KABETÜ'L-UŞŞAK BAŞED İN MEKAM
HER Kİ,NA-KES AMED İNCA ŞOD TEMAM.........
Bu makam Aşıkların Kabe'si oldu. Noksan gelen tamamlanır.
ALLAH İÇÜN ALLAH İLE ALLAH'A GİDERSİN
ALLAH'TAN ALLAH İLE ALLAH'A GELİRSİN
31 Ocak 2017 Salı
ÜÇ SIFAT-ÜÇ SÜNNET
Müminde şu üç sıfat ,Allah'ından bir sünnet,peygamberinden bir sünnet,Allahın velisinden bir sünnet olmayınca mümin olamaz.Allahından olan sünnet ,sırrını başkalarından gizlemektir.Nasıl ki Allah Teala buyurmuştur ki:"Gizlileri bilendir,gizlileri razı olduğu elçilerden başka bir kimseye bildirmez".Peygamberlerden olan sünnet,halkla iyi geçinmektir.Hasılki Allahu Azze ve Celle peygamberine "Halkın yanlışlıklarını affet e onlara iyi iş yapmayı emretti."buyurarak halkla iyi geçinmesini emretmiştir.Allahın velisinde olan sünnet ise sıkıntı ve zorlukta sabırlı olmaktır.
ALLAHIN SINIRLARINI KORUMAK
Tevbe suresinin 112 nci ayetinde Müminlerin vasıfları açıklanırken "Tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, seyahat edenler, rüku edenler, secde edenler, ma'rufu emredip münkerden men edenler ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar.İşte o müminleri müjdele"şeklinde sayılanlar içinde "ALLAH'IN SINIRLARINI KORUYANLAR"'dan bahsedilmiştir. Allah'ın açıklayıp tayin edip belirlediği hakikatları ve hükümleri yerine getirmek ve insanlarıda buna teşvik etmek suretiyle Allah'ın sınırları korunur.
Bilinmelidir ki organların fiilleri ve kalplerin fiilleri vardır.Fıkıh kitapları sadece uzuvların amelleri ile ilgili mükellefiyetleri içerir.Kalplerin amelleriyle alakalı mükellefiyetler fıkıh kitaplarında bulunmaz bu hahisleri imam Gazali ve emsali alimler ahlak ilminde açıklamıştır. Ahmet Gazali,kardeşi Muhammed Gazaliye şöyle demiştir:"Senin tüm ilmini iki kelimede özetledim:Allahın emrine saygı göstermek,Allah'ın yarattıklarına şefkat göstermek"
Allahın sınırlarını korumak la alakalı şöyle bir örnek anlatılmıştır:Halef b.Eyyub'dan rivayet edildiğine göre o,gecenin bir kısmında karısına çocuğunu emzirmeyi bırakmasını emretmiş ve "Allah'ın çocuk için tayin ettiği emzirme süresi tamam oldu"demiştir.Kendisine "Bıraksaydın da bu gecede emzirseydi"denilince,o:"Allah Teala'nın "Allahın sınırlarını koruyanlar"kavli nerede kaldı ?"cevabını vermiştir.
Bilinmelidir ki organların fiilleri ve kalplerin fiilleri vardır.Fıkıh kitapları sadece uzuvların amelleri ile ilgili mükellefiyetleri içerir.Kalplerin amelleriyle alakalı mükellefiyetler fıkıh kitaplarında bulunmaz bu hahisleri imam Gazali ve emsali alimler ahlak ilminde açıklamıştır. Ahmet Gazali,kardeşi Muhammed Gazaliye şöyle demiştir:"Senin tüm ilmini iki kelimede özetledim:Allahın emrine saygı göstermek,Allah'ın yarattıklarına şefkat göstermek"
Allahın sınırlarını korumak la alakalı şöyle bir örnek anlatılmıştır:Halef b.Eyyub'dan rivayet edildiğine göre o,gecenin bir kısmında karısına çocuğunu emzirmeyi bırakmasını emretmiş ve "Allah'ın çocuk için tayin ettiği emzirme süresi tamam oldu"demiştir.Kendisine "Bıraksaydın da bu gecede emzirseydi"denilince,o:"Allah Teala'nın "Allahın sınırlarını koruyanlar"kavli nerede kaldı ?"cevabını vermiştir.
CANI SATIŞA ARZ ETMEK
ALLAH yolunda ölmek ve öldürülmek bir satıştır.Çünkü satış yapacak olan önce kendi malını karşıya teslim edip sonra bedelini ister.Canını ve malını cenneti talep için feda eederse ,onun için cennet vardır.Bu küçük cihaddır.Kim Ruhunu ve kalbini Allah'ı talep uğrunda feda ederse ,ona da cennetin sahibi vardır.Bu da cihad-ı ekberdir.Çünkü tasfiye ve (kötü ahlakı değiştirme yolu,zahir düşmanlarla savaşmaktan daha zordur.Allah yolunda savaşanlara cennetin vaadi,Tevratta,İncilde ve Kur'an da da vaad edilmiştir
YİYİN EFENDİLER
Milletvekillerinin aldıkları maaşları zaman zaman gündeme gelir.ancak,maaşları haricindeki avantajları,yahut devletin üstlendiği giderlerinden pek söz edilmez.Her ne kadar bir milletvekili için aylık maaşının iki kat tutarında masraf belirtilmişse divan üyesi olan Milletvekilinin bu giderinin sınırsızlığını yeni öğrenmiş olduk.Yani bir milyon ikiyüz bin TL aralık 2016 ayına ait gideri devlet ödemiş.ocak ayında kısmış yirmiyedi günlük tutarı 700.000 TL imiş.SÖZÜM BU ZİHNİYETTE OLAN HERKESE:YİYİN EFENDİLER.AKSIRINCAYA,TIKSIRINCAYA KADAR YİYİN.Bir yanda Eskiyen deve yularını çöpe atıp yenisini aldığı için indi ilahide hesap veren HAZRET-İ ÖMER diğer yanda trilyonluk masraf ödemeleri.Bu düzen böyle gitmez.Şükür bu değildir.Bu tür davranışların mutlaka Hak teala cenahında takdir edilmiş bir karşılığı vardır.Salih peygamberin devesinin ayak sinirlerini kesen kavminin bekleştiği gibi acaba başımıza ne bela gelecek.O bela geldiği vakit feryadımızı kim duyacak.Rusya mı? İsrail mi?Medet ya Ehli Beyt. meded ya Piran, meded Ya CENAB-I RESULULLAH..Dinin hamisi olan bu necib millete sahip gönder!
OĞUL BABANIN SIRRIDIR HADİS-İ ŞERİFİ
Eğer
Tanrı dostlarının topluluğuna uğradınsa ,bir mum gibi aydınlatıcı olan mürşide
ulaşıp onun kılavuzluğunda nur-ı
Muhammed olan aslını buldun demektir. Hz.Peygamber (s.a.v.)”Oğul babanın
sırrıdır”buyurarak bu manaya işaret
etmiştir.Tanrı dostlarının huzuruna varmayan kimse ,o sırra ulaşamaz.Bil
ki,önceki bilgilerinle Tanrı’ya ulaşılmaz.Bunun için kamil bir insanın
himmetini almak gereklidir.Onun yüce himmeti ,Tanrı yolcusunun vücudu üzerine
bir kimya “gibidir.sihirli iksirin üzerine döküldüğü madenleri altına
dönüştürmesi gibi ,kamilin iksire benzeyen himmet ve irşadıyla salikin beşeri
benliği ilahi benliğe dönüşür.
Sen,tanrının
nurunun mazharı olmadıkça ,sana,”Çocuk babanın sırrıdır”hadisinin manası
açılmaz.Baba asıldır,nurdur.Aslına ulaşmayan kişi yolunu şaşırmıştır.Dört
unsur ile oluşan benlik ve altı yönü kapsayan eşya alemi sana perde oldukça,zat
nurunu göremezsin.Bu benlik günahı yok edilmedikçe Tanrı’ya ulaşılmaz.Hadiste,”En büyük günah
vücudunuzdur” denilmektedir.Kişi kendisindeki bu benlik ve varlık vehminden
kurtulmadıkça kendi gerçeğini
anlıyamaz. Aşk ile sıfatları yok etmeyince ,gönülde zat tevhidinin güneşi
doğmaz.Dört unsur daima insanı kayıt altına alır..Hakikatı müşahede etmekle
dört unsurla kayıtlanmak bir araya gelmez.Yani insan beşeri benliğinde olduğu
müddetçe , Tanrı’yı müşahede edemez.
Bu
noktada daha pek çok söz söylenebilir.Ancak,akıl ve can bu sözlerden hayrete
düşeceğinden , daha fazlası dile dökülmez
Hakikatten
haberdar olan canlar , bu makamda birbirleriyle ağızlarını açmadan, gizlice
konuşurlar.Bu ariflerin ,kendi aralarında bile dile dökmedikleri nice manalar
vardır.Bilinen her gerçek söylenmez. Hz.Peygamber , “İnsanlarla,onların
anlayacağı seviyede konuşun”buyurmuştur.
FETÖCÜ İHRAÇ ETMEKLE ÖVÜNEN KURUMLAR
Darbe gününün ertesi günü ifade ettiğimiz yazılarda,darbeyi kınama için meydanlara inen ve en önde bayrak sallayan insanlara dikkat demiştik.Şimdi de bünyesinden en fazla Fetöcü ihraç ettiği ile övünen kurumun başındakilere dikkat.ancak birisi çıkıpta bu adama "Bu kadar adamı kim yerleştirdi ve yükseltti,kim palazlandırdı ve kuvvetlendirdi kardeşim ?"diye sorulmuyor.Siyaset kendi bağırsaklarını temizlemediği müddetçe,yapılan şeyler hiç inandırıcı gelmiyor.Acaba bizi kandırıyorlar mı?Unutulmamalıdır ki doğru rüzgardan dolayı eğrilsede yıkılmaz.ama yalan ve yanlış mutlaka yıkılır.Bu Hakk'ın koyduğu bir kuraldır.İnsan olmak hasebiyle hata yapmış olabiliriz.Tevbe müessesini Cenab-ı hakk koymuştur.Ama her cuma hutbesinde ifade edilen İNNALLAHA YE'MÜRÜ BİL ADLİ.."ALLAH ADALETİ EMREDER.. hitabı her şeyin başında gelir.Ehli Beyt İmamlarını hapislerde kırbaçlatan ve zehirleyerek öldürten Abbasi Hükümdarı Harun Reşit'in adaletinden bahsetselerde,kalem kötünün elinde ise zulmü ve haksızlığı duyamayabiliriz.Ama Bir duyan,bir gören ve bir Bilen var.Hiçbir şey O'ndan gizli değildir.
VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR HADİS-İ ŞERİFİ
Hz.Peygamber (sav)"Vatan sevgisi İmandandır" buyurmuştur.İnsan asli vatanını arzulamalıdır.Hayırsız evlat ana babasını memleketini ve yurdunu sormaz.İnsanın aslı ve atası Nur-u Muhammedi olup onu bulmaya çalışmalıdır.Asıl anamız ve atamız Hz.Peygamber'in ruhudur.Evliya ve Resuller ise asıllarına ulaşmış birer candırlar.Bu dünya hayatında bu temin edilemezse insan dağ başında tehlikelerle başbaşa kalmış sayılır.
ALLAH ADAMLARI GİZLİDİR
Vuslat
kadehini içen arifler,fakr ve fena suretine bürünerek halk içinde kendini
gizlerler,gerçek yüzlerini belli etmezler.Mana yolcularının yolu, her sözleri
irfanla alakalı bu fakr ehlinin makamlarına uğrar.Onlar dışarıdan damla gibi
görünürlerse de marifette herbiri bir derya gibidir.Dünyada her ne kadar miskin
gibi yaşasalarda , eşya alemi bunlara perde olmaz..Bu arifler makam arzusundan
uzaktırlar.Arifi, yine arif olanlar bilir,zahir ehli bilemez.Tanrı ehli
gizlidir.,kendini belli etmez.bunlar, kendilerini gösterişten arındırmış ,zühd
ve takva yakasını yırtmışlardır.Arifler Tanrının emirlerine uyarlar Nisbet ve
izafeleri yok sayıp eşyada sadece Tanrıyı görerek , her şeyi ona
bağlarlar. Tanrı’nın dışında bir varlık vehmini gönüllerinden atmışlardır.Eşyayı
nur ile kuşatılmış görürler. Hakk’a Hak ile yakarırlar.Bunların çoğu harabat
ehli olup ,Hakk’da fanidirler. Tanrı’dan gayri varlık vehmini aşk ile yok edip ,”
Ey Rabbimiz, bize sen gereksin”demişlerdir.Gönül aynasını temizlemişler,
kendilerine benlik izafe etmek cürmünden kurtulmuşlardır. Tanrı’nın celalinde
yokluklarını anlayıp , fena( yokluk)dan
sonra beka bulmuşlardır.Yer yüzünde ,Tanrı’da fani olan ve mutlak zatı bilen kişiler bunlardır.Kamil
insanın gönül sırlarından haberdar olan Tanrı nazlıları,halk içinde yaşayan
gizli velilerdir.
Erenler
içinde bekabillaha ulaşan bir gurup Tanrı dostu da ,taliplerin irşadıyla
uğraşırlar.
Ayrıca
Hazret-i Peygamber (s.a.v.),yeryüzünde büdela veya abdal denilen bir gurup
Tanrı dostu olduğunu söylemiştir.Halk bunlara şüphesiz “Delidir”derler.Onlarda
halkın deli olduğunu söylerler.Bütün insanlar ,yeryüzünde onların yüzü suyu
hürmetine yiyip içip eğlenmektedir.Sen onları görünce “bunlar delidir”dersin.Halbuki
Tanrı bu insanlar için “Ve Lahüm yahzenun”(Onlar üzülmeyeceklerdir-Yunus
62)demiştir,Büdelayı bu baş gözüyle fark etmek imkansızdır..Onların yüzleri
daima Tanrı’ya dönüktür..Onları bilmek ve tanımak için can gözüyle bakmak
gerekir.
YALNIZLIĞA SABRETMEK
Yalnızlığa sabretmek aklın güçlülüğünün nişanesidir.Allah Tebarek ve Teala kimin aklını güçlendirirse dünya ehlinden(dünya düşkünü olandan) ona meyledenlerden uzaklaştırır ve Allah’ın indinde olana yönelir.Allah da korkuda onun hemdemi,yalnızlık da onun arkadaşı, fakirlikte ise zenginlik vesilesi olur aşireti olmadan onu izzetlendirir.
HALKIN DEĞERLENDİRMESİ-İMAM MUSA KAZIM
“Ey Hişam !Elindeki cevize halk incidir derse bir faydası olmaz.Çünkü sen biliyorsun ki cevizdir. Elindeki inciye halk cevizdir derse de sana zarar vermez, çünkü sen biliyorsun ki incidir(imam Musa Kazım hazretleri)
“Ey Hişam ! Hazret-i İsa (a.s)havarilerine dedi ki “Küçük ve ehemmiyetsiz sayılan günahlar şeytanın tuzaklarından biridir.Şeytan onları size küçük ve ehemmiyetsiz gösteriyor, böylece onlar çoğalıyor ve sizi kuşatıyor”
“Ey Hişam ! Eğer sana yetecek kadarı seni doyuruyorsa dünyada en az şey sana yeter.Eğer sana yetecek kadarı seni doyurmuyorsa ,dünyada hiçbir şey seni doyurmaz.
“Ey Hişam ! Bütün insanlar yıldızları görür ama yıldızların seyrini ve duruş yerlerini bilenden başkası onlara bakıp yolunu bulamaz.Sizlerde hikmet öğreniyorsunuz ama öğrendiği ile amel edenden başkası yolunu bulamaz.
HARAM OLMAYAN ZEVKLERE ZAMAN AYIRMAK
Zamanınızı dörde ayırmaya çalışın.Bir bölümünü Allah’a münacaata, bir bölümünü geçiminizi sağlamaya,bir bölümünü ayıplarınızı size tanıtan güvenilir kardeşlerinizi ziyaret etmeye ve bir bölümünü de haramlar dışındaki zevklere ayırın;bununla(sonuncuyu yapmakla) diğer üç bölümü de yapmaya kadir olursunuz.
BİLİNMESİ GEREKLİ DÖRT ŞEY
İnsanların bilmeleri
gereken dört şey vardır.
*Allah’ını tanımak
*Allah’ın ona neler
yarattığını bilmek
*Allah’ın ondan ne
istediğini anlamak,
*onu dinden çıkaran şeyin
ne olduğunu bilmek.
Ey oğul dünya derin bir
denizdir.,insanların çoğu boğulmuştur onda.Yükü iman,yelkeni tevekkül, kaptanı
akıl, pusulası ilim, lengeri sabır olan takva gemisiyle o denizde hareket
etmelisin
HİKMETLİ SÖZLER-İMAM MUSA KAZIM
*İnsanlar önceden bilmediği yeni günahlar icad ettikçe Allah'da onlara hiç ummadıkları yeni belalar gönderir.
*Her şeyin bir nişanesi vardır;akıllı insanın nişanesi düşünmektir,düşünmenin de nişanesi susmaktır.
*Her gördüğün şeyde bir öğüt vardır.
*Şaka yapmaktan sakın.Çünkü şaka imanın nurunu alır.
*Kim kötülüklerden rahatsız olmazsa ,iyilik de onun yanında bir değer taşımaz.
*Halka gözünü dikme, çünkü bu sıfat zelil olma ve alçalmanın anahtarıdır.
*Allah'a itaat yolunda mal harcamaktan sakınma.Aksi takdirde iki katını günah işlerde harcamaya mecbur kalırsın
*Ziraat yumuşak toprakta olur,taşın üzerinde değil. Böylece ilim ve hikmet de alçak gönüllerde olur, mütekebbirlerin kalbinde değil.
*Her şeyin bir nişanesi vardır;akıllı insanın nişanesi düşünmektir,düşünmenin de nişanesi susmaktır.
*Her gördüğün şeyde bir öğüt vardır.
*Şaka yapmaktan sakın.Çünkü şaka imanın nurunu alır.
*Kim kötülüklerden rahatsız olmazsa ,iyilik de onun yanında bir değer taşımaz.
*Halka gözünü dikme, çünkü bu sıfat zelil olma ve alçalmanın anahtarıdır.
*Allah'a itaat yolunda mal harcamaktan sakınma.Aksi takdirde iki katını günah işlerde harcamaya mecbur kalırsın
*Ziraat yumuşak toprakta olur,taşın üzerinde değil. Böylece ilim ve hikmet de alçak gönüllerde olur, mütekebbirlerin kalbinde değil.
ŞEYTAN'IN GÜZELLİĞİ
Şeytan'a sormuşlar, neden
bu kadar çirkinsin? Cevap vermiş ki:”Kalem düşmanın elinde de ondan,yoksa ben
güzelim”
Kıyamete kadar kalem
güzeli çirkin gösterenlerin elinde olursa,ne bugünü,nede geçmiş tarihteki
hakikatları göremeyiz.
Ümmetin hilafetini zorla
Ehli Beytten gasp eden Emevi
Saltanatını,Evladı Resule akla gelmedik zulümler uygulayan,şehit
eden,zehirleyen Abbasi hükümdarlarının haksızlığını dile getiren kaç kişi vardı?Yahut
bugünü sorgulayarak zalim olanları eleştiren,dünya metaına ve makamlarına
tapınanlara söz söyliyebilen kaç kişi vardır?Pek az.Onlarda sessiz bir
azınlık.Suudinin ,körfez ülkelerinin debdebesini,israfını,halkına yaptığı zulmü
görmezden gelenler ve bunu eleştirmeyenler kendi ülkesindeki yöneticilerin
debdebesinden bahsedilmesine tahammül edemezler.Siyasi parti kalıbı içinde
bulunmaya zorlanan ve mahkum edilen bu insanlar kendi partilisi de olsa
yanlışları dile getirmesin mi?Daha güzeli,daha iyiyi,Allah’a daha yakın olanını
aramak niye tenkit edilsin.Nefislerinin peşine takılan siyaset sarhoşlarını
kardeşlerimiz de olsa ikaz etmek,tenkit etmek,ıslah olmuyorlarsa terketmek
gerekmez mi?Yoksa ömrünün sonunda İmam Cafer-i Sadık hazretlerinin ifade ettiği
“Susunuz,artık konuşmak ve anlatmak vakti değildir.Susmak ve dilsiz olmak
vaktidir” gibi mi davranmak gerekir.Şüphesiz biz acizler bu vaktin nelere gebe
olacağını bilemiyoruz.Bari bilenler söylesin.
HİKMETLİ SÖZLER-İMAM CAFER SADIK
Kim kendisini kazancından
mahrum bırakırsa , başkası için toplamış olur. Kim heva(ve hevesine)uyarsa
düşmanına uymuştur., kim Allah’a yönelirse Allah ona,dünya ve ahiret işlerinde
yeter(müşküllerini halledip başkalarına muhtaç bırakmaz)gıyabında her şeyini
korur . Belalarda sabretmeyen , nimetlere şükretmeyen ve her zorluk(müşkül) için bir kolaylık
bulamayan aciz birisidir.Evladına ve malına gelen belalar ve her musibet karşısında sabırlı ol.Çünkü
Allah senin sabır ve şükretmeni denemek için emanetini ve bağışını geri
alır.Allah’ın rahmetine ümitli ol ama onun emirlerine uymamaya sürükleyecek derecede
değil.Allah’dan kork ama onun rahmetinden ümitsiz şekilde değil.Cahilin
sözüne,övmesine aldanma,sonra tekebbür eder , ululanır, amelinle mağrur
olursun; en iyi amel,ibadet ve (bununda yanında) tevazudur.Geride bırakacak
dünya malını toplamakla başkalarının malını ıslah etmeye çalışıpta
kendi malını zayi etme.Allah’ın sana kısmet ettiği şeye kani ol.(sahip
olduğun şeyle yetin), sahip olmadığın şeye gözünü dikme, onlardan bir şey
umma.Peygamberler ve doğru insanlar , insanlardan tamah gözlerini keserek o
yüksek derecelere ulaştılar.
İyi amelden de iyi olan
onun mükafatıdır.İyi bir amel, Allah’ın kuluna verdiği bir hediyedir.Her iyi iş
yapmak isteyen onu yapamaz.İyilik yapmayı seven herkesin onu yapmaya gücü
yetmez.Allah bir kuluna büyük bir nimet vermek isterse iyi iş yapmak için ona istek güç ve
izin verir.Böyle oldumu onun saadeti tamamlanır.
GÜNEŞTEN İBRET ALMAK-İMAM CAFER SADIK
Güneş hem iyi,salih ve hem
de suç işleyenler üzerine yağdığını görüyorsun.bundan örnek alarak.seninle
dostluğu kesenle dostluğunu sürdür; senden esirgeyene esirgeme; sana kötülük yapana iyilik
yap;sana küfredene selam ver, düşmanına insaflı davran , senin günahından geç,
Allah'ın seni affetmesinden ibret al.
30 Ocak 2017 Pazartesi
HİKMETLİ SÖZLER- İMAM CAFER-İ SADIK
*Ona bir kerre “Faizi
Allah niçin haram kılmıştır?”diye sorulduğunda,”İnsanların bir birine karşı
cimrilik etmemesi için “diye cevap vermiştir.
*İyilik ancak şu üç şeyle
tamamlanır:
1.Acele etmekle,acele
edersen ona bir an önce kavuşmuş olursun
2.İyiliği gözde
büyütmemekle;küçük görürsen büyür
3.İyiliği gizli
tutmakla;gizlersen eksiği tamam olur.
*Bir kardeşinin seni
kötülediğini işitirsen üzülme.Çünkü onun söylediği doğru ise bu senin başına
çabucak gelen cezadır.Eğer dediği doğru değilse bu da, senin için işlemediğin
iyiliktir.
*Bir kimsenin rızkı
daralırsa istiğfara devam etsin.
*Cenab-ı Hakk dünyaya
şöyle hitap etti:”Ey dünya ! Bana hizmlet edene hizmet et. Sana hizmet edeni de
yor.”
*Karşılaştığında selam
vermek,hastalandığında ziyaret etmek,gıyabında hayrını istemek, aksırdığında “yerhemükellah(Allah
sana rahmet etsin)demek,davetini kabul etmek ve öldüğünde teşyi etmek
Müslümanın Müslüman kardeşi üzerindeki
haklarındandır.
*Halkı güzel amellerinizle
iyiliğe davet edenlerden olun,dilinizle değil.Halk sizin çabanızı,doğruluğunuzu ve haramlardan sakınmanızı görmelidir.
NEFES-HACI HAFIZ
Elestü bi Rabbiküm hitap
olunduk
Kalu bela dedik Hakka kul
olduk
Aşkın ile Mevlam bi karar
olduk
Bende-i Al-i Aba
Hüseyniyiz biz
Çar-ı yar-ı ba safa serde
tacımız
Hamse-i Al’i Aba canda
canımız
Şühedayı Kerbela ah-u zar’ımız
Bende-i Al’i Aba
Hüseyniyiz biz
Hacı Hafız (r.a)
SON VASİYETİ
İMAM CAFER-İ SADIK’IN SON
VASİYETİ
Bu alemdeki son anında
,aile efradını,oğullarını,ve ashabını çağırdı ve onlara şöyle buyurdu:
“Namazı küçümseyenler,kılmayanlar
değildir;önemsemeyerek kılanlar,küçük bir iş sayanlardır bizim şefaatımıza
vasıl olamayacaklar”.
SUSMAK VAKTİ
Eşrefoğlu Rumi hazretleri
bir menkıbe nakletmiştir:
İmam Cafer-i sadık son
dönemlerinde halktan uzaklaşıp bir hizmetkarı ile bir mağarada uzlete
çekildi.Yakın talebeleri ve yakın arkadaşları hazrete niyaz ettiler.Kendisinin
geri dönüp halkı irşat etmesini dilediler,kendilerini mahrum bırakmamalarını
istediler.Hazret mağaranın kapısına gelip onlara şöyle buyurdu:”Susunuz.artık
konuşmak ve anlatmak vakti değildir.Dilsiz gibi olup susmak vaktidir”.
İNSAN HAKKIN SIRRIDIR
On sekizbin alem kamil insandan ibarettir.Onun için ,kamil insan olan adem'e ,en büyük alem denilmiştir.Nefsi terbiye edilmemiş hiç kimse ,bu büyük aleme ulaşamaz.okunması gereken ana kitap /Fatiha onun yüzüdür.Bu Adem kitabını ,basiret sahipleri okur..onlar şükür makamındadırlar.Tanrı,"Andolsun ki , biz adem oğullarına çok ikram ettik,güzel rızıklarla rızıklandırdık"(İsra 70)buyurmaktadır
AHMED'İN MİMİ:KAMİL İNSAN
Ahmed kelimesinden mim çıkartılırsa geriye sadece Ahad kalır.Bu nedenle Mim,Hazreti Peygamber'de(s.a.v)ifadesini bulan kamil insanın vücuduna ,Ahad ise hüviyetine işaret etmektedir.Hz.Peygamber insan suretinde gözükse de , aslı Hakk'dandır.Ahmed'in mimi eşya aleminde Resul olmuştur.Onun nuru,Tanrı'nın nurundandır.Peygamber eEfendimizin (s.a.v)"Beni gören Hakk'ı görmüş demektir"sözüyle anlatmak istediği budur.Peygamber ve velilere yol gösteren ,Tanrı ariflerine önder olan Ahmed'in mimidir.
Tanrı zuhursuzluk aleminde gizli bir hazine idi,bilinmeyi istedi. Kendi sıfat ve zatını anlayıp ,ayetlerini(işaretlerini aynel yakin görebilsinler diye ,vücud bulmağa , oluşumu idrake kabiliyetli , Hakkı görmeğe layık bir topluluk yarattı.Bunlara Tanrı'nın zatını seyredebilecekleri bir ayna(kamil insan)gerektiMana yolcuları ,Tanrı'yı onun yüzünde seyrettiler.
Nebilern ruhları Muhammedi hakikate ayna olan kamil insana tabi olur.Bu ayna velilere Hakk'ın nurunu gösterir
Tanrı zuhursuzluk aleminde gizli bir hazine idi,bilinmeyi istedi. Kendi sıfat ve zatını anlayıp ,ayetlerini(işaretlerini aynel yakin görebilsinler diye ,vücud bulmağa , oluşumu idrake kabiliyetli , Hakkı görmeğe layık bir topluluk yarattı.Bunlara Tanrı'nın zatını seyredebilecekleri bir ayna(kamil insan)gerektiMana yolcuları ,Tanrı'yı onun yüzünde seyrettiler.
Nebilern ruhları Muhammedi hakikate ayna olan kamil insana tabi olur.Bu ayna velilere Hakk'ın nurunu gösterir
MİM'İN SIRRI
Arapça alfabede Sin harfinden sonra gelen mim,süluk yolculuğunun sonunda erişilecek olan Muhammed makamının remzidr.Yani mim,Tanrı'nın zat nuruna ayn olan ,kainatın resulü olan Muhammed(s.a.v.)dir.
Bu nedenle insan ,İnsan-ı Kamili bu bağlamda anlamalıdır.Tanrı kendi kudretini kamil insanın gözünden seyretmiştirKamil insana verilen bu göz ile bakıp da ,can ve tenlerinin ne olduğunu anlayamayanlar ,amaçlarına ulaşamazlar.Gönül, Tanrı isimlerinin nuruyla cilalanmayınca ,aydınlanmaz.Tanrı'ya biliş olmaz.
Mana yolcusu ibret gözüyle baksa , ayna hükmündeki kamil insanda Tanrı'nın satını görür.Eşya'dan örtü kaldırılsa ,Tanrısal birlik ortaya çıkar.Bu konuda alınacak eğitim sonucunda zat nurunu gönül aynasında görmek mümkün olacaktır.Burada sözü edilen Tanrısal görüşü,Efendimiz (s.a.v)"MAZAGAL-BASAR"Gözü kaymadı(Necm 16-18)ayetinde belirtildiği şekilde mükemmel bir şekilde yaşamıştır.
Bu nedenle insan ,İnsan-ı Kamili bu bağlamda anlamalıdır.Tanrı kendi kudretini kamil insanın gözünden seyretmiştirKamil insana verilen bu göz ile bakıp da ,can ve tenlerinin ne olduğunu anlayamayanlar ,amaçlarına ulaşamazlar.Gönül, Tanrı isimlerinin nuruyla cilalanmayınca ,aydınlanmaz.Tanrı'ya biliş olmaz.
Mana yolcusu ibret gözüyle baksa , ayna hükmündeki kamil insanda Tanrı'nın satını görür.Eşya'dan örtü kaldırılsa ,Tanrısal birlik ortaya çıkar.Bu konuda alınacak eğitim sonucunda zat nurunu gönül aynasında görmek mümkün olacaktır.Burada sözü edilen Tanrısal görüşü,Efendimiz (s.a.v)"MAZAGAL-BASAR"Gözü kaymadı(Necm 16-18)ayetinde belirtildiği şekilde mükemmel bir şekilde yaşamıştır.
ÇOK BÜYÜK MEZİYET
Zalimin huzurunda zalime karşı haksızlıkları dile getirebilmek.Zalimden korkmadan,söylediklerinin içine nefsine ait kin ve düşmanlığı katmadan yapılan haksızlığı ve adaleti ifade edebilecek meziyette pek az insan kalmıştır.Bu tür insanların en büyük ortak yanları,dünyanın mal ve makamına(cahına)itibar etmeyen,mütevazi yaşan,insanlardan bir şey talep etmeyen şahsiyetlrdir.Bu genellikle Ehli tasavvuf içindeki zühd sahiplerinde olur.Ancak her şeyin sahtesi ve sulanmış taklitleri olduğu gibi,bugün üzerinde tasavvuf kimliği olduğunu iddia edipte siyasilerin ,makam sahiplerinin sofrasında oturan,onlardan ikbal bekleyen,yahut devlet imkanlarından yararlanma muradı içinde olan şahsiyetler bu ulvi yola gölge düşüren kişilerdir.bunlar uzun soluklu olmayıp kısa bir süre içinde foyaları meydana çıkmaktadır.Çünkü Cenab-ı Hakk,İslami söylemlerin siyasi saltanata alet edilmesini sevmez.Keza Tasavvuf yolunun piranı da tasavvufa ait kıyafet ve ritüellerin dünyevi murat ve maksat için kullanılmasına müsaade etmez,kullananalar ise saman alevi gibi kısa vakit içinde sönüp kaybolurlar.
HİMMET DÖRDÜNCÜ BASAMAKTADIR
Meşhur sözdür:"Baba himmet"."oğul hizmet".Himmet basamağın dördüncü basamağındadır.İlk başta Sevgi gelir ikinci basamak hürmet(saygı),üçüncü basamak hizmet,dördüncü basamak himmettir.bu nedenle Eğer bir zatın himmetine ulaşmak istiyorsak onu seveceğiz.Ona gıyapta ve huzurda hürmet edeceğiz.Ona hizmet edip kalbinde yer edeceğimz daha sonra himmet isteyeceğiz.Ama bugünün aciz olan bizleri sevgi,hürmet ve hizmetimiz olmadan hemen karşımızdaki birinden "Himmet"dilemekteyiz.
GAZAPTAN KURTULMA DUASI-HZ.HÜSEYİN
İmam Cafer hazretlerinin kerametlerindendir.Ne vakit dudağını kıpırdatıp birşeyler okuyunca Halife mansurun gazabi ve öfkesi giderdi.Bir gün Mansur yine gadaplı idi.Cafer-i sadık hazretleri huzuruna girince öfkesi dindi.İmam Cafer-i sadık7a ikramlarda bulundu hürmet gösterdi ve yolcu etti.İmamla beraber olan birisinin bu hal taaccübüne gitti ve sordu:"Ya İmam içeri girdiğinde dudakların kıpırdıyordu.Ne okudun da mansurun gadabı sükunet buldu:Hazreti imam buyurdu ki:"Dedem İmam-ı Hüseyin'in duasını okudum,ki o dua şudur:"(Ya iddeti inde şiddeti Ya Gavsi, inde Kurbeti ahreseni bi ayni kelleti ta tenamü ve ekfini bereketi kellezi tayeramü)
Ravi derki "Bu duayı ezberledim.Her ne vakit bana bir şiddet erişirse bu dua bereketi ile kurtulurum.
Ravi derki "Bu duayı ezberledim.Her ne vakit bana bir şiddet erişirse bu dua bereketi ile kurtulurum.
HİKMETLİ SÖZLER-İMAM CAFER SADIK
Evveli korku, sonu özür olan her bir günah ,Kulu Hakka ulaştırır.Evveli güven, sonu kibir olan her bir ibadet kulu Hakk Teala'dan uzaklaştırır. Kendini begenmiş olan itaatkar aslında asidir. özür dileyen asi de hakikatta itaatkardır.(İmam Cafer Sadık)
AKILLI KİMDİR ?
Nakledilir ki Cafer-i Sadık hazretleri,İmam Azam Ebu
Hanife’ye şunu sormuştu:”-Akıllı kimdir?”.Ebu Hanife:”Hayır ve şerrin arasını
temyiz eden” dyince Cafer-i Sadık hazretleri:Hayvanlar da ikisinin arasını
temyiz edebilirler.Kendilerini dövenle ot vereni birbirinden ayırt
ederler.Bunun üzerin Ebu Hanife sordu:”Ş halde size göre akıllı kimdir?”diye
sorunca Hazret-i İmam Cafer-i sadık buyurdu:”İki hayır ile iki şerrin arasını
temyiz edip de iki hayırdan daha
hayırlısını ihtyar eden,iki şerden daha ehven olanını tercih edendir.
HALK İÇİN OLANI,HALK İÇİN OLANI
İmam Cafer-i sadık
hazretleri üzerinde kıymetli bir elbise olduğu halde görünmüş ve kendisine,”Ey
Allah resulünün evladı ! Mensup olduğun Ehl-i beyt’in kıyafeti bu değildir”denilmişti.Bunun
üzerine Cafer-i sadık (r.a)soru soran adamın elini tuttu ve koynuna soktu.Süslü elbesinen altında eli
tırmalayan bir aba bulunduğunu gösterdi
ve şöyle dedi:
"- Şu üstteki halk
için, bu da Hak için (giyilen elbisedir.Halk için olanı açık,Hak için olanı
gizli tuttuk)"
İMAM CAFER-İ SADIK'DAN
Cafer-i Sadık hazretleri bir gün,bir müddet
halvete çekilmiş ve insanlarla irtibatı kesmişti.Süfyan-ı Sevri hazretleri
evine ziyaretine geldi ve sordu:”Halk, nefeslerindeki (feyz ve )faydalardan
mahrum kaldı.Niçin uzlete çekildin?
-Zaman bozuldu ve dostlar değişti,
sözünün hükmü şmdi ortaya çıktı!diyerek şu iki beydi okudu:
“Geçen gün gibi , vefa geçip gitti.
Halkın kimi hayal, kimi ümit peşinde.
Görünüşte dostluğu ve vefayı aralarında yayıyorlar
Ama kalpleri akreplerle dolu”
MÜSLÜMANLAR NİÇİN BİRLEŞEMEZ
Çünkü ,Müslümanlarda "ŞÜKÜR"ortadan kalkmıştır.Efendimiz veda hutbesinde ashabına şunları söylemiştir:Sizlere iki şey bırakıyorum.Allah'ın kitabı Kur'an ve Ehli Beytim.Kitap bozulmamış bir vaziyette ortada mevcutken niçin dünya üzerinde bir buçuk milyar müslüman parçalı bir vaziyette dağınık.Paraları ve canlarının güvenliği Amerika ve İsrail'e emanet.Kitap okumakla usta olunmaz.Bir sanat ancak yaşayan bir ustadan(öğretmenden)öğrenilir.Malzeme mevcut,ancak kum ve çakılı birbirine tutturarak sağlamlaştırıp beton haline getirecek çimento yok.Bu çimento,yapıştırıcı Resulullah'ın ehli beytidir.Ehl-i Beyttenim diyerek belki sayısız insanlar çıkabilir.Bu işi suistimal edenler bulunabilir.Sahtesi olacaktır diye altın aramaktan vazgeçilir mi?Ehli Beyti katleden emevi saltanatı yıkıldıktan sonra saltanata talip olan Abbasi hükümdarları dahi aynı zulmü yapmadılar mı?Bu günde particilik zihniyetinin devamı,geçmişteki sülaleciliğin devamının başka yüzüdür.Tüm meşreplerin,tüm mezheplerin güzel yüzlü güzel ahlaklı insanları öne çıkartılıp idare görevleri onlara tevdi edildiği zaman kısa bir vakitte Cenab-ı Hakk içimizde mevcut Ehli Beyt'in güzel insanını başımıza geçirecektir.
EHLİ SÜNNET VEL CEMAAT KİMLERDİR?
EHLİ SÜNNET VEL CEMAAT KİMLERDİR?sorusunu İmam Cafer-i Sadık hazretlerine sormuşlar.İmam şu cevabı vermiştir:
Şaşarım o kimseye ki,”Ehl-i Sünnet Ve’l Cemaat ile Ehli
Beyt(Mezhepleri)arasında fark vardır !” diye hayal eder.Zira hakikatta ,Ehl-i
Sünnet V’el Cemaat, Ehl-i Beyt’ten ibarettir.Bir kimse böyle bir batıla neden
saplanıp kalır,onu bilmem.fakat bildiğim şey şudur ki ,Efendimiz
Muhammede(S.A,V)iman edipte evladına yaranına iman etmeyen kimse,Efendimiz Muhammed’e(S.A.V)iman
etmemiş olur.Baksana,İmam Şafii ,Ehl-i Beyti son derece sevdiği için ,
Rafiziliğe nisbet ederek hapse atmışlardır.Bunun üzerin imam Şafii,şu mealde
şiir söylemiştir:”Eğer Efendimiz Muhammed’in(s.a.v.)Al’ini (ve hanei
halkını)sevmek Rafizilik ise ,ins ve cin şahit olsun ki ben rafiziyim”
UŞAĞA ATILAN FIRÇA
İmam Cafer-i Sadık
hazretleri söylendiğine göre bir gün bir iş için uşağını göndermiş,uşağın
dönüşü gecikince onu aramaya çıkmıştır.Bir yerde uşağını uyurken bulmuştur.Baş
ucunda uşağın uyanmasını beklemiş .Uyanınca ona şu fırçayı atmıştır:”Sana ne
oluyor ki gece gündüz uyuyorsun?Geceyi kendine,günüdüzü ise bize ayıracaksın”demiştir.
İmam Azam Ebu Hanife
hazretleri tam iki yıl Cafer-i Sadık hazretlerinin yanından ayrılmamıştır.Bu
iki yıla işaret ederek:”Levlessenetan le helekel Numan-iki yıl olmasaydı Numan
helak olurdu” demiştir.
NEFES-KUL HİMMET
Fatıma ananın eteğin
tuttum
Server Muhammed’e göz
gönül kattım
İmam Hasan ile çok meta
sattım
Şah Hüseyin ile dükkana
düştüm
Zeynel’i sevdim de aşnaya
yettim
Bakır’ı sevdim de musahip
tuttum
Cafer-i Sadıkla göz gönül
kattım
Naci deryasında ummana
düştüm
Kul Himmet üstadım bu
nasıl yazı
Lezzet verir şirin
muhabbet tuzu
Ali’nin altında zühre
yıldızı
Meylü muhabbeti Selman’a
düştü.
Kul Himmet (k.s)
LADİKLİ SULTAN'DAN
Metli Sultan'dan yetişen Hasan Hüda hazretlerinin kızı Hatice ablamızın kızından nakildir:Ladikli Hacı Ahmet Efendinin torunlarından derlenmiş kısa anekdotlardandır:
"Dedem gelen misafirleriyle sohbet ettikten sonra meyve ikram etmek isterdi bizde evimizde meyve yokki derdik sonra dedem oturduğu odasında küçük ahşap dolabının kapağını açar ve derdiki elma istiyorum derdi birde bakardık elma verilmiş üzüm derdi o dolaptan üzüm verilirmiş bütün meyveleri ister hepsini misafirlerine ikram edermiş biz hayretle seyrederdik dedemi diye anlatıyorlarmış Buna benzer oturduğu zaman kaybolduğunu nereye gittiğini sordukları zaman cihada gittiğini cihaddan galip olarak döndüğünü anlatirmış (inşaallah devam edecektir)
"Dedem gelen misafirleriyle sohbet ettikten sonra meyve ikram etmek isterdi bizde evimizde meyve yokki derdik sonra dedem oturduğu odasında küçük ahşap dolabının kapağını açar ve derdiki elma istiyorum derdi birde bakardık elma verilmiş üzüm derdi o dolaptan üzüm verilirmiş bütün meyveleri ister hepsini misafirlerine ikram edermiş biz hayretle seyrederdik dedemi diye anlatıyorlarmış Buna benzer oturduğu zaman kaybolduğunu nereye gittiğini sordukları zaman cihada gittiğini cihaddan galip olarak döndüğünü anlatirmış (inşaallah devam edecektir)
İLAHİ
Çün ledün ilmi demadem
kalbine ilham olur
Neyler el dil Arif-i Billaha
yazmak okumak
Kil ü Kali terk idüp
dilden tıraş et hubbini
Adliya yeter okursan bab-ı
aşktan bir varak
(Şeyh Adli Sümbüli (k.s)
HİKMETLİ SÖZLER-İMAM MUHAMMED BAKIR HAZRETLERİ
Allah Teala Şuayp Peygambere vahiy gönderdi,”Ben senin
kavminden yüzbin kişiye azap
göndereceğim.kırk bini kötülerdir,altmış bini
de iyilerdir”Şuayb, “Ya Rab! Kötüleri azaplandırıyorsun; iyilerin suçu
nedir?”dediğinde Allah Teala ‘dan vahiy gelir:” Onlar da kötülere yağclık
yapıp, benim gazaplandığım yerde gazaplanmadılar.”
*Allah teala , insanların
ısrarla birbirlerinden bir şey istemelerini sevmez. Ama kendisinden bir şeyin
ısrarla istenilmesni sever”
*Allah Teala dünyayı hem sevdiğine verir, hem sevmediğine
fakat dini ancak sevdiği kimseye verir.
*Kıyamet günü en çok üzülen
insan,adil birisinin (adil önderin)iyiliğini söylemesinin yanısıra, onu bırakıp
kötünün peşinden giden insandır.
*Üç şey dünya ve ahiret
güzelliklerindendir.Zulüm yapanı affetmek, dostluğu kesenle dostluk kurmak ve
cahillik yapana yumuşak davranmak
*Üç şey insanı
çökertir:kendi amelini büyük görmek,günahını unutmak, ve kendi fikrinden
hoşlanmak
Allah Teala hayır yapmayı
dünya ehline ağır kılmıştır.Çünkü hayır kıyamette ölçülürken mizanda da ağır
gelecek .Allah Teala şerri dünya ehline hafif kılmıştır.Nitekim kıyamette şer
ölçülürken hafif gelecektir
AZAPTAN EMİN OLUNACAK İKİ KAYNAK
İmam Muhammed Bakır buyurmuşlardır ki:
“Yeryüzünde Allah
azabından iki aman verdi;biri kaldırıldı,öbürüne yapışın.Kaldırılan aman ,Allah’ın
salatı O’na ve soyuna olsun ,Resulullah’tı.durup kalan aman ise
istiğfardır.Allah Teala:”Sen,onların içinde oldukça ,onları azaplandırmaz ve
gene yargılanma dilerken , Allah, onlara azap vermez”buyurmuştur.
Tam fakih o kişidir ki
Allah'ın rahmetinden ümitsiz hale düşürmediği , Allah’ın lütfundan onlrı meyus
etmediği gibi Allah'ın mekrinden de onları emin etmez.
İnananların zanlarından
sakının çünkü yüce Allah gerçeği dillerine ilham eder”
29 Ocak 2017 Pazar
ŞEYH OSMAN SERACEDDİN HAZRETLERİ
ŞEYH OSMAN SERACEDDİN
HAZRETLERİ
Azizim Necip Efendi anlatmıştı.Seyyid
Ali Baba hazretleri bana,Kırıkhan’da bulunan bir adamdan bahsetti.Tatlıcı Hacı
İzzettin Eroğlu’ndan.Kırıkhandan geçerken bu zatın evinde misafir olarak
kaldığını,bu zatın hanımının da kocasına biraz meşakket verdiğini,bu zatın
evinde kalmak gerekir mi?gerekmezmi?diye bana sual yöneltti.Üçlerden bir zat
güya bana sual soruyor.Haşa.Sualin altında bir mana aramak gerek diye
düşündüm.Ben mutlaka bu zat ile tanışmalıyım düşüncesi ile hemen kırıkhan’a
gittim.Adamı tanımıyorum.Dört yol ağzında indim.aradığm adamın ismini yahut
tatlı dükkanının neresi olacağını soracağım.Kalabalık içinde birisi dikkatimi
çekti.Sanki birisini arıyormuş gibi etrafa bakınıyor.Benden yaşça ileri.Yanına
yaklaştım.”Efendi ! Tatlıcı İzzettin diye birini arıyorum,dükkanı nersi?”diye
sorunca adam bana dikkatlice baktı ve “Seni Ali Baba mı gönderdi?”dedi.Anladım
ki aradığım adam imiş.”Haydi eve gidelim “diyerek ara sokaklardan yürüyüp sokak
içinde ikinci kat olan evine götürdü.Evindeki sohbette şunları anlattı:”Seyyidlerden
Osman Seracettin hazretlerine üç ayda bir ziyarete giderim.O zaman İran’da
idi.Bir ziyaretimde hazreti beklerken bir de baktım bekleyenler içinde Kırıkhan’ın
külhanbeyi ,zenginlerden haraç alan,etrafında yirmi otuz adamı olan,vurducu
kırdıcı birisi bekliyor.Şehirden tanıdığım için hayret ettim.Sordum :”Sen burda
ne geziyorsun?”.Adam bana :”Bu zattan ne istekte bulunursan Allah verirmiş
dediler.Bende istemeye geldim.Araba ,avrat,para isteyeceğim”dedi.Biraz sonra
Şeyh osman Seraceddin hazretleri içeri geldi.misafirlerle musafahalaşırken
bizim hemşeri Şeyhe aynı şeyleri söyledi:”Efendim ben bekarım Avrat
istiyorum.Araba istiyorum.Para istiyorum”dedi.Seraceddin hazretleri gülümsedi
ve “Allah versin”dedi.Memlekete döndüm ve bu adamın şu hikayesine muttali
oldum.Bu adam şehrin Hassa yolu üzerinde Beyazid-i Bestami hazretlerine
giderken sağ tarafta şehir dışında ıssız
bir mevkide tek odalı kerpiç bir evde
tek başına yaşar.Odaya küçük bir mutfak
bitişiktir.tuvleti dahi dışarıdadır.adam belalı ,vurducu kırdıcı olduğu
için Belediye bile illallah etmiş elektrik ve su çekmiştir.Zenginleri
dolaşır,onlardan ”koruma bahanesiyele” haraç alır.Tüm kavgaların içinde
vardır.hadiseden kendisi sıyrılır.butlaka içeri adamlarından birisi
girer.Reyhanlı’nın zengin ağalarından birisi arabası ile Kırıkhanda bir ağanın
yanına gelir.Bu adamda oradadır.Reyhanlı’lı arabasını değiştireceğin
söyler.Bizim ipsiz lafa girer:Alırım ancak parasını pamukta veririm.Zira
Yörenin iki para kazanç vakti vardır.Tarladaki buğday ve pamuğun hasat
zamanı.Reyhanlılı,bu ipsizi tanımaz,ancak,Kırıkhanlı ağanın yanında gördüğü
için onuda varlıklı biri sanır ve arabanın anahtarını uzatır,gider.Kırıkhanlı
ağa ,Reyhanlılı ağaya bir şey diyemez.Bizim
ipsiz araba sahibi olmuştur.iki üç adamını arabaya bindirir Takım elbiseli bir
vaziyette Maraş’a gezmeye giderken akşam vakti girmiştir.Yol kenarında bir
çiftliğe girerler ve “Tanrı misafiri” derer.Son model arabanın içinde Reis iner
adamlarıda el pençe vaziyette saygı gösterirler.Çiftlik sahibi bunu zengın biri
sanır.Bir koyun kestirir akşam misafir eder.Reis,sohbetin koyulaştığı bir
zamanda halinden dert yanar,bekar olduğunu,kısmet bulamadığını”söyler.Çiftlik
sahibi derki,benim sekiz oğlum bir kızım var.İstersen bu kızımı sana
nikahlıyayım der.Köyün imamı çağrılır orada nikah yapılır.Ertesi gün nikahlı
eşini de arabaya alır ve Kırıkhan’a dönerler.Kızcağız tek odalı kerpiç evde
yaşamaya başlar.iki ay sonra Maraştaki kayınpeder kızını ziyaret için iki
oğluyla birlikte Kırıkhan’a gelir,sora
soruştura evi bulur.meseleyi anlar,kızını alır geri götürür.Pamuk zamanı
olmuştur.Araba sahibi gelir ,parasını istemeye .soruşturmuştur ki bu adam bir
berduş.Parasını isteyince adam arabanın anahtarını geri uzatır.Hikaye burada
biter bizimki bir sene ihtişamlı yaşamıştır.Vakit bitmiştir sonra eski hayatına
devam eder.”Azizim sözü burada bitirdikten sonra Osman Seraceddin hazretlerini
Türkiyenin kabul etmediği bir dönemde
(İngiltere’de ,Fransa’da e ispanya’da mekanlarının olduğunu beyanla,Kutup olan
bu zat’ın bu mülklerle ilgilerinin başka
başka hikmetlerinin olduğunu beyanla,başlarında Hacı Nuri olan isimli bir zatın
olduğu İstanbul-Kapalıçarşıda kuyumculuk yapan yirmi esnafın Şeyh Osman Seraceddin hazretleri Türkiyede
iken tüm masraflarını karşıladığını ve her yıl kazançlarından külliyetli bir
miktarın dergahın masraflarının karşılanması amacıyla Şeyhe gönderildiğini belirten
uzun bir hikaye anlatmıştır.Özel sır konularına girdiği için bu hikayeyi
aktarmıyorum.
AKIL MI? NAS MI?
AKIL MI? NAS MI?
Ebu Hanife hazretleri ile
İmam Muhammed Bakır hazretleri karşılaşırlar.İmam sorar:Ceddim Resulullah’ın
dinini ve hadisleri kıyasla değiştiriyormuşsunuz ?deyince Ebu Hanife hazretleri
:”Haşa”der.İmamı Bakır hazretlrinin önüne diz çöküp şu açıklamaları yapar:Efendim
size üç sualim var, onlara cevap lütfedin”diyerek söz başlar:Evvela,kadın mı
zayıftır? Erkek mi?”.Bakır hazretleri cevap verir:Kadın !.
Kadının mirasta hissesi
kaçtır?”.”Adam iki hisse alır.Kadın bir hisse alın”.Bu dinin emridir.Eğer ben
dini bozacak olsam erkeğin hisseni bir,kadının hissesini iki yaparım.Çünkü
kadın zayıftır,kazanç yolları azdır.Erkek kuvvetlidir,çok çalışır,çok kazanır
nasıl olsa geçinir.Fakat ben kıyas yapmıyorum.Nas’la amel ediyorum.”der. ve
söze devam eder:
“- İkincisi namaz mı
faziletlidir, yoksa oruç mu?”.İmam Bakır hazretleri :”Namaz daha faziletlidir”der.Ebu
Hanife devam eder:”Resulullah (s.a.v.)kavli böyledir.Eğer ben onun dinini
bozmuş olsam , kadının hayzdan temizlendikten sonra kıyasa göre namazını kaza
etmesini emrederdim.Orucunu kaza ettirmezdim.Fakat ben kıyasla böyle bir şey
yapıyor muyum?”
Üçüncüsü:”Bevil mi pistir?
Meni mi?”
-“Bevil daha pistir”.
“Eğer ben atanın dinini
kıyaslarla değiştirmiş olsam kıyasa göre
bevilden gusül yapılmasını, meniden abdest alınmasını emrederdim. Fakat ben hadisi şerife aykırı rey
kullanarak, kıyas yaparak Resulullah (b.a.v.)’ın dinini değiştirmekten Allah’a
sığınırım”.
Bunun üzerine İmam Bakır
hazretleri,Eb Hanifeyi kucakladı ve alnından öptü.
28 Ocak 2017 Cumartesi
NEFES-HACI BEKTAŞ-I VELİ
Çünkü açıldı hicab-ı
Afitab-ı kulkefa
Zahir oldu nuru
Errahman alel arşisteva
Der Hasan Hulki Rida ile
Hüseyin_i Kerbela
Kim Ali’nin Zülfikar-ı
Suru İsrafil’dir
Çün İmamet geldi batın
aleminden zahire
İsmolup ayni müsemma yetti
ev vel-ahire
Bildi Zeynel Abidin
dedi Muhammed Bakır’a
Nutku mutlaktır ki Zat-ı
Hazret-i Haktır
Dinle ol nutki ki Cafer’i
Sadıkta’dır
Kim Ali’nin Zülfikar-ı
Suru İsrafildir
Alemi ala ve Şerhi name-i
Ebrar imiş
Sureti manada nakdi Haydar’ı
Kerrar imiş
Hem nübüvvet hem velayet
hatmi bu Esrar imiş
Kim Ali’nin Zülfikar’ı
suru İsrafil’imiş
(Hacı Bektaş-ı Veli)
CİNNİLERİN HELAL VE HARAMLARI
CİNNİLERİN HELAL VE
HARAMLARI
İmam Bakır hazretlerinin
oğlu Cafer-i Sadık’tan rivayet edilmiştir ki bir gün babamın huzuruna girmek
istedim, o anda huzurunda cemaat vardı, biraz bekledim.Hazreti İmamın huzurundan
on iki kişi çıktı.Selam verip geçtiler; üzerlerinde dar ve garip giysiler ve ayaklarında acayip nalınlar vardı.Hiç birini
daha evvel görmüş değildim.
İmam Bakır’ın huzuruna
girince Hazret buyurdu ki,”Bunlar cinnilerden olan kardeşlerinizdir.;sizler
nasıl ki helal ve haramlardan sorarsanız, onlar da sorar öğrenirler” buyurdu.
EHLİ ZİKİR KİMDİR?
EHLİ ZİKİR BİZİZ
Nahl suresinin 43.ncü
ayetinde geçen:”Eğer bilmiyorsanız bilmediklerinizi Ehl-i Zikre sorunuz”sözünün
manasını İmam Muhammed Bakır hazretlerine sormuşlar.Hz.İmam’ın cevabı ise:”Ehl-i
Zikir biziz”diyerek mana vermiştir.
HİKMETLİ SÖZLER (İMAM ZEYNEL ABİDİN)
*Salih insanların meclisi
,insanı düzelmeye doğru götürür.
*İhtiyaç olan şeyleri
halktan az istemek(sık sık talepte bulunmamaktır)hazır bir zenginliktir.
*Sağ tarafında iken sana
küfür eden bir kimse,soluna geçer , senden özür dilerse özrünü kabul et.
*O Allah ki nimetini
itiraf etmeyi “Hamd”,şükrünü yerine getirmekten aciz olduğunu bildirmeyi “şükür”saymıştır.
(İmam Zeynel Abidin)
NEFES
Dedim aydınlık var dedi
elimdir
Dedim günahım çok dedi
gönlümde
Dedim mehtap nedir dedi
koynumda
Dedim ki göreyim söyledi
yok yok
Dedim vatanın mı dedi
elimdir
Dedim bülbülmüdür dedi
gülümdür
Dedim Nesimi Şah dedi
kulumdur
Dedim satarmısın söyledi
yok yok
(Seyyid Nesimi k.s.)
NEFES
Ey beni aşk ateşine
yandıran
Aşk senin aşık senin maşuk
senin
Hem seven hem sevilen hem
sevdiren
Aşk senin aşık senin maşuk
senin
(Hz.İmam Zeynel Abidin
hazretleri)
ÇIKMA RIZADAN
ÇIKMA RIZADA
Ey gönül sandın mı sen
derviş oldun
Bu menzil uzaktır çıkma
rızadan
Verdiğin ikrara sen dara
durdun
Hakkı niyaz eyle çıkma
rızadan
KulhüvAllahü ehad sen de
okudun
Mürşit cemalinde hatim
eyledin
Aynı cem sırrını ey gönül
gördün
Kendini hak eyle çıkma
rızadan
Mahzuni bu sırrı bil
Esrar-ı Hak
Bu deryayı umman sen
kendine bak
İmam-ı zamanın nutkunu bil
hak
Canın feda eyle çıkma
rızadan
(Mahzuni k.s)
27 Ocak 2017 Cuma
HİKMETLİ SÖZLER-HZ.HÜSEYİN (R.A)
*Selamın yetmiş sevabı vardır.Altmış dokuzu selam verene, biri de selam alanadır.
*Bazıları Allah'dan bir şey umarak ibadet ederler; bu , tacirlerin ibadetidir.Bazıları da ateşten korkarak ibadet ederler; bu kölelerin ibadetidir.Bazıları da Allah'ın nimetine şükür olarak ibadet ederler; işte bu hür insanların ibadetidir.İbadetin en faziletlisi de budur.
*İnsanların size olan ihtiyaçları , Allah'ın size verdiği nimetlerdendir.Allah'ın nimetlerine yüz çevirmeyin, yoksa sonra belaya dönüşür.
*"Zenginlik nedir?"diye sorulduğunda şöyle buyurdu: Arzuların az olması ve yeterli bir rızka razı olmaktır.
*Bazıları Allah'dan bir şey umarak ibadet ederler; bu , tacirlerin ibadetidir.Bazıları da ateşten korkarak ibadet ederler; bu kölelerin ibadetidir.Bazıları da Allah'ın nimetine şükür olarak ibadet ederler; işte bu hür insanların ibadetidir.İbadetin en faziletlisi de budur.
*İnsanların size olan ihtiyaçları , Allah'ın size verdiği nimetlerdendir.Allah'ın nimetlerine yüz çevirmeyin, yoksa sonra belaya dönüşür.
*"Zenginlik nedir?"diye sorulduğunda şöyle buyurdu: Arzuların az olması ve yeterli bir rızka razı olmaktır.
EY ALİ
Ey ALİ
Haddinden fazla uyumak
kalbi öldürür, unutmayı çoğaltır.Fazla gülmek gönlü perişan eder, insanda vakar
bırakmaz.Çok günah işlemek kalbi karartır, pişmanlık verir.
Ey Ali
Borcun az olsun.Borç dinin
harap olmasına , insanın gönlünü meşgul etmeye ve insanın kalbini karartmaya
sebeb olur.Cuma gecesinde Bakara suresini okuyan kimseye yer ile gökler nur ile
dolar.Duhan suresini okuyan kimsenin işlediği ve işleyeceği günahları affolur.Yatacağı
zaman Vesselam-ı vettarik suresini okuyan
yıldızlar adedince sevaba gark olur.
HZ.CEBRAİL'İN İSTEĞİ
Cebrail
(a.s)şöyle buyurur:
“Keşke
dünya insanlarından olsaydım da yedi şeyi işleseydim.”
1.
Beş vakit namazı
cemaatla kılsam
2.
Hastaları ziyaret
etsem
3.
Cenaze namazını
kılsam
4.
Alimlerle beraber
sohbet etsem
5.
Susayanlara su
dağıtsam
6.
İki dargını
barıştırsam
7.
Yetimlere
iyilikte bulunsam
MERSİYYE-MUHARREMİYYE
Şah Hüseyin’in firkatine
ağlayan gelsin beri
Ah ü vah edip dem-a-dem
ağlayan gelsin beri
Kerbela-yı aşk içinde can
ile olan şehid
Can u başa kalmayıp kanlar döken gelsin beri
Hak civarında şehidler
menzilin bulmağıçün
Arşı seyran etmeğe canlar
veren gelsin beri
Kutb-ı alem şeyh Şaban-ı
Aziz erkanına
Leyye-i aşurede ihya eden
gelsin beri
Hem Muhammed meclisinde
Çar-yar gibi gelip
Hal ile derviş Ömer irşad
olan gelsin beri
(Şeyh Ömer Fuadi i Şabani)
YAMALIZADE HALİFESİ YUSUF ZİYA BEY
YAMALIZADE
HALİFESİ YUSUF ZİYA BEY
Yamalızade
Ali Rıza Efendi(ö:1939-Uşak) Kuvayı milliyenin Ege’de mali işlerini yürüten
Atatürk’ün çok güvendiği Yusuf Ziya beyin şeyhidir.Tekkelerin kapatılması ile
alakalı karar Uşak’da alındığından Yamalı dede Meclisi Meşayıhın ve tekke
mensuplarının çoğunun hal ve tavırlarından
da anlaşılacağı üzere tekkelerden feyz kaldırıldığı kanaatıyla ulul emre
itaatı Hakk’ın emrine itaat kabul ederek kapatmaya karşı olmamış ve 1925 ‘den sonra
mahfi yaşamıştır. Bu zatın babasının yüzünde”ben”olduğu için Yamalızade
lakabıyla tanınmış, soyadı kanunundan sonra “Yamalıoğlu”soy adını
almıştır. Yamalıbabanın yerine 1939 da Yakupzade hafız mustafa Özyürek
efendi(d:1887-ö1973) yolu devam ettirmiştir. Yakup Babayı yakinen tanıyanların
ifadesine göre hutbelerinde “Allah’ı isteyen eteğime tutuversin”diyecek kadar
açık sözlü olmasına rağmen tasavvufi yönden halktan gizlenmeyi bilmiştir. Yamalızade
Şeyh Ali Rıza efendiyle alakalı gördüğü bir mana üzerine “Efendim huzurunuza
bomboş bir teneke olarak geldim, ne doldurursanız kabulümdür”diyerek ona teslim
olmuştur.Yakup aziz, şeyhinden sonra post'a oturmuştur.1939.
ŞABANI VELİ HAZRETLERİNDEN SONRAKİ SİLSİLE
ŞABAN-I
VELİ HAZRETLERİNDEN SONRA HALVETİYE SİLSİLESİ
1-Piri
Tarikat ,Şeyh Şaban-ı Veli (1499-1569 Kastamonu)
2.Şeyh
Osman Efendi (ö:14 Haziran 1569 Kastamonu)
3.Şeyh
Hayreddin Efendi (ö:1579 Kastamonu)
4.Şeyh
Abdülbaki Efendi (ö:1589-İskilip)
5.Şeyh
Muhiddin Efendi (ö:1604 Kastamonu)
6.Şeyh
ömer Fuadi (ö:1636 Kastamonu)
7.
Şeyhİsmail Kutsi-i Çorumi ö:1648 Şam)
8.Şeyh
mustafa Musluhiddin Çelebi (ö:1669)
9.Şeyh
Aliyyül Atvel Karabaş-ı Veli (ö:1686 Mısır)
10.Şeyh
Üsküdarlı Mehmet Nasuhi efendi (ö:1718
İstanbul)
11.Şeyh
Abdullah Rüşdi (ö:1728 Mudurnu)
12.Safranbolulu
Zoralı şeyh Mehmet Esad efendi(ö: ? türbesi Karabük’e bağlı Zorban köyü)
13.Çerkeşli
Şeyh mustafa Efendi(ö:1814 Çerkeş)
14.Şeyh
Hacı Halil efendi (Geredeli Azizi)(ö:1843 Gerede)
15.Şeyh
Salih Efendi (Hacı halil efendizade)(ö:1878
Kütahya)
16.Şeyh Mehmet sadık Efendi (ö:1922
Odunpazarı-Eskişehir)
17.Şeyh Yamalızade Ali Rıza efendi
(ö:1939 Uşak)
18.Şeyh Yakupzade hafız Mustafa Özyürek
(ö:1973 Uşak)
19.Şeyh ……………….
Seyyid Yahya hazretleri derki:
“Her pirin mücazları(icazet verdikleri) ve perverdeleri
(hususi yetiştirdikleri)olur. Mücazlar çok olsa doğrudur.Amma perverde birdir ki
o, pirin vefatından sonra zuhur eder. Hakikatta sahib-i telkin ve ehli
irşad odur. Amma mücazlar tevbe ve istiğfar vermek için ve adabı tarikat öğretmek içindir”
ŞABAN-I VELİ HAZRETLERİNİN DUASI
Şifahi
olarak gelen bilgilerde Şaban-ı Veli hazretleri, Cenab-ı hakk’dan kendi erkanına
mensup olanların şu beş şeyle mükafatlandırılmalarını dilemiş, bu da kabul
edilmiştir.Bu hususta şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Benim
postum ve silsilem kıyamete kadar baki olsun,dervişlerime cin musallat olmasın,
dervişlerim deprem enkazında kalmasınlar, suda boğularak ,ateşte yanarak ve tüberkülozdan ölmesinler”
Hz.Şaban-ı
Veli, kutbiyyet makamına ulaştığı vakit Cenab-ı Hakk’dan üç şeyi niyaz
etmiştir:
1.Tarikatına
intisap edenlerden bir kimse seyrü sülukun sırlarına haberdar olmadan vefat
ederse ,o kimseye son nefesinde Tevhidi Zat zevkinin ihsan buyurulması
2.Tarikat
saliklerinin cin ve peri tasallutundan , bilhassa sihir yapıcıların
sihirlerinden muhafaza buyurulması,
3.Kıyamet
gününe kadar ariflerin eksik olmaması ve silsilesinin kesilmemesi
İLAHİ (MUSTAFA ÖZYÜREK)
Ey
gözüm nuru ne bilsin gizlidir esrarımız
Cahil
ü nadan ne bilsin anlamaz ahvalimiz
Kuş
dilidir dilimiz her Süleyman anlamaz
Rümuzat
u işaretle söyleriz akvalimiz
Halvetiyiz
durmayız biz süreriz erkanımız
Hak
yoludur yolumuz hem Şaban Veli
sultanımız
Kimse
görmez döneriz biz devreder devranımız
Kimse
duymaz aşk ile arşa çıkar efganımız
Kördür
ol münkir olanın kalp gözü görmez bizi
Can
kulağı sağır olan duymadı feryadımız
Onsekizbin
alemi gezdik dolaştık aşk ile
Göremez
ama olanlar bu bizim seyranımız
Görmeyiz
biz masivayı pek severiz vechullanı
Her
zerreden görmek oldu halis muhlis efkarımız
İşitmeyiz
efsaneyi istemeyiz kaşeneyi
Ayrılmayız
yolumuzdan sağlamdır imanımız
Ayrılmayız
şeriattan Hakka giden tarikattan
Haberdarız
hakikattan nadan bilmez ahvalimiz
Masivaya
tapmayız biz yolumuzdan sapmayız biz
Münkirlerden
korkmayız biz İmam Ali öz babamız
Hakka
doğrudur özümüz secdede daim yüzümüz
Yalan
değildir sözümüz saklıdır ol namazımız
Her
nefeste ezkarımız Cemal-i Hak didarımız
Münkir
bilmez esrarımız acaiptir seyranımız
Yetmiş
bin hicap geçeriz Hakk'ı her şeyden sezeriz
Her
dem Mirac biz ederiz kimse görmez Miracımız
Derviş
Mustafadır adım Hakk'a vardım adım adım
Dersimi
Ali’den aldım Muhammeddir serdarımız
(Yakupzade
Şeyh Mustafa Özyürek (öl:1973)
İLAHİ
De İmam Hüseyin’i seven
canlara
Yansın kan ağlasın matem
ayında
Kerbela’da şehitlerin
halini
Bilsin kan ağlasın matem
ayında
Sakınsın olmasın bu ayda
hurrem
Bilsin ol can bu ay mah-ı
muharrem
Ah Hüseyin deyip yarama
merhem
Sarsın kan ağlasın matem
ayında
Mehabbet ile bildirsin
özünü
Kanlı yaş ile doldursun
gözünü
Seyyah dede topraklara
yüzünü
Sürsün kan ağlasın Matem
ayında
(Seyyah Dede k.s)
HZ.İMAM HÜSEYİNDEN GASBEDİLEN MALLAR
Hz.İmam Hüseyin efendimiz Kerbelada şehit edildiğinde malları gasb edilmişti. Eşyaları arasında bir miktar kızıl altın çıktı. Şimr mel'unu bunlara el koydu.Sonra kendi kızına çeyiz yapmak için bu altınları bir kuyumcuya vererek ziynet yapmasını istedi.Kuyumcu bu altınları ateşte erittiğinde altın eriyip kayboldu. Şimr mel'unu bunu duyunca kuyumcuyu yanına getirtti ve gözleri önünde eritmesini söyledi.Kuyumcu bu işi tekrarladığında yine altınlar mahv ve helak oldu.
Rivayet ederlerki Hz.Hüseyin'in Kerbelada el konulan develerini keserek etlerini yemeye çalışanlara deve eti öyle acı bir şekilde idi ki kimse yiyemedi ve etleri ateşe atıp yaktılar.
Rivayet ederlerki Hz.Hüseyin'in Kerbelada el konulan develerini keserek etlerini yemeye çalışanlara deve eti öyle acı bir şekilde idi ki kimse yiyemedi ve etleri ateşe atıp yaktılar.
TARİH,GAFİLLERE TEKRARDIR
Abdülmelik bin Umeyr şöyle rivayet eder.
Hz.Hüseyin Efendimizi şehid eden askerlerin komutanı Allah'ın lanetinin üzerinde olacağı Ubeydullah bin Ziyad Kufe'de sarayında otururdu.İmam Hüseyin'in mübarek kesik başı bir tepsi içinde önünde dururdu..Zaman oldu Ubeydullah bin Ziyad melununun başı yine Kufe sarayında Muhtar'ın önünde bir tepsi içinde durdu..Sonra zaman oldu Muhtar'ın başı Musaab bin Zübeyr'in önünde tepside durdu.ve Sonra Musaab bin Zübeyr'in başını gördüm, Abdülmelik bin Mervan'ın önünde dururdu.Bu olaylar çok az zaman içinde olmuştur.Bu olayı Abdülmelik bin Mervan'a söylediğimde çok korktu ve Kufe sarayını yıktırdı.Ama o melun da helaktan kurtulamadı
Hz.Hüseyin Efendimizi şehid eden askerlerin komutanı Allah'ın lanetinin üzerinde olacağı Ubeydullah bin Ziyad Kufe'de sarayında otururdu.İmam Hüseyin'in mübarek kesik başı bir tepsi içinde önünde dururdu..Zaman oldu Ubeydullah bin Ziyad melununun başı yine Kufe sarayında Muhtar'ın önünde bir tepsi içinde durdu..Sonra zaman oldu Muhtar'ın başı Musaab bin Zübeyr'in önünde tepside durdu.ve Sonra Musaab bin Zübeyr'in başını gördüm, Abdülmelik bin Mervan'ın önünde dururdu.Bu olaylar çok az zaman içinde olmuştur.Bu olayı Abdülmelik bin Mervan'a söylediğimde çok korktu ve Kufe sarayını yıktırdı.Ama o melun da helaktan kurtulamadı
KONUŞMASINI BİLE FASIK
Belimi iki
adam kırmıştır.Konuşmasını bilen fasıkla şuursuz abit. O, diliyle fasıklığını
örtüyor ve bu da ibadetiyle cehaletini.Aldananları bunlar aldatır.Ben Hazret-i
Resulullah (s.a.v.)’dan duydum, şöyle buyuruyordu; Ey Ali Benim ümmetimin helak
oluşu konuşmasını bilen münafıkların
eliyledir(Hazret-i Ali Kerremullahi veche)
Bu söz her devir için geçerlidir.Çünkü sözde sihir vardır derler.Bilhassa din adına konuşanlar ,yahut konuşmalarına din katanlar, sözlerine dini kavramları katanlar ve kulağa hitap edenler her zaman bir adım önde olurlar.Çünkü insanın gözü ile kulağı arasında dört parmak uzaklık vardır.Göz ile görülenin hak, kulak ile duyulanın batıl olduğunu büyüklerimiz ifade etmişlerdir.Kendisi israf içinde yaşayan padişah halka israftan kaçmayı telkin ederse, padişahın halini gören halk üzerinde bir tesiri oluşmaz.Kendisi zühd içinde yaşayanın ise bir şey söylemesine gerek yoktur.Çünkü Hal te'sir eder.
HİKMETLİ SÖZLER(HZ.ALİ kvH)
İnsanlar
dünyalarını düzene sokmak için dinlerine ait bir şeyi terk ettiler mi, Allah
onları ondan daha zararlı bir şeye uğratır
*Allah’ın
dini, kişilerle tanınmaz.,Hakkın nişaneleri ile tanınır.;sen Hakkı tanı, Hakka
uyanları da tanırsın.
*İyi ve
yumuşak davranışla ıslah olmayan kimse hak ettiği cezayı vermekle düzelir.
*Bir
toplumun yaptığına razı olan onlardan sayılır, batıl işte bizzat bulunan
kimsenin ise iki suçu vardır, o işi işlemek suçu ve o işe razı olmak suçu
*Bütün
hayırlar üç şeyde toplanmıştır: Bakış, susma ve konuşma .İbret alınmayan her
bakış boştur, fikirle birlikte olmayan her susma gaflettir, içerisinde zikir
olmayan her konuşma lagvdir.Ne mutlu bakışı ibret, susması fikir, konuşması zikir
olan ,hatalarına ağlayan ve eziyet etmeyeceğinden insanların emin olduğu
kimseye
26 Ocak 2017 Perşembe
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM(NAZIM HİKMET)
senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin... Fedakârlığımı anlıyorsun: vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orda beraber yaşarız külümün içinde külün, ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar... Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak: biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım. Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde? İçimden bir şey: belki diyor. 18 Şubat 1945 |
Nazım Hikmet Ran
|
İLAHİ
Kurretül Ayn-i Habibi
Kibriyasın ya Hüseyin
Nur-u çeşm-i Şah-ı Merdan
Mürtezasın ya Hüseyin
Sana güllerle dokunan hiç umar
mı mağfiret
Goncayı gülşen sera-yı
Mustafasın ya Hüseyin
Ehli mahşer dest-i
Hayderden içerken kevseri
Sen susuzlukta şehid-i
Kerbelasın ya Hüseyin
Hem ciğerpare-i Zehra
Fatıma Hayrün nisa
Ehli Beyti Mücteba Al-i
abasın ya Hüseyin
Sad hezaran lanet olsun ol
Yezid’in canına
Nice kasteddiler sana
nur-u Hüdasın ya Hüseyin
Kıl şefaat Arif’e ceddin
Muhammed aşkına
Arsa-yı mahşerde makbulü
revasın ya Hüseyin
(Arif-i
Rumi k.s)
İLAHİ
Geçerüz dünyada can-ü canandan
Kerbela'da akan kandan geçmeyiz
Geçeriz ukbada bağ-ı cinandan
Kerbela'da akan kandan geçmeyiz
Kanar hala kalbimizde bu yara
Hayber'iyiz meyletmeyiz ağyara
Çekselerde bizi sonunda dara
Kerbelada akan kandan geçmeyiz.
Hüseyin bizim canımız, cananımız
Hasan dahi dinimiz imanımız
Kırılsakta pirimiz civanımız
Kerbela'da akan kandan geçmeyiz
Aşki ağlar şehid-i Kerbela'ya
Gözyaşıyla niyaz eder Mevla'ya
Katlanırız bin bir türlü belaya
Kerbela'da akan kandan geçmeyiz
(Hazreti Aşkıyyül Halveti k.s)
Kerbela'da akan kandan geçmeyiz
Geçeriz ukbada bağ-ı cinandan
Kerbela'da akan kandan geçmeyiz
Kanar hala kalbimizde bu yara
Hayber'iyiz meyletmeyiz ağyara
Çekselerde bizi sonunda dara
Kerbelada akan kandan geçmeyiz.
Hüseyin bizim canımız, cananımız
Hasan dahi dinimiz imanımız
Kırılsakta pirimiz civanımız
Kerbela'da akan kandan geçmeyiz
Aşki ağlar şehid-i Kerbela'ya
Gözyaşıyla niyaz eder Mevla'ya
Katlanırız bin bir türlü belaya
Kerbela'da akan kandan geçmeyiz
(Hazreti Aşkıyyül Halveti k.s)
HZ.HÜSEYİN'İ TERCİH
Rivayet olunur ki: Resulullah(s.a.v)Hüseyin'i sağ dizine, oğlu İbrahim'i sol dizine aldı. Cebrail(a.s)nüzul eyledi ve dedi ki:"Ya Resulullah ! Allah Teala selam eder.Bu iki oğuldan birini katına alacaktır. Şimdi sen iki oğlundan birini kendine ihtiyar eyle"Hz.Resulullah (s.a.v)buyurdu ki "Hüseyin vefat ederse onun firakinden ,üzüntüsünden hem benim, hem Ali'nin, hem Fatıma'nın canı yanar.Amma eğer ibrahim vefat ederse sadece benim canım yanar.Kendi ihtiyarımla İbrahim'i eda eyledim."
Vaktaki İbrahim 3 gün kalmadı vefat eyledi.Ne zamanki İmam Hüseyin (r.a),Cenab-ıResul'ün (s.a.v.)yanına gelse onu öper, sever, şöyle derdi:"Merhaba ey oğul. Bilirmisin ki sana İbrahimim'i feda eyledim?(s.a.v.).
Vaktaki İbrahim 3 gün kalmadı vefat eyledi.Ne zamanki İmam Hüseyin (r.a),Cenab-ıResul'ün (s.a.v.)yanına gelse onu öper, sever, şöyle derdi:"Merhaba ey oğul. Bilirmisin ki sana İbrahimim'i feda eyledim?(s.a.v.).
HİKMETLİ SÖZLER (HZ.ALİ)
Huşu olmayan namazda, boş
söz konuşmasının terk edilmediği oruçta, dikkat etmeden okunan Kur’an-ı
Kerimde, cömertlik olmayan zenginlikte, birbirini korumak olmayan kardeşlikte
,devamlı olmayan nimette hayır yoktur
*Gıybeti dinleyen gıybet
edenlerden birisidir.
*Akıllı insanın
serveti aklında, cahilin zenginliği malındadır.
*Medhin en yücesi iyilerin
lisanında ceryan edendir.
*Alimin hatası geminin
parçalanması gibidir.Hem kendisini hem denizcileri batırır.
*Kötülerin silahı çirkin
sözlerdir.
*Ahmağın kalbi
ağzında,akıllı kişinin lisanı kalbindedir.
*Az ateş çok odun yaktığı
gibi, az Hak da çok ameli yok eder.
*Her fenalıktan uzak
kalmanın yolu dilini tutmaktır.
*Amelin en zoru
üçtür: 1.Nefsin hakkını verebilmek, 2. Hak Teala’yı anabilmek, 3. Kardeşine bol bol
ikramda bulunmak
*Amelsiz dua eden, yaysız
ok atan kişiye benzer
*Cennet amelle
kazanılır, emelle değil
(Hz.Ali kv)
HÜSEYİN'İ AĞLATANLAR
Cenabı Peygamber bir gün
namaz kılardı. Kulağına bir çocuk ağlaması geldi.Bunun üzerine namazını kesip
dışarı çıktı.Bir lahzadan sonra geri döndü.Ashab sebebini sordu.Cenabı Resul (s.a.v.)buyurdu
ki:”Bir çocuk ağlaması işittim ve onu Hüseyin sandım.Ya Allah, her kim Hüseyin’i
ağlatırsa sen onu yarlıgama(affetme)”.
Zekeriyya peygamberin oğlu
Yahya peygamberi şehit edip başını kesen İsrail oğullarından Cenabı Hakk 70.000
kişiyi öldürmüştür.
Hz.Hüseyin efendimizin şehit edildiği Irak, Hz.Hasan
Efendimizin elinden hilafeti alan ve zehirlenmesine karar veren Şam asla
kıyamete kadar iflah olmayacaktır.Çünkü Ehli Beyte yapılan bu zulüm kıyamete
kadar kanayan bir yara olarak kalacak, aşıklar bunun için ağlayıp Cenab-ı
Resulullah’ın matemine iştirak edeceklerdir.Ne zaman ki Mehdi Resul gelecek tüm
ehli beytin intikamı alınıp, hak sahibine iade olunacaktır.
BİRLİK VE BERABERLİK ÜZERİNE
İnsanoğlu ilk birlik
ruhunu kendi ailesi içinde hisseder.ana babası, kardeşlerinden oluşan bu yapı
birlik ruhunda ilk tanıştığı duraktır.Bu yapının genişletilmiş ikinci durağı
Sülale dediğimiz amca, dayı ,Hala, Teyze denilen geniş kitledir ve bu kitle kabile olarak
genişler.Birlik ve beraberlik ruhu zayıflasa da hemşerilik şeklinde devam
eder.Memleket boyutu ile zirve yapar ancak ırk boyutu ile ülke dışına taşar.Bu
cesetten(nefisten) kaynaklanan değerlendirmenin en dış boyutudur.Nefisten doğan
değerlendirmenin ikinci boyutu ise içseldir. Kötüler, günah içinde olanlar, nefsin
isteklerinin peşine takılanlar ise kötüler boyutunda birlik ve beraberlikleri
vardır.Düşünce bazında başlayan bu birlik cesetleri de bir araya getirir.Bu
birlik geçici olup nihayetinde paylaşmadan doğan bir kavga, bu birliği dağıtır.
Ruh’dan kaynaklanan birlik
ve beraberlik ise kalıcı ve bitmeyecek olanıdır.Ruhlar alemindeki tanışıklık
dünyadaki dostluğu ve devamını gerektirir.O alemdeki tanışmazlık yahut
düşmanlık ise bu alemde devam eder.
Resulullah
efendimiz(s.a.v.) peygamber olarak görevlendirildiği ilk zamandan gerçek
hilafetin sürdüğü vefatı akabindeki otuz yıllık sürede bu örnek sıkıştırılmış
bir şekilde yaşanmıştır.Aynı örneği insanlık kıyamete kadar
yaşayacaktır. Ülkemiz, bugün için Ruhdan(maneviyattan )kaynaklanan bir
beraberliğin ihtiyacını hissetmekte ve bunun önderini aramaktadır. Evliyaullah’ın
“görevli kişi” diye tarif ettiği bu şahsiyet beklenmektedir.
HİKMETLİ SÖZLER(HZ.HASAN)
*Hakla batılın arası dört
parmaktır.Gözünle gördüğün her şey haktır, kulağınla duyduğun şeylerin çoğu batıldır.
*Dünyada ayıplanmaya
katlanmak ,cehennem ateşinden daha iyidir.
*Tekebbür(büyüklenmek)dini
yok eder, iblis de onun için lanete uğradı.Tamah insanın düşmanıdır, Adem de
(a.s)bunun için cennetten çıkartıldı.Haset(çekememezlik)kötülüklerin
rehberidir.Kabil hasede kapılarak kardeşi Habil’i öldürdü.
*Kendine karşı nasıl
davranılmasını istiyorsan , sen de başkalarına öyle davran
*Fırsat elden tez çıkar
,geç döner
*Hased eden birisi gibi
mazluma benzeyen zalim görmedim.
(Hz.Hasan r.a)
İİLAHİ
İLAHİ
Şehitlerin ser
çeşmesi Enbiyanın bağrı başı
Evliyanın gözün yaşı Hasan
ile Hüseyindir
Hazreti Ali Babaları
Muhammeddir dedeleri
Arşın çifte küpeleri Hasan
ile Hüseyindir.
Kerbela’nın yazıları
şehit olmuş gazileri
Fatıma anne kuzuları Hasan
ile Hüseyindir
Dedesiyle bile varan
Kevser ırmağında duran
Susuz ümmete su veren Hasan ile Hüseyindir
Kerbelanın ta içinde Nur
parlar siyah saçında
Yatar ol kanlar içinde
Hasan ile Hüseyindir
Derviş Yunus dünya fani
bizden evvel gelen hani
Sekiz cennetin sultanı Hasan
ile Hüseyindir
(Yunus Emre k.s)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)