31 Temmuz 2016 Pazar

NUR=BEYYİNE

Kur'an da buyrulmuştur:"Ey Habibim de ki:Ben kuşkusuz Rabbimden bir beyyine üzereyim ama siz onu yalanlıyorsunuz"ayetinde ifade edilen "BEYYİNE"kavramı nedir ? İbni Arabi hazretleri "Beyyine"kelimesi için Fütuhatında :Beyyine apaçık,net bilgi,net oluş.net burhan.Beyyine sahipleri gerçek anlamda ,gerçek manasıyla Hakk'ı bilenlerdir.Beyyine bir Nur'dur.Bu Nur'a sahip olanlar eşyaya,hadiselere o Nur'la bakarlar ve hakikatı görerek anlık tepki vermezler.Biz hadiseler baktığımızda anlık değerlendirme yaptığımızdan sürekli yanılabiliriz.Bu nedenle Efendimiz duasında:"Rabbim,bana eşyanın hakikatını olduğu gibi göster.Hakk'ı Hak olarak görmeyi ve kabul etmeyi,Batılı batıl olarak görüp içtinap etmeyi(sakınmayı)nasib eyle"demiştir.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

ANLAYAMAMA PROBLEMİ

Peygamberleri ve irşatçıları bekleyen bir problemdir.Peygamberin ifade ettiği ve davet ettiği hakikatlara,bazı peygamberlerin karısı,çocuğu bile karşı çıkmıştır.Kendi kabilesi,bu davetten dolayı o elçiyi dışlamıştır.
Bu neden böyledir? Anlayış idrak derecelerinin farklılığıdır.Cenab-ı Hakk bunu "Ve ekserühüm la ya'lemun"(çokları bilmez) şeklinde ifade buyurmuştur.Bu bağlamda büyük sufiler,ifade ettikleri hakikatları kimlerin anlayıp kimlerin de anlamayacaklarını ifade etmişlerdir:
"Zat-ı Hakk'da mahrem-i irfan olan anlar bizi
İlm-i sır'da bahri bi payan olan anlar bizi" dizeleri Allah'ı bilme ilmi olan Marifet ilmini anlatanların anlattığı konuları kimlerin anlayabileceğine işarettir.Bu bağlamda Niyazi Mısri hazretleri buyurmuştur:"Biz mantıkuttayr'ın lüğat-ı mahreminden söyleriz.Herkes anlamaz bizi,bizler muamma olmuşuz.Lafz u suret ü cisme bakarak anlamaya çalışıyorlar bizi.Yani kalıplar ve suretler,sadece dışa zahire bakarak mana erlerini anlamaya çalışıyorlar.Oysa ki ne lafıziz ne elfazız ne suretiz.Biz cümle mana olmuşuz"

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

KONUŞMAK-DİNLEMEK-BEKLEMEK

Hz.Mevlana Efendimiz buyurmuştur:
"Bu bakış,bu akıl adama ancak baş dönmezi verir.Öyle ise görüşü bırakta beklemeye bak.İntizar.Söz söylemede yücelik aramayın.
BEKLEYEN kişi için DİNLEMEK,SÖYLEMEKTEN yeğdir.Bekleyen,intizarda olan,kapıyı gözetleyenler için DİNLEMEK,SÖYLEMEKTEN yeğdir.Bellemek ve belletmek de,öğretmekte bir nevi şehvettir.Her çeşit şehvet tarikte ,yolda puttur.Her fuzuli kişi Hakk'ın fazlına ,ihsanına erişseydi yüce Mevla bu kadar peygamber gönderir miydi ? Cüz'i akıl,şimşek ve onun parıltısı gibidir.Şimşeğin verdiği aydınlıkla  Vaş şehrine erişebilir misin hiç ? Şimşeğin ışığı yol göstermeye yaramaz.Bizim akıl şimşeğimiz ağlamak içindir.Yokluğun varlık iştiyakıyla ağlamasıdır"
(Vaş şehri Mevlana efendimizin doğduğu şehirdir)  

"VE DARABE LENA MESELEN" AYETİ

Yasin suresinde geçer."Biz size misaller veriyoruz.." anlamında Cenab-ı Hakk acaba niçin misal vererek konuyu anlatmak istemiştir.Şüphesiz bundan maksat masal anlatmak değildir.Misaller yardımıyla hakikat anlatılmak istenmiş olup,Kur'an,akıl derecesi en alt seviyede halk edilmiş olanlar merkez kabul edilerek ifade edilmiştir ki anlıyamadık demesinler.Bu şekilde Şeriatinsan toplumunun en büyük paydasına sahip zeka gurubunu esas alır ve hüküm vaz eder.Sufilerde bu yöntemi takip ederler.Hikaye formatında hakikatları ifade etmeyi tercih ederek ,hakikatı;insanların anlama seviyesine indirgeyerek anlatım yaparlar.Cüz'i akıl ancak mezara kadar olan olaylarla ilgilenirken asıl akıl olan Rabbani akıl ise kıyamete kadar olacakları müşahede eder.

GERÇEK HİKMET SAHİPLERİ

İmam Sühreverdi'nin Aristo ile rüyasında konuşması vardır.Rüyasında Aristoya Beyazid-i Bestami'den el-Tüsteri'den ve bunlar gibi olan sufilerden bahsederek onlar hakkındaki düşüncesini sorar.Aristonun bundan memnuniyet duyarak şunları söylediğini nakleder:"Bunlar gerçek filozoflar ve gerçek bilgelerdir.Kendilerini sadece formel bildide durdurup oyalamadılar.Onun ötesine gittiler,varlıkla bilgiye, birlikle bilgiye ve müşahede ile bilgiye vardılar"
İbni Arabi hazretleri de Fütühatı Mekkiyye isimli eserde aynı şeylerden bahseder:"Allah'a doğru sadece kendi mantıksal akılları ile yolculuk yapanlar sözde filozoflardır.Fakat onlar yolu kaybetmişlerdir.Ancak ikinci bir gurup olan peygamberler,elçiler ve el-Tüsteri,el-Bestami,Ferkad es-Sehbi,Cüneydi Bağdadi,Hsan Basri  v.b gibi seçilmiş irfan sahipleri gerçek hikmet sahibidirler" 

TASAVVUFUN SAHTELERİNİ TANIMA YOLLARI

halisonik mantar hayalleri ile insiye haşhaşilik rehberliği 
Allah'ı bilme ilmi olan Tasavvufun bu kıymeti nedeniyle sahtekarlarının ortaya çıkması kaçınılmazdır.Bu sahteler,Peygamberlik dahi iddia edip,güç toplayarak asıl Peygamberle mücadele içine girdikleri de bir vakıadır."Kıymetli olanın sahtesi olur"bir sosyolojik kuraldır.Bu nedenle her zaman mütenebbi ve bel'amlar çıkmıştır çıkacaktır.Bir çok sufi "sahteleri tanımanın yolları"başlığı altında oto kritik yapmışlar,disiplin geliştirmiştir.Hatta bu hususta bizatihi insanın kendisinde mevcut olabilecek yanlışlara da dikkat çekmişlerdir.İnsanın kendi eli üzerindeki yara ve cerahat o kişiyi tiksindirmez ama karşısındaki insanda gördüğü aynı şeyden tiksindiğini Mevlana Efendimiz belirtmiştir.Bu nedenle insanın kendi kritiğini yapabilmesi için eserlerinde bu ölçülere vurgu yapmışlardır.Bu kritiği o yolun yol göstericileri yapabilir.Sahtelerinin hareket ve davranışlarını dile getirenler ve bu yolla tasavvufu zayıflatmak isteyenler art niyetlidir.Sahtelerin davranışı yüzünden yol reddedilemez.Çünkü bedenimizdeki bağırsaklarda da pislik mevcuttur.Ancak,Tasavvuf ,dini hayatımızı tanzimle yetkili diyanet teşkilatının kabul etmediği bir anlayış olmakla,sahtelerin verdiği bu zarar karşısında hakikat savunulmamaktadır.Bugün sahteleri tanımanın en birinci yolu bu kişilerin dünya nimetleriyle olan ilgi ve alakalarıdır.Üç öğün tıkabasa bir mide,Saltanatlı meskenler ve vasıtalar,sofralarında fakir olmayışı,entel takılmalar ve siyasal iktidar sahipleriyle olan diyaloğları ve kişileri kendilerine davet etme yöntemleri,bilinme,tanınma,Toplumda iletişim araçlarını kullanarak meşhur olma yöntemleri çağımızın ölçü araçlarıdır.Çünkü tasavvuf rafine edilmiş din anlayışıdır.Bu nedenle süzgeçler elzemdir.
İmam Sühreverdi hazretleri buyurmuştur ki:"Zahid kimseler olun ve dünyevi şeylerle bağlarınızı kesin,ta ki ancak bilgelerin mertebesine ulaşabilene dek.Bedeni kert etmeksizin ve manevi tekamül kazanmaksızın hiç kimse filozof olamaz.Tamamen maddeciliğe batmış sahte filizofların sözlerini dinlemeyin"

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

ÇIKTIM ERİK DALINA

papa ve başyaver kardinali fetö


Yunus Emre hazretlerinin "Çıktım erik dalına,anda yedim üzümü"diye başlayan şathiyesine sayısız serhler yapılmıştır.Bu sözler şiir kalıbı içinde ifade edilmiş işaretler olup açıkça ifade edilmemesinden maksat,alt kabiliyette kalanların ret ve inkara saplanmamasını temin isteğidir.Çünkü İslam  binasını  zengin ve  lüks bir inşaat kabul edersek Bu inşaatın temelinde ve kaba inşaatında çalışan işçiler farklıdır.Sıva,boya badana gibi dış aksesuarında çalışan işçiler farklıdır.İç dekarasyon,aydınlatma,boya ve en sonunda içteki eşyalar tamamen farklı bilgilerde çalışanlarca ikmal edilir.Bu nedenle Kaba inşaat işçisi ile ince işçilik işçileri v.s gibi yapıda çalışanların üstlük astlık ilişkisiyle değerlendirilmemesi gereklidir.Bina,ikamet etmek için yapılır.Binada kullanılan malzemelerin değerleri farklıdır.

TANRI BİLGİSİ

İnsanda mevcuttur.Dışarıdan bu bilgi naklolmaz.Ancak üzeri örtülü olduğu için gizlenmiştir.Bu örtünün kaldırılması ise iç temizlikten geçer.Şeriatta Ördek ve Kaz gibi pislik yiyen hayvanların yenilebilmesi için belirli bir gün kümeste temiz gıda ile beslenmeleri gerekir.Bu süreç içinde önceki yediği pisliklerin etkisi vücuttan atılacaktır.insanda da durum aynıdır.Bu nedenle temizlenmek isteyen kimse uzlete,halvete çekilir.Sükutu tercih eder yahut Az konuşur.Aç kalır yahut az yer.Göz kapalı,kulak kapalı,dil kapalı ve mide boş vaziyette yoğunlaşarak iç temizlik seanslarına başlayarak Mürşit terbiyesi altında bu arınmayı temin edince İlahi bilgiler verilmeye başlar.Bu ilahi bilgiler dışsal kaynaklı değildir.Kendinde mevcut olan zip bir proğramın açılarak açığa çıkmasıdır.Tıpkı tohumun içindeki proğramın açığa çıkması için nemli bir toprak ortamı gereklidir.Bu şekilde kapuğu çatlayan tohum değişime başlayarak kendi hakikatının ne olduğunu dünyaya gösterir .Tıpkı bunun gibi,Cenab-ı Hakk'ın kendi ruhundan üflediği insanda hakikat bilgisini yine kendinde bulur ancak temiz olanlara bu bilginin şifresi verilerek proğram dosyası çalışmaya başlar.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

MADDE GERCEK MI HAYAL DUNYASINDA MI YASIYORUZ

DİNAMİT DEPOSUNDA ATEŞ YAKMAK

evlat,bu gördüklerinin hepsi birgün senin olacak :)
Bu başlıktan şu amaçlanmıştır:Allah'a Kulluk ve  ibadetin ancak   dünyaya  Dünya objeleri (mal,servet,makam,para,asker ,güç,otorite)ile  sahip olarak yapılabileceğine inanmanın yanlışlığıdır.Bloğun önceki yazılarında ifade edilmişti:Ağzında ayet ve hadislerle Allah'a davet edenlerin davetlerini nasıl değerlendirmek gerekir?Yani Şeytani mi? Meleki mi?.Öncelikle böyle bir görevi kişilere kim vermiştir?Haşa o kimseye bir peygambere mahsus görev mi verilmiştir.Bu görevlendirmenin kaynağı nedir ? Suistimale çok müsait bir konudur.Çünkü birisi çıkıp şunları söyleyebilir:"Bana rüyamda söylendi ki","Bana Hızır (a.s)geldi ve şöyle dedi", gibi batıni içerikli kaynaklara  daima ihtiyatlı yaklaşmak gereklidir.Hz.Mevlana Efendimizin belirttiği gibi bir pergel gibi,bir ayak Kur'an ve sünnet üzerinde sabit,diğer ayakla yetmiş iki millet dolaşılabilir.Biz Allah'a davet edenlerin dünya emvali ile olan,dünyevilerle olan ilişkileri gözlemlediğimizde foya hemen meydana çıkar.Çünkü,sofrasında fakir olmayan,derdi fakir ve acizler olmayan,işi dünyalık sahibi insanlarla meşguliyet olanlar insanları Allah ile aldatanlardır.Abese suresi bizim için en büyük kanıttır.  

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

RÜŞTÜNÜ İSPAT EDEN HALK'A DİKKAT

"Şeytanın bacağını kırmak"tabiri gerçek olmuş,halkımız ,toplum iradesine karşı çıkıp üst olmak isteyen iradeyi meydanlara çıkarak püskürtmüştür.Üzerindeki küllerin üflenerek  ateş meydana çıktığı için bu alevli ateşe çok dikkat etmek gereklidir.Çünkü Rüştünü ispat edenleri muhatap kabul etmek zorunluluktur.Aksi halde Hakka karşı.halka rağmen birşeylerin olamayacağı yaşanılarak görülmüştür.Bu sonuçtan herkes bir ders çıkarmalıdır.Halk artık demokratik yöntemde de,kuvvet ve güç noktasında da oyun kurucu olduğunun mesajını vermiştir.Bu bilinç açığa çıktıktan sonra Cenab-ı Hakk'ın koyduğu evrensel yasalar hayatımıza girmeli ve bu yasalarla ulaşılmak istenen hedefe uygun olarak idarecilerimiz yaşamalıdır.HALK HAREKETLERİ RÜZGAR GİBİDİR.CENABI HAK RÜZGARI ESTİRİR.RÜZGARI TERSTEN ESTİRMEK İNSANIN İRADESİNE BAĞLI DEĞİLDİR.HAKK'IN İRADESİNE BAĞLIDIR.ALLAH TEALANIN VAADİ TAHAKKUK EDECEKTİR.KAFİRLER İSTEMESE DE ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

MELAMET NEŞESİ

Melamet,şeriatın şahsileşmesi olup kişisel neşedir.Melamet,ibadetsizlik değildir.İbadetle ulaşılmak istenen maksadın hasıl olmasıdır.Çünkü dini ritüellerden bir maksat amaçlanmıştır.Bu maksat hasıl olursa o ibadet yerine getirilmiş olur.Maksat hasıl olmazsa o dini ritüel içi boş bir yorgunluk olur.Tıpkı müşriklerin,Cenab-ı Peygamber’e karşı galip gelmeleri amacıyla kurban kesmeleri gibi.Hem galip gelemediler hemde maldan  ve candan oldular.İbadetten bir murat ve maksat vardır.Bu maksadı yakalamaktır.Melamet,ibadetsizlik değildir.İbadeti yaparken,o ibadetteki maksadın hasıl olmasıdır.”Elin karda,gönlün yar’da “olmasıdır.Kurallara karşı gelmek hiç değildir.Zira “ZAHİR” Allah Teala’(C.C)’nın bir ismi olmakla zuhur eden şey içindeki gizliyi bulma neşesidir.Asla kurallara karşı gelmek yahut kuralsızlık demek  de değildir.
Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

30 Temmuz 2016 Cumartesi

ŞEYTAN ATEİST MİDİR?YAHUT ATEİSTLER ŞEYTAN MIDIR?

Şeytanın Allah Teala ile sorunu yoktur.Şeytan Hakk Tealayı reddetmez.Şeytan ateist değildir.Allahın varlığını kabul eder.Allah Teala,şeytan'a:"Bana secde et "demedi."Adem'e secde et" dedi.İnsana secde noktasında ret başladı.Adem kimdi? Tasavvuf literatründe Hz.Adem kavramı ile İnsanın hakikatı olan Hakikat-ı Muhammediyye kastedilir.Yani Cenabı Hakkın bilinmesini ve tanınmasını temin eden Hakkın tecelli ettiği şey.Bu şeye muhabbet duymak hakikatta Allah'a muhabbet duymak olduğundan şeytan bu azim mekri idrak edemedi.Halbuki Allah Teala kendini,yarattığı Hakikat-ı Muhammediyye içinde gizlemişti.Şeytan ambalaja baktı,içini göremedi."Ez sohbet-i dervişan buy-i Muhammed amed" diyen Molla Cami hazretlerinin dediği gibi sufilerin sohbetlerinin yegane konusu Cenab-ı Peygamberdir.Allah ,Peygamber SAV ile bilinir.Bu dünyada her şey bir başka şeyin içinde gizlidir.Çünkü illetli bir hayat olmakla Hakikat mertebesi olmadığından mecazlar esastır.Kur'an-ı Kerim için dahi Cenabı Hakk:"Biz bu kitabı,bir kitabın içinde gönderdik"buyurmakla ayetteki birinci kitap kavramı MUSHAF,diğer kitap kavramı ise CENABI PEYGAMBERİN VÜCUDU olsa gerektir.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

KİMLER FERYAD EDER

Feryad edenler,şikayet edenler istek ve arzularına kavuşamayanlardır.Arayış içinde olanlardır.Maksutlarına kavuşmuş olanlar sükuttadır.Susarlar.Mevleviler ,mezarlıklarına HAMUŞAN derler.Hamuşn;susmuş olanlar demektir.Vücut kaydından kurtulan rah açığa çıkmıştır.Zindanda olanlar bağırır çağırır.İnsandaki ilahi mekanizma aslını aramaktadır.Ancak bu asla arayış seyahatının yegane vasıtası,otomobili,uçağı,gemisi v.s si Cenab-ı Peygamber efendimizin vasıtasına binebilmektir.Hak Teala böyle arzulamıştır.Peygamberimize tabi olmadan,onun sevgisini ve kabulüne ermeden Hakk Teala ile hiçbir diyaloğ mümkün olmamaktadır.

KİTAP YAKMALAR

Tek parti zamanında dinle alakalı tüm kitaplar yasaklanmış,bulunduklarında yakılmış yasak yayın bulundurmaktan sahipleri takibata uğramıştı.Bugünde basından,cemaatla alakalı yakılan kitaplardan,zaman gazetesinin basım ve dağıtımını yaptığı eserlere ilişkin haberler mevcuttu.Hükümetimiz,Said Nursi hazretlerinin eserlerinin basım işini devletin tekeline alan bir karar yayınlamıştı.akabinde bu karar bazı çevreleri rahatsız etti ve Anayasa Mahkemesinden işi çevirdiler.Niçin Devletin üzerine aldığı bir vazifeden birileri rahatsız oldu?tefekkür etmek gerektir.Bugün İnsanları aldatmanın en sinsi yöntemi şudur:99 doğruyu anlatırken bir tanede yanlış anlatacaksın.Ancak o yanlış can alıcı bir nokta olmalı.99 doğruya he diyen bir insan 100 ncü konunun yanlış olmasını düşünemez bile.Bu nedenle Bir Zaman gazetesinin eki olarak ilme,kültüre hizmet adı altında basım ve dağıtımı yapılan kitaplar çok iyi etüd edilmelidir. Çünkü,doksan dokuz doğrunun içinde bir yanlış ifade edilmiş olabilir.Said Nursinin eserlerinin devlet tarafından basım ve neşri hususunda kim rahatsız olmuştur ? Kanımca,Said Nursinin kitaplarında ifade edilmeyen hususlar katılacak yahut belirli bir hedef doğrultusunda yorumlar katılarak farklı maksatlar amaçlanacaktır.Bu nedenle Bugünkü kitap yakmalar 1940 yılların kitap yakmaları ile hiçbir alakası yoktur.
Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

DOSTLUK ÜZERİNE(Hz.Mevlana)



"Herkesin,her şeyin kendisine muhtaç olduğu ,hiçbir şeye ihtiyacı blunmayan ,eksiklikten münezzeh olan Allah'ın zatına yemin ederim ki,kötü yılan bile kötü arkadaştan iyidir.Çünkü kötü yılan insanın yalnız canını alır.Kötü arkadaş ise insanı cehenneme sürükler ve orayı insana murad eder.İnsan,düşüp kalktığı adamla konuşa görüşe onun huyuyla huylanır.Gönül gizlice arkadaşının huyunu kapar ve benimser"DOST, AYNA DEMEKTİR.

MUSAHİPLİK(KARDEŞLİK)KAVRAMI

Kardeşlik kavramının temeli,Efendimizin Medineye hicreti ile başlamıştır.Muhacir olarak yurtlarını terk eden her bir aileye,Efendimiz,bir Medineli yerleşik aile ile Musahip ilan etmiştir.Yani Medineli yerleşik aile ,gelen muhacir aileyi sahiplenmiş elindeki imkanları paylaşmışlardır.Zaman içerisinde bu müessese İslami devlet kurulunca bitmiş olsa da İrfan dünyamızda kıyamete kadar var olacak sağlam bir hücre nümunesi olarak varlığını devam ettirecektir.İki kişinin birlekteliği anlamında olan sahiplenme müessesesi Bektaşiyye tarikatında ileri düzeydedir.Diğer tarikatlarda İhvan kardeşliği şeklinde algılanırsa da seyrü sülukta bu bölümün adı Fena fi derviş makamı derler.Efendimizin hadis-i şerifinde belirtilen "Müminler bir bedenin azaları gibidirler." Bir azanın acısını diğerleri de duymalıdır.Bir insan için başlatılan bu duygu dikey yükseldikçe tüm alemi kapsayacak şekilde genişler ve Ebubekir Efendimizde beliren hal ile zirveye ulaşır:"Ya Rabbi.Bedenimi o kadar büyüt ki cehennemde bir başkasına yer kalmasın"

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

ALLAH'CA NASIL KONUŞULUR?(Abdurrahman Sami Efendi)

Abdurrahman  Sami Efendi 1938 yılında vefat eden Fatih Müderrislerinden bir zat idi.Maneviyat arayışı içinde iken Resullah Efendimiz rüyasına teşrif ederek ona bir mürşit ismi bildiriyor.Aradığı mürşidi Çanakkalede buluyor.Ancak bulduğu bu zat,mektep medrese görmemiş ümmi birisi.Abdurrahman Efendi diyor ki:
"Şeyhim Fatiha suresini okuduğunda yedi yahut sekiz yerde yanlış okurdu.Doğru düzgün fatiha okuyamıyordu.Ben ise alim,hafız,üstelik Arapça ve farsçaya hakim birisi idim.Bir gün "şu ayetleri ben anlayamıyorum,bana anlatırmısınız?' diye sordum."Oğlum Sami,bir oku bakayım'dedi.ve ben okudum.Ben okurken o,gözlerini kapatmıştı.Ayetlerin okunması bitince gözlerini açtı'Bak Sami,Cenab-ı Allah bu ayeti kerimede diyor ki'..diye başlayıp bana saatlerce anlattı.Sonunda ben dedim ki:"Azizim ! siz arapçayı ve farsçayı bilmiyorsunuz.Bu bilgileri nasıl biliyorsunuz?"deyince bana şu çarpıcı açıklamayı yaptı:"Evlat Kur'an'ı arapça mı sanıyorsun.Mushaf arapçadır ama Kur'an Allahça dır.Allah'çayı bilirsen Kur'anı bilmek için başka bir lisana gerek yoktur.Ebu Cehil çok güzel arapça biliyordu ama anlayamadı"
Allahçayı ancak temizlenmişler,arınmışlar bilir.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

AĞAÇLAR ÜZÜLMESİN DİYE

Ağaçlar üzülmesin diye ,ormancı,baltasının üzerini bezle kapatırdı.İrfan dünyamızın içinde bulunan insanımızın,bitkilere karşı olan davranışının zirvesi.Baltayı görüpte ağaç üzülmesin diye baltasının üzerini örtmek davranışı.Aynı şekilde Kurban edilecek koç'un gözleri bir mendille e örtülür ve bıçak hayvana gösterilmezdi.Cenab-ı Hakk bana insanlık mertebesini lütfetmişse,bu mertebeye çıkamamış cemadatta,nebatadda ve hayvanatta kalmış olanlara gösterilen saygıdır bu.Bu duyguyu  ancak insana tasavvuf verebilir.Ve bu duygu alemde Hakk'dan başka bir mevcudun(varlığın)olmadığını göstermesinin zirvesidir. İnsana bu duygu,ancak insan-ı kamil olmuş kişilerden geçer.Bu alemde insan,yaratılmış olan mahlukun en şereflisi olduğunu idrak eder ve diğer yaratılmış olanların ise de kendisinin emrine verilmiş emanetler olduğunu idrak ettiğinde görev tamamlanmış olur ve bir üst aleme geçmeğe (dikey yolculuğa)layık hale gelmiştir.

DAVALARIN GERİ ÇEKİLMESİ

Cumhurbaşkanımız,bugün itibarı ile şahsına hakaret nedeniyle şikayetçi olduğu yahut resen açılan "hakaret"davalarını geri çektiği bugünün basınında yer aldı.Çok yerinde bir davranıştır.Toplumsal uzlaşı için fedakarlık ve ferağat gerekli idi.Çünkü,"Meyveli ağaç taşlanır"misali İdarecinin sabırlı olması  en temel gerekliliktir.Çünkü,her türlü insan kendi dar anlayış açılarından fikirlerini ifade ederken,duygularını açıklarken hata içinde olabilirler.Velevki bir çokları kötü niyet içinde bu sözleri söyliyebilir."Kış kışlığını yapacak.Puşt Puştluğunu yapacak"sözü bir anadolu deyimidir.Yönetici,sabırlı ve tahammüllü olacaktır.Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye vasiyyeti çağlar aşan ,şahsi anayasa  kuralı  gibidir.Yönetimi talip olanlar,halkın farklı değerlendirmelerine sabırlı olmalıdırlar.Hele bugünkü gibi iki kat sancılı dönemler geçilirken sabırda iki kat artırılmalıdır.Ülkemiz için iyi günler İnşaallah başlamıştır.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

29 Temmuz 2016 Cuma

NUR KAVRAMI



Enam suresi  122 .nci ayeti:"Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve onunla insanların arasında yürüyeceği bir nuru kendisine verdiğimiz kimse karanlık içinde olup ondan çıkamayan kimsenin durumu gibi olur mu?" bu ayette iki kimse örnek verilir.Biri Nur sahibi,diğeri Nur'a sahip olmayan.Demekki fiziksel olarak insan olmak,ayetin belirttiği "Nur"a sahip olmayı gerekli kılmaz.Bu durumda "Nur" her ne ise,Cenab-ı Hakk tarafından insana ayrıca ve sonradan verilmiş bir avantajdır.Hal böyle olunca "Nur"denilen bu avantaja nasıl sahip olunabilir,buna sahip olmanın yolları nelerdir ? bu husus önem arz eder.Çünkü,"Nur'a"sahip olmayan kişi karanlıktadır.Karanlık bir anlamda körlük olup hakikatın idrakine engel olan perdedir."Nur"u Cenab-ı Hakk insana bağışlar.Bu Nur'a ulaşamayan kimse Kur'an'ın tabiri ile A'ma(kör)olup ahirette de kör olacaktır.Bu körlük tekrar etmek gerekirse "gözdeki fiziksel körlük "değildir.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

ÇOK ŞEY BİLMEK İÇİN ÇOK SEVMEK GEREKİR


"Ne kadar severseniz o kadar bilirsiniz" sözü Saint Agustin'e aittir ancak bu doğru söz ona da malum olmuştur.Biz sanırdık ki bilmek çok okumaya bağlıdır.Okumalarda dahi çek tekrar ve ezber gereklidir.Halbuki "bilmek"hadisesine din terminolojisinden baktığımızda Kur'an bu hususta şu ayetleri beyan eder:
"O hikmeti(bilgiyi)seçtiklerine verir"(Bakara 2/269)
"Biz O'nu kendi katımızdan ilim talim ettirdik"(Kehf 18/65)
"Allah'ın İslamına sadrını açtığımız insan,Rabb'inden gelen bir nur üzeredir"(Zümer 39/22)
"Kim Allah'a inanırsa onun andığı Allah,onun kalbini hidayete erdirir"(Tegabun 64/11)

Bu durumda İLİM-HİKMET-MARİFET konusu kitabi kaynaklı olmayıp,ilahi kaynaklıdır ve bunlara uluşabilmek için Allah'ı çokça zikretmek gereklidir.Bir ümmi zat olan Şeyban-i Rai hazretlerinin huzurunda talebe gibi diz çöküp dinleyen İmamı Şafi hazretlerini unutmayalım.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

28 Temmuz 2016 Perşembe

IŞIĞI FARKLI ANLAMAK

Seyyid Sülalesinden olan ve Erzurum-Bayburt'ta yaşamış olan İRŞADİ babanın oğlu Ahmet Baba,onun oğlu AĞLAR BABA ve onun oğluda Ahmet Babadır.Ahmet Baba,Bayburttaki köyüne cami ve medrese yaptırmış ve o köye defnedilmiştir.Babası Ağlar Baba ile oğul Ahmet Baba mezarları arası iki km uzaklıktadır.Osmaniye/Düziçinden ziyaretine iki kişi giderler.Vefatından iki yıl öncedir.Bu gelen dervişlere şu nasihatı yapar:Evlat ! IŞIK GELECEK.Işığa yardım edin.Bir zaman sonra Ak Parti kurulur ve amblemi Işığı temsil eden ampüldür.Ahmet Babayı ziyaret eden Bahri Baba dediğimiz zat,Ahmet babanın bahsettiği ışık Ak partidir der onu destekler.Birlikte ziyarete gittikleri arkadaşı Mehmet efendi ise Haruniyede kurulumuş olan Işık dershanesini ,Ahmet Babanın işaret ettiği Işık olarak telakki eder ve Bu dershanenin yaygınlaşması için hastalığına rağmen çalışır.IŞIK kelimesinin iki şahıs nezdinde farklı algılanması neticesinde Işık dershanesine yardımcı olan saf Mehmet Efendi Darbe girişimi sonrasında gözaltına alınır.bugün göz altında üçüncü günüdür.Araştırmalarda dikkatli davranıp  saf insanların mağdur edilmemesi gerekir.aksi halde zulmedilmiş olur.Cumhurbaşkanımızı kandıranlar,saf halkımızı da kandırmışlardır.Kuruların arasındaki yaşlara dikkat edelim.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

DÖRTLÜ SINIFLANDIRMA

NUMEROLOJİ DENİLEN sınıflandırma ve  anlatım tarzı tüm düşünce sistemlerinde ve de dinlerde dahi mevcuttur.İdari Yapılanma denilen ve Manevi dünyada Batın yapılanması denilen sistemde ÜÇLER/YEDİLER/KIRKLAR/ÜÇYÜZLER/BEŞBİNLER şeklinde bir idari yapılanma Hadis-i şeriflere geçmiştir.Bunlar dünyanın idaresini ,Cenab-ı Hakkın tevdi ettiği manevi şahsiyetlerdir.Zahirde idare için konulmuş sistemlerin,batındakilerin yansılmaları olduğu ifade edilir.
Dört rakamının manevi dünyadaki karşılıkları düşünüldüğünde:Dört Mevsim(İlkbahar,Yaz,Sonbahar,Kış),Dört Unsur(Anasırı erbaa-Hava,Su,Ateş,Toprak),Dört Büyük Melek(Cebrail,Mikail,Azrail,İsrafil),Dört Halife(Hz.Ebubekir-Hz.Ömer-Hz.Osman-Hz.Ali),Dört Mezheb(Hanefi-Şafi-Hanbeli-Maliki)Dört Esma(Evvel-Ahir-Zahir-Batın) gibi örnekler çoğaltılabilir,


Askerlik Teşkilatında da dört ana gurup vardır.Karacı-Havacı-Denizci-Jandarma.Bu gurupların Komutanı olduğu gibi,her dört gurupta Genel Kurmay'a bağlıdır.Genel Kurmay Başkanı  kıyafet olarak bu dört gurubun elbiselerini giymekte serbesttir.Karacılar Toprak,Denizciler Su,Havacılar Hava yı temsil etmelerinde benzerlik bulunursa da dört unsurun dördüncüsü olan Jandarma ateşi temsil eder mi?Darbe teşebbüsünden sonra Jandarma ,Bakanlığa bağlanmıştır.Ve bu ülkede halkın en yaygın olduğu taşrada  ve köyde temsil yetkisi olduğundan Halkın en çok ürktüğü yahut zulüm gördüğü askeri teşkilat jandarmadır.Jandarmanın rengi kırmızı ve mavidir.Ateşin kendisi ortadan kalkmış ancak diğer üç unsur içinde ateşin gizliliği devam etmektedir.Vaktin gelmekte olduğunun işareti olsa gerektir.(Yorum,tamamen yazana aittir)
Mevlana Vakfı  İSKENDERUN

Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

BU VAKTİN MANEVİYAT UYANIŞI

30 Kasım 1925 Tekkeler ve Zaviyeler seddedilince(kapatılınca),1000 yıldır insanmızı maddi ve manevi  cesed/ruh ihtiyaçlarını besleyen irfan damarlarımız kapatılmış oldu."Var olan yok olmaz"prensibi gereğince Dergahların mekânsal noktaları kayboldu ama bazı büyüklerin ifade buyurdukları gibi yeryüzü, tekke oldu.Arifler , resmiyetteki şekillerini (taç-hırka v.s)çıkarttılar yüzlerine nikap(örtü)çektiler.ve aradan bir asra yakın zaman geçti.Bugüne geldik.Tekkeler yeniden açılsa,öncelikle buraları idare edecek yetkin-yetişkin  insan sorunu ortaya çıkacak.Yetişmiş Meşayih(Şeyh)olmayınca bunların yetişmesini kim temin edecek ve insanların tekrardan yetişmesi çok uzun zamanı gerektirecek.Keza bugün günlük hayatımızdan  el çektirilen din,arapça gramer bilgisine sahip olanları "Alim" sınıfına çıkarttığı için ,Fıkıh bilgisi  "Maneviyat" olarak telakki edilecek ve iş dahada çıkmaza girecek ve insanlar  yine karanlıkta kalacaklar.Bu ülkeye Maneviyatn hakim kılınması için "İBRAHİM TEK BAŞINA BİR ÜMMETTİ "ayetinden hareketle ülkenin Zirvesindeki kişi Maneviyat dolu olursa,ve bu zatın Tüm Vilayetlere en yetkili atadığı kişi Maneviyatta yetişmiş ve yetkin olursa ülke süratle olumluluğa doğru gidecektir."Arabanın ön tekeri nereye giderse arka teker de oraya doğru gider" kuralı gereği Cenab-ı Hakk böyle bir tecelliyi lütfederse ülke sür'atle olumlu yöne girer  diye düşünmekteyim.Metli Dede'den yetişen Hasan Hüda hazretleri 1990 yıllarda ifade buyurmuştu:Gün gelecek belki de insanlar Şeriatı,Tarikatı yaşamadan direkt Hakikattan başlayacaklar "

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

BİR BATIL ANLAYIŞA BATINİ ŞERH-1 DOLAR MASALI:)

BİR BATIL ANLAYIŞA BATINİ ŞERH-1 DOLAR MASALI:)

hiç bir sembol ve hiç bir şey asla şeytana ve şeytanilere ait değildir..semboller nötr dür..kötüler kötülük için,iyiler iyilik için anlar ve kullanır..bize düşense ALLAH A AİT HERŞEYİ YİNE ALLAH A MAL ETMEK VE HAKKI HAKKA TESLİM ETMEKTİR

bu tarz : "o amerikanın,bu isralin,şu iiluminaticilerin" dersek ,onların ekmeğine yağ sürmüş ve onlara uşaklık etmiş oluruz..onları anıp zikrettikçe onlara enerji verip büyütürüz..onları anmaz ve yok sayarsak,onlar asla var olamazlar..çünkü onların hepsi sanal şişirme sahte balonlardır..hepsi bir yy da dünyada zuhur etmiş ve bu yy başı itibarende hızla çöküşe geçmişlerdir...hakikat gözü ile olaylara bakmak lazım
   

arap alfabesi 28 harftir..füsus da 27 fas vardır..her harf bir peygamberi anlatır..ama lam ve elif sayılıp,ayrıca lamelif harfi sayılmadığı için 27 harf kabul edilir

1-van dolar üzerine herkesler zanları olan bişeyleri söylemiş..bende hür bir cumhuriyetin bireyi olarak, kendi zanlarımı söylemek istedim. mason=duvar ustası demektir..duvar örücü..ki ,bana göre ,HZ. MUHAMMED aleyhisselam’ıN BİR BAŞKA SÖYLENİŞ ŞEKLİDİR ve kimse beni başka bir manaya ikna edemez ne yazık kii .üzgünümmm..

ilk duvar örücü melekler ,sonra hz. Adem a.s ,sonra Amelika Kavmi,sonra ise  hz İbrahim a.s ve oğlu İsmail a.s  Ala silsiletihim devam ederler..ilk bina inşaatı da Kabe’nin duvarları değil midir?..TABİİ BU YAPININ BİR DIŞI ,BİRDE İÇİ VARDIR..=KAMİL İNSANIN BEDENİ VE her şeyi gören GÖN-ÜL gözü..
ve sonraa.. hz.Süleyman’ın mührü =Davut yıldızı= pentagram= satanist yıldızı = rüzgar gülü=BismillahirRahmanirRahimin​ sembolüdür ki: tüm İslam Alemi mimarisinde ,İslam sanatlarında(tüm dinlerin ilk saf hali hakikatte İSLAM=TEVHİD dir) ve tarikatlarda kullanılır..insanın sisteminin ta kendisidir..  :)

zaten ayrı ayrı baksan o ikili =aşağı ve yukarı üçgene; biri erkekliği diğeri dişiliği simgeler..buda evrensel kabuldür. .başkaa..en iç –batıni manada -o kişinin kendisindeki x ve y kromozomlarını bir ve beraber tevhid edilmesini simgeler..kişi kendinde  bunu başardığında ancak beden mülkünün Süleyman’ı olur ve topraklarında bayrak açabilir ki, sonra para gelir =devlete para lazım değil mi....? :)

sonraa 12..1 +2 ..yani 1 ve 2 ...yani 3 ..tasavvufta 1 ve 2 diye sayı yoktur.. direk 3 ile başlarmış  ki eski tüm dinlerde de öyledir ..bakınız teslis inancı..teslisin hakikati yani....3 Kral aslında bir ve tek1 demektir..neden Tekbirrr !!! deriz ve tevhid ederiz ..tefekkür lütfenn..

sonra 12 yol vardır..12 pınar vardır ve bunlardan açılan sonsuz yol ,kanal  vs....ve 13..Rebiüllevvelin 12. gecesini 13. gününe bağlayanın doğduğu gündür..hristiyanlara göre uğursuz bize göre uğurlu rakamdır..13 aynı zamanda :1+3=4 de demektir..3 ‘ün bir ve tek olduğunu bilen anlayan o kişi şahittir- şehittir ve onlar gibidir=KİŞİ SEVDİĞİYLE BİR VE BERABERDİR..:)

ve oklar..ilahi vahyi-ilhamatı rabbaniye ilmini  simgeler.. varidat-ı doğuşu kehaneti..okları=güneşin feyzi rabbani ilhamatı şualarından gıdalanarak ışk-ı zerre-i hikmetleri okuma sanatında oklaşmış Milleti İbrahim olan Türkleri de tabii  =TURUK U A’Lİ YOLCULARINI (öyle ortalıkta dolanan; işleri ululamak değil ,sadece ulumak olan türkleri değil tabiii)..


Hiram usta.yani mürşidi kamil ..BEŞERİ BAŞTAN AŞAĞI YIKIP, TÜM ŞARTLANMIŞLIKLARINI  DARMADAĞINIK EDİP, YENİDEN TEK TEK-TUĞLA TUĞLA ÖREN-HALİFE İNSAN-I KAMİL YAPAN…

ve Sevdiğim buraya Haybabamın bir sözünü yazmam lazım geldiğine inanıyorum. Bak:”
dolar alırken sahtemi değil mi bakıp araştırıyorsunuz da ,mürşid ararken neden sahtemi değil mi bakıp araştırmıyorsunuz?!!!”………..

illuminati=aydınlanmış olan kişi..kandil..iç gözü-gönül gözü ile gören..NUR DAĞINDAKİ HIRA MAĞARASINDA YENİDEN DOĞAN=hz.  AHMEDİ MAHMUD MUHAMMED MUSTAFA ……sanırım artık anlaştık..

illuminati gerçekte onların asla ve asla  ulaşamayacağı A'li Makamı olan İliyyun İlmini simgeler.. ÇÜNKÜÜÜ  ÇALINTI İLİM VE SEMBOLLERİN DEVRİ BİTTİ…


ve piramit … ve piramit..33 ve 33 =66 demektir..ters çevir 99..hilal ve lale ve ismi celal olan ALLAH= RAHMAN  demektir..:)

33 derece ..tevhit mertebelerini yani uruç ve aşağı inişi.. diğer nuzül olan 33 le tekamül eder yani miraç olur...(3+3=6 +6=12=3=1…)iki kanat arası yani iki boynuzun arasındaki güneş misali iki kavsın birliğini de anlatır.. lale ve hilaldir.. hem de apis boğasının alnındaki üçgen -dağ demektir...yani İnsanı Kamil olur ..Allah C.C  ayetinde :”siz dağları durur sanmayınız ,onlar hareket eder yürürler “der..ve dağların kıyametini anlatır ya birde; işte oda Zamanın Kutbunun bu Alemden gidişidir..O’nun ölüşü-DEVR’EDİŞİ  kıyameti, tüm insanlığın ölüşüdür ve kıyametinin kopmasıdır..ve yeniden doğuş ..yeni Kamil’in bu aleme nuzül edip, bizi uyandırmak için rehberlik etmesidir...

İŞTE İÇLERİNDEN BİRİ-BİR TANESİ DÜRR-İ YEKTADIR VE SEYRÜ SÜLÜK DAİMA DEVAM EDER..YOLA DEVAM ET..

Sevdiğimm..birden içimden bunları Sana yazmak geldi..aslında sayfalarca yazabilirim bu konuda biliyorsun..şimdilik böyle olsun..bu yazdıklarım bir masal çocuğunun zanlarıdır ..tek sorunsa ;henüz masonların ve dünya cahillerinin bundan haberdar olmayıp-bunu bilmemesindedir.. ve  tüm mesele de bu :)bilmek ya da bilmemek..okumak ..görmek.. Ama, trene bakar gibi..tren geçti hayrolsun inşallah ve aminnn..

birde alıntı ekleyelim :

DOLAR VE HEKSAGRAM

Bir doların üzerinde sağ taraftaki 6 köşeli yıldız ise daha farklı bir biçimi bugün İsrail bayrağında bulunan ünlü Davud Yıldızı’dır.   Piramit şeklinin üzerindeki “Annuit Coeptis” yazısı latince “Bizim meselemiz, plan başarıyla tamamlanacaktır” anlamına geliyor. Hemen beraberindeki “E Pluribus Umum” ise “Birçoklarının içinde bir tane”  yani Eski Ahitte’ki “Seçilmiş Kavim” anlamına gelmektedir.
Altta yer alan “Novo Ordo Seclorum – Çağların Yeni Düzeni” , İllimunati’nin temel sloganı olan “Ardo Ab Chao” yani “Kaostan Düzen çıkarmak-Kaos Bizim İçin İyidir” formülüyle birlikte değerlendirilmelidir. Kendileri tarafından yaratıldığı ve kontrol edilebildiği sürece “kaos” korkulacak bir şey değildir, hatta iyidir. Çünkü önce kaosla boşluk yaratır, sonra istedikleri gibi doldurur ve yenidünya düzenini kurarlar. ABD dolarının üzerinde bulunan simgeler nasıl bir küresel komployla karşı karşıya olduğumuzun simgesidir.

nur cihan
09.08. 2011

RUH - İ MÜCERRED ( 15 Temmuz ) / Tülay Kadı

Başlangıçta tek bir dil ve anlayış varmış ancak Tanrı' lık iddasında bulunan hükümdarın, ilahlık savaşı için göklere uzattığı merdivene emek veren herkes ilahi bir cezaya çarptırılmış ve farklı diller yani milletler oluşmuş... 

 Bir sabah herkes uyandığında bambaşka şeyler söylüyormuş ve hiçbir aile bir diğerini anlamıyormuş... 


 Kendileride şaşkınmış ama kan dökülmesin diye her aile, yeryüzünde farklı yerlere göç etmiş ve çoğalmışlar böylece kavimler yani güruhlar oluşmuş! 


 Belki de en çokta o günden beri her işin
" sencesi - bencesi hakim" idi 
hatta ortak anlayışa yanaşmak şöyle dursun kısa süreliğine bile olsa 
" empati" KURABİLEN ulvi kimse sayılıyordu :) 

 


 15 Temmuz gecesi yaşanan Darbe girişimi, vicdanımızın çığlıklarına kulak tıkadığımız "Birlik ilkesinin" intikamıydı en çokta! 
Korktuğumuz ancak görmezden geldiğimiz 
Ehadiyet sonunda, yeni hükümlerini onayladı ve çürümeye yüz tutmuş, bayat ikilemlerin tümünü fes etti! 
 Bundan sebep öyle lokal falan değil bütünsel bir değişim olası...

Nasıl ki milletçe değil dünyaca uzun süredir varmak istediğimiz kapıların eşiklerinde duruyor ancak adımızı resmileştiremiyorduk ve bize bir iz, işaret gerekiyordu... 
( Oysa biz çoktan sembol olmuştuk ) !

 

 Ve derken,
Kendi içimizde ki devrimlerin tümü nihai bir yerde buluştu ve kendi iç devinimlerimiz tüm durağanlıklarımıza hain bir oyun oynadı :(
Mesele haps olduğumuz dünya yani beden gözlerinden ruhun tüm olanları seyretmesine izin vermiş olmamız idi!

 Böylece artık! nihayet! fırsat! verilmiş olan RUH yanılmaz ve daim olan yaradana tevekkül eder ve anlar ki mevla her daim güzel eyler... 
İçe samimi yönelişlerimiz artacak ve kuşkusuz ihlas süresi tecelliyat alanları artacak... 


 

Dünya hayatının aslında en başından beri oyalamaca olduğunu, oyun içinde ki vuslatın ise "nihai" olabilmeyi öğrenelim diye idi :) 

Dilerim ki; 
Allah birlik ve bütünlüğümüze SELAMet versin! 
Nimetinin şükrünü nasip ve makbul etsin! 

 


 Hakkı' dır HAK" ka tapan milletimin istiklal!

 

 

Amin

 

Tülay Kadı Hortum

27 Temmuz 2016 Çarşamba

SİMURG MİTOSU

eweeet masalın sevgili tefekkürzade çocukları..yazmadığım zaman beni mesajdan "bize beyin cimnastiki gönder -beynimiz acıktı -alıştık bi kere düşünmek istiyoruz ve kendimizi düşünürken başkalarını düşünmediğimiz içünde kimseye bulaşamayıp fitne fesatta olmuyoruz ve günden güne manen ilimde zengileşiyoz-tevhid sanatlarında usta oluyoz ve kendilerinde bişey var sandığımız pek çok zevatıda açık ara farkla idrakte geçiyoz "diye sürekli beni tefekkür tacizi ediyorsunuz ya bazen, bazılarınız.şimdi kendime kahve yaparken sizi belki sinirden cinni krizler geçiirtecek ,belki sevinçten hoplatıp zıplatacak ve belkide beyninizin devrelerini yakacak yeni tefekkür mevzubahsi buldum...üzerinde bende henüz düşünmedim..aklıma yeni düştü.jeton köşeli ,şifre henüz girmedi ve konumuz 
şimdi memleketin başına gelen malum ve senelerdir MARDUK-MEHDİ-FOTON KUŞAĞI-KIYAMET BİLİNCİ İLE TOPLU UYANDIRILIŞ olucekti ya hani..eee MEHDİ GELİNCE ONLA AYNI GÜÇTE VE ANLAMDA BU DEFA TAM ZITTI OLAN DECCAL de zuhur edecekti değil mi? ewweeett..eeeeee! peki düşünelim bakalım bu manada marduk-tammuz en sıcak hekate köpek sıcaklarında şira dan geçerken TARIK DARBELİ VURUŞLU YILDIZ BİZE NE GETİRDİ !!!!
DECCALliyet bilincimizle evvela hepimiz olayı bize sanal gösterildiği gibi anlayıp-ben de dahil face başında fitne fesada düştük değil mi? amma o kendilerinin mehdisi ve o mehdi liderin askeri olanlarsa emri alır almaz ulul emre uyup sokaklara çıkıp ölümüne -cansiperane direndiler ve bugünkü TÜRKLERİN ERİŞİLMEZ TARİHİNİ BİR GECE DE YİNE YAZDILAR değil mi?
ve biz sanal alemde atıp tutarak sadece lafazanlık ettik!!!!!....
.uyananlar yine uyandı.uyuyanlar uykuya verdi orucu  gitti..
ve olay SALALARLA -EZANLARLA ŞAM DA AK MİNAREDE DUYURULDU mu ? yessss.. (* ŞAM DEMEK kam-kamil-güneş yani RUH da demektir)
ve olay sabahı bazı kişilerin mehdisi ak camide İMAM OLUP NAMAZ KILDIRDI MI ? yessss..
dolayısı ile gelecekte ki mehdi ve deccalleri beklemek yerine,içinde yaşadığın anda ki mehdi ve deccali okuman daha akıllıca ve işe yarar değil mi? yesss
mesela sen bu kıyamet koparken ne yapıyordun?.. "elinizde yeşil bir fidan varsa ,kıyamet de kopsa o yeşil fidanı dikin" diyen peygamber emrine uyup,olayları güzel ve hayra yorup BİRLEŞTİRİCİ -TEVHİD EHLİ OLARAK MI ortaya çıktın,yoksa deccal askeri olarak fitne fesad ,AYRIŞTIRIP BÖLÜCÜ olarak mı olaya dallama girdin..
hee!!! senin mehdin ve senin deccaliyet idrakin şimdi ne alemde 
pekiii...senin mehdi idrakin gelip,fitne fesad deccaliyet idrakini öldürüp,kötü zanlarını müslüman edip,onları hidayete erdirip kendi RUH MEHDİSİNİ İNDİRTİP ,EZAN-SALA OKUYUP HEPSİNİ müslüman edip ARDINA TAKIP NAMAZ KILDIRDI MI ?
ve geldik MEHDİ= DECCAL idraklerimizden sonra geleceği farz edilen İSA BOYUTUMUZA .....EWEEET TOP SİZDE nur cihan/ 23 temmuz 2016

İBNİ ARABİNİN İFŞAATI

"Belki şimdi ben,sizin duymadığınız bazı şeyleri söylüyorum ama bunların hiçbirisi yeni değl.Sadece benim zamanımda,bana-şimdi şartlar müsait denildiği için -bunları açıyorum ama şunu da bilinki benim dahi açmama müsaade edilmeyen noktalar hala var"
Bu söz 1200 lü yıllarda söylenmiş ve aradan 800 yıl geçmiştir.Şüphesiz Cenab-ı Hakk'ın hakikatları asla değişmez.Bugün bu  sırlara muttali olan keşif ehli zatlar mutlaka vardırlar.Ama belki ifşaata müsaade yoktur.Bir de halkın bu ifşaatları kabullenme bilinçleri gelişmemiştir.Bu yüzden ketum davranılmaktadır.Şebbahe denilen gurup Nijeryada İslam adına katliam yapmakta,Taliban denilen vahhabi/selefi gurubun ise Afrikada yaptıklarını yıllardır izlemekteyiz.En yaknımızda Suriye içindeki DAEŞ yahut İŞİD gurupları ,islamla terörü birlikte anlatmakta ise İbni Arabi gibi aydınlanmış kimselerin ifşaatlarını kimse dinlemeyeceklerdir.Can korkusunun zirve olduğu bir vakitte maneviyata ait düşünce merkezlerinin enerji fişi çekilip karanlığa terkedilmiştir.

Mevlana Vakfı  İSKENDERUN
Av.Şemsettin KESER
semsettin.keser@hotmail.com

ALLAH'IN OYUNU

Dünyayı yönetmek  isteyen küresel sermayeyi idare eden güç,Her zaman.islam ülkelerinde  tasavvufa zıt olan ve adına radikal islam denilen vahhabi/selefi güçleri desteklemiştir.Ayrıca aynı zamanda bu akımlara alternatif olarakt a ılımlı islam,mistik islam tanımlı hoşgörü modelli söylemli tasavvufu da manipüle etme amaçlı destekler görünmüştür.Ancak bilinmelidir ki "Onlar sana tuzak kurarken Allah da tuzak kuruyor.Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır"(Enfal 30).Toplumsal hadiseler üst akıl tarafından ne kadar yönlendirilmeye çalışılırsa çalışılsın,alttan akan,hiç hesaba katılmayan güçlerin ortaya çıkmasıyla her zaman gidişat başka yöne kayabilir.Sosyal hadiselerde mekanizmayı ayarlasanız bile sonuçları önceden kestiremezsiniz.Psikoloğlar,din adamları,felsefeciler insanın huzurunu aramaktadırlar.Birlik içinde çokluk anlayışı ki tüm yaratılanlar  Hakk'ın bir esmasının yansıması olduğu kabul edildiğinde hem ferdi hem de toplumsal huzur ve sulh'ün  tasavvufun bu anlayışıyla mümkün olabileceğini bilmesi gerekir.


ÇEKİRGENİN ÜÇ SIÇRAYIŞI

halk haktır ve allahın yeryüzündeki yaşayan velisidir
insanıın kendisindeki emaneti bilip kullanması
keramete bekleyip,avuç yalamasından iyidir
Birinci sıçrma 1960 ihtilali idi.Halk seçilmişlerini savunamadı ve asker silahla başarıya ulaştı.Seçilmişler iyi niyetli idi.Ama Masonik güçler istemedi ülkedeki uyanışı.Halk,seçtiklerinin ipe götrülmesine seyirci kaldı ve bu mahcubiyet yıllardır içinde ukde olarak kalmıştı.
İkinci sıçrama 1980 askeri darbesi idi.Halk günlük hadiseden bıkmıştı.Bir cumhurbaşkanını seçme hususundaki seçilmişlerin kısır çekişmeleri askeri zaruret haline getirdi ve Darbe günü herkes kendi işinde idi.Analar ilk defa rahat etmişlerdi.Radyo başında gurbetteki çocuklarının ölüm haberini beklemek sona ermişti.
Çekirge Üçüncü sıçrayışı denedi.Ancak,Halk Menderesi koruyamamanın ezikliğini tekrar yaşamak istemedi ve sokağa çıkarak darbeyi önledi.SONUÇ:Allahın adetullahı tecelli etmişti:Bir kavim kendini değiştirmişti.