geldikleri  rivayet olunur.Mantıksal olarak fiziki açıdan bakıldığında bu haber yerine oturmaz.ancak bazı rivayetlerin iş'ari manaları vardır.Bu amaçla bu hadise ile alakalı denir ki:İsrailoğullarının içlerinde puta tapmak arzusu vardı. Hz. Musa (a.s) bir mürşid olarak onları nefis mertebelerini tamamlatmak vazifesiyle yıllarca çalıştı.Ancak Hz. Musa'nın yıllarca yaptığı emeği, Samiri bir hamlede bozdu ve bu insanlar tekrar nefsi emmare başlangıcına döndüler.Eğer onlar Hz.Musa'yı hoşnud etselerdi yolun sonu olan nefsi safiyye makamına kadar Hak Teala onları getirirdi.ama Peygamberlerini tavır ve sözleri ile hoşnut etmeyip kırdılar. Bu nedenle cezaları tekrar başa dönmek oldu.

22 Nisan 2019 Pazartesi

ŞEYTANIN İNSANI KAMİLE ZARARI

İbni Arabi hazretlerinin mürşidi Ebu Medyen Mağribi hazretleriyle alakalı olarak Şeytan'a demişler ki:Ebu Medyen hazretlerine karşı olan muamelen nasıldır?.Şeytan demiş ki :"Denizi pisletmek için denize bevl  eden kimseden daha ahmak olanı varmıdır.İşte Ebu Medyenin kalbine ilkaatım da ben bu haldeyim"
İnsanı Kamil esmaları kendinde topladığı için Hakk'ın önünde şeytanın ne tasarrufu olabilir?

İKİ ŞEYDE YALAN BULUNUR

Günahların başı yalan söylemek ve yalan binasının direği bühtan veifturadır.
İki nesne yalandan hali olmaz(iki hususta mutlaka yalan vardır):Biri kesreti va'd(çok söz verme),diğeri şiddeti i'tizar(aşırı/ölçüsüz özür dileme.)

YILAN VE AKREBİN SÖZÜ

Yılan ve akrep gibi zehirli hayvanlar ahdettiler her kim ismi mübareğin zikredip Allah (c.c)'ın Selam isimini anarak:SELAMÜN ALA NUHIN FİL ALEMİN.İNNA KEZALİKE NECZİL MUHSİNİN(Saffat  37/79-80)."Bütün alemler içinde Nuh'a selam olsun .İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız

RÜYA İLE ALAKALI

Resulullah (sav):
"Rüyayı sadıka ,İlahi'den ve kötü rüya şeytandandır.Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse , hiçbir kimseye haber vermesin, ancak sevdiğine haber versin.Ve sevmediği rüyayı gördüğünde sol tarafına üç defa tükürsün ve şeytanın şerrinden Allah(c.c)'a iltica etsin.O rüya elbette zarar vermez"
Sol tarafına euzü çekerek tükürmek, sadaka vermek belanın kaldırılmasına sebeb olduğu gibi rüyada gördüğü şerri defe ve selamete sebebdir.

KIYAMET ÖNCESİNDE

Meryem oğlu İsa yeryüzüne inecek , evlenecek, çoluk çocuk sahibi olup kırkbeş sene yaşayacak sonra ölecek,benimle aynı kabire gömülecek.Sonra Ben ve İsa aynı kabirden ,Ebubekir ve Ömer arasından kalkacağız"(Hadisi şerif)
"Mehdi Bendendir.Alnı geniş,burnu ince uzun ve ortası biraz yüksekçedir.Zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak veyedi yıl melik (kral) olacak."

HASAN BASRİ HAZRETLERİNDEN

"Eğer yeryüzünde abdallar kalmasaydı, yeryüzü üzerinde bulunan bütün insanları içine çeker, hepsi kaybolur giderdi.Allah(c.c) sadık kulları olmasaydı , yeryüzünde bozgun olurdu .Alimler olmasaydı, insanlar hayvan gibi olurdu.Memleketi yöneten sultan olmasaydı insanlar birbirini yer , kendilerini helak ederlerdi.Koruyucular olmasaydı dünya harap olurdu.Rüzgar olmasaydı yer gök silinirdi.

İMAM MALİK HAZRETLERİNİN HADİS-İ ŞERİFE SAYGISI

İmam Malik hazretlerinin(ö:795) evine bir kimse gelse , kapıya hizmetkar çıkar:"Hadis mi istersiniz yoksa fıkhi problemler üzerine sohbet mi ?,İmam soruyor"Eğer fıkhi mesele derler ise İmam hemen dışarı gelir onları dinler idi.Gelenler eğer Hadis isteriz derler ise  İmam gusül alır,güzel kokular sürer ,yeni elbiseler giyer,sarığını sarar  çıkar kürsünün üzerine oturur idi.

İMAM CAFER-İ sADIKTAN

"Zaman bozuldu, dervişler değişti, bu zaman susma zamanıdır. Evden dışarı çıkmama zamanıdır

DÖRT NESNE İÇİNE GİZLENEN DÖRT NESNE

Hak Teala hazretleri dört nesneyi dört nesne içinde gizlemiştir:
1.Rızasını taatı içinde (razı oluşunu kendi taatı içinde)
2.İcabeti dua içinde(kabulünü dua içinde)
3.Haşmeti günah içinde
4.Evliyasını kulları içinde

21 Nisan 2019 Pazar

MUTABIK KALINAN DÖRT SÖZ

Arap ve arap olmayanların düşünürleri defalarca mutabık oldukları işin özüne faydalı sözleri dört tanedir:
1-Nefsine, gücünün yetmeyeceği şeyi yükleme
2-Fayda vermeyen işi yapma
3-Bütün sevgisiyle seni bezese de kadına aldanma
4-Çok ta olsa mala güvenme

UYKUNUN ALTI TÜRÜ

GAFLET uykusu
ŞEKAVET uykusu
UKUBET uykusu
KAYLULE
RUHSAT
HASRET

İSTİKAMETLER

AVAM'ın istikameti zahirde emirlere yapışıp yasaklardan kaçmak, batında (kalben)iman ve tasdiktir.
HAVAS'ın istikameti zahirde bütün lezzetleri terk etmek ve batında(kalben dahi) cennet nimetlerini terk edip Hakk'ı tanımaya müştak olmaktır.
EHASÜL HAVASSIN istikameti zahirde Resulullah 3(sav)'e uymak,batında tüm işlerini Allah'a(c.c) tevfiz etmektir.

İBRAHİM ETHEM HAZRETLERİNDEN

Lübnan dağlarında bir zümre Hakk dostu ile arkadaşlık yaptım,vasiyetleri bana şu oldu:Dünyaya meyledenlerleberaber olursan onlara şu dört hikmetle vaz ve nasihat et:
Kim ki yemeği çok yer, ibadetin lezzetini bulamaz.
Kim ki çok uyur ömrün bereketini bulamaz.
Kim ki çok konuşur onun kalbi ölmüştür,canlanmaz.
Kim halkın rızasını talep eder ol rızayı Mevlayı bulamaz.

GÖZLERİN ŞÜKRÜ

Hakk'ın dostlarından birisine sordular:"Gözlerin şükrü nedir?"
Hazret şöyle cevap vermiştir:
"Hayır gördüğünde onu zikretmek(söylemek) ve şer gördüğünde onu setretmek(gizlemek).
Kulakların şükrü nedir? diye sorulduğunda verdiği cevap:
"Onlar ile hayr işittiğinde onu hıfzetmek(korumak) ve şer duyduğunda onu unutmandır.

YARYÜZÜNÜN HABER VERMESİ

Ebu Hüreyre (r.a) dan rivayet edilen bir hadisi şerifte:Resulullah (sav) arzın haber vermesini açıklarken buyurmuştur ki:
"Arz, her şahsın kendiüzerinde işlediği ameline şahitlik eder ve filan oğlu filan benim üzerimde filan vakit şu işi işledi  demekle haber verince ,hayr işleyen kimse mesrur(sevinçli), ve şer işleyen kimse meyus ve mahcub olur(üzülür,utanır).Hatta bu mahcubiyet üzerine kafirler, bir an evvel cehenneme gitmek isterler.

İMANI ANLATAN ÜÇ HADİS

Ravisi Ebu Talib Mekki (ö:996) rahmetullah aleyh üç hadis içinde iman haber verdi:
Birinci (hadis):Kamil olmaz kulun imanı dedi ta bilinmekten, bilinmezliğini pek sevmese yani tanınmamayı değil de tanınmayı severse kulun imanı kamil/tam olmaz.Dünyanın azını çoğundan daha üstün sevmezse.(Dünyada her şeyi değil de az bir şeyi sevip istemedikçe , o kul kamil mümin olmaz buyurdu.
İkinci(hadis):Üç haslet kişi sahibi kamil mümin olur:Hak yolunda hiç kimseden korkmamalı ,Riya(gösteriş) sahibi olmamalı,dünya ve ahiret işini birlikte yaparken ahiret işini öne almalı(önem vermeli)
Üçüncü(hadis):Üç haslettir:Kızsa bile Hakk'tan ayrılmamalı,Batıla razı olmamalı,Gücü yettiği halde Hak'tan utanarak günah işlememeli



20 Nisan 2019 Cumartesi

DÜNKÜ BERAT GECESİ

Gündüzü Cuma,gecesi Beraat Kandili ,ve Hz.Hatice annemizin cennete gittiği gün.Necib Sultanım böyle buyurmuştu.

ÇARE YOK:ABD AMBARGO UYGULAYACAK

SS 400 savunma sistemlerinin Rusyadan alınması ile gerginleşen ABD  ilişkileri nihayetinde mutlaka Türkiyeye ambargo uygulayacaktır.Bu iktidarın kaçınılmaz sonudur.Suriyede İsrail'in istediği sonucu tesis etmek için yapılacak bir ambargoya ancak hakiki müminler direnebilecektir.Devletin nimetleri içinde yüzenlerin keyfini kaçıracak bu durum belki halkın bilincinin önündeki engelleri kaldıracak ,sıkıntının getirdiği çaresizlik içinde Hak Teala yeni bir filizlenme ile birlik ve beraberlik şuuruna eriştirecektir.

GÜNLERİN İNSANLAR ARASINDA DÖNDÜRÜLMESİNDEKİ HİKMETLER

hAK tEALA,HAKİKİ MÜMİNLERİ SEÇMEK İÇİN GÜNLERİ insanlar arasında döndürür.Nimet zamanında sınadığı gibi, yokluk ve zaruret zamanlarında da sınar.Bu millet Kurtuluş savaşında sınanmıştı.Sonrasında Mustafa Kemal ile sınandı arkasında tek parti zihniyeti olan CHP ile sınandı.bAdnan Menderes geldi nimet ile sınandı.akabinde 60 ihtilali sonrasında asker ile sınandı.70 lı yıllarda anarşizm ve arkasında 80 ihtilali ile sınandı.Anap sahneye çıktı üç dönemlik iktidarı akabinde sınandı ve silindi.Erbakan hoca ve 28 şubat süreçleri sonuda 19 yıllık Ak Parti sınanması ile en uzun devrini yaşadı.Bu süreçler içinde Hak Teala hakiki müminler belli olsun diye günleri dolaştırdı.Yokluktaki mücahitlerin iktidar zamanlarında nasıl müteahhit oldukları görülsün diye insanın içini dışarı çıkardı.Bu şekilde sınanmalar devam edecektir.Bu süreç içinde yılmayan,Hakk'ın yolundan ayrılmayan,dünyaya tamah etmediği için karşısında eğileceği bir kimse olmaayan Hakk yolcuları güneş gibi parlayacak ve vefatından sonda hayırla anılacaklardır.Omurgasızlar,şeytanın oyuncakları ise tümüne sahip olmak istedikleri dünyalarına doyamadan zelil ve rüsvay olacaklardır.

19 Nisan 2019 Cuma

ECRİ ALLAH ÜZERİNDE OLAN KİMLERDİR

Kul , ahirette dosyası yüzüne karşı okunduğu vakit neticesi mahrumiyetle neticelendiğinde Cenabı Hakk:Bütün ibadet ve taat sence külfet olup yapmadınsa , hiç olmazsa benim iki sıfatıma bürünüp gelmiş olsa idin:(Settar, Afv).Dünya hayatında kaç kişinin ayıbını örtebildin?Kime afvile muamele ettin?Amel defterinde buna ilişkin ufak bir şey bulunsa idi beraatına karar alabilecektin, buyuracak"

RİBA(FAİZ) KONUSU

Faiz, toplum içinde fakiri zengine düşman yapar.Merhameti,muhabbeti, hürmeti kaldırır.Zekat; fakir ile zengini dost yapar, hissedar kılar,muhabbet ve hürmeti meydana getirir.
Rifa ihtiyacı hafifletmez , ziyadeleştirir.Muhtemel bir kazanca karşılık muhakkak bir borca girmek , aklı selimin karı değildir.
Riba;İslam7ın karz-ı hasen emrine karşı bir cephedir.
Kuran da infak yetmiş iki yerde anılır.Otuz iki yerde namaz ve otuz iki yerde zekat emri vardır.İnfakın yetmiş iki yerde anılması bu müessesenin önemine binaendir.Eğer müslümanlar bu hususa dikkat etselerdi hiç düşkün bulunmazdı.

KALBE KASVET VEREN

Üç haslet kalbe kasvettir ki;
1-Kesri taam(çok yemek)
2-Kesri menam(çok uyumak)
3-kesr-i kelam (çok konuşmak)
Bedenin sıhhati kılleti taamdadır(az yemektedir).ruhun sıhhati kılleti menamdadır(az uyumadadır).Cu' ism-i a'zamdır.Acıkmak kim vücudunda safadır ,şiarı evliya ve asfiyadır.Cu(açlık) nefse zindandır ve kalbe gülistandır.
Amr bin As hazretleri:Kelam ilaç gibidir,gereği kadarı iyi fazlası ölümdür.Lokman nazretleri oğluna şu öğüdü vermiştir:Ey oğlum,Nas(insanlar) suhan(söz) ve kelamlarıyla iftihar eylediklerinde  sen de samt(sessizlik) ve sükut (suskunluk)ile iftihar eyle İman iki hasletledir.Hak Tealaya teslimiyet ve kazasına rıza

HASTALANINCA

Ahmet bin el-Muavvel hazretleri (k.s) bir hastalığa yakalandığında sadaka verir;"Sadaka  ehli dünya ve ehli ahiretin her birine salihadır.Dünya için sıkıntıdan kurtuluş ve ahiret için ateşten kurtuluş"
Hayırlı hacetlerin husulü için Kurandan Sure-i Ali imranın sonu ve ayetel kürsi ve surei Kadr ve fatiha şerif okunursa Hakk7ın izniyle haceti hayriyyesi husul bulur.(hayırla alakalı ihtiyacı eldeedilir)

HAKK'A KARŞI KILIÇ SALLAMAK

Hakka karşı selli seyf edip(kılıç çekip)iptale çalışanlar için bidayesinde parlak ve işi revaç bulur(başlangıçta başarılı olur)) gibi görülürse de yavaş yavaş işin hakikatı anlaşıldıkça , kıymetten düşer  ve Hak olan şey yükselir ve sonuçta Hakk'a karşı batılın katiyyen ehemmiyeti kalmaz.

HASTAYA YÜZ AYETÜL KÜRSİ OKUMAK

İmam Cafer-i Sadık hazretleri buyurur:Bir kimse helak edici bir hastalığa tutulsa , ol hasta üzerine  yüz defa ayetül Kürsi okunsa,ol kimseye Hak Teala şifa ihsan eder.

İBRAHİM ETHEM HAZRETLERİNİN SEVİNCİ

Ehlullah hazeratının ,nefislerini zelil etmek hususunda değişik pozisyonları olmuştur.Nefsi bir düşman olarak telakki edip,onu aşağılatmak ehlullaha ayrı bir zevk verir.İbrahim Ethem hazretleri demiştir ki;
"Ömrüm boyunca üç konuda çok memnun olmuşumdur.Üçüncü sevincim budur ki bir gün bir duvar dibinde oturur iken ,Bir adam gelip,üzerime bevl ederek "Ey Şeyh , al sana gül suyu" demiştir.Ondan bana bir sürur(sevinç) gelmiştir ki hiç böyle mesrur olmamıştım"!

BAŞKANLIK SİSTEMİ ÜZERİNE


Eski AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, sosyal medya hesabından Başkanlık sistemini eleştirdi. Özdağ, AKP'yi de eleştirdiği paylaşımlarında sistemin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.
“SİSTEMİNİN TÜRKİYE GERÇEKLERİNE NE KADAR UZAK OLDUĞUNU GÖSTERMİŞTİR”
Özdağ, 16 Nisan'daki referandumda kendisinin de "evet" oyu verdiğini belirterek “Bu seçim -partili Cumhurbaşkanı- sisteminin Türkiye gerçeklerine ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. Bir ülkede her kurum taraf haline gelirse o ülkede parçalanma kaçınılmaz olur. (Ben de evet dedim, yanıldığımı görüyorum), Bu sistem tekrar gözden geçirilmelidir.” ifadelerini kullandı.
“ÇOLUK ÇOCUĞUNUZU DEVLETE MUSALLAT ETMEMİŞSENİZ DİNDARSINIZ DEMEKTİR”
Özdağ, AKP’yi de eleştirdiği paylaşımında şunları kaydetti:
“Ülke ve millet menfaatlerini parti, şahıs grup menfaatlerinden önde tutuyorsanız vatanseversinizdir. Kul hakkına riayet etmiş, siyaseti ticarete çevirmemişseniz dindarsınız demektir. Çoluk çocuğunuzu devlete musallat etmemişseniz dindarsınız demektir.
Devlet malını 80 milyonun hakkı var titizliği ile korumuşsanız dindarsınız demektir. Önemli olan herhangi bir partiye mensubiyet değil bu meziyetlere sahip olmaktır.
Usulsüz ihale yapan, devlet malına ganimet malı gibi çullanan, eş dost, akraba, yandaş, partili ayırımı yapan, siyaseti din haline getiren, yalan söyleyen, iftira atan hangi partiden olursa olsun dinle münasebetini sıfırlamış demektir.”
“DEVLETİN TARAFSIZLIĞINI KAYBETMESİ ÜLKEYİ FELAKETE GÖTÜRÜR”
Özdağ eleştirilerini şöyle sürdürdü:
“Bu seçim -partili Cumhurbaşkanı- sisteminin Türkiye gerçeklerine ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. Bir ülkede her kurum taraf haline gelirse o ülkede parçalanma kaçınılmaz olur. (Ben de evet dedim, yanıldığımı görüyorum), Bu sistem tekrar gözden geçirilmelidir.
CB makamı bir partiyi değil tüm milleti temsil etmelidir. Vatandaşlarını partisine göre ayırmamalıdır. Toplumsal barışın bir sigortası gibi işlev görmelidir. Taraf olan bir makam toplumu uzlaştırma, barıştırma şansını kaybeder.
CB sistemi de demokrasi içinde bir alternatiftir ama partili cumhurbaşkanlığı sistemi değil. Bizim gibi derin ayrılıklar yaşayan ülkelerde devletin tarafsızlığını kaybetmesi (çünkü CB makamı devleti temsil eder) ülkeyi felakete götürür.
Seçimin Sonuçlarına itiraz hukuki ve demokratik bir imkandır, ancak o sonuçlara saygı göstermemek başka bir şeydir. Çünkü seçim kazanmak için sadece bir oy fazlası kafidir.”

5000 NİŞANLI MELEK BUGÜN YARDIMA GELİR Mİ?

Ali İmran suresinin 125 . ayetinde Hakteala,Bedir Harbinde mü'minlere yardım için gönderdiği 5000 nişanlı melekten bahseder.Bu melaikenin yardımıyla düşman zelil olarak kaçmıştır.ve Müşriklerin büyük kafiri Ebu Cehil bu savaşta öldürülmüştür.
Hak Teala mümin kullarına bugünde aynı şekilde nişanlı melekleri ile yardımcıdır.Ancak hangi mü'mine bu yardım yapılacaktır?Saltanat içinde yaşayan ancak işsiz,aç,asgari ücretli,fatura ödemeye mahkum,kredi borçlusu ,Hakk'a sığınmaktan uzak,iktidarı rezzak makamına koyup methü sena eden din adamlarıyla dolu, algı operasyonları ile maksada ulaşmak için her şeyi mübah gören bir zihniyet sahipleri mi bu nişanlı meleklerin yardımına layık.Ayasofyayı kapalı tutup Fatih'in bedduası üzerinde olanlar asla bu yardımı görmeyeceklerdir.Tepeden tırnağa kadar değişim olmadıkça Bedir harbinin nişanlı melekleri gönderilmeyecektir.2023 müceddidi dinin geliş vaktidir ve her gelecek yakındır.

18 Nisan 2019 Perşembe

EKONOMİK KRİZDEN MES'UL OLMAYAN YOKTUR

A dan Z ye kadar herkes ekonomik krizde mesuldür.Niçin mi?Sınırsız israf,Kıyamet alameti öncesi işaretlerinden olarak binaların çoğalması ve bu binalar nedeniyle insanların bankaya borçlandırılması."Dünya da mekan ahirette iman" sözü gereği Barınma ihtiyacını Rusya dahil batı ülkeleri nasıl çözmüş? izliyememiş olmamız.İmar konusunun ranta kurban edilerek sosyal ihtiyaçlar içinde "devletin asli görevi olarak" telakki edilmemesi.

17 Nisan 2019 Çarşamba

ZALİM KENDİ ETİNDEN (BUTUNDAN) KEBAB YAPIP YEMEKTEDİR

Küfür ile fısk ile , Allah'a yaptıkları iftira ile , Allah'ın kullarına yaptıkları zulm nedeniyle zalim,kendi sonunu hazırlar.Bu bir anlamda kendi etinden kebab yapıp yemek gibidir.Zulüm kadar Hak teala'nın gazabını acilen daveteden bir başka şey yoktur.

HIRSIZLARIN BİZDEN ÇALDIKLARI

Nefis ve şeytan bizim hırsızlarımızdır.Bizden evvela kalbimizdeki teyakkuzu ve agahlığı çalarlar.Bunun akabinde gaflete düşeriz.Eğer nefsi riyazet ve mücahede ile sıkıştırırsak kalbimizin agahlığını tekrar geri alırız.Kalbimizin gaib ettiği hikmet meta'ı ise insanı kamil huzurunda mevcut ve mebzuldür.Hikmetleri oradan temin edebiliriz.Ehli dil olan kamil insanla meşveret ederek bu eksimizi temin etmiş oluruz.

HER VELİYYİ YİNE VELİ MEŞHUR EDER

Hak Teala'nın insanların gözünde mestur(gizli) olan bir velisini, halkın bildiği bir başka veliyullah meşhur eder.Bu ifşa kime yapılırsa o kimse o gizli olan veliyullahdan nasibdar olur.Şemsi Tebriz hazretleri gayet mesturu hal idiler ve onları afakta meşhur eden Hz.Mevlana Efendimiz idi.Yıldırım Beyazid zamanında kutbu zaman olan Hamidüddin Aksarayi hazretlerini(somuncu baba) Bursa'Da ekmek yapıp pazarda bunları satan ve bu nedenle halkın gözünde gizli iken Emir Sultan hazretleri ona iltifat edince meşhur olmuş ve bursa'yı terk etmiştir.
Tavrı akıl dairesinde halk ile münasebette bulunan bir veliyi, ya kendisi veya diğer bir veli ızhar ve ifşa etmedikçe , hiç kimse kendi aklı ile onu keşf edip tanıyamaz.

DÖRT ŞEY CENNET HAZİNESİDİR

Gizli sadaka
Musibetin gizlenmesi
Sıla-i rahim(akraba ziyareti)
La havle ve la kuvvete illa billah sözü

KALBİN PASLANMASI

Kalbin pası dahi tok mide yüzündendir

MARUF-U KERHİ'DEN

Hazret-iMaruf'un kelamıdır:
"Allah bir kuluna hayır murad ederse , amel kapısını ona açar ve durgunluk ve tembellik kapısını kapatır."
Hazrete sordular:"Allah dostları olanlar Allah c.c 'ın dostları olmak için taate nasıl muvaffak oldular? deyu sual ettiğinde:"Kalblerinden dünyayı çıkarmakla.Eğer dünya onların kalplerinde olsa onların secdeleri sıhhatli olmaz."

16 Nisan 2019 Salı

EVLENMEKLE ALAKALI BİR HADİS KISSASI

Bustanül Arifin isimli bir eserde bir hadisi şerif metni kıssa olarak anlatılır.Hadis budur:
":Beni İsrail'den bir adam "Bir akıl ile müşavere etmedikçe tezevvüç etmeyeyim ' der ve ertesi günü ilk rastladığı  kimse ile müşavere edip onun reyiyle amel etmeğe azmetti.Vaktaki sabah oldu , evinden çıktı; kamışa binmiş olan bir deliye rastladı ve vefai ahdine imkan bulamadığına teessüf etti.Onun önüne gitti;deli ona'atımdan kork seni tepmesin! ' dedi.Adam 'Atını zabted ki , senden bir şey soracağım' dedi.Deli durdu; adam"Ben evlenmek istiyorum, nasıl evleneyim?" dedi.Deli cevap verdi ki ,"Kadın üç türlüdür.Biri sana mahsustur ve birisi senin aleyhinedir ve birisi senin ne lehine ne aleyhinedir" deyip "attan kork seni tepmesin"dedi ve geçti.Adam dedi:"Yahu atını zapted" Deli atı zabteddi adam ona yaklaştı;"Ben senin sözünü anlıyamadım, onu bana izah et!" dediDeli dedi:"Sana mahsus olan , bakire olandır ve onun muhabbeti sana mahsustur ve senden başkasını bilmez.Vesenin aleyhine olan , çocuklu olandır ki , senin malını yer  ve evvelki kocası için ağlar.Ve senin ne lehine ne aleyhine olan  olan da, çocuğu olmayan duldur ki , eğer sen onun için hayırlı olursan , sana mahsus olur; aksi halde aleyhine olur".adam dedi:Yazık sana ki , sözün akillerin sözü  veamelin delilerin ameli" Deli dedi:"Ey kimse ,Beni İsrail beni kadı yapmak istediler, ben istinkaf ettim; bana havale ettiler.Nihayet kendimi deli yaptım ve onlardan kurtuldum"

KİLİSE YANGINI

Sekizyüzyıllık NOTR DAME kilisesindeki yangın uzun süre söndürelememiş ve tarihi kilisenın  enkaza dönmüş halini izledik.Bazı zatlar,Her olan hadiseyi ,sonraki olacaklara bir işaret olarak görürler.Batının bu görkemli kilisesi şüphesiz bir çok işaretleri taşımaktadır.Kıyamete yakın zamanda yeryüzündevuku bulacak semavi afetler kafirleri çaresiz bırakacaktır.Bir yangına karşı acziyet içinde olan insanoğlunun  geniş çaplı semavi afete karşı acziyetinin derinliğini ifadeye gerek bile yok.Hiç hesapta olmayan bu tür semavi hadiseler,gerçek güç sahibinin varlığnı hatırlatsa da sebeplerden bir türlü kurtulamayan insanoğlu maalesef  zorluk esnasında hatırlayıp yalvardığı yaratanını sıhhat zamanında ne yazık ki unutuyor.

15 Nisan 2019 Pazartesi

YSK ÜYELERİNİN GÖREV SÜRESİNİ UZATMAK

Yüksek Seçim Kurulunun üyeliğinin uzatılmasını yorumlayanlar bunun bir bedelinin olacağı konusunda hem fikirdir.Bekleyip göreceğiz.Bir bakarsınız İstanbul seçimleri beş karşı altı kabul oyu ile yeniden tekrarlanabilir

SEFİH/KÜFÜR/ASIK ?

Dünya ve ahireti anlamada doğru ve isabetli görüşe sahip olmayan ve ne yaptığını bilmeyen kimseye sefih(beyinsiz) denir
KÜFR,bilerek veya bilmeyerek Hakk'ı inkar etmektir
FASIK'dan murat Allah'a itaat etmeyen , haddini bilmeyen kişidir

İBADET

Beyazıt bestami hazretleri buyurur:İbadet on kısımdır, dokuzu samt(sükut) ve diline malik olmaktır"

ZAMAN DİLİMLERİ

Hazreti Adem ve Havva,bin yıl cennet safalarını sürmüşlerdir.Cennetten çıkartıldıktan sonra Hindisitan'da bir yüksek dağa indirilmiştir.Havva annemizde Cidde'ye indirilmiştir.200 yıl hasret içinde birbirlerini ararken Arafat dağında buluşmuşlardır.Sonra Şam'a gelip 500 yıl orada kalmışlardır.Şamden sonra tekrar Hindistan'a gitmişlerdir.2000 yıl ömür sürdükten sonra Hz.adem babamız Serendip adasında vefat etmiştir.Hz.Havva annemiz ise onun vefatından 40 yıl sonra Cidde' de vefat etmiştir.Hz.Adem'den 6.000 sene sonra Efendimiz (sav) dünyaya teşrif buyurmuşlardır.

DİLENCİLER

Allah(c.c)'ın mü'mine hediyesi , kapısına gelen dilencidir"

ÜLKENİN DURUMU

Necib Sultanıma sormuştum:"Efendim siyasetteki karmaşa inşallah halkımız arasında birbirleri ile çatışacak boyuta ulaşmaz.Çünkü dış güçler bunu beklemekteler"Mübarek buyurdu ki:"Evlat kazanın altında ateş mevcut amma Hak Teala kazanın içindeki bulguru kaynatmıyor".Anladım ki hadise sokağa sirayet edemeyecek.Hak Teala müsaade etmeyecek.Siyasiler kaybetmemek için halkın birbirine düşmesini isteseler de bu gerçekleşmeyecek.
İstanbul Seçimleri iptal olması halinde durum ne olabilir ? diye gevezelik babından bir soru sordum.Mübarek buyurdu ki:Halkla oyun olmaz!

14 Nisan 2019 Pazar

İLİM İKİ KISIMDIR

Umumi surette ilim iki kısımdır.Birisi taklidi; diğeri tahkikidir."İlmi taklid" papağan kuşu gibi öğrenilen ilimdir ki, sahibinin malı değildir , ariyettir.Ulema-i zahirenin kitaplardan öğrenip halka sattıkları ilimdir.Bu ilim itirazlar ile mütezelzil olur."İlmi tahkik" ise , insanın ruhunu tatmin eden  ve şüpheden ari  olup hiç itiraz ile mütezelzil olmayan ilimdir ki, buna ilmi yakin derler.Ve bu ilim sahibinin malıdır.İlmi taklid ise canımızın vebalidir ve sıklettir(yüktür)Ve biz ise ariyet olan bu ilmi taklidiyye yapışıp , bizim malımızdır diye cemiyet içinde oturmuşsuzdur.Tevhid ilmi tahkik ve zevk cihetinden olmamış bulunursa , akli delile dayanır ki bu itiraz ile yıkılır.İlmi taklide yapışan akıldan cahil olmak ve bu aklı terk edip deliliği ihtiyar etmek lazımdırZira bu akıl sermayei vebaldir ve nefsani kuvvetler tarafından faaldir.Nefsin fayda olarak gördüğü her bir şeyden kaçmak gerektirNefis zayıflayınca ruh kuvvet bulur.Her kim seni methederse ona söv.Sermaye ve kazancı müflise ödünç ver.Zira müflise ödünç verilen şeyi geri almak mümkün değildir.
Burada melamet ifade edilir ki melamet  içini kamilen Hakk7a tevcih etmek ve halkın tenkit,itiraz ve aşağılamasına kulak asmamaktır.Eminliği bırak.Mekri ilahiden emin olma.Zira Hakk'ın imtihanları çoktur.Korkuyu ve ihtiyatı nefse meleke yap.Nefsin eneniyeti mevhumesi olan namustan vazgeç, ancak namusu şeriyi muhafaza et.Nefsani olan halk nazarında , nefsin kibir ve azametini terk etmiş olmak suretiyle rüsvay ve meşhur ol.

12 Nisan 2019 Cuma

İBRAHİM ETHEM'İN MEZARI

İbrahim Ethem hazretleri 778 yılında Lazkiye yakınlarında ,sahilde,Cebele isimli şehirde vefatetmiş olup kabri ziyaretgahtır

SAVAŞTA MÜMİNİN GÖZÜNDE DÜŞMANIN AZ GÖZÜKMESİ HAKK'IN BİR LÜTFUDUR

Cihad esnasında,düşmanın sayısının müminlere az gösterilmesi Hakk'ın bir lütfudur.Eğer çok görünse idi,biz korkar sebat ve firar hususunda ihtilaf içinde olur idik.Bu ihtilaftan Allah müminleri kurtardı.Enfal suresi 8/43 ayeti bu mealdedir.Düşmanı az görmek zafer ve galip gelmeyi temin eden etkendir.Hakk Teala'nın bu yardımını büyük cihad olan nefsimizle olan mücadelede bu yardım,zor olanın kolaylaştırılması şeklinde tecelli eder.Soğukta abdest almak zor gelmez.Hakk'ın bu yardımı olmasa,nefsani kimselerde olouğu gibi kedi görseler aslan sanarak korkarlar

HAZRETİ ÖMER'İN ELBİSESİ

Devlet Başkanı olan Hz.Ömer Efendimiz hilafet ettiği zamanlarda üzerlerinde on üç yerinde yama olan üst elbise olduğu halde hutbe okurdu ki yamalardan birisi , deri parçası idi"
Demek ki adaleti ancak,dünyaya ehemmiyet vermeyen birisi sağlayabilir

RESULULLAH'IN BİZATİHİ HİZMETİ

Efendimiz sav'in yanına Habeşistan Melikinin elçileri geldiğinde Efendimiz (sav) misafire kendisi hizmet etmek için davranır.Sahabe:Ya Resulullah size zahmet olmasın biz yapalım  dediklerinde Efendimiz:Ya onlar , yani ehli Habeş benim ashabıma ikram eylediler idi"

SUFİ KELİMESİNDEKİ HARFLAR

Sufi kelimesinde SAD.VAV,FE,YA harfleri mevcuttur.
Sad;safadandır
Vav; vefadandır
Fe;FENADANDIR
yA;YAKİNDANDIR

UFAKTAN BAŞLAMAK

Büyük günahlara düşmemek için küçük günahların semtine dahi uğramamak gerekir.Çünkü nefis, şeriatın hükümlerini çiğnemeye azdan başlar.Gittikçe cüretlenir ve hırslanır.Bir zaman sonra büyük günahlar gözüne hiç görünmeye başlar bir dereceye varırki dini mübini inkara dahi cüret eder ve bundan sonra her ne söylense dinlemek ihtimali kalmaz. Bu hal her zaman fasıklarda görülmüştür.

BESMELE HAKKINDA

Şeyh Şehabettin el-Halebi en-Nahvi tefsirinde:"Besmele bizden evvel gelenlerden kimseye nazil olmamıştır.İlla(ancak) Süleyman (a.s)'a nazil olmuştur.

FAYDA VERMEZ

Malik bin Dinar buyurdu ki:
"Muhakkak ki hastalık doruğa çıktığında yemek ve içmek iyi gelmez.Bunun gibi bir kişi dünya sevgisine tutulursa nasihatlar ona fayda vermez"

NE ? NİÇİN ?

Hak Teala ,.hazreti Davud'a şöyle vahyetmiştir:
"Ya Davud! Zikrim, zakirler(zikredenler) içindir,cennetim muti(itaatli) kullarım için,yeteri kadar rızkım mütevekkiller için,fazla vermem şükredenler için,rahmetim Muhsinler için,ünsüm(yakınlığım) müştaklar için.Ben ise hassaten aşıklarım için"

BİRBİRİYLE İRTİBATLI ŞEYLER

Ebudderda hazretleri rivayet eder:
"Sultan, raiyye(halk) yüzünden helak olur, zira adalet etmez.
Ve raiyye sultan yüzünden helak olur zira yoluyla(hakkıyla )itaat etmez.
Şedid(kuvvetli) olan zayıf yüzünden  ve zayıf olan şedid yüzünden helak olur" hadisi şerifini okuyup şu ayeti kıraat ettiği rivayet olunur ki rivayette cümle insanların birbiriyle müptela olduğuna delalet eder:"VE CEALNA BA'DAKÜM  LİBA'DİN FİTNEDEN ETASBİRUNE VE KANE RABBEKE BASIREN"
(Sizin bir kısmınızı bir diğerine fitne(imtihan sebebi) kılmışızdır ki, bakalım sabredecekmisiniz"(Furkan 25/20)

İHLAS NEDİR?

Huzeyfe BİN EL yEMANİ hazretli Resulullah (a.s)'a sordu:"Ya Resulallah ,ihlas nedir?"
Resul (a.s) dedi ki:"Ben Cebrail'e sordum, ihlas nedir?" Cebrail dedi:
"Ben Rabbül Alemin7e sordum,İhlas nedir?"
Rebbim dedi ki:"O benim sırrımdan sırdır.Onu ben kullarımdan sevdiğimin kalbine bir armağan olarak bıraktım"

ZÜLKİFL PEYGAMBER

Nebi veya Veli olduğu hususu ihtilaflı ise de ekser alimler peygamber olduğu görüşündedir.Beni İsrail peygamberlerinden birisi vefat edeceği zaman halkı toplar:
"Ben vefat edeceğim, velakin içinizde geceleyin namaz kılar yorulmaz ve gündüz oruç tutar usanmaz ve insanlar arasında hükmeder gazap etmezbiri var mı?Bunları kim tekellüf ederse(üstlenirse) bu mülkü(yönetimi) ona tevdi edeceğim" demesi üzerine bir delikanlı :
"Ben tekeffül ederim " der  ve ahdini ifa eder(sözündede durur).İşte bu zata Zülkifl denmiştir

MUHABBET NEDİR?

hAPİSHANEDE BULUNAN hALLAC'I ,şEYH şİBLİ ZİYARET EDER VE SORAR:"mUHABBET NEDİR?"Hallac buyurur:Bunu benden bugün sual etme.Yarın beni meydanı imtihana götürüp ber dar etseler(assalar) gerek ol vakit cevabını al".ertesi sabah onu darağacına ilettiler, Şibli gelip cevabı öğrenmek istedi.Mansur dedi ki:"Muhabbetin evveli katl ve sonu yangındır"
Ulular demiştir ki:
"Eğer kul isen yük çek, eğer arif isen bir yerine bin çek,eğer muhib isen mahbubunun nazına tahammül eyle,eğer muvahhid isen elini cümleden kaldır ve ayağını gayrıdan çek.Bela, cemali mahbuba şemdir(mumdur).Aşıklar pervane onun muhibleri akıllıdır ,gayrıları divanedir.

YEDİ KİMSE İLE MEŞVERET EDİLMEMELİDİR

1-Cahıl
2-Düşman
3-Hasud(hasedi çok kimse)
4-Mürai(iki yüzlü , riyakar)
5-Korkaklar
6-Bahil ve erbabı nefs(cimri ve nefsine düşkan)
7-Heva (nefsinin istekleri peşinde koşan)
Hükema bunlara dört sınıfı dahi eklemiştir
1-Küçük çocuklara öğretmenlik yapan
2-Çoban ve kadınlarla düşüp kalkanlar
3-İhtiyaç içinde olanlar
4-Adam öldüren katil ile

DÖRT ŞEYDE DÖRT ŞEY

Bir kimse dört şeye muvaffak olursa , o kimseden dört şey memnu olmaz(yasaklanmaz)
1-Hak Teala'nın nimetine şükrederse ,ziyade olur
2-Tevbeye muvaffak olursa , hayır men olunmaz
3-İstihare yaparsa , hayır men olunmaz
4-İşlerinde meşverete muvafık olur ise , savap men olmaz

KELAMIN VE KALEMİN KALDIRILMASI

Baliğ oluncaya kadar sabiden,aklı başına gelinceye kadar deliden,uyanıncaya kadar uyuyandan.Kalem iki şeyde kaldırılmıştır:Hata ve unutma

AFİYET ON KISIMDIR

Bunların beşi dünyada beşi ahirettedir.Dünyada olanlar şunlardır:İlim, ibadet,helal rızk, şiddet ve sıkıntılara sabır,nimete şükür.Ahirete ait olanlar şunlardır:Ölüm meleğinin rahmetle ve lütufla gelmesi,münker ve nekir meleklerinin korkutmaması,en büyük korku zamanında emin olması,günahlarının yok edilip iyiliklerinin kabul edilmesi,sırat köprüsünden şimşek gibi geçip cennete selametle girmesi

HİCRETİN SEBEBİ

"Fetihten sonra hicret yoktur"Bu söz hadisi şeriftir.Mekkenin fethinden sonra , hicrete yüzüm yok.Hicret sebebi , dine hizmet, İslam7ın şevketini tezyid(arttırmak) ve herkesin mükellef olduğu ahkamı , yoluyla(usulüne göre) eda edebilmektir.

TÜRBE KİTABESİ

Hz.Mevlana Efendimizin mürşidi Seyyid Burhaneddin hazretlerinin Kayseri'de bulunan türbesini Ankara,Adana valiliklerinde bulunan Abidin paşa hazretlerinin yardımı ile Kayseri mutasarrıfı Mehmet Nazım Paşa yaptırmış olup kitabesi şöyledir:
"Fard-ı adab ile zair muhlis ki budur
Merkad-ı muhterem-i Hazret-i Burhaneddin
Çeşm-i irfanına kûhi istersen olmalısın
Cephe say-ı kadem-i Hazret-i Burhaneddin
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE:
"Ey ihlas sahibi ziyaretçi! Burası
Hazreti Burhaneddin'in hürmete layık türbesidir.
Eğer irfanının gözüne sürmeçekmek istiyorsan
Burhaneddin hazretlerinin ayağına alnını sürmelisin

11 Nisan 2019 Perşembe

KAZANAN VE KAYBEDENLER


Seçim sürecini kazanarak bir makama gelenler,bu kazancın kendi kabiliyeti olduğunu düşünürse yahılır.Dürüst bir şekilde, hak ederek kazananlar için denilebilir ki: Kazandıysanız  Allah’ın millete hizmet için size verdiği bu fırsat sebebi ile şükür secdesi yapın. Eğer kaybetmişseniz , iki kere şükür secdesine kapanın, böyle bir zamanda, böyle ağır bir vebalden, “İçimizdeki beyinsizlerin” tasallutundan kurtardığı için!

10 Nisan 2019 Çarşamba

HZ. ALİ (K.V.)'NİN MISIR VALİSİNE GÖNDERDİĞİ MEKTUBU


HZ. ALİ (K.V.)'NİN
MISIR VALİSİNE GÖNDERDİĞİ MEKTUBU
Hazreti Ali Efendimizin Mısır’a Vali olarak tayin ettiği Malik bin Eşter’e yazdığı bu mektup, olduğu gibi ayet-i şerif ve hadis-i şerif meallerinden ve tefsirlerinden oluşmaktadır. O zamanın, bu zamanın ve bütün zamanların, sonuna kadar bütün insanlığın anayasası mahiyetindedir;
1. Görevin Esası
Vergisini toplamak, düşmanları ile savaş yapmak, halkına barış ve huzur, ülkeye kalkınma sağlamak için Mâlik bin Hâris el Eşter’i Mısır’a vali olarak atadığı zaman Allah’ın kulu, müminlerin emiri Hz. Ali’nin ona emri şudur:
O’na Allah’tan ittikayı, Allah’a itaat yolunu seçmesini, Kitabı’nda emrettiği farzlarla sünnetlere uymasını emreder. O farz ve sünnetler ki, onlara uyulmadıkça hiç kimse saadet yüzü göremez ve onları benimseyen de asla hüsrana uğramaz. Bir de ona eliyle, diliyle ve kalbi ile Cenab-ı Hakk’a hizmette bulunmasını emreder. Çünkü Allah-u Zülcelâl Hazretleri kendisine hizmet edene yardıma, kendisini ağırlayanı da izzetlendirmeye kefil olduğunu buyurmaktadır. Sonra ona, şehvetlere saldırdıkça nefsini kırmasını, serkeşlik ettikçe de dizginlerini çekmesini emreder. Zira nefs alabildiğine fenalığı emreder, meğer ki Cenab-ı Hak o kişiyi merhametiyle korumuş olsun.
2. En Kıymetli Azığın
Şimdi bilmiş ol, ey Mâlik, ben seni öyle memleketlere gönderiyorum ki senden evvel birçok hükümetler oralarda adalet sürdü ve zulmetti. Sen vaktiyle nasıl evvelki valilerin icraatını gözden geçirdiysen, halk da şimdi senin icraatını öyle gözetecek. O zaman senin onlar hakkında söylediklerini, halk da şimdi senin hakkında söyleyecek. Kimlerin salih olup olmadığı, ancak, Allah’ın kendi kullarının dilinden söylettiği sözlerle anlaşılır. Onun için biriktireceğin en güzel azık, iyiliğe yönelik işlerin olsun. Heveslerine hakim bulun. Sana helâl olmayan şeylerde nefsine karşı sıkı dur. Zira gerek hoşlandığı, gerek istemediği şeylerde nefse karşı sıkı durmak, onun hakkında adaletin ta kendisidir.
3. Halka Sevgi ve Merhamet Besle
Halk için kalbinde sevgi ve merhamet duyguları ile lütuf meyilleri besle. Sakın biçarelerin başına, kendilerini yutmayı ganimet bilen yırtıcı bir canavar kesilme! Çünkü bunlar iki sınıftır; ya dinde bir kardeşin, ya yaratılışta bir eşin. Evet, bunların kabahatleri bulunabilir; kendilerine birtakım kusurlar da arız olabilir. Hata ile, yahut kasıtlı olarak işledikleri kabahatleri olsa da, ellerinden tutup doğru yola getirmek pek mümkündür. Nasıl Allah’ın kendin için affını ve hoşgörüsünü istersen, onlara da affını ve hoşgörünü bol bol ver. Çünkü sen onların üstünde bulunuyorsun; valilik yetkilerini sana veren ise senin üstünde bulunuyor. Allah ise valiliği sana verenin de üstündedir ve kullarının bütün işlerini hakkıyla görmeni istiyor, seni onlarla imtihan ediyor. Sakın Allah ile harbe girip de kendini O’nun gazabına siper etme! Çünkü ne intikamına dayanacak kudretin var, ne de O’nun af ve merhametinden müstağnisin.
4. Alçak Gönüllü ve Ölçülü Ol
Sakın affettiğinden dolayı asla pişman olma; sakın hiçbir cezalandırman için de katiyyen sevinme. Sakınmak imkânını buldukça hiçbir badireye atılma. Bir de sakın “Ben tam bir kudret sahibiyim, emrederim, itaat ederler” deme. Çünkü böyle bir davranış, kalbin fesadı, dinin zayıflaması ve felakete yaklaşma ile sonuçlanır. Şayet elindeki kudret sana bir büyüklük ve tahakküm hissi verirse, hemen üstündeki Melekut’un büyüklüğüne şöyle bir bak. Kainatı sevk ve idare eden o muazzam ve muhteşem ilâhi gücü ve senin kendi nefsine bile güç yetiremeyeceğin şeylerde, Allah’ın nasıl bir mutlak kudret sahibi olduğunu düşün. İşte bu düşünceler, senin o yükseklerde gezen bakışlarını yere indirir; şiddetini giderir, seni bırakıp giden aklını başına getirir. Sakın Allah ile büyüklük yarışına kalkışma, sakın büyüklük (azamet) ve zorlayıcılığında (ceberut) O’na benzemeye özenme. Çünkü Fâtır-ı Zülcelâl Hazretleri her zorbayı zelil, her büyükleneni de hakir eder bırakır.
5. Adaletten Ayrılma
Kendin hakkında, sana yakınlığı olanlar hakkında, tebaan arasında kendilerine meyil beslediklerin hakkında; Allah’a ve Allah’ın kullarına karşı adaletten katiyyen ayrılma. Şayet böyle yapmazsan zulmetmiş olursun. Halbuki Allah’ın kullarına zulmedene karşı bu mazlumların davacısı, bizzat Hz. Allah’ın kendisidir. Allah da birinin hasmı oldu mu, artık o kimsenin tutunabileceği bütün deliller bâtıldır. Ve ölünceye, yahut tövbe edinceye kadar onunla harb içinde bulunur. Dünyada zulüm kadar, Allah’ın lütuflarını izale edecek ve kahrını hızlandıracak bir şey olamaz. Zira Cenab-ı Hak zulüm altında inleyenlerin beddualarını işitir; zalimleri ise gözetleyip durur.
6. Toplumu Esas Al
İşlerinin içinde öylesini ihtiyar etmelisin ki, hak hususunda en ortası, adalet itibariyle en yaygını olsun, sonra halkın çoğunluğunun rızasını da en çok sağlasın. Zira toplumun hoşnutsuzluğu karşısında, şahısların rızası hükümsüz kalır; şahısların kızgınlıkları ise toplumun rızası içinde kaynayıp gider.
Sonra vali için, kodaman takımı kadar iyi günlerde yükü ağır basan, kara günlerde yararı az dokunan, adaletten hoşlanmaz, istemekten usanmaz, verilince şükür bilmez, verilmezse değme gadirle savulmaz, felakete sabırsız bir topluluk da yoktur. Halbuki İslam’ın esasını meydana getiren Müslümanların kıymet ölçüsü, toplumun çoğunluğu olduğu gibi, dinin ve devletin kuvveti de, toplumda düşmana karşı savaşacak da ancak toplumun çoğunluğudur. Onun için samimiyetin ve meylin daima topluma dönük bulunmalı, ve onların refahına dikkat etmelisin.
7. Halkın Ayıplarını Araştırma
Halkın arasında yanına hiç yaklaştırmayacağın, kendisinden en çok nefret edeceğin kimseler ise, halkın ayıplarını en ziyade araştıranlar olmalıdır. Zira insanların öyle ayıpları vardır ki, bunların örtülmesi görevi, herkesten önce valiye düşer. Binaenaleyh bu ayıpların sana gizli kalanlarını sakın eşeleme. Senin vazifen, bilgine ulaşanları düzeltmekten ibarettir. Bilmediklerine gelince, onlar hakkındaki hükmü Allah verir. Evet, sen halkının ayıbını gücün yettiği kadar ört ki, Allah da senin, halkından gizli kalmasını istediğin şeylerini örtsün.
8. Yanına Yaklaştırmayacakların
İnsanlar hakkındaki bütün kin düğümlerini çöz; seni intikama doğru sürükleyecek iplerin hepsini kes. Sence açıklık kazanmayan şeylerin tümü hakkında anlamamış görün, şunu bunu gammazlayanın sözüne sakın çarçabuk inanma. Çünkü gammaz ne kadar saf görünürse görünsün, yine hilekardır. Sakın, ne seni yokluk ihtimaliyle korkutarak ikram etmekten geri çevirecek cimriyi, ne zor ve ağır işlere karşı azmini gevşetecek korkağı, ne de zulme saparak sana ihtirası iyi gösterecek hırslıyı danışma meclisine sokma. Çünkü cimrilik, korkaklık ve hırs öylesine ayrı ayrı tabiatlardır ki ancak, Allahu Zülcelâl hakkında beslenen sui-zan bunların hepsini bir araya getirir. Sana müşavir olacakların en kötüsü, senden evvel şerli kimselerle işbirliği yapmış ve onların suçlarına ortak olmuş kimselerdir. Böyleleri katiyyen senin mahremin olmamalı. Çünkü bunlar, canilerin yardımcıları ve zalimlerin dostlarıdır.
9. Kendine Müşavir Edineceklerin
Ne hacet; hiçbir zalime zulmünde, hiçbir günahkâra cürmünde yardım etmeyen kimseler arasında bunların yerini tutacak öylelerini bulabilirsin ki bunlar, ötekilerin görüş ve tedbirlerine tamamiyle sahip, buna mukabil onların günah ve suçlarından kesin olarak temizdirler. İşte senin için böylelerinin yükü en hafif, yardımı en çok, sana şefkati herkesinkinden fazla, senden başkasına muhabbetleri ise o nisbette azdır. Böyle kimseleri hem özel, hem de genel toplantılarında kendine yakın edin. Sonra, bu şahıslar içinden en ziyade onu beğenmelisin ki; sana acı gerçekleri herkesten ziyade o söylesin ve şayet Allah’ın, sevdiği kullarının yapmasına razı olmadığı bir harekette bulunmak istersen, sana yağcılığa kalkışıp teşvik etmesin.
Bir de sadık ve kanaatkar adamları kendine sırdaş edin. Eğer bunlar seni alkışlamazlar ve yapmadığın birtakım işleri sana isnad ile keyfini getirmezlerse, bunu da anlayışla karşıla. Zira alkışa ve yersiz övgüye müsamaha etmek, insanı büyüklenmeye sevk eder ve kibire yaklaştırır. Sakın insanların iyisi ile kötüsü, senin yanında bir olmasın. Zira onları böylece eşit görmek, bir taraftan iyileri iyilikten soğuturken, kötülerin de fenalığa olan meylinde onlara cesaret verir.
10. İyi Niyeti Yaygınlaştır
Bilmiş ol ki, vali ile halk arasında karşılıklı güven ve iyi niyeti davet eden şey, valinin kendilerine hizmette bulunması, yüklerini hafifletmesi ve adaletle hükmetmesidir. O halde insanların arasında iyi niyetin gelişmesini sağla. Zira seni zorluk ve sıkıntılardan ancak onların iyi niyeti kurtaracaktır. Onlara yaptığın bu iyiliklerin mükafatını, sana karşı duyacakları güven ile görürsün. Onlara kötü muamele etmenin karşılığı ise, sana duyacakları düşmanlıktır.
11. Güzel Adetleri Devam Ettir
Bu ümmetin ileri gelenleri tarafından işlenerek, herkesin benimsediği ve halkın iyi bir şekilde tatbik ettiği güzel bir âdeti, sakın kaldırayım deme. Bu güzel âdetlerin faydasını giderecek yeni bir şey oluşturmaya da asla kalkışma. Çünkü mükafat o iyi âdeti koyan kimsenin, vebal ise onu kaldırdığından dolayı senin olur.
12. Daima Danışarak İş Yap
Memleketin yararına olan tedbirleri tesbit etmek ve senden evvel insanlara huzur, güven, doğruluk ve iyilik sağlayagelmiş şeyleri devam ettirmek hususunda, alimler ve arifler ile sürekli olarak görüş ve danış.
13. Toplumdaki Kesimler
İyi bil ki, toplumda çeşitli kesimler vardır. Bunlardan herbirinin sağlık ve iyiliği diğerlerinin sağlık ve iyiliğine bağlı olup, bunlardan hiçbiri diğerinden müstağni olamaz. Bu kesimlerden biri Allah yolunda askerlik edenler, diğeri kamu görevlileri, bir başkası adaleti dağıtmayla görevli hakimler, biri vergileri yumuşaklık ve insafla toplayacak tahsildarlar, bir başkası da cizye ve vergi ödeyen ehl-i zimmetle müslümanlar, bir kısmı ticaret ve zenaat erbabı, bir diğeri de fakirlik ve ihtiyaç içindeki yoksullardır. Cenab-ı Hak bunlardan herbirinin hak, vazife ve yükümlülüklerini bildirmiştir. Bunların hepsi ya Allah’ın Kitabı’yla, ya da muhterem Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz’in sünnetiyle belirlenmiş ve daima yürürlükte olan mahfuz bir kanun halinde bizlere tevdi buyurulmuştur.
Askerler, Allah’ın izniyle halkın kaleleri, valilerin şerefi, dinin izzeti, asayişin vasıtalarıdır. Devlet ancak bunların sayesinde ayakta durabilir. Buna mukabil, devletin desteği olmadıkça da asker ayakta duramaz. Askerlerimizin düşman karşısında başarılı olmalarının sebebi, kendi yolunda savaştıkları için Allah’ın onlara verdiği güç ve üstünlüktür. Fakat onların karşılamak zorunda oldukları maddi ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlarını gidermek için de, devlet vergilerinden olan gelire dayanmaya mecburdurlar. Askerler ile vergiyi ödeyen sivil halkın her ikisinin de birbirlerinin işbirliğine ihtiyaçları vardır.
Hakimler adaleti dağıtırlar, memurlar ise kamu hizmetlerini ifa eder ve vergileri toplarlar. Bunların yanında devlet gelirlerine katkıda bulunan ticaret ve zanaat erbabının vücudu şarttır. Zira gelirlerinin kaynaklarını, ticarethaneleri ve başkalarının meydana getiremeyeceği sanat eserleri ile, ancak bunlar temin edecektir. En sonda fakir ve ihtiyaç sahibi kimselerin teşkil ettiği yoksul kesim geliyor ki, bunların ayakta tutulması bütün diğer kesimlerin üzerinde bir yükümlülüktür.
Bu kesimlerin herbirinin, Allah’dan kısmeti ve hâceti miktarınca vali üzerinde hakkı vardır. Vali, Allah’ın kendisini görevlendirdiği bu yükümlülüğün altından, ancak bizzat ve azami ihtimamla ve Allah’tan yardım ve destek dileği ile birlikte, hafif-ağır bütün işlerde nefsini, doğruluğa, sabıra ve tahammüle alıştırmakla kalkabilir.
14. Askerler
Askerlerin başına öyle birini geçir ki, Allah’a, Resulüne ve devlet başkanına karşı sence hepsinden daha bağlı ve sadık, kalbi hepsinden temiz ve aklı başında olmak itibariyle, hepsinden üstün bulunsun. Kızgınlık anında ağır davransın; özürleri sükun ile dinlesin; zayıflara acısın; kuvvetlilerden uzak dursun; öyle öfke ile kalkıp çaresizlikle oturan takımından olmasın.
Şerefli bir geçmiş, güzel bir itibar ve iyi hallere sahip ailelerin mensupları ile, devamlı ve yakın bir şekilde ilgilen. Şecaat sahibi ve yüksek meziyet sahibi kimselere iltifat et. Çünkü bunlar, iyilikleri kendilerinde toplayan fazilet ve kerem sahibi bir toplulukturlar. Kendilerini desteklemek için verdiğin şey çok bile olsa, nazarında asla büyümesin. Sana karşı gösterdikleri minnet ifadeleri az bile olsa, bu da gözüne katiyyen hakir görünmesin.
Böylece hareket etmen, onların sana karşı sadakat ve ihlâslarını, keza hüsnü zanda bulunmalarını mûcib olur. Bir de onlara ait işlerin büyüğünü görüyorum diye küçüğünü takipden geri durma. Zira ufak bir lütfundan yararlanabilecekleri yerler olduğu gibi, büyük lütfundan müstağni kalmayacakları yerler de olur.
Ordunun başındakiler arasında sence en değerli o kimseler olmalı ki, askere iyilikte bulunsun. Ayrıca, hem onları hem de geride kalan ailelerini sıkıntıya düşürmeyecek şekilde, kendi varlıklarından fedakarlıkta bulunsun. Öyle ki bu sayede düşmana karşı savaşırken, hepsinin düşüncesi bu görevde birleşebilsin. Valiler için ülkede adaletin ayakta durmasından, bir de halkın dinine karşı sevgi göstermesinden daha büyük bir saadet ve huzur vesilesi yoktur. Zira yürekler salim olmadıkça, sevgi gösteremez. Sonra askerin senin hakkındaki samimiyet ve bağlılığı, ancak kumandanlarından memnun olmalarıyla ve kumandanlarını aşağı görüp bir an evvel başlarından çekilmelerini istememeleriyle mümkündür. Sen, kendilerine ümit sahası aç, övgüye lâyık olanları sena etmekte ve büyük olaylarda bulunmuş olanların başardıkları iyi işleri anarak anlatmakta kusur etme. Zira bunların kahramanlıklarını sık sık anman, inşaallah şecaat erbabı insanları coşturur, (düşmanla) savaşmak istemeyenleri de gayrete getirir. Sonra, bunlardan herbirinin fedakarlığını iyice tanı. Hem sakın birinin hizmetini, başkasının hizmetiyle bir arada zikretme. Kimseye gösterdiği şecaatla nisbet kabul etmeyecek, değersiz bir mükafat verme. Bir de, mevkinin küçüklüğü, bir adamın kıymet ve yararlılığını küçültmene asla sebep olmasın.
Sonra altından kalkamadığın hadiseleri, kestirip atamadığın işleri Allah’a ve Resulüne gönder. Zira, Cenab-ı Hak doğru yola gitmesini dilediği bir topluma, “Ey iman edenler, Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve içinizden olan ulül emre (emir ve kumanda sahiplerine) itaat edin. Şayet bir şeyde anlaşamazsanız, onu Allah’a ve Peygamber’e gönderin,” buyuruyor. Allah’a havale edin demek, kitabındaki hükümlere sarılmak demektir. Resul’e göndermek demek, onun toplayıp birleştiren ve tefrikaya meydan vermeyen sünnetine uymak demektir.
15. Adliye ve Hakimler
Halk arasında, hüküm vermek için öyle bir kimse seç ki, sence onların en değerlisi bulunsun, işten sıkılmasın; görüşmeye gelenlerden sinirlenerek inada kalkışmasın, hatasında ısrar etmesin; hakkı gördüğü an (doğruyu gördüğü anda) döneceği yerde dili tutulup kalmasın; hiçbir zaman tamah ettiği bir menfaatin kaybolacağı gibi bir endişeye düşmesin; meseleyi özüne kadar anlamadıkça, hemen hâsıl ettiği kanaati kâfi görmesin. Şüphelerde en çok durur; delillere en ziyade sarılır; hasmın müracaatından en az usanır; övülme ile şımarmaz; heyecanla eğilip, bükülmez olsun. Aslında böyle kimseler de pek nadirdir.
Sonra bu zevatın vereceği hükümleri sık sık tahkik et ve kendilerine zaruretlerini giderecek, halktan ihtiyaçlarını kesecek kadar ikramda bulun. Hem, onlara senin yanında öyle bir mevki ver ki, sana yakın olanlardan hiçbirisi, o mevkiye göz dikemesin ve o zevat başkalarının sana gelip de, kendilerine karşı hainlik edemeyeceklerinden emin olsunlar. Bu hususta gayet dikkatli bulunmalısın. Çünkü bu din, kötü adamların elinde esir oldu, onun namına istenilen yapılıyor ve onunla dünya elde edilmeye uğraşılıyor.
16. Diğer Görevliler
Tayin edeceğin diğer memurlar konusunda da dikkatli ol, çünkü en çok menfaat düşkünü kimseler, şahsi çıkarları için bu görevlere haristirler. Sakın şahsi yakınlık veya tesir altında kalarak hiçbir kimseye vazife tevdi etme. Çünkü bencillik ve tarafgirlik, zulüm ve hiyanete götüren iki sebeptir.
Bu işler için, iyi halleri ile bilinen ailelerden gelen, iyi yetişmiş, tecrübeli, hâyâ sahibi, İslam’a hizmeti geçmiş kimseleri araştır. Zira ahlâkı en dürüst; namus ve şerefi en sağlam olanlar, tamahın cazibesine en az kapılır ve işlerin varacağı neticeleri en isabetli şekilde götürürler.
Bunların geçimlerini de geniş bir surette temin et. Çünkü bu tutumun, kendilerini iyiliğe sevk etme hususunda kuvvetli bir destek olacağı gibi, elleri altındaki şeylere tenezzül etmekten de o sayede uzak kalırlar.
Ayrıca, şayet emirlerine karşı gelir veyahut emaneti sakatlarlarsa, bu, senin onlara karşı kullanacağın bir delil olur.
17. Denetime Önem Ver
Sonra bunların icraatını da takip et, arkaları sıra vefa sahibi ve doğruluktan ayrılmayan gözcüler gönder. Zira onların işleri nasıl gördüklerini böylece gizlice öğrenmen, onların emaneti muhafazalarına ve halka güzel bir şekilde muamelelerine sebep olur.
Yardımcılarına karşı da ihtiyatlı bulun. Şayet içlerinden biri elini hıyanete uzatır ve gözcülerinin vereceği haberler de onun bu hıyanetini doğrularsa, şehadetin bu kadarını kâfi görerek, onun hak ettiği cezayı bedeni üzerinde uygularsın. Bu hıyaneti ile topladığı malı elinden alır, kendisini de zillet mevkiine diker; alnına hıyanet damgasını vurur, boynuna suçluluk halkasını geçirirsin.
18. Vergi Yönetimi ve Kalkınma
Sonra vergi tarh ve tahsil işinin idaresinde de büyük itina göster ve takip et. Çünkü verginin düzeltilmesi suretiyle vergi yükümlülerinin sağlıklı ve iyi bir duruma kavuşturulmaları, diğerlerinin de sağlıklı ve iyi bir duruma kavuşturulması demektir. Zira diğerlerinin iyiliği, ancak bunların iyi olmalarına bağlıdır.
Çünkü halkın hepsi vergi gelirlerine, dolayısıyla vergi ödeyenlerin mevcudiyetine muhtaçtır. Bu bakımdan memleketin imarına sarf edeceğin emek, vergi toplamaya harcayacağın himmet ve gayretten fazla olmalı. Zira ödeme gücü ancak ülkenin kalkınması ile elde edilebilir. Kalkınmasız vergi toplamak isteyen kimse, ülkeyi harabeye çevirir. Halkı helâk eder, defteri de pek kısa zaman içinde dürülüp kapanır.
19. Zor Durumdakilere Yardım Et
Şayet yüklerinin ağırlığından, yahut bir afetten, yahut yağmurların, suların kıtlığından, veya toprakların su altında kalmasından, yahut kuraklık istilasından şikayette bulunurlarsa, tesirini umduğun bütün vasıtalara müracaatla dertlerini hafifletmeye çalış. Bu hususta hiçbir fedakarlık, katiyyen sana ağır gelmesin. Zira bu, öyle bir yatırımdır ki; ülkeni imar, vilayetini güzelleştirmeye sarf için o yatırdığın sermayeyi, onlar bir gün sana fazlası ile iade edeceklerdir. Üstelik bu sebeple onların övgülerini kazanacak, haklarında gösterdiğin adaletinden dolayı iftihar edebileceksin. Hem sen bu sermayeyi, fazlası ile iade edeceklerine güvenerek veriyordun. Zira kendilerini hoşlukla refaha kavuşturduğun için vermiş olduklarının misillerini biriktireceklerine; adalet ve hoşlukla muamelen sebebiyle de senden emin bulunduklarına güvenin vardı. Evet, günün birinde yardımlarına dayanacağın bir hadise zuhur eder, bakarsın ki gönül hoşluğu ile bütün yükü üzerlerine almışlar, taşıyorlar.
20. Kalkınmayı Esas Al
Kalkınmış ülkeler yük taşımaya dayanıklıdır. Yüklediğin kadarını götürebilir. Memleketin harab olması ise, halkının sefalete düşmesindendir. Ahaliyi sefil eden sebep de ancak, valilerin servet toplamaya düşkünlükleri, mevkilerinde uzun müddet kalmayacaklarını zannetmeleri, bir de geçmiş ibretlerden yeteri kadar ibret alamamalarıdır.
21. Özel Görevliler
Sonra (diğer) memurlarının haline de iyice dikkat et. İşlerine en iyilerini getir, hususiyle tertibatını, sırlarını tevdi edeceğin, yazılarını yazdıracağın adamları öyle seç ki soyu temiz, ahlâkı düzgün olsun. Gördüğü itibarla şımarıp başkalarının yanında sana karşı gelmeye cüret edenlerden olmasın. Görevlilerinin sana yazdıklarını getirip göstermekte, senin tarafından verilecek cevapları, dosdoğru yazarak göndermekte ve senin hesabına alıp senin hesabına vereceği şeylerde, gafleti sebebiyle kusur etmesin. Senin lehine bulduğu bir akdi (muameleleri) sağlam tutsun, aleyhinde bulduğunu da çözmek hususunda zaaf göstermesin. Kendisine yüklenen görevler dolayısıyla nasıl bir mevkide olduğundan, asla habersiz bulunmasın. Zira kendi kıymetini bilmeyen, başkasının değerini hiç bilmez.
Sonra bu memurların seçiminde sadece görünüşlerini inceleyişin, bir de iyiye yoruşun yeterli olmamalı. Çünkü insanlar, daima masum tavırlar takınarak ve gayretkeşlik ederek, görünüşlere göre hüküm veren valilerin gözüne girebilirler. Halbuki böyle bir yaklaşımın esasında ihlâs namına hiç bir şey yoktur. Onun için senden evvelki değerli valilere hizmet etmiş kimseleri araştırarak, halk arasında çok iyi bir nam bırakmış, güvenilirlikleri en ziyade tanınmış olanlarını seç. Böyle bir hareket, senin Allah’a ve kendisinden bu valilik görevini aldığın kimseye karşı ihlâsını gösterir. Bir de işleri taksim ederek bir kısmın başına bu memurlardan birini geçir ki, iş büyük olursa altında ezilmesin; çok olursa toplamasını bilemeyip de dağıtmasın. Şayet memurların hatasını görür de aldırmazsan, kendin utanacak ve ayıplanacak bir duruma düşersin.
22. Ticaret ve Sanayi
Sonra, ticaret ve zanaatla uğraşanlar vardır ki bunların bir kısmı, oturduğu yerde çalışır, bir kısmı şuraya buraya mal götürür; bir kısmı da elinin emeği ile geçinir. Bunların hepsine iyi muamele et ve başkalarınca da öylece muamele edilmeleri için öğütlerde bulun. Çünkü bunlar memleket için hayırlı hizmetlerin sebepleri ve faydalanma vesileleridirler. Onlar hayır ve yararı, ülkenin toprağındaki, denizindeki, ovalarındaki, dağlarındaki uzak ve yakın yerlerden getiriyorlar. Bunlar, memleket için barış ve güven adamlarıdır.
Ne kargaşa çıkarmalarından korkulur, ne de fesatlarından endişe edilir. Kendilerinin, gerek senin yanındaki, gerekse ülkenin diğer taraflarındaki işlerini takip et. Bununla beraber şurasını da iyi bil ki, bunların çoğunda aşırı bir tamahkarlık ve çirkin bir hırs ile birlikte, zaruri ihtiyaç maddelerinde stokçuluk, alım satımda da hilekarlık olabilir. Bu ise halk için zarar, valiler içinse ayıptır.
23. İhtikâra Mani Ol
Bundan dolayı stokçuluğa mani ol. Çünkü Peygamber Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz, ihtikârı men buyurdular. Alım, satım doğru tartılarla olmalı ve alanı da, satanı da ezmeyecek, mutedil fiyatlar çerçevesinde yapılmalıdır. Herhangi bir kimse senin yasağından sonra stokçuluğa yanaşırsa, ifrata varmamak şartıyla, onu hemen cezalandır.
24. Fakirler ve Yoksullar
Hele alt kesimdeki, her türlü çareden mahrum fakirler ve çaresizlerle felaketzedeler, kötürümler hakkında Allah’dan korkmalı, hem de çok korkmalısın. Bu kesimde halini söyleyen de var, söyleyemeyen de. Allah’ın bunlara ait olmak üzere, korunması için seni görevlendirdiği hakkı çok iyi koru. Oradakilere Beytül mâlinden (hazinenden) bir hisse, başka yerlerde bulunanlara da her memleketin fakir müslümanlara mahsus gelirinden birer hisse ayır. Çünkü en uzaktakilerin de, en yakındakiler gibi hakları mevcuttur. Cümlesinin hakkını gözetmek ise, sana emanet edilen bir vazifedir.
25. Hiçbir İşi İhmal Etme
Sakın azamet (büyüklük), seni onlarla uğraşmaktan alıkoymasın. Zira işlerin mühim olanlarını iyi gördüğün için ehemmiyetsizini yüzüstü bırakırsan, mazur görülemezsin. Bu sebepten, kendilerini düşünmekten geri durma ve zavallılara ekşi çehre gösterme. Yine bunlardan olup da aşağı görülme veya başka kimselerin onları hesaba almamaları yüzünden, işleri sana kadar gelemeyenleri araştır. Sırf bunlar için Allah’tan korkan, alçak gönüllü ve emin bir adam tahsis et ki arada vasıta olsun ve onların işini sana bildirsin. Hasılı öyle çalış ki, Allah’ın huzuruna çıktığın zaman, “Gücümün yettiğini sarfettim,” diyebilesin. Halkın bu kesimi adalet ve yardıma, başkalarından ziyade muhtaçtır: Onun için herbirinin hakkını vermeye son derece itina et.
26. Yetim ve Yaşlılar
Sonra yetimlerin ve yaşlı bulunduğu halde, hiç bir çaresi olmayan kimselerin geçimini de üzerine al. Vakıa bu işler valiye ağır gelir, lakin şunu unutma ki ne kadar hak varsa, hepsi de ağırdır. Bunu Allah yalnız o kimselere kolaylaştırır ki, halden ziyade akıbeti (işin sonunu) düşünerek, nefsini dayanıklılığa alıştırır ve kendi hakkında Allah’ın vaadinin doğruluğundan emin bulunur.
27. Dilek ve İhtiyaç Sahipleri
İhtiyaç sahipleri için sırf kendileriyle meşgul olacağın bir zaman ve mekân ayır ve hepsiyle beraber otur da, seni yaratan Allah’ın rızasını celbedecek bir tevazu göster. Sonra askerini, yardımcılarını, muhafızlarını, zabıta memurlarını yanlarında bulundurma ki, söylemek isteyen çekinmeden derdini dökebilsin. Ben Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem’den bir kaç yerde işittim, şöyle buyurmuştu: “İçindeki zayıfın hakkı, serbestçe kuvvetlisinden alınamayan bir millet, hiç bir zaman kuvvetlenemez.” Bir de bunların münasebet almayan sözlerini yahut da dertlerini anlatabilmedeki acizliklerini hoşgör, kendilerine karşı hırçınlık etme, büyüklük gösterme. Bu yüzden Cenab-ı Hak sana Rahmet kanatlarını açar; taatına mukabil sana sevabını ihsan eder. Hem verdiğini güler yüzle, gönül hoşluğuyla ver, vermediğin takdirde kabul olunabilecek özürler dile.
Sonra senin işlerinin içinde öyleleri vardır ki, onları bizzat senin ifa etmen gerekir. Mesela memurların yetersizlik gösterince, taşradaki görevlilere cevabı sen vereceksin. Halkın ihtiyaçları artık senin yardımcılarının altından kalkamayacağı dereceyi buldu mu, bunun icabına yine sen bakacaksın. Bir de her günün işini o gün gör, çünkü diğer günlerin kendisine mahsus işi vardır.
28. Allah’a Karşı Kulluk Vazifelerini İhmal Etme
Her ne kadar, niyet halis olmak ve halkın selametine hizmet etmek şartıyla bu çalışmalarının hepsi Allah içinse de, sen yine vakitlerinin en hayırlısını, Allah ile arandaki durumlar için nefsine hasret. Allah rızası için eda edeceğin taatın en başlıcası da, Zat-ı İlâhi’ye has olan farzları yerine getirmekten ibaret olsun. Gecende ve gündüzünde bedeninden Allah’a ait bulunan kulluk hissesini ayır ve seni Cenab-ı Hakk’ın yüce huzuruna yaklaştıran bu taatı, vücuduna her neye mal olursa olsun, eksiksiz ve gediksiz eda et. Şayet namazında halka imam olmuşsan sakın ne bıktıracak kadar uzun, ne de bir hayra yaramayacak kadar kısa kıldırma. Çünkü halkın içinde öyleleri vardır ki, hastalık sahibidirler; öyleleri de vardır ki iş sahibidir.
Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem beni Yemen’e gönderirken, “Onlara namazı nasıl kıldırayım?” demiştim. “En zayıflarının namazı gibi kıldır,” ve ayrıca, “Müminlere karşı çok merhametli ol,” buyurmuşlardı.
29. Halktan Uzak ve Saklı Kalma
Buraya kadar söylediklerime ilaveten, bir hususu da asla unutma: Sakın halkından uzun müddet uzak veya saklı durma. Çünkü valinin halktan saklanması, halkta yanlış kanaatler uyandırma yanında, valinin işlerine vukufunu da azaltır. Valilerin perde arkasında oturmaları, perdenin dışında dönen işlere muttali olmalarına mani olur. Bunun sonucunda onların gözünde hadiselerin büyüğü küçülür, küçüğü de büyür. Güzeli çirkin, çirkini de güzel olur; hak ile bâtıl karışır. Vali de en nihayet beşerdir. Halkın kendi nazarından gizli kalan işlerini nereden bilecek? Halkın üzerinde nişaneler yok ki ona bakarak doğruları, yalanın her türlüsünden ayırmak mümkün olabilsin.
Şimdi sen mutlaka, şu ikiden birisin: Eğer hak yolunda çalışan, gönlü gani bir adamsan... Bu takdirde vacib olan her hakkı ödemekten, yahut kerimane bir harekette bulunmaktan çekinip sakınmanın ne anlamı var? Eğer böyle değil de cimriliğe müptela bir adamsan... Zaten bu durumda halk senin ihlâsından ümit kestikleri gibi, istemekten de o kadar çabuk vazgeçecekler ki, o zaman senin ortada görünmemen neye yarar? Her halükarda, halktan uzak kalmak hoş bir şey değildir. Özellikle, eğer senin görevin halkın ihtiyaçlarını ve dileklerini göz önüne almak ise, halk tarafından sana arzedilecek ve çoğu ya bir zalimden şikayet, ya bir muamelede adalet talebi gibi dileklerin, seni asla ürkütmemesi gerekir.
30. Yakınlarına Dikkat Et
Sonra valinin etrafında, seçkin kimseleri ile kendisine pek yakın olanları vardır ki, bazen bunların iltimasları, haksızlıkları ve muamelelerinde insafsızlıkları görülebilir. Sen, bunların zararını, bu gibi hallerin sebeplerini ortadan kaldırmak suretiyle gidermelisin. Etrafındakilerden, ileri gelenlerinden ve akrabandan hiç birine katiyyen toprak (devlet elindeki bütün imkânlardan yararlanma hakkı) verme, ve bunlardan hiçbiri senden cesaret alıp da, müşterek su yahut müşterek diğer bir iş tutarak, etrafındakilere zarar verecek ve zahmeti başkalarına yükletecek surette zahire biriktirmeye katiyyen tamah edemesinler. Çünkü bunun kârı, senin değildir. Fakat onların zararı ise dünyada ve ahirette sana döner. Sonra, senin yakının olsun veya olmasın, herkesi hakkı kabul etmeye zorla. Eğer has adamların ve yakınlarından biri yasaları çiğnemiş ise, senin için ne kadar güç olursa olsun, cezasını eksiksiz icra et. Bu hususta sabır, sebat ve dikkat göster ve davranışın sonunu gözet. Çünkü bunun sonu hayırdır.
Şayet halkta senin zulmettiğin zannı hâsıl olmuşsa, kendilerine özrünü bildirerek hakkındaki zanlarını değiştir. Çünkü böyle yapmakla, önce kendi nefsini kırmış, sonra idaren altındaki halka tatlılıkla muamele etmiş, ayrıca kendini mazur göstermiş olursun. Üstelik onları hak üzerinde daim kılmaktan ibaret bulunan ana maksadına da, bu sayede ulaşmış bulunursun.
31. Barış ve güvenlik
Düşmanın tarafından sana teklif olunan sulh (barış), rızayı ilâhiye muvafık ise, katiyyen reddetme. Zira barışta askerine istirahat, sana endişeden rahat, ülken için de selamet vardır. Lakin barıştan sonra, düşmanından sakın ve hem de çok sakın. Öyle ya, belki düşmanın seni gafil avlamak için sana yaklaşmak istemiştir. O sebepten ihtiyata sarıl, bu hususta asla hüsnü zanna kapılma.
32. Anlaşmalara Riayet Et
Şayet düşmanla aranızda bir sözleşme akd etti isen, yahut ona karşı bir taahhüdün varsa, yapılan sözleşmeye riayette bulun, ahdini yerine getir. Verdiğin sözü muhafaza için, icab ederse hayatını bile feda et. Çünkü, arzularının birbirinden farklı, düşüncelerinin ayrı olmasına rağmen, insanların ilâhi farzlar arasında, ahidlere vefa (tam yerine getirilmesi) kadar üzerinde birleştikleri bir şey yoktur. Hatta müşrikler de hıyanetin vahim neticelerini gördükleri için, müslümanlara karşı ahde vefaya dikkat ediyorlar. Binaenaleyh sakın verdiğin sözden dönme; sakın ahdine hıyanet etme; sakın düşmanını aldatma. Zarar ve mahrumiyete mahkum, akılsız ve cahillerden başkası Allah’a karşı gelmek cüretini gösteremez. Allah Teala, ezelî rahmeti icabı, O’nun için yapılan sözleşmeyi kulları için, şefkati sayesinde barınacakları emin bir sığınak; bu emin sahada asude kalacakları, huzur içinde ihtiyaçlarını karşılayarak onun civarına koşacakları, emin ve manevi bir makam kılmıştır. Onun için bunda bozgunculuk etmek, hıyanette bulunmak yahut aldatmak olamaz. Bir de birtakım yorumlara müsait olacak akidlerde bulunma. Akdedip belgelendirdiğin bir sözleşmeyi bozmak için de, sakın sözlerin gizli mânâlarından yararlanmaya kalkışma. Allah’ın ahdi icabı girmiş olduğun bir işin darlığı, haksız yere onu genişletmene katiyyen sebep olmasın. Zira genişleyeceğini ve sonunun iyi olacağını umduğun bir darlığa tahammül etmen, senin için elbette günahından çekindiğin, dünya ve ahirette ilâhi cezadan kurtuluş imkânı olmadığını bildiğin bir hıyanetten daha ehvendir.
33. Kan Dökmekten Kaçın
Sonra, kandan ve onu haksız yere dökmekten son derece sakın. Çünkü haksız yere kan dökmek gibi felaket getiren; bunun kadar mesuliyeti büyük, bunun kadar nimetin zevalini, devletin mahv olmasını hak eden bir şey yoktur. Allah Teala, kıyamet günü kulları arasında hükmünü verirken, ilk olarak döktükleri kanlardan başlayacaktır. Sakın haram bir kanı dökerek saltanatını kuvvetlendirmek sevdasına kapılma. Zira bu hareket onu zaafa düşürecek, daha doğrusu zevale erdirerek başka ellere geçirecek sebeplerdendir. Hele taammüden ika edeceğin bir katil için, ne Allah’ın katında ve ne de benim indimde hiç bir özrün olamaz. Çünkü bu takdirde bedenen hak ettiğin cezanın (kısas) icra edilmesi lâzımdır. Şayet bir kazaya uğrarsan... Tedib ederken, kırbacın yahut elin aşırılığa giderse -zira zaman olur ki yumruk, yahut biraz fazlası ölüme yol açar- sakın sahip olduğun nüfuza güvenerek, ölenin velîlerine haklarını vermeyeyim demeye kalkışma..
34. Kaçınacağın Hususlar
Bir de, sakın kendini beğenme. Sakın nefsinin sana hoş gelen cihetlerine güvenme. Sakın yüzüne karşı övülmeyi isteme. Zira, iyilerin ne kadar iyiliği varsa, hepsini mahv etmek için şeytanın elindeki fırsatların en sağlamı budur... Sonra sakın halkına yaptığın iyilikleri, onların başına kakma; yahut yaptığın işleri mübalağalı gösterme; yahut kendilerine verdiğin sözden dönme. Çünkü başa kakma, iyiliği bitirir; mübalağa hakikati söndürür; sözden dönme ise Allah Teala’nın da, halkın da nefretini celb eder. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de, “Böylece, sizin yapmadığınızı söylemeniz Allah indinde ne kadar menfur bir harekettir,” buyuruyor. Sakın açıklık kazanmayan işlerde inat etme. Sakın, açıklık kazandığı zamanda da gevşeklik gösterme. Sonra işlerin herbirini yerli yerine koy, işlerinin herbirini zamanında yap. Herkesin üzerinde birlik halinde olduğu noktalarda kendini kayırmaktan çekin. Görevlendirdiğin kimselerin açığa çıkmış kötülüklerine karşı, senden beklenen hareketten habersizmiş gibi davranma. Aksi takdirde, başkasının yerine sen cezaya maruz kalırsın. Az zaman sonra işlerin üzerindeki perdeler, gözlerin önünde açılır ve mazlumun hakkı, senden alınır.
35. Dikkat Edeceğin Diğer Hususlar
Hiddetine, gazabına (öfkene), eline ve diline hakim ol. Bunların hepsinden korunabilmek için de badirelerden geri durup şiddetini tehir et ki, öfken geçsin de iradene sahip olabilesin. Şunu da iyi bil ki; birgün seni yaratana döneceğini, O’na hesap vereceğini, çok açık ve iyi bir şekilde hatırlatmadıkça, nefsine hakim olmak imkânını katiyyen bulamazsın.
Şimdi senin üzerine gerekli olan, senden evvelkilerin sana ulaşan adil hükmünü, yahut isabetli olan tutumlarını, yahut Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz’den gelmiş bir haberi, yahut Kitabullah’daki bir farzı hatırda tutarak, bu gibi meselelerde bizden gördüğün hareket tarzına uyabilmen ve şu emirnamemde bildirdiğim ve ileride nefsinin arzularına kapılmanı mazur göstermemekliğin için elimde sana karşı sağlam bir hüccet bildiğim hükümleri tatbike çalışmandır.
36. En Son Dilek ve Dua
Artık Cenab-ı Hakk’ın geniş rahmetinden ve bütün istekleri kuşatmış olan azamet ve kudretinden dilerim ki, rızayı ilâhisi vechiyle kulları arasında güzel bir övgü ve ülkeler içerisinde en iyi eserler kurabilmek için, gücümüzün yettiği kadar çalışmaya seni de, beni de muvaffak kılsın. Hakkımızdaki nimetini tamamlasın ve bize olan ikramlarını kat kat artırıp sana da, bana da saadetle ve şehadetle can vermeyi muvaffak ve kolay eylesin. Bizim dua ve niyazımız Allah’adır. Salat ü selam, Allah’ın Resulüne ve onun iyi ve tertemiz Âl’i üzerine olsun.

9 Nisan 2019 Salı

CELAL VE CEMAL TECELLİLERİ

Hakk'ın lütfu kahrında gizlidir.Tecelli-i cemalisi, tecelli-i Celalisinde gizlidir.En basit örneği verilirse:Yediğimiz nefis taamlar Cemali olan Mün'im ismiyle Hakk7ın tecellisidir.Bu yemekleri yedikten sonra karnımızda defi hacet zarureti hasıl olur ve bu ihtiyacı gidermek için tuvaletin kötü kokusuna mecbur kalırız.Bu da Hakk'ıın celali olan Müntakim ismiyletecellisidir.Defi hacetten sonra heladan kurtulup vücut rahat bulur.Bu da Hakk7ın cemali olan Latif ismiyle tecellisidir.Hayat müddetince bu tecelliler birbirlerini takip ederler.

CESET HASTA OLURSA

İnsanın cesedine maraz ve ağrı geldiği vakit nefsin hükmü zebun olur,ruhu kemal bulur.Ekseriya hastalıklar esnasında insan "Allah,Allah" der.Hayatı dünyeviyyede çekilen meşakket aslında rahmettir.Çünkü,bir diken ile bile olsa vücut bir acı duyduğu vakit Hak Teala o kulun bir günahını affeder.Bazı meyvelerin kabukları yarıldığı vakit içindeki taze ve latif olan iç dışarı çıkar.

SOHBETİN ÖNEMİ

Ehli süluk olan dervişin marifette terakkisi(ilerlemesi), evvela kulak yolundan başlar.Ve marifet rüsuh buldukça ilmel yakin mertebesi hasıl olur.Ve bu terakkide sohbetin pek büyük bir tesiri vardır.Bu nedenle salik için kamillerin sohbeti zaruridir.Zira nakıs marifetler salikin yolunu bağlar.Eğer salik sohbet edecek bir kamil bulamazsa , büyüklerin eserlerini mütalaaa etmelidir.Bu hakikata binaen Hz.Mevlana Efendimiz:"Bizden sonra Mesnevi şeyhlik eder" buyurmuşlardır.

İNSANI KAMİL CENABI PEYGAMBER'İN ZUHUR ETMİŞ HALİDİR

Cenab-ı Peygamber (sav) buyurmuştur:"Muhakkak ki beni gören Hakk'ı gördü".Yine Kamer suresi 54/55 ayetinde:"Muktedir olan melikin indinde,mak'ad-ı sıdktadır".buyurulmuştur.İnsanı Kamil, Cenabı peygamber (sav)'in sırrını taşır ve o hazretin varisidir; ve vücudu mutlak'ın bilcümle meratibini üzerinde toplamış olup,O' nun bir elbise ile zuhurudur.Resulullah Efendimiz nasıl ki:"Beni gören Hakk7ı görmüştür" buyurmuş ise , onlar da bi hasebül verase bu sözü söyliyebilirler.Ve onların makamı ,"Melik-i Muktedir" olan Hakk7ın indinde makam-ı sıdk olduğundan , onları tavaf eden , onların sureti beşeriyesine değil , onlarda gizli olan Melik-i Muktedir'i tavaf etmiş olurlar.İnsan-ı kamil'e mahsus olan ve onun zevkan sahip olduğu hale ait sözleri, yaşamadan nakleden birisi küfür ve zındık olur.İnsanı Kamil ile insanı nakıs arasında çok fark vardır.:
İnsanı kamil nefsin sıfatlarının hükmünden kurtulmuştur.Onda ruhun sıfatları hüküm ve ferman sahibidir.Noksan olan insan bunun aksidir.
İnsanı Kamil korku ve hüzünden beridir.Kalbi ilahi kazaya teslim olmuştur.
İnsanı Kamil ölüme aşıktır.eksik olan insan ölümden nefret eder.

İNS ANI KAMİL VE KABE

Malyum olsun ki ; suret-i Kabe'de Zat'ın zuhuru , esma ve sıfat iledir.Suret-i insaniyyede Zat'ın zuhuru ise , esma ve sıfat ile beraber bir de sıfatı kevniyye iledir.Her ikisinde zuhur, bu vech ile muhteliftir.Binanaleyh insan, Kabe'ye nisbetle mazhar-ı etemdir.Zira Kabe'de fakr ve gına ve hayat ve memat-ı suri  ve tenasül,doğum,hastalık, yemek ,içmek gibi bilcümle sıfatı münfaile-i kevniyye yoktur.Ve onda ancak Zat'ın esma ve sıfatıyla zuhuru vardır.Bu sıfatı kevniyyeden ari olduğu için ,Kabe şeran kıble-i ibadet olmuştur.Ve insanı Kamil Kabe'den daha tam  olduğu halde bu sıfatı kevniyyeye de mazhariyetinden dolayı şeran kıble ittihaz olmamıştır..Kabe'nin tavafı , mahluk tarafından bina olunan sureti için değil , Hak olan hakikatı içindir.Nitekim meleklerin Adem'e secdeleri  de onun sureti için değildir.İmdi insanı Kamilin hakikatı Hak olunca , onun sıfatı kevniyyesinden  kat'ı nazar olunarak mahza hakikatı için tavaf olunur.(Beyazid-i Bestami hazretleri Hac niyetiyle çıktığı yolculukta bir insanı Kamil'e rastlamış ve o insanı Kamil,makbul bir hac istiyorsan benim etrafımda dön demiştir)

VAKTİN TASARRUFU İNSANI KAMİL ELİNDEDİR

Mülk sahibi Hak Teala,hadiselerin tasarrufunu sahibül zaman denilen insan-ı Kamil'in eline vermiştir.Bu hususta anlatılanlardan birisi de şu hikayedir:
Tüccarlardan birisi nakleder ki:"Satacağım kumaşları bir hayvana yükledim ve sefere çıktım.Mısır'a vasıl olduğum vakit , kalabalık arasında hayvanımı kaybettim.Çok aradım bulamadım.Bazı kimseler dediler ki:'Şeyh Ebul Abbas Demenhuri(k.s) hazretlerine müracaat et; belki onun duası bereketiyle hayvanını bulursun.'Bu zatın kemalini işitirdim.Tavsiyeleri vech ile huzuruna gidip, halimi söyledim.Sözüme kulak asmadı, dedi ki:'Bize misafir gelmiştir; şu kadar un ve bu kadar et lazım.' Ve bundan başka daha bazı ihtiyaçlardan bahsetti.Dışarı çıktım kendi kendime dedim ki: 'Bir daha bu zatın yanına gitmeyeyim.Bu dervişler kendi menfeatlarından başka bir şey bilmezler.' Bu hatıra ile yürümekte idim; ansızın kendisinde alacağım olan birisine rastladım ve dedim ki: 'Alacağımı vermeyince senin yakanı bırakmam!' Bana altmış akçe verdi.Kendi kendime dedim:'Bu para ile ticaret edeyim; kaybettiğimi kazanayım.Yahut bunu Hak yoluna sarf edeyim.! ikinci şıkka karar verip şeyhin dediği ihtiyaçları aldım.Bir akçe arttı , onunla da helva aldım.Bir hammala yüklettim, Şeyhin tekkesine teveccüh ettim.Tekkeye yaklaştığım vakit , yüklü hayvanımla tekkenin kapısında gördüm.'Bu benim hayvanım olmamak lazımdır' dedimse de , yaklaşıp muayene ettim,üzerindeki eşyaların tastamam olduğu halde benim hayvanım olduğunu anladım.Düşündüm.'Yine bu hayvanı kaybetmemek için birisine emanet edeyim veyahut tekkenin avlusuna götüreyim.dedim.Sonra caydım ve içimden dedim ki :Bunu selametle bana eriştiren yine muhafaza eder.Şeyhin huzuruna girdim, getirdiklerimi arz ettim.Helvayı gördü.Bu nedir? diye sordu.'Para arttı helva aldım'dedim.Dedi ki:'Bu şarta dahil değil idi.Şimdi bende bir şey ziyade edeyim.Haydi kalk , kumaşlarını pazara götür  ve acele sat ve değerini de çabuk al; ve tacirlerin rekabetinden korkma.Derya benim sağ elimdedir ve sahra benim sol elimdedir.'.Pazara gittim ve kumaşları yüksek fiatlara sattım ve değerlerini aldım.İşimi bitirdiğim zaman , tüccarlar deniz ve kara tarafından hücum ettiler.Sanki bağlı idiler; birdenbire çözülüverdiler".
Bu menkıbe Nefahatül Üns'te böylece zikredilir.

8 Nisan 2019 Pazartesi

İNSANI KAMİL GÖLGESİ

Cenab-ı peygamber buyurmuştur: "Beni gören muhakkak ki Hakk'ı gördü". Huzuru evliyadan uzak olduğun vakit, hakikatta Hakk'tan uzak olmuşsun. İnsanın arkadaşlarının terki nasıl insanda üzüntü doğurursa, İnsanı Kamil ayrılığının bundan daha aşağı mı? Dünya hayatında Kamillerin gölgesi ve terbiyesini istemek gerekir,onların sayesinde ve terbiyesinde ruh güneşi parlar. Bir seyahata çıkmak gerekirse gayen bir Kamile mülaki olmak olsun. Bulunduğun şehirde ise bir insanı kamile mülaki olmak niyetin bulunsun. İnsanı Kamile mülakattemennisi dahi saadettir

ABD AMBARGOSU YOLDA MI?

S 400 savunma sistemini bahane eden ABD, nihayetinde Türkiye'yi diz çöktürmek için ambargo tehdidine başvuracaktır ve bu tehdidi AB ile birlikte yapmaya kalkacaktır. Sakın tank palet fabrikasının Katarlılara tahsisinin arkasında Amerika olmasın? Ülkenin en hayati savunma kurumlarının üzerindeki bu tasarrufun detayları ortaya çıktığında işin içerisine Katar Emirinin hediyesi(!) olan uçakta girdiğinde bu tasarrufa imza atanlar suçlanmayacaklarını mı sanıyorlar? Tank nasıl sağlam kaleleri yıkarsa, sağlam iktidar gözüken Ak Partinin çöküşüne de tank fabrikasının satışı neden olabilir.

7 Nisan 2019 Pazar

MİLYONER SAYISINDAKİ ARTIŞA DAİR

Seçim süreci içinde Bankalarda  bir milyon TL nin üzerinde mevduatı bulunan kişilerin sayısı hususunda sayısal artış mevcut olmuşsa, bu,seçim süreci içinde dağıtılan paralardan kaynaklanmıştır.Ancak, bu kişilerin üzerine gidecek denetim mekanizması çalıştırılmadığı sürece ülke, kaynağı bellisiz para zenginlerinin cirit attığı yer olacaktır.Değil örtülü ödenek,İdarelerin bütçesinin harcamaları denetlenmediği sürece asla adalet gelemez."Ben yaptım oldu","geçmişi karıştırma" sloğanı aslında ihanettir.

FETHULLAH GÜLEN TÜRKİYEYE İADE EDİLEBİLİR Mİ?

Fethullah Gülen eğer Türkiyeye iade edilirse mutlaka bunun arkasında uluslararası bir plan mevcut olacaktır.Abdullah Öcalan'ın paket yapılarak Kenya'dan ülkemize getirildiği gibi ki bu ülke emniyeti için bir başarı değildir-,Gülen'de bir gün ülke içindeki gündemi değiştirmek yahut bazı şeyleri kapatıp unutturmak için esaslı bir gündem değiştirme aracı olabilecektir.

NİKAHI GAYRİ SAHİHLER SUİ ZAN EDER

Fiileri ve sözleri dürüst ve nesebi tevatüren Cehab-ı peygamber soyuna mensup olan seyyid ve şerifler hususunda ve Rabbani kimseler hakkında ancak nikahı gayri sahih olan evlilikten doğan kimseler suizanda bulunur ve onların aleyhine dil uzatırlar.Bunlar zina mahsulünden doğanlardır.Zani kimse herkesi zani görür.Bu dönmekten başı dönen kimsenin evin duvarlarını dönmesini gördüğü gibidir.Sorarlar"Kişiyi nasıl bilirsin? kendin gibi".

5 Nisan 2019 Cuma

NEFSİ RAHATSIZ EDEN ÜÇ ŞEY

Üç şey devası müşkül dert gibi nefsi dertli eder.Ziyası(ışığı) olmayan mum, bir maslahat(iş) için gönderilen kimsenin geç gelmesi ve bir sofra ki geleceği bekleniyor.

NAMAZIN TEKRARI SEBEBİ

Marufu Kerhi hazretleri bir imama uyarak namaz kıldı.Namazdan sonra imam sordu:"Ya üstad! Geçiminizi nereden sağlar ,ne yer ne içersiniz?" diye soru sorunca Cenabı Kerhi:"Dur hele, size uyduğum namazı kaza edeyim" der.Namazdan sonra o imama:Rızkından şüphe eden Halıkından şüphe eder"

O HASLET KÖPEKTE DE VAR

Ebu Osman Hiri hazretlerini (ö:910) birisi evine davet eder.Hazret eve vardığında hane sahibi mübareğe:"Ey üstad eve girmeni istemiyorum,geri dön" diye aşağılayıcı tavır kullanır.Hazret döner,Ev sahibi tekrar gelir:"Özür dilerim."diyerek evine tekraren davet eder.Ebu Osman eve geldiğinde yine eskisi gibi davranır(koğar).Bu hal dört defa tekrarlanır.Sonuncusunda davet sahibi ,Ebu Osman'ın elini ve ayağını öperek:"Maksadım sizdeki tahammül ve sabır ahlakınızı tecrübe etmekti" deyince,Ebu Osman:"Be adam.Köpekte olan tabiat ve ahlak ile insan övülmeye layık olmaz.Köpeği çağırsan gelir,kovsan gider.Tekrar çağırsan gelir kovsan gider" buyurarak insanı kamil olduğunu göstermiştir

TERK'İN FAZİLETİ

Bin türlü ilmü amel bir terk''in kıymetine erişmez.Terki olmayan kişiler maşuğu(Hak Teala'yı) göremez.Hakk'a gidenin sermayesi aşk olup iki cihanı terk eder.
Bu anlamda şunları söylemişlerdir:
"Bu beş günlük ömür bu harca yetmez
Bu sağır kulağın niçin işitmez
Sevmedi dünyayı sahi kişiler
Baki dirilik neise onu diler
Onun çün gözleri Hakk'a açıldı
Hazineden rahmet ona saçıldı
Her ne var ise terk etti yola
Öyle varan kişiler maşuku bula
Bin türlü ilmü amel bir terke eylemez
Terki yok kişiler maşuku göremez
Sahi(cömert) bir kişidir uçmağa(cennete) bakmaz
Nider iki cihanı dosta giden
Sermayesi aşk olur dosta giden
Görmeden söylemek bühtan-ı azim
Öyle buyurdu kelamı kadim.
Eğer görse idin kendi amelin
Kimseyi anmaya kalmazdı halin
Aşk mı diyem ona  Tengrinin uçmağını seve
Uçmak dahi bir tuzaktır müminler canın tutmaya
Hakkın gerçek aşıkları istemezler cennetleri
Cennetten dahi ileri gider makamın tutmaya
Her kim izzetten geçmedi aşıklık bühtandır ona
Onun duası yalandır, içi onun cümle heva
(Yunus baba)

KURTULUŞ REÇETESİ

"KIL TAAMI, ŞARABI LİBASI KALİL
ZAHİRE KOMA İRTEYE , İSTER İSEN NECAT"
(İmam Cafer-i Sadık)
(Kurtuluş ister isen, yiyeceği,içeceği ve elbiseyi azalt.Ertesi güne yiyecek bırakma)

HASTAYA TANINAN AVANTAJLAR

Hastanın inlemesi tesbih, bağırması tehlil(La ilahe illallah), nefes alıp vermesi sadaka,uyuması ibadet, bir taraftan bir tarafa dönmesi Allah yolunda cihaddır.Sıhhatinde yaptığı en iyi ameli yazılır."

4 Nisan 2019 Perşembe

YEDİ SORUNUN CEVABI

1-Göklerden ağır olan bühtandır(iftiradır)
2-Ve yerden geniş olan haktır
3-taştan katı olan kafirin gönlüdür
4-Ateşten sıcak olan hırstır
5-Zemheriden soğuk olan bir hacet vermeyendir.
6-Denizden geniş olan kanaat ehlinin gönlüdür
7-Yetimden zayıf (olan) koğucunun halidir.

ADN CENNETİNİN SAKİNLERİ

Cenneti adn'de sakin olanlar(oturanlar,yaşayanlar) ancak peygamberler, sıddikler,şehitler ve adaletli yöneticilerdir.

DERVİŞ OLMAK İSTEYENE

Kim dervişlik ister ise nidem ana tatmak gerek
Şerbeti elden koyup ağuyu(zehiri) nuş(içmek) etmek gerek.
Tuta sabır ve kanaatı tahammül eyleye kati
Terk eyleye bu sureti bildiğin unutmak gerek.
Diyem  ona nice ide nefs dileğin terk ede
Kaçan kim iftar ede üç günde bir yemek gerek.

HANGİ KİMSENİN SEVGİSİ DÜĞRU VE KALICIDIR?

iBN-İ sEMMAK'E(vefatı 799) sordular:"Hangi kimsenin meveddet ve muhabbeti(sevgisi),sadıka ve bakıyedir(doğru ve kalıcıdır)?.hazret şöyle cevap verdi:
"Diyanetinde salabet(sert) ve aklında vefret(bolluk) ve kesret(çokluk) ve sana  garib(yakın) olduğunda seni yormaz(sana ağırlık vermez),senden baid(uzak) olduğu zaman seni unutmaz.Sen yakın olur isen o dahi yakın olur.Sen uzak olur isen o dahi uzak olur.İstiane(yardım) istediğin zaman sana iane(yardım) eder.Muhtaç olur isen ihtiyacını giderir.Fiilinde olan meveddet(sevgi) kavlinde olan meveddetten daha çoktur.(Sevgisini dilinden çok fiili ile gösterir)"