31 Temmuz 2019 Çarşamba

BOSTAN'DAN VE GÜLİSTAN'DAN

Sadi-i Şirazi Bostan isimli eserinin başlarındaki münacaatında  şöyle der: "Gönül aynasınaderin derin bak ve onu yavaş yavaş parlat. Belki bu sayede aşkın bir kokusuyla mest olup Elestü zamanını aramaya başlarsın. Oraya ancak istek ayağıyla yol bulabilirsin ve oradan öteye muhabbet kanadıyla uçabilirsin...
GÜLİSTAN'da ise şöyle söylüyor:
"Biri onun vasfını bana sorsa
Aşık, izi olmayanı nasıl anlatabilir
 Aşıklar sevgilinin yolunda ölenlerdir
Ses çıkmaz ki ölülerden...

AŞK İMAMDIR BİZE

Aşk imamdır bize gönül cemaat
Kıblemiz dost yüzü daimdir salat

Can dost mihrabına secdeye vardı
Yüz yere vuruben eder münacat

Beş vakit tertibimiz bir vakte geldi
Beş bölük oluben kim kıla taat

Dost yüzün görünce şirk yağmalandı
Anınçün kapıda kaldı şeriat

Kimsenin dinine hilaf demeziz
Din tamam olıcak doğar muhabbet

Erenler nefesidir devletimiz
Anınçün fitneden olduk selamet

Kalu beli dedik evvelki demde
Dahi bugündür ol dem ü bu salat

Doğruluk bekleyen dost kapısında
Gümansız ol bulur ilahi devlet

Yunus öyle esirdir ol kapıda
Diler ki olmaya ebedi rahat

HARAKANİ HAZRETLERİNDEN RUBAİLER

Bir kalbim vardır bütün düşüncesiyle içinde
Senin zikrin dışında gönül sayfasına bir şey nakşetmedi
Senin zikrin onu öyle sardı ki
Başka hiçbir şey ona sığmadı.


Her rint ki tahtı mesken tuttu
Ben yanmışım harmanından bir koku yuttu
Her nerede kara çullu ve başı sevdalı biri varsa
O benim şakirdimdir ve benden hırka aldı.


Aslan ve Kaplanla her kim kapışırsa
Daha iyidir fakr kılıcından sakınırsa
bu kimsesizlerin himmetini eğe gibi bil
 Kendisi kesmese de kesicileri biler.


Dervişlerin sarhoş gönüllerinden başka şeyleri olmaz
Nefes aldıkları an hariç varlıkları olmaz
Sakın! bu kavimden kork
Yüzlerce baş kesilirken ortada el olmaz.


Ezel sırlarını ne sen bilirsin ne ben
Bu muamma sözü ne sen okursun ne ben
Perdenin gerisinde ben ile seni bir konuşturan var
Perde kalkarsa ne sen kalırsın ne ben


O dost dediğin, onu görmekle rahatlar göz
Onu görmezse , ağlamaktan rahatlamaz göz
Göz bize O'nu görmek için lazımdır
Eğer dostu görmezse ne işe yarar göz


Haşa ki senin hükmüne isyan edeyim
Yahut senin(rızanın) hilafına nefes vereyim
Bana yüz gözbebeği daha lazımdır
Ta ki böylesi bir günde sana kurban olayım


Zerdüşti olmadıkça bir dilber sana yar olmaz
Bir dilber için Zerdüşti olsan da ar olmaz
Beline bağladığın zünnar olmazsa
Aşıklar arasında sana yer olmaz



FUZULİ'NİN DİLİNDEN

LEYLA VASITASIYLA SENİN SIFATLARINI SÖYLEMEYE BAŞLASAM VE MECNUN'UN DİLİ İLE SANA OLAN İHTİYACIMI ORTAYA KOYUP YALVARSAM....

EBUL HASAN HARAKANİ'DEN

Kutsal kitabı yorumlarken aşıklar kendilerini yorumlar "Bütün varlıklar bendedir ama hiçbir yerde kendime ait bir iz bulamadım" "Ne zaman ki başındaki saçtan ayağına kadar her şeye kadir olanla dolu olursan , onun her şeyi mevcudiyetine şahit olur ve her solukta "Allah"der." "Herkes kendi kokar. Bu dünya yokluk kokuyor" "Allah'ın eşiğinde yürümek için , onu görmüş, duymuş, farkına varmış ve öğrenmiş olmalıdır" "Canlılar kırmızı kana sahiptirler. Aşıkların kanı siyah ve mavidir" Siyah renk, Allah'ın zatını, aynı zamanda da asla dönüşü sembolize eder. Mavi renk de, kelime-i tevhidin nuruna işaret eder. Vahdet halinde kırmızı, siyah ve maviye boyun eğer ve onlara teslim olur. Kanın rengi değişir mi? Niçin değişmesin. Hiçbir insan aşık olarak doğmaz. Her doğan, Kays olarak doğar. Mecnun olabilmek, bir nasip ve irfan meselesidir. Eğer Kays olarak doğan bir insan Mecnuna dönüşebiliyorsa, bunun mümkün olabileceğine aklımız yatıyorsa, aynı akıl, kanın renginin değişebileceğine de inanabilir. Bize imkansız görünen hususlar kamil insanlar için imkan dahilindedir.

SADİ DİYOR Kİ:

Sadi-i Şirazi  diyor ki:
"Sevgisiz bakınca Yusuf bile çirkindir
Şeytana aşkla bakınca onu melek sanırsın

CAMİ DUVARINA İŞEMEK

Bu tabir,kişinin ceza faturasının kesilmesine sebeb olacak son eylemi olarak değerlendirilir. Mustafa İslamoğlu isimli kişinin müminlerin annesi Hz.Hatice validemizle alakalı olarak sarf ettiği sözlere Diyanet işlerinden cevap geldi. Ancak kalplerinde hastalık olanlar, yahut İslam'a düşman olanların bariz hastalıkları Efendimiz (sav)'in evlilikleri ile alakalı sözler sarfetmesi."O, hevasından konuşmaz" denilen Efendimiz (sav)'in tüm işleri Hakk'ın iradesiyle olmuştur. Zahirde Efendimizin tüm işleri beşer olarak kendi iradesi ile zuhura gelmişse de hakikatta Hakk'ın iradesi tahtında ceryan etmiştir. Kalbimize gelip yer eden fikir nasılki bizim isteğimiz dışında oluşmuşsa Efendimiz (sav)'den zuhura gelen işlerde Hakk'ın isteğidir.Bu nedenle Peygamberin ve insanı Kamilin eylemlerine itiraz , bir anlamda Hakk'a itirazdır. Edeb sahibi kişiler, asla bu konuları sorgulamazlar. Hatta "surenin içeriği Efendimiz (sav)'in amcası Ebu Lehep'le alakalı olmasına rağmen, kan bağı nedeniyle surenin başlangıç kelimesi olan "Tebbet" ismini zikretmez, Ebu Lehep suresi derler ve Kur'an hatmi tamamlanması için bu sureyi okumak zorundayız derler. Bu kadar inceliklere dikkat ederler. Mustafa İslamoğlu'nun Hz.Hatice annemiz ile alakalı söylediği sözler irfan ehlini üzer. Zahirde de bu sözlerin zararını mutlaka görecektir.

30 Temmuz 2019 Salı

HAKKIN FİİLLERİNE İTİRAZ OLUNMAZ

Hak teala "Veli" esmai ilahiyyesi gereği neyi alırsa, ya onun mislini veya ondan hayırlısını ihsan eder. Evliyadan bir kısmı ehli duadır. Gah dikerler gah yırtarlar. Evliyadan bir kısım taifeise ağızları duadan bağlanmıştır. Bilirler ki ilmi ilahide sabit olan ahkam, bu alemde zuhur edecektir. Zuhur edecek bir ahkamın zuhurunu istemek abestir. Zuhura gelecek olan şeyi zuhura gelmemesini istemek ise  rıza yokluğudur. Bir hadisi kutsi de "Benim kazama razı olmayan benden başka Rab arasın"buyurulmuştur...

TAKVA KAVRAMI ÜZERİNE

Takvanın zahiri, Hak teala'dan korkarak, günahlardan perhiz etmektir. Bu manaya göre "Takva, şeriatın muhafazasıdır" denilmiştir. Ve keza "Takva, kendisinde nefsin hazları olduğu için, Cenab-ı Hakk'ın haram ettiği şeylerden ictinabdan ibaret olduğundan, bu manaya göre de takva, nefsin hazlarını terk etmektir" diye tarif olunmuştur. Vekeza takva husuli kemale mani olan her şeyden imtina olduğuna göre de "Takva, seni Hakk Teala hazretlerinden uzaklaştıran şeylerin tümünden uzak durmaktır"diye tarif olunmuştur.
Takva, hevanın şehvet ve gazaptan ibaret olan iki elini bağladığı vakit, HakTeala hazretleri dahi aklın iki elini açar. Yani akıl, ismi Zahir  ile ismi Batın'ın asarını ve ahkamını idrak etmeye başlar. Böyle bir akıl insanın yol göstericisi ve yardımcısı olur.
Uyanık iken uykuda gördüklerini görür. Alemi melekuta ait olan suretleri görür,onların seslerini işitir...

29 Temmuz 2019 Pazartesi

İNSANI KAMİLDE "RAUF" VE "ATUF" İSİMLERİNİN AHKAMINN ZAHİR OLMASI

İnsanı Kamil, taşlanan köpeğe acır. Bu halk niçin bu biçare köpeği taşlayıp canını yakıyor ve feryadına sebeb oluyor diye köpeklere bile merhamet ve ihsanı vardır. Cümle esmaya mazhar olan insanı kamilde "Rauf" ve Atuf" isimlerinin ahkamı zahir olur. "Ya Rab,bu köpeğin halk tarafından taşlanmasına sebeb olan bu kötü huyundan onu kurtar" diye dua eder. "Köpeklerin  fikrine, halkı ısırmak varid olmasın da, halk tarafından taşlanmasınlar" diye dua eder.
Hak Teala evliyayı, bu yüzden dünya yüzüne getirdi ki alemlere rahmet olsun.
Hak Teala'nın rahmetinin umumi olanı insanı Kamiledir. Rahmeti cüz'i avamadır.BB

ABDULLAH KİMDİR? ABDÜNNEFS KİMDİR?

Üzerinde, nefsani sıfatlardan kıl kadar kalmış olan "abdullah"  değildir. "abdünnefs"tir. Nefsinin sıfatı kaydından azad olup hür olan zatı muhteremler Pir ve şeyhtir. Sıfatı nefsaniyye kalıntıları olan kimsenin halkın irşadı ile uğraşması makbul değildir. Rehberlik ve şeyhlik iddia ederse davasında yalancıdır.

28 Temmuz 2019 Pazar

HAKKIN SIRRINI İFŞA HELAL VE CAİZ OLMAZ

Ehli basiret olan enbiya ve evliya, halkın iç hallerini görüp bilir; fakat Zül Celal olan Hakk'ın emriyle örter, ifşa etmez. Zira bu Hakkın esrarındandır. Hakk'ın sırrını keşfetmek ise helal ve caiz olmaz. Bu hususla alakalı Hz. Pir Cenab-ı Mevlana efendimiz nutkederler:
"Reng-i rencurü görünce illeti anlar tabip
Böylece renginden anlar dinini bina olan.
Hal-i din ü kinini gördükte renginden bilir
Setr eder lakin seni etmez rüsvay-ı cihan
Gözleri mektubtadır, etmez kıraat lebleri
O bilir ferda bu hamilden ne suretdir doğan"

27 Temmuz 2019 Cumartesi

Ankara Ayağını Denk Alsın Mersinli Dayı - Sarı Mikrofon

SİYASİLERİN OKUMASI GEREKEN AYETLERDEN

Kehf suresi 18/23-24)"Bir şey için ben bunu muhakkak yarın yapacağım deme; ancak Allah teala murad ederse de!" 
Yani kaza-i ilahi imtihanları olduğu için, bir şey hakkında ahd ve nezr ederseniz, bu ahdinize "Eğer Cenab-ı Hakkın meşiyyeti taalluk ederse"de. İnşaallah kelimesini ekle. Zira herhangi bir işte insanı harekete geçiren fikirdir ve fikrin meydana gelmesinde insanın dahli yoktur. Bir çok fikir ve düşünceler arasından yalnız bir düşünce ayrılıp, insanın kalbine hutur eder. Bir çok düşünceler arasından bu düşüncenin ayrılıp, insana musallat olmasının sebebi  meçhuldür. Bu fikrin tasallutundan insanın iradesi ve medhali yoktur. Kalb bir sahra gibidir ve havatırı varide dört taraftan o sahraya esen rüzgarlar gibidir. Bu havatırın haliki ve saiki Hak'dır. Herhangi bir fikrin icrası kasd olunduğu vakit, o fikrin, alemi efalde zuhuruna meşiyyeti ilahiyye taalluk edip etmeyeceği meçhul olduğundan, kul fikrinde kendini müstakil görmeyip, faili hakikiyi müşahede ettiğine delil olmak üzere "İnşaallah" demek lazımdır...

26 Temmuz 2019 Cuma

HALKIN SAYGI GÖSTERMESİ KALBE VEHİM TOZUNU EKER

Kadın, çocuk ve erkek taufesinden her nevi halkın Firavunun hazarında baş eğmesi ve onun zulmüne karşı sözle de olsa karşı çıkmaması, Firavunun kalbinde hakikaten kendisinin bir dahi ve büyük bir adam olduğu duygusunu ve vehmini peyda etti ve o biçarenin batını bu vehm ile hasta oldu. Halktan her birinin o Firavun'a, bizim sahibimiz ve malikimiz ve efendimiz ve padişahımız diye övücü payeler vermesi, onun vehm-i gurur ve azametini besleyerek, ahlakının perdesini yırtmıştı. Bu vehim nedeniyle uluhiyyet davasında bulunmaya cüret etti ve nefsi halkı zehirleyip, kahreden bir ejderha oldu ve bu gibi gurur ve azametten dolayı onun cehennem tabiatlı olan nefsi doymak bilmedi.
Firavun ve Musa bugün dahi mevcuttur. Halkın gerek korku, gerek menfaat ümidi sebebiyle baş eğip saygı gösterdiği iktidar sahipleri, bu gücün gitmesine asla razı olmayıp, eleştirenlere, yanlış yaptığını ifade edenlere sözle de olsa tahammülü yoktur. "Ağır bedel öder" tehdidinin altında bu vehim yatar. Ancak kaderin üzerinde gökten gelen bir karar vardır...

24 Temmuz 2019 Çarşamba

SİYASET DEHASI

Alman birliğini kuran Prens Bismark, Dünya siyaset dehasının %90 ının Sultan Abdülhamit'de, % inin kendisinde, kalan %5 inin ise diğer dünya siyasilerine dağıtıldığını ifade etmiştir. Hasta adam denilen Osmanlıyı 33 yıl idare ederken hiç toprak kaybı olmamıştır.
Sanki Birinci Dünya harbini bilmişcesine ve hazırlık yapmak amacıyla Çanakkale'ye Anadolu Hamidiyesi ve Rumeli Hamidiyesi tabyalarını inşa ettiren bu siyasi deha, Çanakkale savaşının kazanılmasında en önemli işlevi görmüştür...

TAM TESLİMİYET GEREKLİDİR

Hakk'a teslimiyette bizler için ölçü peygamber'e tam teslim olamaktır. Ancak,bugünün zamanı için ise Peygamber varislerine (insanı Kamile) teslimiyettir.
Mesnevi-i Şerifte buyrulur:
Ab-ı derya ölüyü yüzde tutar
Diri düşse denize ,ka'ra batar
Kalmasa vasfı beşerden asar
Başına kor seni bahr-i esrar

HERKESİN RIZKI FARKLI YERDEN GELİR

Rezzak olan Hak Teala,herkesin rızkını farklı yerlerden verir. Mizac itibarıyla çalışmak ve esbaba teşebbüs zor gelen ve Hakk'ın lütfuyla uyuyan tembeller için başka bir nevi rızk yazmıştır. Çalışanlara rızk esbab yolundan gelir; çalışmayanlara da mukadder olan rızk başka bir nevidir ve başka yollardan gelir...

23 Temmuz 2019 Salı

SUFİ VE SAFİ KAVRAMLARI

Sufinin tarik-i Hak'da yetiştiği ve nail olduğu mertebe'ye "ibnül vakt"olmasıdır."vakt" sufi ıstılahında abdin iradesi olmaksızın kalbine müstevli olan bir haldır."Kabz" ve "bast" kalbde olan sıkıntı ve ferahlık gibi ahvalin vukuunda sufi bunları izaleye muktedir olamaz. Ve bu ahval, bir baba, oğlunun üzerinde nasıl hakim ve mutasarrıf olursa öylece hakim ve mutasarrıf olur. Bu sebeple o sufiye "ibnül vakt" veya "ibn ül hal" derler. Ebul vakt veyaebul hal olan kamil ise, vaktin ve halin zebunu değildir. Bir baba oğlu üzerinde nasıl tasarruf ederse, o da o vakit ve hal üzerine öylece mutasarrıf ve hakim olur. İsterse o vakit ve hali celb eder ve isterse ref eder. Sufinin kalbinde nefsani sıfatların kalıntıları olduğundan, henüz safi değildir. Fakat kamilin kalbi bu nefsani sıfatlardan safidir.
Niyazi Mısri hazretleri nutk etmiştir:
Gönül ayinesin sufi eder isen eğer safi
Açılır sana bir kapı , ayan olur cemalullah.

Lorî Lorî / Nenni Nenni - Gülseven Medar


Lori Lori:
Kurém nexweş bîrîndar e (oğlum hasta, yaralıdır)
Bîrîna wî pir xedar e (yarası çok ağırdır)
Dayika reben hûstixar e (garip ananın boynu bükük)
Lorî lorî lorî lorî lorî lorî (nenni nenni...)
Berxém lorî (kuzum nenni)
Lorî lorî kurém lorî (nenni nenni oğlum nenni)
Dert girano dayîk gorî (derdi büyük anası kurban)

Dayîka feqîr tî û birçîye (garip ana susuz ve aç)
Were hekîmo çare çiye ( gel ey doktor çare nedir)
Bav şiwan li çol û cîye (babası çoban bozkırda,dağda)
Lorî lorî lorî lorî lorî lorî
Berxém lorî
Lorî lorî kurém lorî
Dert girano dayîk gorî

SİZİN GENÇLERİNİZDE MİLLİ ŞUUR YOK

Yıl 1984.Türkiye'nin başbakanı merhum Turgut Özal.Milli Eğitim Bakanı ise Vehbi Dinçerler. Ülkenin geleceği adına çözüm yolları araştıran Turgut Özal, eğitim konusunda da Japon pedegoglara bir araştırma yaptırmak için ülkemize davet eder. Eğitim konusunda uzman olan bu heyet Türk gençleri konusunda araştırma yapmak üzere ülkemize gelir. Ülkemizin değişik yerlerinde görüşmeler ve temaslarda bulunan  bu heyet araştırmalarının sonucunu Başbakana iletmek için huzura çıkarlar  ve heyetin vardığı netice gayet açık ve kısadır:"Sizin gençlerinizde milli şuur yok"
Özal, Japon heyete sorar:"Peki siz Japon gençlerine miilli şuur verme adına neler yapıyorsunuz?"
Heyet cevap verir:"Biz gençlerimize, daha ilk okula başlamadan, şok testler uygularız. Mesela uçak hızında giden hizlı trene bindiririz, tur attırırız. Sonra robotlarla çalışan büyük fabrikalara götürürüz. Teknolojinin baş döndürücü sonucunu gören çocuklar şok olur. Sonra onları 2.Dünya savaşında atom bombasının atıldğı Hiroşima ve Nagazaki'ye götürürüz. Hiçbir canlının ve bitkinin bulunmadığı  bu yerleri çocuklar uzun süre seyrederler ve onlara deriz ki: Eğer siz çalışmaz, sizden öncekileri geçmezsenizvatanınızı işte böyle bombalarlar. Çalışırsanız, bindiğiniz hızlı trenlerin daha gelişmişini, gördüğünüz fabrikadan daha üstününü yaparsanız hiçbir düşman size saldırmaya cesaret edemez. Ülkeniz, milletiniz yükselir, yücelir.
Çocuklar bu şok sonucunda iyi bir Japon olmaya doğru güçlü adımlar atarlar.
Özal sorar:"Peki Türk gençlerine milli şuur kazandırma adına ne yapmalıyız.?
Heyet: Bir metrekaresine altıbinden fazla mermi düşen Çanakkaleyi gezdirin. Sonrada bu zaferin destanını en güzel biçimde dile getiren Mehmet Akif'in Safahat'ını okutunuz....

MERHAMET ÖRNEKLERİ

Malazgirt meydan muharebesinde Alpaslan, düşmanı Romen Diyojen'i esir almıştı. Onu affedip memleketine sağ salim dönmesini temin etmişti. Alpaslan'ın "Sen beni esir alsan ne yapardın?" sualine Diyojen:"Kafes içinde memleket memleket teşhir eder, sonra bedenini köpeklere parçalatırdım" cevabını vermişti.
Diyojen, kendisini affeden Alp Aslan'a reva gördüğü muameleyi kendi adamları eliyle maruz kalmıştır...

İNSAN-I KAMİL, HAKK'IN KUDRETİYLE TASARRUF EDER

Arifi vasıl ve mürşidi Kamil irşad esnasında kendisine ahvali aliyyeden bir hal gelse o halin mağlubu olmaz.irşadına devam eder. Eğer isterse müridlerin cisimlerini bir nazar ile can ediverir ve onlarda nefsaniyetten eser bırakmaz. Müridlerindeki hallere tasarruf eder. Nitekim Hz. Mevlana Efendimiz buyurmuştur:
"Ey aşıklar, ey aşıklar, ben toprağı gevher yaparım. Ey mutribler, eş mutribler, sizin deflerinizi altın dolu yaparım."
İnsanı Kamil isterse, nefislere acı gelen ölüm, ona tatlı olur. Vefatı esnasında Hz. Azrail'i müşahede eden Hz. Pir "Ey benim canım! Daha ileriye gel, daha ileriye gel!  Ey benim hazreti Sultanımın kapısının hadimi" buyurmuştur.
Sadreddin Konevi hazretleri buyurmuştur: "Kamil, ölümü kendi ihtiyarına mahsus olan kimsedir; isterse ölür, isterse diri olur"...

22 Temmuz 2019 Pazartesi

KUR'AN SANDIKLARI

Kur'anın kelimelerini ezberleyip manasından habersiz,yahut manasını yaşamayanlara "Kuran sandığı" denir.Hafızların ve zahir ülamasının hali budur.Hafızlar kelimat ve Kuran lafızlarını tekrar ederler ve sevap kazanmak için okurlar.Hakayıkı Kuraniyyeden ve esrarı rabbaniyyeden bi haberdirler.Zahir ulemada esrara vakıf olamadıkları için müteşebbihattandır diye Kuranın elfazını tekrar ile iktifa ederler.

İSMİ ZAHİRİN KAİDELERİNE RİAYET

Hak aşıkları için bu mümkün olamaz.Sahabe-i kiram bir ayeti hal olarak yaşamadıkça bir diğer ayeti ezberlemezler imiş.Bu nedenle hafız az imiş.Kur'an'ın dörtte birini ezberliyen parmak ile gösterilirmiş.Zira Kur'anın ayetlerini hal olarak yaşamaya Ancak Efendimizin  ve varislerinin vücudu dayanabilir imiş.Başkaları bu derin mananın sarhoşu olup sureti beşer ahkamına bağlı kalamazlar,suretlerindeki bu sarhoşluk aşikar olup sahv ile sekri cem edemezler.İsmi Batının ahkamından sarhoş olan kimse,ismi zahirin ahkamına riayet edemez.İki zıt cem olmaz.Bu hal ancak insanı kamil için mümkün olur ki insanı Kamil'e camiul ezdad derler.

ERBABI KIYL Ü KAL'E CEVAPTIR

Kelamcısı. nahivcisi,hafızı kurrası,müftüsü v.s gibi tüm kal ehlinin  hepsine cevap olmak üzere Hz.Pir Mevlana efendimiz şu  gazeli nutuk buyurur:
"Ben badesiz ve kadehsiz cam-ı aşkın sarhoşuyum.Maşukuma dedim ki;benden ne istersin? Dedi ki, hararet ve münacaat.Ey havai olan Nahvi nice bir "Cae Zeydün" ile uğraşacaksın?Ve ey hafızı kurra hafızı,ne vakte kadar kelimatı kuraniyyenin imaleleri gamı ile meşgul olursun?Ey dinsiz mantıkçı, ömrün boşuna geçti, fikrin daima kavli şarih ile , yahut efuradını cami, ağyarına mani ile ta'rifat  hatırın da makale tarafı ile meşguldür.Diğer kafir olan hakim dahi ki, onun itikadına lanet olsun .Sana hadisattan bahs eder.Sen onu dehre havale et ki , hakkından gelsin.Tıp ehlinin meşguliyeti dahi tıbbın kanunlarının dedikodusu içindedir..Cahil fakihin bahsi de şirket ve kefalet meseleleri içindedir.Zavallı müftü"Orada zıman olmaz" diye elinde kalem tutmuştur.Biçare kadı efendi de "Bu alışveriş"olmuş veya bozulmuştur"diye fikir içindedir.Ben onu bunu bilmem, aşkı ilahinin kadehinin sarhoşuyum.Ey mutrib,bir nağme çal"Ey saki-i manevi, sen de şarabı maneviyi ver,Eğer iyi nasihat istersenŞemsi Tebriz hazretlerini dinle!Mey'in sakını kadehe koy,bir lal rengindeki lübbü de meze yap"

AKAİD KONULARI

Hak Teala,küfrü yarattı ancak küfre razı değildir.Niçin yarattı? denecek olursa,bir ressam ki ehil birisi ise hem güzeli resmeder, hem çirkini resmeder.Her ikisini de gerçeğine en uygun şekilde resmettiği takdirde ona "usta" denir.Ama, çirkinlikleri resmederken zayıf kalırsa, sanatına noksanlık gelir.
Doktor,tababet sanatını icra için hasta arar.Hastalığa razı değildir zira öyle olsaydı hastayı tedavi etmezdi.Ekmekçi aç insan arar ki ekmek satsın.Eğer açlığa rıza gösterse ekmek satmaz dı.Öğretmen,ilim öğretmek için cahil öğrenci arar ki ilim öğretsin aksi halde hiç ilim öğretmez insanın cahil kalmasını isterdi.Hak Teala küfrü kaza etti ve yarattı ama küfre razı değildir., eğer razı olsaydı peygamber ve kitap göndermez idi
Kaza ve kader konuları soru ve cevapları sürekli uzatan konulardır.Bu nedenle bufnlardan vazgeçmek gerekirKalbi karartır,aşkı ilahi nuruna perde olur.

S 400 FÜZELERİ NEREYE KONUŞLANDIRILACAK

Rusyada alınan hava savunma sistemleri(s 400) füzeleri Ankaraya getirtildi.Niçin Ankara?Cumhurbaşkanı  Saray'ı koruma için mi Ankaraya bunları getirtildi tartışmalarını başlatacak..Eğer kapalı kapılar arkasında başkaca bir durum yoksa füzeler Ankara'da kalacak.Ya depoda tutulacak,Yahutta sarayın korunmasına hizmet edecek.Bu da,sarayın maliyetinin beş katı miktarda bir koruma gideri demektir ki insanımıza asla anlatılamayacak.Osmanlı'nın yıkılış dönemindeki yeni saray harcamaları gibi telakki edilecek.Gerçekten tarih tekrar mı oluyor.
Diğer taraftan bu füzeler kime karşı kullanılack.Zira Suriye savaş uçaklarının hepsi Rus menşeli.Rus uçağına karşı Rus füzesinin kullanılması garip değil mi?Nato üyesi olduğumuza göre bize NATO uçağı saldırmayacak.O zaman kime karşı korunmak çin bu füzeler alındı.Hatırı sayılır bir para karşılığı Rusya ticaret yaptı ve Türkiye'yi NATO bünyesinde tartışmaya açarak kazanımını ikiye çıkarttı.

DEĞİŞİME KILIF ARAYANLAR

Cübbeli güya şöyle demiş:"Peygamber (sav) bu devirde gelse, O'da jetsky'e binerdi". Bu sözde halt etmiş. Jetsky,tatilde bir zevkin tatminidir. Zevkin isteğidir. Bu söz, Efendimize hakarettir. Helaller hussunda dahi zühd örneği gösteren Resulullah için bu söylenemez. Hatadır."Resulullah bu zamanda gelse uçağa binerdi" diyebiliriz. Zira dünün vasıtası deve, at ve katır iken bu günün kara vasıtası uçak arabadır. Tabidir ki uçağa binecektir. Hakiki peygamber varisleri dünya zevklerine karşı isteksizdir. Hem Peygamber'i ne zaman nereye göndermek Allah'ın bir tasarrufudur. Haşa,misalen de olsa onları bugüne koymak hata olur. Cübbeli söyliyebiliyorsa " hay makamında olanlarla" alakalı kendi münasebetini ifade etsin. Hal makamında olmayan kal ehlinin anlatacağı çok şey yoktur.
Cübbeli, kendi nefsinin zevkine bahane aramaktadır...

ÖZELEŞTİRİ

Aslında şu şarkı Ak parti için hit parça olması gerekmez mi? "Sarhoşum dostlarım sarhoşum, sarhoş! ". Tabi dost kaldıysa.

KİMLERE SAYGI GÖSTERMELİ?

Hak Teala'nın yarattığı  çevreye, bitkilere ve hayvanata merhamet ve saygı gösteren insana saygı göstermek gereklidir. Saygı'nın zirvesi ise, tüm bizleri yaratıp bize hayat bahşeden Yaratıcımıza ve O'nun sevdiklerine saygı göstermektir. İnsanlar karanlık bir gecede yalnız başına iken esneyen bir kimsenin ağzını kapatması hareketini saygıya layık görseler de, kula saygı'dan önce kul'u yaratana saygı göstermek gerekmez mi? Biz, beş duyumuza esir olduğumuz için ayıplamasınlar diye saygı göstermekteyiz ve bu davranışımızda da bizi gören birilerinden çekinme duygumuz esas olmaktadır. HABİR VE BASİR olan, asıl olması gerekmez mi?...

20 Temmuz 2019 Cumartesi

İSRAFI KİME ŞİKAYET EDELİM?

İdarenin tepesindeki zat,"itibarda israf olmaz " sözüyle tam bir emevi anlayışını nakletmiştir.Zira, Şam valisi iken ihtişamlı saraylar yaptıran müminlerin dayısına karşı çıkan ve eleştiren Ebuzer Gıfari hazretlerinin itirazları Hz.Osman efendimize kadar gitmişti.Halife ,Şam valisinden izahat isteyince Şam valisi "Şam halkı gösterişi, debdebeyi seviyor" diye mazeret beyan etti.
Maksat tarihdeki filan şahsı eleştirmek değil, bu anlayışın sonucunda devletin yıkılacağı tehlikesine işarettir.Bu gün ilçe müftüsüne "Kurban bayramında kurban derilerini diyanet teşkilatı toplasın " teklifine "Para etmiyor ki" sözüyle cevap veriyor.Devletin makam arabası cami önünde içinde şöförlü bir vaziyette kırkbeş dakika klimasını çalıştırarak aracın içi ısınmasın ,müftü bey çıktığında rahatsız olmasın düşüncesiyle davranılıyor ve bu hususu tenkit edecek sade vatandaştan başka birim olmuyor.Şehrin ortasındaki bir askeri arsa için bir kaç yıl sonra uygulanacak inşaat zamanına kadar insanlar araçlarını park etmesin diye üç metrelik beton bloklarla çevirilirken, kimse sormuyor:Bu bloklar israf değil mi?Balık baştan kokuyor:"İtibarda israf olmaz " denirse devlette mekan tutan her birim gücünün yettiği kadar yiyip yedirmeğe devam ediyor. 

19 Temmuz 2019 Cuma

AKLI BIRAK, ONDAN SONRA AKLI TUT:

Yokluk aleminden varlık alemine gelen insan,geldiği bu yoldan habersizdir.Geldiği yollardan remz ve işaret  kamilleri rehber edindiğin takdirde onlar bir başka akılla ve bir başka kulakla sana anlatırlar.Bu yolları,imtihanlardan geçmemiş,temmuz sıcaklarını görmemiş insanlara anlatmazlar.Bızler bu dünyanın nimetlerine ham meyva gibi sapına sıkı sıkı sarılmışız.Nasıl ki meyvenin olgunlaşması ve tatlılaşması için güneş sıcağı gerekli ise,insanda cezbe-i ilahi ateşiyle piştiği vakit,bu dünyadan göçmek,o sonsuz aleme ayak basmak ister.Olgunlaşmış meyvenin sapından kolayca ayrılması gibi,dünya hayatı tatsızlaşır.Dünyanın hazlarına iltifat etmez olur.
Uykuda rüyada olan kişiye,rüyasında birileri bir şeyler söyler.Halbuki ortada senden başka kimse yoktur.O şahsın vücudu yoktur.Senin vücudun vardır.Rüyada sana söz söyleyen kimse nerdedir.?Sendedir.Şahı velayet imam Ali efendimiz buyurmuştur:
"Senin ilacın sende olduğu halde bilmiyorsun; ve illetin sende olduğu halde görmüyorsun; ve sen bir cirm-i sağir olduğunu zum edersin.Halbuki alemi ekber sende muntavidir.Vesen öyle bir kitabı mübinsin ki , muzmer olan şey onun harfleriyle zahir olur; ve sen vücudsun ve nefs-i vücudsun; vesende mevcut olan şey, hasr ve ta'dada gelmez.Senin harice ihtiyacın yoktur; kitabı kainatta mastur olan şeyler hep senden huruc eder." 

DİYANETİN TİCARİ DUYGULARI

Bir ilçe müftüsü nikah muamelesi işlem maliyetinin Belediye'de 600 TL, kendilerinde 200 TL olduğunu beyan etmesi üzerine bir dinleyicinin "Hocam, parasız olamaz mı?" sorusuna yanıtı, o zaman herkes müftülüğe gelir, ben asıl işlerimi yapamam, zira vekalet mümkün olmuyor" dedi.
Nereden nereye gelmiştik.
Uzun bir süre dini nikah yaptılar diye cami imamları yargılanmıştı. Ülkedeki köklü değişiklikler sonucunda müftüler nikap yetkisi tanındı.Vatandaş dini nikah konusunda hassas olduğu için dinin ve resmiyetin birleştirilmesinden memnun oldu. Ancak, Diyanet bundan bile rant koklamaya başlamıştı. Niçin ücret olsun? Bu imkandan yoksunluğun ezikliğinin sonucunda Hak Teala'nın bahşettiği bu imkanın şükrü,para tahsilatı olmamalıydı. Maalesef bugün insanımızı dinden uzaklaştıran, dini mekanlardaki para talepleri yüzünden din adamlarının değerini azaltan bu para isteme hadisesi camilerden ve kurumlardan kaldırılmadığı sürece din, mağdur kalmaya devam edecektir....

17 Temmuz 2019 Çarşamba

ALEMİ SİMSİME

Şehadet alemi dediğimiz dünya, Hz. Adem ve Hz. Havva halk edilmeden evvelde mevcut idi. Bizim alemimiz yok iken ve beşer yok iken, Hakk'ın mazharı avf ve gufranı olan başka günahkar kullar var mı idi, gibi halli lazım gelen sualler akla gelebilir. Hz. Pir Mevlana efendimiz bu durum için "beyanatımız  bunlara dair bir şey söylemediğimiz için noksan kalır; noksan kalmayan söz, ilmi ledün tarafınadır.İnsanı kamil, bu konuda bilinen malumatın haricinde bir takım hakikatler söylese ayağımız kayar ve itikadımızın temelleri sarsılır. Bu hakayıka dair bir şey söylemezse de söz nakıs kalır.
Şeyhi Ekber İbni Arabi hazretleri Fütuhatı Mekkiyyeisimli kitabında İdris (a.s) dan naklen buyururlar ki:"Rahman suresinin 33 ayetinde:"Ey cin ve ins taifesi , semanın katlarına ve arza nüfuz etmeğe kadir iseniz, geçin bakalım. Hayır geçemezsiniz, ancak kuvve-i ilahiyye ile geçebilirsiniz". İbni Arabi hazretleri böyle bir ilahi kuvvete sahip olduğu için bazı alemlerin varlığından bahseder Alemi Simsime denen bu alemler bu dünya kurallarının dışında olup akıl onu bu dünyada muhal görür.Ancak ilahi kudretten nasibi olanlar bunu görürler ancak ehli dünyanın lügatine sığmadığı için misali suri ile de olsa anlatmayı münasip görmemişlerdir.

FAHRETTİN PAŞANIN KILICI

Osmanlının son günlerinde Medine müdafaasıyla görevlendirilen Fahreddin Paşa, yeşil kubbe altında kendisini teslim alan bedevilere gür sesi ile bağırır. Adamlar duraklar. Fahreddin Paşa, bu boşlukta kılıcını çıkartır ve Efendimiz Sav'in kabrinin bulunduğu hücre-i saadetin köşesine bırakır. Kılıcını teslim etmemiştir. Bu kılıç madden hala orada olmasa bile manen oradadır. Bir gün, Osmanlı'nın Efendimiz ( SAV) hediye olarak gönderdiği kutsal emanetler ehil olan insanlarca tekrar yerine iade edilecektir

KABE ÖRTÜSÜ

İslam dünyasının maddi ve manevi başkenti olan İstanbul'da Sultan Ahmet tarafından verilen bir kararla, Kabe örtüsü her yıl Sultan Ahmet cami avlusu içinde örülmekte ve Medine üzerinden Mekke'ye ulaştırılmaktadır. Sürre alayları ile birlikte gönderilen bu adet 1918 yılına kadar devam etmiştir. Yavuz Selim tarafından Mısır fethedilse de Kabe örtüsü hazırlama işini Mısır devam ettirmişti.Sultan Ahmet, vakti idaresinde bu işlev İstanbul'a taşındı. Bugün bu işlevi Suud rejimi yerine getirse de aslına dönülecektir...

HALİD BİN VELİD'İN MİĞFERİ

Yemame harbinin şiddetlendiği bir vakitte Halid bin Velid'in miğferi düşman safları içine düşmüştü.Büyük sahabi, canını dişine takarak karşı saflara dalmış miğferini geri alarak geri dönmüştür.Bu manzarayı görenler "Ya Halid bir miğfer için canını tehlikeye niçin attın?" dediklerinde cevaben:"Öyle demeyin.O miğferin içinde Cenab-ı Peygamber'e ait üç mübarek saç teli vardı, onu kurtarmak her şeye değerdi"demiştir.

GELİRİ HARAMEYN'E TAHSİS EDİLEN OVA:ÇUKUROVA

Memluklu sultanı Kayıtbay, peygamber (sav) aşığı bir zattı.Efendimizin kabri şerifleri üzerinde bulunan yeşil kubbeyi o yaptırmıştı.Fatih,uzunhasanı yendikten sonra Osmanlı sınırları çukurovaya dayanmıştı.Fatihin vefatından sonra Cem sultan memluklulara sığınmış ve askeri yardım istemişti.Kayıtbay ona ikramda bulun ancak asker vermedi.Osmanlı'nın başında da "veli" lakaplı Beyazıt vardı.Çukurova krizinin büyüdüğü bir ortamda Kayıtbay bir teklifte bulundu:"Gel, bu toprakların geliri ne senin ne de benim olsun .Bu toprakların gelirini Harameyn'e vakfedelim" dedi.Sultan 2.Beyazıd bu teklifi kabul etti ve iki devlet savaşmaktan vazgeçti

NAKISLARIN BİLGİSİ

Mesnevi-i Şerifte ömründe hiç fil görmemiş kimselerin ,karanlık bir odada fili tarif etmelerinin hikayesini anlatır.Çünkü,nakıs olan hislerimiz vasıtasıyla algıladığımız şeyler hakikatı ifade etmekten uzak yahut noksan anlatabilir.gözü görmeyen bir kimsenin el yordamı ile bir şeyi tutup o cisim hakkında bilgi sahibi olması noksandır.Gözile görülebilendene göre değersizdir.Bu kesafet aleminde ise İnsanı Kamil ancakhakikatı görür.Diğerleri suyun üzerindeki gemileri görürler ve gemilerin hareketinin, sudan olduğunu anlamazlar.Gemiler su içinde dalgalar nedeniyle birbirlerine çarparlar.Bu dalgalar sudan oluşur ancak bu suya hareket veren bir güç vardır.Bu şekilde iş Hak Teala'ya kadar uzanır.Hakikatı görenler,denizdeki gemilerin birbiri ile çatışmasının hakikatta Hak'tan olduğunu bilir ve o gözle bakar.His gözünün mağlubu olanlar da şu yaptı,bu yaptı gibi sebebler döngüsünde dolaşıp yorulurlar.Vakit bitmiş,güneş batmış,ömür tükenmiştir.

16 Temmuz 2019 Salı

İNSANDAKİ MUSA VE FİRAVUN

İnsanın bedenindeki ruh Hz.musa'ya,akıl Harun'a,nefis Firavun'a,hevayı nefsani dahi firavunun veziri Haman'ın benzeridir.İbi Arabi hazretlerinin tedbiratül ilahi nam eserinde böyle belirtilir.
"Yeryüzünde ehli ikan için ayetler ve alametler vardır ve nefsinizde de vardır;görmezmisiniz?"Buyurulur(Zariypat 51/20-21)
Bu ayetin tefsirinde İsmail Ankaravi hazretleri demiştir ki:"Kur'an ve ikan ve irfan "asa" ya,ve nuru tevhid Hz.Musa'nın ışık saçan eline ,insanda bulunan kuvve-i vahime ve hayaliyye iki sihirbaza ve evham ve hayalatı nefsaniyye , sihirbazların iplerine ve değneklerine benzer" demiştir.Kıyamete kadar Musa peygamber izinden giden evliyaullah ve mürşidi kamiller olacaktır.ve Hz.Musa'nın hakikatını taşırlar.Bunlar suri ölümle dünyayı değişince yerine bir başkası gelir.

MUHABBET İÇİNDE MİMBER VE MİHRAP YAPMAK

Hak Teala'nın efendimiz için halkettiği bir tasarrufdur.Cenabı Peygamber'e olan muhabbetten dolayı müminler Hak Teala'ya tapınırlar.Resulullah (sav) olan muhabbet Allah'a olan muhabbettir.Düşmanlık ise Allah'a olan düşmanlıktır.Resulullah (sav)'e eziyet,Allah'a eziyettir.

KİMİ ARKADAŞ EDİNMELİ

Salike düşen,bir arkadaş seçerken mutlaka  İslam ahlakı üzere olanları tercih etmeli  ve onlarla dostluk tesis ederek kötü arkadaşların şerrinden bu sayede kurtulmaya çalışmalıdır.Ayrıca seyr ü sülukta , iyi arkadaşın saliki daha çabuk başarıya ulaştıracağı bir gerçektir.Eğer salik gafil ve cehaleti yüzünden kimin iyi kimin kötü olduğunu bilemeyecek durumda ise arkadaş olarak seçtiği insanın kimi kendisine rehber seçtiğini  ve kimin peşinden gittiğine bakmalıdır.Çünkü her yavru kendi annesinin peşinden gider.Hiçbir zaman arslanın peşinden kurt yavrusunun veya kurdun ardından arslan yavrusunun gittiği vaki olmamıştır.

İLERİKİ ZAMANLARDA YOLDAN SAPMAK

Araf 16 ayet:"İblis:Öyle ise beni azdırmana karşılık , ant içerim ki, ben de onları (insanları) saptırmak için senin doğru yolunun üzerine tuzak kuracağım"
Şeytanın, daha önceki hayatında yapmış olduğu amellerini ihlas ve sıdk ile yapmadığından , gerçek ortaya çıktı.Yani daha önce şeytan yüksek bir makamda, meleklerin arasında bulunurken yapmış olduğu amellerini ihlas ile yapmadığı ortaya çıktı.Bu da demektir ki yapılan işler Allah rızası için olmadığı zaman, insanı ileriki hayatında yoldan saptırabileceği göstermektedir.

13 Temmuz 2019 Cumartesi

OTORİTE KARŞISINDA LAFINI ESİRGEMEYENLER

Hakikat erleri, otorite karşısında laflarını çekinmezler.Mevlana efendimizin babası Sultanül ulema hazretlerini sarayında misafir etmek isteyen ve ona para ve türlü hediyeler gönderen Selçuklu hükümdarı Sultan Alaeddin'e "Sizin mallarınız, haramla karışık ve şüphelidir.Bana yetecek kadar varlığım vardır"hiç kimseden bir şey kabul etmemiş "İmamlara medrese, şeyhlere hankah, emirlere saray, tüccarlara han,başıboş gezenlere zaviye , gariplere kervansaraylar uygundur "deyip Altunapamedresesine inmiştir.

12 Temmuz 2019 Cuma

RÜYA DA TALİMAT

Hak Teala'nın yarattıkları ile devam eden bir alakası vardır.Yahut yaratılan her şey,yegane varlık'ın bir parçasıdır.Bu parça ile irtibat rüya yoluyla devam ettiğinde aynı rüyayı muhataplarda görür.Mevlana Efendimizin babası'na Hz.Peygamber(sav)'in rüyada Sultanül ulema "Alimler sultanı "demesi vakıasını aynı gece çok sayıda insan rüya yoluyla müşahede etmiştir.Mevlana efendimizin dedesi Hüseyin hatibi'nin evlenmesi hususunda da ilgililer aynı rüyayı görmüşlerdir.Bu şekilde Efendimiz (sav)'in rüyalara teşrif ederek nikah hususundatalimat verdiği vakıalar mevcuttur.Gayb alemiile şehadet alemi iç içe geçmiş olup,gaybda olanlar,şehadet alemindekilerle irtibat içindedirler."ölümle her şey biter"sözü bir yandan doğrudur,bir cihetten doğru değildir.

ALLAH ADAMININ İNCİNMESİ

Allah adamını inciten belde,memleket halkı belaya uğrar.Mevlana efendimizin babası sultanül ulema Bahaeddin Veled hazretlerini,zamanın hükümdari olan Harzemşah sultanı incitmişti.Sultanül ulemanın etrafındaki sohbet halkasına tüm Belh halkı iştirak edince ,Bunu çekemeyen zahir üleması padişaha bu durumun tehlikesinden bahsetmesi üzerine padişah haber gönderir.Şehrin anahtarlarını teslim etmeye hazır olduğunu beyan edince Sultanül Ulema ,"Ruhu , Peygamberin,"Fakirlik benim övündüğüm şeyimdir" sözünü çalan kimse, tahta, taca ve bayrağa nasıl yüz gösterir?"der ve Belh şehrini terk eder.Onun şehri terk edişinden sonra Tanrı'nın "Onları hiddet ve gazabımdan yarattım" hadisinde denildiği gibi hiddet ve gazaptan yaratılan Tatar ordusu bir yıl sonra şehri işgal eder.Padişah rum diyarına kaçar ancak Rum sultanının elinde öldürülür.
Bir Allah adamının üzülmesi durumunda Hak Teala o beldeye ceza gönderir.Irak ve Suriye toprakları sürekli kargaşa ve kavga içinde olmasının nedeni geçmişinde ehli beyte reva görülen kötü muameledendir.
"Erlerden birinin kalbi incinmedikçe
Tanrı bir dönemdeki halkı rezil etmez.
Tanrı erenlerinin gazabı bulutu kurutur
Gönüllerin kızgınlığı ise dünyayı yıktı. 

10 Temmuz 2019 Çarşamba

GÖNENLİ MEHMET EFENDİ

YOZGATLI AHMET EFENDİ

ŞÜPHELERİ NE GİDERİR?

Aşkı ilahi, Peygamber ve evliyaullah hakkında kalbimize gelen olumsuz düşünceleri ve şüpheleri silen , temizleyen en etkin ilaçtır.Tıpkı güneş doğmaya başlayınca karanlığın kaybolması gibi ilahi aşk başlayan bir kalbde şüpheler kaybolur.

9 Temmuz 2019 Salı

BU DÜNYADA ALEMİ MELEKUTU MÜŞAHEDE EDEBİLMEK

İnsan nasıl ki uyku ile alemi misal denilen rüya alemini görürse,Enbiya ve onların varisi olan Evliyaullah benliği terk ettiklerinden, nefsin ahkamına karşı uyumuş ve ruhu  ile uyanık olduklarından bu alemi surete nispeten rüya mesabesinde olan alemi melekutun ahvalini müşahede ederler."Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk"(eNAM 6/75)

RAHMET UMUMİDİR ANCAK TERCİH ÖNEMLİDİR

Hak Teala hazretlerinin rahmeti sıfatıyyesi ile tecellisi umumi olduğu halde,bu rahmet baharında ehli delalet diken olmayı kabul eder,ehli hidayet ise yemyeşil ve latif çimenliği kabul eder.Nitekim bahar geldiğinde bahçeler yeşillenir ancak yeşillenen içinde dikende vardır meyveli ağaçta.
"HALKIN İSTİDADINA VABESTEDİR ASARI FEYZ
EBR-İ NİSANDA SADEF DÜRDANE, EF'İ SEM KAPAR
(Nisan yağmuru damlası midyenin içine düşerse inci,yılanın ağzına düşerse zehir olur imiş)

KAZAGELİNCE GÖZKÖR,AKIL İŞLEVSİZ OLUR

BİR TERÖRİST GURUBU DAĞDA MADEN OCAĞINA BASAR  ve oradaki madencileri rehin alır.bir tanesini aşağıya erzak almak üzere pikapla gönderirler.Pikaba diğer kardeşi de biner birlikte aşağıya inerler ve doğruca ilgili karakola teröristlerin varlığını ihbar ederler.Jandarma ,pikap araca konum cihazı bağlar ,vatandaş vatana hizmet için kendi cebinden erzakı alır.geriye sadece bir kişi erzaklarla beraber döner.Yolda pikabı durduran bir terörist diğer şahıs niye gelmedi diye sormaz.Pikabı alır,erzakı boşaltır.o sırada havada droneleri gören teröristin aklına ihbar gelmez.kendisi ormanlık alana doğru koşarak gider.Teröristlerin konumlarını belirleyen jet pilotu kilitlendiği alana bombayı bırakırken koşan iki terörist hızla bombanın düşeceği yere koşmaktadırlar.Anlatan şahıs diyor ki;eğer aracımızı kontrol etseler,konum cihazını göreceklerdi.aynı araçta bulunan ikinci kişi niye gelmedi diye sorsalar durumu anlayacaklardı.Hakteala ikinci şahsın varlığını onlara unutturdu,aracı muayene etmek fikri hiç onların aklına gelmedi.
Hadise sonrasında bir terör gurubu çökertildi.etkisiz hale getirilenler arasında gri ve mavi guruptan iki kişi vardı.
Bu ihbarın neticesinde devletin ödül vereceğinin söylenmesi üzerine ihbar edenler Devlete ödül için müracaat ettiyse de henüz netice alamadı.Başlangıçta olumlu tavır sergileyen emniyet ve jandarma da sonrasında ihbar eden vatandaşı yalnız bıraktı.Vatandaş dağdaki maden ocağından oldu,işçileri dağıldı ve iflas etti.

8 Temmuz 2019 Pazartesi

KADERİ SEBEB GÖSTERMEK YANLIŞTIR

SEN KADERİ YOK YERE SEBEB GÖSTERME,KENDİ SUÇUNU BAŞKALARINA YÜKLEME!
ZEYD KAN DÖKSÜN , AMR'A KISAS OLSUN ;AMR ŞARAP İÇSİN ,Ahmed dövülsün olur mu?
Kendi suçunu kendi etrafında gör, Hareketi gölgeden zannetme , sendendir."
diyerek kaderin hak olduğu gibi kulun çalışmasının da hak olduğunu,; yalnız kaderi görenin ayette belirtildiği gibi tek gözlü olacağını bildirir.Bir insanın iki iş arasında tereddüde düşmesi onun iradesinin varlığına delil olup iki iş arasında tereddüde düşmek insanda güç olduğunu gösterir.Bir insanın suç işleyip cezanın ona değil bir başkasına verilmesinin Allah'ın adaletine uygun olmayacağıdır.Akşam olunca ancak çalışan ücretini alır.Bu dünyada ne ekilirse ahirette o biçilir.

BİR İNSANIN SAİD YAHUT ŞAKİ OLDUĞUNU BİLMEK

Hak Teala'nın izniyle  Peygamberler ve arifler  insanların ayanı sabitelerine göre onların said mi?yoksa şaki mi olduklarını bilirler.Fakat bu Allah'ın bir sırrı olduğu için insanlara açıklamazlar.Zaten bunu faş etmelerini Allah onlara yasaklamıştır.

TEKRARLAR YAHUT KADER SIRLARI

Cennet mekan Sultan Abdülhamid han,33 yıl saltanat idaresinde kalmıştı.gerek iç gerekse dış düşmanlarının zirve olduğu bir dönemde başarılı bir idare göstermiş,zahirde içeride olan gafiller nedeniyle saltanatı terke mecbur edilmişti.Burada kader sırrı ceryan etmiştir.Maddi ve manevi alemin sultanlığı bazen bir şahıs üzerinde birleşir imiş.Hak teala ,o kişinin yahut ülkenin geleceğini o zevat'a gösterir imiş.Bu zatların takdire itirazları olmaz, tedbir cihetinde karşı hareketi olmaz imiş.
Selanikten hareket eden Hareket ordusu, düzenli bir ordu olmayıp derme çatma çapulculardan oluşmakta idi.İstanbul'u korumakla görevli gerek saray dışında Arnavutlardan oluşan silahlı ordu olduğu gibi, saray içindede Padişah'ı korumakla görevli özellikle Osmanlı'nının kuruluş başkenti Söğüt ve civarındaki Karakeçili aşiretine mensup özel seçilmiş kuvvetler mevcuttu.Eğer Padişah istese idi,hareket ordusu Edirne sınırına dahi giremezdi.Ancak Abdülhamid Han,evliya bir zat idi.sırrı kader gereğince kendi devrinin kapanmakta olduğunu görmüş bu nedenle kardeş kanı dökmemiştir.Kendisinin saltanattan indirilme fetvasını tebliğ eden heyete ki bir Emanuel Karasu isimli Makedonya Mason locasının kurucusu ,Aram efendi isimli ermeni ,Balkan savaşında İşkodrayı müdafa eden Hasan Rıza paşaya pusu gurup şehit eden ve Arnavutluk'u Avrupalılara peşkeş çeken Esad Toptani isimli kişiler vardı.Adeta filmin sonunu seyretmişçesine kadere rıza gösteren padişah hiç direnmedi.Abdülhamid'in ülke içindeki varlığını kendileri için tehlikeli gören bu insanlar hemen ertesi günü padişahı ülkeyi terke mecbur ettiler ve sirkeciden trenle Selanik'e gönderdiler.
33 yıl bir saltanat için uzunca sürede yüzler eskiyince insan nefsindeki yenilikçilik duyguları harekete geçmekte ve değişim istemektedir.
Bugün Ak parti iktidarı iktidardaki 17 yılını bitirmektedir.Eskime kanunları faaliyete geçmiştir.Tayyip Beyin akıbetinin Abdülhamit gibi olmasını dilememekteyiz.Ancak tarih yine tekerrür edecek beslediği büyüttüğü çevrelerce iktidardan indirilmesi için hareket başlatılacaktır.Ak Parti kuruluş tüzüğünde üç dönem engeli vardı.maalesef çok isabetli olan bu kurul ortadan kaldırılmıştır.İnsan nefsindeki bu uzun yaşama isteği tüzükle engellenmek istenmiş se de kuralı koyanlar,kuralı kaldırmışlardır.Balta sapını asla kesmez.

6 Temmuz 2019 Cumartesi

HER ŞEY CANLIDIR VE ANLAYIŞA SAHİPTİR

Alemde cansız hiçbir şey yoktur."Gökte ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih ederler" ayeti (İsra 17/44 )bunun delilidir.Yaratılanlar sınıflandırılırken biz cansızlar/bitkiler/hayvanat/insanat diye bir ayrım yaparız.Bu bizim tasnifimiz olup bu değerlendirmeyi hareketlilik,büyüme,üreme v.s kriterleri ile yaptığmız için cansız dediğimiz şeye(toprak,maden v.s) bu kriterleri karşılamadığı için "cansız" deriz.Halbuki hepsi canlıdır.Hak Teala'yı tesbih ederler.Dağlar Hz.Davut'a cevap verir,demir madeni onun elinde mum olur.Rüzgar Hz.Süleyman'ın emrindedir.Efendimiz (sav)'in bir işareti ile ay ikiye ayrılır.Karun'u yer içine çekerek yutar.Taş Hz.Ahmed'e selam verir.Dağ Hz.Yahya'dan haber verir.Cemad dediğimiz şeyler Hakk'ı tanırsa insan denilen biz neden tanımıyoruz.Cemadadın tesbihini niçin duymuyoruz.Temizlenmiş olan ruhlar,bu tesbihleri duyarlar.Ancak,toprak olan dünyaya meyl bizi kör ve sağır eder.Kur'an ve hadisteki bu tür fizik ötesi şeyi zahir ehli tevil ederler.Beş duyusuna esir olanlar gaybın esrarına ağah olamazlar.

3 Temmuz 2019 Çarşamba

BU DÜNYADAKİ YAPTIKLARIMIZIN KARŞILIĞI

Elinden bir mazluma zulüm erişince , o zulüm,cehennemde bir ağaç olur ve ondan zakkum meyvesi meydana gelir.
Sen hiddetlenip de başkalarının kalbini kıracak ve yakacak olursan, cehennem ateşinin mayası olmuş olursun.
Senin o gazap ateşin  burada insanı yaktığı için , ondan doğan cehennem ateşi de , orada gene insanı-yani seni- yakacaktır.
Senin o gazap ateşin insanlara kast eylediğinden ,ondan parlayan  cehennem ateşi de gene insana yani sana saldıracaktır.
Dünyada yılan ve akrep gibi insan sokan sözlerin, orada yılan ve akrep olup senin kuyruğundan yakalayacak yahut nefesini kesecektir.
Evliyaullahın davetine icabeti geciktirdiğin ve onları beklettiğin için, kıyamette de beklemek sana yar olacaktır.
Seni Hakk yoluna çağıran velilere yarın yahut o bir gün diye vaad edişlerin senin için mahşerde bekleyiş olacak.O zaman vay senin haline !
Mahşerin o uzun gününde ve can eriten güneşi altında hesaba muntazır olarak bekleyeceksin.
Çünkü sen semayı bekletiyor, yarın tevbe eder, yola gelirim tohumunu ekiyorsun.
Senin gazabın , cehennemin ateşinin tohumudur, mayasıdır. Aklını başına al da , o gazab ateşini söndür.Çünkü o senin için bir fak ve tuzaktır.
Bu gazap ateşinin söndürülmesi , din nurundan başka bir şeyle mümkün değildir. Cehennem :Ey mümin  Senin nurun , bizim ateşimizi söndürdü .Mamafih biz sana karşı müteşekkiriz , diyecektir.(Mesnev-i şerif)

DÜNYA KİME ZARARLIDIR

Hz.Mevlana dünyayı ,Allah'dan gafil olarak yaşamak şeklinde yorumlamaktadır.Dünyanın içindeki mal, mülk, evlad-ü iyal,tek başına insana zarar verecek konumda değillerdir.Bunlar, ancak Rabbinden gafil olan insanları aldatıp cehennemini hazırlarlar.Hz.Pir geminin içindeki suyun gemiyi batıracağını,geminin altındaki suyun ise gemiyi yükselteceğini belirterek.Dünya malını baş üstünde tutarsan seni alçaltacağını,ama dünya malını ayak altına alanları o malın yükselteceğini beyan etmiştir.

2 Temmuz 2019 Salı

DÜNYANIN ALEYHİNE YAHUT LEHİNE KONUŞMAK

Tasavvufta dünya , Allah'dan alıkoyan her şey, imtihan yeri , ahiretin tarlası, geçici, fani yer manalarınadır.İşin başında dünyayı kötüleyen mutasavvıflar , marifet makamına ulaşıp arif oldukları zaman,artık dünyanın leh ve aleyhinde konuşmazlar.Çünkü bu makamda arifler , dünya gibi , ahireti de Hakk'a vuslata engel sayarlar.Zahid dünyaya bakışıyla sirke, arif ise misk koklatır.Zahid , dünyayı çirkinleştirir.Arif ise onunla hiç ilgilenmez.

İLHAM VE VESVESE

İlhamla vesvese gönül pazarının dallarıdır.İlham melekten,vesvese ise şeytandandır.
Nitekim vesvese ile Elest deminin vahyi.Her ikisi de duyguyla değil , akılla anlaşılır; fakat aralarında fark var.
Şeytanın vesvesesiyle , melek ilhamının ikisi de gönül pazarının dallarıdır.her ikisi de kendi metalarını methederler.
Eğer sen gönül sarrafı isen fikrine geleni anla.İki fikrin hangisi şeytani, hangisi meleki olduğunu bir esirci gibi ayırt et.
Eğer şüpheye düşer de bu iki fikri ayırt edemezsen ,(Aldatmaca yok) de icrasında acele edip ileri gitme.
Yakınen bil ki bir işte tenni ile davranıp acele etmemek Rahman'dandır.Senin acele edişin de mel'un şeytandandır"
Bu durumda salik gönlüne gelen şeyin ilham mı yoksa vesvese mi olduğunu bir anda fark edemiyorsa acele edip hemen hüküm vermemeli teenni ile hareket etmelidir.Çünkü acele Şeytan'dan ,teenni ise Ralan'dandır.

PEYGAMBERDEN SONRA VAHİY OLMAZ MI?

Hz.pir Mevlana efendimiz "Mustafa (sav) ' den sonra vahiy nazil olmaz derler.Niçin olmasın?Olur.Hak Teala kulu ile irtibatını hiç kesmez ki.Ancak ona vahiy demezler."Mümin Allah7ın nuruyla bakar"dediklerinin manası budur.O Allah'ın nuruyla baktığı için , her şeyi, evveli ve ahiri , gaib ve zahiri görür.Çünkü bir şey Allah'ın nurundan gizli kalabilir mi?Esasen böyle olursa , o Allah7ın nuru değildir.Şu halde ona her ne kadar "vahiy" demezlerse de , bu vahy manasınadır.(Fihi ma fih)

ŞEVVAL SAM_AĞLADIKÇA_BAHTİYAR(ÖZEL)


MÜSLÜMANLARI YAŞATAN RESULULLAH'IN DUASIDIR

Uhud harbinin en çetin bir zamanında Resulullah secdeye kapanarak "Ya Rabbi ! Va'ad ettiğin nusratını istiyorum.Şu sahne-i şühudda bir avuç insan seni tevhid ve tasdik etiyor.Yoksa Allah dedirtmek istemiyormusun?" deyerek gayet muhrik, arşı titreten bir seda-yı Muhammedi ile Cenabı Hakka münacaatta bulundu.Derhal harbin sahnesi değişti.Galib olan düşmanın gönülleri bir anda altüst oldu.
Ey Müslüman,Uhud harp meydanında Resul-i Ekremin secdesindeki niyazıdır ki hala bugünkü müslümanları bu kadar ağyar içerisinde hiçbir teşkilatı olmadığı halde yaşatıyor.

CENAB-I RESULULLAH'IN KUCAĞINDA ŞEHİT OLAN SAHABİ :EBÜDDÜCANE

Uhud  harbinde Resulü Ekrem (sav):"Hak ile batılı ayıran şu kılıcımı kim alır da bükülünceye kadar düşmana çalar?" diye nida edince Ensardan aşıkı nebi olan Ebüddücane hazretleri "Beni vazifelendiriniz ya Resulullah" der ve başına kırmızı sarık sararak kılınç elinde düşman saflarına meydan okuyarak dalar. Okçular tepesindeki görevlilerin zaafiyeti savaşın neticesini değiştirince Ebüddücane ağır yaralandı.Hz.Cibril bu durumu Efendimiz (sav)'e haber verdi.Efendimiz "Her neye mal olursa olsun Ebüddücaneyi bana getiriniz" buyurdular .Mücahidler ağır yaralı Ebüddücaneyi bir gayretle düşman içinde alıp Efendimiz'e getirdiler ve onun kucağına koydular.Fahri alem, elleriyle  mübarek yüzlerini okşarken Ebüddücane bir aralık gözlerini açtı,Resulü Ekremin parlayan gözlerine dikti:"Allah dediğimi kabul etti" diye hamd edip şehadet getirdi ve ruhunu teslim etti.Meğer Ebüddücane ağır yaralandığı vakit:"Ya Rabbi , benim canımı Habibimin kucağında al" diye yalvarmış,Cibril de bunun üzerine tecelli eylemiş

1 Temmuz 2019 Pazartesi

GAM SEBEBİYLE MÜMİNİN AFFI

Cenabı Hakk,müminlere vaki olan hüzün ve gam sebebiyle onları avf ve mağfiret eder.Mümine hüzün verici bir şey isabet ederse ya keffareti zünubdur veya terfii derecedir.Yani ya vaktiyle bir kabahat etmiştir, onun af olunması için bir ceza teşkil eder veya hiçbir suçu yoktur da bela gelmişse ; o kulun indi ilahiyyede yükselmesini icebeder
Hülasaiki şekilde de mümin için kar vardır
Velayete talib olanın , belaya ragıb olması şarttır.Cenab-ı Hakk7ın cemal ve celal sıfatlarından aynı derecede zevk almak , hoşnud olmak , imanda kemal bulunların şanıdır.Bu da kalbin vazifesi ile kalıbın vazifesini ayıran insanlarda olur.

"EY İMAN EDENLER!ALLAHIN VE RESULÜNÜN ÖNÜNE GEÇMEYİN AYETİNİN İŞARİ MANASI

Hucurat suresi 1 ayetidir.""Ey iman edenler! (işlerinizde,söz ve hükümlerinizde) Allah7ın ve Resulünün önüne geçmeyin.Allah'a saygıylı olun,emirlerine uygun yaşayın .Çünkü Allah(her şeyi )hakkıyla işitendir, bilendir."
Hz.Mevlana bu ayetle alakalı buyurur:
"Mademki peygamber değilsin,ümmet ol! Mademki padişah değilsin , teba cümlesinden ol.
Ariflerin izinde yürü ve sükut et.Kendinden bir ihdas edip te zahmet çekme!
Bir mürşid ve muallimin emrine uyarak izinde yürü ve sükut et.
Yoksa istidat ve kabiliyetli bile olsan , kamillikten laf etmenin sana zararı olur.
Sırra vakıf bir üstada karşı gelirsen, istidat feyzinden uzaklaşır, mahrum kalırsın

EVLERE KAPILARINDAN GİRİN"AYETİNİN İŞARİ TEFSİRİ

Bakara suresi 189 ncu ayetidir."Evlere kapılarından girin ve Allah7ın emirlerine uygun yaşayın/aykırı davranmaktan sakının ki kurtulasınız."
Ayette deniliyor ki ;orada (dünyada) bir rasul vardır,her ne diliyorsanız ondan elde edebilirsiniz.Ey çok kıymetli inciler isteyenler, öyleyse,"evlere kapılarından girin"
Halkayı vurun(zili çalın), kapıda durun,gökyüzü(gerçekler)damına ulaşmanız için size (başka) yol yok.
Sizin için ihtiyacınızı , bu yoldan (başkasından) gidermek mümkün değil biz (sizin) toprağınızdan olanı,(bir resulü) bu sırra vakıf etmişiz.
Hain değilseniz, onun huzurunda eğilin(itaat edin);kuru bir kamışken o sizi şeker kamışı eder
(Sadece) o rehber, senin toprağını yeşillendirir.Cebrail'in atının tırnağının feyzi gibi.
Cebrail'in atının ayağı altına , toprak olursan daha yeşillenir, güzelleşirsin.
Can bağışlayan yeşillikle , O Samiri , buzağı suretini yaptı.
Buzağı o yeşillikten canlanıp ses çıkarttı ve o ses, düşmanlara bir fitne vesilesi oldu.
Hz.Pir efendimiz,dünyada gerçek hakikatlar peygamber yoluna tabi olup onun izini takip etmek suretiyle öğrenilebilir.Allah7ı bulmak için "ehlullaha" müracaat ederek onların yollarına tabi olunuz.

ALLAH GÖLGEYİ NASIL UZATTI AYETİNİN İŞARİ MANASI

Furkan suresi 95 ayeti:"Rabbi'nin kudretine bakmaksızın(fecirle güneşin doğuşu arasında) gölgeyi nasıl uzatmaktadır.Dileseydi, O gölgeyi devamlı ve sabit yapardı(Yani onu güneşle gidermezdi).Sonra biz güneşi de o gölge üzerine delil yaptık.(Yani güneşin varlığından gölge bilinir)
Hz.Mevlana efendimiz bu ayetin işari manası olarak buyurur:
"Bir kimsenin rehberi Hakk'ın gölgesi olursa Allah, onu, hayal ve gölgeden kurtarır.
Hakk'a gerçekten kul olan ,O' nun gölgesidir.O, Allah ile diri , bu alemde ölüdür.
Onun eteğini bir şüpheye düşmeden yakala ki, ahir zamanın afetinden kurtulasın.
"Rabbin gölgeyi nasıl uzatmıştır" ayetinden velileri tanı.Onlar Hak yolunun ışığı oldular,
O vadiye dostsuz ,delilsiz gitme.İbrahim gibi, "Ben batan şeyleri sevmem"de.

ZAYIF ÖKÜZLERİN YEDİ SEMİZ ÖKÜZÜ YEMESİ AYETİNİN İŞ'ARİ MANASI

Yusuf suresinde anlatılan,Mısır azizinin gördüğü rayada geçer.Tefsirciler yedi semiz öküzü yedi bolluk senesi,zayıf öküzleri ise kıtlık senesi olarak beyan ederler.
"Ey Yusuf, ey doğru sözlü kişi!(Şu rüyanın tabirini bize yap), yedi semiz ineği, yedi cılız inek yiyor ve yedi yeşil başağı de diğer yedi kuru başak sarmalayıp onlara galib gelmiş.Ümit ederim ki (uygun bir yorumunla) insanlara dönerim de belki kıymetini bilirler"
Mısır Azizi gayb gözüne kapı açıldığında rüyada:
Yedi semiz ve çok besili öküzü, yedi tane zayıf öküzün yediğini gördü.
O zalıf öküzler manen aslan idiler.Yoksa besili öküzleri yiyemezlerdi.
Efali ilahiyyenin zuhuruna vasıta olan bir kamil de surette insan görünür, fakat onun derununda insan yiyici bir aslan gizlidir.
O arslan , müsteid bir kimseyi hoşça yer ve ahlakı zemimeden pak bir hale getirir.Derdi varsa tortusunu süzer,saf bir hale sokar.
O salik muhabbet derdiyle bütün dertlerden şifa bulur ve ayağını süha yıldızının üzerine kor."
Hz.Pir, insanı kamillerin insanlardaki kötü huyları yiyip yok ederek onları kötülüklerden temizlenmelerine benzetmiştir.

BİZ ONLARI SAĞA SOLA ÇEVİRİRİZ AYETİ

Kehf suresi 18 nci ayeti kerimesinde:"Bir de onları uyanık zannedersin.Halbuki uykudadı.lar .Ve biz onları sağa sola çeviririz"buyurulmuştur.
Bu ayet zahirde ashabı kehf içindir.Hz.Mevlana Allah'ın hıfz ve himayesinde olan, ve fena fillah makamında olduklarını ifade ile ayetin işari manası için şunları buyurmuştur:
"Ey inatçı kimse,evliya hazeratı ayakta iken de , dönüp dolaşırken de Ashab-ı Kehf gibi uykudadırlar.
Cenab-ı Hakk onları , tekellüfsüz ve zahmetsiz, hatta habersiz olarak sağa sola çevirir.
O "Zatel yemin=sağ yan" nedir? Taat ve ibadattaki efali hasenedir.O "Zateş şimal=sol yan nedir?" Yemek içmek , gezip dolaşmak gibi bedeni meşguliyettir.
Bu iki iş yani cismani ve ruhani hareket, evliyada da vaki olur.Fakat onların bu hareketlerinden haberleri yoktur.Onlar sükut ve hareketlerinde , aks-ı sadaya benzerler.
Aksı sada , sana hayır ve şerre dair ses işittirirse de, dağın ikisinden de haberi yoktur.
Evliyaullah'ın sağa çevrilmeleri  ibadet ve itaata yani ruh yönüne, sola cçevrilmeleri ise bedeni ihtiyaçları yönüne yönlendirilmeleridir.

GÖKTEN İNDİRİLEN BEREKETLİ SU

kAF SURESİ 9 NCU AYETİDİR."Bir de gökten, bereketli bir su indirip de onunla , bağlar bahçeler ve biçilecek taneler bitirmekteyiz"
Bu ayet manası doğrultusunda zahiri (yağmur)olarak tefsir edilmiştir.Hz.Mevlana gökten inen mübarek suyu peygamberlere gelen vahiy ve evliyaya ihsan olunan ilham olarak tefsir etmektedir.Bu ilham ve vahiyle insanların kalplerinde manevi yeşillik , bağ ve bahçelerin bitirildiği ifade olunur.

ENBİYA VE EVLİYA ALLAH'IN CÜZLERİDİR SÖZÜ

Bu söz ilk başta insanın aklına hulul fikrini getirmektedir.Hz.Mevlana bu sözle alakalı mukadder soruyu şöyle cevaplamaktadır:
"Ben padişahın cinsi değilim.Böyle bir fikir benden uzak olsun.Lakin onun tecellisi nuruna haizim.Evet onunla şekil ve zat cihetinden cinsiyetimiz yoktur.Fakat esmasına ve sıfatlarına mazhariyetimiz itibarıyla manen bir münasebetimiz vardır;mesela su, nebat yetiştirmekte, toprağın bir cihetten cinsidir.Rüzfar ateşi üfleyip yakmakta ateşin cinsi, şarapta insana neşe vermekte tabiatın cinsi olmuştur.
Bizim cinsimiz, şahımızın cinsi değildir.Onun için bizim bizliğimiz(varlığımız)O' nun bizliğinde(varlığında) fani olmuştur.
Suf ile toprak zat itibarıyla birlikte değillerdir.Fakat ikisi de bitkilerin yetişmesinde katkıda bulundukları için aralarında manen birliktelik mevcuttur.İnsan, Allah'ın sıfatlarına mazhar olursa , yeryüzünde O'nun halifesi olabilme özelliğine kavuşabilir.Allah'ın nebi ve velileri O'nun sıfatı ile sıfatlandıkları için O'nun bütün özelliklerini sınırlı olarak yansıtabilen kimselerdir.Hilafet sırrı gereği Allah'ın yeryüzündeki vekilleri Nebi ve veli kullardır

TIP DOKTORU VE GÖNÜL DOKTORU ARASINDAKİ FARKLAR

Peygamber ve varisleri olan Evliyaullah Ruh doktorlarıdır.Bilgilerini Allah Teala'nın celal ve azamet sıfatlarının nurundan ilhamla alırlar,bu nedenle bilgilerinde , teşhis ve tedavilerinde yanılmazlar.Tıp doktorları ile gönül doktorları arasındaki farklar şunlardır:
1- Tıp doktoru hastanın idrarını inceleyerek teşhis koyar.Gönül doktoru ise Allah'ın kendisine verdiği ferasetle,
2-Tıp doktoru maddi gıda ile hastalıkları tedavi eder; gönül doktoru ise manevi gıda ile,
3-Tıp doktoru bedeni hastalıkları tedavi eder, gönül doktoru ruhi hastalıkları
4-Tıp doktoru ücretini hastasından alır, gönül doktoru ise hastasından ücret almaz.Çünkü o ücretinin Allah tarafından eksiksiz ödeneceğine inanır
Velinin bir diğer özelliği  de, incitilmeleri sonucunda bir topluma gazap ederlerse onların harap olacağını;Kur'an da geçmiş ümmetlerin başına gelen örneklerde ifade etmektedir.

"HABİBİM BİZ SENİ ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERDİK"AYETİ

Enbiya suresi 107 ayetidir.Peygamber (sav)'in alemlere rahmet olarak gönderilmesi konusunda iki görüş vardır.Birinci görüşe göre Hz.Peygamber'in sadece müminler için rahmet olduğu, diğeri ise mümin, kafir ayırmaksızın bütün varlık için rahmet olduğu şeklindedir.İkinci görüşe göre müminler için her iki dünyada rahmet iken kafirler için sadece bu dünyada rahmet olacağıdır.Bu şekilde diğer ümmetlerin başına gelmiş cezalar ertelenmiş,onunla yeryüzü tamamen yok edilmek azabından, yere batmak, şekillerinin çirkin  şekilde değiştirilmek cezasından kurtulup emin olmaları şeklinde tezahür edecektir.
Enbiye ve evliyanın birinci özelliği Allah7ın bütün kullarına karşı merhamet sahibi olmalarıdır.Enbiya ve evliya kendi varlık mevhumunda varlıkları yok olmuş kalblerinde sadece Allah'ın merhameti kalmıştır
Hz.Mevlana evliyanın iki guruba ayrıldığını birinin ehli dua diğerinin ise ehli teslim olduğunu beyan etmektedir.Birinci gurupta olanlar, musibetlerin defi için Allah'a dua ederler.Diğerleri ise kaza ve kadere tamamıyla teslimiyet gösterip , başlarına gelen bela ve musibetin gitmesi için dua etmezler.
Evliyadan ehli dua olanlar başkadır ki ,onlar bazen dikerler, bazen de yırtarlar.
Evliyaullahtan başka bir cemaatı tanırım ki , ağızları duadan kapalıdır.
O büyük zevat Allah'ın hükümlerine razı olmuşlardır.Kazanın defini aramak onlara haram olmuştur.
Allah'ın has kulları kazada zevk görürler, hükmü kazadan kurtulmaya talep ve dua etmek onlara adeta küfür gelir.
Cenab-ı Hakk, onların kalbin bir hüsnü zan vermiştir ki bir musibet dolayısıyla matem elbisesi giymezler(Mesnevi-i şerif9

İBNİ ARABİ'NİN BİR SÖZÜ

Allah erlerinden birisinin "Velilik nebilikten üstündür" dediğini veya böyle bir rivayetin nakledildiğini duyarsan bil ki , o ancak bizim söylediğimiz bu hakikatı amaçlamıştır.Hatta onlardan birinin "Veli, nebi ile resulden üstündür " dediğini işitirsen de o bu söz ile tek bir şahsı murat etmiştir.Çünkü o şahsın nebi ve rasul olması dolayısıyla işgal ettiği makamdan veli olması yönünden ele geçirdiği mertebe daha tam ve kamildir.Yoksa nebiye bağlı olan veli, hiçbir zaman nebiden yüksek değildir.Çünkü tabi olan kimse tabi bulunduğu şeyde uyduğu kimseyi geçemez.Eğer tabi olan , tabi olduğu kimseyi geçseydi tabi olamazdı."
İbni Arabi hazretleri , nebilerin şahsında mündemiç bulunan velilik makamının yine o peygamberin nebilik makamından üstünlüğünü söz konusu etmektedir.Yoksa o nebiye tabi olan bir velinin üstünlüğü mevzu bahs değildir.

VELİ KELİMESİ

Lüğatte dost, yardım eden, çok samimi ve sadık,seven, birinin işini üstlenen, himaye eden, yakın malik ve mutasarrıf manalarına gelir
Terim olarak veli ,Allah'ın bütün işlerini üstlendiği kimse veya Allah'ın taat ve ibadetlerini üstlenen kişi.Diğer bir tanımı ile ; Allah'ı ve O'nun ahkamını çok iyi bilen, öğrendiği ile amel eden, Allah'ın kendilerini mükellef kıldığı işlerde tahkike ulaşan ve bundan sonra elde ettiklerinden dolayı fani olup yokluğa bürünen kimseler...

YENİ PARTİ KURULUŞ ÇALIŞMALARI

Davutoğlu, Babacan ve Gül'ün yeni parti kurma girişimlerinin sebebi hikmetlerinden birisi ne ibret nazarı ile bakmak gerekirse;zahiren içinde bulundukları Refah Partisinin davranış ve işlemlerini beğenmemek gözükse de vakti geldiğinde eski kabuğun yıpranarak alttan gelen yeni bir kabukla yer değiştirmesi ise de Yeni gelenler(Ak Parti) kendilerinin ilelebet devam edecekleri sarhoşluklarına kapılıp nimete şükrün gereğini ifa edememesi olup alttan(içten) gelen yeni bir kabukla yer değiştirmesidir.Adetullah-Sünnetullah hiç değişmez: Şükrederseniz artırırım, adaleti gözetirseniz devam ettiririm.
İlanihaye devam mümkün mü? Hayır. Fiziksel olarak nasıl ki bedenimiz noksanlaşıyor, aynı şekilde de bu hal işlerimize de yansıyacağından bu kuraldan kaşımızı kurtarmamız mümkün değil.