31 Ocak 2019 Perşembe

AŞIK ADAM HER NE SÖYLERSE

Aşık adam her ne söyler se , aşk mahallesinde onun ağzından aşk kokusu sıçrar.Zahiri lafızlar altında maşuku hakikiye ait türlü manalar vardır.Aşık eğer fıkıh söylerse fakr gelir ve eğer küfür söylerse din kokusu tutar,ondan şüphe sözünden yakin kokusu gelir.Hak teala insanı kamilin dilinden konuşur.Allah aşıklarının sözleri zahirde eğri görünür.Fakat zahiri olan doğru kelamları süsler.Hafız Şirazi buyurmuştur:"Babam cennet bahçesini iki buğdaya sattı; eğer ben bir arpaya satmazsam hayırsız evlat olayım"

ZAHİR İLİM SAHİBİNİN İKNANIN ZORLUĞU

Ebu Hasan eş-Şazeli hazretleri buyurmuştur:"Kamil o kimse değildir ki ,avamdan bin kişi Hakk yoluna getire; belki kamil o kimsedir ki,ulema-i zahireden birisini yüz yılda tarik-ı hakk'a çevire."

ENANİYET VE VARLIK CEHENNEMİNDEN KURTULMAK

Bir ustanın hüneri ve marifeti ne ise, ona hizmeteden çıkarklar da o hüneri ve marifeti öğrenirler.Xİnsanı Kamilin yegane hüneri ise tarik-i Hak da mahv ve fena olduğu için ona hizmet eden salikler de bunu öğrenirler ve kendilerini enaniyet ve varlık cehenneminden kurtarırlar.Zira zahiri ilimler,şeri ilimler ölüm günü insana faide vermez; zira hepsi ilmi kaldir, ilm-i hal değildir;ilm-i hal ancak fakru fenadır ve mevhum olan enaniyeti terktir.Ahiretin zahiresi de (yiyeceği de, sermayesi de)  ancak bu ilmi fakr dır.Eğer ilmi şeriatı , tarık-ı Hak da fani olmak  ve kendi varlığını terk etmeğe alet olmak için okursa , faide verir; eğer bana alim desinler ve herkes beni parmağı ile göstersinler, bana hürmet edip banayüksek makamlar versinler kasdıyla okursa , ahirette başına bela olur vesselam.

AŞIKLARDAN ÇIKAN KELAMLAR

Hz.Süleyman zamanında mescid-i süleymanın kubbesinde yuva yapmış bir çift kırlangıcın erkeği dişisine;"Emr et , şu kubbeyi Süleyman'ın başına yıkayım" der.Hayvanatın lisanına vakı1f olan Hz.Süleyman bu sözü işitince kırlangıcı huzuruna celb edip sorar:"Söylediğin söz nedir?"diye sorar.Hayvan cevaben der ki:"Ya nebiyyallah, o dişi kuşun aşıkıyım ve benim sözüm lisan-ı aşktır; beni mazur gör".Hz.Süleyman bu cevaba tebessüm eder.

LİDERİN AVANESİNE TE'SİRİ

Bir havuz içinde bulunan su,havuza bağlı musluklardan dışarıya dökülür.Musluktan akan,havuzun suyudur.Bu nedenle bir liderin  etrafında bulunun insanların ahlakı liderin ahlakı ile aynı olur.Teba, tabi olduğu kişinin ahlakını yansıtır.
"Allah'ın ahlakı ile ahlaklanınız" hadisi şerifi gereğince Allah adamlarında Hakk Teala'nın ahlakı tecelli eder.Bir kamil Veli'ye tabi olup hizmet eden kimse de de o ahlaklar baş gösterir.
Hadisi şerifte buyrulmuştur:Kalb padişahtır, padişah salih olduğu vakit , onun cünudu da(orduları da)salih olur.ve fasid olduğu vakit , onun cünudu da fasid olur".

AVCININ KUŞ GÖLGESİNİ TUTMASI

Mahlukattan bir şeye aşık olan kimse,havada uçan kuşun , yere düşen gölgesini tutan avcıyabenzer, o gölge avcıya serame olur mu?Ahmak adam , ağaç üstünde duran bir kuşun yerdeki gölgesini sıkı sıkı tutmuştur.İşte esma ve sıfatın zıllı olan bir mahluku sıkı sıkı tutan ve ona aşık olan kimsenin hali buna benzer.

30 Ocak 2019 Çarşamba

HAKİKİ MÜSLÜMAN MUTLAKA İMTİHANDADIR

Hak Teala,dünyanın geçiciliğini beyan ederken bu hususta kulunun ağzının tadını bozacak bir takım imtihanlar verir.Gerek vücudu ile olan problemler,gerek mali noktadaki imkansızlıklar,gerekse kendi akrabaları dahil insanlarla olan imtihanlardır.Kulunun bu noktada sabrını ölçer.Sebebleri yaratandır.Zahirde gözüken bu sebeplere takılmamak elde değildir.Zordur.Bu imtihanlar zunura geldiğinde,Hak teala kulun hatırından hiç çıkmaz.Sürekli O'na bir yalvarış içindedir.Bu yalvarmada bir lütuftur.İmtihanı veren KENDİ,yalvartan KENDİ,.Bu imtihanın akabinde kulunu butlaka sevindirecek bir lütuf gelecektir.

29 Ocak 2019 Salı

SIFATA VE ESMAYA AŞIK OLANLAR

Bu alem,tevhid mertebelerinin  yedincisidir.Hak teala'nın isim ve sıfatları her mertebeye tenezzüllerinde değişik şekli tecellilerde zuhura gelir.Alemi kesefet yahut alemi şehadet dediğimiz bu dünya hayatında esme ve sıfatlarının tecellilerinden zuhur eden şeylere aşık  olmayı "aslı bırakıp fer'e aşık olmak "şeklinde izah eder Hz.Pir.Güneş dördüncü kat gökte parlar,ve dünyada üzerine ışığını vurduğu nesneyi parlak kılar,ancak güneş battığı zaman,bir zaman parlak olan o nesne karanlığa gömülür.Çünkü süresi bitmiştir.Tıpkı güzel bir kıza aşık olan bir delikanlının ,o kızın ihtiyarlayıp güzelliğini kaybetmesiyle ondan soğuması gibi.Geçici olan nesneye aşk ,asıl matluptan uzak,o uğurda yapılan amelleri zayi etmiş,çektiği zahmetler batıl olmuş ve yara bere içinde kalmıştır.Bu ifade,mecaza aşık olanlar,bir ömür o mecazin uğrunda koşanlar içindir.

MESNEV-İ ŞERİFTE Kİ AÇIK HİKAYELER

Hz.Pir Mevlana efendimizi eleştirmek,onu  değersizleştirmek uğruna Mesnev-i şerif'te ki bazı hikayelere kafa takarak "Bu açık ifade olur mu?" diye edep dışı bir durum olduğunu ima ederler.Kur&an-ı Kerim&de de açık ifade vardır.Kadın'ın kadınlık uzvunun arapça karşılığı kullanılırken bu uzuvlarını "Zinadan korusunlar" denir.HakTeala Kur'anın da sivrisineği darbı mesel olarak irad etmekten istihya muamelesi yapmaz"(Bakara 2/26) buyurur.Çünkü darbı meselden murad olunan mana,ancak beşer aklını doğru ve meşru yola sevktir.Binanaleyh zahiri ne olursa olsun , ona iltifat olunmaz.ancak maksud olan doğru ve meşru manaya bakılır.Hz.Pir'in o hikaye altında anlatmak istediği manaya bakılır.Bu durum dan dolayı kendisinin eleştirileceğini bilen Hz.Pir,bu suallere de cevabını vermiştir.Manavda meyveyi ve sebzeyi çöpüyle tartarlar.Ancak mutfakta çöp kısmı temizlenir,yenecek olan kısım kazanda pişirilir.

28 Ocak 2019 Pazartesi

KALBİ ADEM ÜZERE OLAN İDARECİLER

Bu zatlar üçyüz kişi imiş.Kaynağı bir hadis-i şeriftir:"Allah Teala'nın üçyüz kimsesi vardır ki kalbleri kalb-i Adem gibidir".Bu zevat, "ebrar" ve "ahyar" taifesinden daha ileridir.İçlerinden birisi dünyayı değiştirirse ibadullahdan münasibini getirirler.Bunların vazifeleri muhtaç olan kulların işlerini düzenlemektir.ve cümlesi kutbu zamanın emri altındadır.Bunların nazarları, noksan olan kullardaki noksanlıkları giderip kemalata erdirmektir.Nefsin pençesinden bizleri kurtaran onlardır.Hak Teala'nın yardımcılarıdır.Bu  taifeden olanlar için Hafız Şirazi der ki:"O kimseler ki, toprağı nazarlarıyla kimya ederler; olabilir mi ki, bize de göz ucu ile baksınlar"

VENEZÜELLANIN BAŞINA GELENLER

İngiltere,merkez bankasında sakladığı Venezüella'nın altınlarının transferine izin vermemiş.Akabinde mevcut devlet başkanını tanımadıklarını beyan eden bir çok açıklamalar oldu.Bu tutum İngiltere için yeni değil.Daha doğrusu batı için yeni değil.Geçmişte de yaşanan çok örnekleri oldu.Libya'nın kayıp paraları.Alman bankalarında buharlaştı.Türkiye'nin altınları nerede?Eğer İngiltereye emanet edilmişse,Venezüella'nın başına geleni yaşamamız kaçınılmazdır.

MÜCAHEDE HAMAMINA GİRMEYENLER

HakTeala ,dünya hayatında kulunu mutlaka bir cihetten imtihana tabi tutar.Bu imtihan nefs yönünden soğuktur."çile" dedenilen bu usulün çeşit çeşit ve renk renktir.Kimisi evladından muzdariptir.Kimisi ailesinden.miras meselesi nedeniyle akrabalarından muzdariptir.Kişiyi konuştursan kendisi hep haklıdır suçlu diğerleridir.Sıhhati ile alakalı problemler başladığında önceki problemler hafifler bu sefer ağır olanı başlar.insan sayısı kadar problem vardır.yahut problemsiz insan yok gibidir.Bu nedenle bela dünyası dediğimiz bu alemde bundan kurtulmak zordur.Fare deliğine girsen bile der Hz.Pir, bir kedi pençesi o deliğin ağzında seni bekler.Nefsimizin hazlarından doğmuş bu imtihanlar eğer sabredilebilirse kurtuluşa vesile olur.Bu imtihana henüz tabi tutulmamış bir insandaki tasavvufa ait konuşmalar hamdır.Kazanmamış bir mirasın harcanmasıdır.

27 Ocak 2019 Pazar

HİDAYET VERİLMEMİŞ KİMSE

Kendisine Allah Teala canibinden hidayet verilmemiş olan kimse dahi muhtaç ve fakirdir.; velakin fakirin nakşı ve heykelidir., can sahibi değildir.Hiç sen, köpek nakşını ve heykelini görsen onun önüne kemik atarmısın?Yani insanı kamilin huzuruna Hakka vusul kasdıyla değil, belki dünya ve ahiretin nimeti emeliyle giden bir derviş, ehli can olmadığı için , insanı kamil ona gıdayı manevi olan feyzi ilahiyi layık görmez.Zira dünyanın huzuz ve şehavatı insanı cehenneme  ve ahiretin huzuz ve şehevatı cennete götürür; cenneti zata götürmez.Bir derviş, bir dergaha dünyada ve cennette yemek için ve nefsinin hazzı için gelirse ölmüş bir cesedin önüne manevi gıdayı koymazlar.

EBCED

Okula yeni başlayan çocuklara ezberletilir.çocuk bu kelimelerin manasını idrakten yoksun bir şekilde sadece ezberlerini tekrar eder.Ebced'in her bir kelimesi arap lisanında bir manaya delalet eder ve şu manalar verilir:
EBCED:"Adem taattan iba edip şecereye takarrübe mücidd oldu.
"HEVVEZ";Tevbeye rücu etti.
HUTTİ ;Ondan günah sükut etti
KELEMEN; Rabbinden kelam telakki etti.
SA'FAS; Çalıştı, makbul oldu.
KARAŞET;Adem'in nefsi yüksek derece ve ali faziletler kazandı.
SEHAZ; Allah Teala ona in'am etti.
DAZLIGEN;Gıllu gıştan kurtuldu.

MAL SAHİBİNİN,MALI , EMANETÇİDEN SATIN ALMASI

Mülkün sahibi Hak teala'dır.Ariyet olarak,emanet olarak bu malı bize teslim etmiştir.O kadar cömerttir ki kendi malının kendisine satılması halinde çok daha değerli bir bedel verir.Padişaha arz edilen mal,temiz olmalı,nefsin pisliği ile mülevves mal,arz etmeğe değmez.Sen bile pazardan çürük mal almazsın.Zengin adam,birisine meyve bapçesi verir,ayrıca alet edavat ne varsa onlarıda verir ve der ki;bu ağaçlardan elde edeceğin ürünü bana sat sana karşılığında ebedi bir hayat vereyim.Biz bunu yapmıyoruz.o bahçenin meyvelerini,sahibinin düşmanlarına yediriyoruz.

İMAN DAİRESİNDE OLDUĞUNU ZANNEDİP KAFİRDEN AŞAĞI OLMAK"

Kerbelada Hz.Hüseyin'i şehit eden azgınlar,birbirlerine şöyle diyorlardı:"Ellerinizi çabuk tutun öğle namazı kazaya kalacak"
Hilkatte değişiklik yoktur.Her devirde Hüseyinler vardır.Her devirde yezidler vardır.Her devirde Yezid'e yardım ederek "aman namazımız kazaya kalmasın"diyenler vardır.

"AHH" DEYİP ,SONRA "ELHAMDÜLİLLAH" DEMEK

Ömer İbni Abdülaziz, "Ahh" der sonra da "Elhamdülillah"der imiş.bunu vird edermiş.Kimse sebebini soramamış.Birisini bir gün cesaretini toplayarak sebebini sormuş.Evliya olan o zat şöyle cevap vermiş:"Hz.Hüseyin'e yapılan zulüm aklıma gelir ve kalbimde acı duyarım onun için Ahh derim.Sonra;eğer ben o devirde yaşasaydım ve dünyanın uzak bir yerinde olsaydım da Hz.Hüseyin'in imdadına yetişemeseydim,kıyamet günü Resulullah'ın huzuruna nasıl çıkacaktım.Bunu düşünüp , o devirde yaşamadığım için Hak Teala'ya "Elhamdülillah" derim.

HALKIN DUYMAK İSTEDİĞİ YALANLAR

Bir dostum anlaatmştı .....ilçesinde aday olup Belediye başkanlığını kazanan ama dönem sonunda sayısız şaibelere muhatap olan ve şimdi aday gösterilmeyen bir şahsın seçim çalışmalarındaki tutumunu."Abim", "Ablam" tabirlerini dilinden düşürmeyen adayımız,ziyaretinde bulunduğu ev sahibine sorar:"Abiciğim ,kaç evladımız var".Cevap:Sekiztane başkan."Abiciğim , sekizini de işe aldım"..ev sahibi :"Başkan, biri daha küçük!"..."Farketmez abiciğim büyüdüğünde onu da işe aldım".
Tabi bu söz o anda vatandaşın nefsini okşadı ama hiç bir yerine gelmedi.
Siz hiç seçim meydanlarında söylenen yalanla alakalı olarak fetva verildiğini duydunuz mu? Duymadınız.Niçin?.Balta sapını kesmez ki.

25 Ocak 2019 Cuma

"FEDHULİ Fİ İBADİ"

Fecr suresinin 89/27-30) ayetinde geçer .Bu ayette Rabbimiz,bizlerin Seçkin kullarının kalbine girmemizi emrediyor."Ey nefsi mutmainne,havassı ibadımın kalbine gir ve o kullarımın kalbinde olanı gör ve benim rü'yetime dahil ol ki , ben havassı ibadımın (seçkin kullarımın) kalbindeyim"

VAV İLE BAŞLAYAN ÜÇ SURE

BLOĞUN BİR ÖNCEKİ YAZISINDAKİ BAYAN AYNI ŞEKİLDE TEKRAR ETTİ:"rÜYAMDA  BİR ZATI GÖRDÜM VE ONA bEN Allah'a NASIL VASIL OLACAĞIM  diye sordum.Bana "Vav ile başlayan birbirini takip eden üç sureyi her gün okumamı söyledi.Ben arapça bilmem.oğluma sordum oda araştırda Veşşemsi,velleyli,vedduha sureleri olduğunu anladım.ancak Hurufu mukatta ile alakalı bir şeyler söylediyse de hatırımda tutamadım.çünkü "mukatta" kelimesinin anlamını dahi bilmiyorum.sorduğumda Kuranın şifreleri olduğunu söylediler.

BİR MÜKAFAT

72 yaşında bir bayan anlattı."Ben arapça bilmem ama sürekli meal okurum.Peygambere selavatla alakalı olan ayet dikkatimi çekerek (ahzap 56)Cenabı peygamber için selavat getirerek sonunda selam verme alışkanlığı edindim ve bunu herkese anlatarak ayetin sonundaki gibi selam vermeye devam ettim.Bir gece rüyamda Resulullah (sav) teşrif etti.Ben onu sırtıma aldım.sırtımda olmaktan rahatsız oldu ,ben ısrarcı oldum,müsadenle seni sırtımda hacc'a götüreyim dedim istemedi ve sırtımdan indi.elimden tuttuğunda uyandım ve elinin sıcaklığı halen elimde idi.

DOĞRULAR VE EĞRİLER

Zahirdeki doğru ve eğriyi ancak ölçüler vasıtasıyla tefrik ederiz.Keza insanın fiillerindeki eğrilikleri ölçmek içinde ceza kanunları ihdas edilmiştir.Haramlar hususunda da Kur'an hükümleri ve Peygamber uygulamaları ölçüdür.cetvel,gönye,Kanun,ayet Bunlar dış dünyanın ölçüleridir.İç dünyamızın ölçüleri nedir?
İç dünyamızdan neşet ederek zuhura gelen hallerimizin ölçüleri gereklidir ki bu duygu eğrimidir,doğrumudur bilelim.İşte zorluk burada başlar.Çünkü hislerde bu tespit çok zor olur.Riya ve süm'a nedeniyle oluşan duyguları tefrik zordur.Seni cemaat ile namaza teşvik eden nedir?Toplum içinde hayır yapma gayreti nereden gelmektedir?Bunları temyiz ve tefrik oldukça güçtür.Zengine cami,okul ,sağlık ocağı yaptırtan nedir?
Hissin temyizi,ancak Allah'ın nuruyla nazar eden hisde olur.İbni arabi hazretleri buyurur ki firaset iki çeşittir.Birisi firaseti hikemiyye, diğeri firaseti şeriyyedir.Firaseti hikemiyye  insanın eşkal ve kıyafeti zahiriyesinden ahvalı batınesine intikaldir.Firaseti şer'iyye ise kalbdeki nuru ilahi ile insanın batınını(içini) müşahededir."Müminin firasetinden sakının; zira Allah'ın nuruyla nazar eder" hadisi şerifindeki firaset budur.
Müslüman kıyafeti içinde bir hırıstiyan genç Cüneydi Bağdadi hazretlerinin huzuruna gelerek bu hadisi şerifin manasından sual eder.Hz.Cüneyd,susar ve başını öne eğerek murakabeye dalar.sonra başını kaldırarak o gence "Müslüman ol ki,senin islamiyetinin vakti gelmiştir"der.Ve o genç, hazretin bu nuru nazarı görmesiyle derhal müslüman olur.

KADIN VE ERKEK sembolü

Kadın nefsin; erkek, aklın sembolüdür.Bu dünya hayatında iyinin ve kötünün tefriki için nefis ve akıl pek lazımdır.Çünkü nefis kötülük ile,akıl iyilik ile beraberdir.Kur'an da nefs zemmedilir, akıl meth edilir.Bu ikisi içinde yaşadıkları vücudumuzda gece gündüz niza ve macera içindedir.
Kadın daima evin içini mükellef ve muhteşem ister.Kendisine yardım için hizmetçi ister.Hizmetçilerin kendisine yüzsuyu döküp saygı göstermesini ister.türlü türlü nimetlerden müteşekkil bir sofra,izzet ve mertebe, güzel giyimle parmakla gösterilmek ister.Bu sıfatlar tamamıyla nefsin sıfatları olup ENANİYET,TAHAKKÜM VE TEFERRÜD nefsin şanındandır.Nefis, maksadını elde etmek için bazen tezellül ve tevazu eder, bazen azamet ve riyaset satar.Ehli nefs olanlar kendinden aşağıdakilere azamet satıp tahakküm ederken,kendinden yüksektekilere yaltaklanır.Akıl ise iki türlü olup aklı maaş denilen idrak kuvveinefsaniyetten hasıl olurken,aklı maad ise ruhtan husule gelir.

24 Ocak 2019 Perşembe

MÜLK VE SALTANAT

Mülk ve saltanat geçici ,nefse gurur ve enaniyet verdiği için bir zehir-katil mesabesindedir.İnsanı Kamil ise o zehrin tesirinden kurtulduğu için bu zararlı şeyler ona zarar vermez.Çünkü sıfatı nefsaniyyeden bir şey kalmamıştır.Ehli nefs olanlar için mülk ve saltanat son derece zararlıdır.Hak Teala bir kuluna dünya mülkü verdiği vakit üç korkuyu vererek onu azim bir imtihana tabi tutmaktadır.Bu korkular Din korkusu,can korkusu,baş korkusudur.Dünya mülküne sahip olduğu vakit etrafındakiler ona hased ettiklerinden baş korkusu (öldürülmek)yaşar.Bu mülkün imarı ile meşgul olmak gerektiğinden ben kazandım ,ben muhafza etmeliyim diyerek Malikül Mülk olan'dan gaflet etmek korkusu vardır.ve o malın imarı ve muhafazası igçin ibadetlerindeki aksatma ve terk ve enaniyet davası nedeniyle din korkusu vardır.

İNCE BAHİSLER"SANA HARAM BENA HELAL"

Bu söz haramı değiştirmek yahut azaltmak anlamında değildir.Belki her sınıfın tabi olduğu kanunun farklılığındaki ihtiyaç gibidir.Memur'un  634 sayı Devlet memurları kanunu kapsamında değerlendirilmesi,Hakim ve Savcıların bazı özel yasalara tabi tutulması,Milletvekillerinin dokunulmazlığı,Cumhurbaşkanının vatan ihanet suçu haricinde yargılanmaktan muaf olması gibi sosyal statü ihtiyacından kaynaklanan zahirdeki bu kural Batında da mevcuttur.Veliyyi kamil her ne yaparsa , müridlere cüret etmek ve o fiili yapmak layık olmaz.Zira tatlı tabibe zarar vremez ,hastaya zarar verir.;ve soğuk ve kar üzüme ziyan vermez, fakat koruğa ziyan verir.Çünkü henüz yoldadır"Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etmek için sana fethi mübin müyesser etti"(Fetih 48/2) hitabına mazhar olmamıştır.

NÜKTELERİN HAZMEDİLMESİ

Bir gıdanın midemizce eritilip bedene yararlı maddelere dönüştürülmesine hazmetme diyoruz.Hazmedilmede yararlı şeyler kastedilir.Zararlı olan maddeler de vücuda girdiğinde onlarda eritilir ancak zararlı bir şekil arz ettiği için vücud imkanı yettiği ölçüde dışarı atar ancak yinede zararlı tesiri kalır.Mide duruma göre bazen başlangıçta kusma suretiyle bu tepkiyi verir.Bazen ishal suretiyle bu temizliği yapar.Ancak bu tepkiyi gösteremezse zararlı maddenin vücudda kalıcı tesirleri yer eder.
Hakk Teala'nın Zatıyla,esmasıyla,sıfatlarıyla alakalı nükteler, ancak kemalata ermiş kimseler için yararlıdır.kemalatı noksan olanlar bu nüktelerden ayakları kayabilir.Tasavvuf neşesinden olan bu nükteleri kitaplarda okuyanlar dikkat etmelidirler ki bu nükte kendisine uygun olmayabilir.Süt emen çocuğa kebab yedirilmesi tehlikelidir.Kebab yetişkine gıdadır.Süt çocuğuna zehirdir.

MÜHLET VERİLMESİ,DEVRİ ZAMAN

Yere ekilen tohumların hepsi aynı zamanda çıkmaz.belki kimi bir ayda,kimi iki üç ayda kimi altı ayda kimiside bir senede neşvü nüma bulur.Her birisi için bu dünya aleminde devri zaman cinsinden bir mühlet lazımdır.Keza bitkilerdeki meyve ve tohumlarında hasad edilme zamanları mevcuttur.Bunun gibi insanın işlediği amellerden oluşan tohumlarında tesirinin görülmesi müddetlere tabidir.Sebze iki ayda yetişir.Ceviz üç beş sene sonra meyvesini gösterir.Bunun gibi olan müddetler için En'am suresinde "ecel" zikredilmiştir."O Allah ki, sizi topraktan yarattı, sonra eceli ve kendi indinde müsbet olan eceli müsemmayı kaza etti.sonra  da siz, Allah'ın vücudunda ve kudretinde şekkedersiniz"(Enam 6/2)Ayeti kerimede zikredilen iki ecelin birisi tekamül müddetine ve diğeri suretin fenasına aittir.Ecelden ilk anda toplum,ölümü anlar.Halbuki gelişme müddeti de bir eceldir."Allah sizi de yerden ot gibi bitirmiştir"(Nuh 71/17) ayeti topraktan boy gösteren bir şeyin tekamüllü bir şekilde hayata başlamadığını gösterir.Tekamül için de bir süreye ihtiyaç vardır ki bu da bir eceldir.
Sosyal hadiseler de de ecel vardır.Hak Teala zamanı insanlar arasında nöbetle döndürür.Servetlerde böyledir.bu gün zengin olanlar yarın fakirleşir.Bugünün fakirleri yarın zenginleşir.Bu şekilde servet sürekli yer değiştirir.

TAYYİBATLARI DÜNYA HAYATINDA TÜKETMEK

Peşin zevk olan dünya lezzetleri nefse hoş gelir.Ancak,bu zevklerden yararlanmaya şeriat ölçüsünde müsade edilmiştir.Şeriat ölçüsünün dışında bu zevklerden yararlanıldığı takdirde dünyada iken bu tayyibatlar tüketilmiş olur ki ahirete bir nasip kalmaz.Ahkaf suresi 46/20 ayeti:""Siz tayyibatınızı dünya hayatınızda tükettiniz".Dünyanın cismani hazları ile birlikte manevi hazları vardır.en güzel şeyleri yeme içmi cisme ait bir lezzet olduğu gibi,insanları yönetme makamıda manevi lezzet verir.riya ve süma nefse hoş gelir.halkın kendisini methetmesi insana tatlı gelir.Bu tatlılıklar dünya hayatında tüketilirse ahirete hiçbir nasibimiz kalmaz.

İLAHİ AYIRIM

Errahman suresindeki ayetle vakidir:"Hakk Teala birbirine bitişen acı ve tatlı denizi salıverdi; aralarında bir berzah vardır ki , birbirine tecavüz edip karışmazlar.İmdi Rabbinizin hangi alasını yani sıfat ve esmaasını tekzip edip inkar edersiniz?"(Rahman 19/21)İki denizden muradın esma ve sıfatların asar ve ahkamı denmiştir.Bu fiiller alemi olan dünyada herbir yek diğerinden ayrılmıştır.Nur ve zulmet,acı ve tatlı, gam ve sürur,küfür ve iman hep ayrıdır.Cennet ve cehennem ehlinin her ikiside bu dünya pazarında birlikte yaşarlar ve iş görürler.Zahirde hepsi yer içer,uyur,evlenir ve ölürler.Zahirleri aynı gibi görünse de mana ve itikadları yönünden aralarında bir perde vardır ki asla o perde sebebiyle birbirleri ile imtizac edemez.
Nar ehli Nur ehline karışmış  görsende aralarında derin sınırlar vardır.Bu sınırlar ilahidir.Zahiren spor takımını tutanlar nasıl ayrı ayrı ise ,bir siyasi partiyi tutanlar ayrı ayrı ise,Hakk Teala'nın cemal sıfatının tahakkuk ettikleri ile Celal sıfatlarının muhatapları ayrıdır.Asla öz itibarı ile birlikte olamazlar.İki zıt bir arada olamaz.

23 Ocak 2019 Çarşamba

UZUVLARIN EĞRİLİĞİ

Hakk yoluna girmeyenlerin eli eğri,ayağı eğri, gözü eğri, muhabbetleri eğri, sulhleri eğri ve gazapları eğridir.
Bu eğriliklerin hepsi mana cihetindendir.Yani "elleri Hakk7a uzanmaz, ve ayakları Hakk tarafına yürümez; ve fısk ve zulüm canibine gider.Gözleri fenalık ciheti ile bakar, muhabbetleri zulme ve fıskadır".Sulhleri fısk ve delalet esasına müsteniddir.ve öfkeleri Hakk7a ve ma'kulata karşıdır.Dünya peşinde koşanlar bir makama geldikleri vakit,etrafını bir muhabbet halkası çevreler,ancak bunların muhabbeti makamın nimetinedir.Sen makamda olduğun müddetçe sana tabi görünürler ve sulh içinde olurlar.Sen iktidardan düştüğün an ilk darbeyi vuracaklar onlardır.

GAM VEKEDERİN KAYNAĞI

İnsanın dünya ile irtibatı ne kadar çok olursa gam ve kederi o kadar çoktur.Allah adamlarının dünya ile irtibatları ancak,insanlara yol göstermek kadardır.Bu nedenle onların kalblerinde gam ve keder olmaz.Feryad edenler gam sahipleridir.

22 Ocak 2019 Salı

KÜFRAN-I NİMET İFADELERİ:NAN-KÖR,AB-KÖR

Yediği ekmeğe karşı ihanet eden kimseye "nankör",içtiği suyun hakkını ödemeyen kimseye Ab-kör" denir.Salih Peygamber bir kaya parçasından mucize olarak bir deve  çıkartmıştı ve kavmine,Hak Teala'nın gökden indirdiği suyu bir gün devenin,diğer gün ise insanların içmesi gerektiğini emretti.Ama azgın olan kavmin ileri gelenleri bu hükme itiraz ederek devenin ayak sinirlerini kestiler.Bu kavim Hakk'ın suyunu,Hakk'ın yarattığı deveden esirgemekle Hakk'ın malını,Hakk'a vermemiş oldular.

BİR ORDUNUN HELAKI GELDİĞİ ZAMAN

Hak Teala bir orduyu helak etmek istediği vakit, onların nazarında hasımları hakir ve az gösterir.Herne kadar hasım çok olsada bu bir kuralı ilahidir.Bugün, sosyal medya imkanlarını kullanarak kamuoyu yoklaması yapanlar bu sonuçclara göre kendilerinin fazla sonuç çıktığında ferahlamakta ve kibirleri daha da artmaktadır.İnsanın hayra dua ettiği gibi şerre dua ettiğini isra suresi haber vermektedir.

EVLİYA ARAMAK

Evliyaaklın aklıdırlar.akılları idare eden akıldır.Kendileri aklı külle vasıl olduklarından bütün akılları,bu akıl mertebesine kadar devecinin deve çektiği gibi çekip götürürler.Bugün dünya üzerinde Efendimiz (sav)'e inanan bir buçuk milyar insan vardır.Keza Efendimiz (sav)'in yolundan giden binlerce evliyaullah mevcut olup onlara tabi onbinlerce insan mevcuttur.Evliya,bu cihanın güneşi olduğu için cihan,karanlıkları,ve cehalet ve hayvaniyet kesafetlerinin yok olması için güneş gibi enbiya ve evliyaya muntazırdır.Evliyaullah, sburet perest olan zahir ehli nazarında saman çöpü gibi görünür ancak hakir görünen sureti beşeriyetin altında deryayı hakikat gizlenmiştir.suretlerine bakarak hakaret nazarı ile o saman çöpüne basarsan altındaki derya seni yutar.
İnsanın batınında bulunan bir veliyyi kamil aramakisteği ile onları ararken gördükleri hususunda oluşan şüpheler de Hakk'dandır.mesele hiçbir kimseye nazarı hakaretle bakmamaktır.

21 Ocak 2019 Pazartesi

EVLİYAULLAHIN ÇEKİŞİ VE İTİŞİ

Evliyaullahın batınındaki kuvve-i cazibesi(çekim kuvveti) insanı çeker.Yine bu çekişini sakladıkları vakit kişinin teslimiyetini derhal redde çevirirler.Bu hal ile alakalı şöyle bir menkıbe anlatılır:Abdülkadir Geylani hazretleri ile birlikte bulunan bir dervişi cuma namazınagiderler.Halk onlara iltifat ve hürmet etmezler.Dervişin kalbinden geçer ki böyle bir zatı şerife halk niçin teveccüh ve iltifat etmiyor hayret ederim der.Bu konu kalbinden geçtikten sonra cuma namazından sonra dışarı çıktıklarında halk hazretin elini öpmek için hücum etmeğe başları ve güç bela aralarından kurtulup evlerine gidebildiler.Hazreti Abdülkadir  buyurdu ki:"Bunların kalbleri bizim desti irademizdedir.Bize iltifat ve hürmet etmeyen onlar değil, belki bizim batınımızın nefreti onları benden uzak kılar"
Nasıl hayvanlık mertebesindekiler insanlığın esiri ve mutiidir.İnsanlık mertebesi de evliyanın elinde hayvan gibi mutidir.
Zümer suresindeki 39/53 ayeti Kul ya ibadi"diye başlar.Bu ayeti kerime insanı kamilin , sair insanlar üzerindeki tasarrufuna delil olarak belirtilir.zira ayeti kerimedeki "Ey benim kullarım"tabirini Efendimiz (sav)kendi nefsi şerifelerine izafet buyururlar ve izafet Kur'an yani emri Hak'la vaki olmuştur."Senin lisanın benim lisanımdır" buyurmuştur Hak Teala.
"Kulu efendisinden ayrı gördüğün vakit , kitabı kainatın hem metnini  ve hem dibacesini gaib edersin"

ZÜL CELALİN KULLARINDAN UZAK OLANLAR

Fenafillah ve abdi mahz olan zevattan yüz çevirip onlara karşı serkeş olanlar,bilmelilerki , onlar senin varlığından melül olurlar ve senin batınına red sopası vururlar.Onlar Hakk'dan ayrı olmadıkları için onların reddi,Hakk'ın reddidir."Dünyada ve ahirette hasir oldular; işte bu apaçık ziyandır"

SAİD VE ŞAKİ AHİRETTE AYRILACAKTIR

Bu dünyada peygamber davetine gelmeyenler,ondan firar edenler,evliyaullahdan kaçarlar.onların davetineicebet etmezlerSaid ve şaki'nin kati surette tefrik ve imtiyazları ancak ahirette vaki olacaktır.Nitekim ayeti kerimede "VEMTAZÜL YEVME EYYÜHEL MÜCRİMUN" "Ey mücrimler , bu günde ayrılın"(Yasin 36/59)buyrulur.Bu alemde eşkiya ,veliyyi kamilden firar ve nefretlerişyle sezilebilir, o da kati değildir.

RÜYA ÜZERİNE

Rüya için Peygamber mesleği dense yeridir.Allah Teala'nın kularına bahşettiği en önemli tedrisat şekillerinden biridir.Bu halin peygamberlerde tecellilerin de şu örnekler vardır:
Hz.Adem (a.s) tövbesinin kabul olduğu müjdesini ,Hz.Havva annemizin nerede olduğunu  ve Arafat'taki buluşmalarını Cenab-ı Hakk'dan gelen haberle öğrendi.Yani rüya ile.
Şit (a.s)'a Hak teala elli sahife indirmiştir.Bu sahifelerin indirilişinin rüya ile olduğunun kaydı hadislerde mevcuttur.
İdris (a.s)'ın yazı yazması,elbise dikmesi yine Hak Teala'nın bahşettiği rüya ile olmuştur.
Hz.Nuh(a.s)'a gemi inşa etmesi için gelen emir gene rüya ile bildirilmiş,hatta nasıl inşaedeceğinin talimi de rüyada öğretilmiştir.
Hud (a.s) ,Ad kavminin felakete düçar olacağını rüya vesilesi ile öğrenmiş,ve kavmini tevbe etmesi,böylece tedbir alması için defalarca ikaz etmiştir.
Diğer tüm peygamberlerde nübüvvetin bir parçası şeklinde Hakk Teala'nın peygamberlerine öğretisinde rüya etken rol oynamıştır.
Bu gün bile bir kimse olacak bir hadiseyi "rüyamda gördüm" diye ifade etse insanlar şaşırmazlar.Çünkü rüyada her şey mümkündür. 

DÖRT İNSAN MERTEBESİ

İnsanlar dört kısımdır.
Birinci kısım; mevcudatı halk olarak görürler.Yaratılmışları Hakk'ın gayri görürler.Bunlar mahcublardır(perdelilerdir).Alemi surette bir savaş ve niza görürler.
İkinci kısım insanlar; mevcudatı Hakk'ın gayrı görmezler.ve Hakk'ın aynı bilirler; bunlara "muvahhidin" derler .Bu taife alemi şehadetteki bu niza-ı suriyi,Hakk'ın sanatlarının tecellisi olarak telakki ederler.
Üçüncü taifeise;nazarlarından hem Hakk hem halk sabit olur; fakat ahkamı Hakk ile ahkam-ı halk arasını tefrik edemezler.Onlar hayret içindedirler.Mevcudata Hak mı, yoksa halk mı desinler bir hükmü kati veremezler.Bunlar ehli hayrettir.bunların mertebesi evvelki iki taifeden yüksektir.
Dördünca taife , mevcudatı bir vecihden Hakk, ve bir vecihten halk görürler ve ayniyetin vücudu ile beraber Hakk ve halk arasında tegayür ve imtiyaz-ı itibari-i nefsül emriyi  ve her ikisinin ahkamını mülahaza ederler ve abd, abd ve Rab de Rab derler vebunlar "muhakkikin" taifesidir ve bu mertdebe marifetin nihayetidir.

BU ALEMDEKİ ZITLIKLAR

Gül, dikenden doğar.Yani gül ve diken asılda müttehid ve zuhurda ve surette birbirine mugayir ve muhaliftir.Alemi surette gül makbul ve diken mezmum(kötü)dür.Gül güzel kokusu ile koku duyumuza hoşluk verir iken diken ise ellerimizi yırtar,parçalar,Vazifeleri başka başkadır.Bunun gibi müminler ile kafirler aslında müttehid oldukları halde,zuhurda ve surette birbirinin zıddıdır.Bu ihtilaf ve zıtlık, vücud-ı vahid-i hakikinin esma ve sıfatının asar ve ahkamıdır."Yahud bu cenk değildir;hikmet içindir, eşek satanların nizaı gibi.Eşek satıcıları birbirleri ile niza içinde gözükselerde aslında müşterinin dikkatini celb için kavgaya tutuşmuş görünür.Hakikatta niza ve cenk yoktur.
Yahutta bu zıtlık ve cenk ,Vücud-i Hakiki Hakk'ın ,vücudu izafi aleminde kendi şuunatı ilahiyyesini seyirden ibarettir.Bu tecelliyatın seyri , arifleri hayrette bırakır.Seyr-i fillahın nihayeti yoktur.

TEVHİD NÜKTELERİ

Tevhid nükteleri'ni Allah adamları söyler.İnce konuları ihtiva eder.Ehli olmayanlar bu nükteyi söylerken çok dikkat etmelidirler.Naz ehline ait if aderdeki incelikler avamın ayağını kaydırabilir.
Bu varlık aleminde tecelli etmeden önce Hz.musa ile Firavun'un birlikte idi.Henüz küfür ve imanın gerçekleştiği "emri teklifi" gerçekleşmemişti.Vücudu mutlakta iken ikisi bir idi.Aslı hakiki mertebesinde birlikte idiler.
"Her şeyin hayatı sudandır"(Enbiya 21/30).Zeytin ağacı sudan gelişir.ancak zeytin ağacından oluşan zeytinyağı su ile imtizaçetmez.Yağ suya karışmaz.Zıtlık,şekil,renk,suret aleminde ortaya çıkar.
Hz.Musa (a.s) kavmini kardeşi Hz.Harun'a emanet edip Tur dağınagittiğinde kavmiiçinde bulunan Samiri isimli birisi kavmini sapıtmıştı.Samiri'nin de adının Musa olduğu rivayetedilir.Samiri,Hz.Cebrail'in bastığı yeri görmüş , kuru toprağın birden yeşillendiğini müşahede ederek oradan biraz toprak almış,İsrailoğullarının Mısır'dan çıkarken yanlarında getirdiği mücevheratı eriterek onun içine bu toprağı katarak meydana gelen eriyikten bir buzağı heykeli kalıbı dökmüş ve akabinde bu heykelden ses çıkmaya başlayınca "İşte bu Musa'nın unuttuğu ilahıdır" demiş.Bu hareketi üzerine kafir olarak kavminden kaçmıştır.İnsanlar kendisine yaklaştığında vücudu müthiş derecede titreme illetine müptela olunca insanlardan uzak bir şekilde yaşayarak can vermiştir.Bu manayaişareten arifin biri ,şu beyti söylemiştir:
"O Musa'yı ki Cibril terbiye etti,kafirdir; ve o Musa'yı kiFiravn terbiyeetti,mürseldir"



20 Ocak 2019 Pazar

TABİAT HADİSELERİ

Hatay7a son elli yılda görülmeyen derecede yağmur yağması nedeniyle amik ovası sular altında kalmış,Hatay hava limanına özel araçların girmesi yasaklanmıştı.2023 yılı için Müceddid-i din'in geleceğin belirten Necib Sultan'ım tabiat olaylarındaki aşırılıkları işaret olarak telakki etti. ve bana sordu:"Amerika Mümbiç'ten çıkacak mı?.Ben çıkmayacak dedim.Zira PKK yı bu kada reğitip,silahlandıran amerika,Barzani il petrol anlaşmasını yaptıktan sonra suriyeyi ve Irak'ı terketmez dedim.Sustu."Tayyibin bir düşündüğü var " dedi."Bakalım" diyerek sükut etti.Ne olduğunu sormadım.Ancak Hatay siyasetindeki adayların belli olup olmadığını sordum.Büyükşehir haricinde iki parti de adaylarını belirlemedi deyince düşündü"Hatay'ın yükü ağır yahut ağırlık Hatay'da diye "bir kelime kullandı.

HUZUR HAKKI ALMAK

Necib Sultanım anlatmıştı:1960 İhtilalinden  sonra Valilik yapan zat il encümen azası olarak dernek başkanlarını davet etti.Encümen üyeliklerine kaydettiler.Bende iki üç derneğin başkanı olduğum için benide yazdılar.Peryodik olarak toplantıya gidilmekte idi.Toplantı sonunda "huzur hakkı" nam altında kişilere yirmibeş lira para ödenmekte idi.Ben o parayı almadım.En son toplantıda bana,toptan bir belge imzalattılar ,güya tüm huzur haklarını almışım gibi.Yalnıs posta ile benim hesabıa yirmibeşlire göndermişler.Ben bu para ile o zama nithal olar bir ayakkabı aldım.Bir iş vesilesi ile Ankarayagittim.Erntesi gün ayakkabıyı giydiğimde ayağımı sıkmaya başladı.sabrettim.ayakkabıyı birisine veri p yeni bir ayakkabı almak aklımada gelmedi.Ertesi gün İskenderun'a göndüm ayakkabıyı dükkanda çıkarttım başka ayakkabılarımdan birisin giydim.Dükkanın bir dolabında benim yedek ayakkabım ,yedek elbiselerim bulunur idi.Şu andaki Atatürk heykelinin bulunduğu yerde eskiden bi riskele vardı.gümrük işlemleri bu iskelede yapılmakta idi.gezinti için gittiğimde iskelenin bir ucunda bir gençdenize düştü,hemen yazıları suya atlayarak onu kurtardılar.adam kıyıya geldi her tarafı ıslanmıştı. Nerelisin dedim.Mersin'den geldiğini çalışmak için buraya geldiğini ama iş bulamadığını söyledi.Ben genci dükkanıma getirdim.Benim elbise ve ayakkabımın bulunduğu dolabı açtım üstünü bunlarla değiştir ,şu parayı da al dedim.Genç benim yeni elbiselerimi ve ithal ayakkabımı giydi,parayı alarak vazgeçerim diye koşarak gitti.
(bana dönerek) devletten huzur hakkı nam altında bir şey almayacaksın dedi.

NECİB SULTAN'DAN

İskenderun'da yoğurtçular pasajı denilen bir yerde genellikle süt ürünlerini satan dükkanlar bulunurdu.Pazar cuma günü idi.Dükkanda iken Abacılar köyünde oturan iri yarı benim "Dağlar aslanı" diye lakap taktığım biri on kila taze yağ getirdi.dedi ki,pazara gittim esnaf ağız birliği etmişcesine dokuz lira verdi,ben on lira istedim vermediler.Bende onlara satmadım sana dokuz liraya veriyorum dedi.Ben içimden ihityaç olmasada zuhurat dedim.Parasını vereyim dediysemde sonra alırım dedi gitti.Arkasından assubaylık yaparken ek iş olarak balcılık yapan birisi geldi.Kaliteli bal ürettiği için o zaman bu ballarını hilton oteline gönderiyordu.Elinde on kg bir teneke bal dükkana getirerek Necib usta bu balı al dedi parasmını sonra alırım diyerek tenekeyi bıraktı gitti.
Yaz vakti yağ ve balı yüklendim eve götürdüm.Hanım baktı yaz günü bal mı yenir dedi.Buzdolabının olmadığı bir zamanda on kilo terayağına ne gerek var niçin aldı n diye söylendi.Ertesi günü bunlar bizim akrabamız olan kişiler idi.Hacca gitmek için gelmişlerdi.Ozaman tüm hacılar İskenderun'da toplanmakta pasaport v.s işlemleri burada yapılıp,gemiyle gidilmekte idi.işlemlerinin bir hafta süreceğini beyan eden bu iki akraba bizim eve misafir oldular.Hanımın yüzü asık.akşam üstü gelen misafire bu saatten sonra ne yemek yapacktı.Evde iki tane gazlı ocak vardı.Birisi ses çıkartan gazlı ocak ki fiyatı on lira idi.Diğeri ses çıkartmadığı için onbeşlira idi.Misafirlere akşam namazından sonra kalacakları odaya aldım.Misafirler bana:"Bize hiç bir yemek hazırlığı yapmayın biz sadece taze yağ ile bal yiyeceğiz dedi.Bende hanıma söyledim.yemek telaşından vazgeçti.Bu misafirler kaldıkları yedi gün boyunca gece kaldıkları odada sesli zikir yapmakta idiler.Sabah namazına da Kaptanpaşa camisine gitmekte idiler.Misafirlikleri boyunca sadece taze yağ ve bal yiyerek almış olduğum bal ve terayağını bitirdiler.

NECİB SULTAN'DAN-ADANA ZİLLİ BABA

Bir işi devamlı yapanların ara sıra o işi bırakıp dinlenmeleri gerekir imiş.Bende bir gün dükkandaki işleri kalfalara bıraktım.bir taksi dolmuşu ile Adana'ya gittim.Küçük saatin berisinde üç tarafı yol olan bir parkta oturuyordum.Karşımdaki bankta bir genç oturuyor kendi kendine konuşarak sövüyordu.Elimle işaret edip yanıma gelmesini istedim.Asabi bir şekilde ne var dedi.Cebimden o zamanki kağıt paraların en yükseğini çıkartıp bana bir sigara alırmısın dedim.Adama paraya baktı ,bana baktı gitti.o gittikten sonra ben parkın beni görmeyecek bir köşesine çekilip adamı islemeye başladım.Adam birazdan elinde sigara paketi  ile geldi.etrafa baktı ben yokum.elindeki sigara paketine ve paraya baktı.Benim gittiğimi anladı.ağzı ile sigara paketini yırtarak bir sigara çıkardı.Yaktı.Sigarayı iki nefeste bitirdi.parayı cebine koydu gitti.Birazdan para üzerinde ziller takılı olduğu halde Adana'nın sembol meczublarından Zilli Baba parka geldi.Benim önümde durarak beni takip et dedi.Zilli Baba önde ben arkada tam iki km yol yürüyüp,belediye garajının yedek parça yahut hurda artıklarının konduğu bir yere geldi.burada kulubemsi bir barınağı vardı.bana ağacın dibine otur dedi.bir müddet oturduktan sonra "şimdi gidebilirsin" dedi.O zamandan sonra bir çok defa ziyaretine gittim.Hak teala bu zata bir marifet vermişti:Çocuğu olmayan kadınlar kocaları ile beraber ziyarete gidip çocuk olması için dua istediklerinde mübarek "At bana bir göbek,al sana bir bebek"diyerek bu marifeti ona lütfetmiş idi.Onun dua ettiği tüm karı-kocanın çocuklarının olduğu sayısız kez tecrübe edilmiştir.Bugün ise Seyhaüzerindeki köprüden geçilip Demiryolunin kuzey kısmındaki bulvardan Valilik tarafına gidilirken Beldiyenin garajolarak kullandığı yerde türbesi mevcut olup,görevli elamanlar türbe ziyaretine gelen özel araçlara izin vermektedirler.Türbesinin yanında çok büyük bir okaliptüs ağacı mevcuttur.Türbedarı bir kadındır.Çocuğu olmayanlar için şifa merkezidir.

NECİB SULTAN'DAN-YEMEK YEDİRMEYENİN YEMEĞİ YENMEZ

"İskenderun'da terzilik yaparken (1952-1969) yanımdan onbeş'e yakın kalfa çalışıyordu.Vğle vakti öğle yemeği için herkes evlerine gidip geliyordu.Belki elamanların evlerinde yeterli imkanları yok diye Sonra bir uygulama başlattım.Filan lokantada sulu yemek istiyorsanız öğle yemeğinizi oradan yiyebilirsiniz.Kebab isteyenler filan lokantaya gidebilirler.tatlı canı isteyenler ise bitpazarının köşesinde iki kardeşin işlettiği filan tatlıcıdan yiyebilirler diye.Cumartesi günü olduğu vakit lokantacı,kebabcı,tatlıcı gelir haftalık hesapları getirir öder idim.Bu bir kaç sene böyle devam etti.beş günü tatil olan bir bayram'a tesadüf ettiği için elamanlar bir gün çalışıp diğer günlerde evlerine veya memleketlerine gitmişlerdi.hafta sonu bu üç esnafta bana hesap getirdiler.Halbuki o hafta içinde elamanların yemek yememeleri gerekiyordu.çünkü dükkan kapalı idi.gelen esnafa bir şey demedim ben dükkanınıza uğrarım dedim.Çalışanlara hafta içi yemek yeyip yemediklerini sordum .Yemedik usta dediler.Ben dükkan sahiplerinin yanına gittim.bana günlük defteri gösterdiler yemek yenmiş gibi gösteriyordu.Ben esnafın hesabını ödedim ve esnafa herkes kendi yediğinin hesabını versin deyip,gençliğin verdiği kızgınlıkla yemek uuygulamasını kaldırdım.Yanlmış yapmışım.Beni ziyarete gelen bir Allah dostu var idi.ara sır uğrardı.Geldiğinde öğle yemeği vakti idi."Sultanım beraber yemek yiyelim" dedim.Bana asabi bir şekilde "Yemek yedirmeyenin yemeği yenmez" diyerek gitti.Pişman oldum.Uygulamayı tekrar başlattı isem de bu sefer kalfalar yemeğe gitmediler.

18 Ocak 2019 Cuma

MURTAZA AZİZ'den

Torununun çocuğu Av.İsmail Başar anlattı:Karakese köyünde camide bir vakit namazını cemaatle kılan Murtaza hoca,namaz akabinde cemaate "Arkadaşlar namazınızı tekrarlayın!" der.Cemaat şaşırır.Ancak cemaat Murtaza Hoca'nın boş konuşmadığını bildiği için namazlarını yeniden kılarlar.Namazdan sonra Murtaza Hoca ,caminin genç imamına dönerek"Sen de namazda iken düşündüğün o kadınrla evlen" der.Gerçekten de genç imam gnlünde olan o kızı istetir ve onunla evlenir.Murtaza Hoca'nın bu sözünden ,namaz esnasında imam efenhdinin,kalbinde talip olacağı kızın meselesinin olduğu anlaşılır

NEFSANİ SIFATLARLA BU ÖMRÜ TAMAMLAMAK

Nefsani sıfatlar,ahirette kötü suretlere bürünmüş yaratıklar olarak kişiye azab eder.Keza bu sıfatlar,dünya hayatında da kişinin başına türlü belalar getirir.Mürşidi Kamil olanlar nefsi emmare sahibi müridlerini terbiyelerine alıp onların ahvalinde tasarruf ederek kötü ahlaklarını düzeltir bu suretle nefisleri yüzünden dünyada ve ahirette belalara uğramaktan korumuş olur.

GERÇEK ALLAH ADAMLARI

Gerçek Allah adamları dünyevi maldan üryandır.fakrü zaruret içindedirler.İlim ve mal her ayıbı örterler vefakr ve cehil her bir ayıbı ızhar ederler"hadisi vardır.Zira içinde ilim isteği olanlar alime muhabbet ederler veiçinde zenginlik isteği olanlar zengine muhabbet duyarlar.Bir şeye muhabbet duymakla o kişideki kusuru görmeye mani olur."Senin bir şeyi sevmen kör ve sağır eder" buyrulmuştur.Fakir ve cahili sevmedikleri cihetle , herkes daima onların kusur ve ayıplarını görür.

YALANCI ŞEYHLER

"Keramatı kendinden menkul" diye bir kelam vardır.Manevi olarak bir konumda olduğunu iddia edenler için kullanılır.Zira zahiri makamları nasıl üst amirler verirse,yahut seçim dediğimiz bir usulle halkın çoğunluğunun görevlendirdikleri verirse,manevi makamları da Hakteala,peygamber ve Evliya hazretleri verir.kişinin kendi konumunu belirterek bir iddiada bulunması yalancılıktır.Mesnevi-i şerifin bir çok yerlerinde sahte şeyhler konusunda ikaz,sitem ve ihbarat vardır."Değerli olanın sahtesi olur" sözü gereğince maneviyatı , dünyalık toplamak,şöhret olmak uğruna kullanan tipler her devirde olmuştur.Bunlarateslimi nefs olanların hem vakitleri hemde dünyalıkları ziyan olmuştur.Bu yalancıların hali ,para kazanmak için havass ile yılanları tutup oynatan kişilere teşbih olunur.Velakin bu yalancı kendi mağlubiyetini hazırlar.Zira maneviyatlaaldattığı müridler mazlum olur,yalancı şeyh zalim konumunda kalır ki ;"Zalimin rişte-i ikbalini bir ah keser/Ma'ni-i rızk olanın rızkını Allah keser".Yalancı şeyhe(Şeyhi müzevvir) aldanan müridlerin iç dünyaları der ki:"Ey şeyhi müzevvir,Allah'ın ismi ile zikrederek tarikat namına beni aldattın ve beni mertebe-i ruhaniyyete ulaştıramayıp tabiat zindanı içinde bıraktın;fakat ya benim kalbimin saflığı yara açarak senin canının damarını , yani canının hassa-i saadetini keser; veyahut seni de benim gibi dünyada tabiat zindanı içine ve ahirette ise habsi hasret içine götürür.

KANAAT NEDİR?

"Kanaat,tükenmez bir hazinedir"sözü Efendimiz (SAV)'İN BİR hadis-i şerifİdir.Kanaat, alıştığın şeyin yokluğu zamanında nefsin sükutudur.Binanaleyh zenginlik vaktinde gönül nasıl mutmain ve sakin olursa, o hale kanaat derler.Eğer iflas halinin içinde kalp sıkıntı ve elem duyarsa , bu kanaat değildir.

17 Ocak 2019 Perşembe

"AK AKÇE KARA GÜN İÇİNDİR"DİYENLERE

Hakk  yolunda malını infak etmeyip biriktiren ve "ak akçe kara gün içindir" diyenleri ya hadiseler  yahutta varisler beklemektedir."Cimrinin malını hadise veya varise müjdeleyin" şeklinde hadisi şerif vardır.Çünkü cimrilik edip mal biriktirenin mal varlığına zahiri hadiseler musallat olur.bunlar yangın,hırsızlık,çürüme,böceklenme gibi kevni hadiselerdir.Keza cimriye veyaailesine musallat olan hastalıklar nedeniyle malını tıbbi çare uğruna harceder.Hakk yoluna infak edilmemişy bir malın ahiretede faidesi yoktur.Çünkü,cimrilikte Hakk Teala'nın lütfunaitimad etmeyi unutup malına güvenmiştir.

SEÇİM PROPAĞANDASINA HARCANAN PARALAR

iSTER DEVLETİN MALI OLSUN İSTERSE ADAYIN KENDİ EMVALİ FARKETMEZ.Nimet olarak verilen her şey Allah'a aittir.Kişi yahut kurum emanetçidir.Bu nedenle harcamasından ve sarfından sorumludur.Bu harcama heva ve heves yönünde yapılırsa(seçim kazanmak için) manevi hiçbir karşılığı yoktur.Adalet temin ettiğini iddia eden isyankar bir köle padişahın malını isyancılaradağıtması gibidir.Bu Hakk'a yakınlık olmayıp,Hakk Teala'nın gazabını celbeden bir davranıştır.Bu nedenle mümin namazda daima:"İHDİNASSIRATEL MÜSTAKİM" der."Ya Rab! Bizi doğru yola ilet".Zira doğru yolu görmek hakk'ın inayetindedir.ve "sırat-ı müstakim'i" bulmak kolay şey değildir."sıratı müstakim" ölçülü,olma,dengeli olma,orta yoldur.orta yolun bir tarafı ifrat vediğer tarafı tefrit olup her ikiside Hakk indinde mebğuzdur(sevilmeyendir).
Para vermek cömerde layıktır.Can teslim etmek aşıkın cömertliğidir.Hak için ekmek verirsen sana ekmek verirler;Hak için can verirsen , sana can verirler.Çınar agğacının teneffüs etmesini temin eden yaprakları dökülsede Hak teala onun gıdasını ve teneffüsünü bir başka şekilde temin eder.

İKİ MELEĞİN DUASI

bUHARİ,nESAİ VE mÜSLİM İSİMLİ SAHİH HADİS KİTAPLARINDA eBU hÜREYRE (R.A) HAZRETLERİNDEN NAKLEDİLEN BİR HADİSİ ŞERİFTE Hak teala'nın iki meleği her gün latif nida ederlermiş:Ya Rabbi infak edenleri tok tut.sarfettikleri her kuruşlarına yüzbin bedel ver.Ya Rabbi dünyada cimrilere ziyan içinde ziyan ver".
Bir çok imsak(vermemek),infaktan iyidir.Hakk'ın malını ,Hakk'ın gayrısına vermemek gereklidir.Hakk'ın nimet olarak verdiği malı,Hakk Teala'nın yasakladığı yerlere sarfetmek kötüdür.Kafirler mallarını Hakk7ın emrettiği yere değil,kendi heva ve heveslerinin emrettiği yerlere sarfettikleri için bu sarfları övgüye layık değil aksine zemme layıktır."Malın hayırlısı,Allah yolunda sarfolunan şeydir" HADİSİ ŞERİFTİR.eNFAL SURESİ 8/36 ayetinde:"Muhakkak küfr eden kimseler , halkı Allah yolundan alıkoymak için harc ederler.İmdi onlar yakında infak edeceklerdir; sonra o infak onların üzerine hasret olacaktır; sonra da mağlubdurlar."
Bugün siyasi iktidarlar,güç ve nimet ellerine geçtiği vakit,kendi iktidarları devam etsin diye devletin emvalini bir takım düşüncelerle halka dağıtırlar.Ancak bu dağıtımda murat vemaksat Hakk'ın memnuniyeti değilde kendilerine oy versin düşüncesi olursa bu ayetin kapsamına girerler.Hakk Teala'nın sözleri mutlaka her devirde tecelli eder.Vazifeleri sosyal medya üzerinden algı operasyonu yapmak olan trollere dağıtılan para'nın Hakk Teala yanında asla değeri yoktur.Bu tür infak geri tepecek ve infak ödene mağlubiyet olarak dönecektir.

16 Ocak 2019 Çarşamba

GÜNAHTAN BETER TEVBE

"GÜNAH YAPTIM;TEVBEM GÜNAHTAN BETER OLDU; ZİRA BU TEVBEDE ÜÇ BOŞ DAVA VARDIR Kİ ,VARLIK VE VÜCUD DAVASI  VE KUVVET VE FİİL DAVASIDIR.HALBUKİ ALLAH kURAN-I kERİM 'DE HAREKET VE KUVVET ANCAK ALLAH İLEDİR ,BUYURUR."

İNSANDAKİ ENGELLER

Kamış, boğum boğumdur.Kamıştaki boğumlar delinmediği müddetçe neyzenin üfürmesinden seda çıkmaz.Geçmiş endişesi ve gelecek kaygısı kamışın boğumları gibi insanın kalbini ve lisanını kapatır.İnsanın içinde bu gamlar bulundukça Hakk'dan onun kalbine feyz gelmez ve lisanından marifi ilahi sedaları çıkmaz.

MUCİZE VE AKIL

Akıl kendi tavrı dairesinde gördüğü her şeyi ,harika gösterilmesine hacet olmaksızın kabul eder.Peygamberin şeriat tebliği akla aykırı olduğu için Peygamberan hazeratı harikalar ve mucizeler göstermek mecburiyetinde kalmışlardırBu mucizeyi gören beşer bildi ki  tavrı aklın arkasında bildikleri alemden başka alemler vardır.İnsanın tasarrufundan dolayı vahşi hayvanlar ve cinler ıssız mahallere ürküp kaçarlar.

ZAFER'İ KİM TEMİN EDER?

Kumandan askere zafer temin eder.ve bu kumandan usulü ehli din içinde vakidir.Acaba ehli dinin kumandanı kimdir? diye sorarlarsa görme kuvveti olandır ki hakiki görücü,"ferdi muhammedi" olan "Kutbül aktabdır".Zira o cihanın gözbebeğidir.Evliya-ı kiram ise ona tabi olanlardır.Ehli din için nefis ve şeytan ordularına karşı zafer temin eden o zatı şeriftir.Zahirde körlerin geçimini gözü açık olanlar temin eder.Aksi halde körler açlıktan ve susuzluktan ölürler idi.

2023 KUTBU ZAMANIN VAKTİDİR.

HAK TEALA BU TARİHTE ZAHİRLE BATINI CEM EDECEKTİR.VAKTİN SAHİBİNİN ZAHİRDE İDARECEĞİ OLACAĞI BİR ZAMAN GELMEKTEDİR.KUTBU ZAMININ DELİLLERİ YAKİNE MÜSTENİD OLACAĞINDAN TÜM ŞÜPHELER YOK OLACAKTIR.

VEHMİN TESİRİ

eHLİ TAKLİD AKILLARINA İTİMAD EDEN ZAHİR ALİMLERİDİR.Cüz'i bir vehim,binlerce ehli taklidi şüpheye düşürür.ve şüphe nedeniyle ayetleri tevil yoluna giderler.Peygamberi taklid edenler kendi vehimlerinin tesirinden azadedir."Onların çokları zanna tabidir.muhakkak zan Hakk cihetinden bir şeyi müfid olmaz"(Yunus 10/36).Şeytan,onalrın kalbine ufacık bir şüphe düşürür Aklın yokmu? hiç cansız,bitki,hayvan konuşur mu?Bunlar hurafat diyerek bir vesvese verir.Körün değneğine dayanması gibi akıllarına ve aklın delillerine dayanan bu insanlar baş aşağı düşerler.

EŞYA'NIN KONUŞMASI

Kelam HakTeala'nın bir sıfatıdır.Vücud tek olduğu için yaratılan her şeyin konuşması vardır.Ancak Hak Teala'nın her tecelli mertebesindeki suretler sonsuzdur ve hepsinden konuşan Hakk'dır.Bitkilerde bu konuşma batındır.Hayvanatta nakıstır insanda kamildir.Eşyadaki bu konuşmayı ancak sır kulağı duyar.Sır kulağı kapalı olanlar insanın kelamının zahirisini işitir.Bu nedenle insandaki inkarın nedeni cehalettir.

HİKMET GEREĞİ

Hakteala hikmete binaen bazı kullarının dünyanın imarı hususunda vazife verir  ve onlara dünya sevgisi musallat olur.Bazılarına da inayeti ezelliyyesi gereğince marifeti ilahiyesine tahsis eder ,onların kalblerine kendi muhabbetini verir ve bu kişiler dünya işlerine karşı umursuz kalır ve dünyadan sadece ihtiyacı kadar istifade eder."Kim ki ahiret harsını isterse ,onun harsında ziyade ederiz; ve kim ki dünya harsını isterse ,ona o cinsten veririz;ona ahirette nasip yoktur"(Şura 42/20)

HANNANE DİREĞİ

HakTeala'nıın sesini yaratılan her şey işitir ve anlar.Bu konuda Hz.Mevlana Efendimiz Mesnevi-i şerifte "Hannane direğinin" kıssasını anlatır.Buhari ve Nesai ve Ebu Davud isimli sahih hadis kitaplarında Hz.Cabir'den rivayetedilen hadis-i şerifde geçer.Resululul h(sav),bir hurma direği üzerine çıkarak cemaata hutbe irad ederdi.Cemaat çoğalınca hitabet için daha yüksekce bir yer ihtiyacına binaen bir mimber inşa edildi ve Efendimiz (sav) o mimberin üzerine çıkınca ,mescid içinde bir inleme sesi işitildi ve kuru hurma kütüğünün bir çocuk gibi ağladığı ve feryad ettiği duyuldu.Efendimiz mimberden inerek o kütüğü kucaklayarak sakinleştirdi.Niçin ağladığnı sordu.Hurma kütüğü,"Sen benim üzerime çıkıp hutbe verir idin.Şimdi benden ayrıldın başka yerde duruyorsun.Ayrılığından ağlıyorum" diye cevapverdi.Bunun üzerine Resulullah (SAV) kütüğe buyurdu ki:Dua edeyim.İstersen Hakk Teala seni yemyeşil bir ağaç haline getirsin ve tüm insanlar meyvelerini yemek için gelsin.İstersen cennette bir ağaç olarak bulunmayı Hak Teala sena nasip etsin" deyince ağaç cennette bir ağaç olarak dirilmeyi istemiştir.Bu kütüğü Resulullah (sav) yere gömmüştür.Sütunu hannane denen bu direğin türcesi:"İnleyici direk"tir.Cansız bir ağaç parçası dahi Resulullah'n ayrılığından feryad ederse konuşan,işiten,gören biz insanlar olarak Peygamber'e özlem duymamız gerekmez mi?

15 Ocak 2019 Salı

AKP MOLA TAŞI MI OLACAK

Eskiden hamallar sırtlarındaki küfelerdeki ağır yükleri taşırken yüklerini bir yüksek taş üzerine koyup durarak dinlenirlermiş ve o taşlara "mola taşı"derler imiş.Osmanlı'dan sonra İslam dünyasının temsilciliğini yapan insanımız bir asra yakın zamandır aşağılandı.Yük dediğimiz Hilafet,Meclise devredildi.Başkanlık sistemine geçilmesiyle yükün taşınması çokluk üzerinden tekli şahsa döndürüldü.Ancak bu yükü kaldırmaya yardımcı kişiler ,zenginliğin ve ihtişamın sarhoşluğuna garkoldular.Yük mola taşının üzerinde ve sırtlanacak bir babayiğit'i bekliyor.
Bu Babayiğit,Hakk'dan aldığı sonsuz güç ile "İncirliği kapattım" diyerek restini,"Ayasofyayı açtım" diyerek manevi gücünü,"Faizi,Kumarı,içkiyi yasakladım" diyerek maddi gücünü gösterecektir.

MESNEVİ-İ ŞERİFTE VUSLATLA ALAKALI KULLANILAN BEŞERİ KAVRAMLAR

Hz.Piur Mevlana efendimiz,Hakk7a vuslat olayını anlatırken Arus  "Gelin" kavramını kullaanmıştır.Gelin yüzünü herkese gösterir ama halvet'te yalnız güvey bulunur demiştir.Hz.Pir bu tabiri kullanırken "Aşk ve can, her ikisi gizli ve mesturdur;eğer onu arus tabir edersem ayıp seyledim sanma.Miracda Efendimiz Sav 'in Hakk7a yakınlığı ifade edilirken ayet "İkiyay kadar, yahud daha yakın oldu"(Necm 53/9 buyurmaktadır.Eğer bu söylenen sözler ayp olmuş olsa idi Hakk Teala onabu söz söyletmezdi.Çünkü peygamber varisleri kendiliklerinden konuşmazlar.
Aşkın gayrini görmeyen kimse , ayb olur.Alemi surette  ve kendi nefsinden sarhoş olmuş kimse  ortada hep ayıp ve kusur müşahede eder.Görüşü noksan olan kimsenin kendisi baştan aşağıya ayıp olur.Suretperestlikten ve nefsin sıfatından kurtulmuş kimsenin vücudnda temiz olan ruh hakim olduğu vakit nazarında kainattahiçbir ayıb ve kusur kalmaz.Batılı da kendi dairesinde hak görür.Çünkü Hak teala'nın isimleri tecelli etmektedir.İbni Arabi'nin mürşidi Ebu Medyen-i Mağribi hazretleri buyurmuştur:"Batılı kendi tavrındainkar etme; zira o da Hakk'ın zuhuratından bir cüz'dür."  Mümin ismi Hadi'nin mazharı olup ondan hayır vehasenatlar zuhur eder.Kafir ise ism-i Mudill'in mazharı olup ondan günah ,şer,seyyiat zuhur eder.Hakkteal onların iman ve küfre olan meyillerini kabul eder ve fiillerini halkeder.
Küfür dahi Halık'a nisbetle hikmettir; bize nisbet ettiğin vakit, küfür afettir.Hak Teala'nın bu isimleri, bir hikmete müsteniden zuhur etmiştir.Çünkü "Ve biz semayı ve arzı ve onların arasındakilerini batıl olarak yaratmadık"(Sad 38/27) buyrulmuştur.
Hz.Pir sözleri arasında aşkın galebesinden dolayı ifadeettiği bir sözdeki ayıb ve kusuru  için sebze alırken terazide birlikte tartılan sebzenin çöpünebenzetmiştir.Mesela bir Kg ıspanak alsan sapları ile tartarlar.

14 Ocak 2019 Pazartesi

YASAKLIK NEDENİ

Şeyh Ahmed-i Hani,tasavvuf şeyhi idi.Kürttü.Muhammed ve Zeynep isimli iki şahsiyet üzerine bina ettiği ,Tıpkı Leyla Mecnun,Kerem ile Aslı,Ferhat ile Şirin hikayeleri  gibi derinliğinde tasavvufun anlatıldığı bir eseri kürtçe olduğu için yasaklanmıştıKürt dilinde bu eser kısaltılarak "memozin" olarak anılmıştır.Osmanlı ile Cumhuriyet türkiyesinin farkı.Boşnak olan  Sokollu Osmanlının iki numaarasına kadar yükselirken,Türkiyede doğmuş,Bosnayı ve Boşnakçayı dahi bilmeyen bir Prefesörün, sırf boşnak olduğu için Üniversitedeki akademik kariyeri ötelenmiştir.Osmanlı nire, biz nire.

GAFLET TARİFİ?

Gaflet odur ki sonunu düşünmek istemeyip tüm gayretini dünyanın imarına hasredip,kişi yaşadığı müddetçe nefsin zevkini tatmin için meşru gayri meşru farketmeksizin istifade etmek içinher hususta nefsini düşünüp Hakk'dan gafil olmaktır.Bu taife hem Allah indinde hemde inançlı insanlar nezdinde olumsuz insanlardır.Bu taifeye ahmak denilebilir."Eğer ahmaklar olmasa idi , dünya harab olurdu" hadisinin muhatabıdırlar.Ayıklık odur ki Hayatın sonrasını düşünürken hayata lazım olacak dünyevi işleri de yapmaktır.Ayetin buyurduğu gibi :""Rical vardır ki , onları ticaret ve alışveriş Allah'ın zikrinden meşgul etmez"  (Nur 24/37)
Ayıklık ruhaniyet aleminden gelir.Eğer ayıklık galip gelirse bu dünya alçalır.Güneş gibi ısıtıcı olan ayıklık,hırs buzlarını eritir, su haline gelerek dünyanın kirlerini temizler.

DAĞI GÖRÜP DAĞDAKİ MADENİ GÖREMEMEK

Bir ayetin yahut hadis-i şerifin yahut kelamı kibarın zahirisinigörüp altındaki batını,hakikatı,madeni görememektir."İlkbahar soğuğunu ganimet addedin;zira ağaçlarınıza ne yaparsa, bedenlerinizede onu yapar; ve sonbaharın soğuğundan kaçının;zira ağaçlara ne yaparsa , bedenlerinize de onu yapar" hadisi şerifinin rivayet edenler hep bunun zahirisini anlamış ve anlatmışlardır.Bunu anlatanlar dağı görmüş amaiçindeki madeni görememiştir.
Sonbahar Hakk'ın indinde ve ehli hakikat yanında nefis ve nefsin galebesidir.Bu galebe kişiyi,Hakk'dan uzaklaştırır.Hevayı nefisten kurtulmuş olan akıl ve  can ruhaniyyeti anlama kabiliyetine sahip olduğu için bahardır.Bu nedenle arifler derler ki Nefis diri oldukça gönül ölüdür.ve gönül dirildiği vakit de nefis ölür.
Her insanın vücudunda , dünyevi maişetini kazanma konusunda cüzi akıl vardır.Bu cüzi akıl,gaybe ilişkin hususları idrak edemez.Ancak bu cüzi akıl seni bir evliya kapısına götürür ise ne mutlu onu rehber kabul et ve onun terbiyesine kendini teslim et.Evliyanın külli aklı,senin nefsini zincirle bağlasın.Akıl nasıl şaraptan sarhoş olursa,bizim cüzi aklımız,evliyanın külli aklından sarhoş olur,onun haliyle hallenir.
Bu hadisi şerifin batınisinden Peygamber ve evliya ilk bahar gibidir,manevi hayata sebebiyet verir.Mürşidi Kamilin acı ve mülayim sözlerini nazara al,duymamazlıktan gelme,o sözler senin dinine yardımcıdır ve ebedi saadetine hizmet eder.

13 Ocak 2019 Pazar

OSMANLININ İSLAMI

Osmanlının islamı,tasavvuftur.Merkezinde tasavvuf vardır.Medreseyi ,Tekkenin hazırlık sınıfı olarak görür.Liiyakat esas olduğundan asla ırki tercih yoktur.Osmanlı Valisi Arnavut,Kürt olması hiç önemli değildi.

HERİKİ YAĞMURDA AYNIDIR

Nisan yağmuru bahar vaktinde toprağa ,nebatata hayat getirir ve yeşillendirir.Sonbahar yağmuru ise ağaçları sarartır ve yapraklarını döker. Halbuki yağmur aynı yağmurdur.Etkileri tamamıyla birbirine zıttır.Evliya-yı Hakk'ın nefesinden kalbleri canlandıran feyizler gelir.İstidadı olmayanlara ise bu nefes te'sir etmez.

KUTBUL AKTAB

Kalbi,Cümle isimlerin ve ilahi sıfatların mazharı olmuş olan insanı kamildir.Su kişi,alemde zamanın sahibi olup hakikatı Muhammediyyeyi hamildir.Cümle aleme ilahi feyizler, kutbun kalbinden tevzi olunur.Varlık ağacının  yegane meyvesidir.Yeryüzünde,Hakk'ın halifesidir.
"Pek ziyade saadet o kimseye ki beni gördü ve iman etti; yine saadet o kimseye ki , beni göreni gördü veiman etti " hadisi şerifi insanı Kamilin Hakk ile bağlantısını ifade eder.Bir mum,yanan diğer mumdan yanarsa hepsi aydınlatır.Bu şekilde yüzlerce mum tutuşturulsa en sonuncusu kendinden öncekilerin vazifesini yapmış olur.Bu nuru ister en son nurdan al istersen en baştaki can şeminden al  hiç farketmez.Şem'i can , Efendimiz (sav)dir.Sonraki mumlar ise onun varisleridir.İnsani Kamil, sendeki hayvani ruhu insani ruha tebdil eden bir kimyadır.Ruhu hayvaninin gazap ve şehvet ateşi ondan söner. 

12 Ocak 2019 Cumartesi

AKPARTİ'NİN MAHALLİ SEÇİMLERİ KAZANMASI İÇİN YAPMASI GEREKENLERİN İLK BAŞI

Cumhurbaşkanının yapması gereken işlerin başında İcra iflas Kanunun ilgili maddesine bir fıkra ekleyerek "Borçlunun,Asgari ücreti miktarındaki maaşının haczedilemeyeceğini yasalaştırmaktır".Bu manevi tebliğ CİMER üzerinden  ilgili makama iletilmiştir.Uyup uymamak kendi ellerindedir.en az onbeşmilyon asgari ücretli çalışanı ilgilendiren bir konudur.Bankaların haczine muhatap olan bu kişiler ömür boyu asgari ücretlerinin 1/4 ü üzerinden borç ödeseler icra takibinin faizine yetmez.Bu nedenle bu yasa değişikliğini hemen yapıp yürürlüğünü de resen geçmişe şamil dosyalar için uygulamaya sokmalıdır.Bu şekilde davrandığında Bankalarıda hizaya sokacaklardır.

ŞEYTANIN KAÇTIĞI İNSAN GURUPLARI

Şeytanın kaçtığı insan gurubunun rahmani olanı Hz.Ömer efendimiz meşrebinde olan ,adil,açık sözlü ve hakkı çekinmeden haykıranlardır.Süfli olanı ise şeytanın yoluna girmiş olup da ileri gidenlerdir ki şeytan bunlardan el etek çekip kaçar.Haşr suresi 16 ayeti:"(Münafıkların, yahudilere müslümanlar aleyhine huruç ve savaşta sizinle beraberiz diye vaki olan iğvaları) şeytanın misali gibidir ki ,insana küfr et diye iğva eder; kafir olduğu vakit  de, ben senden teberri ettim; ben Rabbül-alemin olan Allah Teala'dan korkarım der".
Menfeat kastıyla makam sahibinin eteğine yapışan dalkavuklar, o makam devri bittikten sonra şeytan gibi senden kaçarlar.

LETAFET KALMADIĞI VAKİT

Letafet ve güzellik kalmadığı vakit seni övenler senden kaçarlar.Sen makam sahibi olduğun vakit seni överek gururlandıranlar senin malın ve mevkiin gittiği vakit sana "Bırak şu şeytanı" derler.

DOSTLARIN VE DÜŞMANLARIN ÖVMESİ

Övme ve eleştiride ki zarar vücud için aynıdır.Birisinin acısı sonunda çıkar diğerinin acısı hemen hissedilir.Bu nedenle  yüze karşı birisini öven bir sahabeye Efendimiz (sav) buyurmuştur:Kardeşinin boynunu üç defa kestin".Övme nefsin sevdiği bir haldir.bu övmeden nefis güçlenir kuvvetlenir ve övmeler çoğalıp artınca ucub ve kibir tohumları hemen boy verir.Kişi neticesinde firavunlaşır.Eleştiri ise acıdır.Eleştiriye evvelemirde hased duygusu içinde bulunan , yahut sendekilere tama' edenler yapar.Övme şeker gibidir hemen dilinde tatlılığı hissedilir.Eleştirme ise vücudda kaynatılmış acı müshil ilacı gibi tesir yapar midende ve bağırsaklarında çıkana kadar gurultu yaparak seni rahatsız eder.Şeker yiyen sonunda çıbanlar çıkartmaya başladımı ancak onu doktor neşteri iyileştirebilir.Bu neşter ise Mürşidin perhizidir.

11 Ocak 2019 Cuma

GÜZELLİĞİ MEZADA ÇIKARTMAMAK GEREKİR

İnsan kendi kabiliyetini,güzelliğini,mahretini  deşifre edip halka sunarak şöjhret olmak istediği vakit bu bir anlamda kendi akibetini hazırlamaktır.Çünkü "Muhakkak göz adamı kabre ve deveyi kazana koyar" sözü gereğince insanlardaki hased duygusu  gözlerinden neşet ederek muhatabına büyük zarar verir.

HAKİKAT

Hakikat bir incidir.Anlamayan incinir.

NİMETİN İKİ TÜRÜ

Lokman suresi 31/20 ayetinde "VEESBAĞA ALEYKÜM Nİ'MEHU ZAHİRATEN VE BATINETEN" Allah Teala zahiri ve batıni ni'metlerini sizin üzerinize itmam eyledi" buyrulmuştur.Zahiri ni'metten kasıt insan nesli açısından bakarsak,en güzel şekilde yaratılan vücudumuz ve insana hizmet eden tüm mahlukat(cematad,nebatat ve hayvanat).Batın nimetler ise gayb alemine ait nimetlerdir ki o nimetleri söz ile ifade etmek yeterli bir ifade olmaz.

10 Ocak 2019 Perşembe

MEKKE'DE ÇEKİRGE İSTİLASI

Gelen haberlere göre Mekke'de çekirge istilasından dolayı namaz kılınamamıştır.Bu bir işarettir.Araf suresi 133 ayeti:"Bunun üzerine ayrı ayrı mucizeler olarak kendilerine tufan,çekirge,haşerat,kurbağa ve kan gönderdik.Yine büyüklük tasladılar ve günahkar bir kavim oldular"
Suud'a bir işaret olsa gerek.Zulm devam etmez.Bu nedenle ortadoğuda son vakitler içinde yaptığı gizli işler haddi aştı.Kutsal topraklar aslında işgal altında .2023 sonrası buralar inşallah işgalden kurtarılacak.

ALLAH'LA KUL ARASINA GİRENLER

Bazı tipler şikayet ederler:Kimse Allah ile kulu arasına girmesin.Söz zahirde doğru gibidir.Kim için doğru dur?Allah'ı ve kulu ayrı varlıklar halinde görenler için doğrudur.Ancak Hakikatte Allah dışında varlık görmek şirktir.Peki "LAİLAHEİLLALLAH" dedikten sonra "MUHAMMEDÜN RESULULLAH" dendiği vakit durum nedir?Peygamber nedir?Peygamberi,Hakk'dan ayrı bir varlık ve vücud olarak görürsen bu şirk olur.Bir hadisi şerifte:"Benim ümmetimde şirk, mücella olan(aynı olan,parlak) bir zeminde yürüyen karıncanın sesinden daha gizlidir" buyurulmuştur.Şirkin,derinliğinin ,gizliliğinin farkedilmezliğini ifade etmektedir."Benim işimi filanca halleder" demek şirktir."Biz yaparız" diye kelam edenlerin kullandığı dil şirktir.Enbiya ve evliya insanı batıl olan nefsin yolundan,Hakk'ın yoluna döndürdükleri için onların varlıkları başlangıçta şirk olan Put gözükse de  hakikatta putları kırıcıdır.Hz.Mevlana Efendimiz buyururlar:"Vaktaki yarin hayali araya girdi; onun sureti puttur ve manası put kırıcıdır.
Emir Hüseyni hazretleri buyurur:"Aşka malik olan ilk adım , hep küfür yağdıran bir buluttur.Zira senin gözün şaşıdır;evvela ma'budun pirindir"

İNSANI DOSTTAN AYRI TUTAN ŞEYLER

Hakim Senai hazretleri buyurmuştur:"Her ne şey sebebiyle yolda kalasın o şey ister küfür olsun,ister kelime-i iman olsun.Her ne şey sebebiyle dosttan uzak düşesin , o nakış ister çirkin ve ister yakışıklı olsun müsavidir(eşittir)" 
Vücudu Hakikinin yüzüne ulaşma yolundan seni alıkoyan şey ister iman ister küfür cihetinden olsun eşittir.

9 Ocak 2019 Çarşamba

KREDİ KART BORÇLARININ YAPILANDIRMASI VE YENİ KREDİ VERİLMESİ

Acziyetin doruk noktası ve korkunun işaretidir.Her insana üç beş tane kredi kartı kullanmanın yolunu açtıklarında bu iş düşünülmeliydi.Gelirinin üzerinde harcamasın diyebilirsiniz.Ancak,asgari ücretli de insandır.beşeri ihtiyaçları vardır.harcama zaafını tahrik eden en önemli unsur kredi kartlarıdır.İktidar,yaklaşan mahalli seçim öncesi tehlikeyi gördü.son koz olarak Ziraat bankasına bu yükü yükleyip seçim sonuçlarını garanti etmektir.Ancak yama dikiş tutmaz.Benden sonrası tufan anlayışı yanlış olup bu memlekette otuz üç yıl sonrada olsa ihtilalcilerden hesap sorulduğu görülmüştür.Kanunlar ile  teminat altına alınmış olsalar dahi.Mutlaka hesap sorulur.Eğer halkın refahının düzeltilmesi isteniyorsa bir defaya mahsus olmak üzere tüm zenginlerden al devlete ver .Vergileri düşür,gelir seviyesini yükselt.Tüm bunların inandırıcı olması için kişinin uygulamaya kendinden başlaması gerekir.2019 ekonomik olarak zorlu olacak gibi.Mutfağa düşen yangın önce iktidarı götürür.Vatan ve beka meselesi söylemleri ciddiye alınmaz.Halkı "Kurt var" diye kandıran çobanın misali malum.Gerçekte olan Kurt var nidasına kimsenin itibar etmediği zamanda Beka meselesi iddiası ciddiye alınmayabilir.

POŞET HADİSESİNİN ARKA PLANI

Marketlerden zorunlu olarak plastik poşetlerden para alma uygulaması başlatılmasının arkası ile  alakalı bir gönül sahibi dostumuz fikir beyan etti:"Poşet bu iktidarı götürecek.Ne kadar da ucuz".
Doğru.Çünkü halkı huzursuz ederek iktidara karşı saflaştırmak için çok basit de olsa her eylem deneniyor.Siyasal iktidara bu aklı verenler zahiren bunu devlete bir gelir kapısı olarak gösterdiler.Poşet başı 25 kuruşun 15 kuruşu devlete gidecek deyu.Ancak,alış veriş psikolojisini etüd edenler bilir ki;dar gelirli insan kuruşunun hesabını yapar.Bu nedenle bu uygulamaya %10 zengin gurubu olarak değil de %90 orta sınıf altı nazarından baktığımızda 25 kuruşu vermek onlara ağır gelen bir davranış olur ki psikolojik olarak bu uygulamayı çıkartanlara kinlenecektir.Bu uygulama ile çevreye saygı v.s hikaye.Eğer çevreye saygı olsa idi havaalanı,yazlık kışlık saray için kesilen ormanlar da hassasiyet gösterilirdi.Bu fikri icad eden danışmanlar, sureti Hak'dan gözükerek çevre temizliği ve gelir kalemi olarak göstermişler ancak maksatları dar gelirli insanımızın hoşnutsuzluğu celbetmektir. Hadiseye bu yönden bakılsın.

AYASOFYA CAMİSİNDE BALE FİĞÜRÜ

Tamamen dış mihraklı bir planın parçasıdır.Kendiliğinden gelişmiş bir fiil değildir.Türk insanının Ayasofya konusunda hassasiyeti malumdur.Her ne kadar bugünkü iktidar bu makamlara gelmeden evvel mutlaka hitabetlerinde Ayasofya'nın masumluğundan bahsetmişlerse de bu gün nimet içinde iken bu mevzuunun derinliğini görüp meseleyi rafa kaldırmışlardır.Kapatılmasındaki Atatürk imzasının tartışılması hale ndevametmektedir.Aslında Bir kararname ile kapatılan bu mabet bir kararname ile açılabilir.Belki de işin son kertesi bu şekilde tecelli edecektir.Namaza izin verilmemesi nasıl inançlı insanları üzüyorsa,bale figürü tamamen tahriktir.İnsanlarımızı meydanlara protesto'ya çekme  planıdır.Her meselede halkı nasıl meydanlara çıkartıp mevhum bir düşman için siyasi iktidara karşı slogan attırmak amaçlanmakta ve akabinde karşı görüşlü insanımızında karşı koyması istenmektedir.Bu nedenle iktidar bu kimliği bulmalı,kontrol etmeli,arkasındaki kişileri deşifre ederek cezalandırmalıdır.Suç gayet kolay;halkı kin ve nefretle birbirine düşürme eylemidir."Sanat"  söylemi kimseyi inandırmaz.gitsin Sultan Ahmet meydanında yapsın sanat yapacaksa.
İktidar bu konunun üstüne ne kadar gider;gidiyorum gibi görünür.Çünkü nimet sarhoşudurlar.

VESVESEDE PARALANMAK

Dikkat edersek üzüntüden sonra neşe baş gösterir.Hak teala hep böyle kural koymuş olup sadece O'nun istekleri tecelli eder.Gamdan ve cefa'dan safayı tefrik edip ayırmak vesvese-i evhamdır.Hakk'ın rüzgarına tabi olmak rahatlıktır.Yarattığını kahretmek Hakk'a ait bir hakdır.Ancak O'nun kahrının altında lütuf vardır.Çocukken öldürmüşse, yahut bir zalimin zulmüyle öldürmüşse onu ebedi alemde nimet içinde diriltmek için bu cefayı münasip görmüştür.Ancak hikmetini bilmeyen bize acımak düşer.

EVLERİN BALKONUNUN YAVRULAMA MEVSİMİNDE KUŞLARA TERKİ

İnsan bu alemde yaşarken dünyanın sadece kendisine ait olduğunu sanmamalı.Günlük hayatında bitkilere ve hayvanata da pay ayırmalıdır.Şehir plancıları planlama yaparken insana gerekli olan yeşili muhafazaya gayret ederken,mimar,inşaatı yaparken kuşları da düşünmelidir.Ev sahipleri,nasıl kendilerini muhafaza için Hak teala ev nasip etmişse en azından yavrulama mevsiminde balkonunun bir kenarında bu amaçla kuşlar için mekan hazırlamalıdır.Bu Hakk teala'nın bize verdiği merhamet sıfatının bir gereği olmalıdır.Bu sıfatı kendi vücud ülkemizde ne kadar artırabilirsek o kadar Hakk'a yakınlığa erişebiliriz."Rezzak" sıfatı bizde de tecelli etmeli ve imkanlarımız ölçüsünde hayvanatı beslememiz gerekir.Bize oksijen hazırlayan yeşili yok etmememiz gerekir.

NÜKTELER

"Maşukun sayesi  aşık üzerine düştü ise ne oldu?;Biz vücudda  O'na muhtacidik; O da zuhurda bize müştak idi."(Hafız Şirazi).
"Bütün şahlar kendilerinin bendesinin bendesidir; bütün halklar kendilerinin mürdesinin mürdesidir"(Hz.Mevlana).
Karşılıklı muhtaclık.Hak Teala esma ve sıfatlarının ortaya çıkıp tecelli etmesi için bize muhtac;biz ise vücuda gelebilmek için O'na muhtacız.
Padişah, padişahlık için kendi bendesine,askerine,silahına muhtacdır ki saltanatı ortaya çıkabilsin.

8 Ocak 2019 Salı

MEVLANA GÖZÜNDE HAZRETİ ŞEMS

"BENİM PİRİMDİR VE MÜRİDİMDİR;BENİM DERDİMDİR VE BENİM İLACIMDIR; BU SÖZ AÇIK SÖYLENMİŞTİR Kİ , BENİM ŞEMS'İM, BENİM HUDAMDIR"

NEZİH UZEL

(Şaban Kumcu fransa): Nezih Abi'nin Üsküdar Fıstıkağacı'ndaki evi adeta tekke gibiydi..
Bilgim dahilinde hiç evlenmemiş, yalnız yaşıyordu.. Ama ne yalnızlık.. Mahallenin bütün gençleri onun evinin müdavimi, hizmetkarı idi..
Alışverişi yapılıyor, gecenin geç  saatlerine  kadar oturup dinliyor, gelen misafirleri ağırlıyor, ortamdan neşeleniyor, huzur buluyorlardı..
Nezih Abi çok cömert bir insandı.. Mutfağı dolup taşar, mahallenin gençleri, misafirler çaylarını içer, yemekler tatlılar yenir, nimetler artar ve hiç eksilmezdi..
Ve daima gülümseyen bir yüz, espiriler ; kitaplarla dolu odasında, bitmeyen gönül sohbetleri....
Yerli yabancı ; yazar, şair, tarihçi tanımadığı yok gibiydi, hemen hemen hepsi ile de bir hatırası vardı.
Mihenk taşı gibi, onun kelamından siz,  bir açı kazanıp, kişileri değerlendirebiliyordunuz.
Üsküdar'a limandan girişde, sol tarafta bir "Kanaat Lokantası" var..
Nezih Abi Ramazan davetlerini orada verir, misafirlerini de orada ağırlardı..Cömertliğin bir erdem olduğunu ondan öğrendim..
Evinin kapıları, gönlünün kapıları sonuna kadar açıktı..Onu arar bulur, dinlenir ve huzurla yanından ayrılırdınız..
Fransız, İspanyol, İtalyan talebeleri vardı.. Dünyanın her yerinden insanlar onun misafiri oluyordu..
Mekanın cennet olsun Nezih Abi, dostluğun o kadar samimi, içten ve derindiki...
İçimdeki boşluğunu bir türlü dolduramadım....
Paris'de ve Üsküdar'da evinde birlikte meşk ederdik..
Zarif, ince, derin saygıdeğer bir Özbekler Tekkesi müridi, İstanbul
Radyosu kadrolu, bendir ve ritm üstadı idi..
Toprak gibi mütevazi bir dervişti..
Başka besteleri de var, Galatasaray mezunu, iyi derecede Fransızca biliyordu..
Paris'de onunla konserlere de katıldım..
Gerçek bir dostu..
Allah mekanını cennet etsin..(Şaban Kumcu-FRANSA)

SÖZÜN BİTTİĞİ YERLER

iNSAN GÖRMEKLE ÖĞRENİR.GÖRMEYİ TEMİN EDENDE GÖZ BEBEĞİMİZDİR.Evliyaullah ,halkın göz bebeğidir.Evliyaullahın nasıl olupta gözbebeği olduğunu ve kimin gözbebeği olduğunu söylemeye gelince burası bir sınırdır ve mayınlı bölgedir.Bu alem ikilik mertebesidir.Yaratan ve yaratılan.Bu mertebenin kurallarına uymak gereklidir.Eğer bu mertebenin kurallarına riayet edilmeyerek sır olan hususlar aşikar edilecek olursa aklı zaif olan insanlar sırrı vahdeti yanlış anlarlar ve delalete düşerler.Bu nedenle sırrı vahdet konusunda evliya sükut içindedir.Mevlana Efendimiz,mesnevi-i şerifin ilk onsekiz beyti sonunda "anlamaz olgun adamdan ham adam,söz hem az hem öz gerek vesselam" buyurmuşlardır

ASHABI SUFFA VELAYET MERTEBESİNE ERMİŞ BÜYÜKLERDİR

Cenab-ı Peygamber efendimize yakın olmak,ondan ilim öğrenmek niyetinde olan sahabenin fakir,kimsesiz ve evsiz,işsiz kimseleri Mescidde yatıp kalkan bir taife idi.Bunların her birisi nazarı Peygamberi ile makamı velayete ayak basmışlardı.Bu velilerin bir özelliği kalbler üzerindeki tasarruflarıdır.Müşrikler onları küçük,hakir görür ve itiraz ederler ve onların hali müşriklerin terbiyesizliklerini,düşmanlıklarını artırır bu nedenle Hak fikrini büsbütün unuturlar idi.HakTeala bu durumu Müminun suresi 23/109-110) ayetinde buyurmuştur:Benim kullarımdan bir fırka vardır ki -ey bizim Rabbimiz biz inandık , bize mağfiret et ve bize rahmet et  ve  sen rahmet edenlerin hayırlısısın-derler.İmdi siz onları maskara ittihaz ettiniz.Nihayet size benim zikrimi unutturdular.Halbuki siz onlara güler oldunuz",

7 Ocak 2019 Pazartesi

VELİYYULLAHIN TASARRUFLARINDANDIR

Velilerin tasarruflarından birisi de , gönüllerdeki havatırı mahvetmek,- ve asarının söz ve fiil ile haricde zuhurunu önlemektir.Mesela birisi huzurunda bir sual sormak veya itiraz etmek için zihninde bir mana hazırlar; o velinin tasarrufuyla o manayı unutur.Bir çok düşündüğü halde asla hatırına gelmez.Zira halkın batını evliyanın huzurunda zahirdir.ve herkesin içinden söylediği sözler , onun önünde lafız ve suret ile söylenmiş sözler gibidir.Cömerdin yanında eline,Alimin yanında diline, evliyanın yanında kalbine sahip ol denmesi bundandır.

Sezen Aksu - Ne Ağlarsın

AŞIK DAİMİ

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım Bu da gelir bu da geçer ağlama Göklere erişti feryadım ahım Bu da gelir bu da geçer ağlama Bir gülün çevresi dikendir, hardır Bülbül gül elinden ah ile zardır Ne de olsa kışın sonu bahardır Bu da gelir bu da geçer ağlama Daimiyem her can ermez bu sırra Eyüp sabır ile gitti Mısır'a Koyun oldum ağladım ardısıra Bu da gelir bu da geçer ağlama

BUAŞK BİR BAHRİ UMMANDIR

bu aşk bir bahr-i ummandır buna hadd ü kenar olmaz delilim sırr-ı kur'andır bunu bilene de ar olmaz
süre geldik ezeliden pirim muhammed ali'den şerab-ı la-yezaliden içenlerde humar olmaz
eğer aşık isen yare sakın aldanma ağyare düş ibrahim gibi nare bu gülşende yanar olmaz
kıyamazsan başa ü cana uzak dur girme meydana bu meydanda nice başlar kesilir hiç sorar olmaz
hakk ile hak olanlara kendi özün bilenlere dost yolunda ölenlere kan bahası dinar olmaz.
bak şu mansur'un işine halkı üşürmüş başına enel hakk'ın firaşına düşenlere timar olmaz
seyfullah sözünde mesttir şeyhinden aldığı desttir divane-ra kalem nist'dir ne söylese kanar olmaz

HAK TEALA EVLİYAYA SEBEBLERİ MEN EDECEK KUVVETİ VERMİŞTİR.

Evliyanın Allah tarafından verilmiş bir kuvveti vardır;fırlamış oku geri çevirir,söylenmiş söz söylenmemiş yapar.Kazayı ilahi iki nevidir:Birisi zuhuru şarta bağlıdır.bunakazayı muallak denir.diğerinin zuhuru hiç hiçbir şarta bağlı olmayıp , zuhuru mutlaktır.buna dakazayı mübremderler.Kazayı muallaktaEvliyakudreti Hak'labir kimse hakkında zuhur edecek bir belanın kapısı olan sebebi kapayıp ,men eder.Kazayı mübremin sebebini men mümkün değildir.Ancak Hakk tebdil eder.

HELAL LOKMA

"hELAL LOKMA","hELAL GIDA" KAVRAMINDAN DAHA GENİŞ VE ÖZLÜDÜR.hELAL LOKMADA kazancın da helal yoldan olaması gerekir.Piyangodan çıkan para ile helal gıda alabilirsin.Ama o ,helal lokma olmaz."Helal et" kavramından insanımız,kurban edilirken besmele çekilmiş hayvan etini anlarlar.Eğer o hayvan haram para ile alınmışsa kurban ederken ve onun etini yerken yüzlerce kez besmele çek,faydasızdır.Çünkü Helal lokmadan ilim ve hikmet doğar.Helal lokmadan aşk ve rikkat(ince ruhluluk) doğar.Eğer vücuduna gireğn lokmadan hased ve kibir ve ucub gibi duygular neşet edip bu tuzağa tutulmuşssan bil ki yediğin lokma haramdır.Buğday ekenin tarlasından arpa bitmez.At'dan eşek yavrusu doğmaz.Helal lokma latiftir semeresi olan söz ve fiiller dahi ,kendi cinsinden latif olur.Haram lokma habistir onun semeresi olan söz ve fiillerde habis olur

KEMAL'E ERMEK İÇİN

Ey salik; kemale gelmek istersen, evvela nefsinin sıfatından kibrini ve ucbunu kırmak için halvete çekil;eski püskü elbiselere bürün ve göz yaşı dökerek Hakk7a niyaz eyle ki, senin ihtiyar ettiğin bu miskinliğe karşı Hakk7ın rahmeti tecelli etsin;zira Hak münkesirleri sever.Hz.Adem(a.s),kendinden sadır olan hataya karşı ilahi cezadan ağlayarak ve göz yaşı dökerek kurtuldu.Nefsimizin isyanından dolayı gözyaşını bolca dökmemiz gerekir.

KONUŞMA HAKKI KAMİL'E AİTTİR

Kamil için lokma ve nükte helaldir.sen kamil değilsin yeme ve dilsiz ol.ehli nefis olmayan kamilin yediğinden bedeni kuvvet bulur ve bedenini nuru marifete tahvil eder ve söylediği vakitte esrarı ilahiyye olduğu için ledün ilminden bahseder.Nefsin sıffatı galip olanlar,yeme ve içmeden perhiz ederek nefsini kırsınlar.Keza kitaptan okuduğu kamillere ait lafları etmesinler halkın itikadını bozarlar.Hak Teala kulaklar için :"ENSITU"BUYURDU.aRAF 7/204."Rahmet olunmanızı umarsanız,Kur'an okunduğu vakit dinleyin ve susun".Çocuğun ilk doğduğunda süt emicidir.O bir müddet sonra kulak olduğu halde konuşmaz,Söz öğreninceye kadar kendisini dilsiz yapar.Anadan doğma dilsiz olanlar,sağır oldukları için konuşamazlar.Söylemek için işitmek gerekir

"SANA SAYGIM VAR AMA BİZ HAKLIYIZ"

Allah'ın peygamberi ile savaşa giren Firavun hikayesinde bugün için çok örnekler vardır.Firavun güç ve otorite idi.Emrindeki sılahlı askerleri ve zamanın en büyük tekniği olan sihir ilminde zirve olmuş kadroları vardı.Hz.Musa yalnızdı ve imkansızdı.Ama Hakk7ı temsil etmekte idi.Yarışma öncesinde sihirbazlar Hz.Musa'ya senmi önce marifetini meydana atarsın, yoksa bizmki atalım"dediler.Allah'ın peygamberine olan bu kadarcık bir ta'zimi(hürmetleri) onların imanına sebeb oldu.Ancak mücadeleye devam etmeleri ve buna cüret etmeleri el ve ayaklarının Firavun tarafından kesilmesine sebeb oldu.Sihirbazlar Hz.Musa'nın nübüvvetinin azametini tanıdıkları vakit onakarşı yaptıkları kabahate keffaret olmaküzere , ellerini ve ayaklarını feda ettiler.Bu nedenle kişi, kendisini Allah adamı ile müsavi tutup ,onunla muaraza etmemesi gerekir.
Ve birde dünyevi otoriteye hizmetle onu alkış tutanlar mutlaka,o otorite sahibi tarafından zarara uğratılırlar.Zalim otorite döner kendisini alkşlayan ve omuzuna alanlaramutlaka zarar iras eder.
aşadığımız toplumda Allah adamları zahirde gariptir,yalnızdır,beşeri ihtiyaç içindedir ve bu nedenle dikkate alınmazlar.Bir kısım kalem erbabı,onları tanımalarına rağmen,iktidarın nimetleri Allah adamları hakkında söz söyletir.Sonrası da malumdur.Ne İsa'ya yaranırlar nede Musa'ya.

6 Ocak 2019 Pazar

ŞEYTAN HER MERTEBEDE MUSALLAT OLUR

Şeytan,ismi Mudill'in mazharı etemmi (tam mazharı) olduğundan ,saptırmak için salike her mertebesinde musallat olur.Nefs yolundan saptıramazsa,Hak yolundan saptırmaya teşebbüs eder.Bu nedenle salikin,kendi akıl ve zekasına güvenherek Hakk7a süluku çok tehlikelidir.İblisin tasallutundan emniyet husulü için mutlaka halife-i Hak ve varisi nebevi olan bir kamilin himayesine iltica etmesi lazımdır.Henüz nefsinin ahkamı baki olan kimsenin tasavvuf bilgileri ile insanları irşada kalkışması, halka ihanet olur.Zira İblis ilmi tasavvuf ile de akıl ve mantık erbabını saptırır.

EVLİYA SIHHAT BULMUŞTUR

Gönül sahibi, ruhun hastalandıran nefsani sıfatlardan kurtulduğu için sıhhat bulmuştur ve artık perhiz etmesi gerekmez.Fakat henüz "Fenafillah"mertebesine vasıl olmayıp nefsanı sıfatlarla hasta olan salik , sıtma ve humma içindedir.Ona nefsin hazları zevk verir.
Hz.İbrahim gibi ateşe girmek için Hakk'ın korumasında olmak gereklidir.Bu nedenle Hakk'ın evliyasına muarız olup onunla cedelleşen helak olur.Evliya,cismin iştahı olarak yer içer ,o yiyip içtikleri onda nur,ilim,irfan,ve güzel fiiller olurYeme içmenin verdiği hayvani kuvveti insanlığın faydasına tebdil eder.Eğer bir Kamil toprağı tutsa altın olur.İnsanı Kamil,Hakk'ın halifesi olduğundan onun tasarrufu Hakk'ın tasarrufudur.(YEDÜLLAHİ FEVGA EYDİHİM)-fETİH 48/10."Allah'ın eli ,onların ellerinin üstündedir".Peygamber Efendimiz (sav) mübarek ellerini göstererek "HAZA YEDÜLLAH""Bu Allah'ın elidir"buyururular.Bu nedenle bir kamilin elini tutmuş olan Hakk'ın elini tutmuş olur.

SÖZLERİNİN ETKİ ETMESİNİ İSTERSEN

Bu alemde sözü şeker gibi söylemek vetesirini ashabı nefsin kalblerine ilka etmek istersen nefsin hazlarına olan temayülata sabr et ve dünyanimetlerinden uzak dur.İbni Arabi hazretleri:Ehli inayet nefsin hazları hususunda perhiz eyledi" buyurmuştur.Çocuklar dünyanın lezzetine karşı sabırsızdır.Ehli ruh olan akıllılar her lezzetin arkasında bin bela olduğunu görüp sabrederler.

DİLDEN SIÇRAYANLAR

Bu dil çakmak taşı gibi ve ağız demir gibidir; ve dilden sıçrayan şey de ateş gibidir.Çakmak taşını ve demiri birinin sözünü diğerine nakil cihetiyle  ve gerek kendi tarafından nereye dokunacağı tefekkür etmeksizin , laf olsun dilini beyhude kullanma(KUL HAYRUN VE İLLA FESKUT)"Hayır söyle ve yoksa sus"hadisi şerifiyle amel etmek gereklidir.Dinleyenlerin istidatları ve tabiatları meçhuldür ve karanlıktır.Tabiatlar sözden etki etmeye müsait olduğu için ağızdan sıçrayan bir kıvılcım pamuğa ettiği tesir gibi yangına sebeb olabilir.
Halkın tabiatını ve istidadını düşünmeden ve fikretmeden , akıllarının gözlerini dikip kapayan kimseler zalimdir.Bir söz koca bir alemi viran ederölmüyş tilkileri aslan yapar.

İNSANI KAMİLDE TAĞUT:HAKK'IN VARLIĞI DIŞINDA "VARLIK"KABUL ETMEKTİR.

İnsanı Kamil "FEMEN YEKFÜR BİTTAĞUTİ VE YÜ'MİN BİLLAHİ)"O halde kim Tağut'u inkar edip Allah'a inanırsa"Bakara 2/156)ayetki mucibince taayünat alemini nazarından kaldırıp vücud-u Hakk'la onları örter ve Hakk'ı ızhar eder; ve halk ise taayünatı alemi ispat edip bunlar ile vücud-u Hakk'ı setr ederler.Binanaleyh  insanı kamil Leyse cübbeti siva Allah "Benim cübbemin içinde Allah'dan gayrısı yoktur" ,"Enel Hakk" sözlerini söylediği vakit beşer aklına sahip olanlara bu sözler ağır gelir ve küfrüne fetva verip zındıktır derler.Halbu ki onun bu Tağut'a , yani put mesabesinde olan taayyünata karşı olan küfrü önünde ,bu avamın anasından,babasından miras kalan itikadları ve imanları eski bir iman ve itikaddan ibarettir.

04-Kimde Mana Varsa - Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî [FHD]

İNİSAN-I KAMİL BAHİSLERİ

İnsanı Kamil,nazarlarda Hakk'ı ayrı ve kendisini ve alemi ayrı görmeğe sebeb olan enaniyetten kurtulup , gerek kendisinin ve gerek bilcümle eşyanın Hakk'ın varlığı ile kaim olduğunu bilmiş ve görmüştür.Binanaleyh himmet ve tasarrufdan el çekip makamı za'f ve aczde oturmuştur.Zira bilcümle eşya Hakk'ın vücudu olunca ,Hak'da mı tasarruf edecektir.? V einsanı kamil,"Allah"ismi cami'inin mazharı olduğundan , onun batınından ,esmasının ordusuylamutasarrıf olan ancak Hak olmuş olur.
İnsanı Kamil,,insanı kebir tabir olunan bu alemin gözbebeği mesabesindedir.Vücud itibarı ile küçük olsada bu alemin mikro boyuttaki çekirdeğidir.İnsan vücudunda göz ağlayınca,vücuddaki bütün azalar bu üzüntüden etkilenirler.İnsanı kamil üzülürse yedi felek üzüntüye girer.

RUHUN BEŞ MERTEBESİ

Akıl, ruhun sıfatıdır.Ruhun beş mertebesi vardır her bir mertebesinde bir sıfatı akliyye terettüb eder:
BİRİNCİSİ,"ruhu hassasi" dir ki,bu ruh beş duyudan elde edilen verileri kabul eder.Bir ses olursa duyar;nazarına bir cisim isabet ederse görür;bu ruh,süt emen bir çocuğun vücudunda da vardır.
İKİNCİSİ ;ruhu Hayali'dir ki,beş duyudan elde edilen verileri depolar ve icabettiği vakit o verileri akla arz eder.Bu ruhun mertebesi öncekinden yüksektir.Çocuğun başlangıçtaki gelişmesinde bu ruh yoktur.Çünkü çocuk hissettiği şeyleri unutur; fakat ruhun bu mertebesi bazı hayvanlarda bulunur; zira hayvanların bir kısmı zarar gördüğü yerlerden kaçar.
ÜÇÜNCÜSÜ,ruhu aklidir ki,bu mertebede ruh kendinin sıfatı olan akla bürünür.Bu ruh his ve hayal haricinde olan manaları idrak eder.Bu hal çocuklardave hayvanlarda bulunmaz.
DÖRDÜNCÜSÜ,ruhu fikridir ki, bu ruh, ilmi kelam ve ilmi mantık  ve ulumu riyaziyye ve ulumu akliyyeyi kendi malumatı arasına derceder ve bunlar ile malumatını genişletir.Ulemai zahirenin aklı bu mertebededir.
Bu zikredilen dört mertebeye beşiri akıl denir.Bu akıl ledün ilimlerini idrakten acizdir.Onun için bu mertebedeki akıl,evliyanın aklına muhalefet eder;çünkü kendi tavrının dışındadır.
BEŞİNCİSİ ruhu kudsidir ki, enbiype ve onların varisleri olan kümmelin evliya hazretlerine mahsusdur.Bu ruhun sıfatı aklı küll olup ,Hz.Cibril(a.s) onun mazharıdır.Bu ruhu kutsiden envarı gaybiyye ve esrarı ilahiyye kaynamaya başlar.Ukuli ilahi,bu ruhu kudsi mertebesinde olan ruhlardan ibarettir.

5 Ocak 2019 Cumartesi

MAHALLİ SEÇİMLER ÜZERİNE

Seçimin yapılmama ihtimalinden bahseden birisi "Evlat seçimin yapılıp yapılmayacağı %50.Eğer İktidar kaybedeceğini anlarsa,Suriyede bir çatışma çıkartarak bir kanunla seçimleri erteleme cihetine gidebilir.AKP'deki gerilemeyi gören MHP daha fazla Belediyelik istemede ve bu nedenle pazarlıkta bastırmakta" buyurdu.

EVLİYALARDAKİ İLETİŞİM

Konya'da bulunurken hizmet ettiğim birisi bana "Bir yere gideceğim refakat edermisin? dedi.Bende Hay hay efendim dedim.Birlikte çarşıdan geçerken bir manavdan büyücek bir karpuz aldı.Yürümeye devamettik.Şehrin evleri bitti.Tozlu yolda şehrin dışında üç kilometre yürüdük.iki katlı bir eve geldik.Evin dışında biriket dökme makinası vardı.Evin ikinci katının penceresinden bir kız başını uzatarak "Babam evde yok" dedi.Hazret kızahitaben Beş dakika sonra gelecek dedi.Evin kızı bu söze hayret etti.Karpuz o kadar ağırlaşmıştı ki Efendi müsade verdi ve yere indirdim.Takribi beş dakikadan biraz daha fazla zaman geçti.Evsahibi çıktı geldi.Evsahibine hitaben efendi:Geciktin " dedi.Yoldaki iki kişiyle lafa tutuştun.Olmaz" buyurdu.(Sanırım bu hikayenin devam kısmını daha önce anlatmıştı).

SEYYİD ALİ BABA HAZRETLERİNDEN

Necib Sultanım anlatmıştı.Dörtyol'da Terzi dükkanında çalışırken Tapucu Mehmet bey(Kilisli) dükkana gelerek,ben hakimle keşfe gidiyorum.Ali Baba hazretleri bugün bizim evde kalacak onu merkez camiden alarak benim eve götürürmüsün dedi.Bende olur dedim.ancak dükkanda bulunan iki kişi ile biraz meşgul oldum ve geciktim.Sonra Hemen merkez camiye doğru gittim.Cami içinde heybesi vardı.Heybeyi getirdi benim sağ omuzuma koydu.Tapucu Mehmet Beyin evinin yolunu uzatarak ilçenin en işlek yerinden yürümeye başladık.Heybe o kadar ağırdı kiomuzumu ağrıtmaya başladı.Herkes bana bakıyordu.İçimden selavat çekiyordum.Mehmet beyin evine 100 metre kala bana:Bir taksi çağır dedi.Zaten eve kısa bir mesafe kalmıştı.Taksilerin bulunduğu yer ise geldiğimiz mesafenin üç katı uzaktaidi.Tüm bunu düşünürken Mehmet Bey keşiften dönmüş anadol marka arabası ile önümüzde durdu.Mehmet beyin evine çıktık.hemen girişte bir odayı Ali Baba hazretlerine ayırmıştı.Heybe halen omuzumda diz çöker vaziyette oturmakta idim.İçimden heybeyi şimdi indir der diye beklerken akşam vakti oldu.ŞXimdi namaza kalkar da ben heybeyi indiririm diye düşündüm nafile.Yatsı namazı vakti oldu durum yine aynı.Terzi dükkanını açık bırakmıştım.Gece saat on oldu.Bana heybeyi bırak dedi.Bırakırken heybenin çok hafif olduğunu hissettim.Çünkü içinde çaydanlığı,ispirto ocağı ve bardağı vardı.Nasıl bu kadar ağır olduğunu çözemedim.Sonradananladım ki ben heybe omuzumda ettehiyyatü vaziyetinde  oturarak edep gözetirken mübarek bana nazar ediyormuş.Şimdiki aklım olsa sabaha kadar o vaziyette oturmak isterdim.Bana hitaben"Dükkanına git beş kişi seni bekliyor.onları buraya getir.Mehmet beye söyle misafirler için yemek yapsın ancak misafirler balkonda yesinler dedi.Dükkana vardım.Gerçekten dükkanın önünde beş kişi bekliyordu.Kırıkhandan Tatlıcı İzzettin Eroğlu ile birlikte olan kişiler beni görünce sevindiler.Dükkanı kapattım ,Onların arabasına binerek Ali Babanın yanına getirdim.Ancak Ali Baba gelenleri balkon'a otursunlar dediği için onlar balkonda oturdular.Yemek hazırlığı der iken gece saat 01 de misafirler yemek yediler.Sonra Ali Baba hazretleri misafirleri için onlar yollarına devam etsinler dedi.Misafirler araba ile gittiler.Gece saat bir.Mehmet bey bende seni kuzuculudaki eve bırakayım dedi.Anodol taksi ile giderken yanımızdan bir taksi geçti içindekiler ellerinde bira şişisi araba içiinden havaya silah sıkarak bizi geçtiler.1979-80 anarşi devri.Kuzuculaya yaklaşırken Mehmet beye dedim ki sen beni girişte indir.hemen dön git.Mehmet bey gitti.biraz yürüdükten sonra havaya silah sıkanlar karşımdan geldiler.Beni tanıdıkları için bir şey demediler ama aralarında "Tüh adamı kaçırdık"dediler.Niyetleri Mehmet Beyi vurmaktı.HakTeala muhafaza etti.

NECİB SULTAN'DAN

"Nebataddan hayvanata geçmek Ademiyyetin şartıdır.Tanıdığım  birisi vardı(isim söylemedi).8 ila 10 tane ineği vardı.Sabah yemeğini yer ineklerini önüne katar yazı dediğimiz yerleşim birimlerinin dışındaki yerlerde akşama kadar otlatır.Sonra döner.İneklerinin sütü,yağı v.s ile çocuklarının nafakasını temin ederdi.Birgün karşılaştığımızda şunları anlattı:"Çobanlığı bıraktım.Sabah tan akşama kadar hiç bevl isteğim gelmezdi.Bir gün nasılsa inekleri yayarken öğle sonrasında bevl ihtiyacım geldi.Etrafta kimse yok kıbleye arkamı dönerek bevl etmek istediğimde şalvarı çözdüm birden önümde bulunan ot dile geldi.Bana efendi benim üzerime bevl etme.Zira beni bir hayvan yiyecek ve ben bu nebatlıktan kurtulacağm.Bevl edersen kokusundan dolayı hayvan yemez".Diğer tarafa döndüm bu sefer o cihetteki ot konuşmaya başlayarak aynı şeyrei söyledi.Nihayet bevl yapamadım ve erkenden hayvanları önüme katarak eve getirdim ve ertesi günü de hayvanları sattım"dedi.Sen de çok şükür ki nebatattan geçmişsin" .

ALLAH VE KUL ALAKALARI

Bazı Bektaşi meşrep melamet aşıkları sitem vari tarizleri vardır:"Ya rabbi sen eline teraziyi almış kullarının sevaplarını ölçersin.Bakkal mısın?"tarzında.Bu ifadeler haşa edebe aykırı görünür.Müptediler için tehlikelidir.Lakaytlığa sebeb olabilir.Hz.Mevlana Efendimiz "Eğer kulun firakı kulluğun kabahatinden ise , sen fenaya fena ettiğin vakit fark nedir?"buyurmuştur.Bu beytin açılımı ise şudur:Eğer kulun senden ayrılığı ve uzaklığı kulluğun icabı olup fena olan sıfatı nefsaniyyede istiğrak ise , sen bu fenaya karşı ayrılık ve uzaklık fenalığını idameedersen, yani vücudu hakkanin ile onun vücudu abdanisini setr ve gafr etmezsen, o halde kulun fiili ile senin fiilinin farkı ne olur?.
Bu beyti şerifteki kulluğun kabahat ve günahından murad "Seni nvücudun bir günahtır ki , başka günaha kıyas olunmaz" mucibince kulun kendi varlığında ve enaniyyetindeki istiğraktır.Bu kul tarafından bir günahtır.Ayeti kerime "VE CEZAÜ SEYYİETİN SEYYİETÜN MİSLÜHA"(Seyyienin cezası onun gibi bir seyyiedir"Şura 42/40. buyurduğuna göre kulun bu seyyiesine karşılık,Hak'dan ayrılık ve uzaklık halinin devamı da bir seyyiedir.Halbuki hak teala hazretleri, kulunun seyyiesine karşı vermiş olduğu seyyie bir hikmet gereğidir.Zahiri azap batını rahmettir.Mesela annesi çocuğu tedavi için hacamatçıya götürür.Çocuk canı yandığından bağırır.Bu zahiren bir azaptır,Ömer hayyam bunu şu rubaisinde ifade eder:
Cihanda günah etmemiş olan kimdir söyle!
O kimse ki günah etmemiştir, nasıl yaşar böyle!
Ben fena yaparım ve sen de fena mükafat verirsin,
O halde benim ile senin aramızdaki fark nedir? söyle!
İlahi azapta rahmet vardır.Bu nedenle kulun fenalığı ile Hakk'ın fenalığı arasında azim bir fark vardır.

AYNI AĞIZ KULLANILIR

"Vakıa Kur'an peygamberin dudağındandır;her kim Hakk söylemedi derse  o kafirdir".Zira insanı Kamil ,alemi efal olan mertebe-i şehadette Hakk'ın aletidir.Bu manaya mebnien kamillerden birisi Hakk7a karşı vaki olan münacatına, yine kendisi cevap vermiş.Birisi demiş ki :"Münacatına yine sen cevap veriyorsun, bu nasıl olur?"O hazret dahi cevaben "İkimiz bir ağız kullanırız"

SÜLUKUN ÜÇ MERTEBESİ

Tasavvufda salikin terakkisi üç mertebe üzerinedir.
Birincisi "fena-fiş-şeyh" yani salik şeyhinin muhabbetinde fani olur.Bu muhabbet kendi nefsine olan muhabbetin hicabıdır(perdesidir).
İkincisi "fena-fi'r-resul"dür.Salik şeyhinin muhabbetinden terakki ederek bu mertebeye gelir ve bu mertebenin hükmü , muhabbeti peygamberide fani olmaktır.Bu muhabbet dahi şeyhine olan muhabbetin hicabıdır.
Üçüncüsü "fena-fillah"dır.Bu da muhabbeti Hak'da fani olmaktır.Bu muhabbetdahi,muhabbeti peygamberin hicabıdır.
Sultan Mahmud Gaznevi,Ebül Hasan Harakani hazretlerini huzuruna davetiçin birisini gönderir ve ona,eğer davete icabetetmez ise "Atıyullahe ve etı'yur-resulü ve ulül emri minküm"(Allah'aitaat edin ve Resule ve sizden emir sahibi olanlara itaat edin)Nisa 4/59 ayeti kerimesini okumasını emreder; gönderdiği adam dahi öyle yapar.Hazreti Ebul Hasan Harakani (k.s) buyururlar ki "Atiullah"da ("Allah'a itaat ediniz") de o kadar müstağrakım ki "atiur-resul"("resule itaat ediniz")de hacaletlerim vardır.baktasavvuret ki "ülül-emr"(Emir sahibi olanlar) 'a ne kalır

4 Ocak 2019 Cuma

İNSANDA MEVCUT OLAN İKİ MEYİL

İnsanda iki meyil vardır.Birisi anlamak ve diğeri olmak  ve bulmak meylidir.Bu meylin birisi nefse, diğeri ruha taallukeder.Nefse taalluk eden meyil, nefis gibi fanidir; ve ruha taalluk eden meyil ise, ruh gibi bakidir.Zira yalnız anlamak meyli akran ve emsali arasında üstün olma ve enaniyeti doğurur.Ve olmak ve bulmak meyli ise Fedayı gurur ve ve enaniyet ile ikizdir.Birisi amelde lakaydıyı ve diğeri amelde ihtimamı iktiza eder.
Evliyanın eserlerini anlamak ve herkese ilim ve marifet satmak için değil, olmak ve bulmak için okursan ten kafesi can kuşuna dar gelir,alemi illiyyine uçmak istersin.Ruh kuşu ten kafesi içinde hapistedir.Ten kafesinden kurtulan ruhlar,Enbiya ve evliyanın ruhlarıdır. 

YAŞAYAN ÖLÜ KİMDİR?

Ölü kimdir?.Ölü,ehli dünya olup nefsinin zevklerini tatmin peşinde koşanlardır.Ehli dünya ile düşüp kalkanların kalbindeki marifet nuru sönmeye başlar.Çünkü sohbet ve düşüp-kalkmanın tabiata büyük tesiri vardır.Tabiat hırsızdır denir,her şeyi çalabilir.Süluk yolunda olanlar daima ehli gafletten uzak olmalı ve ehli tasavvuf ile oturmalıdır.Şeyh bulamayan bir kimse mutlaka ehli tasavvufa ait eserleri okumalıdır.bu nedenle Hz.Mevlana efendimiz:"Bizden sonra Mesnevi şeyhlik eder" buyurmuştur.

VAHDET-İ VÜCUD MESELESİ

Vahdet-i vücud meselesi hakikat isteklisinin kalbini nurlandırır ve irfan sınırlarını genişletir.Akıl ve mantık isteklisi durumunda olanların ise kalblerini bulandırır.Bunun için ehli hakikat bu bahsi genellikle konuşmaz.Zira vücudu mutlak'ın ahkamı meratibini bilmek şartıyla vahdet-i vücud,dedi koduyu kökünden söker atar.Nitekim bir zata zormuşlar "Hakk'ı zulümden nasıl beri kıldın?" Cevap vermiş ki:"Mülkünde kendisinden başkasını bırakmadım; zulüm kime olur?"

TALUT/CALUT KISSASI VE SEÇİLECEK ADAY KISSALARI


 “Tâlût”, “İbraniler ona Şaul der” veya “Saul Ben Kiş”, MÖ 1047 ile MÖ 1007 yılları arasında “Gibeah” merkezli  “Hakim Samuel” tarafından krallığa seçilen İsrail Krallığı›nın ilk kralıydı. Tâlût zamanında başkent Gibeah’tı. Tanah’taki kitaplardan olan “Samuel kitabı” ve 1 Tarihler ve Kur’an’da adı geçen biri idi. Câlût ise Musa şeriatına tabi olan Tâlût’un savaştığı komutanın adı idi. Allah (c.c) Câlût’u İsrâîloğulları’nın başına musallat etti. Câlût, yoldan çıkan İsrâîloğulları’nı mağlûb ederek onların çocuklarını ve kadınlarını esir aldı. Câlût Hz. Musa’dan beri korunan, Mabed’in içinde minberdeki en üst kesimde korunan, Akasya ağacından yapılmış 4 kulp ve 6 taşıma halkası bulunan ve içindeki Kalem suresinde sözü edilen vahiy talepleri yanında Hz. Musa’nın asası, Hz. Davud’un Kılıcı, Hz. Süleyman’ın asası, bir kısım mukaddes emânetlerin bulunduğu bir emanet sandığı vardı. Sandığı ele geçiren Câlût, hakaret olsun diye onu yerde sürükledi ve çamura attı. Yahudiler Gazab korkusu ile paniğe kapıldılar. İşmoil/İsmail aleyhisselamdan yardım istediler. “Dua et de, Allah bize bir komutan tayin etsin, Câllût’a karşı savaşalım”.

Ev, mal, mülk ve yurtlarından ayrı düşen İsrâîloğulları çok huzursuz oldular. Tâbût’un, ellerinden çıkmasına çok üzüldüler. Artık bütün emel ve gâyeleri Tâbût’u tekrar ellerine geçirmek olmuştu.

O dönemde İsrailoğulları’na gönderilmiş İşmoil/İsmail isminde bir peygamber vardı. Yahûdîler, ondan kendilerine yol gösterecek bir komutan istediler. Allah (cc)  “Tâlût” isminde bir kimsenin komutan olarak tâyin edilmesini vahyetti. Fakat bazı Yahûdîler, “Tâlût, Peygamber soyundan da değil, hükümdar soyundan değil!” diye kabul etmek istemediler. O zamana kadar İsrâîloğulları’na gelen peygamberler, Levî bin Ya’kûb’un; hükümdarlar ise, Yahûda bin Ya’kûb’un soyundan gelmekteydi. Tâlût bu iki soydan da değildi. Allah “soy-sop”a itibar etmememiz gerektiğini gösteriyordu bu iradesi ile.

Kur’ân-ı Kerîm’de bu konuda El Bakara 246’da şunlar anlatılır: “Mûsâ’dan sonra, Benî İsrâîl’den ileri gelen kimseleri görmedin mi? Kendilerine gönderilmiş bir peygambere: ‘Bize bir hükümdar gönder ki (onun kumandasında) Allâh yolunda savaşalım!’ demişlerdi. (O Peygamber:) ‘Ya size savaş farz kılınır da savaşmazsanız!’ dedi. (Onlar da:) ‘Yurtlarımızdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz hâlde Allâh yolunda neden savaşmayalım?!’ dediler. Kendilerine savaş yazılınca da -içlerinden pek azı hâriç- geri dönüp kaçtılar. Allâh, o zâlimleri hakkıyla bilendir.”

“Peygamberleri onlara: ‘Bilin ki Allâh, Tâlût’u size hükümdar olarak gönderdi’ dedi. (Bunun üzerine:) ‘Biz, hükümdarlığa daha lâyık olduğumuz hâlde, (üstelik) ona servet ve zenginlik cihetinden geniş imkânlar da verilmemişken, bize nasıl hükümdar olabilir?!’ dediler. (Peygamber:) ‘Allâh sizin üzerinize onu seçti, ilmen ve bedenen ona üstünlük verdi. Allâh mülkünü dilediğine verir. Allâh her şeyi ihâta eden ve her şeyi bilendir’ dedi.” (el-Bakara, 247)

Câlût’un diğer adı Goliaht idi. Hani şu Çanakkale Savaşında Muavenetimizin vurup batırdığı gemi. Muavenet, Davud aleyhisselamı temsil ediyordu sanki. ABD’liler Muavenet’in intikamını çok sonra Ege’de bir NATO tatbikatında aldılar.

İsrâîloğulları’nın ileri gelenlerine göre iktidar, büyük servet ve sermâye sâhiplerinin olmalıydı. Hâlbuki bu fikir, cemiyetin menfaatine ve adâlet prensibine aykırıdır. Çünkü iktidâra, zenginlerin değil, ehil olan kimselerin geçmesi gerekir. Bu da, kişinin mânevî gücü, bilgisi ve tecrübesi ile birlikte kuvvet ve cesâretine bağlıdır.

Fahreddin-i Râzî’ye göre İşmoil/İsmail AS İsrâîloğulları’nın teklifini şu dört sebepten dolayı reddetti: Tâlût’u hükümdar olarak seçen, Allâh (c.c)’dur. Hükümdarlarda önce iki özellik aranır: İlmi siyâset, bedenî, ahlaki ve akli bakımdan marazi olmaması. Öte yandan mülk Allâh’ındır; onu dilediğine verir. O her şeyi hakkıyla bilendir ve hüküm sahibidir.

Kaldı ki, Câlût’un 100.000 kişilik bir ordusu vardı. Tâlût, bir rivayete göre 80.000 kişilik bir ordu toplayabildi. Onun da % 97’si “içmeyeceksiniz, içecekseniz bir avuçtan fazla içmeyin” denilen suyu içti de, nehri geçemeden madden ve manen hüsrana uğradılar. Nehri geçen bir avuç inanmış insani Saul’e, Câlût’a karşı önce sen çıkma, bizden biri çıksın ki, eğer sen çıkar ve yaralanırsan, biz ne yapacağımızı bilmeyiz. Sen seçilmiş birisin. Önce bizden biri çıksın Câlût’a karşı dediler. “Kim çıksın” diye konuşurken, yolda kendilerine elinde sapanı ve taşı ile katılan, kılıcı ve zırhı da olmayan bir genç olan Davud, “ben” dedi. Tâlût, Câlût’a karşı çıkacak ve onu yenecek kişiyi, bir rivayete göre servetine ortak edecek ve onu kızıyla evlendirecekti. Davud (selam ona) sapanını çevirerek Câlût’a karşı koşarak meydana çıkmıştı bile. Câlût karşısında gencecik, elinde sapanından başka silahı olmayan, zırhsız bir çocuğu görünce miğferini çıkarttı. O tam o sırada sapanındaki taşı fırlattı. Câlût başından isabet alınca düştü ve öldü. Ordusu ise yenilmez kabul edilen, adeta kutsanan komutanlarının öldüğünü görünce kaçıp gittiler.

Allah, sonunda sapan taşından başka silahı olmayan bir gencin eliyle bu işi bitirmişti. Tâlût komutandı ama onun ordusunun da, neredeyse ordusunun tamamını kaybeden Tâlût’un da hiçbir riske girmelerine gerek kalmadan çocuk yaşlarda bir gencin sapan taşı ile zamanının en güçlü ordusunu bozguna uğrattı.

Oysa Tâlût’un hükümdarlığına îtiraz eden İsrâîloğulları, Tâlût’un komutanlığına karşı itiraz üzerine itirazlarda bulunuyorlardı: “ ‘Eğer o, sâhiden hükümdarsa, bize bir delil getirsin!’ dediler. Bunun üzerine: Peygamberleri onlara şöyle dedi: ‘Şüphesiz onun hükümdarlığının alâmeti, (vaktiyle sizden alınan) Tâbût’un size gelmesidir ki, onun içinde Rabbinizden birsekîne (ruhlara emniyet veren bir huzur), Mûsâ ve Hârûn ehlinin bıraktıklarından geriye kalan bir takım şeyler vardır; onu melekler taşıyacaktır. Eğer mü’min kimseler iseniz şüphesiz bunda sizin için gerçekten bir delil vardır!” (el-Bakara, 248)

Sahi, biz aday belirlerken hangi akılla, kimin aklı ile hareket ettik / ediyoruz. Allah’ın razı olmadığı bir tercihte bulunanlar Allah’ın yardımından mahrum olurlar. O zaman da kaybedenlerden olurlar. Kazandıklarını sandıkları şey helaklarının sebebi olacaktır.

Tanrıyı kıyamete zorlayanlar gibi olmayalım. Birileri sanki haşa Allah’ı iktidara zorlama gayretinde. Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek bizi imtihan edecektir. Eğer O’nun rızasını gözetmez ve sadece kazanmaya odaklanırsanız, kazandığınız şey sizin için hayır getirmeyecek.(A.Dilipak-Akit gazetesi)