30 Kasım 2016 Çarşamba

HZ.MUSA'NIN KAVMİNDEN BİR TOPLULUK

Araf suresi 159 ayetinde"Musa'nın kavminden, hak ile doğru yolu bulan ve onun sayesinde adil davranan bir topluluk vardır"buyrulmakla bu topluluğun kimler olduğu ve nerede yaşadığı merak edilmiştir.Ayetin bahsettiği bu toplulukla ilgili bilgiler Hadis-i şerifle doldurulmuştur.Meşhur görüşe göre bu topluluk uzak doğuda Çin'in ötesinde bir yerde bulunan bir topluluktur.Bulundukları yerde vahşi ve yırtıcı hayvanlar aralarında dolaşır ancak birbirlerine hiç zarar vermezler.Bunlar tevrata sımsıkı sarılan İslam'a müştak kimselerdi.Onlar öyle bir bölgede idiler ki ne diğer insanlardan biri oraya ulaşabilir nede onlardan biri bize ulaşabilir.onların bulunduğu yer ile Çin arasında kum akan bir vadinin olduğu bildirilir.Bu görüş İbni Abbas'a aittir.Bunlar bir babanın çocukları gibidirler, hiçbirinin arkadaşından ayrı özel mülkiyeti yoktur.Birlikte ekip biçerler elde ettikleri ürünü bulundukları bölgenin belli bir yerinde biriktirirler.Herkes ihtiyacı olan kadarını alır kalanı geri bırakılırdı.Peygamberimiz Cenab-ı Hakk'ın izniyle bu kavmin arasına girmiş ve onlara İslamı talim ettirmiştir. Kabirleri evlerinin önünde, batan evleri aynı yükseklikte aralarında hiçbir idareci sahiplerine hakkı verildiği için hükmedecek birine ihtiyaç duymamışlardır. Erkek çocuk doğdu mu bir ay oruç tutarlar, kız çocuk doğarsa iki ay oruç tutarlar imiş.Hastalık olmaz imiş.Faiz ve zina fiili asla vuku bulmamıştır.Efendimiz onlara beş vakit namazı Fatiha suresini ve Kur'andan bazı sureleri öğretmiştir.

AŞIKLARIN RENGİ


Yine Tanrı’nın gizli velilerinden bir aziz şöyle rivayet etti ki: 

Bir gün Mevlânâ kalenin hendeğinin kenarında duruyordu. Birkaç fakîh Karatay medresesinden çıktı ve imtihan maksadiyle Mevlânâ’ya:  

“Eshab-ı Kehfin köpeği ne renkte idi?” diye sordular. Mevlânâ:  

“Rengi sarı idi; çünkü âşıktı. Âşıkların rengi daima benim rengim gibi sarı olur,”  

buyurdu. Bunun üzerine bu fakîhler baş koyup mürit oldular. (Ahmed Eflaki, Menakıb-ül Arifin, )

Nezih Uzel - Bu aşk bir bahri ummandır

DÜNYADAKİ İNSANLAR(HASAN BASRİ HAZRETLERİ)

DÜNYADAKİ İNSANLAR BEŞ SINIFTIR
1.ALİMLER,BUNLAR PEYGAMBERLERİN VARİSLERİDİR.
2.ZAHİDLER,BUNLAR İNSANLARA YOL GÖSTERİRLER
3.ALLAH YOLUNDA SAVAŞANLAR,BUNLAR ALLAH'IN KILIÇLARIDIR
4.TÜCCARLAR,BUNLAR ALLAH'IN EMİNİ OLAN KULLARIDIR
5.DEVLET BAŞKANLARI,BUNLAR HALKIN GÖZETLEYİCİLERİDİR
Eğer alimler tamahkar ve mal toplayıcı olursa insanlar kime tabi olacaklar
Şeyh mala meylederse ,mürit geçim derdine düşer
Paraya pula meyleden,asla cemali göremez
Zahidler dünyaya rağbet ederlerse,insanlara kim yol gösterecek?
Ham zahitlerden olgunluk bekleme,zayıf akan sel denize ulaşamaz
Gaziler gösteriş için savaşırlarsa,düşmanları kim mağlup edecek
Tüccar hain ve hilekar olursa ;insanlar kime güvenecekler.Kimden razı olacaklar?
Eğer devlet başkanı kurt olursa sürüyü(halkı)kim koruyup gözetecek
Zulmün temelini atan bir padişah
Kendi ülkesinin temelini yıkmış olur
Zulmü meslek edinen sultanlık edemez
çünkü kurttan çoban olmaz
İNSANLARI ANCAK YAĞCILIK YAPAN ALİMLER,DÜNYAYA RAĞBET EDEN ZAHİTLER,GÖSTERİŞ İÇİN SAVAŞANLAR,HİLEKAR TACİRLER VE ZALİM DEVLET BAŞKANLARI HELAK EDER

İNSANIN-CİNLERİN-MELEKLERİN PEYGAMBERLERİ

"Ey cin ve insan topluluğu!İçinizden size ayetlerimizi anlatan  ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamber gelmedi mi/Derler ki:"Kendi aleyhimize şahitlik ederiz."Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler"insanlar gibi cinlerde ilahi emir ve yasaklarla mükelleftirler.Kendilerine gönderilen peygamberin hemcinsleri olması muhtemeldir.Cebrail (a.s) ve diğer bazı büyük meleklerin ,meleklerin peygamberi olması gibi. Beşerin seçkinleri ,kendi cinslerinden biri olarak insanların peygamberidir.Çünkü aynı cinsten olanlar birbirlerine daha meyilli olurlar.İstifade ve ünsiyet hemcinsler arasında daha fazladır.Peygamberlerin başka cinsten olmasıda muhtemeldir.Mesala cinlere gönderilen peygamber insan olabilir. Bu istifadeye mani değildir.Çünkü onların seçkinlerinin o peygamberden istifade etmesi mümkündür.O zaman onlar, peygamberin elçisi olurlar Nitekim insanların seçkinleri de meleklerden istifade ederlerEfendimiz(Sav)hem insanlara, hem cinlere peygamber olduğu hususunda icma vardır. Hz.Süleyman cinlere peygamber olarak gönderilmemiş onlara tam olarak hakim olmuş zabt ve idare etmiştir.

HAKİKATI SÖYLİYEBİLMEK

Karşısındaki güçten korkmadan sakınmadan hakikatı söyleyebilmek Peygamberlerin meşrebidir. Bir hadiste buyrulmuştur ki:
"İnsanların namazı terk etmeleri, şehvetlerin peşine düşmeleri, devlet reislerinin hain ve yardımcılarının da fasıklardan olması kıyamet alametlerindendir" Bu sözü Peygamberimiz(sav)'den duyan Selman (r.a)öne atıldı ve şöyle dedi:"Babam, anam sana feda olsun bunlar olacak mı?"Efendimiz(sav)"Evet ya Selman ,olacak.O zaman mü'minin kalbi ,tuzun suda eridiği gibi eriyecektir.Onu değiştirmeye güçleri de yetmeyecektir."Selman yine Bu da olacak mı ya Resulullah?"dedi. Efendimiz:"Evet ya Selman, o gün insanların en zayıfı mümin olacak.Onların arasında korkarak yürüyecek.Eğer hakikatı söylese onu yerler, susacak olsa kahrından ölür" bu hadis- Şerifi bu güne uygularsak: Rüşvetçiliği ayyuka çıkmış bir şehir Belediye başkanı için bölge milletvekili "gücüm yetmiyor"diyebilmekte.Adam sarhoş, her yol mevcut ve halen işbaşında.Göz görüyor, gönül eriyor. İnsanımız o hale gelmişki dışarıda rahatlıkla her sözü söyleyebilen kimse huzura çıktığı vakit"Sayın başkanım diye"saygı ifade edici sözle söze başlamakta.Böyle bir toplumu Allah,tabiki zalimle cezalandırmaktadır.

BİR TOPLUM İÇİN HAYIR MURAT ETMEK

İbni Abbas(r.a)'dan şu hadis rivayet edilmiştir."Allah bir toplumun hayrını murad ederse ,içlerinden en hayırlı olanları onlara yönetici kılar.Eğer bir toplum için de şer murad ederse içlerinden en şerli olanları onlara yönetici kılar".
Yöneticilerimize bakarak,Cenab-ı hakkın bizler için hayır mı?şer mi?murad ettiğini anlarız.
Bazı ilahi kitaplarda varit olmuştur:"Ben,meliklerin meliki olan Allah'ım!Meliklerin kalpleri benim elimdedir.Bana itaat eden topluma o melikleri rahmet kılarım.İsyan edenlere de onları bela ederim.Bu sebeple meliklerin halleri sizin kalbinizi meşgul etmesin.Fakat siz bana tevbe edin,onları size karşı şefkatli kılayım.
Hadis-i Şerifte buyrulmuştur ki:"Zalim,yeryüzünde Allah'ın adaletidir.Onunla intikamını alır.Sonra da ondan intikamını alır"Buradaki adalet "faziletin"mukabili olan adalettir.Buna göre adalet ,ister hayır ister şer olsun her kişiye yaptığının karşılığı ile mukabele etmektir.Fazilet ise kötülüklere aynı ile karşılık vermeyip onları afvetmektir.Ehli sünnetin görüşü budur.Mutezile kötlükleri cezalandırmayı vacip görürler adaletin ancak bu şekilde tahakkuk edeceğine itikad eder.
Kötülük yapınca kork,emin olma!
Çünkü yaptığın kötülük tohumdur;Allah onu bitirir
Birkaç zaman gizler örter onu
Belki yaptığına pişman olup haya eder diye
Lütfunu izhar için defalarca örterde
Sonradan adaletini göstermek için cezasını verir
Böylece bu iki sıfatı maydana çıksın
Lütfunun muştucusu,kahrının korkutucusu

KALP ÇEŞİTLERİ



 Bazılarına iman etmek zor gelir.Bu kafirlerin kalbidir.Bazılarına da yaptığı amellerden zevk ve lezzet almak(zevk ve vicdan)zor gelir.Buda iman ehlinden nakısların kalbidir. İnsanlardan öyleleri vardır ki irfanla söylenmiş sözlerden uzak dururlar. Hatta, fazilet sahibi insanların manevi hallerini inkar edip onların söz ve davranışlarını hafife alırlar.Bu ise ancak hayvani sıfatlara düşkün ,yırtıcı hayvanlara ve şeytana ait sıfatlar kendisine hakim olan kimselerin işidir.Ruhani lezzetlerden hiç nasibi yoktur.Bu sebeble manevi alemin sırlarına ait bilgileri ,ağyardan gizlemek tavsiye edilmiştir.

HER BELDEDE GÜNAHKARLARIN LİDERLİĞİ

"Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkarlarını liderler yaptık. yaptık.Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar."(Enam 6/123) Bir beldede liderlik konumunda bulunan kimseler, idare ellerinde olduğu için her türlü hile, haksızlık, baskı ve halk arasında batılı yaymaya başkalarından daha muktedir olurlar.Kureyş müşrikleri her yolun başına dört nöbetçi dikerler ve geçenlere şöyle söylerlerdi:"Zinhar şu adamdan sakının, Çünkü o kahindir,  sihirbazdır, yalancıdır"
Sünnetullah bu şekilde tecelli etmiştir.Peygamberlere inananlar her beldenin zaif ve fakirleridir.Karşı çıkanlar ise o beldenin malca zengin olan mağrurlarıdır.

YEMEĞE BAŞLARKEN BESMELE ÇEKMEK

"Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyiniz.Kuşkusuz bu büyük günahtır"(en'am 21)ayetin buyrulmuştur. Keza Cenab-ı peygamber(sav)'in bir hadisi:"Allah'ın adı anılmayan bir yemeği ,şeytan mübah sayar"gereğince Yemeğe başlamadan besmele çekmek gereklidir.Bir sofrada bir kişi besmele çekse  yiyenlerin tamamı için yeterli ve geçerlidir.Yemeğe başlarken besmeleyi unutan bir kimse hatırladığı noktada besmele çekmelidir."Bismlillahi evveluhu ve ahirihu"demelidir.Bir adam yemek yerken besmele çekmemişti bir lokma yiyeceği kalmıştı ki besmeleyi hatırladı ve Besmele çekti.Nebi (sav)bunu görünce tebessüm etti ve şöyle buyurdu:"Şeytan da onunla beraber yiyordu.Ancak o Allah'ın adını anınca şeytan bütün yediklerini çıkardı.Çiğnemek ve yutmak cüssesi olan varlıklara mahsustur. Şeytan ince ve soyut varlık olmakla onun yemesi koklamak suretiyledir. Hayvanları keserken "Bismillah"demek gereklidir.Bu "Bismillah"lafzı ile o ismin bereketi suretiyle can vermenin acısı diner Efendimiz buyurmuştur ki:"Ölmek üzere olanlarınıza "La ilahe illallah"demelerini telkin ediniz.Bu can verme anındaki acıları kolaylaştırır".

AÇIK GÜNAH-GİZLİ GÜNAH

Allah Teala insanı cismani beden bakımından zahiren ve ruhani kalbi bakımından da batınen yarattığı gibi günahın da bir açığı(zahirisi)birde gizlisi(batınisi)yaratmıştır.Açık günah ,tabiata uygun ve şeri hükümlere muhalif tüm fiil ve sözlerdir.Gizli günah ise nefsin yaratılışında var olan her hayvani,şeytani ahlaktır.
""Günahın açığını da gizlisini de bırakın!.."(Enam 6/120)ayeti Şeriatın emrettiklerini yapmak suretiyle tabiat amellerini ,meleki-ruhani ahlakla ahlaklanarak yerilmiş nefsani ahlakı terk ediniz denmiştir."Günah kazananlar,yaptıklarının cezasını"acil olarak veya daha sonra "çekeceklerdir"
Acil olan ceza şöyledir.Tabiatla ilgili her fiil ve sözün bir zulmeti vardır ki kalp aynası onunla paslanır.Kalbi ruhani ahlakın mizacı bozulur ve nefsani zulmani ahlakın mizacı kuvvetlenir.onunla heva ve hevesler ağır basar,dünya ve şehvetlere meyil artar. Hevaya uygun olarak bu hasletlerden her biri ortaya çıktıkça kalbin pası ve kasveti katmerlenir.İşte böylece o kimse Allah Teala'dan perdelenir.Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur:"Hayır,onların işleyip kazandıkları şeyler,kalplerinin üzerine pas olmuştur"(el-Mutaffifin 83/14).
Cezaların sonraya tehir edilmesi de şöyledir.Bu perdeler,kulu Allah'dan ayırır.Perdelenmiş olarak devamlı ve ebedi cehennem azabında muazzep olur"Hayır,doğrusu o gün onlar Rablerinden perdelenmişlerdir"(Mutaffiin 83/15)

CEHRİ ZİKRİN MEŞRUİYETİ

"Allah'ın ayetlerine inanıyorsanız üzerine O'nun adı anılanlardan yiyin"ayetinin işari yorumu ile alakalı şunlar söylenmiştir.Tabiata göre değil şer7i şerifin hükmünce yemek yememiz ve onu Allah'ı zikrederek eritmemiz imanın alametlerindendir..Nitekim Hz.Peygamber(sav)"Yemeğinizi Allah'ı zikrederek eritiniz" buyurmuştur.çünkü gaflet ile ve Allah'ı unutarak,günah işlemeye güç elde etmek için yemek,kalbin ölümüne ve cennetten mahrumiyete sebep olur..Bu hadis cehri zikrin meşruiyetine işaret eder.Çünkü cehri zikir ile yemek daha iyi erir.

TAKIM TUTMAK YAHUT TARAFTAR OLMAK

başlıktaki tabir sporla alakalı değildir.Takım tutmak yahut taraftar olmaktaki hikmet şudur ki insan taraftar olduğu takımı sevdiğinden dolayı o takmı tutan tüm kimselere karşı muhabbet duyar.Bu Cenab-ı Hakk'ın verdiği bir toplluk duygusudur.Bu nedenle Cenab-ı Peygambere tabi ve taraftar olup onun takımını tutmamız gereklidir.Taraftar nasıl,takımına ait renkleri taşıyan giysileri giyerek bu sevgisini gösterirse Resulullah Efendimizin takımını tutanlar taraftarlar,Resulullah Efendimize ait sünnetleri yerine getirmek hususunda gayretleri olması gereklidir.Çünkü takım formaları,atkıları muhabbet bağını sağlamlaştıran amellerdir.Resulullah Efendimize selat ve selam getirmek,onun kabrini ziyaret etmek,ezan okunurken müezzinin sözlerine karşılık vermek gibi Efendimizin davranışlarında bulunmak onun şefaatına kişiyi ulaştırır.Mesnevii şerifte buyrulur ki:
Malik oğlu enesten rivayet edilmiştir.Birisi ona konuk olmuştu,Enes sofra bezini sararmış gördü.Hemde yemeğe bulunmuştu,döndü hizmet eden kadına"Bunu alda tandıra at,bir müddet kalsın"O akıllı hizmetçi sofra bezini ateşle dolu tandıra atıverdi.Bütün konuklar şaşırdılar.Sofra bezinden duman çıkacağını,yanacağını sandılar.Bir müddet sonra hizmetçi kadın tandırdan sofra bezini arınmış,temizlenmiş olarak çıkardı.Oradakiler"Ey değerli sahabe!Nasıl oldu da sofra bezi hem yanmadı,hem de temizlendi"dediler.Enes dedi ki:"Mustafa bu peşkire elini yüzünü sürdü ağzını silmişti de onun için"Ey ateşten,azaptan korkan gönül.Böyle bir ele,böyle bir ağıza yaklaş.Bu el,bu ağız,böyle cansız bir şeye şeref verirse Aşıkın ruhuna neler açmaz,neler yapmaz ki?

İBNİARABİNİN İŞLİYEMEDİĞİTEKSÜNNET

Şeyhül Ekber hazretleri şöyle demiştir:Birisi hariç Peygamberimizden sadır olan sünnetleri yerine getirdim.Yapamadığım sünnet şuydu:Resulullah(sav)kızı Fatıma’yı Hz.Ali(r.a)ile evlendirmişti.Onun evinde tekellüfsüz gecelerdi.Benim kız çocuğum olmadığı için bu sünneti işleyemedim.

HAZRET-İ PEYGAMBER(SAV)'İN ÜMMİLİĞİ

“Ümmi”kelimesini okuma yazma bilmeyen olarak telakki edilirse Efendimizin okuma yazma bilmemesindeki hikmet Kendisine verilen Kur’an kitabına karşı müşriklerin”başklarının kitaplarını okudu oralardan edindi”şeklinde töhmet altında kalmaması içindir.ancak “Ümmi”kelimesi arapça “Ana”dır.Efendimiz:”Allah’ın ilk yarattığı şey benim ruhumdur”buyurmuş hadis-i kutsi de de”Sen olmasaydın,kainatı yaratmazdım”buyrulmuştur.İşte hazret-i Peygamber mahlukatın ilki ve aslı olması sebebiyle “ümmi”diye isimlenderilmiştir

SEÇİLMİŞLER

Hz:Musa Kavminden Tur dağına götürmek üzere yetmiş kişi seçti.On iki kabile oldukları için her kabileden altı kişi seçmişti.sayı yetmiş iki olmakla iki kişi fazlalıktı.iki kişinin geri durması gerekirken seçilen bu kişilerden hiç kimse geri durmak istemedi niza çıktı.O zaman Hz.Musa,geri kalacak iki kişinin gidenler kadar sevap alacağını söyleyince iki kişi geride kalmaya razı oldular.Yetmiş kişi tur dağına varınca bu sefer Hz.Musa’dan kendilerine Allah’ı göstermesini istediler.Eğer allah’ı gösterirse kendisine inanacaklarını bildirdiler.Halbuki,Hz.Musa Tevrat kaidelerini almak için daha önce Tur dağında kaldığı kırk günlük süre içinde kavmindeki Samiriye uyarak buzağıya tapmışlar günah işlemişlerdi.Şimdi ise tevbelerini Cenab-ı Hakk’a arzetmek çin Tur dağına geldiklerinde edep dışına çıkarak rü’yet istediler.Bu nedenle onları şiddetli bir deprem yakalayarak helak etti.Hz.Musa’nın kendi ölçülerine göre seçtiği bu yetmiş kişinin,sui edep sahibi olduğunu Cenab-ı Hakk göstermiştir.Seçme hakkı Allah’a aiittir.”Rabb’in dilediğini yaratır ve seçer”(Ankebut 28/78)ayeti bunun delilidir.Hz:Musa’nın kavminden seçtiği kimselerin içinden sarsıntı ve helak gerektirecek hata sadır olmuştur.O da Allah’ı açıkça görme isteği şeklindeki edepsizlikleridir.Hz:Musa dıştan gözüken hallere göre seçim yapmıştır.Hz.Musa seçilenlerin ancak Allah’ın seçtiği kimseler olduğu gerçeğini anlayınca ,seçtiği kimselerin beyinsizliğine hükmetti.Allaha gönülden bağlandı özür beyan etti tevbe ve istiğfar etti.


MESNEVİDE KORKU

“Korkmayın”sözü ,korkanlara sunulan hazır yemektir.Korkanlara layık yemektir.Kim korkarsa ,onu emin ederler.Korkan kişinin gönlünü sakinleştirirler. Korkusu olmayana nasıl”korkma”dersin?Derse muhtaç olmayana niye ders verirsin.


İNSANLARI KORKUTAN ŞEYLER

Hz.Yahya bir kere arpa ekmeğini yiyerek karnını doyurdu ve uyudu.Uykusundan uyanamadığı için o geceki virdini okuyup yerine getiremedi.Bunun üzerine Cenab-ı Hakk ona şöyle vahyetti:”Ey Yahya,benim evimden daha daha hayırlı bir ev ve benim komşuluğumdan daha iyi bir komşuluk gördün mü?İzzet ve Celalime yemin ederim ki,eğer sana Firdevs cennetini bir kez gösterseydim,ona olan iştiyakından dolayı bedenin erir,nefsin yok olur giderdi.Şayet seni bir defa cehennem ateşine muttasıl kılsaydım ağlamaktan gözyaşların biter,yerine irin akardı.Üzerindeki iplikten örülmüş elbiselerini çıkarır yerine demirden yapılmış elbiseler giyerdin.
Hasan Basri hazretleri şöyle der:”Her ne kadar dövülse,kovulsa ve cefa edilse  de köpek,önüne atılan bir kırık kemiğe koşar,daha önce kendisine yapılanlara aldırıp kin beslemez. İşte bu özellik hakiki manada Allah’dan korkanların alametidir.Her müminde bu sıfatın bulunması gerekir.

TEVBENİN ÇEŞİTLERİ

“Tevbe” ,dönmek demektir.Kula isnat edilince günahlardan dönmek,Allah’a isnat edlince de “günahları affetmek suretiyle azap etmekten vazgeçmek”manasına gelir. Tevbe iki çeşittir.Zahiri tevbe,batıni tevbe.Zahiri tevbe şeriatın zahiri emirlerine  muhalefetten ibaret olan zahiri günahları terk etmek ve azaları emredilen tatlarda kullanmaktır.Batıni tevbenin ise kısımları vardır
Kalbin Tevbesi, batıni günahlardandır ki zikirden gafil olmaktan ibarettir.Bu zikir vasfını kazandığında, dili sussa da kalbi susmaz.
Nefsin tevbesi,dünya alakalarından kesilip,az ile yetinmek ve iffetli olmaktır.
Aklın tevbesi ,ayetlerin batınlarını ve Allah’ın yarattıklarının  durumlarını tefekkür etmektir.Ruhun tevbesi ilahi marifetlerle süslenmektir..Sırrın tevbesi ise,dünya ve ukbadan yüz çevirdikten sonra Ulu hazrete yönelmektir.

29 Kasım 2016 Salı

MÜTEKEBBİRLER(KİBİRLENENLER)

Mesnevi-i Şerifte şöye geçmektedir.
Bu ululuk bil ki zehirli bir şaraptır.
O zehirli şarapla aptal bir kişi sarhoş olur.
Bir devletsiz zehirli şarabı içince 
bir zaman neşeden başını sallar ama
Bir an sonra zehir,canına tesir eder.
Can verip can almaya başlar
Onun zehirli olduğuna inanmıyorsan
Bak da gör,Ad kavmine o zehir ne etti.
Bir padişah bir başka padişahı esir edince
Ya öldrür,ya da zindana hapseder.
Fakat bir düşkün dertliyi görse
Derdine merhem bulur;ona ihsanlar eder
O ululanma zehir değilse niçin
Padişah onu suçsuz,hatasız öldürüyor
Öbürüne de kendisine bir kullukta bulunmadığı halde,neden iltifat ediyor?
Bu iki harekete bakıp zehiri anlamak mümkündür.
Bu bizlik ve benlik,halkın merdivenidir.
Sonunda halk bu merdivenden düşer
Kim merdivenin üstüne çıkarsa,en ahmak olan odur
Çünkü düşünce onun kemikleri daha beter kırılır
Bunlar fer'lerdir asılları şudur:
Ululuk taslamak Allah'a şirk koşmaktır
Ölmedin ve onunla dirilmedin mi?
Ona ortak olmaya  ve devlet kazanmaya savaşan bir düşmansın
Fakat onunla dirildin mi zaten diridir O
Bu tam birliktir;nerde şirk,nerde ortak koşma

ATTAR

Beyazıd bir gece şehrin dışına çıktı,hiçbir tarafta halkın gürültüsünden eser yoktu.
Alemi tamamen aydınlatan bir ay ışığı vardı.,gece bu ay ışığının nurundan gündüz gibi olmuştu.Gökyüzü yıldızlarla bezenmişti.herbiri kendi hedefi doğrultusunda hareket ediyordu.Şeyh bir müddet sahrada dolaştı,sahrada ve ovada hiçbir şey hareket etmiyordu.İçinde bir hareketlilik meydana geldi ve dedi ki:Ya Rabbim içimde bir acı ve sızıntı oluştu.Senin bu kadar azametli bir dergahın var da neden iştiyakı olan kimseler burada yok?"
Hatiften bir nida geldi:"Ey yolda hayretler içinde kalmış er!Padişah herkese yol vermez.
Bu dergahın izzeti,her dilencinin bu dergaha yaklaşmamasını gerektirir.Çünkü bizim izzet haremimiz nurlar saçar ve uykuya dalmış gafilleri kendisinden uzaklaştırır.Yüzbinlerce insan arasında bir kişinin bu dergaha kabul edilmesi için yıllarca beklemesi gerekir".(Attar-Mantıkuttayr)

HURMA VE AYVANIN İŞLEVLERİ

BİR HADİS-İ ŞERİFTE BUYRULMUŞTUR:"HALANIZ HURMAYA HÜRMET EDİNİZ.ÇÜNKÜ O,BABANIZ ADEMİN ÇAMURUNUN FAZLASINDAN YARATILMIŞTIR.AĞAÇLAR ARASINDA iMRAN KIZI MERYEM'İN ALTINDA DOĞURDUĞU AĞAÇTAN ALLAH'a DAHA DEĞERLİ BİR AĞAÇ YOKTUR.DOĞURGAN KADINLARINIZA YAŞ HURMA YEDİRİNİZ,YAŞ HURMA BULAMAZSANIZ KURU HURMA YEDİRİN"
LOHUSA KADINLARA YAŞ HURMA YEDİRİLMESİNİN SEBEBİ BÖYLECE ORTAYA ÇIKMAKTADIR.MERYEM (R.A)HZ.iSA'YI DOĞURDUĞUNDA İLK YEDİĞİ ŞEY TAZE HURMADIR.KUR'AN DA BUYRULMAKTADIR Kİ:"Hurma dalını sana doğru silkele ,üzerine olgun taze hurma dökülsün"(Meryem 19/15
Ayvanın fazileti hakkında da bir rivayet vardır.Peeyamberlerden biri ümmetinin çocuklarının çirkinliğinden Allah'a şikayette bulundu.Allah'da ona "Onlara emret ki kadınlarına hamileliklerinin üçüncü ve dördüncü aylarında ayva yedirsinler"diye vahyetti.Çünkü cenin o zaman şekil alır ve ayva çocuğu bu devrede güzelleştirir

ŞİŞMAN HÜKÜMDARIN ZAYIFLAMA HİKAYESİ

Evel zamanlarda gayet şişman bir hükümdar var idi.doktorlarını çağırdı ve şişmanlığına bir çare bulunmasını istedi.Doktorlar aciz kaldı.Sonra tüm ülke çapında çare bulacak kişiler arandı.Sonunda konuşmasını bilen mahir bir doktoru Melike yolladılar.Melik gözlerini ona dikti:"Beni bu delikanlı mı iyileştirecek?"Genç doktor cevap verdi:"Allah meliğin iyiliğini versin.Ben "ilmi nücum"yani astrolji bilgini de olan bir tabibim.İzin ver de bu gece senin burcuna bakayım.Hangi ilaç senin derdine şifa olur,tetkik edeyim"dedi.Bu sözlerle hükümdarı teskin etti ve akşam saraya geldiğinde şöyle dedi:"Ey Melik,senden eman dilerim"O da "Eman senindir"dedi.Genç devam etti:"Senin burcuna baktığımda gördüm ki ,bir aylık ömrün kalmış.Ben seni bu süre zarfında  nasıl iyileştireyim?Eğer bunu sana açıklamamı istersen beni hapset.Sözüm doğru çıkarsa ,beni serbest bırakırsın.Aksi halde ölümüme hükmedersin"
Melik onu hapsetti.sonra melik eğlenceyi bıraktı,insanlarla görüşmeksizin kendi başına mahzun bir şekilde inzivaya çekildi.O günden sonra hiç başını kaldırmaz oldu.Günleri sayıyordu.Gün geçtikçe üzüntüsü artıyordu.Sonunda iyice zayıfladı ve fazla olan yağları eridi.eti azaldı.Bu mihval üzerine yirmi sekiz gün geçti ki melik,genç doktora haber gönderip hapisten çıkarttı.Ona "Bak bakalım,halimi nasıl görüyorsun?"
Delikanlı şöyle dedi:Allah meliki aziz kılsın.Gaybı ancak Allah bilir.Onun sonsuz ilmi yanında bendeki bilgi kırıntılarının bir hükmü yoktur.Vallahi ben kendi ömrümün ne kadar olduğunu bilemiyorum.Senin ne kadar yaşayacağını nasıl bilebilirim.ancak benim yanımda senin bu derdine şifa olacak kederden başkabir çare yoktu.Seni kederlendirmenin de başka bir yolu yoktu".Hükümdar zayıflayınca gence izin verdi ve ona ikramda bulundu.

ALLAH ŞİŞMAN HAHAMDAN NEFRET EDER

Rivayet edilirki Yahudilerin reislerinden ve bilginlerinden Malik Bin Sayf Resululalh Efendimizle tartışmak üzere Mekke'ye geldi.Aklınca Resulullah'a birşeyler sorarak ,onu zorda bırakacaktı.Malik bin Sayf şişman bir adamdı .Mekke'ye Resulullah (sav)'in yanına gelince Resulullah (sav)onu:"Musa'ya Tevrat'ı indiren aşkına söyle .Tevrat'ta Allah'ın şişman hahamdan nefret ettiği yazmıyormu?"dedi.O da "Evet"dedi.Efendimiz:"Sen de şişman bir hahamsın.Yahudilerin sana yedirdikleri ile semirdin,sen oruçta tutmazdın"Bunun üzerine oradaki insanlar gülüştüler.Malik bin.Sayf ne yapacağını şaşırdı.Öfkelenerek şöyle dedi:"Allah,hiç bir insana bir şey indirmedi:
Malik kavminin yanına vardığında ona:"Sana yazıklar olsun.Senden bize ulaşan haber ne kötü.Allah ,Musa'ya tevratı indirmedi mi?Niçin böyle söyledin?"dediler.Malik şöyle dedi:"Muhammed,beni kızdırdığı için böyle  konuştum..Bunun üzerine insanlar ona :"Demek ki sen kızdığın zaman Allah hakkında gerçek olmayan şöyler söyliyebiliyor ve dinini terkediyorsun"dediler.Ondan hahamlık sıfatını ve başkanlık vazifesini geri aldılar ve Kab b.Eşref'e verdiler.

PEYGAMBERLERİN YOLUNA UYMAK

"İşte o peygamberler Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir..Sen de onların yoluna uy.De ki:Ben buna(peygamberlik görevime)karşılık sizden bir ücret istemiyorum.Bu(Kur'an)alemler için ancak bir öğüttür"^(En am 90)buyrulmakla Efendimize olan bu hitapta Efendimiz(sav)'in geçmiş tüm peygamberlerin hasletlerini taşıdığını gösterir.Geçmiş Peygamberlere baktığmızda Hz.Davut ve Hz.Süleyman'da nimetlere şükür etme halinin temayüz ettiği,Hz.Eyyub'da belalara sabretmenin önde olduğu,Hz:Yusuf'da hem şükrü hem sabrı kendisinde toplamıştır.Hz.Musa,muarızlarını kahredici mucizelerle donatılmıştı.Zekeriya,Yahya,İsa ve İlyas(a.s)zühd sahibi peygamberlerdi.Hz.İsmail sıdk erbabındandı.Böylece her peygamberde muayyen bir haslet öne çıkmıştı.Efendimiz için denmiştir ki:
Cihan güzellerine ne verildiyse
Sana ondan daha fazla verildi
Dilberlerin nazlandıkları şeyden
Daha fazlası sende vardır.

ÇOCUKLARIMIZIN BAZISI BAZISINDAN FAZİLETLİ OLABİLİR

Cenab-ı Hakk En'am suresinin 87 ayetinde:"Onların babalarından,çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da(üstün meziyetler verdik)Onları seçkin kıldık ve doğru yola ilettik"buyurulmakla,aynı babanın çocukları,kardeşleri birbirlerinden fazilet bakımından farklı olabilir.Bu Cenab-ı Hakk'ın bir takdiridir.

HAZRET-İ İBRAHİM'İN BESLENMESİ

Nemrud rüyasında Babil şehrinin ufkunda parlaklığından güneşin ve ayın ışıklarının yok olduğu bir Yıldız'ın doğduğunu görünce telaşlandı ve kahinlerine bu rüyayı söyledi.onlar da Bu yıl,Babil şehrine talihi kutlu bir kişinin yokluk aleminden varlık alemine geleceğini ve senin ülkenin helaki onun eliyle olacaktır dediler
Nemrud Erkek ve Kadınların birbirleri ile birleşmemesi için ayrı kalmalarını emretti ve onsekiz kişiye bir kişiyi memur etti.Nemrud'un mahremi ve yakınlarından olan Azer bir gece karısı Ufi binti Nemr ile görevlilerden gizli olarak beraber oldu.Kahinler çocuğun ana rahmine düştüğünü söylediler.Nemrut öfkelendi ve erkek çocuk doğuranların derhal öldürülmelerini emretti.Ufi hamileliğin son zamanında Nemrut'un memurlarının korkusundan şehrin dışındaki bir mağaraya gitti.orada doğum yaptı.erkek çocuk doğurunca çocuğu bir hırkaya sardı,mağara girişini taş ile kapattı.Ertesi gün mağaraya geldi.İbrahim'in birinden süt,diğerinden bal akan parmaklarını emdiğini gördü.Bu durumu gören Ufi sevindi ve şehre geri döndü.Beslenme sütünü ilahi inayet memesinden içen ibrahim bir günde,başka bir çocuğun bir ayda büyüdüğü,başka çocuğun bir yılda büyüdüğünü bir ayda tamamlıyordu.

ALLAH'IN LÜTFUNA MAZHAR OLMAK İÇİN KABİLİYET ŞART DEĞİLDİR

Allah'ın lütfuna mazhar olmak için kabiliyet şart değildir.Belki de kabiliyetin şartı lütuftur."Şüphesiz Rabbin yaptıklarında  hüküm ve hikmet sahibidir" Yücelttiğinin de ,derecesini düşürdüğünün de bir hikmeti vardır"O bilendir"Derecesini yükselttiğinin durumunu ve farklı  merteblerdeki istidadı bilir.

İMANA HAKSIZLIK KARIŞTIRMAK

En'am suresi 82 ayeti:"İnanıp da imanlarına herhangibir haksızlık bulaştırmayanlar var ya işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır"  buyrulmuştur.İmana haksızlık karıştırmak şirk olan fikirleri karıştırmaktır.Müşrikler putlara taparken "Biz bunlara ,sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz"(zümer 39/3)ayetinde ifade buyurulan haldir.İman'a haksızlık karıştırılıp karıştırılmadığını ancak Peygamberler farkeder.Ayeti günümüze uyarlarsak,acaba bugün imanlarımıza böyle bir haksızlık karıştırıp karıştırmadığımızı kim söyliyecek.Örneğin şu sözün hatalı olduğnu kaç kişi söyleyebilir. Eğer "Bakanın,başbakanın,cumhurbaşkanının gönlü olursa şu iş böyle olur"şeklindeki bir kanaat kişiyi acaba imandan eder mi?"Allah ne dilerse o olur"diyoruz ama bu söze zıtlık içeren bir sürü davranış içinde oluyoruz. Bu durum da halimiz nice olur?

28 Kasım 2016 Pazartesi

CENNETE GİRECEK DÜNYA YAPILARI

Cenab-ı Hakk’ın Hz.Musa’nın zatını görme isteği üzerine tecelli ettiği Dağ,Kabe,Mescid- Nebevi ve Beytül Makdis cennete girecektir.

ALLAH TEALAYI GÖRME MESELESİ

Denilmiştir ki;Eğer Allah Teala ,Musa (a.s)’ın isteği üzerine ona rüyeti müyesser kılsaydı ,rü’yet isteğinin mükafatı olurdu.Halbuki rü’yet ,Allah’ın lütfudur, bir şeye karşılık verilen mükafat değildir.Rabbani bir ikramdır.İsteyerek ve çalışarak elde edilecek bir şey değildir. Sırf Allah Teala tarafından bağışlanan bir lütuftur.

HAZRET-İ İBRAHİM(A.s)'IN VERDİKLERİ

HZ.İBRAHİM ,BABASI AZER'E "SEN PUTLARI TANRILAR,İLAHLAR MI EDİNİYORSUN?"DİYEREK BU DAVRANIŞI YADIRGAMIŞTIR.BİL Kİ,HZ.İBRAHİM(A.S) İRFANA KALBİNİ,AZGINLARIN VE MÜŞRİKLERİN FESADLARINA KARŞI DELİL GETİRMEYE LİSANINI,ATEŞE BEDENİNİ,HAKK'A KURBAN OLARAK OĞLUNU,,MİSAFİRLERE SERVETİNİ VERMİŞ VE TESLİM ETMİŞTİ.BUNDAN SONRA CENAB-I HAKK'A ŞÖYLE YALVARDI:"SONRA GELENLER ARASINDA BANA,BİR DOĞRULUK DİLİ(İYİLİKLE ANILMAK)NASİP EYLE"(ŞUADA 26/84).NİHAYETSİZ FAZLÜ KEREMİ SEBEBİYLE CENAB-I HAKK DUASINI KABUL ETTİ VE İSTEKLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ.ÖYLE Kİ BÜTÜN MİLLETLER VE BÜTÜN DİNLER HZ.İBRAHİM'İN FAZİLETİNİ  İTİRAF EDERLER.HATTA MÜŞRİKLER BİLE ONA SAYGI GÖSTERİRLER VE ONUN NESLİNDEN GELMEKLE İFTİHAR EDERLER

ÜFTADE HAZRETLERİNDE RU'YETUULLAH BAHİSLERİ

Şeyh Üftade hazretleri şöyle demiştir:İnsan zahirde iki gözü olduğu gibi kalbinde de iki gözü vardır.Kalpteki bu iki göz açılınca kişi bunlarla sıfatların tecellisini müşahede eder.Bu iki gözün iki de gözbebeği vardır.Fakat bunlar çok latiftirler.”insan bu gözlerle sıfatların  tecellilerini müşahede eder”dedik.Çünkü Zat tecellisi ,ancak kalp gözünün arkasında bulunan ve göz bebeği olmayan manevi bir gözle müşahade edilir.Fakat bu müşahede ,mülhidlerin iddia ettikleri gibi değildir.Böyle bir düşünceden Allah’a sığınırız.Çünkü mümkün-i hakiki ,Vacibi hakikiden başkadır.Nasıl böyle olmasın ki,Hakk’a vasıl olan salik,varlığını yok edince (madum)yok olur.Yok olan bir şey hakkında ise hulul ve ittihad bir yana hiçbir hüküm verilemez.bilakis “ittihad”ifadesi kullanıldığında bununla Allah’ın rızasına uygun olarak tam bir yaklaşma(takarrub)kastedilir.Nitekim”falan kimse falan ile müthiddir(birdir,beraberdir)denildiği zaman bu iki kimsenin,birbirinden ayrı iki şahıs olduğundan şüphe yoktur.
Salikin Ma’dum(yok)olmasının manası ise istiğrak denizinde ve tecelli nurları arasında kaybolup gitmesidir.Artık onun nazarında Allah’dan başka bir şey kalmaz.Allah’a tam bir teeccüh ile yöneldiği ve masivadan tam anlamıyla yüz çevirdiği için bakar ama kendisini dahi göremez.Tıpkı gözlerini semaya diken kimseye yeryüzü ,doğuya çevirene  de batı gözükmediği gibi.Yoksa onun harici(görünen)varlığı yok olmaz ve ortadan kalkmaz Cenabı Hakk’ın hazret-i Musa’ya “Sen beni asla göremezsin”buyurmasının sebebi kavminin”Allah’ı bize açıkça göster”^(Nisa 4/153)şeklindeki arzularına son vermek içindir.Musa (a.s) böyle hitap olununca ,kavmi bu hitaba daha layıktır.Yoksa bu hitap Hakikatta Hz.Musa’ya nisbetle değildir.Çünkü o,defalarca tecelli saadetine nail olmuştur. Ve Allah onu,risaleti ve kelamı ile seçmiştir.

RUH NE İLE GELİŞİR

Cesetler ,yiyeceklerin yardımı le büyüyüp geliştiği gibi haller de “vakit”lerin özel bir şekilde kullanılmasıyla safiyet bulur.Şu halde cesedinin azığı ,yediğin şeylerdir.Ruhunun gıdası ise halvetlerdeki vakitlerde taat azıklarıyla ruhunu terbiye ettiğin şeylerdir.Yaşanan anlar saflaştıkça ,içlerinde bulunan mana cevherleri ortaya çıkar .Şayet basiret gözün körelmiş,himmet süvarilerin hapsedilmiş ise senin,kalp pınarlarından sular fışkıran ,sırları da marifet nurları için gayb korundan ateşlenen bir kavmin yükseldiği makamlara ulaşman uzak bir ihtimaldir.O halde sende bulunmayan bir şeyi isteme. Allah’ın senin hakkında bildiği şeyler sana yeter.Sana gereken küçüklerin durduğu gibi durmak ve büyüklerin edebi ile edeplenmektir.

FITRATTA MEVCUT OLANLAR

İnsan fıtratında bir şeye ulaşınca hemen daha fazlasına ulaşmak isteği uyanır.Nitekim Hz.Musa peygamber Tur dağında Cenabı Hakk ile konuşunca,konuşmanın lezzeti nedeniyle daha fazla zevkli olan Cenab-ı Hakk’ı görme isteği uyanmıştır.


DAĞLARIN FAZİLETİ

Hz.Allah ile sözleşilen zaman sonunda Hz.Musa Tur dağına yönelmiştir.Neden Allah konuşmak üzere dağı tercih etmiştir.Dağ sabitlik,yükseklik,teklik gibi vasıfları vardır.Hak Teala dağları yeryüzüne kazık yapmıştır. Hz.Peygamberimizin göğsü dağda açıldı. Hz. Musa Rabbine dağda münacatta bulundu.Üftade hazretleri demiştir ki:”Cemaatlerin en hayırlısı ruhlar cemaatıdır. Bunlar dağlarda ve ıssız yerlerde bulunurlar.Onların bulundukları yerin yeşilliği  ve güzelliği yaz kış devam eder.,asla kaybolmaz.Biz de ruhlar geldiği için bu yer(Bursa)’e geldik”Üftade hazretleri bu sözü ile Bursa’da Uludağ’ın eteğindeki zaviyesini kastedmiştir.


HAZRETİ MUSA'NIN RABBİİLE KONUŞMASI

Hz.Musa Allah Teala ile konuşmak istemiş.Bu husus için vadedilen süre 40 gecedir,Kırk gün olarak belirlenmiştir.Bu süre içinde Hz.Musa Oruçludur.Haram aylara denk gelmiştir.Rivayet edilir ki Hz.Musa bu kırk günlük süre içinde hiç iftar etmemiş acıkmamış ve susamamıştır. Bu kadar süre içinde bu hali yaşaması Cenab-ı Hakk’la buluşmanın zevk ve heyacanının ve aşkın verdiği bir sonuçtur.Halbuki Hz.Hızır A.S ‘ı bulmak için yaptığı yolculuk esnasında yarım gün dayanamamış acıktığından sofrayı istemiştir..
Demek ki insan oğlu’da Cenabı Hakk ile konuşmayı ve buluşmayı dilemesi mümkün bunun için de oruçla nefsini öncelikle tezkiye etmelidir(temizlemelidir)


DÖRTLEME(TERBİ')

İrfan ehli demişlerdir ki:Dörtleme(terbi’)sırrı,külli hakikatlarda geçerlidir.Mesela Arş- Azam dört köşelidir.Kainatın yaratılışında mevcut olan  unsurlar dört tanedir. Kabenin dört rüknü(köşesi)vardır.Musa(a.s)’ın Allah ile sözleştiği süre (dördün on katı lrak)kırk gecedir.Adem (a.s)’ın yaratılışı ile ona ruh üflenmesinin arasında geçen süre ahret cumalarından dört cumadır.Şekillerin tesir bakımından en mükemmeli ,birler,onlar,yüzler,ve binler basamağında  dörtlü surettir.Nitekim Resulullah (sav)”Ashabın en hayırlısı dörttür. Seriyyelerin en hayırlısı da dört yüz askerden oluşanıdır”buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir.


27 Kasım 2016 Pazar

ÇEKİRGENİN KANATLARINDAKİ YAZILAR

Hz.Peygamber sav.'in önüne bir çekirge geldi.İki kanadı üzerinde İbranice "Biz Allah ın en büyük ordusuyuz.Bizim doksan dokuz yumurtamız vardır.Şayet yüzüncüsü verilecek olsaydı bütün dünyayı içindekilerle beraber yerdik"Yazıyordu.
Hayvanlar içinde insanların gıda maddelerine çekirgeden daha fazla zarar veren yoktur.Dört mezhebe göre çekirge yenmesi mübahtır.Bu Efendimizin şu hadisine dayanır:"Bize iki ölü ve iki kan helal kılındı.İki ölü balık ve çekirge,iki kan ciğer ve dalak kanıdır"

UĞURSUZ SAYMA

Resulullah Efendimiz üç defa:”Bir şeyi uğursuz sayma şirktir”buyurarak bunu yasakladı.Karganın uğursuz sayılma hikayesi ise Hz.Nuh kendisini suya bakmak için gönderdiği zaman gitmiş ve bir daha geri dönmemiştir.Böylece Hz.Nuh’dan ayrılmıştır.Bu sebeple onu uğursuz saymışlar ve “gurbet”tabirini onun isminden türetmişlerdir.Resulullah Efendimizden rivayet edilen bir hadiste “Uğursuzluk kadında,atta ve evdedir”Kadının uğurszluğu ahlakının kötülüğü ve mihrinin yüksekliğidir.Çocuk doğurmamasında olduğu da söylenmiştir.atın uğursuzluğu uysal olmayışında  ve kendisi ile gazaya çıkılmamasındandır.Evin uğurszluğu dar oluşu,aşırı sıcak ve soğuk oluşudur. Bu hüküm genel duruma göre verilmiş olup kesinlik ifade etmez

DEVLET BAŞKANLARININ LAKAPLARI

“Firavun”,Amalika kabilesinden Mısır ülkesinin başına geçen her hükümdara verilen lakaptır.
“”Kisra”İran hükümdarlarına ,”Kayser”Rum hükümdarlarına,””Hakan”Çin meliklerinin,”Tübba”Yemen hükümdarlarının,”Kayl”Arap meliklerinin,”Necaşi”Habeşistan hükümdarlarının,”Halife”Bağdat hükümdarlarının ve “Sultan”Selçuk sülalesinden olan hükümdarlarının lakabıdır.

HAZRETİ MUSU'NIN DOKUZ MUCİZESİ

Hazreti Musa (a.s)’a ayrı ayrı dokuz mucize verilmiştir.Bunlar  Asa,Beyaz el,kıtlık yılları,ürünlerin azalması,tufan ,çekirge ,kımıl(haşerat)Kurbağalar,ve kan dır.Hz.Musa’nın asasının Uzunluğu on arşın idi.Cennet ağacından yapılmıştı.Onunla toprağa vurur bitki çıkartır,taşa vurur su çıkardı.Yere atınca hızlı hareket eden bir yılan olurdu.Asa mucizesini gören firavun pek korktu bu nedenle saçları beyazlaştı.insanlardan utandığı için saçlarını siyaha boyayan ilk kimsedir.

AHDE VEFA ÖRNEKLERİ

Hak Teala Musa (a.s)’a şöyle vahyetti.”Kim seni arzulayarak gelirse onu nasipsiz bırakma Aman dileyene aman ver.Musa (a.s)seyahatta idi.Omuzuna ansızın bir güvercin kondu.Ardından bir şahin güvercini yakalamak niyetiyle diğer omuzuna kondu.Güvercin (Musa (a.s)ın yenne girdi ve korunma diledi.Şahin ,fasih bir dilleMusa’ya seslendi.:Ey İmran oğlu!Beni nasipsiz bırakma;benimle rızkımı ayırma.Musa (a.s)”ne çabuk imtihan edildim”dedi.Ahdini yerine getirmek ,her ikisine de vefalı davranmak için Şahine yiyecek olsun düşüncesiyle bacağından bir parça kesmek kastıyla elini uzattı.Bunun üzerine her ikisi:Ey imran olğu!Acele etme.Bizler elçileriz.Niyetimiz senin ahdinin doğruluğunu denemekti”dediler.(fütahatı Mekkiyye son cilt)

İŞİTEN KULAK MIDIR,KALPMİDİR?

Fiziksel olarak işitmeyi kulakla olduğunu zannederiz bu doğrudur.ancak işitmekten murat işitilen şeyi kalbe indirip amel etmektir.”Kalplerini mühürleriz”(Araf 100) ayetindeki bu ifadeden “artık işitmezler”yani düşünüp tefekkür etmezler ve amel etmezler şeklinde algılandığında asıl işiten kalptir.Gönül kulağı Hak sözünü işitince fayda eder.Beden kulağı değil.
Bu sözü gönül kulağı ile dinlemeli,beden kulağı burada hiç fayda etmez.
Baş kulağı bütün hayvanlarda var.Sır/gönül kulağı Adem nesline mahsustur.
Sır kulağını, sözü söyleyen ihsan ettiği için,baş kulağı tıkanınca açılması kolaydır.tedavi ile açılır(Sır kulağı ise böyle değildir)

ALLAH'IN TUZAĞI

Allah’ın tuzağı,kahır ehline kahır ile,lütuf ehline lütuf iledir.Kahır ehlinden ancak dünya ve ahiret saadetlerini ellerinden kaçıranlar,lutuf ehlinden de ancak dünya ve ahireti kaybedip Mevlayı kazananlar allah’ın mekrinden emin olur.Buna göre ehlullah Allah’ın tuzağından emindir.Çünkü Allah’ın onlar hakkındaki tuzağı lütuf iledir.Allah Teala Ali imran 3/54 ayetinde “Allah,tuzak kuranların en iyisidir”buyurmuştur.Çünkü insanların mekri hak edene de etmeyenede hep kahır ile olduğu halde allah Teala’nın mekri hak edene lütuf iledir. Allah’ın tuzağından emin olmak küfür sayılmıştır.Bu kerem ehline göre değil mekir ehline göredir.Çünkü kamil veliler dünya hayatında da selametle müjdelenmişlerdir. Allah Teala onlar hakkında:”İyi bilin ki,Allah’ın dostlarına korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.(Yunus 10/62)


BİD'AT REDEDİLİR

Bid’at(dinde olmayan şey)demektir. Hz.Aişe validemiz tarafından rivayet edilen hadis-i şerifte:”Kim şu işimizde (dinimizde)olmayan yeni bir şey uydurursa o reddedilir,kabul edilmez.”buyurulmuştur Yine Resulullah efendimiz buyurmuştur:”Benden sonra yaşayanlarınız ileride çok ihtilaflar görecekler.O zaman siz benim sünnetime ve benden sonra doğru yolu gösterecek olan raşid halifelerimin sünnetine uyunuz.,o yola bütün gücünüzle sarılın.Sonradan çıkarılan işlerden(uydurulan bidatlardan)uzak durun.Zira uydurulan her yenilik bid’at ve her bid’at sapıklıktır”.Veda hutbesinde buyurmuştur ki:”Sözlerin en doğrusu Allah’ın kitabı ve yolların en hayırlısı Muhammed’in(sav)yoludur.İşlerin en şerlisi sonradan uydurulanlardır.(bidatlardır).

ZEKAT İÇİN SAVAŞMAK

Zekat,mal üzerindeki fakire ait haktır.Resulullah Efendimiz vefat edip Hz.Ebubekir(r.a)halife olunca Araplardan bir kısmı (zekatı inkar ederek)küfre dönünce ,Hz.ömer(r.a)Hz.Ebubekir’e şöyle dedi:Resulü Ekrem (sav)’İnsanlar la ilahe illallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum,kim,lailahe illallah derse malını ve canını benden korumuş olur.Bir hakka karşılık olan bunun dışındadır.Hesabı da Allah’a aitttir’buyurduğu halde nasıl o insanlarla savaşırsın?Ebu bekir şöyle dedi:
“Vallahi zekatı namazdan ayıranlarla mutlaka savaşacağım.Çünkü zekat mal üzerindeki(fakire ait)bir haktır.Vallahi eğer Resulullah’a (sav)(zekat olarak)verdikleri bir deve bağını bile esirgeseler,onu almak için bile onlarla savaşırım.Bunun üzerine Ömer (r.a)dedi ki:Vallahi Cenab-ı Hakk’ın Ebubekir’in göğsünü genişleterek onu savaşmaya yönelttiğini gördüm ve onun (gerekirse savaşılarak alınması gerekli)bir hak olduğunu anladım
Namaz kılmayanlarla savaşmak ise,namaz beden üzerinde bir haktır.

BUGÜNÜN-DÜNÜN-YARININ SORUNLARI

Bugün İslamın yegane sorunu yaşama sorunudur.Dünde aynıdır..Din için,baş örtüsü yasaktı,dini eğitim yasaktı,Allah Demek yasaktı,Kur’an okumak ve okutmak yasaktı,kıyafet yasaktı diyebiliriz.Bugün için bunlar yasak olmaktan çıktı.Toplum hayatımızda normal oldu demekteyiz.ancak dünün ve bugününün sorunu İslam’ı nefislerde yaşamaktı.Dün oynamak için meydan yoktu bu nedenle sorun vardı.Şimdi oynamak için meydanlar mevcut olduğu için bu meydanlarda nefsin oyunlarına dalındı.Örnekmi Ak Parti iktidarı 15 yıldır iktidarda.Araştırın Alo 184,Alo 112  gibi iletişimsel hatların icraat yaptığı merkezlerde bu işleri organize eden şirketlerin ortaklarına,kurucularına hangi bakanın çocukları ve hangi siyasinin yakınları.Çünkü böyle bir merkez dilediğin vilayette yapılandırmaktasın.En az 2000 kişiyi çalıştırma şeklinde bir istihdam kapasitesi var.Devlet asgari ücretleri verirken,belirli bir süre çalışanların sigortalarını karşılama taahhüdü var. Söyliyeyim,çalışan işçi başına asgari 750 TL net para her ay şirket ortaklarına kar olarak kalmakta imiş.Nimetin bolluğunu düşünüyor musunuz. herşey yasalara uygun uygun olmayan nedir?Bürokratın.siyasininin,Bakanın yakınının bu ticareti yürütmesi.Diyebilirmiyiz ki hiçbir idarecinin,siyasinin üçüncü dereceye kadar akrabası devletten ihale alamaz.Alınmış bir ihaleye iştirak edemez.Bu mümkün olmayan bir durumdur.Dünün ve bugünün ve yarının sorunu budur.Devlet imkanı ile imtihan edilmek en büyük imtihandır.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

DİN YOLLARINININ BAŞINA OTURMAK

Bütün cemaatleri ve tarikatları bekleyen tehlikedir.Kur’an da Araf suresi 86 ayetinde ifade edilen “Yolun başına oturmak”tabiri kullanılmıştır”Tehdit ederek,inananları,Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başına oturmayın…”.Şeytan gibi ,inananları tehdit ederek,korkutarak din yollarından herhangi birinin başına oturmayınız.Çünkü şeytan “Öyle ise beni azdırmana karşılık,and içerim ki ,ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım”(araf 7/16)demiştir.Ayette ne ile tehdit edilme belirtilmemiştir.Çeşitli hile ve desiselerle Allah’a vuslat yolunu kesen ve bu yola süluk etmek isteyenlere mani olan kimselere işaret vardır.Bunlar kendilerine bu yolu kapadıkları gibi batıl iddialar ileri sürerek bu ulvi yolu eğri gibi göstermek isterler.Günahların en şerlisi,işleyende kalmayıp kendisinden başkasına sirayet edendir.


ALLAH TEALANIN KIYMET VERDİĞİ İŞLER

Allah Teala yanında kıymetli işler nefsin kötü sıfatlarına muhalefet olan işlerdir.Ölçerken ve tartarken insanların haklarını eksiltmek,nefsin hasisliği,himmetin düşüklüğü,hırsın fazlalığı,heva ve zulme uymaktan ileri gelir.Karşısındakini zarar ettirerek kendisinin çok kara geçmesini istemek,kata kat kazanmak nefsin isteğidir.Bu nedenle Allah Teala kıymetli işleri sever ve değersiz işlere buğzeder.
Efendimiz SAV buyurmuştur ki:”Koyun sürüsüne saldıran iki aç kurt,mal ve şeref hırsından daha zararlı değildir”.Başka bir hadis-i şerifte buyrulmuştur ki:”Namaz emanettir,abdest emanettir.tartı emanettir. Ve ölçü emanettir.”

HATİBÜL ENBİYA

Şuayp (a.s) Hz.İbrahim Peygamberin oğlu Medyen’in torununun oğludur. Hz. Lut peygamberin iki kızından biri olan Reysa ile evlenmiştir.Bu  çocukları çoğalarak Medyen kabilesi oluşmuştur. Hz.Şuayb,Allah korkusundan o kadar çok ağlamıştır ki  iki gözü ama olmuştur.Kavmine çok güzel hitap ettiği için Şuayb(a.s)’a “Hatibül Enbiya”(Peygamberlerin hatibi)lakabı verilmiştir. Hz.Şuayb’in kavmi,ölçü ve tartıda eksiklik yapan kimselerdi. Hz.Şuayb’in mucizeleriyle alakalı Ayat-ı Bahirat isimli peygamber mucizelerini sayan kitapta şu geçer: Şuayb yüksek bir dağa çıkmak istediğinde ,kolayca tırmansın diye dağ eğilirdi.

26 Kasım 2016 Cumartesi

EN BEDBAHT KİMSELER

 Efendimiz SAV Hz.Ali (k.v)hazretlerine:”Ey Ali geçmiş ümmetlerin en bedbahtı kimdir?,bilirmisin “diye sordu. Hz.Ali:”Allah ve Resulü daha iyi bilir”dedi.Peygamberimiz (sav)”Salih (a.s)’ın devesini boğazlayanlar”buyurdu.sonra:”Sonrakilerin en bedbahtı kimdir?”diye sordu. Hz.Ali Yine:”Allah ve Resulü daha iyi bilir”dedi.Bunun üzerine Resul-i Ekrem efendimiz:”Senin katilin” buyurdu.

SALİH PEYGAMBER DEVESİNİN İŞARİ MANASI

Avam için mucize ,kayadan devenin çıkmasıdır.Havas için mucize kalp taşından ,sır devesinin çıkmasıdır.Bu deve marifetullah emanetini taşır ve kalıp(beden)beldesinin kuvvet ve hislerine ilahi varidat sütü verir.Bu deveyi bırakın Allah’ın arzından yesin,yani kuds bahçelerinde otlasın ve ünsiyet pınarlarından içsin.Ona,şeriata muhalefet ve tarikata karşı çıkma kötülükleri ile dokunmayınız.Yoksa sizi,hakikate ulaşmaktan kesilip uzak kalmanın elem veren azabı yakalar

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

KURTULUŞ ANCAK RAHMETLE MÜMKÜNDÜR

“Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık”ayetinde Hud (A.S)kastedilmiştir.demek ki risalet derecesine rağmen onu ve onunla beraber olan müminlerin ancak Allah tarafından bir rahmetle kurtulduklarına işaret edilmiştir.Bu ifade kurtuluşun sadece amelle değil ,Allah’ın fazlı ve rahmeti ile olduğunun bilinmesi içindir.

BAŞKALARININ YERİNE GETİRİLMEK

Araf suresi 69 ayeti:”Sizi uyarmak için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap)gelmesine şaştınız mı?Düşünün ki O sizi,Hun kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta sizi onlara üstün kıldı.O halde, Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz” Bu ayet Ad kavmine inmişti .Allah Teala yaratılanların bir kısmını ,diğer bir kısmından sonra getirmiş ve hepsini yeryüzünde halifeler kılmıştır.Onlardan bir cins yok olur olmaz onların yerine  aynı cinsten başka bir kavmi getirmiştir.Aynı şekilde gaflet ehlinden bir gurup yok olduğu zaman aynen onlar gibi başkalarını getirir.Vuslat ehlinden bir gurup ortadan kalkınca yerlerine vuslat ehlinden bir başka grup getirir.

SEÇKİNLER MESELESİ

 Kur’anın bir çok yerinde geçmiş kavimler anlatılırken,görevlendirilen peygamberlere kavmin seçkinleri muhalefet etmişlerdir.Düşmanlıklarının açıkça izhar eden ve tehdit eden “bu seçkinler”boy,pos,güç,zenginlik,yöneticilik gibi makam sahipleri kastedilmiştir.Eşraf olarakta anılır.İnsanların çoğunda aldatan bu kesimdir.Çünkü toplumun ekseriyeti olan diğerleri (ayak takımı,vasat insanlar)hep gözde olan bu seçkinlere bakarak pozisyon alırlar.
Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

HARUN REŞİD'E BEHLÜL'ÜN NASİHATI

Harun Reşit,Hac dönüşü bir iki gün kaldığı Kufe şehrinden geçiyordu.Bindiği deve üzerinde etrafı perde ile örtülü bir tahırevan içinde idi.Tam geçerken Behlül bağırdı:ey Müminlerin emiri”! diye Harun Reşit perdeyi çekip “Buyur Behlül “dedi.Behlül:Bize Abdullah Amiri’den nakledildi ki:Peygamber SAV bir deveye binmiş giderken gördüm.Altında eski bir palan vardı.(Etrafındakilere)vurmak yok,kovmak yok,itip kakmak yok ve “Yoldan çekil!!Yoldan çekil!”diyen yok.Ey Müminlerin emiri ,bu yolda mütevazi davranmak,senin için kibirli davranmaktan daha hayırlıdır.”.Behlülün bu konuşmasından müteessir olan Harun Reşit:”Ey Behlül ,Allah sana rahmetiyle muamele etsin.Biraz daha nasihat et”deyince Behlül şu beyitleri söyledi:
Farzet ki,uçsuz bucaksız yeryüzü hep senin oldu.
Ayrıca pek çok da kulların ,kölelerin var.ne çıkar?
Yarın bir gün kabir çukuruna düşmeyecekmisin?
İnsanlar birbiri arkasından üzerine toprak atmayacak mı?
Harun ağladı sonra:”Ey Behlül ne güzel nasihat ettin.Başka söyleyeceğin var mı?”dedi.Behlül:”Ey Müminlerin emiri.Allah bir adama hem mal,hemde güzellik verir.o da malından infak eder ve güzelliği konusunda da iffetli olursa Allah’ın divanında iyilerden yazılır.”Harun Reşit,Behlül’e bir hediye verilmesini emretti.Behlül:”Sen onu kimden aldınsa ona ver.Benim ona ihtiyacım yok”dedi.Harun Reşit:”Behlül borcun varsa ödeyelim”deyince Behlül:”Ey Müminlerin emiri borç borçla ödenmez.Sen hakkı sahibine ver ve kendi borcunu öde”diye karşılık verdi.Harun:”Ey Behlül hiç olmazsa sana kafi gelecek rızk yardımında bulunayım”dedi.Behlül başını göğe kaldırıp:”Ey Müminlerin emiri.Ben ve sen Allah’ın ihtiyacını gördüğü kimseleriz.Seni hatırlayıp beni unutması imkansız dedi.bunun üzerine Harun,perdesini indirip geçip gitti.


RÜZGAR

Rüzgarları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O dur.Sonunda onlar ağır bulutlar yüklenince onu ölü  memlekete sevkederiz”(Araf suresi 7/57 ayeti)
Bir hadiste buyrulmuştur ki “Rüzgara sövmeyiniz!hoşunuza gitmeyen bir durum görürseniz şöyle deyiniz:”Allahım,bu rüzgarın,onun beraberinde getirdiklerinin ve ona yapmasını emrettiklerinin hayırlı olanını senden niyaz ederiz.Bu rüzgarın,içinde bulunanların ve ona yapmasını emrettiklerinin şerrinden de sana sığınırız.

Ozan Esrari - Ali'nin Sırrına Ereyim Dersen

DUA EDERKEN ELLERİ GÖĞE AÇMAK

Ariflerin sultanı Ebu Yezid Bestami hazretleri der ki:Bir gece Allah'a dua ettim.İki elimden birini elbisemden çıkararak yukarı kaldırdım.Diğer elimi ise şiddetli soğuk nedeniyle çıkaramadım ve böylece uyudum.Rüyada dışarıda kalan elimin nur ile dolduğunu ,diğer elimin ise boş kaldığını gördüm.Hayret dip:"Ya Rabbi,bu niçin böyle oldu?"dedim.Hatiften şöyle bir nida eldi.Bir istekte bulunmak için dışarı çıkan eli nur ile doldurduk.İçeride gizli kalanı ise bundan mahrum ettik"

ACELE EDİLECEK ŞEYLER

Acelecilik iyi bir şey değildir.Şu hususlarda acele etmek gerekir:Günahlardan tevbe etmek,vadesi dolan borcu ödemek,misafire ikramda bulunmak,büluğ çağına gelmiş bekarı evlendirmek,ölüyü defnetmek ve cünüblükten temizlenmek

VELİLERDEN KONUŞAN CENAB- HAKK'TIR

Azim Necib Sultan anlatmıştı.1970 ve 80 li yıllarda Dörtyol'da iki doktor var idi.onlarda dörtyol dışındaki kişiler olup yedek subaylığını bu ilçede yapmışlar,askerlik sonrasında da bu ilçede kalarak doktorluk yapmaya karar veren kişilerdi.pratisyen olmalarına rağmen teşhisleri yerinde olmakla insanlar bu iki doktora giderlerdi.Bunlar Dr.Kemal ve Dr.Yaşar isimli kişilerdi.Bir gece vakti,Dörtyol'un baş meczubu  Sinan Bey'in eve dönüşünü beklerken bir taksi önümden geçti.Taksi içindeki bir genç pencereden bağırıyordu."Bu hastayı İskenderun'a götürüp geleceğim.Ey doktor senin kafana bir şarjör mermi boşaltacağım.Sen babama iğne vurduktan sonra ağzından ve burnundan kan geldi"deyi bas bas bağırıyordu.Babasını Dörtyoldaki bu doktorlara götürmüş,doktor iğne yapınca babasının burnundan ve ağzından kan gelmeye başlamış.Önümde olan bu olay ile alakalı gayri ihtiyarı olarak ağzımdan şu sözler çıktı."Ne doktoru vurması.Sen onun ellerini öp"diye seslenmişim.Ama bu sözü niye söyledim bilmiyorum.Allah söyletti.ertesi gün bu genç dükkanıma geldi."Yahu amca sen hastanın durumunu nasıl bildin?"deyince "Hayırdır?"dedim.Genç anlattı.filan doktora babamı hastalık nedeniyle götürdüm bir iğne vurunca burnundan ağzından kan geldi.İskenderun'a yetiştirin dedi.kızdım.çünkü iğneden sonra bu olay meydana gelmişti.Kızgınlıkla doktora o sözleri sarf ettim.Hastayı İskenderun'a yetiştirdim.hastanedeki doktorda benim bu tepkimi görmüş ki şöyle söyledi:Sen Dörtyoldaki doktorun elini öp iyiki o iğneyi vurmuş ki bu iğne nedeniyle burundaki damar çatlamış ve kan akmış aksi halde beyinde kanama olacaktı ve baban o zaman belkide ölecekti."Döndüm Dörtyoldaki doktordan dünkü halim için özür diledim.Peki sen bunu nasıl bildin?"diye sordu.Azizim buyurdu ki:Tıpla benim ne işim olabilir ki!Allah o an ağzımdan o sözleri çıkarttı.

ALLAH'IN KİŞİYİ İSLAMDAN SOYMASI

Yusuf b.Esbat,Süfyan’ı sevr’nin yanına varmıştı.Süfyan bütün geceyi ağlamakla geçirdi.Ona: “Bu ağlayışın günahların için mi?”dedim.Yerden bir saman çöpü aldı ve “Günahlar Allah’ın yanında şundan daha hafiftir.Ben ancak Allah Teala’nın benden İslam’ı soyup almasından korkuyorum.Bütün peygamberler abdal ve evliya bunca taatlere gayret etmelerine ve masiyetlerden sakınmalarına rağmen ,ne dersin Allah’a karşı hüsnü zanları yokmuy du?Elbette vardı.Çünkü onlar ,Allah’ın rahmetinin genişliğini en iyi bilen kimselerdi.O’nun cömertliğine senden daha çok hüsnü zanları vardı.fakat onlar ,çalışıp gayret etmeden yapılan zannın boş temenniden  ve aldanmadan öteye geçemeyeceğini pek iyi biliyorlardı.Allah Teala bizi ve sizi kitabıyla amel edenlerden ve Cenabına vasıl olanlardan eylesin.Allah’ı unutup hevasına tabi olanlardan eylemesin.”


GAM ÜÇ TÜRLÜDÜR

Büyüklerden birsi buyurmuştur.Gam üç türlüdür:
1.      Yapılan tat ve ibadetin kabul olunmama endişesi,
2.       İrtikap edilen masiyetin bağışlanma ma endişesi
3.      . Elde edilen marifetin geri alınma endişesi

25 Kasım 2016 Cuma

ABDÜLHAMİD'İ ANLAMAK

Üstad Necip Fazıl,"Ulu hakan İkinci Abdülhamit Han"adlı kitabını şu cümle ile noktalar"ABDÜLHAMİD'İ ANLAMAK HER ŞEYİ ANLAMAK OLACAKTIR"Sultan anlaşılınca Büyük Destan'a düşülen ara noktası kalkacak ve yeniden ümmet "kimse"sine kavuşacaktır.
Şu dua sultanın anlaşılmasını temin edecek ve destanın yeniden nereden başlayacağını da gösterecektir;
Allahım!Helal etmiyorum!Şahsımı değil,milletimi bu hale getirenlere hakkımı helal etmiyorum!Beni,benim için lif lif yolsalar,cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar,sarayımı yaksalar,hanümanımı ,hanedanımı söndürseler ,çoluğumu gözümün önünde parçalasalar helal ederdim de beni bu hale getiren ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem.
Allahım!Mukaddes isimlerine kurban olduğum Allahım!Ya Adil!Bana "Kızıl sultan"adını takan ve devrilmem için ellerinden geleni yapan Ermenileri,şimdi beni devirenlere parçalatıyorsun! Bu cellatları da, kim bilir,kimlere parçalatacaksın?Fakat Ya Rahman!Adaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz!Bize acı.Resulünün,sevgilinin ,kainatın efendisinin nurunu  olduğu için ,bu hale gelen millete ,rahmetinle,fazlınla,lütfunla tecelli et.
Ya Kadir!kundaktaki yavruyu gagasına almış,kaçıran leş kuşunu düşürüp çocuğu kurtarmak ancak senin kudretine sığabilir.Leş kuşlarının gagasında kundak çocuğuna dönen milletimi kurtar Allahım.
Ya Mabud! Ömrümde tek vakit farz namazı kaçırdığımı hatırlamıyorum!Ama tek vakit namazım olduğunu iddiaya nefsimde kuvvet bulamıyorum.Huzurunda eğileceğime kaskatı kasılıyorum ve duada ruh teslim edeceğime yatağımda kıvranıyorum.Sana kulluk gösteremeyen bu kulunu affet Allahım!
Eğer yılları tesbih dizisince süren hükümdarlığımda seni bir kere anabildim ,Resulüne bir kez bağlanabildimse ,duamı,o bir kerre ve bir an yüzü suyu hürmetine kabul et!
Ya Sübhan!Şu titrek elleri,kıyamet gününde sana,"Ümmetim,ümmetim"diye yalvaracak olan habibinin eteğinde ,şimdi "Milletim,milletim"diye dilenen bu ihtiyarın duasını geri çevirme !Milletimi evvela Ba'sü ba'del mevtsiz ölümle yok etmeye götüren sahte kurtarıcılar ve sahte kurtuluşlardan kurtar;ona bir gün gelecek kurtarıcıları,gerçek kurtuluşu nasip eyle!
Benim artık bu dünya gözüyle görebileceğim hiç bir saadet ümidim kalmadı.Bari felaketi olsun bana daha fazla gösterme Allahım.Ayakta duramaz haldeyim!Vadem ne gün dolacak Allahım?.."  

Astroloji Bilimsel midir? Paneli – Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç / 4IAD

TÜRBE ZİYARETLERİ HASTALIKLARDA TEDAVİ YÖNTEMİMİDİR?

Şüphesiz bu inanç meselesidir.Azizim Necib Efendi anlatmıştı.1970 yıllarda Terzilik mesleğini icra ederken Hasta ve rahatsız olduğumu hissettim,ancak Ankara'da doktora gözükmek için Akşam geç vakitte otobüste bilet aldım.Sabah erkenden Ankara otogarına indim.Ekonomik durum kısıtlı olduğu için  yürüyerek Hacı bayram Veli hazretlerine kadar yürüdüm.Cemaat namazdan çıkmıştı.Abdest almak için şadırvanlara vardım ancak etraf kar ve ayaz idi.Şadırvanın üzerindeki depodan akan su ise buz kesiyor.Ellerimi uzattım dayanılacak gibi değil.İçimden nazederek "Abdest almıyorum"dedim.Sonra baktım çeşmeden akan sudan buhar çıkıyor.elimi uzattım sıcak bir su akıyor.Abdestimi aldım.Camiye geçtim namazımı kııdım.Sonra dışarı çıktım.Düşünüyordum.Acaba hangi doktora gitsem,cebimdeki para yetermi v.s diye.GülBaba türbesinin tarafında üç tane taksici erken saatlerde kalın giysilerini giymiş müşteri bekliyorken başlarında kalpak,ellerinde eldiven birbirleri ile şakalaşıyorlar.O esnada Gülbaba tarafından 70 yaşında bir bayan üzerinde bir entari ,ayağında terlik,saçları dağınık vaziyette yukarı doğru çıkarken,taksicilerin önünden geçti,taksiciler bu kadına biraz laf atıp"Hadi iyisin gene iyisin"gibilerden söyledikleri bu sözler bende asabiyet yaptı,taksicilere çatmak istedim.Tam o esnada Kadın tam benim hizama gelmişti.Bana baktı:"Karışma!"dedi."Sabahın bu vaktinde nafakalarını temin etmek için burada bekleşiyorlar.Bırak zevklensinler""diyerek."Sende bir şey yok"dedi.Para vermek için elimi cebime attım ancak"Paran da yok ki,şimdi dön doğru memleketine"dedi.Bir anda hiçbir hastalığımın kalmadığını hissettim doğru otogara gidip dükkana döndüm.

MURTAZA AZİZ HAZRETLERİNDEN

Yıl 1945.Kırklardan Murtaza Aziz hazretleri Dörtyol'a yakın bir yaylada.Şıh Hasan isimli bir zatın ziyaretine gider.1945 ülkenin ekonomik olarak kötü olduğu bir dönem ve tek parti iktidarının şedid zamanları.Şıh Hasan'a,Murtaza aziz hazretleri şöyle demiştir."Türkiyeye Dışarıdan kuvvetli bir yardım gelecek o zaman fakirlik azalıp ülkenin önü açılacak.Nitekim mübareğin dediği gibi de tecelliyat olmuştur.
Evliyaullah bu tür gayb haberlerini nereden bilir denirse denir ki .Allah'dan.Çünkü İdari bölümlerde vazifeli olanlar ülkenin geleceği ile alakalı tüm manevi toplantılara katılırak kararlara iştirak ederlermiş

"BİLDİKLERİMİ AÇIKLARSAM"SÖZÜNDEKİ TEHDİT NEDİR?

Zaman zaman kamuoyuna mal olmuş şahsiyetlerin ağzından bu sözler çıkar:"Bildiklerimi açıklarsam yer yerinden oynar"Bu söz bir tehdittir.Konuşanın konumuna göre bir guruba yöneliktir.Basında meşhur olmuş bir travesti bunu söylediği vakit bu travesti ile ilişkili olması muhtemel insanlar muhatap alınmıştır.Bugün bu sözleri Cumhurbaşkanımız söylemiştir.Eğer Cumhurbaşkanının ifade ettikleri "Devlet sırrı"mahiyetinde ise"bunu açıklamak zaten yasal olarak suçtur.Belki ileride yazarım demiştir.Devlet sırrını açıklamanın suça ilişkin ceza muhtemelen 12 yılın üzerinde olup zaman aşımı süresi1/2 artırımla onsekiz yıldır.18 -20 yıl sonra  Tayyip bey 80 yaşını çoktan aşacaktır.Allah uzun ömürler versin 80 yaşından sonra söylenecek bir sözün manası kalmaz ki.O halde bir siyasi bu sözü söylememelidir.çünkü halktan gizli bir şey olmamalıdır.Reslullah'ın hayatına baktığımızda bütün hayatı şeffaftır.Yediği içtiği giydiği.Sahabe ile olan konumu.mutfağında bulunan ertesi güne ait yiyeceği.."Sır"olan mevzular ise Manevi durumlarıdır.Bir idareci ancak Allah ile olan yönlerini gizlemelidir.Halk ile olan yönlerinde asla bir sır perdesi olmamalıdır.Çünkü Örneğimiz Resulullah,Evliyaullah ve dört halifemizdir.Bunun dışındaki bir yaşam tarzı islamiyette yoktur.Var olduğunu iddia edenler hevasını yaşayanlardır. Ha bazılarıda şu sözleri söylemiştir.ÖRTÜLÜ ÖDENEĞİ NERELERE SARF ETTİĞİMİ AÇIKLARSAM DEVLETLER ARASI SAVAŞ ÇIKAR.Bu tehdit hırsızların tehdididir.Bütün gizlilikleri bilen Rabbül alemindir.ondan korkmak gereklidir.

ÜSTTEKİ VE ALTTAKİ BELALAR

En’am suresi 65 ayeti:”De ki:”Allah’ın size üstünüzden (gökten)veya ayaklarınızın altından(yerden)bir azap göndermeye ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter “Bak, anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz!” buyrulmuş olup Bu ayetteki “üstünüzden”,”yahut ayaklarınızın altından”tabirleri fiziksel düşünüldüğnde gökten(yıldrım,ses,yağmur) ve yerden(zelzele,toprak kayması,nuh tufanı) kaynaklanan belalar akla gelir.Denilmiştr ki “üstünüzden”ifadesi,yöneticileriniz ile önde gelen güç odakları tarafından gelebilecek belalara baskı ve zulme delalet eder.”Ayaklarınzın altından”tabir ise ,kötü niyetli kölelerinizden,cemiyetin çapulcu ve beyinsiz tabakasından kaynaklanacak ayaklanmaya da yağmalamalara işaret eder.”kiminize kiminin hıncını tattırır”ifadesinden murat bazınızla bazınızı svaştırır.Müminlerin hıncını kafirlere tattırması ve bunun aksiAllah Tealanın sünnetindendir.Bazen de bir bir kısım kafirlerin hıncını ,başkakafirlere tattırır.Bazı müminlere de başka müminlerin hıncını tattırır.Nitekim Hak Tealanın cemal ve celaline dayanan terbiyesininin gereği olarak çoğu zamanlarda ve asırlarda görülen budur.

Hadiste buyrulmuştr ki:”Rabbimden üç şey istedim bunlardan ikisini bana ihsan etti.,birini vermedi,Rabbimden ümmetiminin kıtlıkla helak edilmemesini diledim,bu isteğimi kabul etti.Rabbimden ümmetimin sel ile helak olmamasını niyaz ettim,bunu da kabul buyurdu.Rabbimden ümmetimin düşmanlığınının birbirine olmamasını diledim,fakat bu isteğimi geri çevirdi(Müslüm fiten 20)
 

MİZAÇLAR HIRSIZDIR

Kişi kendi cinsinden olanın huyunu alır.Habis (kötü)olanla karşılaşmaktan sakın,Rüzgar kötü bir alandan geçince pis havadan kötü kokular alır.Bu nedenle hayırlı kimselerle oturup kalkmak,sohbet etmek ve büyüklerin sözlerinden öğüt almak gerekir.Nasihat etmek kolay bir iştir.Asıl zor olan nasihatı kast etmektir.Allah kimin doğru yola erişmesini murat etmiş ve inayette bulunmuşsa ,onu mutlaka zahiri ve batini anlamda öğüt veren bir nasihatçının kapısına ulaştırır Öğüt ve nasihatın nuruyla her şeyden haberdar olan Allah’a ulaşmanın yollarını bulur..

BU ÜLKENİN BÜYÜK KURUMLARINI ABDÜLHAMİT KURMUŞTUR


 Bu köşe Abdülhamid Han’ı anlatmaya tabii ki yetmez ama sadece neler yaptığına dair küçük bir gezinti yaparsak bu ülkede tek bir tuğlası olmayanlara gerekli dersi vereceğimizi düşünüyorum:

• İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,

• İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,

• Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,

• Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi),

• İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji

müzeciliğini başlatan,• Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,

• Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,

• Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi..)

• Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde, Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran!

Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,• Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,• Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,

• Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen, bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,• Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen,• Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan, 

• Doğu Türkistan’a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çin'in göbeği Pekin'de Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,

• Telefonu Avrupa’dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur!

• İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir),

• Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran (Sirkeci Büyük Postane binası..),

İstanbul’da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,

• Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA’nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani) ,Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak.), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv.Tıp Fak.), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye (Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye (Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali (Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye (Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi (İktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi (Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa’da İpekböcekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.

• Unutmadan bir de Ankara’da Çoban Okulu var.

Herkes haddini hududunu bilecek. Bu ülkede kullandığınız birçok kurum Abdülhamid Han bakiyesidir. Ha bu arada Mithat Paşa örneğini veren zavallılar, Mithat Paşa İngiliz bağımlısı, Macaristanlı bir hahamın oğludur ve Türkiye’deki ilk masonlardandır. Abdülaziz Han’ın hal edilmesinde İngilizlerin has adamı olarak çalışmış ve İngiliz tarihine altın harflerle geçmiştir! 

Rahmetli Yılmaz Öztuna’nın dediği gibi;“Milletimiz bu hükümdarın dehasına çok şey borçludur”

Ya da İlber Ortaylı’nın dediği gibi;

“Osmanlının son hükümdarı, son evrensel imparator II. ABDÜLHAMİD’dir”

 

24 Kasım 2016 Perşembe

MEHMET AKİF'İN SÜKUT ORUCU

Büyük ızdıraplarla kazanılan zaferden sonra Akif''in payına  sükut etmek düştü.O da Tacettin Dergahında sükut orucuna girdi.Maddi planda kurtuluşunu gördüğü milletinin ruh planında helak oluşuna kahırlandı 27 Aralık 1937 tarihinde 63 yaşında vefa etti.10 yıl gurbette(Msırda)sefil bir hayat yaşadı

SAİT PAŞA İMAMI

Said Paşa imamı,Mehmet Akifteki merhamet örneğidir.Akif aşkın,sanatla etle tırnak gibi olduğu Said Paşa imamında ,boğazdaki sultan yalısında "mevlid"okumaya beklenen famat gelirken yolda,"Azıcık dursana oğlum"diye seslenen,sonra da "Ben perişan anayım,dağ gibi evlad gömdüm bu gece,kızımın canı için bir mevlit okutmak istiyorum"diyen kadının davetine icabet eden,bu yüzden saraya gecikmeli olarak   gelen bir mevlüt handan ve Valide Sultan'dan bahseder.Şiirde mevzu edilen hocanın  ve valide sultanın "dağ gibi evlat gömen yaşlı anaya duydukları merhametİslam'ın insanlık tablolarından biri sayılsa yeridir.Sultanı,aciz bir kadına;sarayı da fakirhaneye tercih etmek,ancak mümince bir ruhun ameliyesi olabilir.Akif yol ayrımındaki yeni kuşaklara o aziz ruhları"Said Paşa İmamının"ruhuyla bütünleşmeyeçağırır"
Bugün Yüksek mevkideki bir Bakanın yahut müsteşarın yakınında olabilmek için halkı göremeyenlere engüzel ithaftır.
 Eşin var ,aşiyanın var,baharın varki beklerdin
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül,nedir derdin?
Hayır matem senin hakkın değil..Matem benim hakkım
Asırlar var ki,aydınlık nedir,hç bilmez afakım
Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda
Bu gün bir hanümansız serseriyimöz diyarımda
Ne hüsrandır ki Şarkın ben vefasız evladı
Serapa Farb'a çiğnettim de çıktımhak-ı ecdadı.

Beyazıt camii yerinde duruyor.Ama mimberlerinde Ebussuut yok

AĞLAR BABA HAZRETLERİNİN HALİFELERİ

Ağlar Babanın halifelerinden birisi Hasan Baba idi.Bu zat çok derviş yetiştirmiştir.Niyazi Baba,Bursada Hidayet efendi,İstanbul'da Hilmi Baba.Hasan Baba ömrünün son yedi yılını felçli geçirmiştir.Hilmi Baba İstanbulDa sayısız doktora gönderdi isede öömrünü böyle tamamlamıştır.Bazen tekerlekli arabaya koyup caddede yürütürlerken insanlar fakir diye paralar vermeye başladılar bu paralar birikince çağırır birini eliyle işaret edip hepsini ona verir.Bir vakit yine böyle bir durumda iken tablasında kavunsatan bir adam görür.Hasan Baba adama derki bu eteğimdeki paranın hepsi senin olsun kavunların tamamını vrerirmisin adam Hasan Babanın eteğine bakar bir yığın para birikmiş.derhal tabladki kavunları yakın oln eve götürür bırakırdönüşte paraların hepsini Hasan Baba verir.adam şunları söyler"Sizden allah razı olsun.Bugün büyük bir ödememem vradı nasıl temin ederim diye güşünürdüm.Verdiğiniz para bu ödemememe denk geldi.

ROBERT KOLEJİN KONUMU

16 Eylül  1863 tarihinde İstanbul Bebek'te bir misyonerin evinde kurulan ve günümüze kadarn devam eden Amerikan Kolejinin başında misyonerCyrusHamlin vardır.Kuruluş gerekçesini çocuklarını denizaşırı ülkelere göndermeyen babaların yavrularını hırıstiyan ahlakına göre eğitmek olarak açıklarHamlin  gerçek niyetini gösterir:"Okulu,Müslümanlığın İstanbul'a  iriş noktası olan Rumeli hisarına taşımak istiyorum.Burada kurulacak bir okul Hırıstiyanlığın istanbul'a giriş kapısı olacaktır
Bu niyetinden dolayı okul mütevellilerine halk arsalarını satmamıştır.Cahil halkın bu davranışına karşı bazımalum devlet ricali bu okullara pek fazla yardımda bulunmuştur.Bunlardan birisi Ahmet Vefik Paşadır.Okul arsasını ahmet Vefik paşa satmıştır.Okul bir protestan koleji olarak Boğaziçi üniversitesinin olduğu yerde eğitime başlar.Sultan Abdülhamit paşanın bu tutumuna içerler,Ahmet Vefik paşa öldüğünde (1891)kabrinin nereye gömüleceği padişaha sorulunca ""Kayalar kabristanına defnediniz.Robert kolejinde çalınan çan sesleri kıyamete kadar kulaklarında çınlasın"demiştir

ALİ HAYDAR AHISKAVİ HAZRETLERİNDEN

"İnsanolu Helal ile haramı  ağzıyla ayırt edemez.İnsan için helalinden pişirmiş olduğu tavuğun tadı ile çalınmış tavuğun tadı aynıdır.Helal ile haram arasını ancak fıkıh ayırır

SÜNNETE UYMANIN FAZİLETİ

Bir büyük zat (İmam Rabbani)buyurmuştur ki:""Birisi dağ başında yüzyıl ibadet etse fakat ibadet şekilleri Sünnet'e muvafık olmasa,birisi de öğle vakti Resulullah uyudu diye uzanıp kaylule(öğle uykusu) yapsa ,ikincisi ilkinden daha fazla ecir alır

TASAVVUFTAKİ "SAHİH YED"(DOĞRU EL"MESELESİ

"Sahih Yed"SİSTEMİNİN müritlerin yetişmesinde  önemini anlatmak çin Hıskalı Ali Haydar Eendi şu örneği verir.Dağda bulunan bir su menbaının köye gelebilmesi için köye kadar uzanan birbirin ekli su borularının döşenmesi gereklidir.Bu borulardan biri eksik olduğunda nasıl köye su alaşmazsa tıpkı bunun gibi meşayih silsilesinden biri düştüğünde de feyzi ilahi müridin kalbine gelmez.İsmetEendi Tekkesinini kurucusu İsmet eendi "sahih yed"konsunda şuunları söylemektedir.
"Sahih yed yok ise nesbit olur sed
Sahih yed ile AzizAziz Hakk'a gidelim
Cemali ba kemale seyredelim

CEMALEDDİN AFGANİ HAKKINDA

Bu zat İslam aleminin fitnesidir.Muhammed Kutup'tan nakledilir ki,dinler arası diyaloğ hakkında dermiş ki"Üç tane din "ihvetün eşikka"yani öz kardeştirler,birbirlerinden istifade etmelidirler".Cemaleddin Afgani bu fikirleri dile getiren şahıslardandır.Zekasını şeytani işlerde kullanmıştır

OSMANLI SULTANLARI HAKKINDA

Bekir Haki Efendi buyurmuştur ki:
"Yemin edebilirim ki,Hulefay-i Raşidinden sonra bu makamı hilafette Osmanlı hulefası kadar Resulullah Efendimizin makamını temsil eden olmamıştır.Hatta buna Abbasi halifeleri de dahildir.Zira İmam Ahmet b.Hambel bizim halifelerimiz zamanında yaşasaydı dayak mı yerdi ?İmamı Azam olsaydı hapse mi atılırdı ? Onlar o alimlerin kadrini bilmez miydi ?Abbasiler onların kıymetini bilemediler Benim sultanlarımsa ulemaya azami derecede ihtiram ettiler

22 Kasım 2016 Salı

ALİ HAYDAR EENDİ'NİN DUASI

Ali Haydar Ahıskavi hazretleri uzun müca dele hayatının sonlarına doğru kaleme aldığı bir şiirinde şöyle dua etmiştir:
"Silsilemizi müselsel eyle Ya Rabbel En'am
Yürüsün böyle müselselta ol yevmel kıyam"
Ömrünün son on yılında en fazla düşündüğü mesele,irşad yolunun devam edip etmeyeceği idi.Bir gün mana alaminde şeyhi Ali Rıza Bezzaz hazretleri kendisine Bandırmada askerlik yapan Mahmut Efendiyi gösterir ve "Bu bizimdir.Bunu teslim al" demesi üzerine Bandırmaya hareket eder ve Mahmut Efendi kendisini orada bulur.Buyurmuştur ki:"Ne olaydı biraz daha erken kavuşsaydık Mahmutum.Ali Haydar Efendi 1960 yılında vefat edince İsmetEfendi irşat merkezinin yeni şeyhi İsmail Ağa camisinin imam Hatibi Mahmut Efendi  olur.

İSTANBUL'DA NAKŞİ DERGAHLARI VE BUGÜNKÜ DEVAMLARI

İstanbul'dkai Nakşi Halid-i Tekkelerin en başında İsmet Efendi tekkesi gelmektedir.Yanya kadısı olan Mustafa İsmet Yanyavi hazretleri kadı iken hacca giderorada Mekke'de aslen erzincanlı olan Abdullah-ı Mekki ünvanıyla tanınan bir zata intisap ederAbdullah-ı Mekki,Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin halifesidir."Kadılıkla değil,irşatla meşgul olacaksın der ve seyrü sülukla alakalı bilmesi gerekenleri öğretir.İstanbul'a geldiğinde İsmet efendi ilk Halidi tekkesini açar.İsmetEfendi Tekkesinin devamı İsmail ağa cemaatıdır ve şu anda temsili Mahmut Efendi icra etmektedir.Mahmut Efendiden öncesi Ahıskalı Ali Haydar Efendi,onunda  öncesinde Bandrmada medfun Ali Rıza Bezzaz hazretleri faaliyeti devam ettirmiştir
İstanbulDaki Halidilerin ikinci kolu Eyüp'teki kaşgari tekkesidirTekkenin postnişini Abdülhakim Arvasi hazretler idi.Necib Fazıl'ın bağlandığı bir zat.
İstanbul'daki Halidilerin üçüncütekkesi Gümüşhanevi Tekkesi idi.Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi hazretlerinin irşadla meşgul olduğu bu dergah Mehmet Zahit Kotku hazretler ile devam eden bu dergah İskender paşa cemaaatı olarak bilinir.
İstanbul'dki dördüncü Halid-i Tekkesi Kelami Tekkesi olan Esad Erbili hazretlerininin postnişin olduğu bu dergahıSami Efendi sonra Musa Topbaş ve Osman Topbaş efendiler devam ettirmişlerdir.

FACE TEFEKKÜRLERİ KONU BAŞLIKLARI

Sevgili tefekkür türdeşlerim..bugün yine RENE GUEN10 un GELENEKSEL FORMLAR VE KOZMİK DEVİRLER adlı makalelerinden derlenmiş bir kitabı okumaya başladım...kendimi bu muhteşem adamın ilmini okurken kontrol edemeyeğimden ve facemi en başından beri tarihli canlı not defterliği yüzünden kullandığım için de, bu kitabı ve içindeki sembolleri birlikte deneyimleyelim istiyorum..çünkü yorumlar ve çevre gidişat takibim bana çok muhteşem bir yolda yürüdüğümüzü gösteriyor..bu şeylerle az kişi ilgilendiği için yanlız kalırsınız,herkes size deli felan der...büyücü der...cinlemiş de derler...ve siz etrafınızdaki fitne fücur güruhtan soyutlanırsınız.daha az dedikodu-daha az hırs ve tamah sizinle kalır..sizin ilgilendiğiniz şeyi anlayamadıklarından eleştirecek bişey de bulamazlar :).....
kendinizi ilgi duyduğunu bir hoby kabiliyette geliştirirseniz bu konudaki en uzman kişide siz olup ,zamanla o sembolü meslek edinip kullanma yetkisine de sahip olabilirsiniz..eğer sembol okumayı öğrenirseniz tarihi,yalan uyduruk yazılmış tonla ciltten öğrenmez, kendiniz o sembolde -film gibi izleyerek okursunuz..evet başlıyoruz...dün 3 leri yazmaya başladığımızdan bugün facede bulduğum 3 kral sembolünü paylaşıyorum..sizde eklemek istediklerinizi yazabilir siniz..
MAVİ YILDIZI ( -SİRİUS-ŞİRA=50=DOLFİN-YUNUSLUK İNSİYELİĞİ=AKLIN SUYA ERMESİ İRŞADI ) TAKİP EDEN 3 KRAL ...
III KRAL,hz İSA doğduğunda o mavi yıldızın işaret ettiği yerde onu bulup hediyeler sunmuşlardı...onlara alemin 3 yönetici 3 ler denirmiş eskiden... bu 3 kral hristiyanlıktan -yahudilikten ve dinlerden çok eski...bugün bize hristiyan inancı -yahudi inancı sembolü diye sunulan herşey tüm semboller gerçekten de çok daha eski.onlar hep varlar...
3'ler: gaws ve iki sağ sol kutup.yani melik ve iki yanındaki veziri gibi..yani terazinin 3 lü durumu.asa -kılıç ve iki kefesi..suç ve ceza gibi..onlar kanuncular
eşyada atom-netron proton gibi...
insan da djed asa omuruna sarılı iki yılan DNA gibi..
T ata direği yaşam ağacı .(alt dünya-orta dünya-üst dünya gibi)
TERAZİ BURCU -güç denge-güzellik-adalet
beynin iki kutup + ve - lobuna emreden O -NÖTR beyincik üçlüsü gibi
ruh beden nefs gibi
1-şeriat (yahudilik kanun anayasaları -genel insanlık içindir)
2-hakikat (iseviyet ) hak -zuhur makamıdır
3-marifet(muhammedilik) şeriatı ve hakikati de bilip teraziyi dengeli kullanmaktır..
3 kral= III SÜTUN ; GÜZELLİK- ADALET -ZEKA= GÜÇ demektir..
BU 3 LÜ BİRLİKTE OLDUĞUNDA ALEMİN MELİKİ=MÜLKÜ-MELEKUTU OLUNUR..
yahudilik şeriattır.dünyadaki katı şeriat genele manada hepimiz yahudi meşrep olduğumuz içindir..çünkü fitne ve fesat bizim işimizdir..yalancıyız ve kanunla hep oynuyoruz.yaratana iftira edip,din yüzünden diyoruz ama dinleri -kitapları yorup bozan biziz...o yüzden yahudi şeriatı süreki tekrar ediyor ve edecek...
12 esasında 1+ 2= 3 dür..gün vakti saattinde 12 saat var.teke indir 3 dür o..akrep,yelkovan ve bu milleri döndüren o 3 kraldır..alemin çarkçı başı bu 3 kutuptur yani..bunu hem alemde hem de eşyada ve insan da idrak edebiliriz...bir asaya sarılı 2 genetik yılan misali...herşeyde sistem bu 3 sacayakla olur..
3 gen 3 leri de anlatır..ruh sembolüdür..
3 gen insiyasyon da tekamüldür..
3 gen RAHMAN ın ^ geometriyle yazılımı ve hepimizi kaplayan çadır dır..RAHMAN ARŞA İSTİVA ETTİ anlamıdır..kapsanan her yaratılmış V rahim boyutunda yani dişidir...
rahman ve rahin ^ v birleşince davut mührü denen TEVHİD YILDIZI olur..yani GÜL -VEKH-MÜHÜR-KAPI sen olursun.süleymanın mührü sende makamına gelirsin..kendi aleminde kutup olursun...
3 kral yani karenin içindeki III kanun koyucu sütun ilmi ,kabe nin içindeki HANNAN -MENNAN-DEYYAN ADLI III akıl sütunudur..
bu 3 ler mahremdir.rahmanidir.birde şeytan taşlamada şeytani ricaül gayb -taşlanan III AKIL SÜTUNU da vardır
İNSİYASYONDA AYDINLANIP UYANMAK VE MAĞARADAN ÇIKIŞ :
bu resimde 3 kral uyuyor ama bir taş lahtin içinde yani mağara kabirde yani bedende 3 sarmal yılan olarak...uyuyor yani ölüdiri konumunda -yavaşlat modundalar.....melek üstlerini ya örtüyor veya uyudukları sembolü olan örtüyü açmak üzere... melek birinin eline dokunduğunda O GÖZLERİNİ AÇIYOR..MELEK 8 KÖŞELİ GÜL-VEFK-MÜHÜR YILDIZI İŞARET EDİYOR....KAPI AÇILDI ARTIK UYANIN DİYOR...
örtünün altında olmaları ayrıca onların mahrem olduğunu-yabancılar için sır ve asla bilinmemesi gerekli kişiler olduğuna işarettir..örtüde desen; CD dairevi dalga yayını şeklinde yani ,hakikat okyanusu misali soyut yayında olduklarını anlatıyor :) .. daire yorganın kenarlarındaki OOOOOOOOOOO ve içiçe daire noktalarda onların hakikat yazılımında olduklarını, henüz maddeye IOIOOIOIIOO yazılımı ile pc ye yüklenemediklerine -madde alemine indirilmediklerine de delildir..zaten ruhaniler uzun boylu olur...
not :bence süper bir masal yazdım.ezoterizmde kendimi tarihe taş kitabe harfleri ile yazdım

****

 KONU :Allah'ı bulmak için iki şey gerekir der erenler; Ya cezbe-i Rahman (aşk), yada sille-i Hüda (ağır bir bela imtihanı) ALINITIMIZ 


BİZDE YAZDIK Kİ :) : doğruu..ikiside tetikleyip ,kişiye hızla ne olduğunu,nerden geldiğini ve ne yapması gerektiğini hatırlatır..bizler unuttuk..bize hatırlatmak da -uykudan uyandırmakta çok zordur..ağır uyuşturucu verilmiş-ölü toprağı serpilmişleriz..toprak SU KÜPÜMÜZ enerjiyi topraklar malum..işte toprak iletken değil.AMA TOPRAK SU KÜPLERİ SUYU SEZDİRİR-SERİN TUTAR :)...TOPRAKİLER , RUHANİLER gibi .iletken olmadığı içinde, ölmeden evvel ölmeyi deneyimlemek- şişedeki cini mizi çıkartıp,BİR EMRİN VARMI SULTANIM dedirtip -iman ile ademiyetine secde kıldırmalıyız...ve bunun içinde delilikler için olan ve kalbi HAYATA DÖNDÜREN -ŞOK TEDAVİ LAZIM...ELEKTRO ŞOK ŞÖLE OLUYOR :) ölmeden evvel ölmek deneyimi için, şişedeki cinin çıkıp,bize ""CÖÖÖÖÖ !!"deyip bizi şoklayıp cin çarpmışa döndürmesi lazım :) ki biz bi silkelenelim....UYANIN MİLLET !!
toprak mührünüzü kırın artık...
not: iki gün evvel BEYAZ IŞIKI DENEYİMLEDİM..bu ilk beyaz ışık tefekkürlerim oluyor..beyaz ışıkın altında karanlık SİYAH ın en zarif-en kadife hali eşsiz huzur var...
*****
bu gece 01:55 de aynalar şuuru-kristallik şuur denizine sima kopyalandı..yeni ayna şuur beynimiz hayırlı uğurlu olsun..
kafamızı yemek tefekkürü:konumuz ,kullandığın beyin hakiki beyin değil.......
BU GECEKİ TEFEKKÜRÜM-AKLIN soyut SU YA ERMESİ... süleyman ın belkıs ı geçirdiği ayna denizi idraki;
kırık ama kırık değil-kristal 3 gen kesimli sayısız AYNA KOZMİK DENİZ ŞUURDU.O BANA KENDİLİĞİNDEN GELDİ..yaratılmış bir varlık hisssimi dibine dek yaşadım ve bu çaresizliğimden -elimden bir şey gelmeyişinden yine dip yaptım..yaratılmış biolojik bir makine robot olmak ve diğer robot mankurt beşer sürüsünden ayrılıp, hakiki insan olmaya aday olmak içinse nice işlem var olduğunu kavradım..
acı çekmemek için acıyı ortadan kaldırmalıyız..birbirlerimize zarar vermek yerine bir diğerimiz olmayı öğrenmeliyiz.eğer yapamıyorsak o kişiden uzak durmalıyız..frekanslarımızın -esmamızın-meşreplerimizin uymadığı ve birbirlerimize cin kesilip birbirlerimizi bızlattığımız ve birbirilerimizi cin çarpmışa döndürdüğümüz-hırs ve kin kusan -kusturduğumuz varlıklardan uzak durmalıyız..
aynamızın daima tertemiz olması lazım ki sonsuz yansıma bizi net tek görüntü olarak versin..sonsuz paralel evrende tek bir suret sizi görmeniz ve isminizle tanımlanmanız lazım..
sol el ,batıni 3GEN OKULUNA KAYIT
okuduğumuz kitaplar ve ilgilenip fiile döktüğümüz her niyeti amelin bize ne muhteşem geri dönüşümleri olduğunu eğer bilseydik,çok aşırı cömert olur,bizdekileri fazlası ile ihtiyac sahiplerini vermeye çalışır ve düşene bir tekmede biz vurmayıp,her düşenin üstünü örtüp-ayıbımızı temizleyip,onu düşürdüğümüz yerden kaldırırdık..
VAKTAKİ İKİ GÜN'EŞ VARDI..BİRİ DİĞERİNE AŞIK OLDU VE IŞIKLARINI KAPATTI.İŞTE BİZ O'NA AY DİYORUZ VE GÜNEŞİ BİZE YANSITIP,BİZİ DE GÜN'EŞE SEVDİRMESİNİ SEVİYORUZ :)
ses
bir nefes bir titreşim ver.
ve su daki ses dalgaları hisler
neden acıtır insanı...
kaçmak istesende kaçamayacağın bir anlamın var
güneş ayna görünen dünya
sen bugün ağlayan ve yansıyan kadınsın
içine çek
içe çekilen daireler ve dışa aktarılan daireler
eve dönüş iç
..........
ev hem iç hem dış
nur cihan