31 Temmuz 2022 Pazar

HZ.ALİ EFENDİMİZİN OĞLU HASAN'A VASİYETİ

 Şah-ı merdan hazretleri, oğlu Hasan efendimize yazdığı vasiyetinin bir yerinde şöyle der:"Oğulcağızım, nefsini, kendinle başkaları arasında bir tartı haline getir; kendine yapılmasını , başına gelmesini sevmediğin şeyleri onlar için de isteme.kendine istediğin şeyleri başkaları içinde sev dile.Nasıl zulme uğramayı istemez isen , sen de öylece kimseye zulmetme.Nasıl sana iyilik etmelerini istiyorsan , sen de başkalarına iyilik et.Başkalarında görüp çirkin bulduğun şeyi, kendin içinde çirkin bul.Sana yapılınca razı olacağın şeyi insanlara da yap.Bildiğin az bile olsa , zararı yok, fakat bilmediğini söyleme.Sana söylenmesini istemediğin şeyi sende söyleme başkalarına"

Prof. Dr. Necmettin Erbakan | Maymundan insan olmaz!

30 Temmuz 2022 Cumartesi

AHMET YESEVİ HAZRETLERİ

 Ahmet Yesevi hazretleri,kaşık kepçe yaparak geçiminitemin eder imiş.Yaptığı kaşık ve kepçeleri , sahibi olduğu bir tek öküzün sırtına yükleyerek şehre gönderir imiş.Kaşık alan her kim ise aldığı malın karşılığı olan parayı öküzün sırtındaki heybenin içine atar imiş.Akşam olunca öküz , sırtındaki heybe ile sabah çıktığı gibi eve dönermiş.derler ki eğer biri kaşık alır da parayı heybeye atmaz ise  öküz onun, parayı verinceye kadar peşini bırakmaz imiş.

Nezih UZEL-Gönlümüz Her An Sendedir Ya Rab

Gönlümüz her an sendedir ya Rab Derdime derman sendedir ya Rab Rahat-ı canım cane (silah) cananım (sevgili) Sırr-ı pinhanım (gizli) sendedir ya Rab Aşıkın kâmı (arzusu), vuslat encamı (son, netice) Diller aramı (Gönül rahatı) sendedir ya Rab Aklı aradım bende bulmadım Şübhe kılmadım(şüphesiz) sendedir ya Rab Kalbi yitirdim, arayı geldim Muttali (bilgi sahibi oldum) oldum sendedir ya Rab NURİ biçare (çaresiz) oldu avare (başıboş) Yareye çare Sendedir ya Rab

HALLAC-I MANSUR

 Hapsten çıkartılıp şenit edilmeye götürülürken "Öldürün beni sadık dostlar, hayatım ölümümde benim" sözleriyle neşe içinde idam yerine gitmekte idi.26 Mart 922 de idam edilip yakılmasından sonra külleri Dicle nehrine atıldığında külleri su yüzünde Enel Hakk yazdı.bugün hala Mansur'un bir gün Dicle'den çıkıp geleceğine inanan ve belli günlerde nehrin kıyısında onun yolunu bekleyen inanmış dostları vardır.

BEYAZİD BESTAMİ

 (?-874) yaşamış Ariflerin Sultanı denilen bu zat İslam dünyasının yüzyıllardır yetiştirdiği en büyük mutasavvıflardan birisidir.Deruni hayatının doğrudan doğruya ifadesi  demek olan öğretisi çok farklı kişilerin hayranlığını kazanırken , resmi bir rehberlik ve irşad görevi üstlenmemiştir.Yazılı bir eser bırakmamıştır.Manevitecrübelerinin özü bize menkıbeler, vecizeler  ve paradokslarla aktarılmıştır.Bunları doğrudan doğruya müridleri  yahut ziyaretçileri aktarmışlardır.Onun, ana Varlık(Tanrı) ile bütünleştiği bir cezbe anında müritlerinden kendisini öldürmelerini istemesi, ama müritlerinin bıçak darbelerinin hepsindede bıçaklarının uçlarının bükülmesi yahut birbirlerini yaralamaları hadisesi günümüze kadar gelmiştir.

ALLAH'A "SEVGİLİM" DENİR Mİ?

 İlk dönem tasavvufcuları "Allahım sana herkes yanında 'Rabbim ' diyorum, ama yalnızken 'Sevgilimsin' sen benim" diyorlardı.Onlar çok büyük baskılar nedeniyle böyle davranmışlardır.Ama bunun daha ötesine giderek o korkuyu atanlar çıkmıştır içlerinden:Hallac-ı Mansur, Şehabuddin Yahya Sühreverdi, Muhyiddin-i arabi, Seyyid Nesimi ...

CAFER-İ SADIK HAZRETLERİ

 Ehli Beyt silsilesinde 6.ncı imamdır.700-765 yılları arasında yaşamış devrinin en büyük bilgini ve hocasıdır.Kur7an'a getirdiği yorumlarla dönemin sorunlarına ilişkin tutarlı çözümlemeleriyle tasavvuf yolunun ilk çığırını ve temel çizgileriniçizmiştir.Kur'anın dört ayrı anlamı olduğuna ilişkin:"MANA sıradan kişiler içindir;KİNAYE (dolaylı anlatım) seçkin kişiler içindir;LETAİF,erenler içindir ve GERÇEKLER peygamberler içindir."

29 Temmuz 2022 Cuma

SEYYİD NİGARİ'NİN ŞİİRİ

 Ey Muaviler ümmeti vey düşmen-i Muhammedi/Siz küfrani,biz şükrani; siz bir taraf,biz bir taraf

Sizler tuğyani milleti, bizler Muhammed ümmeti/Siz Mervani biz Kur'ani; siz bir taraf biz bir taraf

Siz Mervani cehennemi, Biz Muhammedi cenneti/ Siz şeytani biz rahmani; siz bir taraf biz bir taraf

Siz Muaviler askeri, Biz Hayderiler leşkeri? siz kahrani, biz lütfani; siz bir taraf biz bir taraf

Siz Yezidi, siz pelidi; Biz Hüseyni, biz şehidi? Siz butlani, biz hakkani; siz bir taraf biz bir taraf

Sizler düşmen-i Mustafa, biz bende-i Al-i Aba/Siz hasmani, biz Rahmani ; siz bir taraf biz bir taraf

Siz katil-i Al-i Zehra, biz matemdar-ı Mustafa / Siz Şimrani, biz hüznani; siz bir taraf biz bir taraf

Siz Haccaci, biz Leccaci ; biz Kamber ü peygamberi/ Siz nefsani, biz ruhani; siz bir taraf, biz bir taraf

Siz şeytani, biz ruhani, zıd ender zıddız el hasıl?Siz zulmani, biz nurani, siz bir taraf biz bir taraf



BİR SORUYA ON AYRI CEVAP

 "bEN İLMİN ŞEHRİYİM, aLİ DE o'NUN KAPISIDRIR" hadisi şerifini duyan Haricilerden on kişi bir araya gelip,"Gidip ondan bir mesele soralım , bakalım bize nasıl cevap verecek .Eğer her birimize ayrı ayrı cevap verirse , anlarız ki bu zat hakiki alimdir" dediler.Nitekim onlardan biri gelip Hz.Ali efendimize "İlim mi efdaldir, mal mı efdaldir?" dedi.Hz.İmam efendimiz:"İlim maldan efdaldir" deyince, delil istedi.Hz.Ali efendimiz:"İlim enbiyanın, mal ise Karun, Haman ve Şeddat'ın mirasıdır".

Sonra ikinci şahıs gelip aynı suali sordu: Aynı cevabı aldı ve buna karşılık delil istedi.Cenabı Ali :"Mal öyle bir şeydir ki ; sen onu bekleyecek, muhaaza edeceksin, halbuki ilim senin bekçin ve muhafızın olacaktır.

Üçüncü şahıs geldi, aynı soruyu sordu,aynı cevabı aldı ve delil istedi:Hz.şah:" Mal sahibinin düşmanı çok , ilim sahibinin ise dostu çoktur" buyurdu.

Dördüncü kişinin aynı soru, aynı cevabına delil olarak:"Malda sarfiyat yapıldıkça azalır, ilimde sarfiyat arttıkça ilim çoğalır." buyurdu.

Beşinci kişiye delil olarak "Mal sahibi buhul(cimrilik) ve levm(kınama) sıfatlarıyla, ilim sahipleri ise kerim ve ta'zim sıfatları ile çağrılır" buyurdu.

Altıncı kişiye delil olarak:"Mal sahibi kıyamet gününde hesap vermek zorunda kalır, ilim sahibi ise şefaata mazhar olur" buyurdu.

Yedi şahsın delil isteğine:"Mal uzun müddet kaldıkça zaman aşımı ile mahv ve münderiz(izi kalmaz) olur.İlim ise mahvolmadığı gibi , ona hiçbir halel gelmez" buyurdu.

Sekizinci şahsa "Mal kasvet verir.İlim ise kalbi nurlandırır" dedi.Dokuzuncu kişiye ise:"Mal sahibi, mal nedeniyle rububiyet iddiasında bulunur.İlim sahibi ise ubudiyet sevdasındadır."

Bundan sonra gelen onuncu kişiye ise şu cevabı verdi:"İlim hayırlıdır.CenabıHakk'ın inayeti ile bu soruyu sonsuz sayıda bir insan bana sorsa , hepsine de ayrı ayrı cevap veririm" buyurmuştur.


HAZRET-İ ALİ'Yİ TAVSİF

 Zırar isimli bir zat Hazret-i Ali efendimizi, tavsif ederken şunları söylemiştir:"Tanrı'ya and ederim ki ; Hz.ali gecenin zifiri karanlığında , yıldızların kalın sis tabakasıyla örtülü olup ışıkları dahi görülmediği bir gecede , elleriyle sakalına yapışmış bir şekilde, yılan sokmuş bir adamın ah ve iniltisi içinde ;Tanrı'ya zar ü niyaz ettiğini gördüğüme şehadet ederim.Şöyle diyordu:"dünya! git benden uzaklaş.Git başkasını aldat.Bana kendini verip aldatmak mı, beni yolumdan alıkoymak mı istiyorsun.Ben seni, geri dönülmesi kabil olmayan üç talak ile boşadım.Ey dünya; senin ömrün ve her şeyin kısadır.Belaların ve tehlikelerin ise çok büyüktür."

Azığın azlığından , giriş yerinin uzak ve uzunluğundan, yolların korkunçluğundan ah diyerek ağlıyordu, dedi"

Zırar da gözyaşını tutamayarak ağladı

MÜSLÜMANLARIN AYRIŞMASI

 Müslümanları ayrıştıran din değil siyasi konulardır.Binlerce müslümanın öldüğü cemel,sıffin,nehrivan savaşlarının merkezinde din değil siyaset mevcut idi. İslam'daki "Ulul emre itaat, fitneden sakınma" prensipleri,istismar edilerek savunulmuştur.İlk halifeler örneğini verenler eğer günlük yaşantısında zenginlik ve ihtişam içindeler ise bu örnekleri siyaset maksatlı kullananlar sınıfındandır.

Müslümanların “hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, şeffaflık, hesap verirlik, yönetimde verimlilik” gibi insanoğlunun uzun asırların tecrübeleriyle ulaştığı rasyonel ilkelere ihtiyacı var.Bunları anayasalara yazmak yetmez. Kurumlaştırmak, hayata geçirmek lazım… Hatta bu da yetmez; siyaset sınıfının kalitesi, ahlakı, bilgi ve donanım seviyesi, sorumluluk duygusu her şeyden önemlidir.



İSTİBDAT(DİKTA)

 “Zenginleşmek için siyasi sistemin bir parçası haline gelmek gerektiği kanaati yaygın. Bu şekilde yozlaşma, rüşvet ve yolsuzluk bütün toplum için tepeden tırnağa bir hayat tarzına, bir geçim kaynağına dönüşüyor… Kısaca istibdat, hastalıkların hastalığıdır.” 

Basının beşli çete dediği kişiler yahut 2005 yılında iflasın eşiğinde olan bir ailenin varlık fon üyeliğiyle birlikte ülkenin en zengin ailesi haline gelmesi örnekleri açıktır.

Siyasetin bu tehlikesini hisseden Bediüzzaman hazretleri "Euzü billahi menes siyasiyye" "Siyasetten Allah'a sığınırım" demiştir

28 Temmuz 2022 Perşembe

HAZRET-İ ALİ EFENDİMİZE METHİYE

 O'ndadır feyz u hurrem, O' ndadır feyz ü kerem

O'ndadır feyzü himem, O'ndadır lütfu etemm

Damenin tut iste yardım, ta olasın muhterem

Şer'-i İslam'ı kapkara yüzlü eden, soysuz deni

Haşr olur Mervan ile , bin Kur'an yazsa dahi

TİŞÖRT YAZILARI

 TİŞORT YAZILARINA KİM DUR DİYECEK...???

Konya Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi.Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci Hocamız

TİŞÖRT YAZILARINA KİM "DUR" DİYECEK! Diye bir yazı kaleme almış. Aynen katılıyorum. 

Ahlâk ve Kültürümüze savaş açan bu yazıların farkında mısınız?..

Çocuklarımıza aldığımız TİŞÖRT'lerin ön veya arka yüzlerinde neler yazdığını biliyor muyuz?..

"Nereden bilelim?" diyeceksiniz, çünkü hepsi İngilizce, merak da etmiyoruz, ürün kaliteli olsun da!...

Bir gün, ortaokula yeni başlamış bir kız çocuğunun giydiği tişört dikkatimi çekmişti, arkasında "FOLLOW ME" yazıyordu, yani "Beni takip et!".

Serde öğretmenlik var ya! Çocuğa yaklaşarak:

"Kızım hangi okula gidiyorsun? Sınıfın kaç, Dersler nasıl?" gibi kısa sorulardan sonra dedim ki:

"Tişörtün çok güzelmiş ama arkasındaki yazı dikkatimi çekti, anlamını biliyor musun, ne yazıyor?"

"Hayır dedi, bilmiyorum, ne yazıyor?"

Cevaplamadan önce tekrar sordum:

"Peki, tanımadığın biri peşinden seni takip etse, memnun olur musun?"

"Hayır" dedi, "çok rahatsız olurum, üstelik korkarım"

"Ama" dedim, "tişörtünde İngilizce 'BENİ TAKİP ET' yazıyor."

Yüzü kızaran çocuk: "Öyle mi, bilmiyordum, annem almıştı da.." diyebildi ve yavrucağın utancından başı yere eğildi.

Ne hazindir ki, bunun farkında olmayan yüz binlerce aile var ve çocuklarını bu ahlâksızlığın aracı yapıyorlar, farkında değiller!..

Bu YOZLAŞMA'nın mutlaka önüne geçilmesi gerekiyor. Aksi halde, göz göre göre kendimizi ve yakınlarımızı ateşe atıyoruz, haberiniz olsun!

“Ben aç köpeğim” yazısı da olmuştur. Böylece, tişörtlerin üzerinde bulunan baskı, resim ya da yabancı dildeki yazıları daha detaylı olarak inceleyin, her tişörtü çocuğunuza giydirmeyin ya da giymeyin...

Yabancı dilde yazılı cinsellik içeren tişörtleri örneklendirirsek;

“Erkek Arkadaşım Kasaba Dışında”

“Erkek Arkadaşım Gelmeden Öp Beni”

“Rahatsız Etme Henüz Sarhoş Değilim”

“Maddiyatçı Kız”

“Bu Gece Boşum”

“Porno Yıldızı”

“Seni İstiyorum”

“Erkekler! Meşhur, Başarılı, Zenginseniz, Boştayım”

gibi İngilizce yazı yazan tişörtleri giyen insanlarımız ne yazık ki anlamlarını bile bilmeden rahat rahat çarşı pazar geziyorlar.

Bir teyzenin üzerinde “Porno Yıldızı” yazan tişört var, teyze habersiz tişörtünde ne yazdığından.

Otobüste giden bir vatandaşımızın giydiği şapkada “Kötü Kız” yazıyor...

Bir genç, camide namaz kılıyor tişörtünde ise “Dünyaya İçmeye, Dans Etmeye ve Cinsel İlişki Kurmaya Geldik” yazıyor...

Bir başka gencin tişörtünde "oral seks olur daha iyi iş" yazıyor...

Cinsellik mesajları içeren o kadar çok tişört yazısı var ki hatta bazılarını burada dile getirmekten hicap duymaktayım...

Birçok ailenin, çocukları ile birlikte izlediği bir dizide başrol oyuncusunun tişörtünün üzerinde “Hotmale, try it for free” yani “Ateşli Erkek! Ücretsiz Dene” yazıyor, bu yazıya yorum bile yapmıyorum…

Tişört yazılarında yer alan ve din karşıtı yazılar ve baskılar içeren mesajlar ise, gerçekten korkunç, alenen dinî değerler ile alay edilmekte, saf masum vatandaşımız ise bu oyunlara alet edilmektedir...

Örneklendirmek gerekirse; bir vatandaşımız camiye namaz kılmaya gidiyor ancak tişörtünün arkasında “God is Busy, Can I Help You?” yani “Tanrı Meşgul. Ben Yardımcı Olabilir miyim?” yazıyor ve şeytanı temsil eden kırmızı bir kafa resmi var...

Ateizme yönlendirmeye çalışan diğer bir tişört yazısı örneği ise şöyle:“Muhtemelen Tanrı Yok, Endişelenmeyi Bırak, Hayatını Yaşa” , “Korku Kul Yapısıdır, Din Korkudur.”

Diğer taraftan “Hayat Eğlencedir”, “Uyuşturucuya Güven” gibi bireyleri tamamen yaradılış amaçlarından uzaklaştıran ve bireylerin bilinçaltılarına olumsuz mesajlar gönderen tişört yazılarının çokluğu ve halkımızın bilinçsizce bu yazıları üzerilerinde taşımaları gerçekten çok üzücüdür...

Bu giysileri üreten firmalar bilinçli ya da bilinçsiz olarak maalesef bu küresel oyunun bir parçası olmakta, kültür yozlaşmasında maşa görevi yapmaktadırlar...

Peki sonuç olarak, bizler birey olarak neler yapabiliriz?..

Bu bağlamda, Türk Kültürü ile bağdaşmayan ve asla kabul etmediğimiz bazı yazıları üzerinde taşıyan insanların en azından bu yozlaşmanın bir parçası olmamalarını ve çevrelerindeki kişileri uyarmalarını sağlamak birey olarak hepimizin görevidir.

Doç. Dr. Yağmur KÜÇÜKBEZİRCİ

Konya Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

27 Temmuz 2022 Çarşamba

PEYGAMBERE İTİRAZ EDEN SAHABENİN SONU

 Gadir Hum mevkiinde Hz.Ali efendimize biat gerçekleştikten sonra Haris bin Numan el-Fihri isimli bir sahabe devesine binip öfkeli bir şekilde Peygambar (SAV) in yanına gelr ve devesinden inerek yüksek sesle Efendimize şöyle seslenir:"Ey Muhammed ! İlahi emirle  O'ndan başka hiçbir ilahın olmadığına  ve senin de O'nun peygamberi olduğuna inanıp şehadet getirmemizi istedin, getirdik.Beş vakit namaz kılmamızı istedin , kıldık, 1 ay ramazan orucu tutmamızı istedin tuttuk.Zekat vermemizi istedin verdik.Hacca gitmemizi istedin , gittik.Bütün bunlarla yetinmeyerek amcan olu Ali'yi yanına alıp elini kaldırdın ve "Ben kimin mevlası isem, Ali de onun Mevlasıdır" diyerek onu herkesten üstün ve büyük ilan ettin.Bu iş senin şahsi görüş ve isteğinmidir, yoksa gerçekten Allah katından bir emir midir?"

Efendimiz (SAV) o zaman :"Kendisinden başka hiç bir ilah bulunmayan O yüce Allah7a yeminler olsun ki , bunların hiçbiri benim yanımdan değil. bilakis Allah'ın emri ve katındandır" buyurdu.Bu kişi daha da öfkelenerek devesine binmeye gitti ve "Allah'ım eğer gerçekten muhammed'in dediği gibi , bu Gadir biatı senin emrinle olmuşsa , hemen şimdi ya gökten başımıza bir taş indir, ya da bize acıklı bir azap gönder" bir kaç adım yürüdükten sonra devesine ulaşmadan gökten başına bir taş inip onu yere serer.

mEARİC SURESİNİN 1,2,3 AYETİNİN BU NEDENLE NAZİL OLDUĞU ZİKREDİLİR(BİRİSİ, HUZURUNA YÜKSELMENİN BİR ÇOK YOLU BULUNAN Allah KATINDAN , KAFİRLER İÇİN GELECEK OLAN  VE HİÇ KİMSENİN SAVAMAYACAĞI OLAN AZABIN İNMESİNİ İSTEDİ"

ŞAİR SAHABİ HASSAN'IN MEŞHUR GADİR KASİDESİDİR

 Veda Haccı dönüşünde Gadir Hum mevkiinde meydana gelen hadise içinde olan Peygamber Şairi Hassan, bu hadise için bir kaside söylemiş ve ve kaside içinde, zuhura gelen hadiseler zikredilmiştir.

Nebileri haykırdı Gadir-i Hum' da onlara, ne güzel haykırıştı orada!

Cibril Rabbinin emriyle vahiy getirmişti Ona: Sen güvendesin, sakın ola ki tembellik yapma

Rablerinin sana indirdiğini bildir onlara, Orada da düşmanlarından sakın korkma!

Elini Ali'nin eline koyarak ayağa kalktı, Havaya kaldırıp en yüksek sesle haykırdı:

"Mevla'nızla Peygamberiniz timdir?" dedi. Orada kör gibi davranmayarak dediler ki;

"Şüphemiz ilahın Mevlamız , sen nebimizsin, Velayete karşı da hiç birimizi zıt göremezsin.

Ona dedi ki:"Kalk ey Ali , şüphesiz ki benbenden sonra seni imam ve rehber seçtim.

Ben kimin mevlası isem , bu da mevlası onun, Ona gerçek şekilde yardımcı ve takipçi olun!"

Orada, "Rabbim Ali'nin dostuna dost ol, Düşmanına da düşman ol" diye dua etti.

Ya Rabbi , ona yardım edenlere sen de yardım et!Karanlığı nurlandıran dolunaya yardımlarından"!

26 Temmuz 2022 Salı

CENAZE NAMAZI TEKBİR SAYISI

 Sünni Kaynaklar cenaze namazı için 4 tekbir deselerde farklı durumlar vardır.Bu farklılıkların kaynakları ise

1- Abdullah b.Abbas'dan rivayet:"Hz.adem vefat ettiğinde Hz.Şit, Hz.Cebraüil7e "Onun cenaze namazını kıl" dedi.Hz.Cebrail ise Şit (a.s) 'e "Sen öne çık ve babanını namazını kıl.Ona 30 tekbir getir, onların beşi zaten cenaze namazı tekbirleri, diğer 25 tekbir ise Adem'in üstünlüğü için" 

2- Caferi Sadık hazretleri buyurmuştur."Resulullah (SAV) bazılarının cenazesini 4, bazılarının da 5 tekbirle kıldırırdı.Ama birisinin cenazesini 4 tekbir ile kıldırdı mı o kişi münafıklıkla suçlanırdı"(Tarihi Taberi :1/161)

İmam Bakır hazretleri  buyurmuştur:"Cenazenin 5 tekbiri vakit namazından alınmadır, her namazdan birer tekbir.

İmam Cafer-i Sadık hazretleri buyurmuştur:"Cenazelerinizi hangi sebebden dolayı biz 5 tekbir getirirken , muhaliflerimiz ise 4 tekbir getiriyor?Çünkü İslam7ın üzerine bina edildiği ana temeller 5 tir.Namaz, Zekat, Oruç, Hac ve Biz ehli Beytin velayeti.Allah da ölüye , her bir temelden 1 tekbir verdi.Siz İslam7ın beş temelinin hepsine inanırken , muhalifleriniz ise 4 üne inanıp birini (Ehli Beyt velayetini) inkar ettiler.Bu sebeble onlar cenazelerini 4, siz ise 5 tekbirle kaldırıyorsunuz."

ALEVİLERİ/BEKTAŞİLERİ CAMİLERDEN UZAKLAŞTIRAN NEDENLER

 "Aleviler abdest almaz, namaz kılmaz, oruç tutmaz, gusul yapmaz, şehadet getirmez, helal -haram tanımaz " şeklinde bayatlamış iftiralar asırlardır söylenmiştir.Halbuki bu iftira yerine "Zamanımızın bazı alevileri namaz kılmıyor, namaza yeteri kada rönem vermiyor ya da biz onları aramızda görmüyoruz" şeklinde bir yaklaşım daha makulane ve adilanedir.

Tersinden söyleyelim,adına sünni denipte ailesindeki namaz kılanların durumu nedir? diye sual sorulsa herhalde söyleyecek bir cevabın olmaması gerekir.

Alevileri camilerden uzaklaştıran sebebler üzerinde kafa yorup hadiseye müsahamalı yaklaşmak gerekir.Yeni Asya gazetesinde bir reklam vardı.Camiden çıkan sakallı bir dedenin ağzından "Bir daha on beş temmuz hutbesi dinlemeyeceğim".Adına sünni denen siyasal iktidarın maaşlı memur ve tam destekcisi konumunda olan bir dini yapılanmanın sorgulanması gerekmez mi? Bu konu öncelikli değil mi? Alevilerin sünnilerle camide sıkça namazda bulunmamalarının nedenlerini sıralarsak:

1-:ir defa Allah7a tek ibadet etme yeri cami-mescit değildir.Caminin dışında her yerde ibadet mümkündür."Tüm yeryüzü bana ( ve ümmetime) temiz ve ibadet için secdegah kılındı"(Sahih Buhari 1/28 hadis no 328)

2- Birisini namaz kılarken görmememiz , o kimsenin namazsız  olduğunu göstermez.Sizin namazda görmediğiniz, sizi de namazda görmüyordur.

3-)Hz.Peygamberin mübarek naaşı  ortadan bırakılıp Sakife denilen toplantı yerinde hilafet ve siyaset çekişmesinin başladığı günden başlayan dinden sapmalar, Alevileri ister istemez hakim rejimlerin resmi cami  ve mescitlerinden uzak tutmuştur.Çünkü Hakim iktidarlar camiyi kendilerinin arka bahçesi olarak kullanmıştır.

4-)Cuma hutbelerinde 83 yıl süren zalim Emevi saltanatı ve kısmen Abbasi saltanatının fasık, facir ve zalim hükumdarlarının adının okunması ,

5- Ashabdan başlayıp Emevilerle Abbasilerin abdest, teyemmüm , ezan , namaz, hac, oru, zekat  ve cihat gibi , dinin ana konularında yaptıkları keyfi tahrifat ve tahribatlar. Değiştirilmiş bu tahrifatlar nedeniyle  Ehlibeyt takipçisi Alevilerin bu ibadeti yapmayı caiz görmemeleri.

6- Gadir Hum mevkiinde Hz.Ali efendimize biat eden kimselerin iki ay sonra resulullah'ın vefatı ile biyatlarını inkar edip ters davranış içine girmeleri.

7-İmam Hüseyn efendimizin 71 kişi ile ve 12 imamın 11 nin bu ümmet tarafından din adı altında çok feci şekilde şehit edilmesi

8- Hz.Ali efendimize ve ehli beyt'e ait olması gereken mimberin 83 yıl boyunca Zalim Emeviler tarafında nişgal edilip ehli Beyt'e Cuma namazında açıkca lanet okumaları . 

9- Emevi-Abbasi siyasi otoritelerinin çok sayıda fıkhi mezhep üretip Alevi-Ehli Beyt-Caferi mezhebine müsamaha etmeyip 4 Hak mezhep dışı batıl ve sapık mezhep sayması

10- Alevilerin temiz soy, takva, ilim, ve imamlık şartlarına sahip olduğundan emin olmadıkları birisinin arkasında namaz kılmayı dinen caiz görmemeleri, Camide imamlık yapan kimselerin çok kolay bir şekilde b insanları kürsüden murdar, sapık, kafir, mal ve can namusunun mübah olduğunu söylemeleri, 

11-) Camileredik fiziki ve psikolojik taciz(öcüymüş gibi bakma, yerinden kalkma,saf edğiştirme, ayakkabısını çalma,halı ve camiyi yıkama, namazı tekrar kılma, namazlarını bozdu diye camiye gelmemeleri hususunda tahkir de bulunma ve tehdit..)

12-Din ve şeriat adı altında Alevilerin maruz kaldığı sayısız asimilasyon, baskı, zulüm, işkence, tehcir ve katliamlar.Zalim iktidarların, Alevilerin önderlerini şehit etmeleri, bu önderlerin ilim, medrese ve kitaplardan mahrum bırakılmaları.

İBADET NEDİR?

 İbadeti sadece namaz,oruc,Hac şeklinde anlayanlar ibadeti daraltanlardır.Kur'an okumak, dua etmek, Allah'ı zikir ve tesbih  etmek, Efendimize ve Ehli Beyt7e salavat getirmek, hayır yapmak, türbe-kabir ziyaretinde bulunmak, muhtaçlara yardım etmek, akraba ve hastaları ziyaret etmek, helal kazançlı bir işte çalışmak, yararlı kitap okumak, güzel söz söylemek, ikramda bulunmak, tebessüm etmek, selam vermek, ağaç dikmek, ihtiyar,hasta ve engelli birini karşıdan karşıya geçirmek, yoldaki bir taşı çiviyi kaldırmak, çevreyi temiz tutmak, boşa yanan elektriği, boşa akan çeşmeyi kapatmak gibi insanoğlunun yararı olan her şey ibadettir.


25 Temmuz 2022 Pazartesi

SAHABE KİMDİR?

 Sulandırılan kavramlardan biriside Sahabe olmak mevzuudur."Resulullan'ı gören kişi Sahabedir" denirse yu tarif yetersiz olur.Çünü Allah'ın Resulünü gören kafir, müşrik, Hırıstiyan yahudi ,Mecusi,Sabii, münafık efendimizi görmüştür.Bu nedenle sahabe kavramını sağlam bir temele oturtmak gerekir.bu büyük şerefe nail olabilmek için Hz.Peygamber ile iman etmiş bir şekilde görüşmüş olma, Onun kutlu izinden yürüme ve aynı şekilde sağlam inanç üzerine ölme şartı olması gereklidir.Efendimizi görüp görüşenler içinde nice cahil, fasık, facir, zalim, zındık ve münafıklar vardır.Onların hiçbirinin sahabe sayılıp saygınlığının olmaması gerekir.Keza efendimiz zamanında mümin, mücahit,ve muttaki görünmesine rağmen , Onun gıyabı  veya vefatından sonra , eski cahiliyye  hayatı veya şirke geri  dönen sahabi denilenleri de bilmek gereklidir.

"Muhammed ancak bir peygamberdir.Ondan önce de peygamberler gelip geçmişti.O ölür yahut öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen , Allah'a hiçbir zarar vermez.Allah şükredenlerin mükafatını verecektir"(Ali imran 144) 

Allah'a , Resulullah'a  ve Ehli Beyt'e tam olarak iman etmiş, onların safında durmuş, dostlarını dost, düşmanlarını düşman  bilmiş, hayatı boyunca onların emir ve yasaklarına uymuş , dünyaya meyledip iki kutsal emanet olan Kur'an ve Ehl-i Beyt'e ihanet etmemiş  her sahabeyi SAHABE olarak kabul etmek gerekir.

"Bedevi araplar inandık dediler.De ki: siz inanmadınız , fakat teslim ve Müslüman oldukt" deyin.Çünkü henüz iman kalbinize girmiş değildir"(Hucurat 14) Bu ayeti sahabi ölçüsünde kullanmak gereklidir.Çünkü Resulullah7ı görmüş ve müslümanık diyen sayısız insan mevcut olduğundan, Ehli Beyt'e kılıç çekmiş,ahiretlerini dünya menfeatı için satmış, yalan yanlış hadis uydurmuş kimseleri sırf Resulullah7ı gördü diyerek SAHABE KABUL etmek fazlaca saflık olur.

" Kıyamette Kevser havuzunda , benim ashabımdan bazı kişiler geleceklerdir.Onları gördüğümde  ve bana sunulduklarında , yanımdan çekilip(azaba) alınacaklardır.Ben de diyeceğim ki .Ey Rabbim, bunlar benim ashabımdır, bunlar benim ashabımdır.Bana denilecek ki : Senden sonra bunların ne yaptıklarını bilmiyorsun"(buhari 6211-6212-6642.) Müslim 249.-2290-23297-2304 İbni hanbel 41/388)

Demekki Kevser havuzundan kovulup azaba gönderilen de  sahabe



AYRIMCILIĞI KALDIRMAK İÇİN

 İslam Dinine mensuplar arasında ayrımcılığa neden olan konuların en başında mezhepler gelir.Acaba "Hak mezhep 4 tür" kelimesi nerden çıkmış ve aklımızda yer etmiştir. Mezhep hadisesinin Efendimiz (SAV) den sonra ortaya çıktığı bir vakıadır.Ancak  Emevi saltanatı ve Abbasi zulmü de bir gerçektir.Siyasi iktidara arka verenler, rakip gördüklerini sahneden silmede mezhepçiliği vasıta kullanmışlardır.Asırlar boyuda mezhep hadisesi ayrımcılık olarak kullanıla gelmiştir.Dört hak mezhep'e "Hak" giysisini giydirip dışındakileri yolun dışına itmek çok kolay olmuştur.Hak dört tane olmaz.Bir tane olur.Ancak bunu bugün kim dile getirebilir.Beklediğimiz sahibüzzaman zahire çıktığında olacak diye beklemekteyiz.

Müfessir ve tarihci Zemahşeri yaşadığı devirde bundan dert yanmış ve duygusunu şöyle anlatmıştır:

Şüphe ile ayrışma aldı başını gidiyor, herkes de doğru yolda olduğunu sanıyor,

Ben ise Allah'dan başka ilah olmadığına  ve Muhammed le Ali' nin sevgisine tutundum.

Bir köpek bile ashab-ı kehf sevgisiyle kurtuluşa ererken, ehli - beyt sevgisiyle ben hiç kaybedenlerden olur muyum? 

Ehli Beyt'in 6 ncı imamı olan Cafer-i Sadık hazretlerine ömrünün son iki yılı talebelik yapan Ebu Hanife hazretleri "Son iki senem olmasaydı Numan helakte idi" sözünü söylemiştir.

HZ.PEYGAMBER'İN VASİYYİ

 Selman-ı Farisi diyor ki ,Peygamber'e dedim:"Ya Resulullah! her bir peygamberin vasiyyi vardır, senin de vasiyyin kimdir?" Hz:Peygamber buyurdu ki:"Ey Selman! Musa'nın vasiyyinin kim olduğunu biliyormusun?. "Evet Yuşa' bin Nun'dur" dedim. Resulullah (SAV) buyurdu ki "Şüphesiz ki benim de Vasiyyim, sırrımın sahibi, benden sonrakilerin en üstünü , emanetlerimiyerine getirecek ve borcumu ödeyecek olan Ali bin Ebi Talip'tir"

(Taberani Mu'cem-i Kebir 6/221,Heysemi Mecmeu'z Zevaid  9/213,Taberi Er-Rıyad En-Nadıra 3/183)

PEYGAMBER SAV'E VASİYET YAZDIRILMAMASI HADİSESİ

 Sahih hadis kitaplarında geçer.Abduullah İbni Abbas'dan rivayettir.Dedi ki :Resulullah son günlerinde evinde iken , yanında içlerinde Ömer b.Hattab'ın da olduğu kişiler vardı.Nebi (SAV) "Bana bir kalemle kağıt getirin , size öyle bir kitap yazayım ki , ondan sonra asla sapıklığa düşmeyesiniz".Ömer dedi ki "Peygamberin acıları ona ağır gelmiştir, hem Kur'an yanımızdadır, Allah'ın kitabı bize yeter" Evin içindekiler ayrılığa düşüp şiddetli tartışmaya girdiler.Kimileri "Hz.Peygambere istediğini verin siz, ondan sonra sapıklıktan koruyacak şeyi yazsın" dedi.Kimileri de Ömer'in dediğini  (yani ağrıları vasıtasıylya isteğini yerine getirmeyin , o vasiyeti yazmasın.ona ihtiyacımız yok, elimizdeki Kur'an bize yeter) dedi.Peygamber yanında münakaşaartınca  Hz.Peygamber (SAV) "Kalkın, buradan çıkın" buyurdu.İbni Abbas diyor ki, "Oradakilerin şiddetli tartışma ve münakaşalarından dolayı, Peygamberimiz yazmak istediği  o vasiyetinin engellenmesinden daha büyük hiçbir bela ve musibet yoktur" İbni Abbas Perşembe günkü o en büyük musibet gününü hatırladığım zaman hüngür hüngür ağlayıp kahrolduğunu yazar.

Buhari 1/22-37,4/31-66, 5/137-138,7/9.Sahih müslüm 5/75-76..İbni Hanbel 1/325..

24 Temmuz 2022 Pazar

ALİ ÖZTAYLAN

 Bazı insanlar, genelevdeki hanımlar için görevlidirler.Ali Efendi hazretleri mübarek gün ve gecelerde bu kadınlara hediye gönderir ziyaretlerine giderlerdi.Tüm erkeklerin zalim nefisleri için onlardan özür dilerdi.Kadınlar ağlaşır imiş.şöyle der imiş:"Eğer o hanımlar olmasa evlerimizdeki anne, hanım ve kız evlatların namusunu koruyamazdır.Bu düşmüş hanımlar dünyadaki en zavallı kişilerdir.B hanımlarda ana yok, baba yok,kardeş-evlat yok kimsesizler." Bu hanımlar vefat ettiğinde Jandarma Ali efendiye haber verirmiş ve onalrın defin işlemini Ali efendi ifa eder, cenaze namazlarını kıldırır, kabirlerine indirir imiş.Dışarıdan bakan bu hanımlara ne gzle bakar ama bak Allah ne yapıyor, cenazesini nasıl kimler kaldırıyor.Bu Allah7ın işi kimsenin aklı sırrı eremez"

ALİ ÖZTAYLAN EFENDİYE SORULAR

 "Miracın bedenlemi yoksa rüyada mı olduğunu "soran kişiye:

"Herkes mertebe ve kabiliyetine göre miraç yapar, kimi bedeni ile miraç yaparken kimi hayalinde kimi rüyasında .Bir mürşidin yüz tane müridi olsa ; yüzü de aynı rüyayı görse, her birinin mertebesi farklı olduğundan , her birine farklı yorum yapılır.Çünkü Allah, bir yarattığını bir daha yaratmaz"

ALİ ÖZTAYLAN HAZRETLERİ

 Ali Öztaylan efenhdi hazretleri Bandırmada yaşamış bir Allah dostudur.Sami Efendi hazretleri,Ahıskalı Ali Haydar hazretleri irfan dünyasındaki ışıklarıdır.Mahmut Ustaosmanoğlu'nu Ahıskalı hazretlerine sevk edendir.Neyzen Tevfik' in gönül dünyasında yer etmiş insanlardandır.Mehmet Medli dede'nin ahbabıdır.Oğlu Cemal Taylan bir dönem Anap ta milletvekilliği ve Balıkesirde belediye başkanlığı yapmış bir şahsiyettir.Ali efendi hazretleriyle alakalı olarak Sufzm ve İnsan dergisinde 11 Eylül 2012 de yayımlanan yazıda Nurcihan demirci bağlı olduğu bu zatı şöyle yansıtmıştır:

"Ali Amca konuyu açmak için sık sık şöyle derdi:"Evladım senin efendin (senin)kim olduğunu biliyor mu? "Hayır" derdim,"bilmiyor".devam ederdi."Evet bilmez..Aynı yastığa baş koyarlar ama efendi hanımını, hanımı efendisinin kim olduğunu bilmez.Anababa evladının, evlad anababanın kim olduğunu bilemez.Bu öyle bir garip dünyadır işte" derdiniz.

Akabinde size hay olan Arabacı İsmail Efendi adındaki dostunuzu anlatırdınız..Hem teyyaresi- hem de tahtı vardı derdiniz.Vefat edeceği zaman siz dostlarını evine davet etmiş ..Ailesini dışarıya çıkartmış.Ve sizleri sabaha dek dünya ülkelerinde tek tek seyahat ettirmiş..Emaneti sizin kollarınıza teslim etme görevinin de size verildiğini sabahında söylemiş....Cenaze namazını kıldırmışsınız , tabut kolları üzerinde götürülürken Arabacı İsmail Efendi birden tabutun kapağını kaldırarak ayağa dikilmiş hani:"Aliciğim ben ölmedim ki , beni nereye götürüyorlar" demiş..Sizde böyük bir keyifle anlatırdınız.."Çabuk yat aşağı , ahengi bozma " dedim..Sonra Arabacı İsmail efendi sizi, ışık halinde gelip ziyaret etmiş  ve "Ben ölmüşüm Aliciğim, hatırlamıyorum.Lütfen bana nasıl öldüğümü anlatırmısınız? demiş..Bir zaman sonra , onun askeri komutan olan evladı sizi ziyarete gelmiş.."Ali Efendiciğim, benim babam büyük bir zat imiş ama ben onu bilemidim.lütfen babamı bana anlatırmısınız nasıl biriydi babam?"..diye size sormuş."Evladım siz komutan olarak babanızın yanına geldiğiniz için onu anlayamadınız oysa onun huzuruna er olarak çıkmak lazımdı ki babanızın kim olduğunu bilebilesiniz.." demişsiniz

Birde kandil ve mübarek gecelerde mezarlıklara gidermişsiniz  dostlarınızla ve seslenirmişsiniz"Var mı dost arayan?" ve sabaha kadar o mezarlıklarda ne büyük neşeler olduğunu anlatırdınız daima..

Size sormuştum bir defa :"Neden erkek ve kadınlar bu kadar zıtları ile evleniyorlar.çok acı çekiliyor".Tebessüm ederek şöyle demiştiniz, muhteşem bir cevaptı ve ağır anlamlıydı.."Evladım biri diğerini insan yapsın diye öyle veriyorlar.Aynı frekansta evlilikler çok nadirdir.Böyle evlilikleri melekler kıskanır, melekler ziyaret edip tavaf ederler- gıpta ile seyrederler" demiştiniz.İnsan o zaman düşünüyor  imtihan eden mi yoksa imtihan olan mı hakikatte insan diye..

Bana anlatmıştınız:

"Dost ayıp aramayan ve ayıbı görmeyendir...Kıyafeti şöyle açık saçık demeyendir...Dostu elinde rakı kadehi ile gördüğünde ayran içiyor diyebilendirdost..Eğer kıyafeti seni rahatsız edecek açıklıkta ise örtünmüyorsa bu göz kapakları niçindir, göz kapaklarını indiriver sen onu ört evladım"

23 Temmuz 2022 Cumartesi

ŞAHISLARI TANIMAK İÇİN

 "Hak ile batıl kişilerle bilinmez.Ama sen , önce hakkı bilirsen onun ehlini tanırsın, batılı da bilirsen, onun ehlini tanırsın"(Hz.Ali efendimiz)

Hak ile batılı, dost ile düşmanı ve doğru ile yahlışı, kim olursa olsun şahısların söz ve icraatlarının kıstasından değil , şahısları hak ile batılın şaşmaz kıstasından tanımak lazımdır.Aksi halde tüm gerçekler ters yüz olur ve öyle anlaşılır.

TEBLİĞ AYETİ

 Maide suresinin 67 nci ayeti olan bu ayetin Efendimizin Veda haccından Medineye dönerken Cuhfe yakınlarında Gadirhum denilen mevkide nazil olduğu söylenir."Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et.Eğer bunu yapmazsan , O' nun mesajını iletmemiş olursun.Allah seni insanlardan koruyacaktır.Şüphe yok ki, Allah kafirler topluluğunu hidayete erdirmez"

Bu ayet nazil olduktan sonra Efendimiz topluluğu durdurdu onların hepsinin bir araya toplanmasını istediorada bir hutbe okudu:Allah Tealaya hamd ve senadan sonra kendisi ile ehli beyt'e salatü selam eder.Sonra Hz.Ali efendimizi sağına alarak , onun elini havaya kaldırır ve şöyle buyurur."Ey insanlar ben size sizden daha çok evla(velayet ve yönetici hakkına sahip) değilmiyim? Müslümanlar hepbir ağızdan "Evet, ya Resulullah" derler.Efendimiz akabinde şu cümleyi üç defa söyler:

BEN KİMİN MEVLASI İSEM, BU ALİ DE ONUN MEVLASIDIR.ALLAH'IM ALİ'NİN DOSTUNA DOST, DÜŞMANINA DÜŞMAN OL.ONA YARDIM EDENE YARDIM ET, ONU YALNIZ BIRAKANI YALNIZ BIRAK VE HAKKI DAİMA ONUNLA BERABER KIL.TEBLİĞ GÖREVİMİ YAPTIM MI?" Orada bulunanlara bu hadise üzerine Hz.Ali efendimizi tebrik ederler.Bütün müslümanlar Hz.ali efendimize biat ettikten sonra "İkmal-i Din" olarak bilinen şu ayet inzal olur:"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, size olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı beğendim"(MAİDE 3)

Efendimizin şu duayı söylediği rivayet olunur:"Benim peygamberliğim ve Ali'nin velayeti ile dini kemale erdiren ve nimeti tamamlayan Allah ne yücedir" 

HAZRET-İ ALİ GERÇEĞİ

 İmam Cafer sadık hazretelrine bir gelip meşhur ve çok gzemli bir olay hakkında şöye soru sorar:"Ey Resulullah7ın torunu söyler misin, Peygamber Kabe üzerinde bulunan putları kırıp parçalama gününde Ali'yi niçin omuzunun üstüne basıp çıkarttı?"

İmam Sadık cevaben :"İnsanlar onun makamı ve yüceliğini bilsinler diye" buyurdu.Adam bu cevapla yetinmedi "Daha ne için çıkarttı?" dedi.Cafer-i Sadık hazretleri:"İinsanlara kendisinden sonraki ilk imam, halife ve yükselen sancağın O olduğunu göstermek için" cevabını verdi.Adam üçüncü kez "Daha ne için omuzuna çıkardığının gerçek cevabını bana verirmisin ey Resulullah'ın torunu?" deyince Cafer Sadık hazretelri "Heyhat! asla.Vallahi bu olayın gerçek sebebi ile sırrını sana açacak olsam , hemen yanımdan kalkar ve "Cafer-i Sadık ya yalancıdır, ya da delidir"! diye söylenir giderdin.Tertemiz ve iyi olan insanlardan başkası , ağır ve derin sıralra nasıl vakıf olsun ki"

HZ.ALİ'Yİ NİÇİN SEVİYORUZ?

 Hz.Ali Kerremüllahi veche hazretlerini ; Allah, Peygamber, Kur7an , İslam, akıl, mantık ve insanlık fıtratı emrettiği için seviyoruz.

"Hubbu Aliyyen ıymen ve buğduhu kufrun ve nifak"(Ali'yi sevmek İman, Ona düşman olmaksa küfür ve nifaktır"(Süneni ibni Mace 1/42,Tirmizi 5/306),İbni hambel 1/84)

"Ey Ali , seni ancak mümin olan sever, sana ancak münafık olan düşmanlık eder"(Müslüm 1/60),İbni Mace hadis no 114,Tirmizi no:3736),Nesai 8/115,İbni Hanbel 1/84)

"Ey Ammar ! Ali'nin bir yolda gittiğini , insanların da başka bir yolda gittiğini görürsen, İnsanların gittiği yolu bırak ve Ali'nin yolundan git. Zira O, seni hiçbir zaman ne kötü yola sevk eder, ne de doğru yoldan alıkoyar"

"Ali'nin bendeki konumu, başımın bedenimdeki konumu gibidir"

"Ali'nin insanlar arasındaki yeri, İhlas suresinin kur'an daki yeri gibidir"

PEYGAMBERLİK/İMAMET

 İmamet, nübüvvetin uzantısı ve tamamlayıcısı konumundadır.İmamet kavramını, Hz.Peygamberden sonra onun yerine geçecek, İslam dini ve ümmete rehberlik edecek kişi olarak algılamak gerekir ki bu görev Ehli Beyt'e mensup olanlara mahsustur.Nübüvvette, imamette Allah'ın bir lütfu ve ihsanıdır.Seçilmişliktir.Bir kimse ahlakı ne kadar güzel olursa olsun Allah onu bu göreve seçmemişse Peygamber olamayacağı gibi, peygamber makamına vekalet edecek imam da olamaz.Keza insanlar bir araya toplanıp ken içlerinden Peygamber seçmeleri mümkün değilse, aynı şekilde Peygamber'in makamına vekalet edecek imamı da seçemezler.Bir diğer anlatımla bu iş gökseldir.

"Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer.Seçim onalra ait değildir.Allah onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir"(Kasas 68)

"Ey Davud! Seni bir peygamber ve yeryüzünde senden öncekilerin yerine halife ve vekil biz yaptık, öyleyse insanlar arasında adaletle hükmet"(Sad suresi 26)

Zahiri idare yapısında üç beş ev dahi olsa mutlaka onları temsilen bir köy muhtarı seçilmesi tabii iken, Son Peygamberi'in(SAV) kendinsen sonrası ile alakalı veli, vasi,halife atamadığı söylenemez.Ancak Efendimiz (SAV) 'in bu husustaki tercihi Hak Teala'nın isteği olarak kabul etmek erekir.

"Sen ancak ve ancak bir uyarıcı ve korkutucusun, her kavmin de bir hidayete eriştiricisi vardır"(Rad suresi ayet 7)

Peygamber nasıl  masum ise Vahiy ve nübüvvet dışında  peygamberin taşıdığı temiz ve yüce sıfatların tamamı, masum imamda da mevcuttur.


PEYGAMBERLER EN GÜVENİLİR KİŞİLERDİR

 Peygamberlik müessesesinin ilahi dinlerdeki yeri hçbir zaman tartışılamaz.Peygamberler, Allah'ın hükümlerini insanlara ileten elçiler olduklarından , her halukarda kendi zamanlarının en temizi, en dürüstü  , en alimi, en cesuru , en takvalısı en üstünü olma mecburiyetleri vardır.Peyşgamberler gerek peygamberlikleri döneminde gerekse , peygamber olarak vazife verilmeden önceki yaşantısında her türlü günahtan uzak, yüz kızartıcı durumdan uzak olmalılar ki tebliğleri kabul görsün.

Efendimiz (SAV) Hatem-i Enbiya(Peygamberlerin sonuncusu) olup Ahzab Suresi 40 ayeti bunu açıkca belirtmiştir."Muhammed içinizden hiçbirisinin babası değildir, fakat O Allah7ın Resulü ve nebilerin sonuncusudur.Allah , her şeyi en iyi bilendir"

Efendimizin bu dünyadan göçüşünden kıyamete kadar her kim "!Ben de nebiyim,resulüm,Allah7ın size gönderilmiş elçisiyim, bana Cebrail iniyor, Onunla görüşüyorum, gökten vahiy alıyorum, bana iman edin" manasında sapıkça iddialarda bulunurka , o kimse tartışmasız bir şekilde islamdan çıkıp küfür bataklığına saplanan birisidir

22 Temmuz 2022 Cuma

İLİM ŞEHRİNİN KAPISI

 "BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR.KİM İLİM İSTERSE , KAPIYA GELSİN"( hAKİM nİŞABURİ -EL mÜSTEDREK,Süneni tirmizi 5/637)

Bu hadisten anlamamız gereken şey tüm müslümanların kem küm etmeden , amalı mamalı demeden , eveleyip gevelemeden ; iman-ilim-ahlak-marifet-hikmet-fıkıh-hadis -tefsir-akait hatta insanlık bilimlerinin tamamını İmam Ali'den almak zorundadır.Bu müslümanlar için dini bir mükellefiyet ve zaruri bir mecburiyettir.

Binaya kapıdan girilir.Pencere, tavan,baca dan girmeyene çalışana ya hırsız, ya sapık ya da deli muamelesi yapılır."Evlere arkasından girmeniz iyi değildir.Fakat iyi kimse , kötülükten sakınan kimsedir, evlere kapılarından girin .Allah'dan sakının ki kurtuluşa eresiniz"(Bkara 189) Bu ayete ve hadise rağmen birileri din binasına kapıdan değilde bacadan girmeye kalkarsa kendisine yazık etmiş olur.Böyleleri hedefee hiçbir zaman ulaşamayacakları gibi , hem dünya hem ahiretleri heba olur.

SEFİNE HADİSİ

 Bloğun bir önceki yazısında geçen "Sefine Hadisi" EHLİBEYTİMİN SİZDEKİ YERİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR.ONA BİNEN KURTULUR" Hadis- şerifindeki Hz.Nuh la alakalı kısmın bize verdiği mesajlar şu olsa ereğk:

*Hz.Nuh'un ümmeti su ve tufanla imtihan edildi,Hz.Peygamber'in ümmeti de fikir,ekol, mezhep, tarikat,meşrep tufanıyla imtihan edilecektir.

*Kafir ve azgın çoğunluk Hz.Nuh ve gemisiyle nasıl alay etti ise,ümmetin azıtmış çoğunluğu da Ehli beyt ve kurtuluş yolunda yürüyen azınlığa aynı muameleyi reva görecektir.

*Amansız tufandan nasıl ki Hz.Nuhun femisine binen azınlık kurtulmuş ise bu ümmetin çok farklı tufanlarından Ehli Beyt'in kurtuluş gemisine binen azınlık kurtulacaktır.Gemiye binmeyen nasıl helak olmuşsa, Ehli beyt'e eziyet edip savaş açan çoğunluk ta aynı şekilde helak olacaktır.

*Hz.Nuh'un inat edip direnen karısı ve oğlu nasıl boğulanlardan oldu ise , Ehli Beyt'in bizzat soyundan bile olsa onların yolundan gitmezse yine kaybedenlerden olacaktır.

*Tufandan boğulmamanın yegane şartı Nuh'un gemisine binmek ise Zamanımızın küfür ve sapıklığından korunmanın tek şartı , Ehl-i Beyt'e inanıp onların kutlu yollarına gitmektir.

Ehli beyt'e kuru ve duygusal bir bağlanmak yerine , onların helaline helal, haramına haram demek, onların dostuna dost, düşmanlarına düşman olmak zorundayız

İSTİKAMETTEN AYRILMAMANIN TEK GARANTİSİ

 EhliBeyt ,Yoldan sapmamanın tek garantisidir."Sakaleyn " hadisi isimli meşhur bir hadis vardır."Ben aranızda paha biçilmez öyle iki emanet bırakıyorum ki, onlara sıkıca tutunduğunuz müddetce benden sonra asla sapmazsınız.Biri diğerinden daha büyüktür; gökten yeryüzüne indirilmiş Allah7ın kitabı ve soyum Ehli Beyt7imdir.Bunlar Kevser havuzunda bana ulaşana dek birbirinden asla ayrılmazlar.Bakalım benden sonra bunlara nasıl davranacaksınız?"

Bu hadisi şeriften şu önemli sonuçlar çıkartılabilir:

1- İslam Peygamberi tek kurtuluş adresi olarak , Kuran-ı Kerimle birlikte Ehli Beyt'i göstermiştir.

2- Burada Ehli Beyt'i ümmetine vasiyet edip ağır emanet olarak onlara zimmetlemiştir.

3- Yanlışlık, delalet, küfür bataklığına düşmemenin tek garantisi Kur'an-ı Kerim ve Ehli Beyttir.

4- Kur'an ve ehli beyt birbirinden ayrılmaz ve birbiriyle asla çelişmez.

5- Ehli Beyt masumdur.Onlardan bir yanlışlık, yanılgı, hata günah sadır olmaz.

6- Peygamberimiz , ümmetinin bu iki kutsal emanetine ihanet edeceğini sezmiş  ve onları en ağır şekilde bundan sakındırmıştır.

7- İslam ümmeti bu iki ağır emanetle sınanıp mahşer günü ilahi divanda hesap verecektir.

Ancak Emevi yapılanması ve zulmü bu durumu hazmedemediğinden hedef saptırmak için "Kuran ve Ehli Beytim" olan emaneti Kuran ve Sünnet olarak olarak telakki etmiş.Bundan maksadı kendilerince Ehli Beyt'i gölgelemek, geri plana itmak  ve onlara yaptıkları ihaneti gizlemek için para ve makam karşılığında uydurulmuştur.

Keza "Sefine" hadisi denilen meşhur bir hadiste"Ehli Beytimin sizdeki yeri , Nuh7un gemisi gibidir.ona binen kurtulur, binmeyense boğulur"

HZ.ALİ KABE KONUMUNDADIR

 Bazı alimlerin kitaplarında (İbniEsir Usdul-ğabe, İbn Hacer el-Asakalani Firdevsül Ahbar.Hamevi Şafii, gayetül meram, Kunduzi Yenabiul mevedde,Taberi Beşaratul mustafa) bir haris nakledilir:"Ya Ali ! Şüphesiz ki sen Kabe konumundasın, sana gelinir, sen gitmezsin"

Bu hadisi şerifin ışığında fikir jimnastiği yapılırsa ortaya şu sonuçlar çıkar:

Bütün dünyanın merkezi nasıl Kabe ise, İslam dininin merkezi de İmam Ali'dir.Dünyanın en kutsal yeri Kabe ise dinin en kutsal şahsiyeti de tereddütsüz imam Ali'dir.Kabe hiç kimseye gitmez ve hiç kimseden şeref duymaz, bilakis herkes ona kavuşmaya can atar ve ondan şeref duyarsa , aynı şekilde İmam Ali de hiç kimseden şeref duymaz bilakis herkez Namaz ve ibadetlerde nasıl Kabe'ye yönelmek gerekiyorsa ehli iman ve ehli irfan olan müminlerde din, ilim, takva, iman ve ihlas gibi konularda İmam Ali efendimize yönelmesi gerekir.Kabe nasıl müminlerin Haccı ve tavaf yeri ve maksudu ise, Hz.Ali efendimizde tüm arif müminlerin haccı ve tavaf yeri, maksududur.

MÜBAHALE AYETİ

 (Ey Peygamber) Sana gelen bilgiden sonra , kim seninle bu hususta tartışacak olursa, de ki; Gelin, çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra Allah'ın laneti yalancıların üzerine kılalım"(Ali imran , 61)

Bu ayet Mübahale ayeti olarak bilinir.

Müfessir Zemahşeri, Keşşaf isimli eserinde  bu ayetin tefsiri için der ki;Hırıstiyan Necran kabilesinden bir gurup Hz.İsa hakkında Efendimiz (SAV) ile ihtilafa düştülerSonunda mübahale yani Allahın laneti ile cezasını yalancının üzerinde kılmak için , belirli bir yer ve zamanda bir araya gelmek için anlaşırlar.Ertesi gün  Peygamberimiz, onlarla beddualaşmak için İmamı Ali,Hz.Fatıma,İmam-ı Hasan ve İmam-ı Hüseyin Efendilerimizle anlaşılan yere zamanında gelir.Necran papazı bu manzarayı görünce , Hırıstiyanlara dönerek şöyle der;

"Ey Hırıstiyan topluluğu ! Ben öyle simalar görüyorum ki, Allah bir dağı onların hürmetine yerinden koparmak isterse, koparır.Onlarla sakın lanetleşmeyin.Eğer mübahale ederseniz , helak olursunuz ve kıyamet gününe kadar yeryüzünde bir tek hırıstiyan kalmaz". Bunun üzerine Hırıstiyanlar  Efendimize dediler ki:"Ey Ebel Kasım ! Biz seninle mübahale etmemeye karar verdik, sen kendi dininde kal , biz de kendi dinimizde"

Bu ayette ifade buyrulan "çocuklarımızı getirelim" emrine karşılık başkalarını değil Hz.İmam Hasan ve Hz.İmam Hüseyin'i getirmiştir."Kadınlarımızı getirelim" emrine karşılık eşlerini değil Hz.Fatıma annemizi getirmiş."Kendimizi/nefsimizi getirelim " emrine karşılık sadece İmam Ali efendimizi mübahaleye getirmiştir. 

21 Temmuz 2022 Perşembe

EHLİ BEYT KİMLERDİR?

 Tathir ayeti olarak bilinen Ahzab suresi(33 sure) nin 33.ncü ayeti "Ey Ehlibeyt! Allah sizden tüm kirleri gidermek ve sizleri tertemiz pak kılmak ister" olup bu ayetin nüzulü ile alakalı Hadis kitaplarından Sahih-i Müslümde Hz.Aişe'den rivayet edilen hadis:"Bir gün peygamber sırtında işlemeli siyap yünlü bir aba ile evden çıktı.İlk önce Hasan yanına gledi.Peygamber ona abasının altına girmesini söyledi.Sonra hüseyin geldi onu da abasının altına aldı.Sonra Fatıma geldi, Peygamber onu da abasının altına aldı.Daha sonra da Hz.Ali geldi,peygamber onu da abasının altına aldı ve ve Tathir ayetini söyledi.Bu ayetin nüzulü esnasındaki durum böyle idi. 

Ayrıca kur'an da yüzlerce ayet Ehli byet hakkında inmiştir (Şura 23, Ahzap 56, Dehr 5-22,Maide 3-55-56-57, Tevbe 19, Rad 7, Hud 17, Meryem 96, Yasin 12, Secde 18, Tahrim 4....

KUR'AN VE EHLİ BEYT İKİZ KARDEŞ GİBİDİR

 Kur'an la ehl-i Beyt ikiz kardeş gibidir.Yani Kur'an sız bir ehlibeyt  düşünemiyeceği gibi , Ehli Beytsiz bir kur'an düşünmek de imkansızdır.Ehli Beyt yürüyen ve konuşan Kur'an dır.Kur'an da suskun ve yazılı Ehl-i Beyttir.Onlar birbirinin zıddı ve alternatifi değil  bir birini tamamlayan bir elmanın iki yarısı  ve bir sayfanın iki yüzü gibidir.Kur'an-ı Kerim'i tartışmasız olarak en iyi şekilde anlayan, yaşayan, açıklayan öğretenler ehli beyttir.İlahi hikmet ile irade, taharet vemasumiyet sıfatları gereği , Asla Ehli Beyt'in Kur'an la, Kur'anın da ehli beytle çatışması yoktur.

20 Temmuz 2022 Çarşamba

SEVGİNİN VÜCUDUMUZA ETKİSİ

 bir güzel gönüllü yaşadığı hali anlattı."i.Benim bir derdim var  çok üzgünüm.Ben  hz Ali efendimizi çok seviyorum onu sevmek bambaşka birseymiş onu sevdim hemde çok oda beni çok mutlu etmişti onu andığım zaman ağzımın içine bir tat geliyordu öyle bir tatki anlatılamaz yemek ihtiyacı hissetmiyorum hiçbir gıdada o tat yok.Yedi sekiz aydır bu tatla yaşıyordum fakat bayramın birinci günü necip dedemi gördüm ona Hz Ali yi nasıl sevdiğimi anlattım ağzıma verilen o tadı anlatırken bana yeter yeter dedi bende zannettimki galiba çok konuştum sıkıldı diye yorumladım ama öyle değilmiş o tadı benden aldı ve ben o tada çok alışmıştım ben o tadı geri nasıl alırım nolur bir akıl verin." 

Bloğun önceki kayıtlarında var idi.Necib sultanım anlatmıştı.Osmaniye'den kış günü traktör üzerinde dönerken yolda bir adam el kaldırdı.Traktöre bindi.ancak adamın üzerindeki kıyafetler yazlıktı ve adam hiç üşümüyordu.Bizler kışlık kıyafet içerisned açıkta gittiğmiiz için üşüyorduk.adam benim halime baktı ve bana "Filan ayeti bilmiyormusun? o ayeti okursan vücudun hiç soğukluk hissetmez.Aksine belki kış günü terlersin".

Hz.Pir mevlana efendimizin Hz.Şemsle bir odaya kapanıp yiyip içmeden aylarca sohbet etmelerindeki hal bu olsa gerek.Vücut yeme içme noktasında hiç alarm vermiyor ve vücuddan dışarı atılacak bir NESNE DE da yok. Yahut çile çıkarması için küçük bir odaya kapatılan derviş yemek olarak günlük üç tane zeytin verilmesini ancak bu şekilde anlıyabiliriz.


NESİLLER ARASINDAKİ FARK

 ARADAKİ FARK

Lütfen dostlarım sonuna kadar okuyalım .

Bir genç babasına sordu: “Siz daha önce nasıl yaşadınız?Teknolojiye erişim yokUçak yokİnternet yok.Bilgisayar yok Gösteri yok TV yok Klima yok Araba yok Cep telefonu yok”...

Baba cevap verdi;

"Aynen sizin neslin bugün nasıl yaşadığı gibi yaşıyorduk"

“Dua yok Şefkat yok Onur yok Saygı yok Karakter yok Utanç yok Alçakgönüllülük yok Zaman planlaması yok Spor yok Okuma yok”... 

Biz, 1940-1980 arasında doğan insanlar tanrının sevgili kullarıyız...

Hayatımız gerçek  bir kanıtdır;

👉 Oynarken ve bisiklete binerken, asla kask takmadık.

👉 Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik.

👉 İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık..

👉 Susadığımız zaman,şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik.

👉 Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız halde hastalanmazdık.

👉 Her gün çok pilav yediğimiz halde hiçbir zaman kilo almadık.

👉 Çıplak ayakla dolaşırdık ama  ayaklarımıza bir şey olmazdı.

👉 Annemiz ve babamız bizi sağlıklı tutmak için hiçbir zaman ek gıda takviyeleri, vitaminler vermezlerdi. 

👉 Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yaratır ve onlarla oynardık. 

👉 Ailemiz zengin değildi. Bize mal mülk  değil, sevgi verdiler. 

👉 Cep telefonlarımız, DVD'lerimiz, oyun istasyonumuz, XBox'ımız, video oyunlarımız, kişisel bilgisayarlarımız, internet sohbetimiz olmadı - ama bizim gerçek arkadaşlarımız vardı. 

👉 Arkadaşımızın evini davet olmadan istediğimizde  ziyaret eder ve onlarla birlikte eğlenerek yemek yerdik.👉 Senin dünyandan çok farklı olarak bütün akrabalarla iç içe yaşar, aramızda sıkı bağlar olurdu.

👉 Çektiğimiz fotoğraflar siyah beyazdı ama renkli anılarla dolu idi.

👉 Biz kendine has, anlayışlı bir nesiliz, çünkü biz ebeveynlerinin söylediğini dinleyen son nesiliz. 

Ayrıca, çocuklarını dinleyen ve dikkate alan  ilk nesiliz. 

Ve sizler yaşındayken asla var olmayan bir teknolojiyi nasıl kullanacağınız konusunda size yardımcı olabilecek kadar zeki olan da biziz !!!

SINIRLI sayıda üretildik... Bu yüzden;

Bizden keyf alın,Bizden öğrenin, Hazine biziz, Dünyadan yok olmadan  önce Her şeyi ve herkesi sevin..🌹. 

(Alıntı)

19 Temmuz 2022 Salı

"YEDİLER","KIRKLAR"

 mimar Ömer özel ağabeyimiz anlattı.ben yolun tasavvuf kısımlarını bilmiyordum, sadece şeriat yönüyle ilgilenmekte idim.Bir gün Necib Abi'ye şu soruyu sordum:"Efendim Kırklar, yediler varmış bunlar kimlerdir?" diye.Necib abi benim yüzüme baktı "beni konuşturma, git Ali kerrar Yaman'a sor" dedi. Ali kerrar Yaman Askeri astsubaylıktan emekli olmuş sevdiğim bir kimse idi.Ertesi gün Ali Kerar yaman benim yazıhaneme geldi.Ben Necib Efendi ile olan konuşmamı ona anlattım.tam 15 dakika  sustu.Sonra dedi ki"Ben İstanbul'da bulunmakta iken bir gün sahaflardan bir kitap almıştım,kırklar ve yediler üzerine yazılmışSana o kitabı getireyim oku" dedi ve ertesi gün bu kitabı getirdi.Ali Kerar Yaman dediki "Ancak bu hadiseden benim dışımda kimsenin bilgisi yok" .

18 Temmuz 2022 Pazartesi

HAYDAR BAŞ

 Mimar Ömer Özel abimiz anlattı.Ben Trabzonda hem öğretmenlik yaptım hemde Karadeniz Teknik'e öğrenci olarak devam etmekte idim.Birlikte öğretmenlik yaptığımız okul öğretmenlerinden birisi de Haydar baş efendi idi.Ben Haydar öğretmende bir takım farklılıkları gözlemliyordum ancak kendisi hiçbir şey söylemiyordu.Bir gün rüyamda ben ve Haydar Baş birlikte iken arkadan birisinin Haydar baş'a hitaben tekdirli sözler söylediğini duydum.Ertesi gün okulda bu rüyamı haydar Baş'a anlattım.Haydar Baş dedi ki Ömer efendi ben Trabzonda bulunan evliyaullah'dan hayri baba'ya bağlıyım.Rüyanda arkanda konuşan zat o kimsedir.

Hayri baba aslen Malatyalı olup Trabzonda bulunmakta idi.Hayri baba Kadiri meşrep bir meşayih idi.Ankara halifesi Niyazi sekmen hazretleri idi.Hayri baba dünyasını değiştikten  sonra yolu Niyazi efendi devam ettirmiştir.Niyazi efendi vefat etmiş Ankara Şenyuva mahallesinde yaptırdığı cami haziresine defnedilmiştir.

NECİB SULTAN'DAN

Hatay Dörtyol'da yaşayan mimar Ömer Özel nakletti.90 'lı yıllar içindekızım Pınar harita kadastro'ya bitirdi.mesleğine ilişkin aletler çok pahalı idi.İskenderun'da bulunmakta idi.Ben bu aletleri satın almak için iskenderun7a gittim satıcıya bir miktar para verdim üzerine ise çek verdim.600 Lira büyük para idi.Çekin ödeme günü yaklaştı üç dört gün var.Elimde para yok.Darlandım.Necib Abi'nin terzi dükkanına gittim.Durumumu anlattım.Düşündü sonra bana dedi ki "Çek bedelini ödemen için ben dua edeyim sen de "Ya rezzak" esmasını çek.ertesi gün bana bir kaç iş geldi.Pazarlık neticesinde bu insanlardan aldığım para çek bedelini karşılamıştı.Çeki ödedikten sonra bir rüya gördüm rüyamda ben, Necib Abi ve birde tanımadığım bir bayan var.bayan Necib Abi'ye hitaben "Niye borcu kadar rızk talep ettin daha fazlasını isteseydin ya" mealinde bir söz söyledi.Bu rüyamı Necib Abi'ye anlattım.Mübarek bana dedi ki2Sen o bayanı tanıyormusun? dedi.Ben:"Hayır " dedim.Necib sultanım buyurdu ki o bayan "Hz.Fatıma annemizdi, ben onun sülalesinden geldim.Annem bana söylüyordu" diye buyurdu  

17 Temmuz 2022 Pazar

CİFR İLMİ

 Fatih Millet kütüphanesinde Ali Emiri Arabi kısmı 4638 da kayıtlı İLMÜ'L-cİFR İSİMLİ ESER hZ.aLİ EFENDİMİZE AİT OLDUĞU SÖYLENİR.bu kitapta Hz.adem aleyhisselamdan itibaren alemin bozulup dağılıncaya kadar hadis olacak bütün vak'aların hepsinin bildirilmiş olduğu söylenir.Bu ilm-i cifr ancak ehli beyt taraından bilhinir ve onlarda nöğrenilir.

16 Temmuz 2022 Cumartesi

AŞK ÜZERİNE

Hz.Ali efendimiz buyurmuştur:aşkdan feyzdar, aşkdan daha önemli hikmet rehberi, hayatın özelliklerini her zerresine kadar gösteren , yoluna ışık tutan, ruhun yer yüzünde parlayan , aşk dan daha üstün bir mürşit yoktur"


ŞİDDETLİ IZTIRAP VEREN ŞEYLER

 Hz.Ali diyor ki:"Derin ızdıraplara sevk eden şeylerin en şiddetlisi, en üzücüsü dört şeydir:

1) Kız evladı, bir tek dahi olsa(cahiliyyedevrindekız evlatlara gösterilen haksızlıklar)

2)Borç, bir buğday tanesi kadar bile olsa

3)Birinden bir şey istemek zorunda kalmak, o şey zerre kadar değersiz bir şey olsa dahi.

4)Kadir bilmeyen ve takdir duygusuna malik olmayan bir kimsenin yanında bulunmak, bir saniye dahi olsa.

BANA SEVGİLİMİ ÇAĞIRINIZ

 Hz.Aişe (ra) dan rivayet:"Risaletpenah efendimiz hal-i ihtizara(vefatına hazırlandığı son ana) gelmiş durumda iken şöyle buyurdu:"Bana sevgilimi, habibimi çağırınız". Bu buyruk üzerine "Haydi Ali'yi çağırınız" dedim. Tanrı'ya and olsun ki , bu sözü ile (sevgilim demekle) ondan başkasını dilemiyordu vedilemedi.Ali geldi.Ali'yi görür görmez üzerindeki iç yeleği açtı.Ali'nin başını o yeleğin içine aldı.Ruh teslim edinceye kadar böylece göğsünde tuttu.ve ruhunu öyle teslim etti"

millet kütüphanesi Feyzullah efendi kısmında 418 numarada kayıtlı "Umdetül Kari fi şerhil Buhari" isimli eserin 15. cilt nüshasının 65 nci varağının 2. sahifesinde)

HAZRET-İ ALİ'NİN DİLİNDEN HZ.ALİ

 "Ben en büyük hakikatların tercümanıyım.Nuh'un gemisiyim, ben Allah'ın kapısıyım"

"Ben Seyyidül- Mürselin'in vasisi gibiyim, kardeşiyim. Öyle bir kardeşiyim ki onun hakiki özü ve cevherinden yaratılmış kardeş.."

"Ben istidat eshabını feyz-i kemal ile doyuruncaya kadar Kevser'den içiren sakisiyim.Şu takdirle ki ; o kimse Kevseri, İzzetle doyurulmaya layık bir önem taşımış olsun"

15 Temmuz 2022 Cuma

ZALİM'E OMUZ VERMEK

 Yani haksızlık yapan, zulüm yapan birisine arka çıkan, ona yardım eden, onu alkışlayanlarla alakalı sünnetullah şudur:Zalimi o çevreye mutlaka musallat eder imiş.bu musallat olma çok değişik kriterlerde gerçekleşir.En alt hali, makam sahibinin o kişilerden maddi talepte bulunması.Çünkü makam sahibi ile fotoğraf çektirip bunusosyal medyada yayan kimse bu fotoğrafı kendince nakde çevirme maksadı içindedir.Bunun bir ilerisi, yakınında olan kimseyebir takım devlet imkanlarını sunması(ihale) akabinde kazancından pay talep etme.Bir tık üstü; makam sahibinin birikimlerini kabiliyetli , kasa olabilecek kişilere verip kazan kazan demesi.Üst hali ne derseniz makam sahibinin devlet imkanlarını kullanarak , can korkusu salarak o kimselerin mallarına çökmesi.ve ancak yaşayacak kadar bir miktarı ona terkedip digerlerine el koyması.Ülkemizdeki manzaralar bunlardır.Nereye kadar gider: Devletin Beka meselesi diyerek insanların ellerindekine el koyma.El koyarken de "Devlete borç veriyorsunuz.Geri ödenecek" denmesi.Bu henüz gerçekleşmedi.

14 Temmuz 2022 Perşembe

EMSİLE KİTABI

 Medreselerde okutulan Emsele(örnekler) kitabı , bir gramer kitabı olup tamamı Hz.Ali efendimize aittir.Gramer ilminde onun gösterdiği esaslür üzerinde bu ilmi sonrakiler yürütmüşlerdir.

BEKTAŞİLİK NE ZAMANDAN BERİ VARDIR?

 kADIASKER kETHÜDAZADE aRİF HİKMET Bey'e (H:1185- 1265) sormuşlar "Bektaşilik ne zamandan beri vardır?".Arif hikmet bey cevaplamış:"Vaktisaadetten beri vardır."kimler idi? sualine verdiği cevap:SELMAN, AMMAR , KANBER , EBU ZER idi"

Aynı zat buyurmuştur ki:Emeviyyenin içinde iki müslüman geldi; Biri küçük Muaviye, diğeri de Ömer ibn-i Abdülaziz" yine bu zata sormuşlar:Muaviye'yi severmisin? hazret şu cevabı vermiş:"Ben yalanı, yılanı,Muaviye bin Ebu süfyan7ı sevmem"

KARDEŞLİK BAĞI

 Cenab-ı Resulullah, sahabe arasında kardeşlik bağı tesis ederdi.Yani iki sahebeyibirbirlerine kardeş ilan ederdi.Anadolu'da kadınlar arasında olan "Ahiretlik" kavramı.bu davranış o iki kişi arasında ileri boyutta kabul edilen yakınlığın resmileştirilmesidir.

Efendimiz sahabe arasında iki defa bu şekilde kardeşleştirme işlemi yapmasına rağmen hiçbirinde Hz.Ali efendimize bir kardeş tayin etmemişti.Hz.Şah-ı velayet :Eshabı kardeşlik bağı ile birbirine bağladınız.Beni niçin unuttunuz?" sualine Efendimiz :"Enteahi fiddünya vel ahire(Sen benim dünyada da ahirette de kardeşimsin" buyurmuştur.

HAZRET-İ ALİ'NİN KORKUSU

 Allah7ın arslanı için fiziksel bir korku olacağı söylenemez.Onun korktuğu tek şey Resul'ü ekrem'in getirdiği sistemin en ehemmiyetsiz kısmı dahi olsa zedelenmesidir..

Hz.Ömer zamanında bir Yahudi , Hz.Ali efendimizden davacı oldu.Mahkemeye gittiler.Yahudi davasını izah etti.Hz.Ömer, Hz.Ali efendimize dönerek "Ya Ebel Hasan sen bu iddiaya ne dersin?". Hz.İmam, rengi sararmış , asabibir şekildemüdafaasını yaptı.Mahkeme neticelendikten sonra Hz.Ömer:"Ya Ali hastamısın, rengin sararmış" dedi.Hz.İmam  "Hayır, mahkemenin adil ve hakkaniyet dairesinde cerayan etmeyeceğinden endişe ettim de..".."Ne gibi" diye izah isteyen halifeye Hz.imam " Hasmıma adı ile , bana künyem ile hitap ettin(Araplarda künye adı ile hitap ta'zim, yüceltme içindir).Bu makamda hasmım ile benim yekdiğerimizin üzerine bir rüchan(üstünlük) hakkı yoktur"

Hz.İmam7ın endişesi Adaletin zedelenmesi idi.   

MÜSLÜMANLARIN BUGÜNKÜ HALİNİN SEBEBLERİNDEN

 Müslüman toplumlarının bugünkü halleri içler acısıdır.Petrol zenginliğiyle bir kısım yaşıyan ortadoğu devletlerinin dışındakilerin durumu içler acısıdır.Türkiye de bunların içindedir.Niçin böyle oldu? sorusunu düşünürler çok söylemişlerdir.Ceket yahutta gömlekdeki ilk düğme yanlış ilişlenirse diğerlerinin de çarpık olacağı tartışmasızdır.Yani İlk düğmenin yanlış iliklenmesi sebebdir.Fetret devri dediğimiz Efendimizden sonraki zaman dilimine dikkat gerekir.Son demlerini yaşıyan Resulullah efendimiz"Bana yazı yazılacak bir şey getiriniz.Benden sonra şaşkınlığa(azgınlığa) düşmemek için size bir vasiyet bırakayım" sözünün  kabul görmediği "hastalıktan dolayı bir sayıklama " kabul edildiği,"Bize Kur'an yeter" dendiği hastanın başında biriken kimselerin Efendimizin isteğiyle nazikçe kovulduğu söylenir.Şurası da bir gerçek ki Müslümanların idaresine en layık olanların ehli beyt olması gerektiği ihmal edilerek reddedildiğinden , Fetret devrindeki cemel, sıffin savaşları, ceketteki ilk düğmenin yanlış iliklenmesine sebeb olmuştur.

İnsanımız tahıl ekerken kaliteli tohum, hayvan yetiştirirken cins hayvan ararken kendilerini idare edecekler hususunda hiçbir ölçüsü ve kaygısı olmamıştır.80 küsür sene süren Emevi saltanatında Ehlibeyt zulme uğramıştır.Mal biriktiren yöneticiler, iktidarda olmanın zorbalığı ile birlikte dünyevileşmiş, dini kendi şenaatlarını örtmede perde olarak kullanmışlardır.

Ey ehli beyt!Cenab-ı Allah sizleri günahlardan arındırıp pak ve temiz, her türlü şaiblerden uzak bulundurmak murad eder"Ahzab 33 

Eğer hilafet daire-yi ehlibeyt'e kalsa idi kürrei arzda gavur kalmazdı.

13 Temmuz 2022 Çarşamba

DERSE BASKIN YAPAN VALİ

 Maraş Valisi İbrahim Öztürk, daha önceden haber vermeden Maraş imam Hatip okuluna Sandal hoca'nın dersine giriverir.Bu durum hiç usule uygun değildir.Vali "Hocam size bir kaç sorum var" diyerek zor sorular sorup hocayı öğrencilerinin önünde mahcup etmek ister.Vali ilk sorusunu sorar:"Üzümü yemek, şurubunu ,şerbetini  suyunu içmek helal,fakat şarabını içmek haram deniyor bunun sebebi nedir?

Hoca cevap verir:Vali bey, ineğin sütünü içmek helal, sidiğini içmek haramdır.Halbuki ikisi de aynı inekten çıkıyor?_"

Vali hocanın bu kısa açıklamasını kafi görüyor.diğer açıklamaları dinlemiyor bile..Vali yine soruyor:"Hocam bir de '(Güzel7e bakmak sevaptır' deniyor, doğrumudur?

sandal hoca'nın cevabı:Evet, güzele bakmak, güzel olan varlığa bakmak sevaptıramma güzel bakmak, yani sünnet üzre bakmak sevaptır.Yoksakötü niyetli , hain bakışlar da vardır ki, onlar bütünüyle günahtır".Vali başka bir şey sormadan acele sınıftan çıkar.

TOPLUM BİRLİĞİNİ KEMİREN HASTALIK:SUİ ZAN

 Toplumun birliğini, beraberliğini kemiren suizan çok büyük bir günahtır.Yüce Allah, kur'an-ı Kerim de , zandan sakındırır , buyurur ki:"Eğer dünyada bulunan insanların çoğuna uyarsan , seni Allah yolundan saptırırlar.Onlar sırf zanna uyarlar ve kafadan atarlar(Enam suresi 6)."Ey iman edenler zandan kaçınınız.Çünkü zanların bir kısmı günahtır.(Hucurat 12)

EMEĞİ TENKİT ETMEK

 Maraş İmam Hatip okulunun kurucusu Sandal Hoca'dan;

Bir gün Sandal hoca, talebesi Vehbi Vakkasoğlu ile Develi mescidinde karşılaşır.Ona mihrabın etrafına çizilmiş olan kilim desenini göstererek sorar:"Nasıl güzel olmuş mu?".Vehbi bey bakmış rastgele bir çizim ve rengarenk desen.Özensiz, dikkatsiz, emeksiz dolayısıyla çirkin olmuş."Hocam bunun hiçbir sanat değeri yok, basit bir çizim " deyince Sandal hoca talebesinin gözlerinin içine bakarak şu tavsiyede bulundu:"Evladım, sen daha iyisini yapmadan veyahut yaptırmadan hiçbir şeyi beğenmemezlik etme.Bir emeği tenkit hususunda da insaflı olmak lazım gelir"

12 Temmuz 2022 Salı

BU MİLLETİN SARHOŞU BİLE BAŞKADIR

 Sandal Hoca'ya aittir.

Hocanın imamlık yaptığı caminin tam karşısında sürekli içen bir sarhoş oturmakta idi.Hoca ne kadar yaklaşsa adam kaçardı.Hoca bu kadar çabaya rağmen adama yaklaşamayınca içinden "bu adamın burada ne işi var? keşke caminin karşısındaki bu evde, camiyecemaat olacak biri otursaydı.Bu komşu buraya hiç layık değil" düşündü.

Aradan on sekiz yıl geçti.Ezanın ilk defa arapça okunacağı ilk gündü.millet görülmemiş bir heyacan içinde , mahalle camisine akın etmişlerdi.Cemaat yola taşmıştı.Baktım insanlar minayereye bakıyorlar.Sebebini sordum.Dediler ki"Hocam bu sarhoş komşu var ya biraz evvel kucağında bir teke ile geldibirden heyacanla minareye daldı,Neoluyor diyenlere kulak asmadı,bizde merak içinde ne yacak diye bekliyoruz" dediler.

biraz sonra sorhoş şerefeden göründü.Elindeki hayvanı şerefenin korkuluğuna yatırdı.Avazı çıktığı kadar bağırdı:"Allah için, Kur'an için, ezan için, niyetlendim kurban etmeye" deyip hayvanı kesti.

Adamın gösterdiği bu iman salabeti karşısında ben eski düşüncelerimden dolayı utandım.Adamın yüzüne bir daha nasıl bakarım diye rahatsızlık içinde idim.Sonra camiyideğiştirmeye karar verdim ve tayinimi bir başka mahalle camisine çıkarttım.Cemaat merak ederek sebebini sordular ben de o adam hakkındaki kötü düşüncelerimden dolayı utandığmı ve yüzüne bakamayacağımı söyledim.Bir gün benim eski caminin cemaatı toplu bir şekilde aralarında o sarhoş adam olduğu halde geldiler.adamcağız dedi ki:"Hocam duydum ki benim yüzümden cami değiştirmişsin.Ben bu hareketinizden dolayı duygulandım, mahcub oldum, içkiyi debıraktım.tekrar camimize dönerseniz ben decemaatiniz olacağım ve artık emrinize gireceğim " dedi.Ben dayanamadım, cemaat dayanamadı hüngür hüngür ağladık  vebiz tekrar eski camimize döndük 

SANDAL HOCA'NIN HİKAYLERİ

 Maraş İmam Hatip'in kurucusu Sandal Hoca yeni kurulan okul için köylerden talebe aramaktadır.Yolu bertiz köyüne düşer camide vaaz verir.Cemaat öğleyemeğini yemeden bırakmayız derler.Israr üzerine bir eve gder.Kaplar kaşıklar çok pis.Hoca temizlik hastası.manzarayı görünce içi kalkar tiksinir hemen bir bahane ile kalkar.Aç karnına bir başka köyeulaşır orada misafire de yemek teklif ederler.Hocabakar ki bu sofranın kap ve kaşıkları çok temiz.İkramları yer ve teşekkür eder.Hoca temizlikten dolayı köylüyü tebrik eder komşu Bertis köyüne de bu temizliğin öğretilmesini ister.Köylüler efendim bu tavsiyenin onlara tesiri olmaz deyince Hoca niçin? diye sorar.Köylü anlatmaya başlar.Hocam o bertizliler cimri adamlardır.Yal masrafından kaçınmak için köpek beslemezler.Biz masraftan kaçınmayız, çok it besleriz; kirli kaplarımızı akşamdan bu itlerin önüne koyarı.Onlar da yalaya yalaya kabı kacağı tertemiz ederler:

İkinci hikayesi şudur.

Sandal hoca yine talebe arayışı içinde köyleri gezmekte yorgun argın vardığı bir köyde yağmur başlar çamur içindedirler.Hemen önlerine çıkan ilk evin kapısını çalarlar.Kadıncağız misafirlerin perişan halini görünce "Evdeaklı eren bir erkek çocuğum var,buyrun" der vemisafirleri içeri alır.Misafirlerin karnı çok açtır.Evin erkek çocuğu birazdan gelir"Amca , anam pekmez verecek yermisiniz? deyince canı gönülden yeriz derler.Biraz sonra içi pekmez dolu bir toprak kap ile pekmez gelir, yanında da bir tabak susam vardır.Buyrun derler.Misafirler kaşık olmayınca nasıl yiyeceklerini bilmedikleri için tereddüt ederler.Çocuğa :Evladım hani kaşık? deyince kaşık gerekmez der,Misafirler "Hadi sen ye de görelim deyince çocuk şehadet parmağını pekmeze batırır sonra susama batırır böylece parmağını ağzına götürerek yalar.Toprak kap bitmiştir.Çocuk ikinci kez toprak kabı doldurup getirir.misafirler onu de yerler.Üçüncü teklifi kabul etmezler."Oğlum kafi, bu gidişle pekmez size kalmayacak" der. Çocuk gayet tabi bir şekilde "Olsun, Pekmezimize sıçan düşmüştü, gerisini dökeceğiz" demiş.

Hoca bu şok açıklama karşısında pekmez çanağını kaptığı gibi yere vurmu., toprak kap parçalanınca  çocuk anasına seslenmiş:"Anaaa! misafir, itimizin yal çanağını parçaladı"

SANDAL HOCA

 Türkiye'de açılan ilk yediimam hatip okullarından Maraş İmam Hatip okulunun kurucusu, öğretmeni Osman Sandaloğlu namı diğer Sandal hoca(1883-1962) .Talebeleri kızar çünkü birinci derste öküz,inek, eşek,köpek kedi gibi hayvan isimleri ile öğrencilere hitap edilmesinden.ikinci derste bu sefer hoca Tosun, Koç,Küheylan,Arslan gibi hayvan isimleriyle hitap eder.Talebelerin sorusu üzerine cevap verir:Evladım, bakın bu hayvanların adıyla hitap etmemi uygun bulmuyorsunuz, ama bu insanlara faydalı hayvanlardır.Halbuki şimdi size söylediğim aslan kaplan vahşi hayvandır.İnek ,keçi, öküz gibi işimize yaramazlar.Buna sevgi uslubu denir.Bir insana bir hayvanın ismiyle hitap edersin bundan sevgi çıkar, başkabir hayvanın adıyla hitap edersin kavga çıkar.Öküz dendiğinde kızarsınız, tosun dendiğinde sevinirsiniz.Uslubunuz daima sevgi uslubu olsun, dilinizi kavga çıkaran sözlere hitaplara alıştırmayın

YAR İÇİN AH ETMEK

 Ne mümkün bunca ateşle şehid-i aşkı gasletmek

Cesed ateş, kefen ateş, hem ab-ı hoş-güvar ateş..

Sanman ki taleb-i devlet ü cah etmeğe geldik

Biz aleme bir yar için ah etmeğe geldik

(Prof.Dr.Esat Çoşan hazretleri)

YARINA BIRAKILAN DOSYALAR-TOP 20-AHMET TAŞGETİREN

 Ahmet Taşgetiren'in Karar gazetesindeki bugünkü köşe yazısı ve buna yapılan yorumlar Necib sultanımın 1914 YAHUT 15 yılında söylediklerini hatırlattı."Evlat  İslamiyete büyük zarar verecekler" demişti.Taşgetiren'in geleceğe bırakılan dosyalarla alakası sıralamaları görünce Necib Sultan'ımın şu yorumuda aklıma geldi.Hazret bana sormuştu:Türkiye'de kaç tane yüksek güvenilirlikle hapishane var?" demişti.Ben de bir kaç gün evvel bir gazete haberinde 35 tane inşaatı devam eden Yüksek güvenilirli hapishane olduğunu okumuştum ve Hazret'e bu haberi söyledim. Hazret şunu söylemişti:AKP 'nin %80 içeri girecek". Bu söz gerçekten inanılması güç bir söz olarak gelmişti o zamanlar.AncakTaşgetiren'in bu yazısından sonra ihtimal dahilinde olduğunu anladım.

Taşgetiren'in o yazısı:

Şimdi geleceğe bırakılan dosyalardan bazılarını yazayım: 

-17-25 Aralık’ın milat sayılması sorgulanır mesela. 

-Yine, 17-25 Aralık’ın yolsuzluk boyutu sorgulanır. 

-Rıza Zarrab ile ilişkiler sorgulanır. 

-“Ne istediler de vermedik” yaklaşımı sorgulanır. 

-SADAT konusu tüm ilişkileri ile sorgulanır. 

-15 Temmuz’da gerçekten ne oldu, darbe ihbarı geldikten sonra MİT ne yapamadı – Genelkurmay ne yapamadı da 250 kişi can verdi, binlerce kişi yaralandı, sonra MİT Başkanı yerinde kaldı, Genelkurmay Başkanı çok çok yetkili hale geldi, buradaki sorular cevapsız kalabilir mi? TBMM’nin 15 Temmuz dosyasına ne oldu, sorulur. SADAT’ın 15 Temmuz’da rolü var mı, sorgulanır. 

-İhaleler sorgulanır mesela. Diyelim şu anda Sedat Peker’in açıklamaları ile ilişkileri tartışılan Mehmet Cengiz, ve isimleri onunla birlikte dillendirilen hadi nazik ifadeyle söyleyelim “5 seçilmiş müteahhit” nasıl “davet usulü ile” milyarlık ve ballı ihalelere gark oluyorlar, muhalefet şimdiden bunları masaya yatıracağını bas bas bağırmıyor mu? 

-Bu arada kimler, nereye, hangi motivasyonla milyon dolarlık aktarımlarda bulundu, bu dosyalar açılır. 

-Etkili ailelerin devlet bürokrasisi ile ilişkileri sorgulanır. 

-Bir saray dosyası oluşur mutlaka. Oradaki tüm kadrolaşma isim isim değerlendirilir. Diyelim şu anın muhalefeti böyle bir yapı düşünmediğine göre şayet iktidara gelirse onun için yeni bir formül geliştirecektir. 

-Medya yapılanması kesinlikle sorgulanır. Havuz- mavuz işleri, ayrıca devlet bankalarından sağlanan kredilerle medya oluşumları sorgulanır. 

-Yargıda FETÖ Borsası diye bir başlığın açılmaması mümkün mü? Cumhurbaşkanlığı avukatlarının etkinliği kesinlikle bir gündem konusu olur. 

-Cumhurbaşkanına hakaret davalarının tartışılmaması mümkün değil. 

-Yargıda verilen kararlar, “yargı kararı” denilip üstü kapatılacak nitelikte mi? “Alnı secdeye gelenler” söyleminin sonunda nasıl bir yargı düzeni oluşturduğu meselesi nasıl kapanır? Sonraki yargı yapılanmaları gerçekten yargı bağımsızlığı - tarafsızlığı çerçevesine oturuyor muydu? 

-KHK’larla bir gecede binlerce insanın defterinin dürülmesi bir hukuk devletinde nasıl mümkün olabildi? Bu dosya açılmaz mı? 

-Bir “kayyım masası” kurulması kaçınılmaz bence. Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp kayyımla yönetime gidilmesi demokratik haklar açısından, 

-FETÖ bağlantısı gerekçesiyle el konulan iktisadi kuruluşlara yönelik kayyım uygulaması, buralarda yapıldığı iddia edilen yolsuzluklar sebebiyle masaya yatırılır. 

-Süleyman Soylu usulü İçişleri Bakanlığı yönetimi önemli bir gündem oluşturacaktır yarınlarda. Sayın Soylu’nun girdiği fotoğraf kareleri de mutlaka konuşulacaktır. 

-Hendeklere nasıl göz yumulduğu da bir gündem konusu olur mutlaka. 

-Tabii bütünüyle sistem sorgulanacaktır. Bütünüyle ekonomik yapı sorgulanacaktır. 

Ben burada yarınlara ertelenen problemli konulara işaret ediyorum. Şimdi her şeyi belirleme kudretinde olanlar bu gelecek okumasını yadırgayabilir. Ama geleceğe doğru, temiz, problemsiz işler bırakmak lazım. Yoksa sıkıntı yaşanılır. 

Sayın Cumhurbaşkanı partililere hitaben “2023’te kaybedersek kaybedeceğimiz çok şey var” dediğinde, belki de başka şeyleri kastediyordur, bu ifadelerden onu dinleyenler ne anladı, iktidarın işlerine daha sorgulayıcı bakanlar ne anladı, düşünmek lazım. 

Ben şahsen o günlerdeki iktidar sahiplerine de “Adaletli olun, hukuksuzluk yapmayın” uyarısı yapacağım. Bugün çıkarları gereği gücün yanında - yöresinde duranların, özellikle iliştirilmiş medya mensuplarının nerede duracağını ise merak ediyorum.

Ve bu yazının altına bir okur yorumu:

Din ahlak öğretmiyormus bunu öğrendik. Din ahlaksizliklara perde yapılıyormuş bunu da öğrendik.

 

 


11 Temmuz 2022 Pazartesi

AZRAİLLE KARŞILAŞANLAR

 Musa Topbaş hazretleri ifade buyurmuştur:"Geçenlerde Azrail Aleyhisselam'la göz göze geldik.Güleryüzlü, takriben kırk-kırkbeş yaşlarında , sakalsız, Mısırlı kisvesinde idi.Kendisine  ısındım..Bu ecelimin yaklaştığına bir uyarma olsa gerek.. Azrail Aleyhisselamın bakışları çok keskindi, neşeli idi; sanki manevi bir tebşirat taşıyordu."

"BİZİM VAZİFEMİZ ÇÖZÜP BAĞLAMAKTIR"

Bazı saadatlar demişlerdir ki:Bizim vazifemiz , çözüp bağlamaktır" Kendilerine "Siz neyi çözüp bağlıyorsunuz" diye sorulduklarında cevaben:" Biz, bize tabi olanların kalblerinden bu dünya muhabbetini çözüp Allah ve ahiret sevgisine bağlarız" demiştir.

MÜRŞİTTEN İSTİFADE

 Bir mürid, mürşidinden hangi konularda istifade eder? Müridin , mürşidinden istifadesi iki şekilde olur:Birincisi :Zahiren mürşidinden şeriat ilmini ve edebini öğrenerek..İkincisi Batınen şeyhin feyzinden istifade ederek İkincisi farzı ayn olan ilahi muhabbeti tahsil, ihlasa ulaşma , ahlakı hamideyi elde etme, kin hased,ucub gibi çirkin sıfatlardan kurtulma gibi nimetleri elde etmektir.

Allah kime rahmetini murad ederse Sadatı kiram olan evliyası da o tarafa yönelir ve o kimseye nasibini ulaştırır

TEVBEYE DAVET EDENLERİN TEVBESİ

 Büyük bir zat,Gavs hazretlerinden bahsederken "Siz bilirmisiniz , Gavs hazretleri neden büyük bir zat oldu?".Cemaat sessiz kalınca hazret devam eder:"Gavs hazretleri tevbe telkin ettiğinde , kendisi de tevbe edenle birlikte kendi günahları için Allah'a tevbe ederdi.Ey cemaat ! Bakınız İslam'da tevbe vardır.Kul, veli de olsa kusursuz olmaz.Yalnız tevbe kalben olmalıdır.; gafletle yapılan tevbe sahibine fayda vermez.Bir kimse halis bir şekilde tevbe etse , Cenab-ı Hakk o kimsenin geçmiş günahlarını siler,hatta yerine sevap dahi yazılır.Ey cemaat siz küçük günahlarınızı hafife almayın.Çünkü küçük günahlar büyük günahlara sebeb olmaktadır.Her türlü günah , nefisten ve kibirden çıkar.İnsan, ne zaman fakrını ve acizliğini idrak ederse , o zaman nefsin kibir ve azameti kalmaz..İşte o durumda kişi, kamil bir mümin sıfatıyla hayatını devam ettirir.

10 Temmuz 2022 Pazar

GÖNENLİ'NİN SÖZLERİNDEN

 *Sinirsel hastalıklar öfkelenmenin zehirleridir.İnsan öfkelendiği zaman ya abdest almalı ya namaz kılmalı ya da "Allahü Ekber" demeli

*Evde oturuyorsun, "Ne yapsam acaba" diyorsun.Ölmüşlerinin , konunun komşunun ruhuna Fatiha okursun.Evlatlarının, çocuklarının selameti için dua edersen, Allah o duayı geri çevirmez

*Dinimizde ölçü :Kendin için istediğini başkasına da isteyeceksin, kendin için istemediğini başkasına da istemeyeceksin.

Hepimiz hayatta manen, ilmen , ahlaken, kendimizden üstün olanlara bakacağız ; onların yollarından ayrılmayacağız.

*Bir insan yaptığı kötülüğü bile saklayacak, söylemeyecek; kötü örnek olmayacak.

*Mümin insanların çoğu sıkıntıda olur"Dünyada rahat edemedim deme

*Olacak olur.Müminlere dert uyarmak için gelir.

*Bu dünyaya niye geldik? "Allah" demeye geldik.

*Allah bazı kullarına , onlarda başkalarına versin diye fazla veriyor.

İş Kur'an la süslenmek zenginleşmek ; yoksa altınla değil.

*Boş durmayın! Zamanınızı , sizi Rabbinize yakın edecek işlere harcayın

*İnsanları namazından, Kur'anından alıkoyan insanlar ne kötüdür.

*İnsana en yakın şefeatçı annedir.Allah'dan "Annemin yüzü suyu hürmetine" diye iste.

*Hakk yolunda harcadığın nefeslere göre derecen olacak

*Kur'an okumak, salat ü selam getirmek , İslamiyetin şiarıdır.Ümmetin en hayırlısı, Kur'an okuyandır.

*Kul hakkı çok geniş.Hiç tanımadığın bir kimseye dudak büksen, hesabı sorulacak.

GÖNENLİ'NİN SÖZLERİNDEN

 Gönenli mehmet Efendi hazretlerinin sözlerinden;

*Ahiret kaybetmekten korkmalıyız.İnsanlar, hastahanelere, acılardan, belalardan kurtulmak için varını yoğunu veriyor.Asıl , ahiret için varımızı yoğumuzu vermeliyiz.

*Birisi birisine iyilik ettiği zaman , cehennem "Ya Rabbi, müsade et de secde edeyim"dermiş.Hak Teala "Neden secde etmek istiyorsun?" diye sorduğunda "İyilik etmekle benden kurtuldu diye seviniyorum" dermiş.

*İnsanlara iyilik yaptınız mı, kaçın yanından, utanmasın; size teşekkür etmesin; yaptığın iyilikten dolayı , sizin yanınızda küçülmesin

*Hürmetle Kur'an dinleyen bir insana, cehennemlik dahi olsa Kur'an şefaat edecek.

*Senin etrafında sana çile çektirenleri, Allah sana, dünyada çile çekesin de ahirette azap görmeyesin diye veriyor.

*Seni üzen olunca , ona bir şey söyleme, Allah'ına söyle "Allah'ım sen ilham eyle de bir daha beni üzmesin " de.

*Bir yerde oturdunuz, konuştunuz diyelim;Peygamber'e (a.s.m)salavt getirmeden ayrılırsanız Allah Teala sizden hesap soracak

*İnsanın Hakk katında derecesi arttıkça merhameti artar

GÖNENLİ MEHMET EFENDİ

 "Hizmette sınır ve sinir yoktur"!

Gönenli Mehmet Efendi'yi bilen ve görenler hemen sıraya girerler.Hazret onlara harçlık dağıtır.Bir dostu sorar:Bu çocuklar senden aldıkları parayla sinemaya gidiyorlar!".Hazret ;"Olsun.Başka çaremiz yok bunları elimizden kaçırmamamız lazım.Ne yapalım biz tohum atmaya devam edeceğiz.Ümit kapılarını kapatmak kadar büyük haram olmaz"

DERVİŞTE FANİ OLMANIN ÖLÇÜSÜ

 "İhvan da(derviş'te) fani olmanın ölçüsü  de ; Birinin mutfağına girip mevcutlardan yemesi ve ev sahibi olan kimsenin bunu işitince memnun olmasıdır" 

SEVGİ

 "Yavrularım!Sevgi pınarı yukarıdan aşağıya doğru akar.Bir anne-baba mı evladını çok sever, yoksa evlatmı anne bebasını? Elbette Anne baba daha çok sever.Peki bir Peygamber mi ümmetini daha çok sever, yoksa ümmeti mi Peygamberi?..Elbette Peygamber ümmetini daha çok sever. Allah mı  kullarını daha çok sever, yoksa kullar mı Allah'ı?..Tabi ki Allah kullarını daha çok sever.Ayeti kerimede işaret edilmiştir.'O, kullarını sever onlarda O'nu' denilerek buna işaret edilmiştir.Hadis-i kutside şöyle  buyruluyor:"Siz bana bir karış yaklaşırsanız , Ben size bir kulaç yaklaşırım.siz bana yürüyerek gelirseniz, Ben size koşarak gelirim.."(Yahyalılı hacı Hasan Efendi hazretleri)

SABRA ERMİŞ OLAN

 "Dışarıdan taziye evine gelen , cenaze sahibi ile diğerlerini fark edemezse, o cenaze sahibi sabrı cemile ermiş demektir"(Yahyalılı Hacı hasan hazretleri)

YAHYALILI HACI HASAN EFENDİ

 "sEVGİLİNİN SÖZÜNE, İŞİNE, HANGİ AŞIK KEM GÖZLE BAKAR, KEM SÖZLE LAF ATAR, KABAHAT VE BAHANE BULUR? BULAMAZ, AŞIKSA BULAMAZ; BULURSA, ZATEN AŞIK OLAMAZ!BİR GÖZÜN HATIRI İÇİN BİR GÖZ SEVİLİR" 

"Ya Rabbi , eğer bana ömür verip yaşatacaksan ihvan kardeşlerim için yaşat, onlara hizmet edeyim.yoksa hemen canımı al,Sana kavuşayım.ben dünyanın hiçbir metaını istemiyorum"

"Şeriatta; senin malın senin, benim malım benim; tarikatte, benim malım senin, senin malın benim; hakikatte ise, ne benim malım benim, ne de senin malın senindir; her şey Allah'ın , hepsi Allah'ındır.

Cansız Kur'an dedikleri mushaf'a hürmet edipte canlı kur'an denilen hafızlara hürmet edilmemesini garip karşılardı.

İNSANLARI ALDATMAMAK

 Hacı muzaffer Ozak hazretleri,Beyazid sahaflar çarşısında iken bir genç elindeki  eski bir örtüyü açarak el yazması eski bir Kur'an-ı Kerim çıkartır ve "Acaba bu yazma Kur'an 'a bakarmısınız? der.Hazret alır , şöyle bir inceler ve "Bu kur'an yüz elli bin lira eder DİYE KONUŞUR.

"Siz alırmısınız?"der genç.Hazret:"Ben alırım , ama tam değerin veremem.Bana satarsan ancak yüzbinlira verebilirim.Ama, sen çarşıyı bir dolaşıp kitabı göster, gerçek ederini verebileni bulabilirsin"

Genç teşekkür edip ayrılır.Bir müddet sonra elinde Kur'an-ı Kerimle gelir "Efendim! Ben verdiğiniz fiyata bunu size satacağım; çünkü o kadar veren bile çıkmadı" der."Ver evladım" diye Kur'an-ı alan merhum, adama 125 bin lira verir ve hakkını helal etmesini ister.

İMAN

 İnsan inanmak üzere yaratılmıştır.Kalb ve ruh, Allah'a imanda huzur ve rahat buluyor.İnançsız insanın rahat etmesi mümkün değildir.; çünkü insan imana müptela olarak yaratılmıştır.Vazgeçemiyeceğimiz bir iptiladir iman..Tiryakinin alışkanlığından vazgeçmesi nasıl onu rahatsız ederse , biz de imandan uzaklaştıkca rahatsız oluyoruz.O zaman da La -rahate fid dünya(Dünyada rahatlık yoktur) sırrı tecelli ediyor.Hülesa:Müptela-yı imanız.

9 Temmuz 2022 Cumartesi

ŞÜKÜR ANLAYIŞI

Mahmut Sami Ramazanoğlu hazretlerinin şükür anlayışından bir örnek:"Karaköy'den eminönüne dolmuşa binmediği ve yürüerek geçtiği günlerde , sağlığının bir şükrü olarak dolmuş ücretini aynı gün fukaraya sadaka olarak verirdi. 

8 Temmuz 2022 Cuma

İMAM ŞAFİİ HAZRETLERİ

 İmam Şafi hazretleri bir defasında iki üç bin kişilik muazzam bir cemaata vaaz ve nasihat ederken , içeriye bir kafir girip elini mübareğin yüzüne götürüp - haşa- 'sakalın, köpeğin kuyruğuna benziyor!' diye hakarette bulunuyor.Cemaat hemen galeyana gelip, adamı linç etmek isterken İmam şafi onlara derhal mani olup "Katiyyen müdahale etmeyin, taciz olmayın" der ve yüzünü o kafire çevirerek sükunetle şu cevabı verir:Eğer yüzüm, sakalım, cennet hurilernin eline geçecekse , senin köpeğinin kuyruğundan çok daha kıymetlidir; yok, şayet cehennem zebanilerinin eline geçecekse , o zaman senin köpeğinin kuyruğu sakalımdan daha kıymetlidir"

BEDİÜZZAMANIN DÜŞÜNCELERİ

 Şu esaslara dikkat etmek lazımdır.Allah'a abd(kul) olana, her şey musahhardır(emrindedir),olmaya her şey düşmandır.Her şey kaderle takdir edilmiştir.Kısmetine razı ol ki rahat edesin.Mülk Allah'ındır. sende emaneten duruyor.O emaneti ibka edip(Baki kılıp)senin için muhafaza edecek.Sende kalırsa meccanen zayi olur,gider.

Ahirette seni kurtaracak bir eser olmadığı takdirde , fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme

*Dünyayı kesben(çalışma bakımından) değil, kalben terk etmek lazımdır.

*Bana ıstırap veren , yalnız İslam'ın maruz kaldığı tehlikelerdir.Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi, onun için mukavemet kolaydı.Şimditehlike içerden geliyor.; kurt gövdenin içine girdi.Şimdi mukavemet güçleşti.Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz.çünkü düşmanı sezmez.Can damarını koparan  kanını içen en büyük hasmınını dost zanneder.Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse , iman kalesi tehlikededir.Benim yegane ıstırabım budur.Yoksa şahsımın maruz kaldığı meşakket ve düşünceleri düşünmeye vaktim bile yok.Keşke bunun gibi bin misli meşakkete maruz kalsam da , iman kalesinin istikbali selamette olsa.Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum.Onun için ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum.

Risale-i nuru anlamıyorlar yahut anlamak istemiyorlar.Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar.Bütün müspet ilimlerlemeşgul oldum.

*Medeniyeti almakta Japonlara iktida(uymak) bize lazımdır ki , onlar Avrupa'dan medeniyetin güzellikerini almakla beraber , her kavmin  mayeyi bekası(devamının mayası olan milli adetlerini muhafaza ettiler.

*Bu vatanda küfr-ü mutlaka karşı  iman ve islamiyetten başka bir din , bir mezhep olamaz.Olsa, dini bırakıp koministliğe girmektir.Çünkü hakiki bir müslüman hiçbir zaman Yahudi ve Nasrani olamıyor, olsa olsa dinsiz olup tam anarşist olur. 

*Nasraniyet(Hırıstiyanlık) ya sönecek veya istifa edip(saflaşıp) İslamiyete karşı terki silah edecektir.Nasraniyet bir kaç defa yırtıldı.Protestanlığa geldi.Protestanlık ta yırtıldı Tevhide yaklaştı.Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor.Ya intifa bulup sönecek, yada hakiki hırıstiyanlığın esasını toplayan islam hakikatlarını karşısında görecek teslim olacaktır.

BEDİÜZZAMAN'IN BAZI DÜŞÜNCELERİ

 Mürşid alim, koyun olmalı, kuş olmamalı(çünkü koyun kuzusuna süt, kuş yavrusuna kay(kusmuk) verir.

*Menfeat üzerine dönen siyaset canavardır.

*Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.

*Herşeyi maddede arayanlarınakılları gzlerindedir; göz ise maneviyatta kördür.

*İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez; gündüz gibidir;göz yummakla gece olmaz.Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.

Medenilere galebe çalmak ikna iledir.Söz anlamayan vahşiler gibi icbar(zorlama) ile değildir.

*Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur.

*Zaman ilerledikçe Kur'an  gençleşiyor.

BÜROKRASİNİN ENGELLMESİ

 siyasi iktidarlar istesede, bürokrasiye yerleştirilen dış güçlerin elamanları bu vazifelerini etkili şekilde icra ederler ve yukarıların emirlerini savsarlar.menderes, Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerinin derhal basılması emrini verirse de özel kalem müdürü A. Salih Korur'un engellemesi ile bu gerçekleşmez.Bunun üzerine Bediüzzaman hazretleri eserlerini özel kanallar yoluyla basım emrini verir, hazırlanan her formayı bizzat kontrol eder ve bundan memnuniyetini şöyle belirtir:"Şimdi, Risale-i Nur7un bayramıdır.Benim vazifem artık bitti.Ben bugünleri bekliyordum.Artık gideceğim"

CELAL BAYAR'A TEBRİK

 14 Mayıs 1950 de Demokrat Parti iktidara gelince Bediüzzaman Said nursi hazretleri Celal Bayar'a bir tebrik telgrafı çeker.Celal bayar'da teşekkür telgrafı gönderir. Bediüzzamanın , Celal Bayar7a bu telgrafı çekmesinin sebebini şöyle izah eder:"Şimdi Halkçılar, Demokratlara, 'Said ne sizdendir, ne bizdendir.Onun gayesi ve maksadı ayrıdır..O , ayrı bir gaye peşindedir' diyerek onları kandırırlar, ellerindeki devlet kuvvetini dindarların  ve Nur talebelerinin aleyhine kullandırırlar.Tebrik telgrafını alan demokratlar, onlara 'Said bize dosttur'derler; devlet kuvvetlerini yanlış olarak dindarların aleyhine kullanmazlar"