30 Eylül 2021 Perşembe

KERAMET ALLAH'DAN DIR

Büyükler böyle söyler. Kamiller kendilerinden kevni keramet zuhur etmesini istemezler. çünkü zuhuru halinde gördüklerine inanmayanlar için pek kötü sonuçlar doğabilir ve inanmayanın mahvına sebep  olabilir. Tasavvuf da baba olmaktansa, çocuk olmak daha zevklidir. Zira babalıkta sorumluluk vardır ve bu da tasarruf gerektirir. 

AŞIK HASAN AMCA

 Anlatan Hasan Hüda hazretlerinin Hatice kızından doğma  torunu. Aşık Hasan Amca, Hasan Hüda hazretlerinin arkadaşı. Bu zat kendi halini şöyle anlatmış: "Ben gençliğimde darbuka çalardım ve darbukama resmen aşıktım. Şimdi yıllar sonra elime verseniz yine aynı aşkla çalarım dedi. Hasan amcanın bir arkadaşı: "Yeter epey çaldın, bundan sonra azıcıkta ahirete çalışalım der. Beni Mevlevi dersi almam için Metli Dede'ye götürdü. bana yasak çıktı artık darbuka yok bırakacaksın dediler aldık dersi geldim eve darbuka bana bakar bende ona dayanamadım günlerce ağladım çok zor oldu bırakması ama bıraktım aldığım dersin tadı da çok tatlıydı dedi. Aradan yıllar geçti bir rüya gördüm bana dediler ki al hasan şu bağlamayı çal almam dedim al dediler defalarca ısrar ettiler en sonunda onlara kızdım ben darbukayı zor bıraktım bide bağlamaya mı alıştıracaksınız dedim reddettim sabah uyandığımda çok üzüldüm Haticem keşke alsaydım bağlamayı meğer ben aşık olacakmışım almadım bağlamayı korktum birde buna alışırsam dedim zarar ettim dedi. Öyle bir aşıktı ki bize geldiği zaman kapının zilini çalar annemden müsaade ister evimize girerken anneme beyitler okurdu. Anneme sordum bu kadar şiiri nerden ezberliyor annemde o aşık içinden geliyor derdi. Sazı almadığı için pişman olmuş ağlamış. Derdi ki "Hatice kızım bugün darbukayı alsam elime aynı aşkla çalacağım o yüzden hiç almam" der gülerdi. Hasan amcanın konuşurken bile sürekli beyitlerle konuşurdu.

28 Eylül 2021 Salı

NAZAR NEDİR?

 Nazar, Allah'ın insan esmasındaki gözünün şuaıdır(ışınıdır).İnsan gözünden de lazer ışınları çıkar ve dozu fazla olduğu takdirde karşısındakine zarar verebilir. Bu lazer etkisi himmeti bol olanları etkiler. Çünkü fazla himmet alanlar gösterdikleri gelişme ile dikkatleri üzerlerine çekerler.
Nazarın biri gözle diğeri kalple olan iki türü vardır. Gözle olan nazarı herkes bilir amma esas nazar kalbi nazardır. Buna tasavvuf dilinde "rabıta" denir. Rabıtadan uzak kalanların gönlü zaman içinde kararı gider.

HİMMET NEDİR?

Himmet, mürşidin gönlünde beslediği güzel temennilerdir. Allah, bu temennilerle salikin zeka kapısını açar ve mürşidinin sohbetlerinden bir şeyler öğrenmesini sağlar. İnsanın ilerleyebilmesi için aşk şarttır. Çünkü himmetin kamçısı hizmettir. Himmet meyve veren bir tohumdur. Çalışmak şarttır. Çalışma ise fedakarlık gerektirir.

26 Eylül 2021 Pazar

MÜRŞİTLERİN MÜRİT SEÇİMİ

 Mevlanaya intisap eden bir gencin babası ,hazret'e "Oğlum şimdi size intisap etmekle cennetlik mi oldu?" diye bir soru yöneltir. Hazret-i pir bu soruya şu cevabı verir: "Bir abdi(kulu) önce Cenab-ı Hakk kabul eder. Sonra onu Hazret-i Habib-i Ekrem'ine gönderir.O da kabul ettikten sonra bize gönderir. Biz de geleni kabul ederiz".
Bu nedenle vazifeleri insan eğitmek olan mürşitler kimseye "Gelin" veya "Uyanın" demez, kimseyi davet etmezler, ancak geleni de geri çevirmezler. Çünkü herkesi Hakk olarak görürler. Nasibi olanlar, nasipleri miktarınca alırlar.
Kuyumcular altının kıratını belirlemek için kullandıkları yöntem gibi mürşitler de müritlerinin kıratlarını tayin eder ve ona göre muamelede bulunur. Bu yöntem şu şekildedir.
Altın asitlere ve alkalilere en dirençli metaldir. Hiçbir asit onu tek başına eritemez. Altını eriten yegane sıvı "kral suyu" adı verilen tuz ruhu, kezzap karışımıdır. Bu su ile eritilen altın, elektroliz yoluyla kaplama yapmakta kullanılır.
Altın mihenk taşına sürülünce taş üzerinde çok ince bir tabaka halinde iz bırakır. Bunun üzerine önce basit bir asit damlatılır. Erirse gelenin altın olmadığı anlaşılır ve kuyumcu sahibine iade eder. Erimezse altındır. Bu kez altın kalıntısı üzerine kral suyu damlatılır. Kalıntı erimezse altın yirmi dört ayardır. Erirse o zaman biraz sulandırılmışı damlatılır, onda da erirse yirmi iki ayarın altındadır.ve daha seyreltik olan damlatılır. Onda da erirse o zaman on sekiz ayarın altında olduğu düşünülür bu şekilde on dört ayara kadar inilir. Daha fazla seyreltilmiş kral suyuyla eriyen kalıntının , altın olsa bile, değeri yoktur. Bu işlem tersinden de uygulanabilir.
Mürşitler de karşısına getirtilen müridi bir kuyumcu titizliği ile tartar  ve kıratını tespit eder. Herkes kendi seyri sülukunu önceden bilseydi , o zaman davete ve irşada lüzum kalmazdı.
Zahirde bir memur nasıl ki amirlerinin sicil notuyla terfi ederse, müridin terfisi de mürşidin elindedir. Mürşidi isterse onu onbaşı veya çavuş, ya da subay, üst subay, hatta general yapabilir.
Dıştan bütün kainat mürşide bağlıdır, içten ise sadece hususiler. Bu nedenle mürşitler kimseyi reddetmez ama içten yapacaklarını yaparlar.
Hazret-i Peygamber de öyle yapmıştır. Dıştan herkesi kabul etmiştir, ancak içten sır veremeye geldi mi sırrı sadece kendisine bağlı havas sınıfına dahil olanlara açıklar idi.

MÜRİT MÜRŞİT BAĞLANTISI NASIL KURULUR?

 Bir mürşit ve müritleri , aynen birin binde, binin birde görünmesini andırırlar.Mürşit birdir ama tüm müritlerine bakmakta, her an onlarla dolaşmaktadır.Mürşit örülmüş saç, müritler de o örgüyü teşkil eden saç telleri gibidir.Tek tek olan saç telleri o örgüde birleştiği için , müritlerdeki kabziyet mürşide, mürşitteki de müritlere aynen yansır.Bu yansıma sadece müritlere değil onların el tutmamış yakınlarınada etki eder.

Mürşit (+) mürit(-) arasındaki füyuzat akımı , tıpkı elektrikteki ark akımına benzer.Arkta akım müspetten menfiye doğru olduğu için , müspet kutup çukurlaşır, menfi kutupsa sivrilirAkımın olabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir.

Normalde mürşit yukarıda, müritse aşağıdadır.Ark oluşabilmesi için , ikisinin karin(aynı seviyede ve karşı karşıya) olması, bunun için mürşidin tenezzül edip müridin seviyesine inmesi, sonra birbirlerine uyum sağlamaları (ayarlanmaları, akort tutturmaları),yani aralarındaki mesafenin yeterli uzaklıkta olması icab eder.Mesafe çok fazla olursa ark oluşmaz.çok yakın olursa da uçlar yanar..Bahsedilen şartlar gerçekleşirse feyz denilen ark akımı başlar ve mürşitteki tüm bilgiler müride akar.Uçlar birbirine temas ederse birlexme tam olurama kontak sonucu geçen aşırı akım sigortayı attırabilir.Bu nedenle her şeyi kararı kadar ve gerekli şartlar içinde yapıp aşırı akım geçmesi sonucu harabiyete neden olmamak gerekir

MÜRŞİDE TESLİM OLMAK

 Mürit mürşidin elini tutup ilk ders aldığında, diz dize verirmürşidin eli müridin elinin üzerindedir. Bu bir rumuzdur. "Sana biat edenler Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli onların elinin üstündedir. Kim akdini bozarsa kendi zararına bozmuş olur, kim ki Allah'la olan ahdinde vefa gösterir ona büyük bir mükafat vardır.(48/10) ayetine işaret vardır. Bu nedenle tutulan el, Hakk'ın eli olup müridin elinin üstündedir. Burada Kalu Bela 'nın bu dem olduğunu idrak etmek gerekir. Mürşide bağlanırken "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"(7/172) sorusuna "Evet" denmek olduğunu bilmek gerekir ki gerçekten bağlanılmış olsun. Yoksa bu olayı milyarlarca yıl önce cerayan etmiş bir vakıa olarak düşünmek Allah'ı yakında arayın" ı inkar edip hayale dalmak olur..
İnsanın aleminin değişmesi el tutmasıyla başlar. El tutmayanlar hiçbir şeyden haberdar olmadıkları için Allah onları affeder ama el tutanlar , kendilerini ve efendilerini öğrenmiş olduklarından , yaptıklarından sorumludurlar.
Efendi ile görüşmek bir mayalanmadır. Maya, hamuru kabartmaya yarar. Müridin hamuru da , kabarırsa, bu maya ile kabaracaktır, çünkü bu maya maye-i Muhammedi'dir. Öğrenci , öğretmenin gönlüne girdiği vakit öğretmen ona füyüzutanı verir, gerekirse onunla özel olarak ilgilenir bildiklerini öğretir. Öğretmene sırtını dönen öğrenci bir şey öğrenemez. Mürşit mürit ilişkisi de böyledir. Çünkü adetullah böyledir. 

DORUK NOKTASI

 Her varlığın bir kemal noktası vardır ve kendi cinslerinin en tepesini teşkil ederler.Madenlerde altın, Çiçeklerde gül, hayvanlarda At,insanlarda ise insan-ı Kamil'dir.İnsanın kokusu düşünceleridirGülün kokusu da o gülün gül kokan düşünceleri olacaktır.Gül kokusu , açılınca çıkar.Neden? Açılınca düşünceleri meydana çıkar.insanın gülünün açılması da Allah'ın o kişiye düşüncelerini etrafa yayma izni vermesi demektir.O zaman kokusu çıkar.

BİR MÜRŞİT NASIL OLMALIDIR?

 Allah'la ünsiyet etmek, ancak Allah'a vasıl olan bir kimseyle ünsiyet etmekle mümkün olabilir. Allah'a vasıl olansa , öğretim üyesi yani mürşittir. O da aynı yolu takip ederek o noktaya gelmiştir. Tıpki bir babanın baba olmadan evvel çocuk oluşu gibi.
Mürşit, herkese karşı müşfik, her şeyi Allah'ın yarattığı kul olarak bilen kimsedir. En önemli iki vasfıysa dilini tutmak ve gönül kırmamaktır.
Kutbiyyet, yani insanlık, insanın kendisinden başlar. Kendi nefsini idare edemeyen , başkasını da idare edemez. Kutbiyyet demek, kendi cemiyetinin odak noktası olmak demektir.
Mürşit nazarında şeriat ve hakikat bir bütündür ve ruhla beden gibi birbirinden ayrılmaz. Zorla ayırmaya kalkıldığında hastalık ortaya çıkar.Bu nedenle mürşitler , genelde, şer'i kurallara çok bağlı olan ve onları yerine getirmek isteyen müritlerinin bu isteklerini , belirli bir durum ve ders gayesi haricinde geri çevirmek istemezler. Örneğin, müridi hacca gitmek isteyen bir mürşit ona "Hicaz senin kalbindedir, Beytullah kalbindir. Hazreti İbrahim'in bunu temsilen yaptığı Beyt'te ne işin var" deyiverse, müridinin mahvolacağını bilir.
Gerçek mürşitler Allah'ın yarattığı hiç bir şeyi ayrı görmezler. Bu nedenle onlar "Şeytanlarını müslüman etmiş kimseler " olarak bilinir.

25 Eylül 2021 Cumartesi

KÜÇÜK VE BÜYÜK KAN DOLAŞIMI

İnsanda bulunan küçük kan dolaşımında kan, kalpten akciğere gidip döndüğü halde, büyük dolaşımda tüm vücudu dolaştıktan sonra kalbe döner. İnsandaki bu hususiyetin afaktaki örneği, devran-ı sagir (el tutup daha dünyada iken aslına kavuşmak) ve devran-ı kebirdir(tekrar kainata dönüp dünyaya gelişteki gibi tüm alemleri dolaştıktan sonra asla kavuşmak).Büyük devranda kişi ölüp toprak olacak , sonra yine topraktan insan meydana gelecektir. Ama bu kez hangi esma ile geleceği belli değildir, yani parmak izi farklı olacaktır. İnsana, devran-ı sagir'i mürşit bağışlayabilir. 

NECİB SULTANDAN

Fikri baba'nın zikir esmalarına üç esma eklediğini ve akabinde üç kurban kestiği sorusunun tarafıma sorulduğunu ilettim. Hazret "Ben zikir çektirdiği zamandan sonrasında kendisine devam ettim. O zaman nurun ala nur olmuştu. Gelen kimse ancak beş dakika kalıp gidiyordu dedi. Fikri baba'ya devam ederken Yedilerden Abdülbaki Efendi'ye devam ettiğini belirterek Yedilerin çok celalli olduğunu belirtti. Keza Yedilere devam eden kimselerin "Olmuş"luğundan bahsetti.

NECİB SULTANIMDAN

 "Yavaş yavaş seçim hususu netleşmeye başladı"  sözünü söz sarfetti."Adam can çekişiyor" tabirini kullandı. "Belediye seçimlerinin 2024 de olduğunu, öncesinde milletvekili seçimi olacağını" söyledim.2Belli olmaz, bakarsın  hepsini bir yapabilirler" dedi.

MÜRŞİT MÜRİD İLİŞKİLERİ

 Bir mürit, mürşidine gönül verip onun söylediklerini yerine getirmez ve onda fani olmazsa, mürşidinden feyz alamaz.Böyle olunca da sadece arada bir uğrayıp gitmiş olur.Mürit, mürşidinde fani olacaktır ki kendisine bir şeyler aktarılabilsin.

Allah Teala'nın mürşitteki tecellisi cemalidir.Bir an celaliyle tecelli ediverse , herkes kaçar.

Mürit, "mürşidi en üst mertebede görmelidir" sözünden maksat , mürşitte tecelli edenin Allah olmasıdır.

Mürşidin görevi , kişileri değiştirip başka kişiler haline getirmek , onların üzerindeki örtüypü kaldırmaktır.Mürşidin görevi tebliğdir.Bu tebliğat kişinin içinde bir arzu uyandırırsa , o kişi öğreninceye kadar hocadan uzaklaşmaz.Mürit mürşide ne kadar çok yaklaşırsa ona o kadar fazlha füyuzat aktarılır.

Her efendi , kendi yetiştirdiği , kendi diktiği yeni bir elbisede hayatını devam ettirecektir.Mürşit aslında bir kişi için çalışır.Bir kişinin yetişmesi onun için yeterlidir.O yetişen, kainatın özeti ve mürşidinin kainatı olacaktır,Neticede mürşit, yetiştirdiği müridinde yaşayacaktır.

GİDİP GELMEK

 Füsusul Hikem'de, Nuh peygamberden önce yaşamış olan İdris peygamberin, Hz.Nuh'tan asırlar sonra İlyas adıyla Şam'ın Baalbek yöresinde peygamber olarak geldiği yazılıdır. Burada, İdris olarak gidenin, büyük devrini tamamlayıp İlyas olarak gelişi bahis konusudur. Herkes aynı şekilde gidip gelmektedir, ama gidenin hüviyetiyle gelenin ki farklıdır. Burada büyüklerde devrini tamamlama, küçüklerdeyse endüksiyon olayı geçerlidir.
Endüksiyon olayı en basit şekliyle, yağmur yağdığı zaman telefon tellerinin birbirinden etkilenip ses çalarak hatlarda ses karışıklıkları yapmasına benzer. Bir tel, diğerinden çaldığı sesi kendi hattından sesmiş gibi verir. Halbuki o ses kendi hattına ait değildir, çalıntı sestir.
Ebedi hayat sadece insana verilmiştir. Diğer her şey, ebedi hayat sahibi kamil insana yardımcı olarak yaratılmış ve onun emrine verilmiştir.


23 Eylül 2021 Perşembe

MÜRŞİTLİK NE DEMEKTİR?

 Mürşitlik Rabb esmasının tecellisidir ve kişiye rububiyet (terbiyecilik) görevi verildiğinin göstergesidir.Aynı özellik ana, baba ve öğretmenlere de verildiği için , onlar da çocuklarını ve öğrencilerini terbiye edip eğitmekle görevlidirler,.

Mürşitlik manevi öğretmenliktir

İnsan "Ben oldum" derse manevi düşüşe girer.

Mürşitlik , birbirinden intikal eden sakalı şerif bohçasıdır.Bu bohça her efendinin kendi efendisini sarmalayıp içine almasıyla oluşmuştur ve o bohçalardan her birinin bir sahibi vardır.

sakalı şerifin kırk kat bohçaya sarılmasının nedeni , risalet harfi olan mim'in ebced değerinin kırk olmasıdır.

Mürşit madde ve mananın birleştiği yer,O, elbiseye bürünmüş Hakk'tır.İrşat eden O'dur, irşat edilen de..

ALLAH HER İŞİ KULLARIYLA DÖNDÜRÜR

 Allah, her şeyi kullarıyla döndürür.Çünkü kainat insan, insan da Allah için yaratılmıştır.Nasıl bir padişah, kendisi hiçbir işe el atmadan seçtiği gö görevlendirdiği elamanları ile (vezir,komutan, zaptiye v.s) ve onlara verdiği emirlerle yaptırırsa Allah da her işi görevlendirdiği kulları ile yapar.Bu nedenle Allah'ın hiçbir işine karışmamak gerekir.Allah , şeytanı bile yerli yerince yaratmıştır.

İzmir tire'de yaşamış Melami osman dede "Üç masdarı bir bilen, cemi tarhı ol bilir" demiştir.

Tevhid ehli , insanların her söylediğini doğru olarak kabul eder.Çünkü söyleyen bilmese de ehli tevhid, söyleyenin kendi malı olduğunu söyleyenin de dinleyenin de , gaib zamirinin de O olduğunu bilmektedir.Ehli tevhid nazarında ister "Ene,ister "Ente", ister "Hüve" denmiş olsun hepsi O'dur.

Bilinmes gereken üç şey "Ahad, Ahmed ve Muhammeddir.Ahadda ne zuhur vardır ne bütun.Ornada sadece kendisi vardır ve oranın ne olduğunu kendinden başka bilen yoktur.Ahmed dendiğinde ; bütuna, Muhammed dendiğinde ise zuhura inmiştir. ve zuhurda tekmillenmiştir.İşte "Ahad'dan gaye Muhammeddir" denilerek anlatılmak istenen bu, yani kendini kendinde ya da habibinde  yahut aynasında görmek istemesidir.

Başka bir ifade ile kısaca "Hakk Hakk'tır.Ali' de batın, Muhammed'de zahir olmuştur" diyerek de anlatabiliriz.Peygamberimizin "Eti etimdir, kanı kanımdır, cismi cismimdir"hadisi ile belirttiği husus budur

22 Eylül 2021 Çarşamba

TEVHİDİN AMACI

 Tevhidin amacı, insandaki sıfatı asliye (Allah7ın verdiği iyi sıfatlar) ve sıfatı selbiye (insanların kötü düşüncelerinden kaynaklanan kötü huylar) karışımının, selbi olanlarını ıslah etmektir..İnsana kötü düşünceler karşısındakinden aksediyor, yani karşısındaki kimse o kimseyi sevmiyorsa , o zaman onu tenkit etmek yerine hoş görmek ama bu yansımadan kaçınmak için o kişiyle ilişkileri seyreltmek gerekir.O kişi tenkit etmek "Allah'a "Neden yarattın" demek olacağı için böyle bir davranışa girmekten kaçınmak gerekir.Nasıl bir ressam güzel resimler yaptığı gibi çirkinliklerinde resmini yapabilir ama ona "Bu çirkin resimleri neden yaptın?" denemez.O halde ehli tevhidin yapacağı iş , sıkıntının sebebini öğrenip çaresini yine kendinde aramak olmalıdır. 

21 Eylül 2021 Salı

MÜMİN - KAFİR AYIRIMI

 Ehl-i şeriat , insanları mümin ve kafir diye ayrıma tabi tutar.EhliTevhidin insanlar arasında böyle bir ayrım yapma hakkı yoktur.Çünkü tüm insanlar Bir'in uzuvlarından ibarettir.Ehli tevhid her olaya canın birliği açısından bakar.Varlığın tek olduğunu bildiği için , ehli tevhidin kimi hoşgörü aleminde , kimsi hayrettedir.Bilirler ki her şey her esma Allah'dan gelmiş , dönüp dolaşıp yine O'na gidecektirBu nedenle efendi birdir.

Tevhid sevgiden ibarettir.Sevgi olmazsa sevgiden söz edilemez

YAMAN DEDE

 Ömrünü Kuran yazmakla geçiren birine rüyasında cenneti müjdelemişler. Ama rızasını kazanmaya şu davranışı sebep olmuş : Bir gün yazarken kalemine bir sinek konmuş, o da sineği rahatsız etmemek için sabredip beklemiş. Belki de sinek nasibini alsın diye düşünmüş."

Yaman Dede

20 Eylül 2021 Pazartesi

FIRINCI MEHMET AĞA


 Fırıncı Mehmet Ağa Hazretleri

40 lardan olduğunu Necib Sultanım söylemişti.Ladikli Hacı Ahmet Ağa hazretlerine hizmet etmiştir.Muhacir olmakla celalli bir meşrebi mevcut imiş.Kendisine hizmet eden tek bir dervişinin olduğunu Necib Sultanım söylemişti.Mehmet Tanrıöver hazretleri İdare bölümüne mensup Evliyaullah'tandır.Metli Dede bloğunun ilk dönem yazıları içinde hazret ile alakalı aktarımlar yapılmıştır.1968 yılında Erbakan Dörtyol'a gelip Lüks sinemasında konferans verdikten sonra Fırıncı Baba hazretlerinin elini öpmek için gittiğini olayın şahitlerinden dinledim.Ancak daha sonraki süreçte Erbakan'ın bir yanlış hareketi nedeniyle "Ben de desteğimi çektim" sözünü ifade ettiğini Necib Sultanım söylemişti.Bu söze neden olan hadise ise şu idi:Mehmet Ağa hazretleri Erbakan'Dan rica etmişti:Ziraat bahçesi müdürü Rıza şeyhunoğlu'nu birinci sıradan milletvekili yahut senatör adayı göstermesi idi.Erbakan önce peki dedi amma listeler açıklandığında Rıza bey Sivas'dan ikinci sırada senatör adayı gösterilmişti.bu söz tutmama Erbakan'ın siyasette bedel ödemesine sebeb olmuştur.İdare bölümündeki Evliyaullah'la diyaloğ zordur.Herkes başaramaz.

19 Eylül 2021 Pazar

HER İKİSİ DE İMTİHANDA İDİ

 Ehli şeriatın birisi bir dervişe bir hadise hakkında fikrini sorar.Hadise şudur:Adamın birisi, ölü olan anne ve babasına hatim indirtmek ister.Bu nedenle Mahallenin camisine yahutta mahallesindeki bir kur'an kursunun yetkilisine giderek meramını anlatır.Görevli peki der.Filanca zamanda bu hatimler biter der.O vakit geldiğinde hatim sahibi gider.Hatmin duası yapılır.Hatim sahibinin içinden şu geçer durumu da çok iyi olmadığı için hatim başına hoca efendi'ye yirmi liradan kırk lira para vermektir.Cüzdanını çıkartır hocaya bir yirmi lira uzatır birde yüz lira uzatır.Verdiği yüz lirayı yirmi lira sanmaktadır.iş bitip evine geldiğinde cüzdanına bakar ki parası eksik.O zaman aklı başına gelir hoca'ya yirmi yerine yüz lira vermiştir.Bu yanlışlığın düzelmesi için hocaya giderek durumun anlatır:Ben size kırk lira vermek isterken yanlışlakla bir yirmi birde yüz lira vermişim.Paranın üstünü geri ister.Hoca der ki:"Olmaz,verilen şey geri istenmez!".

Hadiseyi anlatan ehli şeriat, dervişe der:"Sen ne düşünmektesin?".Derviş Hakk'ın verdiği ferasetle der ki"İkisi de imtihanda.Hoca paranın üstün verse idi hatim okutturanın gönlünü hoş edecekti.Hatim sahibi sabır edip parayı istemeseydi daha fazla bir ecre nail olacaktı",.Derviş bu hadiseyi kendisine anlatan ehli şeriat adama der ki:Sen ne düşünmektesin?.Ehli şeriat hocalar hakkında hüsnü zan beslediğinden "Zaten o paranın tamamını hoca efendi o şahsın anne ve babası için kurs talebelerine harcamıştır"

Bugün Diyanet teşkilatı camilerimizde sürekli para toplamaktadır.Caminin ihtiyaçları, kurs talebelerinin ihtiyaçları v.s ad altında.Diyanet teşkilatı bu hususta o kadar ısrarcıdır ki bir anlamda bu noktayı dinin bir vecibesi olarak addedip istemektedir.Bazı cami görevlilerinin toplanan bu paranın içinden "Bizim hakkımız" diyerek bir takım paralar aldıkları da sabittir.Dinin o mübarek makamlarını Kürsüyü, mimberi para toplamak işinde kullanmaktadırlar.İstedikleri için de (el açtıklarından) Hakk Teala izzetlerini yarım yapmıştır. 

18 Eylül 2021 Cumartesi

NECİB SULTAN'DAN

 Necib Sultan'ıma bir hadiseyi anlattım.Dörtyol'da rufai şeyhlerinden "Şıh Ahmet" efendi dünyayı değiştiğinde dervişleri  hazreti naaşını vasiyeti üzere yaptırdığı "Abdülkadir Geylani camisinin içine yahut yanına gömmek istediler.Hatta bu hususta vaktinde izin alındığını belirtselerde bu izin kağıdını bulamadılar.Hazretin naaşı ikindiye kadar bekletildi.izin olmadığı için Belediyenin mezarlığına defnedildi.Aynı Hadise Seyyid Ali Baba hazretlerinin hizmetinde bulunan Ali Keser için de vuku bulmuştu.Seyyid Ali Baba hazretlerinin türbesinin dışına mezar kazıp defnetmek istedilerse de buna müsade olunmadı.

Metli Sultan şöyle demiş:"Herkes Kabe'de vefat edip Mekkeye  yahut Medine'de Cennetül Baki'ye defnedilmek ister.Halbu ki kişi oraya defnedilse bile, hak etmemişse naaşını melekler başka yere taşır,dışarıda vefat etmiş olanlardan hak etmiş olanların naaşını da Medineye taşır"

NECİB SULTAN'DAN

Kırıkhan'da bir takım zatlarla birlikte Tatlıcı İzzettin Eroğlu'nun evindeyiz.Hacı İzzettin "İslamın Cumhurbaşkanı geliyor,İslam Padişahı geliyor " şeklinde bir söz sarfetti.Hatta "Kasem ederim" dedi.Hacı İzzettin vefat ettikten sonra Turgut Özal Cumhurbaşkanı seçildi.Evliyaullah'ın en zor sınavlarından birisi de bu yorum kısmıdır.Mübarek gördüğünü yorumlamıştı. 

NECİB SULTAN'DAN

 Dörtyolda yaşamış 1994 yılında dünyayı değiştirmiş Ziya Efendi hazretleri ile alakalı şunları belirtti:Ziya efendi rahatsızlığı nedeniyle dervişleri tarafından dışarıdaki doktorlara götürülmekte idi.ben Dervişlerine belirtmiştim:"Mübareğe bir mersedes araç alın,gidip gelirken sarsılmaz.Hatta bende maddi olarak katkıda bulunayım" deyince Dervişan nezdinde bu söz yanlış anlaşıldı:Onlar düşündüler ki "Mürşidimizden sonra yerine kendi geçmek istiyor ve hazır mersedes bir arabaya sahip olmuk istiyor" diye.Halbuki seyyid Ali baba rahmetullah ,Fırıncılık yapan Foter Mehmet isimli bir şahısla bana haber göndermiş"Bu akşam,Foter Mehmetin evinde akşam yemeği yiyeceğiz.Ziya efendi de bulunacak.mutlaka gel" diye.Bu haberi getiren gün içinde yarım saat aralıklarla iki defa daha geldi.ben anladım ki Seyyid Ali baba hazretleri emaneti devir edecek.Hemen Terzi dükkanımın darabasını indip evime gittim ve davete icabet etmedim.Asıl gayem nefsimden ferağat ederek irşad görevinin Ziya Efendi'ye verilmesi idi.

Son zamanında kayseri'ye hastahaneye gitmeden beni çağırttı ve bana "Bir diyeceğin varmı ? diye sordu.Ben "Yok" dedim,senin bir diyeceğin var mı? dediğimde bana :Yerime oğlum.....'ı yetiştirdim dedi.Ben "O olmaz kapını bekleyen .... Daha uygun dedim.Son görüşmemizdi.Vefatından sonra yerine benim belirttiğim oğlu baktı ancak üç-beş ay sonra dünyayı değiştirdi.

DERVİŞLER İÇİN

 Dervişler için "Yedi koyun yemişler , daha var mı demişler, Yedi gün yememişler, haline şükretmişler"denmiştir.Bu söz dervişlerin var ile yoğu bir tuttukları ve sohbete hiç doymadıklarını anlatmak için söylenmiştir.Çünkü sohbet karın doyurur ama hiçbir zaman iştahı kesmediği için , daima arkasının gelmesi istenir.

Sophbet , bir kemalin ve iznin sonufcu başlayan irşad görevinin tezahürüdür.Çok kerre nasıl doğduğunu ve neler söylendiğini sohbet eden mürşit dahi bilmnez, söyledikleri kayda alınıp sonra kendisine dinletildiğinde "Bunları ben mi söylemişim" diye hayrete düşer

SOHBET NEDİR?

 Sohbet, Allah kelamı, Kevser pınarı, maide(Hakk sofrası, ilahi sofra), manevişarap isimleriyle anılan , kazası olmayan en büyük namazdır.

Sohbet maide yani Hakk sofrasıdırBu sofra gayb aleminden gelir ve meydanda görünmez.Sohbet en büyük manevi ikramdır.Sohbet iç  alemdeki gezintilerin ifade edilmesidir.Sohbet edilirken çoğu kez sohbet eden kendisinde değildir.Bu nedenle açılk ve susuzluk hissetmez.Hatta hangi alemden konuştuğunun bile farkına varmaz.Sohbetin amacı da Allah yakınlaşabilmektir.Sohbetlerle verilen dersler insanı bir mıknatısın çekim alanına sokar.En büyük namaz sünneti müekkede saikiyle kılındığı için, sohbettir.Namazın kazası olur ama sohbet namazının kazası olmaz.Çünrkü söz bir sel gibidir, akar ve geçer.. Aynı sohbet, konu aynı bile olsa , bir daha ilk şekliyle gelmez.Bu nedenle sohbetler , ayat-ı müteşabbihattan sayılır.Çünkü benzeri olur ama asla aynı olmaz.

İnsan , sohbetler kendinden doğmaya başlayınca , kendisi namaz haline gelir ve "Kendi imam, kendi mihrabsözleri Kur'an olur" mısraı ile özetlenen bertebeye erişir.

SATRANÇ

 Satranç tevhidi en güzel anlatan  oyundur.Satrançta vezir akl-ı küll'ün temsilcisidir.Şah Peygamber yahut mürşittir.Akl-ı kül bunun etrafında tavaf eder durur.Kale, koruyucu zırh veya melekler; fil, anasırı erbaa; piyonlarsa insanlardır.Oyun bunlar arasındaki ilişkilere işarettir.Piyonun şah dışında her şey olabilmesi , bilinçli hareket etmesine bağlıdır.Zaten her insan , bu alemde kendine verilen at, fil, piyon v.s rolunü oynamaktadır.

İNSANIN ÇİÇEĞİ

 Bir ağaç, meyve vereceğini çiçek açarak haber verir.İnsan olarak bizim çiçeğimiz nedir?Bizim çiçeğimiz aşk-ı ilahidir.Kendini kendinde bulmak bundan sonra gelir.

17 Eylül 2021 Cuma

HACCA GİTMENİN AMACI

 Hacca gitmenin amacı Kabe'yi ziyaret etmektir.Bundan burat ise, insanlara, bir nhokta etrafında olduklarını hatırlatıp eşit şartlarda birlik oluşturduklarını, yani padişahla çöpçünün eşit olduğunu anlatmaktır.Bu sebeble herkese aynı kıyafet giydirilir.Kabeye karşı namaz kılınırken, Kabe ortadan kaldırılsa insanların birbirlerine secde ettikleri gözlemlenecektir.Bu nedenle Haccın amacı, insana, tek ve bütün olduğunu, çok görünüşün o bütünün hücrelerinin çokluğundan kaynaklandığını ve o bütünlüğü bozmamak  içinde insanların birbirlerini sevmesi , bir birlerine yanaşmaktan kaçmaması , hatta birbirlerine secde edecek kadar saygıyı davranması gerektiğini anlatmaktır.Ortadaki Kabe bir semboldür ve esas olan, insanın insanı kıble edinmesidir.

AYNADAKİ SIR

 Bir aynanın görüntü vermesini sağlayan şey , onun arkasındaki sırdır.O sırrı , ele almak mümkün değildir.Çünkü insan kazımağa kalktığı takdirde aynanın aynalığı kaybolur. Peki bu sır nedir?Nefes-i Rahmanidir.O nefes gittiği takdirde aynada hayır kalmaz.

16 Eylül 2021 Perşembe

VELİ Mİ ÜSTÜNDÜR? NEBİ Mİ?

Nübüvvet velayetin zaihri, velayet de nübüvvetin batınıdır.Zuhurda Nebi üstündür.Çünkü, nebi haber vermekle görevlendirilmiş ve meydana çıkmıştır.Veli ise bu alemde gizlidir.İşin aslı ikisi de aynı kaynaktan beslenir.

Aklı Kül, başlangıçta veli de olduğu için , manen veli üstündür.Fakat bu aleme gelindiğinde, veliye öğretip onu eğiten nebi olduğu için, nebi daha üstün duruma gelmektedir.Hal böyle olduğu için Velisiz nebi yoktur.Çünkü, nebi bedeni, veli ise aklıdır.Akıl (Veli) görünmediği için gaybı,beden(nebi) ise göründüğü için zuhuru temsil eder.Bu sebeble velisiz nebi olmaz, ama nebisiz veli olabilir.Nübüvvet ,velayetin kemal noktasıdır. 

VELAYET MERTEBELERİ

 1-VELAYET-İ SUĞRA:velayetin ilk mertebesidir.Burası ruhun, emirlerini nefse dinletebildiği makamdır.Ruh emirlerini kendi nefsine dinletemiyorsa o zaman zaten velayetten bahsedilemez.Bu nedenle insanın gelişimindeki ilk mertebe alışkanlıklarından kurtulmakla başlayan velayeti suğra makamıdır.Kendini kurtaran insanın huyları düzelir ve başkalarını kurtarmaya yönelir.

2-VELAYET-İ VUSTA (Kırkların bulunduğu makamdır)

3-VELAYETİ KÜBRA (Yedi'lerin makamıdır)

4-VELAYETİ UZMA (Beş'lerin makamıdır.

5-VELAYETİ MELAİK (Üçlerin bulhunduğ makamdır)

6-VELAYETİ ENBİYA(Cenab-ı peygamber'in makamına vekalet eden Gavstır.Bu makam maddeten bizim gibi yiyip içmesine rağmen manen uluhiyyet makamında oturur.Günü gelip dünyadan göçtüğünde bir alttaki makamdan oraya seçim yapılır.

EVLİYANIN HER DİLEĞİ OLUR MU?

 Evliyaullah'ın her dileğinin yerine gelip gelmeyeceği konusu, genellikle akılları çok kurcalamaktadır.Kur'an da "Bana dua edin icabet edeyim"(40/60)denmektedir.İrade, O'nun olduğu için dilekler  bazen olur bazen olmaz.Çünkü ,Kur'anda "Zor gördüğünüz ve ikrah ettiğiniz bir şey bazen sizin için hayırlı olabilir.Sevdiğiniz bir şey de bazen sizin için kötü olur.Allah bilir,siz bilmezsiniz.(2-216) denmektedir.Hak Teala sırf hayr olduğu için kabul olunmayan dualarda bir hikmet ve hayır aramak lazımdır.

15 Eylül 2021 Çarşamba

ATTİĞİN VAKİT SEN ATMADIN HİTABI

 Bedir savaşında efendimizin mübarek elleriyle yerden kum alması ve bunu  kafirlerin üzerine fırlatması.Bu emir üzerine olmuştur.zahirde atan el efendimizin eli olsada Hak teala efendimizin elinde tecelli etmiş,Efendimizi ayna(vasıta) yaparak tecelli etmiştir

DELİ OLMADAN VELİ OLUNMAZ

 Halk arasında kullanılan bu söz gerçektir ancak "Deli" kavramını halk yanlış algılamaktadır. Bu delilik , insanın kendini unutması ve bu nedenle cemiyetin onu yadırgar hale gelmesidir.

MERTEBELERİN HUDUTLARI

 Allah ile kul arasında bir çok mertebeler vardır.Bu mertebelerin de her birinin hudutları vardır.Bu hudutlara tecavüz etmemek gerekir."Haddini aşma" tabiri burdan kaynaklanır.Eski devirlerde tekkelere erkan konulmasının sebebi de bu hudutların belirtilmesidir.Sayik saliktir, mürşit mürşittir.

12 Eylül 2021 Pazar

METLİ SULTANDAN AŞIK FATMA AHISKA SULTANA

Aşık Annenin giydiği MAŞLAH (Maşlahı METLİ SULTAN vermiştir)
METLİ Dedenin Âşık Anneye verdiği Kuran-ı Kerim
METLİ Dedenin Âşık Anneye verdiği Kuran-ı Kerim 
 

A'RAFTA KALANLAR

 Fena mertebelerini bitirip , bekaya geçmemeye "a'rafta kalmak" denir. Her ikisi de fenayı bitirmiş oldukları halde, a'rafta kalanlarla bekaya geçenler arasında bazı farklar vardır. Bekaya geçenlerde irfaniyet olmasına mukabil, a'rafta kalanlarda şüphe vardır. Hocalar bunlar için "Cennetle cehennem arasında kalacaklar, cehenneme bakıp biz orada değiliz diye sevinecekler, buna karşılık cennete bakıp ve oraya giremedik diye üzüleceklerdir" derler. Ancak bu değerlendirme işin iç yüzünü bilememektir.
Çünkü, gerçekte a'raf irfaniyet kespetmiş, bir kefesi cennet, bir kefesi cehennem olan terazinin dili gibi olmuş , sağı da solu da inkar etmeyip ikrar etmiş bir makamdır. Orası bocalama yeri değildir, her ikisinin vahdetinde ortak noktasıdır ve her iki tarafı da kapsar. Terazinin ortada olan dili, her iki tarafa meyletmeye müsaittir. "Her kim zerre kadar hayır işlerse onu görecek ve kim zerre kadar şer işlemişse onu görecek(99-7,8) ayetine delalet eder. Terazinin "hayran yerah" tarafı, "Rahmetim gazabımı geçmiştir" düsturu gereği biraz ağır basar. Bu nedenle bakkal terazilerinde ağırlığın müşteri tarafına geçmesine göz yumulması adet olmuştur, Merhametlilerin en merhametlisi insanın gönlüne ufacık bir muhabbeti ilahiyye tohumu atması üzerine zamanı geldiğinde bu tohumdan inkişaf başlar.

ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEK NE DEMEKTİR?

Zata gelinceye kadar ef'ali, sıfatı Hakk'a verdikten sonra , zatta da vücudun sahibine teslim etmiş olmak ,kainattan ölmek demektir.Ama, buradaki ölüm , insanın eski düşüncelerinin ölümüdür ve aynen, bir kitap okurken bir sayfayı bitirince ikinci sayfayı çevirmeye ve okunan ilk sahife ile ilişkiyi kesmeye benzer.Okunmuş olan sayfa ölmüş,yeni okunacak sayfı doğmuştur.İşte eski düşüncelerin ölmesi de budur.İnsan yeni düşüncelere sahip oldukça , eski düşünceleri ölmüş demektir.

11 Eylül 2021 Cumartesi

TASAVVUFİ EĞİTİMİN ZOR KISMI

 Tasavvuf eğitiminde en zor kısım, La , yani kendini yok etme kısmıdır.Bu da zatta tamamlanır.Burada ilah ve  ilahe  kainattır.Bunu da yok ettikten sonra "İlla Allah" görünmeyen esas varlık kalır.Görünenlerin hepsi suretten ibarettir.Allah , suretsiz görünmediği  için , biz de La kapısı açıktır. 

KADERİNİ BİLEREK YÜRÜYENLER

 Hazret-i Hüseyin efendimiz kaderini bilerek yürüyenlerdendir..Avam olan insanlar şehit olacağını bilmeleri halinde yürümezler.Ancak büyük şahsiyetler yürürler.Hz.Ali Efendimiz Basranın en büyük camisinde hutbeye çıktı.bu hutbe öğle vaktinden ikindi vaktine kadar ceryan etti.Bu hutbede Hz.Ali efendimiz kıyamete kadar olacakları söyledi."Kudretül beyan" denilen buhutbeden beş on sahifesi bugüne gelmiştir.Diğer beyanlar evliyanın kalbinde gizlidir.Çünkü Hz.Ali Efendimiz,Cenab-ı peygamberden tüm sırları almıştı.Halifeler devrinden sonra Emevilerin, sonrasında Abbasilerin, sonrasında Selçuklu ve OsmanlıNın gfeleceğini biliyordu.sonrasında Diktatörlük devrinin geleceğini beyanla nihayetinde Mehdi (a.s) 'ın geleceğini bildirmiştir.Hatta Mehdi resul devrinde kendisinin gelip Mehdi'nin veziri olacağını söylemiştir.Şeyh Nazım kıbrisi hazretleri "Ben görmediğimi söylemem" diyerek bu sırrı faş etmiştir.

MERTEBELER

 Aslen manevi bir varlık olan insanın, gelişmeesnasında geçirdiği aşamalara mertebe denir.Bu sebeble, Adem,Nuh,İbrahim, Musa, İsa hep birer gelişim mertebesidir.Tasavvufun amacı mertebeleri öğretmektir.Mertebeleri bilenler ,"Nasa(insanlara) aklının seviyesiylehitap edin" kuralına uyarak , herkese, o kimsenin bulunduğu mertebeden hitap eder.Herkesin huyları gibi mertebeleri de değişiktir 

10 Eylül 2021 Cuma

KUSUR GÖRMEK

 Kusur görmek, fark-ı evvelde olanlara mahsustur.Fark-ı sanide olanlar, herkesi Hakk gördükleri için kimsede kusur aramaz ve bulmazlar.Nasıl insan, sevgilisinin pisliğine , sümüğüne, salyasına bakmaz, hep onun güzel yanlarıyla uğraşırsa , farkı sandekiler daimakarşısındakinin iyi ve güzel yanlarını arayıp , onlardaki güzelliklere bakar , gerisine karışmazlar.

SADAKA

 Sadaka, maddi  ve manevi olabilir.Maddi sadaka , sadece bir insana para  veya yiyecek vermek değil, ona bir yardımda bulunmaktır.Bir insanın ceketini tutmakta yeri geldiğinde sadakadır.Bir insana bilmediklerini öğretmek ve onun şüphelerini gidermek , manevi sadakaların örneklerini teşkil eder.Sadaka veren kişi , verdi mi doyurmalı, vurdu mu duyurmalıdır.Onun için gerçek sadaka , en az yirmibir günlük ihtiyacı karşılayacak seviyede olmalıdır.

Sadaka sıddiklere verilirse , o zaman Allah tarafından da kabul edilir.

KUR'AN DA"BİZ" ZAMİRİNİN KULLANILMASI

 Hak Teala Tek olduğu halde Kur'anda bir çok yerde "Biz" zamirini kullanmıştır.Bu şekilde bir kullanım kollektiflik,cemiyet olma, cemaat olmayı  çağrıştırır.Zekat'ın farz olma nedeni; Kainatın bir beden kabul edilmesi  ve o bedende zayıf düşen uzuvlara destek olunması gerektiğidir. İnsanlar daima birbirleri ile yardımlaşarak kollektif hareket etmeleri lazım gelir.Kollektiflik , birlikte, birliğe gitmek demektir.

KABE İNSAN DEMEKTİR

 Taştan yapılmış Kabe bir semboldür.Onu kutsallaştıran insanlar ve onların rağbetidir.Gerçek kabe mümin kulun kalbidir.Nasıl Mekke'nin fethi günü ilk iş Kabe'yi putlardan temizlemek olmuşsa , İnsanın kalbindeki pputlarında atılıp temizlenmesi gereklidir.

7 Eylül 2021 Salı

KENDİNİ BİLENLERE HAS BİR İFADE:

Bektaşiler "Hayrihi ve hayrihi minallahi teala" derler.Ancak bu sözü herkesin yanında söylemek doğru değildir.Zira umumun düşüncesine aykırı olduğu için , dikkat çeker ve söyleyeni deşifre eder.Bu kendini bilenlere has bir ifadedir.Kendini bilmekse tüm nefsani arzulardan sıyrılmış,fani olmuş kimsedir.

Hayır ve Şer Allah'tandır denirken aslında Şer gibi gözüken şeyde hikmet ve hayr olduğğu için şer bile hayrdır.bu nedenle hayirihi ve hayrihi derler.Bizim şer diye nitelendirdiklerimiz , aslında kötü değil , iyinin yansıması ve onun tamamlayıcısıdır.Anun İçin Allah Teala "Rabba'ın boş bir şey yaratmamıştır"(3/191) buyurmuştur.Bu da gösteriyorki şeytan dahil, kötü bir şey yoktur.

BİR İLAÇ TARİFİ

 Şeyh mahmut Apak hazretlerinin hizmetlisi Ökkeş Çetin nakletti.Şeyh Nazım Kıbrisi hazretleri bazı konularda açık konuşurdu."Biz söylemeye izinliypiz" derdi.Kanserle alakalı olarak kirk gün her sabah soğan suyu  için biiznillah" demiştir.Ancak Peygamber'i görenin  nasıl nasibi yoksa inanmıyorsa bu formülü bir şekildeuygulamayarak nasipsizlik yaşayabilirler.Bir dostumuz hadiseyi şöyle anlattı:.... isimli kardeşimiz Protattan rahatsız idi.Ben kendisine şeyh Efendi'nin bu tarifini söyledim.Kırmızı soğan suyu sert olacağı için beyaz soğanın suyunu mikserde çıkartarak her sabah içmiş.Hatta bu içme işi 60 gün kadar devam etmiş.Atmış gün sonunda Bevlinden dam damla kan geldiğini söyleyince "Gününden fazla kullanmışsın!kullanmayı kes,inşaallah seni ameliyet etmişler iyi olacaksın" demiş .7 gün içinde kan kesilmiş ve biiznillah prostad sorunu kalmamış 

İNSANLAR ÜÇ GURUPTUR ORUÇLARIDA FARKLIDIR

 İnsanlar üç sınıftır:AVAM,HAVAS,AHASSÜL HAVAS

Avam diğerlerinin bekçisidir.Örnek vermek gerekirse Avam millet,Havas milletvekili olarak düşünmek gerekir.Nasıl, milletin vekillerinin dokunulmazlık zırhı varsa Havassında dokunulmazlığı vardır.

Şeriat erbabı dışa, hakikat erbabı içe dönük olduğundan bunların ibadet anlayışı , namazı, orucu, hatta haccı bile birbirinden farklıdır

Avamın orucu bedensel ele alınır.Belirli saatler arasında birşey yiyip içmemek olarak algılanır.Havas için oruç,huyların düzelmesi için uygulanan davranış perhizidir.Oruç tutan bir kimse yumşak kuzu gibi olmalıdır ki ,ilahi emre uygun olarak huylarını düzeltip huy orucu tutmuş olsun.Havassın orucu budur.Ahassül havas ise , orucu masiva orucu , marifet orucu olarak kabul eder, orucun masivadan kurtulu ş vesilesi olduğunu düşünerek , gereğin yapmaya çalışır.Bu oruç bir mürşitten el alıp bağlananların orucudur ki başkalarına açıklanmaz.Açıklanırsa nizam ve intizam bozulur.

Şeriatın ,Tarikatın ,Hakikatın, Marifetin oruçları ve bu oruçlardan beklenen sonuç birbirinden farklıdır.

Şeriat orucu insandaki hayvani arzuları öldürmeye yönelhiktir.Alınan gıda ile beden şehveti güçlenir,Allah oruçla bu işin dengelenmesini ister.Şeriat orucu insanların azgınlığını frenlemeye yöneliktir.Ağaç bile çok su verilirse bedeni gelişir meyvesi azalır.Oraçla hayvani arzularına gem vurulan insan , mana yönüne dönmeye başlar.Mana yönünde mesafe kat edebilmek için bir insanın yaşayacak kadar yemesi, yemek için yaşamaması gerekir.

Tarikat orucunda gaye kötü huylardan arınmak olup şeriat orucunun aksine devamlıdır.Allah ve Resulünün huyu ile huylanıncaya kadar devam eder.

Hakikat orucu ise masiva orucudur, yani sivadan kurtulmaktır ve gerçek oruç budur.Masiva görünür alemde her şey demektir.bunlardan oruç tutmak , bunların hepsini sahibine vermek ve benlikten uzaklaşmak demektir

Marifet orucu ise , her şeyi yerli yerinde yapmak, avamla avam,havasla havas, ahassül havasla ahassül havas olmak , yani evvelce anlatılan üç orucu birden tutmakdemektir.Ehli marifet ,Hakkı ve halkı tanıdığı için kimsenin gönlünü kırmamayı , kimse ile kavga etmemeyi şiar edinmiştkir. 




Şeriatın tarik

6 Eylül 2021 Pazartesi

DİKTATÖRLÜK VE SONU

Son yüzyıl içerisinde bir çok diktatör geldi ve geçti. Hitler, Mussolini, Franco, Tito, Çavuşescu, Stalin, Mao, Markos v.s. Ancak hepsinin sonu aynı oldu. Diktatör, Hak Teala'nın kendisine bahşettiği yönetme emanetini kendinin sandı ve sorgulanamaz, eleştirilemez duygusuyla sahip olduğu güçle tehlike gördüklerini yok etti. Zulüm nedeniyle kimse konuşamadı, yanlışını yüzüne söyleyemedi. Ülkenin tüm geliri diktatöründü. Yaptıkları zulüm onlardan bu emanetin çabuk alınmasını temin etti. Diktatörlüğün dini yoktur. Kişisel ego halinin frenlenememesinin sonucudur. Diktatör ülke imkanlarını zengin ettiği insanlarla paylaşsa da ömrü uzun olamaz. Yatağında ölen diktatör pek azdır.

5 Eylül 2021 Pazar

ŞERİAT TAKLİT VE ÇOCUKLUK ALEMİDİR

 "Borç ödüyorum" düşüncesiyle kılınan namaz, aynen bir çocuğun, namaz kılan birisinin yanına dikilip onun yaptıklarını tekrarlamasına, taklit etmesine benzer. Zaten şeriatın, dinin çocukluk alemi olmasının sebebi budur. Şeriatta, namaz kılmasını bilmeyenlerin, bir camide toplanıp imama uymaları halinde namazlarının kabul edileceğinin söylenmesi bunun delilidir. Şeriat ilkokuldur. Tahsile oradan başlanır.

ALLAH TEALA DAİMA VERİCİDİR

 Allah (c.c) daima vericidir. Ve bu ihsanlarının karşılığını beklemediği için daima ihsan edip durmaktadır. Verdiğinin karşılığını bekleyen kullardır.

HAYVAN KELİMESİ

 Aslında hayvan kelimesi halkın anladığı gibi hakaret  bir kelime değildir. "Kendisinde hayat olan" demektir. Hay kelimesi hayat anlamındadır.

ŞEYTAN GÖNLÜN DÜŞMANIDIR

 Şeytan imandan önce gönlün düşmanıdır. Çünkü gönül yok olunca, iman zaten yeşerecek mekan bulamaz. Pek çok insan, kalbinin sesini ihtiras, kin, hisset ve gururla bastırarak rahata kavuşmak ister. Eğer biz on kötü hasleti kalbimize sokarsa zulmete kendimiz sebep oluruz.
Yusuf suresinde Ruh'u temsil eden Hz.Yakup,Kalbi temsil eden Hz. Yusuf korumak için on kötü hasleti, yani on kötü kardeşi (Kin, gurur, hisset, meskenet, ryb, cebanet, ihtiras, şehvet, seyyaliyet ve zulmü) yusuf'dan uzaklaştırmak maksadındadır.

YUSUF VE KARDEŞLERİ KISSASINDAN ÖĞRENİLECEKLER

 sure içindeki ayet bunu açıkça ifade etmiştir:"Yusuf ve kardeşler kıssasında öğrenmek isteyenler için ayetler vardır". Bilindiği gibi Ayet, ilmi gerçek anlamındadır.Yusuf suresinin ayet 8 ila 14 arasındakilerin meali şudur:

Ayet 8 "Dediler ki(Yusuf7un on kardeşi)Yusuf ve biraderi babamıza daha sevgili , biz ise birbirine sargın bir kuvvetiz.Doğrusu (belli ki)babamız açık bir yanılgıdadır"

Ayet 9:"Yusufu öldürün yahut bir yere atın ki babamızın teveccühü bize kalsın ve ondan sonra salahlı bir kavim olalım"

Ayet 10:"İçlerinden bir sözcü dedi ki:Yusufu öldürmeyin; bir kuyu dibine bırakın ,kafilenin biri onu lekit olarak alsın.Evet böyle yapın"

Ayet 11,12 :"Ey Babamız! Yusuf'un iyiliğini istediğimiz halde , onu niçin bize emniyet etmiyorsun?Yarın bizimle gönder .Bizimle gezsin oynasın , biz onu gözetiriz"

Ayet 13:(Babaları)Onu götürmeniz beni mahzun eder"dedi.Korkarım ki onu kurt yer de haberiniz olmaz"

Ayet 14:"Vallahi biz sargın bir kuvvet iken onu kurt yerse biz çok hüsran çekeriz" dediler

Bu yedi ayetin topluca beyan ettiği hikmetler şöyle özetlenebilir:

1-)Yusuf'un kardeşleri çıkar birliğini ve kaba kuvveti başarı unsuru sanıyorlar.İç dünyanın manevi değerlerini ve onlar arasındaki sevgi ilgisini bir yanılgı sanarak yıkmak istiyorlar.

(Hz.Yakup vücudumuzdaki ruhu temsil eder.Hz.Yusuf Kalbi temsil eder .Gönül mesajlarını kalp alır,ruh yorumlar.) 

2-İhtirasların (yusufun on kardeşi,on kötü huy) Ruhu(Hz.Yusufu) yanılmışlıkla ithamı, ruhun kalbe(Hz.yusuf'a) yakınlığını kıskanmaları tabidir.

3-Gönlün içe dönük hayatını beğenmezlikten gelerek ; o , kendilerine uyduğu takdirde daha sağlıklı olacak kanısındadır.Bu yüzden babalarına , gönlesahip olduklarında daha sağlıklı kılacaklarını söylüyorlar.Aslında bu düşünce bir tuzak ve hiledir.

4-Zahirdeki bütün kuvvetlerine rağmen gönlü öldürmeye yinede cesaret edemiyorlar.kardeşlerden biri(Yehuda), kuyu işini teklif ediyor.

 On kötü haslet(Gurur,kin,hisset,meskenet,reyb,cebanet,ihtiras,şehvet,seyyaliyet ve zulüm) gönlü ruhtan kıskanarak yok etmek istemektedir.İnsan sanır ki ,ruh manevi bir takım etkilere kapılıp gönüle ram olursa bedeni gücünü kaybeder.Aslında gönülle ruh arasındaki etkileşim kalkarsa bütün kudret kendisine geçer ve yenilmez olur.

On kardeşi rahatsız eden olay Yusuf'tur.Dolayısıyla ruhun gönle olan sevgisidir.Yusuf'un öz kardeşi olanBünyamın, bu çılgın kardeşler için hedef değildir.Çünkü Bünyamin imanı temsil eder.Bünyamin , Yusuf olmaması halinde zaten anlamsız hale gelmektedir.




PANİK

 Ak parti iktidarının gözde beşli müteahhitlerinin yanısıra başka yıldızı yükselen müteahhitleri hususunun varlığı muhalif basına yansımıştı. Haram başlangıçta çok tatlıdır. Ancak sonrasında yük olmaya başlar. Başlangıçta "Ettiğin kardan pay isteyenler" sonrasında servetine göz dikerler ve kişiyi  canıya, ailesiyle, şerefi ile hayatıyla tehdit ederler. "Bu serveti biz sana kazandırdık, sen kimdin? bizim sayemizde bugünkü duruma geldin" derler ve fatura keserler. Bu nedenle yılanla aynı çuvala girenler mutlaka ısırılır. Bu sonucu  hisseden Devlet malından zengin olanlar panik içinde "Yeter artık kendimizi unutturalım" deseler de kurtulamazlar. Yurt dışına sermaye transferi yapıp pılıyı pırtıyı toplamak isteseler de kaçamazlar. Çünkü Allah'ın kuralları tecelli edecektir. Zalime omuz verene, zalim dönüp zarar verecektir.

4 Eylül 2021 Cumartesi

KENDİ PARANLA YAPARMISIN?

Yönetici konumunda olanlara şu soru sorulmalıdır: "Bu işi kendi paranla yapar mısın?"! Bu sorunun altında şu fikir yatar: "Eğer masraf yapacağın işten kar elde eder isen yahut en azından masrafını çıkartacak nitelikte işi yapmak gerekir. Bugün, halkın refahı ölçüsü bol bol oto yol, metro, taşıt yahut şahıs garantili yatırımlar varlığı olmuştur. Her şehre üniversite açmak refah değil, o üniversiteden mezun olan öğrenciye iş bulmak esastır. Borç üzerine dayalı bir ekonomi mutlaka batacaktır. Bu anlayış kendi insanını da borç içinde bir hayata dönüşür ki "Borçlu olmak" psikolojisi insana dengeyi kaybettirir. Kandırmaya dayalı banka kredi sistemi, ülkenin %80 ini borçlu konumuna getirmiştir. Akıl sahipleri gidişatı hayra alamet saymamaktadır.

2 Eylül 2021 Perşembe

TAŞ BEBEK İLAHİSİ

 (Yaşanmış bir hayat hikayesi olduğu söylenir.Çocuğu olmayan bir kadın, bir taş parçasını beze sarar ,kucağına alır ve gözyaşı dökerek evliyalardan istimdat eder"Buna bir can verin" diyerek.Kadının sözleri tamamlanınca kucağındaki belekten çocuk ağlaması gelir.Kadın bakarki evliyanın himmetiyle biiznillah taş, çocuk haline gelmiş.Kadın tekrar dua eder:Göğüslerime süt verin diye.Hakk'ın izniyle süt gelmiş ve çocuksuz kadın çocuğa kavuşmuştur.) 

Aktaş diye belediğim Hakk'dan dilek dilediğim,Tülbentime doladığım,Mevlam buna bir can versin

Tarlalarda olur ahlat,anneler çekiyor zahmet/Medine'de dost Muhammed söylen buna bir can versin.

Mahallem çifte camili, Mevlam uyandır kamili/Bağdattaki Şeyh Kadir'i,söylen buna bir can versin.

Yılda gelir iki bayram,yandı yürek oldu büryan/Ankara'da Hacı Bayram söylen buna bir can versin

Tutulmaz güneşin alı sorulmaz yoksulun hali/Merdi Meydan İmam Ali söylen buna bir can versin.

Kendimi ipe asayım, bilmem ki kime küseyim/Kerbelada şah Hüseyin söylen buna bir can versin

Kaşları var çatma çatma ,Mevlam bizi sen unutma/Peygamberin kızı Fatma söylen buna bir can versin

Yolda giden yolcu kardeş kimselere olmam sırdaş/Kırşehirde Hacı bektaş söylen buna bir can versin.

Her harfin başı mimkar-Konya ilinde molla Hünkar/Bilmeyenler eder inkar,söylen buna bir can versin.

Hemen baktın yüzü kanlı,iralarım neni neni/Balışıkta kara donlu söylen buna bir can versin

Yolda giden yolcu baba,sırtında var yeşil aba/Osmancıkta koyun baba söyle buna bir can versin

Harmanlarda olur yaba,savururlar gaba gaba/Merzifonda piri baba söylen buna bir can versin

Kaşları var hilal milal buna layık ebu celal/Sinop'daki Seyyid Bilal söylen buna bir can versin.

Çalkan karadeniz çalkan,gemilerde olur yelken İstanbulda Eyüp Sultan söylen buna bir can versin

Koluma taktım kelebi,dolaştım Şam'ı Halebi/Çorumda Elvan çelebi söylen buna bir can versin

Her işlerin başı Allah,mahrum koymaz vallah billah/Amasya da Pir Hamdullah söylen buna bir can versin

Okunan dua sır olur,Umudum mevla'dan olur/Bunu uyandıran Rabbim memeğime süt ver

Bebek uyandı bakıyor,Hem Ali imran okuyor/Ak memeden süt emiyor emzireyim şimdi seni

Bunca erenlerin hası,kabul olundu duası/Gelsin kamilin babası uyu yavrum ninni ninni

Yüksek şahin yuvası enginde avşar ovası (Ümmügülsüm'ün) duası uyu yavrum ninni ninni

(Allah teala bu ümmü gülsümün duasını kabul etti)

ZÜLFO BABANIN DİLİNDEN

 Zülfo baba'nın şeyhi Adanalı İbrahim Fevzi baba'nın deyişleridir.1982 yılında İskenderun Demir Çelik'de tespit edilmiştir(Muhtemelen Zilfo  babanın ağzından)

Muhabbetten murat şahım Muhammed hasıl olmaktır/Muhammetten murat şahım visale vasıl olmaktır.

Evamire inkiyad eyle otur salar otağında/Sabırda bil murat şahım her belaya hamil olmaktır.

Saadet kevkebin gözle otur zulmet bucağında/Saadetten murat şahım şekavet zail olmaktır

Sen ol kaim seher vakti durma zikre devam eyle/Zikirden ol murat şahım rızayı Hakk'ı bulmaktır.

Özün bir pire teslim et, müdavim ol kapusunda /Meşayıhdan burat şahım murabbi kamil olmaktır.

Sakın cahil ol sihirbaz sözüne, aldanıp kalma/Ali Septi gibi şahım her ilmiyle amil olmaktır.

Bir aşıkı biçareyim serde kadem pur yöreyim/Her kande baksa gözlerim yari görür hayran kalır

Her dü cihanı sertaser gezer safa demler sürer/Şem'e yanan pervaneyim bir ateşi suzan kalır

Müftü ne bilsin bu sözü silinmedi gönül tozu/Dosttan alır gizli haber dil alemi seyran kalır.

Mürşit sözüne uymayan kendi nefsini bilmeyen /Kalbin gubarı silmeyen bilmez ki nadan kalır.

Bu sırlara mahrem olmayan ,kendi özünü bilmeyen/Gönül pasını silmeyen insan gelir hayvan kalır.

Elindeki sermayesi daim siva endişesi/Yarin taksimde hissesi ancak ana isyan kalır

Mestanı ışk hayranı ışk sekranı ışk bu dünya hayran kalır/Hamrı zülal şerbetini içen bulur burda dostun

Fevzi içer aşk meyini nalavu sergerdan kalır.





ZÜLFO BABA

 Seyyid Ali baba'nın sevdiklerinden birisi de Adanalı Zülfo baba idi.Zülfo babanın dilinden şeyhi İbrahim Fevzi hazretlerine ait deyiştir:

"Bendeki ışk olsaydı Ferhadı müptelada/Kuş mu karar eder idi başındaki yuvada

Ferhat'a zevkü suret Mecnun'a seyrü bela/Onlar bir rahat içre ancak benim belada

Tahammül ol tahammül ol her cefaya/Cefada var sefa bunu ayan bil,Sabırdır her gelen derdü belaya/Bela ehli hep evliya bil.

Hüda sevdiğine verir cefayı/Sevmediğine verir sefayı/Şikayet etme sakın! Bul rızayı/Rıza ehli durur hep mukteda bil(1982)

TEKDİR,TENBİH VE İKAZ

 Aşağıdaki beyitlerin yazılma sebebi;Kalaycıoğlu saatçı mustafa Efendinin İskenderun'da Seyyit nizamoğlu hazretlerinin torunlarından keşfi açık bir arkadaşı varmış.Hastalanmış şifa bulsun diye bira içirmişler ve Dedesi seyyit Nizamoğlu hazretleri zuhur ediptekdir,tenbih ve ikaz olarak bu yazılan beyitleri iki nüshü halinde yazdırıp bir nüshasını saatçı mustafa Efendi'ye ver diye emir ve ferman buyurmuştur.Saatçi musafa Efendi'den Şıh mahmut hazretleri alıp teberrüken yazmıştır.1989)

Tenlerimiz böceklere mal olur/Müminlere cennet doğru yol olur/Ameline göre başka hal olur/Mezarı daracık kovamı sandın?

Elbet alnımıza gelir yazılan/Bana göre her gün ağlan sızılan/Aklın kaybeder beyni bozulan/Beyni bozukdakin kafamı sandın?

Tevbesiz gidersek halimiz harap/Ne kadar yaşarsak yerimiz turap/Bizlere haramdır karıyla şaraf/Aldanıp derdine şifa mı sandın?

Mundarın kalbine köpek dıkılır/Bara gitmez ise canı sıkılır/Sarhoş olursokaklara yıkılır/Melunun askerin efe mi sandın?

Kendini bilmeyen kalbini yumaz/Nefse uyanlar Bira haram demez/boynumuzun borca beş vakit namaz/Şeytana uyupta cafamı sandın?

Seyyit Nizam derde kendin koruda/Nen var ise belli olur soruda/Dünya senin olsa kalır geride/Yalancı dünyayı safamı sandın?

MENZİL ŞEYHI RAŞİT EROL'U METHİYE

 (Hassa Aktepe'den Şıh Mehmet Ali hoca'nın dervişlerinden Hacı İbiş söylemiştir)

RAŞAT BABA

Hakikat bir Hak aşağı/Her yana tutmuş ışığı/Yola getirir şaşığı/Menzillide Raşat baba.

Şıh Abdülhakim'in oğlu /Her tarafı tutmuş kolu/Kadiri hem Nakşi yolu/menzilli de Raşat baba.

Pederi yanında yatar/Hak aşkı bağrını yakar/İhvanına candan bakar/Menzillide Raşat baba.

Ezel varmıştım düşümde/Çok ihvanlar var başında /Tahminen elli yaşında/menzillide Raşat baba.

Soğuktur hem tatlı suyu/Çok güzeldir azim huyu/Peygamberden gelir soyu/Menzillide Raşat baba.

Şarkı garbı tutmuş ünü/Feda etmiş tatlı canı/Git kardaşım ,sende tanı/Menzilli de Raşat baba.

İbiş derki methiyem az/Kaynar tekkesi kış ve yaz/Mevlam sebabını bol yaz/Menzillide Raşat baba

ŞIH NECATİ EFENDİNİN ŞECERESİ

 İslahiye Haltanlı'da yaşamış,Şıh Necati Efendi'nin soy ismi Ak olup , tasavvuf yolunda Tekparti rejiminin eziyetlerni çeken bir zat olup on yıl sürgün'de kalmıştır.En küçük oğlu mehmet Akif Ak Adana İmam hatip Lisesi mezunu olup,İstanbul'da Mali müşavirlik yapmakta idi.Gazeteci ve hikaye yazarıdır.

Şıh Necati hazretlerinin dilinden şecereleri:

"Soy ve Sebebi Sülukumuz"

Hasep neseplerim kimden geluptur/Tarikatın dahi kimden oluptur/İdem ihvanlara birbir beyanı/Taki anlayalar zahir nihanı.

Ceddimiz şeyh Musa efdal mükerrem/Onun ceddiÖmer Guruki ağzam/Fatıma kızı Ümmü Gülsüm adı/Alıp ömer ona oldu damadı.

Ömer neslinden çok Seyyid geluptur/Ki ırk ile bize vasıl oluptur/Silsilemiz tahiredir seraser/Ceddimiz Ahmedi muhtar dilaver.

Bihamdillah destgirim olup ol/Anın dergahına açtım açık yol/Elimde hücceti burhan şeriat/Hakikat iline tutdum tarikat 

Hicri sene bin üçyüz kırka irdi/Elime bir aşık kitabı girdi/Yazıcızade muhammed kitabı/Çok okudum andan buldum sevabı.

Dedem Nakşibendi dersin çekerdi/Allah deyu gözünden yaş dökerdi/Der idi oğlum ol bana gümansız/Kimse cennete giremez çobansız.

Pirlerin himmetin alıp çalışsan Tarikat erkanına görüp alışsan/Derdim benim şeyhim Yazıcızade/Beni irüştürür ol murada.

Ağlayup kitabı okurdum her an/Bağışlardım onunruhuna Kur'an/Sene üçyüzelli ikiye erdi/Yaşım yirmisekizi bitirdi.

1 Eylül 2021 Çarşamba

NECİP SULTAN

Aşık Annenin kızı Sabahat Haytaoğlu hanımefendinin kaleminden Necip Sultan
 

FATMA AHISKA SULTAN

Aşık Annenin kızı Sabahat Haytaoğlu hanımefendinin kaleminden Aşık Anne

METLİ SULTAN

Aşık Annenin kızı Sabahat Haytaoğlu hanımefendinin kaleminden Metli Sultan...