İNSANI KAMİLİN SOHBETİ

 İnsanı kamilin mübarek yüzüne baktıkça görenlerin gözleri nurlanır.latif sözlerine kulak vermekle dinleyenlerin gönlü zevk ve lezzet bulur.Uzun uzadıya sohbet etse dostları onu bıkıp usanmadan dinler; onun şirin sözlerinden sıdk u sefa bulurlar.Çünkü onun lisanı , Hakk katından sırrına ilka olunan eşyanın hakikatlarıyla alakalı mananın inceliklerini söyler.Ve şeriatı garranın tercümanı olur.Bu itibarla o bir kelime söylemez; illa ki sözü kuran'ı Kerim'e muvafık ve hadisi şeriflere mutabık olur.

İNSANI KAMİLİN HAL VE HAREKETLERİ

İnsanı kamilin her hal ve harekatı ibadettir.Onun tertemiz nefesleri ya tesbihdir ya hatır sormadır ya ziyarettir.Yumuşak ve tatlı sözleri mahza ilim ve hikmettir.Fasih lehçesi leziz ve tatlıdır.Güzel yüzü huzur verir, gönülleri açar.Ve bu azizi gören kimsenin kalbine mevlayı zikretme düşüncesi doğar.Naszıl gelmesin ki , o Allah dostunun yüzünü görmüştür.İşte bu alamet ve kerametlerle insanı kamil güneş gibi zahir olur. 

İNSANI KAMİLİN alametleri

 Her sözüne sadık olup asla va'dinden dönmez.Ve her şeyi yerli yerince koyup adaletin dışına çıkmaz.Bir fakirin kendisini kötüleyip çekiştirdiğini işitse, yine de onu ikramından mahrum bırakmaz.

Layığını bulsa öyle çok infak eder ki , onu gören müsrif zanneder.Vermek münasip değilse öyle tutumlu davranır ki tanımayan bu haline muttali olsa onu cimri zanneder.Halbu ki o kamil , savurgan ve hasis değildir.Bilakis cömert ve mükrimdir.Ancak o bütün hallerinde orta yolu tutar ki , ifrat ile tefrit arasındadır.

O, aynı zamanda ayıpları örtücüdür ki kimsenin sırrını kimseye söylemez.Özellikle gönül sırrını o derece gizleyip örter ki , asla ifşa eylemez..O öyle bir gönül zenginliğine sahiptir ki bütün insanlardan müstağnidir.Öyle güzel ahlak sahibidir ki hiç kimseye kızmaz, asla kin tutmaz.Hiç kimseye kötü söz söylemez.

İNSANI KAMİLİN YOLU

 Bu insan-ı kamil,açlık ile toklukta, uyku ile uyanıklıkta, susmakla konuşmakta, yalnızlıkla sohbette,bütün ibadet ve adetlerde, işlerin en hayırlısı olan orta yolu tutar.Yani her halinde , her işinde ifrat ile tefrit arasında(orta yol üzere) olur.Efendimiz SAV buyurmuştur:"Vallahi sizin Allah'dan en çok korkanınız ve O' nun emirlerine karşı gelmekten en çok sakınanız benim.Fakat ben bazen oruç tutarım ve bazen iftar ederim.(geceleri) namaz kılarım ve uyurum.kadınlarla evlenirim" buyurmuştur.Böylece bu orta yolun, hallerin en güzeli, alışkanlıkların en iyisi, ve kemal ehlinin hususiyeti olduğunu duyurmuştur.O halde şüphe yoktur ki , bu orta yolu tutan kamildir.İşte o, nefsinden azad olup Mevlasına vasıl olmuştur.

İNSANI KAMİLİN EŞYAYA BAKIŞI

 Bu insan-ı kamilin nazarında bütün yiyecekler ve kokuların en değerlisi ile en kıymetsiz olanı , elbiselerin en değerli  ve en yumuşak olanı ile en değersiz ve kaba olanı birdir.Onun gözünde hamur ile sıcak ekmeğin , pirinç ile arpanın , tabi su ile meyve suyunun , sarımsak kokusu ile misk ü anberin , kaba ve basit kumaşlarla narin ipeğin, yumuşak döşekler ile sert hasırın , civanmert genç ile piri fani olmuş ihtiyarın , hatırlı kişi ile hakirin, yönetici ile fakirin, büyük ile küçüğün , az ile çoğun, hiçbir farkı olmaz.Ve bunların hangisi bulunursa , onun mukabilini tercih ve arzu etmez.

İNSAN-I KAMİLİN DEĞERİ

     Bu insan-ı kamil, Mevlası katında aziz ve mükerremdir.Ve insanlar içinde hem gönüllerin mahbubu ve hemde hürmete layıktır.Halkın ona hürmeti sebebsiz ve cebridir; ahbablarının hürmeti muhabbetten, ağyarın saygısı ise kahridir.Ancak kendisine gösterilen bunca hürmet ve saygıya rağmen , o asla insanlara meyletmez.Ve zalimleri katiyyen sevmez.Böylece o zalimlerin tabiat ve huylarında bulunan ateşten emin olur.Fakir olması hasebiyle her ne kadar ona ihsanda bulunsalar da yine onlardan yüz çevirip Rabbisiyle başbaşa kalmayı tercih eder.O. tecrübeleri ile şunu öğrenmiştir ki ; insanlardan müstağni oldukça onların kendisine karşı olan muhabbet ve meyilleri artmıştır.Şunu bilmiştir ki ; onların mallarında eğer bir nasibi var ise , elbette bir bahane ile kendisine gelir.Halbu ki o gönül aleminde öyle bir salatanata sahiptir ki cisimler alemi onun hükmü altındadır.Şu halde o büyük sultan emri altındakilerden bazılarına tenezzül edip nasıl meyledebilir? veyahut bu şekilde onlara güvenip meyl edebilir?

İNSANI KAMİLİN DUASI

 İinsan-ı Kamilin duası ve istekleri Mevlası katında makbul olup , asla geri çevrilmez.Ancak edep ve hayası galip olduğundan Hak Teala'dan asla bir nesne talep edemez.Çünkü bu kamil, kainatın bütün cüzlerini , belkibütün zerreleri Hakk'ın kabzi kudretinde olarak görür.Bütün yaratılmışların hareketleri ve duruşlarını , Allah7ın sanatkarane yaratmasıyla hikmetle dopdolu olarak bulur.Her şey ona en güzel ve en hoş şekliyle görünür.Olmakta olan her iş ona vaktinde , en münasip ve en iyi şekliyle meydana gelmektedir.Bu itibarla o dua ve himmete, rica ve minnete asla lüzum olmadığına inanır.Daima hikmet sahibi yüce Allah'ın fiillerini teslimiyet ve rıza halinde seyreder.hiçbir iş için O'ndan talepte bulunmaz.

İNSAN KAİNATIN ÖZÜDÜR

 12 kabuktan oluşan kainatın özü ve özeti  Dünyadır.Dünyadaki yaratılmışların özü de insandır.İnsan cinsinin özü ve özeti (Lübb ü lübab) ise insanı Kamildir.Ve Bu Kamil aynı zamanda mükemlil(kemale erdiren) dir.Yani mürşid-i Kamildir.İnsan-ı Kamilin özellikleri; Mevlanın pak zatına muhabbettir.tevhid ve tevekküldür.tevfiz ve tahammüldür.teslimiyettir.Alçak gönüllülük (züll) ile kemal-i rıza halinde bulunmaktır.Herhalde daima , gönül hoşluğu (huzur-u tamm) içinde bulunmaktır. Hamdü senalar etmektir.Nisyanı, heva ve hevesine tabi olmayı ve masiva ile alakayı terk etmektir.Yokluk içinde kendi benliğinden geçerek ilahi muhabbette fani olmaktır(Fakr u fena)

Çünkü bu Kamil müşahede deryasına dalmıştır.Bu sebeble "Alemde her ne ki meydana gelmişse bu onu telaşşız, gönül hoşluğu ile kabul edebilir.Hiçbir mekruhu kendi nefsinden uzaklaştırmak için tedbir almayı gerekli görmeyip , öylece durur ve rabbisinin huzurunda gayet edeple bulunur. 

ATEŞ MUSA'NIN DİLİNİ NİÇİN YAKTI?

 Firavun inin(iktidarsız) idi.Çocuğu yoktu.Ülkesinden  kendi saltanatını yıkacak birisinin doğacağını kahinleri kendisine söylediğinde bütün çocukların kesilmesini istedi.O zaman çalışacak nesil kalmayacağı için bir sene kesilmesini diğer sene kesilmemesini emretti.Hz.Musa, kesilmesine karar verilen senede dünyaya geldi.Suya bırakıldı ve Fiuravunun sarayında büyütüldü.Firavun onu sever, Hz.Musa da ona "Baba" der idi.bir gün Firavunun kucağında sever iken çocuk Musa, Firavunun inci dizili sakalını kuvvetlice çekti.Firavunun canı yandı.Olaydan ürkdü ve şüphelendi:Acaba bu çocuk mu? dedi.ve Çocuğun başının kesilmesini istedi.Etraftakiler itiraz etti.Çocuktur, ne yaptığını bilmiyor diye.Sonra dediler ki Bir mangala ateş koyalım yanına da çanak içinde altın koyalım.Çocuk hangisine yönelecek.Eğer altın tarafına yönelecek olsa başı kesilecek idi.Hak teala meleklere emretti ve Musa'nın eli ateş tarafına gitti.Mangaldaki ateşi eliyle aldı.Ancak ateş yakmıyordu.Bu ateşi ağzına getirdiğinde dili yandı ve peltek kaldı.İrfan sahipleri derler ki Kafir birisinin sakalını çekerek eziyet verdiği için o eli ateş yakmadı, ancak kafir birisene "Baba " dediği için dilini ateş yaktı.Ancak Hakteala,Hz:Musa ile konuştu.Allah, mertebeni yükseltmek için bir ceza verebilir.

AMELDEN MAKSADIMIZ

 Amelden maksadımız, Mahşerde Efendimiz SAV 'in övüneceği, sevineceği işleri yapmaktır. Resulullah efendimiz, bizim yaptığımız işten dolayı iftihar etmelidir.Tıpkı, başarı kazanan çocuğun Anne,Babasını memnun etmesi gibidir.Evladının yaptığı işlerle övünen babaya çok büyük zevktir bu iş. 

SABIR

 Yoksul ihsana muhtaçtır. Zengin'de yoksula muhtaçtır.Yoksulun sabrı çok ise ihsan sahibi onun kapısına gelir. Eğer ihsan sahibi sabırlı ise o zenginlik ondan gider.Cüce iken yıldız öper hale gelmek gerektir.

BİR PARTİYİ DESTEKLEMEK DİN MİDİR? | Prof. Dr. AYHAN TEKİNEŞ

PEYGAMBERİMİZİN ALLAH İLE OLDUĞU ZAMANA DAİR

 EFENDİMİZ BUYURMUŞTUR Kİ;"Allah ile öyle bir anım vardır ki o anda araya ne bir mukarreb melek ne de Nebiyi mürsel girebilir".Nebiyi mürsel efendimizin beşeri tarafıdır.Mukarreb melek(yakın melek) efendimizin ruhani tarafıdır.Ruhani tarafı Allah Teala'nın Ceberrut nurundan yaratılmıştır.Ceberrut alemine melek için giriş izni yoktur.Derhal yanar. Efendimiz Ceberrut alemine anlatırken şöyle buyurmaktadır:Allah'ın bir cenneti vardır.Orada köşkler yoktur.Bal,süt lafı edilmez.Orada yalnız İlahi yüze nazar olunur.Vücuhun yevme izin nazıratün ila rabbiha nazırah".Mehtap olmuş ay seyredilmesi gibi mümin hak teala'nın cemalini seyreder.

ALLAH İLE ARAMIZDA RESULULLAH VARDIR

 Allah ile aramızda Resulullah vardır.Bizim yaratılmamıza sebeb resulullah efendimizdir.Bu nedenle köle ve sahip olduğu tüm şeyler Efendisine ait olması bir köle hukukunun cari olduğu zamanın kanun kuralıdır.İsteklerimizi , arzularımızı Cuma günleri selavatı şerife ile Efendimize arz edersek, o istekler hak teala7nın Gayur esmasına Havale olunur.Eğer hakkımızda hayırlı ise Hak teala tarafından derhal verilir.Allah ile mümin arasınad Resulullah mevcut olmakla o perdenin harekete geçirilmesi Peygamber efendimize selavatı şerife getirmekle mümkün olur.Ve Selavat-ı şerife her insana farzdır.

VAİZİN TE'SİRİ

 Vaaz verenin sözlerinin tesiri, vaaz efendinin sözlerinin güzelliğinden doğmaz,dinleyicinin isteğinden doğar.Dinleyici gönülden dinliyorsa o sözler tellere vurur.

Şeriat denen şey azaptan kurtulmayı gösterir insana.Varlığından arınmak,temizlenmek ayrı bir şeydir.

"Suret nakşın yumak ile gönül mülkü temiz olmaz.

Rahmet suyun akıp çağlar gönül çirkin yuyan gelsin" diye gönlümüzü temizlemek bir Allah dostu bulmakla mümkün olur.

VELİLERİN KILIK DEĞİŞTİRMESİ

 VEliler ismi azam duasıylakılık değiştirebilhirler.istediği kılığa girebilirler.melaike de böyledir.O duayı okuyarak istediği kılıkta görev icra ederler.Eğer bir melek insan kılığına girdikten sonra bir Veli onu velayet kabzası ile tutarsa artık o melek boyut değişteremez.Ne zaman ki Veli velayet yetkisinin fişini çeker,o zaman boyut değiştirebilir.

İbni Arabi hazretleri, bununla alakalı Fütuhatı Mekkiye isimli kitabında bir hadise nakletmiştir.

HELAL LOKMA

 Biz bu kavramdan anlarız ki, kendi paramızla satın aldığımız ekmek helaldir.Çok çok olsa kazandığımız paranın hikayesine bakarız.Bu paranın bizim cebimize girmesinin hikayesini tetkik ederiz.Peki, satın aldığmız ekmeğin yapılış aşamasından haberimiz yok.Acaba bu unu yoğuran kimse temizmi idi? besmele çekmiş mi idi.Tüm bu aşamalarda temiz olan gıda vücudumuza girdiğinde nur olur.Bu çook derin bir mevzuudur. iSLAMIN TARİF ETTİĞİ HELAL LOKMAĞA ULAŞMAK, TÜNEL AÇMAKTAN ZORDUR.

ADAMLAR MÜSLÜMAN ABİCİM

Mecut iktidara oy vermek için ileri sürülen bahanelerden birisi. "Adam alnı secdeli"

Baksanıza, 40 yıllık komünistler bile “Bu hak ile batılın savaşıdır, küffara karşı Erdoğan’ın yanında olmalıyız” diyerek milletvekili oldular! Şimdi bunlara bakıp “İkbâl için ahbabı siâyet yeni çıktı” dememek lazım Ziya Paşa gibi. Ona kalsa “Îmân ile dîn akçedir erbâb-ı gınâda…” Halbuki mesele “Allah’ın dinine sahip çıkmak” olunca zengin olmak, fakir olmak, 28 Şubat’çı olmak, Dev-Sol’cu olmak bir yana bırakılıp dünya liderinin yanında saf tutulur tabii! 

“Çok müselmanı soğuklar eyledi ateşperest” demiş başka bir şair de. Yani öylesine soğukmuş ki hava Mecusilerin taptığı ateşi sevdirmiş Müslümanlara. Bugünlerde bizde ise tam tersi bir yönelim görünüyor: 

Partilerine verdikleri desteğe savunulabilir bahane bulma ihtiyacı “Müselmanlık” adresine gönderiyor her kökenden partizanlarımızı. 

Körü körüne taraftarlığın veya bir mahalleye, camiaya, kabileye mensubiyet bağının gereği olarak yaptığı siyasi tercihi savunmak için bahane bulamayan bizim vatandaş da “Problemler var ama adamlar Müslüman” bahanesiyle kandırmaya çalışıyor kendini. 

Din en büyük meşruiyet kaynağıdır ne de olsa. Tepe tepe yararlanmaya bakmak lazım!

Hem üsttekilerin yaptığını alttakiler niye yapmasın ki? 

Allah’a şükür ki “İnsandan insana fark var.” İyi ki “Aynı delikten iki defa sokulmama” ölçüsüyle kritik anlarda her şeye rağmen rasyonel kararlar alabilen insanlar da var.

 

NAS VAR NAS

Faiz konusunda Cumhurbaşkanının söylemi budur.Tıpkı, miting yaparken okunan ezana saygı göstermek için mikrofonu kapatan birisinin dine saygısı gibi.Ancak o mitingten bitişikteki camiye namaz için giden hiç kimse yok.Faiz konusunda Nas var Nas diyenin inanca saygısı Kur korumalı mevduata iki yıl içinde ödenen faiz hususunda niçin sorgulanmaz?

 Bakın: Türkiye 2002-2017 yıllarını kapsayan 16 yılda -yani “Eski AK Parti” döneminde- toplam 811 milyar lira faiz ödemiş. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın resmi rakamlarına göre 2022-2023 yıllarında ise bu miktar toplam 810 milyar lira. Yani “nas var nas” denilerek ilan edilen yeni ekonomi politikalarının uygulandığı iki yıl içinde ödenen faiz AK Parti’nin daha önce “ortodoks” ekonomi kurallarını uyguladığı 16 yıl boyunca ödenen kadar. 

Ehliyet ve liyakat eksikliğinin doğurduğu kötü yönetim yüzünden yalnızca iki yılda faiz giderimiz sekiz kat artmış. Lafa gelince söylenen tüyü bitmemiş yetimin hakkı da dahil buna.

OY VERMEK

Anayasal bir haktır.Dinsel bir görevmidir? Değil..Farz,vacip,sünnet v.s anlamında değil..Ancak,"Nasılsanız öyle idare olunursunuz" , "Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah o toplumun yöneticisini değiştirmez" sosyal kanunu gereğince bir görevdir.

Bu görev ifa edilirken , insanlar bir ayrıştırmaya tabi tutulmamalıdır.Hatta, Din bu ayrıştırmada kullanılmamalıdır."Filana verilen oylar cehenneme odununu taşımaktır" şeklinde sözler imanımıza, korumakla yükümlü olduğumuz dinimize zarar veren söylemlerdir.Haklılık ölçüsü kazanmak değildir.Çünkü Kaderin hikmeti insana perdelidir(gizlidir)..

Ehlullah nasıl davranır: Sükutla, sabırla ve seyrederek..Sonucunu Hak Teala kendisine bildirmiş olsa bile Velilerde teslimiyet vardır.

Bilinmelidir ki Yerin ve göğün tüm mülkünün sahibi Allah Teala'dır.Yaratılan tüm mevcudat O'nundur.Dünyayı Leş olarak tanımlayan bir Peygamber örneğimiz mevcuttur.Hadiseye birazda buradan bakalım:"Leşi ben yiyeceğim, sen yemeyeceksin" mücadelesidir.Çünkü yüzme bilmeden denize giren boğulur.Zırhsız savaşa girmek olmaz,yaralalanma ihtimalin yüksektir."Nefislerinizi tehlikeye atmak" vardır.Başlangıçta bir yüksükle gelip, nihayetinde Karun olmanın hesabını verememek vardır.

ALLAH'IN YAKTIĞI MUM ÜFLENMEKLE SÖNDÜRÜLMEZ.

Bir mümine hakaret edenin hakareti kendine döner.Göğe doğru tükürürseniz o tükürüt bir müddet sonra sizin yüzünüzedüşer

HÜSNÜ ZAN

 Müslüman, aptal derecesinde hüsnü zan sahibi olmalıdır.Bu derecede hüsnü zan sahibi olmak Settar esmasının kullanılması demektir.

EVLİYA MENKIBELERİ

 Evliyaullahın menkıbeleri, sözleri bizlerin hoşuna gider.Neden? Sebebi bu sözler ve menkıbeler bizim içimizdeki ilahi esmaları harekete geçirir.Harekete geçtimi bizden görünmeyen güzel bir şua, görünmeyen  güzel bir koku çıkar.Görünmeyen bir ses çıkar.ve ilahi rahmet iner.İlahi esmalarımız bu rahmeti çeker.

HALLAC-I MANSUR

 İinsanın cesedi bir radyo alıcısı gibidir.Merkezden yayın yapıldığında spikerin sesini bir radyo cihazından duyarız.Hak teala legane spikerdir.İnsan vücudları birer radyo makinasıdır.Hallac-ı mansur Hakk'ın sesini radyo olmaksızın duymuştur bu nedenle Enel hakk demiştir.Bütün radyolardaki spiker aynıdır.Hiçbir radyo yoktur sadece spiker vardır demek enel hakk.

KALB GÖZÜN AÇILMASI İÇİN

 Bazı insanlar meraklıdır.Kalb gözüm açılsın der.bilmez ki bu iş hayrına mı? değil mi?. Ancak insanın kalb gözünün açılma seviyesine gelebilmesi için o insan namaz hesabı, oruç hesabı,zekat hesabı olmaması gerekir.Yalan söylemiyecek.Haram yemiyecek.Daima abdestli gezecek ..Sonra şu esmalardan müteşekkil duaları okuyacak:"YA GANİ YA ALLAH.YA HAY YA ALLAH..YA GAFFAR.YA RAHİM.BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM.FERDÜN.HAYYUN,KAYYUMUN, HAKEMUN,ADULLÜN,KUDDUSÜN.SEYECALÜLLAHU BA'DE USRUN YUSRA..(Hz.Ali efendimizden.)

TECELLİDE TEKERRÜR YOKTUR

 KÜLLE YEVMİN HÜVE Fİ ŞE'NİN" O, her an bir iş üzerindedir" Rahman suresinin 29 ncu ayetidir.bu nedenle Hakk'ın işlerinde tekerrür yoktur.Tecellide tekerrür olmaz.aksi durumda acziyet demek olur ki Hak Teala'ya uzaktır acziyet..

Bugün insanımız siyasi noktada bir merkezeçekebilmek için başörtüsü konusu gündeme getirilir ve eğer şuan iktidardaki parti işbaşında olmaz ise din düşmanlarnın tekrar eskiyi getirecekleri ifade edilir.Bu ifade ile bir korku salınır.halbuki bu düşüncede gizli şirk mevcuttur.Sanki yapan eden şuymuş, buymuş gibi,Hakk7ın kudretini hiç anmazlar.Halbuki yegane güç sahibi Hak Teala'dır.Zahirde husule gelen işler o'nun dilemesi ile meydana gelir.Bu nedenle 60,70 sene öncesinin tek parti iktidarının yaptıklarını bugün ifade edip, onları düşman ilan etmek hakiki müslümanın işi değildir.Geriye dönüş yoktur.Geriye dönüş olursa tecellinin geriye dönüş ve eskinin tekrarı olur ki bu ayetin hükmüne mugayirdir.Daima ilerisi ve  kemalatı devam edeni bilmek gerekir.

DAİMA GÖNÜLDEN SÖYLE

 Daima gönülden söyle.Gıpta etmeden, hased etmeden, yalana tevessül etmeden, adaletten ayrılmadan.Gönülden söyleyenin vücudundan şaibeler kalkmıştır.Vücudundaki şaibeleri, irade, sabır ibadet ile kaldıranlarda gönülden konuşurlar.Birincilere Veli denir.ikinciler Salih kullardır.bunları taklide gidip gayret edenlerde halis müminlerdir.

MÜNİR DERMAN KAYIT

MÜNİR DERMAN

NİCE DUALAR VARDIR Kİ

 Nice dualar vardır ki ziyan,helak olmanın ta kendisidir.Hak Teala kereminden dolayı onları kabul etmez , kul kurtulur.

AZALARIMIZIN

 İnsanın kıymeti Hakk'ın tecelli ettiği gönül'e sahip olmasıdır.İlahi emaneti yüklenmiştir.Ancak azalarımızın gönülle alakası vardır.Bir anlamda azalarımızın hortumlarının açıldığı uç gönlümüzdür.Dışarıdan temiz su akıtılırsa gönül havuzumuzun suyuda temiz olur.Bu nedenleKulaklarımızda, gözümüzde, dilimizde ,ayaklarımızda Hakk'ın memnun olacağı işlerin var olması gereklidir.Aksi halde paslanan azalar gönül zevkinden uzak kalır ve sıkıntı çeker.

BAŞIMIZA GELEN İMTİHANLAR

 Hz.Ali Efendimize sormuşlar:"Başımıza gelen sıkıntılar imtihan mıdır? yoksa ceza mı?

kapısı olan hazret-i Şah-ı Merdan cevap vermiş:"Allah'a yaklaştırıyorsa imtihandır.Uzaklaştırıyorsa cezadır."

EVLİYANIN HAKK'I ANLATIŞI

 Evliyaullah Hak Teala'yı insanlara anlatır.Tüm çabaları Hakk'ı insanların idrak seviyesine indirgeyerek anlatabilmek.Bu uğurda çok cefa çekerler.Bir nükte vardır.Nasrettin hoca bakmış geceleyin bahçedeki havuzun içindeki Ay'ı görmüş.Demiş Ay gökten düştü kurtarayım.Eline kovayı almış başlamış havuzun suyunu boşaltmaya bir zaman sonra yorulmuş kovayı çekerken sırt üstü yere yuvarlanmış.Yerde iken bakmış ki Ay gökyüzünde.Hele şükür demiş,bu kadar zahmete uğradık ise de seni de göğe çıkardık" demiş.

İÇİMİZ,DIŞIMIZ,DENGE

 Bir kimsenin içi dışı aynı değerde olursa buna hakiki alim derler.Bir kimsenin dışı içinden süslü  ve kıymetli ise ona da zavallı cahil damgasını vururlar. Dışa çok ehemmiyet verip yürüyenler bir şeyleri gizlemek için uğraşanlardır.

ABDESTSİZ YASAK ŞEYLER

 Abdesti olmaksızın bir kimsenin mushafa dokunması, namaz kılması, Kabeyi tavaf etmesi haramdır. Cünüp olduğu zaman da insana beş şey haramdır: Namaz kılmak, Kur'an'a dokunmak, Kur'an okumak  Mescide girmek, Kabeyi tavaf etmek.

Hayızlı kadına da haram olan şeyler:Namaz kılmak, oruç tutmak,Kur'an okumak , Kurana el sürmek,Kabeyi tavaf, cima, göbek üstünden dize kadar açmak.

İBADET ZEVKİ

 İbadete bedel karıştıranlar hicablıdır(Perdelidir).Hatta derlerki ibadet zevki ile şirk yakındır.Bir insanın ibadetini beğenmesi şirktir."Ben namaz kılıyorum, filan kılmıyor" deyip kendinden gurur duyuyorsan şirktesin.Hiç kimsenin akibeti konusunda garantisi yoktur.

DÜNYA EVLİYALARDAN HALİ DEĞİLDİR.

 Bir Hadisi peygamberi vardır:"İZA HULİYET GULİBET" Dünya, iyi,temiz,ruhani adamlardan hali olursa yıkılır". Kur'an da  ERRASİHUNE FİL İLMİ buyurulmaktadır.İlimde Rüsuh sahibi olanlar anlamındadır.bu zatlar Kur'an'ın sırlarına vakıftırlar.Ancak sırları ifşa etmemek onların üzerine vaciptir.İfşa ederlerse hata ve küfre girerler.

AZAD EDİLEN KÖLE

 Efendimiz SAV, sahabesinden birisine bir köle hediye etmiş.Sahabe köleyi evine getirmiş.Resulullah'ın verdiği kulun hakkını veremeyiz diye ertesi sabah köleyi azad etmişler.

İKİLİK İFADELERİ

 "MEN FERRAKE FE LEYSE MİNNA" Kim ki ikilik kor bizden değildir(Hadis-i şerif). GIYBET'in müvesinde bu hadisi şerifi yaralamak vardır. Kusurları görmek islamda yasaktır.Allah bile kusurları Settar ismi ile gizler.Settarül uyubdur. İyiliği bile gizlemek gerekir.Çünkü iyilik yaptığın kimsede minnet ve teşekkür duygusu doğar.Halbuki şükür ve minnet ancak Allah'a dır.

MÜRŞİT NEDİR?

 Mürşit, tasavvufla uğraşan demek değildir.Halbuki bu asırda mürşit,tasavvuf kitabı okuyan, tasavvufi sözler söyleyen kişidir.Halbuki tasavvuf şuurunu tahammül haline insana anlatabilecek şekle sokan kimsedir mürşit.Mürşit denilen mutasavvuf bir hayat yaşar. Mürşit iki dünyanın da  alaka ve menfeatlarının dışında müridinin ruhi formasyonunu yapan yaparken de bir şeyi almadan veren bir gözü, işareti temizleyicidir ki ruhu kendi aslına biat ettirerek Halık-Mahluk ikiliğini ortadan kaldıran adam demektir.

İNSANI KENDİ SURETİMDE YARATTIM

 kutsi hadistir."Ben insanın sırrıyım.İnsan da benim sırrım".Yine buyrulmuştur:"İnsanı kendi suretimde yarattım"..bu suret, haşa fiziksel şekil değildir.Esmaların tecellisi için lazım olan cihaz demektir. Batından zahir oldu insan şeklinde.. İnsan Hakkın zahiri,Hak ,insanın batınıdır. 

BÜYÜKLERİN GUSL GEREKLİ DURUMLARI

Ehassül havas olan zatların Hak Teala ile irtibatları o kadar kuvvetlidir ki Allah'ı bir an olsun akıldan çıkartmamaları gerekir.Akıllarına dünya bile gelse rabıtaları bozulur,gusul abdesti almaları gerekir."Öyle makamda olanlar vardır ki Allah'ı unuttukları dakikada cünüb olurlar, bunun neden olduğu söylenemez, bu makamdakiler sabah namazını vaktinde kılamazlar ise gusul yapmaları gerekir" 

DERVİŞ,KERBİŞ,MENKUŞ

Pişerek olgunlaşan,ayak altına düşerek alçak gönüllü olan kimeseye DERVİŞ denilir.

Yarı çiğ, yarı pişmiş olana KERBİŞ denilir.Tuzlanmamış yağa derlerDünyasevgisini terk etmeyene  kerbiş denilir

MENKUŞ ise çuvalı boş, kalbi taş şeytana işi olana derler

ŞEYH MAHMUT'UN KERAMETİ

 Mehmet Ali Hoca emmiye ve şıh mahmud'a hizmet eden Halim hoca,Cizre de seyda hazretlerini ziyaret dönüşü on gün önce Şanlıurfadaki bir trafik kazasında dünyasını değişmişti.Cenazeye iştirak mahiyetinden Hassa söğüt mahallesindeki mezarlık içindeki türbe binasına gittiğimizde içinde türbenin bulunduğu binanın yerden bir metre yüksek kısmında tüm binanın silme demirle kuxak şeklinde çepeçevre dönüldüğünü duvar içine 40 cm büyüklüğünde demir dübellerin çakıldığı ve silme demirin kuşak gibi bu dübellere kaynaklandığı gözükecektir.

6 Şubat depreminde türbe binasının Kuzey doğu tarafında hafif çatlak oluştuğu gözlemlenecektir.Bu çevre demir kuşak olmasa idi, cami inşaatında demir direk kullanılmadığı için depremde belkide yıkılacaktı.Ancak yerden bir metre yükseklikteki bu kuşak binayı sağlam tutmuştu.Bunu gösteren bir derviş,bakın dedi, bu da Şıh Mahmut'un bir kerametidir dedi.kendi 15 sene önce  bunun yapılmasını istemişti, hikmeti bugün açığa çıktı.

HER ZAMAN ŞIHLIK OLMAZ

 Mehmet Ali Hoca  kaynayan çaydanlığın kapağını elindeki bir bezle açmak için tutar.O sırada Oğlu Şıh mahmut yanındadır.Şıh Mahmut kalbinden şöyle geçirir:"Evliyanın elini ateş yakmaz.niye bezle tutuyor ki"..Hoca emmi , oğlundan tarafa döner,manidar şekilde gözüne bakıp "Her zaman şıhlık olmaz" buyurur

MEHMET ALİ HOCA

 Mehmet Ali Hoca emmi, yanında bulunan bir dervişe çay yapmak üzere filan yerdeki pınardan su getir der.Derviş bahsedilen  yer biraz uzakça olduğundan daha berideki yerden suyu doldurur.Getirir ve Çaydanlığı ateşe sürer.Hoca emmi,şu tesbihi ver de bakalım suyu nereden doldurmuşsun der.Bir müddet TESBİH ÇEKTİKTEN SONRA  "O çaydanlıktaki sıcak suyu kuru bir yere dök,ot olmasın.Sonra git dediğim yerden getir" demiş.Derviş mahcub bir şekilde denileni yapmış ve belirtilen yerdeki pınardan suyu doldurup çaydanlığı ateşe sürmüş.Hazret tekrar tesbihi eline almış bakalım demiş nereden almışsın.Sonra başını sallamış tamam o pınardan suyu almışsın demiş.

İKİ DİNLİ OLMAK

 Hatay,Hassa ilçesi Söğüt beldesinde yaşamış 1980 yılında vefat etmiş Mehmet Ali Hoca, yanlarında oturan, kendisini seven ancak "hoca" olarak bilinen bir kimse için "Bunlar iki dinli" tabirini kullanmıştır.Bunlar Allah'a güvenir birde rızkı  için hükümete güvenir." demiştir.Muhtemelen diyanette vazife alan bir şahıs için bu tabiri kullanmıştır.

ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEK

 Ölümlebirlikte perdeler açılıp hakikatlar müşahede edilir.Ancak ,Hak teala'nın bir takım kulları, bu hale fiziksel yaşamı devam ederken ulaşırlar.Bedenimiz bir şüphe yeridir.Çünkü "varlık" ifade etmektedir.Ben, sen , o gibi..Ancak şüphe ortadan kalkarsa ölmeden evvel ölünmüş olur.Bu makama gelenler,gaybı buradan seyrederler."Biz size sizden daha yakınız" ayeti Varlığımızda mevcut gücü gösterir.Biz o güç ile birlikte yaşıyoruz.Ancak, istek ve arzularımız işi bozuyor.Eğer isteksizliğe ulaşırsak aradan sen çıkmış olursun geriye kalan ise Yaradan.

Nefsini bilen Rabbi'ni bilir denir.Nefis nasıl bilinir diye bir sual sorulacak olursa nefsini ancak hakikate ayak basmış, gözden perde kalkmış olan bilir.Bakar nefsi erkek mi, dişi mi,zayıf mı, şişman mı,ölü mü dirimi .Nefsini bilmeden rabbimi buldum diyen tohum ekmeden ekin bekleyen gibidir.Kanadı çıkmamış  bir kuş gökyüzüne uçsun demektir.

TARİH PERDESİNE AKS EDENLER

 Tarih perdesine aksedenler yani tarihe geçenler,mazlumlarla zalimlerin, haklı haksız boğuşmasından ibaret bir insanlık trajedisidir.Kötülükten meded umulmaz. Ümitsizlikten bazen bir güç doğar.Haksızlığa uğradım diye isyan etme.Suçsuzların kanı kurumaz.Hakteala o kanın kefilidir.Zamanı geldiğinde intikamı alınır.

CİHADIN EN FAZİLETLİSİ

 "Afdalül cihadü kelimetü adlun inde sultanin cair" Cihadın en efdali zalim padişahın karşısında onun yüzüne karşı zulmünü söylemektir.

İNSANDA YARATILIŞTA MEVCUT NAKIŞLAR

 FAZİLET, DOĞRULUK, ŞEFKAT,MERHAMET,HAYA gibi güzel nakışlar her insanda mevcuttur. İlahi nakışların isimleridir bunlar.İnsanın kıymeti bunlar ile ölçülür.Bu nakışlar, ortaya çıkma imkanı bulamazsa, yahut onlara perde olacak hal ve davranışlar mevcutsa ortaya çıkmazlar.Bunlar şah damarından daha yakın olanın nakışlardır.Burnu nezle olan koku alamaz.gözü kapalı olan göremez.Kulağı tıkalı olan duyamaz. Dili paslı olan da tat alamaz.Bu arızalar o uzuv merkezinin,yani ruhun hasta olması değildir. Fazilet ve diğer yüksek duyguların ortaya çıkmaması, yokluklarından değil, temizliği bulamamasındandır.Terbiye ile bu temizlik tamam edilirse bu yüksek duygular hemen meydana çıkar.Bu nakışların ortaya çıkması için muayyen temizliğin yapılması gerekir.Bu temizlemede Peygamberler ve onun varisleri yol göstericidir.

"Onların kalplerini mühürledik" ayeti,bir baskı değildir.Onlar temizlik yapmaya kalkışmadıkları için biz kendimizi mühürledik demektir.Çünkü bizde, şah damarımızdan yakın olan Hakk mevcuttur ki , Hakk Teala kulum ile işitirim, görürüm dediğinden Hak Teala kendini mühürler. İlahi nakışların ortaya çıkması için insana iyiyi kötüyü ayırma hassası ve irade verilmiştir. Gerekli temizlik yapılmaz ise Hak teala ortayaçıkmaz.Kendini mühürlemiştir.Ayeti bu şekilde anlamak gerekir.

PEYGAMBER ÖĞÜDÜ

 Bir kimse, Efendimiz SAV den öğüt istedi.Cenab-ı Peygamber sana dört öğüt vereyim dedi:"BİRİNCİSİ i "Ölümü aklından çıkarma" ! İKİNCİSİ, "Dünya sevgisinden uzak dur"!, ÜÇÜNCÜSÜ, Korku ile ümit arasında ol", DÖRDÜNCÜSÜ; "düşmanın gayet çetindir, ondan gerektiği gibi kaçın!Gafillik etme! Yükün ağır olmasın !Gitmek istediğin yere(menzile) varamazsın.

"Yükün ağır olması" şeytanın yaptığı fesatlıktan dolayı ağır olur. 

MAŞRIK/MAĞRIB

 Rahman suresinde Hak Teala buyurur:RABBÜL MAŞRIKAYNI  VE RABBÜL MÜĞRİBEYN" Maşrık zahir alemidir.Mağrıb Batın alemidir.Maşrık Kabe'den başlar, Mağrıb Ravzai mutahharadan.Maşrık Ruhani alemden dünyaya geliştir.Mağrib ise dünyadan ruhani aleme gidiştir.

UVEYSİLİK

 Uveysilik için zahirde bir mürşidi olmayıp Allah Teala'nın terbiye ettikleridir denir.Uveysiler Allah'dan Resul'e teveccüh ederler.Veliler ise Resulullah'dan Allah'a seyrederler.Peygamberler Allah'dan halka seyr ederler.

VEYSEL KARANİ HAZRETLERİNİN ŞEMAİLİ(ŞEKLİ)

Orta boylu Etine dolgun birisi.Omuzları geniş siyah uzun saçları kulakları arkalarına yele halinde,geniş alnına karışık bukleli saçları dökülmüş.Taramamış saçını. O kadar kendini Allah'a vermiş ki ilgilenmiyor cesediyle.Sol gözünü bir bukle saç daima örtmekte.saçlar düşmüş aşağı sol gözünü kapatmakta.Aslan Suretini hayaline getir.Hafif şöyle eğri bir burnu var.Kalın ve muntazam dudakları var.İnce dudak hile işaretidir.Seyrek,iri, büyük ve  temiz dişleri var.Burun kapakları daima vücuduyla birlikte açılıp kapanmakta.Yağız bir yüzü var.Çenesini dört parmak aşmış siyah aralarında ak olan bir sakalı var.Rüzgara baş eğen bir sakal.Rüzgar ne tarafa eserse o tarafa sakal savruluyor.Vücudu ve sırtı kıllarla kaplı.Elleri iri parmaklı  ve üstü kıl kaplı bir eli var. Elinde kalın eğri büğrü bir asa var.Omuzunda içinde su olan tulum var.Sağ elinin içinde siyah bir nur var.Dudakları açık zikir halindedir.Ak nur,ak nur."Ya İlahi çok uyur gözden, çok yer karından sana sığınırım" dedi.(DR.Münir Derman hazretlerinin rüyasında gördükleridir))

MANEVİ LÜGATTAN İSİM ALMAK

 Manevi lügattan isim alanlar, maneviyatta mertebe yüksekliğine sahip olanlardır.Bu mertebe yükseklikleri teğmen,üsteğemen,yüzbaşı,Binbaşı,yarbay,Albay v.s gibi birbirini takip eden mertebelerdir.

Veysel Karani hazretlerinin manevi lüğattaki ismi Üveysi'dir. Uveysi arada hiçbir vasıta olmaksızın nurun ve hakikatın menbaının temsilcisiyle temas eden insan demektir.Temas halinde olan insan fiziksel olarak karşı karşıya gelmez.Yoksa patlama olur.Bunu şu misalle açıklayabiliriz.Veysel Karani hazretleri bir barut idi.Nurun ve hakikatın menbaı olan Resulullah efendimiz ise ateş idi.Şayet Veysel Karani Efendimizi görse idi infilak edecekti. Karşı karşıya gelememek, Uveysiliği kazanmak için bir sebebtir.

Uveysiler Allah'dan Resul'e gelir. Uveysi olmayanlar ise Resul'den Allah'a gider.

RÜYA

 Gönlü güzel birisi bir rüyasını nakletti:"Bugün sabah bir rüya gördüm.Metli dedemi gördüm ilk defa.Bir evin kapısının önünde evliyalar vardı.Kalabalığı gördüm ama kim olduklarını bilmiyorum.Sadece Necib Sultanımın ismi geçiyordu.Metli Sultan ve diğer evliyalar yerde ayaklarının üzerinde oturuyorlardı.Bir ev vardı.Metli Sultan o evin kapısının açılmasını bekliyordu.Metli Sultanın bir çok tapusu var imiş o tapuları Necib Efendiye verecekmiş.Bir tek Necib Sultanım istedi..Metli Dedem kapının açılmasını bekliyordu.Açılınca sorulacak diye bir bekleyiş vardı.Hepsi kapıya çok yakındı.Etrafı tel örgülü idi.İki elimde o evin dışında Metli Dedem bana şefaat eder mi diye dilimde bir söz vardı"

SIRR NEDİR?

 SIRR,Ruhun arınıp,temizlenip tecelliye kabiliyet kespetmesidir.

HUD SURESİ

 Rahman ve Kahhar'ın azametini bir arada bildiren Hud suresi indiği vakit Efendimiz SAV 'in saçına ve sakalına beyazlar inmeye başlamıştır.

LEŞ YİYENLER LEŞİN KOKUSUNU ALMAZLAR

 Yemek pişiren aşcı, yemek kokusuna alıştığı için kokuyu almaz.İnsan vücududa aşcı gibidir.Leş yiyen hayvanlar koku almazlar.Köpek kilometrelerce uzaktan koku alır ancak yediği leşin kokusunu almaz.Alsa yemez idi.Bu da Allah'ın bir hikmeti. İnsan fazileti kaybettiğinin kokusunu alamıyor.Vücud harama alıştığı için fazilet kokuları o vücudu rahatsız eder.Mesnevi şerifte ,debbağlık(deri temizliği) yapan iki kardeşin hikayesi anlatılır.Adam kokucular dükkanından geçerken kokudan dolayı bayılmış.Kardeşine haber vermişler hemen cebinde bulunan köpek pisliğini adamın burnuna tutmuş adam ayılmış.Çünkü pis kokuya alışmış, temiz koku onu rahatsız eder.Dünya hırsına kapılanlarda böyledir.Mal,,mülk edinmenin pis kokusuna alıştığı için iyilik etmek, cömertlik v.s hususları onu rahatsız eder.

İSLAMDA SUSMAK ASILDIR

 İslamda susmak edeptendir.ses çıkartmamak, sır sahibi olmak emrolunmuştur.karşında bulunan insanın iç halini, küfrünü, münafık olduğunu bilsen bunu ifşa edemezsin.Hele hele zahiri günahlarını dile getirip anlatmak men edilmiştir.Yöneticilerde olan kusurların ifade edilmesi hususunda yasak biraz gevşetilmiş olsa bile bu anlatım sizin manevi yönünüzü zayıflatır.Biz bunları başkalarına anlatırken, o kimseyi uyandırmak niyet taşısak bile burada nefsin hilesi vardır.Hak Teala ister ise o kimseyi o makamda helak eder.Hakk'ın emrini beklemeksizin bu işi biz yapmaya kalkarsak sisteme müdahale etmiş oluruz ki bu edebe uygun değildir.

RÜYAYI EHLİ YORUMLAYABİLİR.

Maneviyat inancı kuvvetli olan birisi rüyasında görmüş ki ;"Elinde bulunan Ak Parti flamasını, Tayyip erdoğan'a tesilm etmiş".bu rüyadan 14 Mayıs seçimlerini Erdoğan'ın kazanacağı yorumunu çıkartmakta .Rüyalar dünyası karmaşıktır ve ehli tabir eder.Ancak insanın gördüğü bazı rüyalar nefislerinden aksedenlerdir.Şiddetle bir lidere bağlı ise o liderin kazanacağını, kendisinin de bu işte vazifeli bulunduğunu sanır.Manevi sahada vazifeli olduğunu sanır.

Rüyayı anlatan kişi, Necib Sultanıma bir rüyasını anlatmış ve Necib Efendi kendisine sonucu söylemiş.Şöyle ki:"Rüyasında bir yol kenarında Demirel ile birlikte yürümekte iken arkadan Erbakan'ın gelip kendilerini geçtiğini görmüş.Necib Sultanıma bu rüyayı anlatınca hazret:Erbakan piyangoyu vurdu.birinci parti olacak" demiş ve hangi tarihteki seçim ise Erbakan hoca kazanmış.

ALLAH NASIL MEMNUN EDİLİR?

 Aklımıza namaz oruç v.s gelir.Hayıır.Allah'ı memnun etmek için aklından çıkartma;doğrulukdan ayrılma, katiyen yalan söyleme,.Allah bundan memnun olur.Diğer ibadetler zaten bizim borcumuz.Doğruluktan ayrılmazsan, Allah7ın kaza ve kaderine boyun eğmişsindir.Yalan söylemez isen, Allah'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu  biliyorsun demektir.Servet sahibi olupta o serveti kalbine sokmamaktır.

ÖLÜM BİR ÇÖZÜLMEDİR

 İnsan için ölüm bir çözülmedir.Yok olma değildir. Ölüm insanın manevi benliğini halktan, Allah'ın kendine doğru çekmesidir.Hak Teala ötede ona ayrı bir şekil verir ki bu çözülmez.hakikidir.Bu nedenle bu dünyada eşyayı insan için, insanı kendisi için halketmiştir.

ALLAH'IN İNSANI KENDİ SURETİNDE YARATMASI

 Bu kelamı fiziki olarak anlamamak gerekir. Allah insanı, kemal,ruh,cisim, nefis bakımından kendi suretinde yaratmıştır. İnsandaki nizamın çözülmesi de yaratanın emrindedir.Onun için insanın bu nizamını bozmağa hakkı yoktur.Beden benim bedenim istediğimi yaparım diyemez.Buna teşebbüs eden kimse kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın mamur kılmaya emrettiği bir şeyi yıkmağa çalışmak ilahi hakkı tecavüz etmektir.Savaşlarda binlerce kimse ölür, binlercesi yaralanır,binlercesi yetim kalır,ev ve barklarını kaybederler.Allah, affedendir.İnsanı kendi sureti üzerinde yarattığı için insanda affetmelidir.Allah, kendi sureti üzre yarattığı insanı sevmiştir.Peki yaratılan insan birbirini niye sevmez.Sevmemek, Allah'a karşı gelmektir.

Biz dışımızdaki insanları değerlendirirken, o kimsenin Allah ile olan özel hukukuna bakarak değerleme yaparız ve düşman addederiz.Kutuplaştırırız.Ayrıştırırız. Bir insan, kendisine karşı suç işleyen bir insanı affederse, Allah Teala bunun ecrini üzerine alır.İnsanın hayatına riayet eden kimse Allah'a riayet etmiş olur.İnsanlar ancak kendi fiillerinden dolayı zemmolunur. İnsanın fiiliyle kendi bir değildir.Fiil Allah'tandır.Şeriatın zemmettiği fiilden başka zemmedilecek fiil yoktur.Şeriatın zemmettiği fiili yapan insandır,Allah değildir. Şeriatın zemmettiği fiillerin bir hikmeti vardır.Bunu Allah Teala bilir.birde bildirdiği Evliyası bilir. 

İHSAN NEDİR?

 İhsan demek, Allah'ın nurunun insanda tecelli etmesi demektir.Bu her insana nasip olmaz.Hakk Teala'nın seçkin kullarının nasibidir.O nurun isabet ettiği insan artık korkudan emindir.mahzun olmak yoktur.Göbek atıp oynayabilir. Bu nur, verildiği insandan geri alınmaz.İhsanın tecelli ettiği kimse cömert ve hayırsever olur.Hayırseverlik bilinen cami, köprü yaptırmak demek değildir.Verdiğinde kimin verdiğinin bilinmemesi hayırseverliktir. Muhatabın küçülmemesi için.

Hayırsever olmak için kendisinin hiçbir varlığının olmadığını anlamak lazımdır.

Er- Rahim(acıyan) esması kendisinde tecelli eden şahıs,bitkilere, hayvanata acır ve onların ihtiyaçlarını temin eder.Bu esmanın tecelli ettiği kimse aslında iman sahibidir.Görünüşte papaz olsa bile..(Bu ağır bir lakırtıdır)..

BİLMEDEN YAPTIKLARIMIZ İÇİN YAPMAMIZ GEREKEN ŞEY

 Biz belki bilmeden münafıklık sahasına ayak basmış olabiliriz."Tedavi olunuz" emri zahiri bir kur'an emridir.Biz bu emre muhalefet edersek sorumluluğumuz olur.Bunun gibi bilmeden yaptığımız hatalı işlere tekraren muhatap olmamak için Muavezeteyn surelerini (Felak ve Nas)surelerini yavaş yavaş okuyup nefesi içimize çekerek yutkunmamızda faideler mevcut olduğunu büyükler söyler.Acaba hikmeti ne ola? diye aklımıza lüzumsuz düşünceler gelebilir."Hava yutacağımıza bunları yut" denmiştir. Böyle yaparak münafıklık sınırına girmekten , tefrikaya düşmekten muhafaza edilmiş oluruz. Bu sureler bir anlamda insanı efsunlar.Gün içinde bir kaç defa bunu yapmakta faide vardır.

LOHUSA SULTAN TÜRBESİ

 İstanbul'da Şişhane yokuşundan kasımpaşaya inerken tepeüzerinde bir türbe vardır.Lohusa Sultan türbesi..Hikayesi şudur:Hicri 1050 senesinde İstanbul'da yaşamış Halid efendi isminde nur yüzlü bir hafız var imiş.sesinin güzelliği pek meşhurmuş.Rüyasında zamanın padişahının kızına aşık olmuş, kızda ona aşık olmuş.Anasına durumu anlatmış ve padişahtan kızını gidip istemesini söylemiş.Anası Topkapı sarayına gelmiş bir vesile ile padişahın huzuruna çıkmış ve durumu söylemiş.Padişah başlangıçta bu işe kızmış,ancak kızının hali ona da malum olmuş Şart olarak "oğlun 9 çuval altın getirirse olur" demiş.Anası oğluna bu şartı söylemiş,Çocuk yatsı namazından sonra evlerinin bulunduğu şişhane yokuşundan Kasımpaşaya inen yokuşun sağındaki evinin bahçesinden dokuz çuval toprak doldurmuş ertesi sabah bu çuvalları bir arabaya yükleyip Topkapı sarayının yolunu tutmuş.saraya varıp padişahın huzuruna çıkmış ve altınları tamam ettiğini belirtmiş.Padişah şaşırmış ve çuvalları yere döktüklerinde silme altın olduğu anlaşılmış.Padişah sözünden dönememiş ve kızını Halid efendiye nikahlamış.ancak "Nesliniz olmasın"diye beddua etmiş.Yeni çift surre alayı ile Medineye gitmişler.Dönüşte kız Medine'de hastalanmış.Hamile imiş.İstanbul7a geldikten bir müddet sonra vefat etmiş.Padişahın kızını,Hafız'ın evinin bahçesine gömmüşler ve üzerine bir türbe yapmışlar.Bir zaman sonra mezardan çocuk ağlaması geldiğini etraf duymuş, durum padişaha intikal etmiş, mezar açıldığında kızın cesedinin sağlam olduğunu ve bir bebeğin annesinin sütünü emdiğini müşahede etmişler bebeği alıp saraya getirmişler ve bu çocuk günü geldiğinde Padişah olmuş.

Çocuğu olmayanlar bu türbeyi ziyaret ettikleri takdirde Hak Teala kendilerine çocuk ihsan ettiği yaygın olmuştur.

YÜZ KIRIŞIKLIĞI

 Her kes yüz kırışıklığını yaşlılıktan bilirler.Öyle değildir.Yüz kırışıklığı kötü huylardandır.Yüzü kırıştıran edepsizliktir, fitnedir,haseddir,gıybettir..

HAKİKİ İMAN EDENLER

 Hakiki iman sahibinin korku ve ümidini tatarsanız eşit gelir" hadisi şeriftir.

Bir insandan keramet sudur edebilmesi için büluğdan itibaren bütün namazlarını eda etmiş olması gerekir.

EFENDİMİZİN NURU

 Bir Hadisi Kutside belirtiyor.Haktela buyuruyor ki:"Ben Ahmedin ruhunu  kendi yüzümün nurundan halk ettim" buyuruyor.

YA VEDUD SULTAN

 İstanbul'un fethi gecikmekte,Fatih hocası Akşemsettin'i sıkıştırmakta:Fetih ne zaman? Hazret murakabeye dalıyor ve 40 gün sonrası olan filan gün diyor.O gün geliyor ve fetih müyesser oluyor.niçin 40 gün sonrası? Akşemseddin Buyuruyor:Efendim bizans içinde Ya Vedud sultan isimli bir Hakk ereni var.Bu zat, onların içinde bulunduğu müddetçe fetih mümkün olmayack.Nazar ettiğimde bu zatın 40 gün sonra vefat edeceğini gördüm,o nun için öyle seyledim?"

Bir Hakk ereni bir beldede bulunduğu müddetçe Hak teala o beldeyi belalardan muhafaza eder.

Fetihten bir gün önce vefat eden Ya Vedud Sultan'ın tabut içindeki naaşını Fatih, Ayasofya'nın kuzey batısın dulunan "Terleyen sütun" denilen direğin yanında müşahede ediyor.Cenaze namazı kılınıyor.Cemaat bu tabutu yüklenip camiden çıkıyor.Rüzgar'ın tesiri ile Cemaat Gülhane istikametinden aşağıya doğru salınıyor.Cenazeyi sanki cemaat taşımıyor,cenaze cemaatı taşıyor.Eminönü iskelesine gelince orada bulunan büyükçe bir kayığa cemaat giriyor.Küreksiz bir şekilde bu kayık haliç içlerine doğru ilerliyor ve bir yerde karaya yaklaşıyor.Tanzimata kadar "Ya Vedud iskelesi" olarak bilinen bu yerin ismi sonrasında Ayvansaray iskelesine çevriliyor.Ya Vedud Sultan7a burada bir türbe yapılıyor.

HASTALIKLARDA TEDBİR ALMAMAK VAR MIDIR?

 Hastalıklarda tedavi Zahir'in bir gereğidir.Tevai bir anlamda tedbir almaktır.Peki "Tedbir almamak varmı dır?".Vardır ancak bu hal yüksek mertebelere mensup olanların halidir. Biz gece yatarken evimizin kapısını kapatırız.Ancak Reisi cumhur  oturduğu evin kapısını kapatmaz.Tedbir almaz.Çünkü kapıcısı var, koruma ordusu var,nöbetçisi var.var oğlu var.Sende o hale geldin mi ?tedbir alamana gerek yoktur. 

İŞLER VAKİTLERE REHİNDİR

 2.Murad, Fatih sultan Mehmet'in babasıdır.Edirne sarayında Hacı Bayram Veli ile otururken yanlarındaki beşikte on günlük bebek olan Fatih Sultan Mehmet yatmaktadır.Padişah, Hacı bayram Veli hazretlerine :"Şeyhim! Babam, Amcam Musa Çelebi ve Ben İstanbul'u almak için çabaladık ama alamadık.bu şehri almak bize müyesser olur mu?" deyince Büyük Veli, gözlerini kapatır bir müddet murakabe yapar.Sonra gözlerin açar ve Padişah'a:"sultanım.Bu şehri siz alamayacaksınız.Bende bu şehrin alınışın göremeyeceğim.ancak şu beşikteki çocuk ve bu yanımdaki Molla Akşemseddin alacaktır." Buyurmuş ..

İşler vakitlere Rehinlidir.Ancak o vakit geldiğinde gerçekleşir.

ŞEYTANIN TEMESSÜL EDEMEYECİ VARLIKLAR

 Şeytan Efendimiz SAV 'in şekline temsil edemez.Yine Şeytan'ın rüyada temsil edemeyeceği kutsal varlıklar  , Evliyaların, Meleklerin, Kabe'nin ,Güneş, Ay,beyaz bulut,ve Kuran dır. Şeytan Kahır esmasının zuhurudur ancak şaşkınlığı temsil eder. Su ateş şeklini alamayacağı gibi, ateşte su şekline giremez .Şeytan içinde hidayet izi bulunan hiçbir cismi temsil edemez.

ÇOBANLIK YAPMAK

 Bütün Peygamberler çobanlık yapmıştır.Niçin? Sınanmak için.Çobanlık, insanları Allah'ın sınamasıdır.

TOPLULUK RAHMETTİR

 "Topluluk Rahmettir" hadisi Ebu Talip Mekki hazretlerinin Kut-ul Kulub isimli tasavvuf eserinin başlangıcına yazılmıştır.Nedir Topluluk? Kah baş diliyle, kah hal diliyle kah gönül diliyle sırlarını birbirine anlatmak topluluktur.Sırlarını anlatabilenler topluluktur.

KARGA

 Dünyanın en edepli mahlukudur.GAAK,GAAK, diye öter.Bu ses onun ALLAH,ALLAH demesidir.bu nedenle uzun yaşar 500 sene gibi.Hiçbir kimse kargayı çiftleşirken görmemiştir.edebinden dolayı.

HİDDET

 Bi insan kaza ve kadere inanırsa hiddet ondan gider.

HER PAY EDEN CEHENNEMDEDİR

" Her pay eden cehennemdedir" hadis-i şeriftir.Buradaki Pay eden, Allah için pay eden değil nefsi için pay edendir.Bir ekmeği alır ikiye böler bu benimdir, şu senindir diyendir. Eski insanlar bir kaptan yemek yerlerdi.Bu hadisten korktukları içindir.Şimdi nasıl olacak. Geriye dönüş yoktur.

BEYTİ MAMUR

 Beyt-i Mamur ,  Kabe'nin tam hizasında meleklerin kıblesi olan bir mabettir. Beyti mamur  insandır. Fakir, aç , kimsesiz bir insanın gönlünü yapmaktır Beyt-i Mamur.

ZITLAR

 Zıddı olanı görüp işitiriz.Zıddı olmayan görünmez.Ruh'un zıddı yoktur.göremeyiz.Allah (C.C) zıddı yoktur görünmez.Zıtlar ahirette yok olduğundan ahirette her şey görünür.

Bazı ilimler vardır ki gizlidir.Hak Teala ,avamdan o ilimleri gizlemiştir.Ancak Veli kullarına o ilimleri bildirir.

KUR'AN'IN MANALARI

Kur'an'ın iç içe yedi manası olduğu söylenir.Ve bazı müfessirler bir ayeti tefsir ederken bir sonraki manalarına girerler ki buna İcaz derler.İcaz aciz bırakandır.Aynı hikayeyi herkes duysada herkes değişik değişik yorumlayıp mana çıkartır. 

MEN SABERE ZAFERE

 Hadis, arapçada konferans demektir.Efendimizin mübarek ağızlarından çıkan kaybolmayan ve müminlerin hafızasında kalan sözlere hadis ismi verilir."Kim benden 40 hadis ezberlerse benim şefaatım ona farz olur" buyurmuştur. Hadis ezberlemek kafaya sokmak değildir.O hareketi yapmaktır.MEN SABERE ZAFERE"hadis-i şerifinin manası sabreden derviş muradına ermiş değildir."Tekkeyi bekleyen çorbayı içer" değildir.Es-Sabur ismi şerifi esmai hüsnanın son ismidir.İşte insan oraya girdimi MAREŞAL olmuştur.Zaferi o zaman kazanmıştır.Samur hayvanının bedeninde kürk yirmibeş yıl kalmıştır, sonra avcı onu vurmuştur.Derisi soyulup işlenip kürk ceket haline getirilmiştir.Sende onu satın alır giyersin.Kürk hayvanlıktan kurtuldu mu? Hayır.Samur kürkü giymekle insanın nesi artar? Hiç. Bu nedenle Sabrın içine girildiğinde şikayet, istek, itiraz,yakınma,dertleşme olmaz.

BAZI YANLIŞ ALGILAR

 Adam sadece Cuma namazlarına gelir, yahut bayram namazlarına camiye gelir.Bazı imam efendiler buna kızarlar"Bayramcılar","Cumacılar" diye bir anlamda onları söz ile rencide ederler.bu yanlıştır.Niçin yanlıştır:

1-)Hiç kimse cennetin bekçisi yahut kapıcısı değildir.Hiç kimse kendi akibetinin ne olacağını bilemediği için Ölüm gelene kadar tevbe kapısı açık olmakla kimin imanlı gideceğini, kimin imansız gideceğini kestirmek mümkün olmaz.

2-) Askeri okuldan üçyüz kişi mezun olur ancak içlerinden orgeneralliğe yükselen bir kişi belki olur belki olmaz.Diğerleri Albaylıktan yahut binbaşılıktan emekli olurlar.

Adam Cuma namazına gelmiş, yahut Bayram namazına gelmiş alnını secdeye koymuş.Zorlayan var mı? Yokk.Yeterki alnı secdeye gelsin.Evsahibi misafire bağırır çağırır yahut kalbini kırarsa bu yanlış bir durumdur.İbadethanenin sahibi Hak Teala'dır.Bu nedenle camiye giren her kişi hoş görülmelidir.

SENELERDEN BERİ

 Bugünkü insanımızın sorunu şundan kaynaklanmıştır: Biz suyu yağa karıştırmışız.Din adına konuşanlar,güç sahiplerinin sofrasında buluna buluna, yağa karışan su nedeniyle kandil de bozulmuş. Hak ve hakikatı söyleyen azalmış, yaşanmadığı için söyleyenin tesiri de kalmamış.

Bugün en ucuz harcanan değer İslami kavramlar ve fikirler olduğundan Hak Teala yüzümüze bakmamaktadır.

İNSANLARLA HOŞ GEÇİNMEK

 Hadis-i Nebevidir: "İnsanlarla hoş geçinmeyen  ve kendisi ile hoş geçinilmeyen adamda hayır yoktur". Ölçü budur. Bu nedenle bir kimseyi değerlendirirken bu ölçüden de gözlemek gerektir.

KURAN'IN MANASINI KİMLERDEN SORMAK GEREKİR

Kur'an'ın asıl manasını , heva ve hevesini ateşe atmış,Kur'an huzurunda alçalmış ,Kurban olmuş, Ruhu Kur'an kesilmiş adamdan sormak gerekir. Gülyağını koklarken ister yağ diye kokla , ister gül diye farketmez, koku aynıdır. İnsana çarpan ne dertler varsa insanın yaptıklarının cezasıdır.

simyasal ergitilme damıtma ilk mürşidlerin tarzı ilmidir