30 Haziran 2017 Cuma

İNSANIN ÜÇ MEZHEBİ

Büyüklerden birisi şöyle demiştir:"İnsanın üç mezhebi vardır.BİRİNCİSİ ,babası, annesi  ve bulunduğu şehirdeki topluluğun mezhebidir."Her doğan fıtrat üzere doğar .."hadisi buna işarettir.İKİNCİSİ, bulunduğu ülke padişahının mezhebidir.Padişah adil ise ülke halkının çoğu adil,zalim ise zalim,zahid ise zahid,hakim ise hakim,Hanefi ise Hanefi,Şafii ise Şafiiolurlar.Bu herkesin padişaha yakın olmayı istemesinden dolayıdır.Bütün halk padişahın iradesine ve muhabbetine taliptir."İnsanlar meliklerinin /idarecilerinin dini üzeredir."hadisinin manası işte budur.ÜÇÜNCÜSÜ  ,dostun mezhebidir.İnsan kiminle dostluğu isterse , her zaman onun mezhebinde olur.Sohbetin anlamı ,zahirin benzeşmesi ve batının uyumluluğudur."Kişi dostunun dini üzeredir" hadisinin anlamı budur,
Şu kimse nasıldır diye sorma,arkadaşına bak
Çünkü her arkadaş arkadaşının peşinden gider.
Ne güzel söylenmiştir:
Kişi arkadaşının huyunu alır;
Kötü yüzlülerle olmaktan kaçın
Rüzgar kötü yerlerde esecek olsa
O çirkin havanın kokusunu alır

HAL EHLİNİN HALLERİ

BÜYÜKLERDEN BİRİSİ ŞÖYLE ANLATIR:"HAL EHLİ GENÇLERDEN BİRİNE BİRKAÇ DİRHEMCİK UZATTIM.o İSE ALMAYI REDDETTİ.bEN ISRAR ETTİM.SU KABININ İÇİNE BİR AVUÇ KUM ATTI,üzerine de deniz suyu döktü.Bana:"Ye bunu " dedi.Bir de baktım ki o, çok şekerli bir sevik(püre)olmuş.Bunun üzerine genç"Hali böyle olan bir kimse senin dirhemlerine ihtiyaç duyar mı?" dedi ve şu şiiri okumaya başladı:
Sevilenin hakkı için ey dostlarım anlamaya çalışın
Bir varlığın lisanı (gerçek)varlığa yabancıdır.
Aşk ve muhabbete girişen bir kalbe haramdır
Onda Hak'dan gayrısının payı olması

ALLAH'IN SAPTIRDIĞINI KİM DOĞRU YOLA ERİŞTİREBİLİR?

Rum suresinin 29 ncu ayetinde:"Gel gör ki haksızlık edenler, kmötü arzularına ufydular, Allah'ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir?Onlar için herhangibir yardımcı yoktur"buyrulmakla "Allah'ın saptırdığı "lafzından dolayı itikadi olarak dalgalanmalar olmuştur.Allah'ın saptırdığını yani iradesini delaleti /sapıklığı kespetmeye sarfetmesi sebebiyle Allah'ın kendisinde delaleti yarattığı kimseyi doğru yola iletecek kim iletebilr.Hiç kimse.Bu yette idlalin/delalete düşürmenin Allah tarafından olduğu ortaya konmaktadır.Bazı ayetlerde ise "Daha önceden sapan..)(Maide 5/77)ayetinde ise delaletin/doğru yoldan sapmanın kuldan olduğu belirtilir.Kaderiyye mezhebinde olanlar ıdlalin Hak'tan olduğunu inkar ederler ve her şeyin kuldan kaynaklandığını söylerler.Cebriler delaletin /doğru yoldan sapmanın kuldan olduğunu inkar ederler.Çünkü onlar kulun ihtiyarının olmadığı görüşündedirler ve her şeyin Allah'dan olduğunu ileri sürerler.
EHLİ SÜNNET İSE her ikisini ispat/tasdik ederler.Yani Idlalin Hak Tealadan olduğunu ,delaletin ihtiyar edilmesinin de kuldan olduğunu kabul ederler.Kur'an da zikredilen ıdlal ve delalete düşme hususu, bizim anlattığımız bu kaideye göredir.
Mesnevide denmiştir ki:
Kendisine meylettiğin her işte
Kendi gücünü açıkça görürsün
Meyletmediğin , istemediğin işde de,
"Bu Allah'tandır" diye kendini cebri yaparsın
Peygamberler bu dünya işlerinde cebridirler
Kafirlerse öte dünya işlerinde cebri
Peygamberlerin öte dünya işlerinde iradeleri vardır
Cahillerinde bu dünya işlerinde iradeleri.

ZİKİR HUZURA SEBEB OLUR VE ZİKREDİLENİ MÜŞAHEDEYE ULAŞTIRIR

Büyüklerden birisi  tevbesinin sebebi hakkında şunları söylemiştir"Sırt üstü yatıyordum.Derken kuşların Allah'ı teşbih ettiklerini işittim.Bunun üzerin dünyadan yüz çevirdim ve Mevla'ya yöneldim.Mürşit aramak için yola çıktım.Yolda Ebul Abbas Hızır 8a.s) ile karşılaştım.Hızır bana :"Şeyh Abdülkadir'e git.ben onun meclisindeydimAbdülkadir:"Allah teala bir kulu kendi tarafına cezbetti.Karşılaştığında sen onu bana gönder."dedi.Ben de kalkıp onun yanına vardım.Bana şöyle dedi;"Rabbim kuşların diliyle kendisine cezbettiği ve pek çok hayır lütfettiği kimseye merhaba."
İşte alemde b.ulunan her şey seni maksuda irşad eden apaçık hüccetler ve aşikar delillerdir.Sen gece gündüz Allah Teala'yı tevhide sarıl.Çünkü virdlerin ve zikirlerin en hayırlısı odur.Allah Teala:"Allah'ı anmak elbette(ibadetlerin)en büyüğüdür(Ankebut 29/45)"buyurmuştur.Allah'ı anmak /zikir , huzura sebeb olur ve zikredileni müşahedeye ulaştırır.Fakat her şey Melik ve Gafur olan Allah'ın inayet ve yardımı iledir."Allah bir kimseye nur vermemişse artık onun nuru yoktur"(en-Nur 24/40)

GECE VE GÜNDÜZ ÜZERİNE

Gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesi ,kötülük ve iyiliğin birbirini takip etmesine işarettir.Dünya sürekli gece ve sürekli gündüz olmaz.Bilakis gece gündüz sürekli birbirini takip eder.Aynı şekilde mümin bir kulda da salih amelin nuru ile , fasid amel ve kötü düşüncenin zulmeti eksik olmaz.Kıyamet günü olduğunda Allah geceyi cehenneme,gündüzü de cennette atar.Onun için Cennette gece, cehennemde de gündüz olmaz.Yani cennette gündüz, müminin mertebesine göre imanın ve salih amellerin nurudur.Cehennemde gece , kafirin inkarının  ve fasid amelinin zulmeti/karanlığıdır.İnkar iman olmadığı gibi gece gündüz,narda/ateş de nur olmaz.Nur ehli de Nar ehlide kendisine galip olan sıfatı üzere kalır
Kalbe ve onun tecelli bakımından haline gelince , onun durumu kalıbın/bedenin durumundan başkadır.Onun manevi gündüzünün peşinden gece gelmez.Bazı vakitlerde kalbin üzerinde perdelenme arız olsa da bu,mahcubların/perdelilerin halindeolduğu gibi zahmet perdelenmesi değil rahmet perdelenmesidir.
Keza kalb ehlinin işitmesi de bir işle sınırlı değildir.Bilakis onlar,Musa (a.s)'ın işittiği gibi mevcudat ağacından işitirler.Hakikat üzere işiten topluluk onlardır.

UYKU ÜZERİNE

Rum suresi 23 ayetinde:"Gece olsun gündüz olsun ,uyumanız..........O'nun (varlığının)delillerindendir.buyurulmuştur.Uyku AllahTeala'nın kullarına bir lütfudur.Fakat kulların ancak zaruret olduğunda ve ibadete mani olan gevşekliği giderecek kadar uyumaları gerekir.
Akıllı olan kimse,başını yastığa koymaz
Uyku kendisini zorla kemende bağlamadıkça
Abdestli uyumak uyku adabındandır.Hz.Peygamber (sav) buyurmuştur:"Kim temiz/abdestli olarak gecelerse gömleğinde bir melek geceler.Gecenin bir satinde uuyandığında melek:"Allah'ım falan kulunu bağışya .Çonkü o temiz/abdestli olarak geceledi."Diye dua eder İnsan devamlı abdestli olabiliyorsa bunu yapmalıdır.Çünkü abdestli olarak ölen şehid olmuş olur

ARİFLER HER ZAMAN DARDADIR DUASINA İCEBET EDİLİR

"Arifler her zaman dardadır denilmiştir.Bu sözün manası şudur:Avamın darda kalması , sebeblerin tahrik ve uyarmasıyladır.Bu ortadan kalkınca , onların darlığı gider.Bu durum onların hislerinin/duyularının şühud/müşahedelerine galip olmasından dolayıdır.Eğer onlar , Allah'ın her şeye şamil ve kuşatan kabzasına şahit olsalar , Allah'a zaruret ve ihtiyaçlarının devamlı olduğunu bilirlerdi.Darda kalma/zaruret şart ve vasfı devam ettiği için ariflerin duası sürekli makbuldur.
Duada en önemli husus niyetleri halis kılmak, itikadı şüphelerin kirinden temizlenmek ve nasuh tevbe ile Allah'dan yardım istemektir.Sonra semadan gelecek yardım ve imdada mahal olması için aza ve organları temizlemek gerekir. Misvaklanmak, güzel koku sürünmek, abdest almak, kıbleye dönmek, ihtiyaçları ve duaları arz etmeden önce Allah'ı zikretmek, sena etmek, Rasulullah (sav) salat ve selam getirmek.Tazarruda bulunarak ve yalvararak ellerini açmak ve omuz hizasına kadar kaldırmak.
Beyazid-i Bestami şöyle demiştir:"Bir gece Allah'a dua ettim.Hava çok soğuk olduğu için ellerimden sadece birisini elbisemin yeninden dışarı çıkardım.Bu arada uyuyakalmışım.Rüyamda gördüm ki, çıkardığım el nur dolmuş, diğeri de bomboş."Neden bu böyle oldu ya Rabbi" dedim."Talep için çıkardığın elini doldurduk,örttüğün ise mahrum kaldı" diye nida olundu.
Bazıları:"Şayet hava soğuk yahut özür sahibi ise ,şehadet parmağı ile işaret eder.Bu iki avucunu açma yerine geçer" demişlerdir

SEVDİRİLEN ÜÇ ŞEY

Efendimiz buyurmuştur:"Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi:Güzel koku, kadın, ve gözümün nuru namaz"
Ebubekir (r.a) bunu duyunca şöyle dedi:"Ya Resulullah Bana da dünyadan üç şey sevdirildi:Sana bakmak, malımı senin uğruna harcamak ve huzurunda oturmak
Ömer (r.a) da dedi:"Dünyadan bana da üç şey sevdirildi:"Allah'ın dostlarına bakmak, Allah'ın düşmanlarını kahr u perişan etmek ve Allah'ın hududunu korumak"
Osman (r.a) da dedi ki:"Ey Efendim, bana dünyadan üç şey sevdirildi:Selamı yaymak,yemek yedirmek ve insanlar uykuda iken geceleyin namaz kılmak"
Ali (r.a) şöyle dedi:"Ey efendim, bana da dünyadan üç şey sevdirildi"ED DARBA BİSSEYF,VES SAVMÜ BİSSAYF,VE İKRAMÜ DDAYF(Kılıçla vurmak(cihad)yazın oruç tutmak,misafire ikramda bulunmak"
Bunun üzerine Cebrail(a.s) geldi ve şöyle dedi:"Ey Efendim , bana da dünyanızdan üç şey sevdirildi:Yolunu şaşıranları irşad etmek, miskinlere yardım etmek, Rabbül aleminin kelamı ile ünsiyet".Sonra Cebrail (a.s) kayboldu, bir müddet sonra yine geldi ve şöyle dedi:"Allah Teala sana selam ediyor ve buyuruyor ki:"Dünyanızdan üç şeyi seviyorum:Asilerin göz yaşı, tevbe etmeyen günahlara azab etmek,darda kalanların duasına icebet etmek"

DARDA KALANLARIN OKUYACAĞI AYETLERDEN

Neml Suresi 62 ayeti:
"(Onlar mı hayırlı)yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren , sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı?Allah dan başka bir ilah mı var?Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz! " 

ZARURET-DARDA KALMAK-DUA BAHİSLERİ

Zaruret insanı sığınmaya muhtaç kılan haldir.Darda kalan(Zaruret içinde olan) hastalık,fakirlik,borç,boğulma,hapse düşme, zulme uğrama gibi başa gelen musibetlerin kendisini ilticaya ,yalvarıp yakarmaya mecbur ettiği kimsedir.Allah Teala bu sıkıntıları ona şifa vererek,zengin kılarak,borcunu gidermekle, hapisten ve zulumden kurtarmakla giderir.
Şeyh Davud-i Yemani bir hastayı ziyarete gitmişti.Hasta "Ey Şeyh şifa bulmam için dua et" dedi.Şeyh şu cevabı verdi."Asıl sen dua et, zira biçare olan sensin ve biçarelerin duasına icabet olunur.Çünkü onun niyazı çoktur ve Hak Sübhanehu ve teala biçareleri sever
Mesnevi şerifte denmiştir ki:
Bu kadarcık çocuğu konuşmaya başlatan
Niyaz ve derdiydi Meryem'in 
Nerde bir dert varsa deva oraya gider
Nerde yoksulluk varsa deva oraya gider
Nerde bir müşkül varsa ,cevap oraya gider
Nerde bir ekin varsa , su oraya gider
Hakk'ın huzurunda niyazla  yapılan bir yakarış
Bir ömür secde ve namaz kılmaktan iyidir.
Güç kuvvet göstermeyi bırak da ağlayıp sızlamaya başla 
Merhamet bu ağlayıp sızlamalara gelir a yoksul

29 Haziran 2017 Perşembe

İHTİYAÇ DUYULAN İLİMLER

İlimlerin cinsleri çoktur.Nazar ilmi, haber ilmi, nebat ilmi,hayvan ilmi,rasad ilmi ve diğer ilimler bunların bazılarıdır.Bu ilimlerden ve benzerlerinden her cinsin onları düzenleyen ve kısımlara ayıran fasılları vardır.Biz, mutluluğumuzla ilgili olan ilimlerden kendimiz hakkında ihtiyaç duyduğumuz ilme bakmamız gerekir.Onu alıp/öğrenip onunla meşgul olalım.Vakti zayi etmek korkusu ile zorunlu olarak ihtiyaç duymadıklarımızı  da terk edelim ki -Allah Teala dilerse-vakitler bizim lehimize olsun.
Bu cinslerin fasıllarından ihtiyaç duyulan iki fasıl vardır.Nazar cinsine dahil olan kelam ilmi,Haber cinsine dahil olan şeriat ilmi.Mutluluğun kazanılması için ihtiyaç duyulan bu iki tür ilme dahil olan ilimler sekiz tanedir.Bunlar:Vacib,caiz,müstahil(muhal), zat, sıfat, ef'al , saadet ilmi ve şekavet ilmi.Bu sekiz ilmi talep etmek ,kendisini kurtarmak isteyen talibe vacibdir.Saadet ve şekavet ilmi  vacib,mahzur,mendup,mekruh ve mübahı öğrenmeye bağlıdır.Bu beş hükmün usulü/kaynağı ise üçtür:Kitap,mütevatir sünnet,icma.(Şeyhi Ekber Hz.Muhyiddin MEVAKIUN NÜCUM)

NE NEYE RAHMETTİR

"Gök yer için rahmettir.Yerin altı üstü için rahmettir.Ahiret dünya için rahmettir.Alimler cahiller için rahmettir.Büyükler küçükler için rahmettir.Hz.Peygamber (sav)bütün yaratılanlar için rahmettir.Allah Teala'da yarattıkları için rahimdir/pek merhametlidir."

DİLLERİN DEĞİŞİK OLMASI

"ONUN DELİLLERİNDEN BİRİ DE ,GÖKLERİ VE YERİ YARATMASI,LİSANLARINIZIN VE RENKLERİNİZİN DEĞİŞİK OLMASIDIR.ŞÜPHESİZ BUNLARDA BİLENLER İÇİN (ALINACAK)DERSLER VARDIR"buyrulmuştur(Rum 22)
Lisanların değişik olması,, lüğatların ve nağmelerin farklı olmasına işarettir
Tüm dillerin sayısının yetmiş iki olduğu söylenir.Bunlardan ondokuzu Sam'ın çocuklarında,on yedisi Ham'ın çocuklarında, otuz altısı da Yafes'in çocuklarındadır.

RUH VE NEFS EŞLEŞMESİ

Rum suresinin 21 nci ayetinde ("Kaynaşmanız için sie kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun (varlığının)delillerindendir.Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır")buyrulmasında ruh ve nefsin eşleşmesine işaret vardır.Çünkü Allah teala Havva'yı Adem (a.s) dan yaratıp ona eş kıldığı gibi nefsi ruhtan yaratmış , onun eşi kılmıştır.Bu, Adem (a.s)Havva ile kaynaşıp ülfet ettiği gibi ruhların nefislerle kaynaşıp ülfet etmesi içindir.Havva olmasaydı Adem (a.s)cennette yalnızlık/yabancılık hissederdi.Aynı şekilde kendisiyle kaynaşması için nefis ruhtan yaratılmamış olsaydı, ruh bedende yalnızlık/yabancılık hisseder ve orada yerleşmezdi.Bedende kaynaşıp yerleşmeleri için ruh ile nefis arasında ülfet ve ünsiyet peyda edilmiştir.

LAZIM GELEN ŞEYLER

Şeriat ehline düşen şey,cezayı gerektiren haramları terk etmektir.Tarikat ehline düşen şey:manevi derecelerin gerilemesini (tenezzülat) gerektirecek lüzumsuz işleri/fazlalıkları terk etmektir.
Zamane insanlarının çoğu bir şeye aldırmayan ibahiler(her şeyi mübah görenler)dir.Meclisleri boş eğlence ehli ile doludurlar.

YARATILANLAR İÇİNDE EN GÜZEL SES SAHİBİ

Allah'ın yarattıkları arasında İsrafil(a.s) dan daha güzel sesli biri yoktur.O sesini dinletmeye başladığı zaman yedi kat göklerin ehli namaz/dua ve  tesbihlerini keser."
Cennette tecelli nurlarını müşahede etmekten sonra en şerefli lezzet,güzel ve hoş sözü dinlemek olacaktır.
Gayb Erenlerinden Ladikli Hacı Ahmet Ağa'ya birisi sormuş:"Efendim,siz tayyi mekan yaparak örneğin Amerikaya gidiyorsunuz.orda bulunanların lisanını siz bilmiyorsunuz.Peki onlarla nasıl anlaşıyorsunuz?" deyince hazret şu cevabı vermiştir:Ben Türkçe konuşuyorum ancak benim sözlerim karşıdakine konuştuğu lisan üzre (örneğin İngilizce)gidiyor ve anlıyor.Karşıdaki bana İngilizce söylüyor ama ben Türkçe anlıyorum" buyurmuştur

28 Haziran 2017 Çarşamba

HARFLER İLMİNDE MEVCUT OLMAYAN BİR ŞEY YOKTUR

Hz.Ali Efendimize atfedilen bir söz vardır:"Hiçbir hadise yoktur ki ona Allah'ın kitabında ilm-i huruf yoluyla işaret olunmasın.Bu ise ancak ehline keşfolunur."
harf ilme,allah'ın sırrıdır ki onu idrak eder
keşf ve tahkikin hakkını veren
Rum suresinde Peygamberliğin ahvalinden olan gaybla alakalı haberleri vermenin örnekleri mevcuttur"Rumlar,(Arapların bulunduğu bölgeye ) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar.Halbuki onların (Rumların)bu mağlubiyetten sonra kısa bir zaman içinde tekrar galip gelecekleri bildirilmişti.
Bu şekilde Cenabı Hakkın takdir buyurdukları tüm hadiseleri bu ilme sahip insanlar müsaade nisbetinde  bilmektedirler.

RUMLAR VE İRANLILAR

Rumların büyük atası Nuh (a.s)'ın oğlu Yafes oğlu Yunan oğlu Rum'un çocuklarıdır.Keza İbrahim (a.s)'ın oğlu İshak oğlu Iys oğlu Rum'un çocuklarıdır
İranlılar ise Nuh(a.s)'ın oğlu Sam oğlu Faris'e nisbet edilir.
Farslar ve Rumlar,Acemlerin(Arap olmayanların)Kureyş'idir.denilmiştir.Bir hadiste :"İman Süreyya yıldızına asılı olsaydı yine de Farslar mutlaka ona ulaşırdı.
Efendimiz Sav,İslam'a davet için Rum kralı Heraklis'e  mektup yazdı.Kayser onun mektubunu okuyunca öptü,başına ve gözlerinin üzerine koydu.Sonra Resulullah'a cevap olarak şu mektubu yazdı:"Şüphesiz biz senin peygamber olduğuna şahitlik ediyoruz.Fakat Allah'ın İsa (a.s) için seçtiği eski dini terk etmeye gücümüz yetmiyor.
Cevabi mektup okununca Resulullah Sav memnun oldu ve şöyle buyurdu:"(mektup yanlarında bulundukça"onların saltanatı kıyamete kadar devamlı olacaktır."

ARİFLERİN VÜCUDLARI İLE OLAN İMTİHAN ÖRNEKLERİ

Eski zamanlarda Amir b.Kays adında din sultanlarının büyüklerinden bir adam vardı.Rivayet edildiğine göre nafile namazlardan ayağı kangren olmuştu Kendisine (doktorlar) , ayaklarını kes de bu hastalık artmasın dediler.Şu cevabı verdi:"Abdülkays'ın oğlu kim oluyar da ihtiyarı/iradesi Hakk'ın ihtiyarının/iradesinin önünde olsun ? Bir müddet sonra farz ve nafileleri eda etmekte güçlük hasıl olunca ,yüzünü semaya çevirdi ve şöyle seslendi:"Ey Sultanım ! Belaya takatim  ve tahammülüm olsa da hizmet ve kulluktan geri kalmaya takat ve tahammülüm yok.Ayağımı keserim de kulluktan geri durmam."dedi.Ardından,"Birisini çağırın da Kur'an'dan bir ayet okusun.O okurken bende vecd ve sema hali meydana gelirse , siz işinize bakarsınız" dedi.Ayaklarını kestiler ,kesilen yeri de dağladılar.O ulu kişi vecd ve sema halinde öyle kendinden geçmişti ki o elemden haberi bile olmadı.Ayeti okuyan susup şeyh kendine gelince şunları söyledi:"Bu kesilen ayağı gülsuyu ile yıkayınız,misk ve kafurla kokulandırınız.Çünkü dergahı ilahiyyede kulluk ve hizmette asla vefasızlık etmedi.

AK PARTİ SIRATI MÜSTAKİM ÜZRE MİDİR?

Klasik cevap:Siyasetle dini karıştırmayalım.Peki soruyorum:Biz neyiz.Hani örnek verirler ya Kurt ve ceylan birleşmesinden doğan yavruya hangi cinse göre muamele etmek gereklidir.Büyükler buna şu çözümü bulmuşlardır:Yavrunun önüne ot ve et koyun.Hangisini yiyecek.Eti yerse hayvanlığı(kurtluğu) galiptir.Otu yerse Ceylanlığı galiptir.Yani tercih ettiği yiyeceğe göre hüküm verilmektedir.Sıratı Müstakim üzre olup olmadığının ölçüsü nedir?Yapılan 10 genel seçimden birinci olarak çıkmak ölçümüdür.Yani Allah Teala'nın nusret ve yardımının ölçüsü olabilir mi?olamaz.Çünkü Diktatörlükle yöneltilen Küba'da onlarca yıldan beri aynı lider seçimlerde birinci olmuştur.O halde sıratı müstakim ölçüsü ne olmalıdır?Sıratı müstakim ölçüsü insanın günlük yaşantısının Kur'an ve sünnete uygunluk arz edip etmediğidir.Resulullah'ın,sahabe efendilerin,Hakka vasıl olmuş Arifi billah insanların yaşantısı ile paralellik arz etmeyen yaşantılar sıratı müstakim ölçüsü olamaz.Çünkü Dünya Kafirin cennetidir.Müminin cehennemidir.Bu gerçekten hareketle başlıktaki soruyu tekrarlarsak Ak Parti kadroları ne kadar sıratı müstakim üzredir.Eksikliğimiz ve kusurumuzu söylemek bir fazilettir.Müminin mümini ikazı vazifedir.Aynada gözükmektedir ki Ak parti kadroları sıratı müstakim üzere değildir.Nimet onları çözmüştür.Sınıfta kalmışlardır.Ancak tevbe için hiçbir vakit geç değildir.

TABİATLARIN-MEŞREPLERİN ÜLFETİ(SEVMESİ) VE ADAVETİ(DÜŞMANLIĞI)

Hak teala yarattığı her bir insana ayrı bir tabiat/meşrep bahşetmiştir.Tıpkı parmak uçlarındaki izlerin insan sayısı kadar farklı olması gibi,belki göz sistemininde insan sayısı kadar değişik olması gibi tabiat/meşreplerde insan sayısı kadar farklıdır.Ancak,iki ana guruba ayrılan bu tabiat/meşrepler Mü'minler ve Kafirler olarak ayrışmıştır.Kafirlerle Mü'minlerin tabiatları asla uyum sağlıyamazlar.Peki kafirlerin tabiatları arasında fazladan olarak birbirlerine olan düşmanlıkları mevcuttur."Küfür tek millettir" kelamı ile Küfrün müminlere karşı kendi aralarında birlik oluşturdukları ancak,kendi aralarındaki düşmanlıklar konusunda da şiddetli olduklarını Cenab-ı Hakk bizlere bildirmektedir.Bu nedenle Avupa  birliği,Nato v.s gibi oluşumlardan müslüman kimliğimizden dolayı bir ümit bağlamayalım,güvenmeyelim.çünkü mevzu islamiyet olduğu zaman Küfür asli sıfatına bürünecektir.
Peki,ne yapalım? ALLAH'a güvenelim.Resulullah (sav) nasıl sıfırdan zirveye çıkmışsa aynı davranışı sergiliyelim.Bunun içinde sahabe gibi olmamız gerekir.Sahabe gibi yaşamamız gereklidir.Resulullah'ı fiziken bulamayız ama,içimizdeki Resulullah varislerine ulaşıp,onlara değer vererek Allah'ın yardımını isteyelim.

ÇİLESİ DEVAM EDEN TOPRAKLAR:ORTADOĞU

İnsanlıgın yaşamının başladığı ve dinlerin tüm dünyaya yayıldığı yer ortadoğu.Kuran'da Peygamber hikayelerinin anlatıldığı yer.Allah'ın elçilerine nasıl davranıldığını işittiğimiz yerler.Kendi içlerinden çıkan vazifeli Allah adamlarına(peygamberlerine)akıl almaz muhalefet,işkence,eziyet v.s nin yapıldığı kavimler hep burada mevcut.
Türkiye,bu tehlikeli mevkide bir oyuna soyundu.Barış temin maksatlı olarak   suriye'nin bir kısmna asker konuşlandırdı.15 yılı aşkın zamanda ülke iktidarını elinde tutan Akparti,tehlikeli bir yola girdi.Suriye içinde mevcut 5.000 askerimiz haricinde bir heyacanla katar'a üs kurup bir 5.000 askeri oraya konuşlandırmak.Karşılığı ne?
İç dünyasında her millet kendi kaderini çekecek.Bu kader tarihten miras olarak kendilerine kalmış olabilir.Dedelerinin,babalarının yaptığını mirasçıları olan oğulları ve torunları çekecektir.Ehlibeyte reva görülenler halen gündemde.Biz kendi evimizdeki sorunları halletmeden komşudaki sorunlarda arabuluculuğa soyunmaktayız.Kendi nefsimizden kaynaklanan duygularla heyecanlı şekilde acele kararlar almaktayız.ve görmekteyiz ki gün geçtikçe sorunlar büyüyor.Suriyedeki aşiretler,parasal imkanlarla,savaşan guruplar Batı'nın şeytani desiseleri ile önce kendi aralarında bölünüp akabinde Türkiye karşıtı hale getirilirse ve başlangıçta alkışlarla karşılanan Türk askerine karşı protestolar yükselmeye başlarsa bilinizki tehlike çanları çalmaktadır.YURTTA SULH CİHANDA SULH sözünün altında NEFSİNİ TEZKİYE EDİP KÖTÜLÜKLERDEN TEMİZLENİR SEN DIŞARIDA DÜŞMANIN KALMADIĞINI ANLIYACAKSIN yorumu olduğu anlaşılacaktır.Bu sözde "başını kuma göm,etrafla ilgilenme"manası anlaşılmamalıdır.Asıl düşman üreten bizim nefsimizdir.

27 Haziran 2017 Salı

HZ.EYYUBUN İMTİHANI ,BENİM İMTİHANIMIN BİR KISMIDIR"(İbnü Farız(r,h)

Bu sözü meşhur sufi İbni Fariz söylemiştir.Günah musibeti, cesede ait olan musibetlerden daha ağırdır.Zira cesed zaten sürei malum olan bu dünyadan göçmekle biter.Ama günahın meydana getirceği ahiret azabı yahut Hakk'dan uzak kalma ateşi ebediyyen devam edecektir.İbni Fariz bu sözüyle şunu ima etmek istemiştir.Benim hastalığım ruhtadır.Eyyub(a.s)'ın hastalığı ise ceseddedir.Hem de o, peygamberlik kuvveti ile desteklenmiştir.Dolayısıyla benim imtihanım onun imtihanından daha şiddetlidir.

KERAMET ÜZERİNE

Keramet hususunun tehlikeli yanı güç ve kudret Hak Teala'dan olmasına rağmen kişinin bunu kendinden,amelinden,ilminden ,ibadetinden,riyazatından bilerek nankörlük etmesidir.Keramet peygamberlik iddisanda bulunmayan , mümin bir şahıstan olağan üstü bir işin zuhur etmesidir.Bu, iman ve ameli salip sahibi olmayan bir kişiden zuhur ederse istidrac olur.Peygamberlik davasında bulunan birisinden zuhur ederse mucize olur.
Bazıları derler ki:Şüphe yok ki tahkik ehline göre her keramet mutlaka ilim, amel ve güzel ahlak gibi bir faziletin sonucudur.Dolayısıyla sahih bir ilim veya salih bir amel olmadan görülen harikulede hallere itibar edilmez.
Keramet , bazen velinin ihtiyarı ile  duası ile;bazen de ihtiyarı olmaksızın meydana gelir.Bir hadiste şöyle buyurulmuştur:"Nice saçı başı dağınık esk elbise giymiş ve ismi anılmayan (önem verilmeyen)kul vardır ki , bir şey için Allah adına yemin etse Allah onun yeminini yerine getirir."
Hz.Peygamber (sav)dünyadan göçünce yeryüzü Allah'a şöyle yalvardı:"Kıyamet gününe kadar üzerinde bir peygamber yürümez halde kaldım"Hak Teala şöyle nida etti:"Ben bu Muhammed ümmeti içinden öyle birini çıkartırım ki gönülleri peygamberlerin gönülleri ile birdir.Onlar keramet sahibi velilerden başkası değildir.
Evliyanın kerametleri, peygamberlerin mucizeleri iel bağlantılıdır.Çünkü peygamber, mucize ve peygamberliğinde sadık olmasaydı, onu tasdik edenin ve ümmetinden olan kimsenin kerameti zuhur etmezdi.Evliyanın kerametini sadece mahrumiyet ehli inkar etmiştir.Bunlar, ister mutlak olarak kerameti inkar etsinler yada kendi zamanlarındaki evliyanın kerametini inkar edip geçmiş zamandaki evliyaların (Cüneyd,Maruf,Sehl ve benzeri) kerametlerini tasdik etsinler Tıpkı musa (a.s) 'ı tasdik edip Hz.Peygamber'i yalanlayan kimse gibidirler.Bu İsrail7i bir haslettir.

BOLLUKLA İMTİHANIN DAYANILMAZLIĞI

Hz.Ömer (r.a) dedi ki:"Sıkıntı/darlıkla imtihan edildik sabrettik.Bollukla imtihan edildik . sabredemedik."Yine emirel müminin (r.a)"Kime dünyası genişletilir de o, kendisinin onunla aldatıldığını bilmezse  o kimse aklının oyununa gelmiştir".
Hz.Süleyman (a.s) bir anda Belkıs'ın tahtini yanı başında görüce "Bu, şükürmü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği)lütfundandır.Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur.nankörlük edene gelince , o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir." dedi.(Neml 40)

YOK ETMEK , VAR ETMEK

Eşyanın fiziken bulnduğu yerden kaldırılıp bir başka mekanda var edilmesi hadisesi Neml buresinde Hz.Süleyşman-Belkıs kıssasında anlatılır.Bu kıssadan,Hz.Süleyman7ın teyzesinin oğlu ,veziri,katibi ,küçükkken kendisini terbiy edip yetiştiren,ilahi kitapları çok okuyan Asaf b.Berhiya'nın ,Belkısın tahtının Yemen'in Sa'a şehrinden Hz.Süleyman'ın blunduğu Kudüs'e getirtildiğini bilmekteyiz.Bu nasıl mümkün olmuştur.Asaf b.Berhiya konusunda "Kitaptan (Allah tarafnıdan verilmiş) bir ilmi olan kimse"diye bahsedilmiştir.Hz.Süleyman7ın bu emri üzerin Asaf,secdeye kapandı ,İbranice dilinde "Ahya şerahiya" yani "Ya Hayyu Ya Kayyum"dedi.Bazılarının görüşüne göre "Ya Zel -celali vel ikram"dedi.Her durumda dua edince  belkıs'ın tahtı bulunduğu yerden yere girip göz açıp kapayıncaya kadar Süleyman'ın tahtının yanından yerden çıktı.
Maani ehli der ki:"Allah'ın kudretinden olarak onu bulunduğu yerden yok edip sonra kendisine kitabdan bir ilim bulunan kimsenin duasıyla hiçbir aralık olmadan ,Süleyman'ın bulunduğu yerde var etmesi inkar edilemez.B iş,veli için bir keramet ve nebi için ise mucizedir.
Bu varetme-yok etme meselesidir.Hz.Peygamber (sav)"Dünya bir saattir/andır"demiştir.Bnu anlıyan çak azdır.Çünkü bu akıl dairesinin dışındadır.
Hz.Mevlana mesnevi de buyurmuştur:
Demekki senin için her an ölüm ve geri dönüş var
Musta (a.s)"Dünya bir andır"buyurdu.
Dünya her solukta yenilenir
Biz se durur gibi görünmesi yüzünden bundan habersiziz
Ömür ırmak gibi yeniden yeniye akar gelir
Ama bedende bir süreklilik gösterir
O, elinde hızla salladığın sopanın kıvılcımı gibidir
Hızdan dolayı sürekli bir şekle sahiptir
Ateşli sopayı uygun bir şekilde sallarsan
Ateş,göze upuzun bir çizgi gibi görünür.
Bu sürenin uzun oluşu , Allah'ın yaratışının hızındandır
Yaratılışın me kadar hızlı olduğunu gösterir

26 Haziran 2017 Pazartesi

RAMAZAN BİZDEN MEMNUN MU?YAHUT BİZ RAMAZANDAN MEMNUNMUYUZ

Necib Sultan anlatmıştı ,Ramazan bizden memnun mu?Yahut biz Ramazandan memnun muyuz?Bunu bir zata sormuşlar şöyle yorum yapmış:Ramazan bizden memnun ki her sene bize kavuşmak için on gün önce geliyor.Biz ramazandan memnun değiliz.Zira otuz gün bitince hemen ramazan bitti diye  üç gün bayram yapıyoruz

İNSANLARIN CİNLERLE İZDİVACI

Büyükler bunun mümkün olduğunun örneklerini vermişlerdir.Cinlerle insanlar arasında cinsi münasebetin mümkün olabileceği ifade edilmiştir.Cinler yaratılış bakımından her ne kadar ateşten ise de;tıpkı insanların asıl maddeleri , toprak olduğu halde aynı madde üzere kalmadıkları gibi cinlerde sürekli bu madde üzre kalmazlar.Bu yüzden ikisi arasında izdivaç olması mümkündür.
Saba melikesi Belkıs’ın babası  cinlerden bir kadınla evlenmiş bu kadından Belkıs (Bilkis)doğmuştur.

YASEMİN ÖZTÜR

 Aramızdan ayrılan dervişe bir kadın:Yasemin ÖZTÜRK
Derviş meşrepli,Cenab-ı Hakkın mesturelerinden biriydi.Dün dünyasını değişti.kimseye eziyeti olmadan ve hastanede cesedinin  çilesini  çekmeden bir anda dünyasını değişti.Zaten genç olarak dünyasını değişeceğini ifade etmişti.Bugün , baba ocağı Antalya’da Rabbimin  cennet bahçesi haline getireceği kabrine konulacak.Mutlaka kabri ismi gibi yasemin çiçeği kokacaktır.Türk Silahlı kuvvetlerinin gözbebeği Gürsel Paşa’nın bu uzun sabır imtihanından  muvaffakiyetini Cenab-ı Hakk’dan dilerim.   

HZ.SÜLEYMANLA HÜDHÜD DİYALOĞU

Neml suresinde Hz.Süleyman(a.s)’ın kıssaları anlatılır.Bunlardan bir taneside Hüdhüd kuşu ile olan mükalemedir.Divanı toplayan Hz.Süleyman,baktı ki hüdhüd kuşu divanda yok.Niçin içtima emrine muhalefet etmişti?Geerli bir özrü yoksa onu cezalandıracağını belirtmişti.Cezanın şekli konusunda müfessirlerin knaatleri farklı farklıdır.Birazdan Hüdhüd kuşuda Hz.Süleymanın divanına gelir.Hz.Süleyman ,Hüdhüd kuşuna :”Senin tüyünü yolup kanadını koparsam, sıcak güneşin altına atsam ne dersin?”diye sordu.Hüdhüd:”Bilirim ki bunu yapmazsınÇünkü dediğin avcıların yaptığı şeydir; peygamberlerin işi değil” DİYE KARŞILIK ERDİ.Süleyman (a.s)”Boğazını keserim “dedi.Hüdhüd:”Eminim ki yapmazsın.Çünkü bu kasapların işidir, peygamberlerin değil” cevabını verdi.Hz.Süleyman (a.s)Seni cinsin olmayan bir hayvanla kafese kapatırım”dedi.Hüdhüd:”Bunu da yapmayacağını bilirim.Zira bu namerdlerin işidir, peygamberlerin değil Halbuki peygamberler namerd olmazlar.”dedi.Hz.Süleyman :”Şimdi sen söyle bakayım.Ben sana ne yapayım?”.Hüdhüd şu cevabı verdi:”Affet ve bağışla.Bilirim ki bunu yaparsın.Çünkü affetmek peygamber ve cömert kimselerin işidir.”.Hz.Süleyman affettti sonra ona nerede olduğunu sorunca Hüdhüd:”Ben senin bilmediğin bir şeyi öğrendim” diyerek Sana ülkesi ve onun kadın yöneticisi olan Belkıs’dan haber verdi.
Burada Mürsel bir peygamberin bilmediği bir ilmi bir kuşa tahsis eden Allah Tealanın kerem ve rahmetinin genişliğine işaret edilmiştir.
Ancak peygamberlik konusunda faydası olmayan bir ilmi bilmemek, nebi ve Rasulün peygamberliğine bir noksanlık getirmez.Nitekim Resulullah (sav)”Faydasız ilimden sana sığınırım” buyurmuştur.


24 Haziran 2017 Cumartesi

NİMET VE ŞÜKÜR

Bir hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur:"Nimet vahşi bir hayvana benzer,onu şükür ile bağlayın"." Çünkü şükredilince nimet yerleşir, nankörlük edilince kaçar.
Hz.Ali efendimiz buyurmuştur ki:"Nimetlerin ucu size ulaşınca , az şükrederek onun tamamını kaçırmayın."Yani kim elinde olan nimetlere şükretmezse , kendisinden uzak nimetlerden mahrum kalır.

ALLAH TEALA'NIN ÖVDÜĞÜ SIFATLARIN SAHİBİ SAHABELER

Furkan SURESİNİN (25/63)ayetinde belirtilen"yeryüzünde tevazu ile yürürler" buyruğunda anlatılan Hz.Ebubekir (r.a)dır.Ona "Kureyşin halimi/yumuşak huylusu"denirdi.Yüce Allah Onu İslamla şereflendirdiği zaman Beni Mahzum ve Beni Umeyye kabilesine mensup kafirler onu dövmüşler Mekke mescidinin kapısında baygın bırakmışlardı.Bu yüzden Beni Teym kabilesi, Beni mahzum kabilesi ile düşman oldular.Kendilerinden geçmiş halde olan Ebu Bekir'i evine götürdüler.Kendine geldiğinde annesini başucunda oturur gördüğünde Annesine :"Anneciğim, Muhammed nerededir, ona ne oldu?" diye sordu.orada bulunan babası Ebu Kuhafe şöyle dedi:
"Ey oğul, Muhammedin durumunu sorup onu düşünmenin yeri ve zamanı mı?Onun yüzünden hiç kimsenin başkası yüzünden başına gelmeyecek şeylerin geldiğini görmüyormusun?Ey oğul, görmüyormusun ki senin taassubun yüzünden Beni Teym kıyam etti.Kabilenin önde gelenleri, eğer sen Muhammedin dininden vazgeçersen,atalarının dinine geri dönersen,Beni mahzum kabilesinden diyetini talep edeceklerini,hatta senin rahat ve huzurun için onların köklerini kurutabileceklerini söylüyorlar"
Ebu Bekir (r.a9son derece halim selim tabiatlı , sabırlı ve mütevazi idi.Başını kaldırdı ve şöyle dua etti:"Allahım.Mahzumoğullarına hidayet et.Çünkü onlar bilmiyorlar ve bana haktan batıla dönmemi emrediyorlar.Yüce allah hilmi,vakarı ve doğru sözleri sebebiyle onu övdü ve hakkında şöyle buyurdu:"Yeryüzünde tevazu ile yrürler ve kendilerini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin)"Selam" derler(geçerler")(Furkan 63)
"Geceleri Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak geçirirler) Furkan 64)ayeti bütün geceyi kıyamda ibadetle ve teheccüdle geçiren Ebu Huzayfe hakkındadır.
"Ve şöyle derler:Rabbimiz ! Cehennem azabını üzerimizden sav.."(Furkan 65) ayeti ,cehennem korkusundan ve Allah'dan uzak kalmak ateşinden sürekli ağlayıp mahzun olan Ebu Zer Gıfari (R.a) hakkındadır
"(O kullar),harcadıklarında ne israf ne cimrilikederler.ikisi arasında orta yol tutarlar."(Furkan 67) ayeti Ebu Ubeyde hakkındadır.Malını kendisi ve akrabaları için infak etti.Allah onun davranışlarından razı oldu.
"Yine onlar ki,Allah ile beraber(tutukları) başka bir ilaha yalvarmazlar,Allahın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler"(Furkan 68)ayeti Ali b.Ebi Talip  hakkındadır.O hiçbir zaman puta tapmadı,zina etmedi ve haksız birini öldürmedi.
"(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler...."(Furkan 729ayeti Said b.Zeyd b.Amr b.Nüfeyl(r.a)hakkındadır.Birisi bir başkasın zırh satmıştı.Satan adam pişman oldu.Said'e :"Sen bu zırh babamındır.Filanların onda hakkı yoktur"diye dava et sana rüşvet vereyim"dedi.Said:"Benim,senin rüşvetine ihtiyacım yok.Ylan söylemek te benim işime gelmez"dedi.Allah onun davranışından razı oldu.
"Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında ise , onlara karşı sağır ve kör davranmazlar..."(Furkan 73) ayeti Said b. Ebi Vakkas hakkındadır.
"Ve (o kullar):"Rabbimiz ! bize gözümü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl"derler"(Furkan 74) ayeti Ömer b.Hattab (r.a) hakkındadır.
Bu beyanları Hz.Ali Efendimiz yapmış Cabir b.Abdullah rivayet etmiştir

"BİZİ TAKVA SAHİPLERİNE ÖNDER KIL"DUASI

Furkan suresinin 74 nci ayetinde:"(Ve o kullar):"Rabbimiz !......bizi takva sahiplerine önder kıl"duasında bizi ilim vererek  ve amele muvaffak kılarak dini görev ve sorumlulukları yerine getirme konusunda takva ehli bize tabi olacak şekilde bizi imam ve önder kıl" Derler.Bu ayet için müfessirler derler ki:Bu ayet dinde önderlik talep etmenin vacib olduğuna delalet eder".ÖNDERLİK hadisesi tehlikeli bir sınamadır.
Ebu Hanife kadılık yapmadan ölüp gitti
Sen kadılık yapmazsan öleceksin
Şeyh Ebu Medyen buyurmuştur ki:"Sıddiklerin başından en son çıkan şey makam sevgisidir"sözündeki "çıkmak" kavramını "Sıddıkler el-Batın isminin mertebesini tamamlayınca , ilahi isimlerin hepsinin hepsinin kemalatından hisseleri olması için "ez-Zahir"isminin mertebesiyle de zahir olmayı arzu ederler.Bu mana ise onların dünyanın çocukları gibi bilinen görevleri üstlenmelerini gerektirmez.Bilakis ne şekilde olursa olsun dünya maslahatlarının onlar sayesinde düzene girmesi yeterlidir.

HAYASIZLIĞIN SINIRLARI

İmam Gazali der ki:"Fuhşun/hayasızlığın sınırına  ve hakikatına gelince;dile alınması çirkin sayılan hususları açık ifadelerle anlatmaktır.Bunun çoğu cinsi münasebet ve onunla ilgili lafızlarda olur.Ehli salah bunları ağızlarına almaktan kaçınırlar.Onları kinaye yoluyla anlatırlar ve onlara remizlerle işaret ederlerMesela cinsi münasebetten kinaye olarak "Beraber olmak"lafızlarını,bevletmekten kinaye olarak "ihtiyacı gidermek"(kazai hacet)lafzını kullanırlar.Bu gibi durumları açık lafızlarla ifade etmek hayasızlıktır.Utanma duygusu olmayan kimseler kıyamet günü köpek suretinde hasrolunurlar.
Şeyh Sa'dider ki:
Elbise altında bir yaram vardı.Rahmetli şeyhim her gün sorardı:"Yaran nasıl oldu?"diye.Bir gün demedi ki"Yaran nerendedir?"Bundan anladım ki her uzvun zikri caiz değildir.Öyle demişler:"Sözünü ölçüp biçmeden söyleyen , alacağı cevaptan memnun olmaz"

TEVBENİN BATI KAPISI DAİMA AÇIKTIR

mESNEVİ'DE DERKİ:
Tevbenin batı yönündeki kapısı
Kıyamete dek insanlara açıktır.
Güneş batıdan doğuncaya dek
O kapı açık olur;bundan yüz çevirme
Cennetinde rahmetten sekiz kapısı vardır
Ey oğul,o sekiz kapıdan biri de tevbe kapısıdır
Bütün kapılar bazen açık olur,bazen kapalı
Oysa sürekli açıktır tevbe kapısı
Hadi fırsatı kaçırma,çabuk ol kapı açık
Kıskananı gafil avlayıp yükünü oraya çek

HANGİSİ DAHA ŞİDDETLİ GÜNAHTIR

Usuli Fıkıhta yasaklanan bir şeyi işlemek, emredileniterk etmekten daha şiddetli bir günahtır.Bununla birlikte İblis reddedilmiş, Adem ise makbul olmuştur,Çünkü Adem tevbe edip makbul olmuş, İblis ise günahında ısrar etmiş, büyüklük taslamış ve reddedilmiştir.

KARINCANIN TAZİYE ZİYARETİ

Hz.Süleyman tahta geçtiğinde bütün hayvanlar tebrik etmek için geldiler.Sadece karınca taziye için geldi.diğerleri bu halden dolayı onu ayıpladı,O ise şöyle cevap verdi:"Allah bir kulu sevdi mi dünyayı ondan uzaklaştırdığnı, ahireti ona sevdirdiğini bildiğim halde onu nasıl tebrik ederim.Süleyman akibetini bilmediği bir işe koyulmaktadır.Dolayısıyla o tebrikten ziyade taziyeye layıktır"

HER ŞEYİ ÖĞRETEN

Neml suresi 16 ayeti:"Süleyman Davud'a varis oldu ve dedi ki:Ey insanlar!Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden(nasip)verildi.Doğrusu bu apaçık bir lütuftur"buyrulmuştur.
Bu ayette "Bize her şeyden(nasip)verildi" için Ebu Osman Mağribi (ra) derki:Kim bütün hallerinde Allah ile sıdk ve doğruluk üzere olursa, her şeyi O'Ndan öğrenir.Kendisi de her şeyden anlar.Nitekim yolcuların davul sesini işitmeleri, hareket ve konaklama vaktini bilmeleri için bir delildir.İşte Hak Sübhanehu da huzur ehline muhtelif sesleri işiterek ve görünen hallere şahid olarak bir çok ilim ve fenlere muttali olmayı tahsis eder.
Denmiştir ki:
Kim tefekkürü olduğunda,
Her şeyde onun için bir ibret vardır

KUŞLARIN DİLİ

Cenabı Hakk,Hz.Süleyman'a bahşettiği nimetler içinde kuşların dilini anlamak ilmini de bahşetmişti.Kuşların neler söyliyerek öttükleri hususunda çeşitli rivayşetler mevcut olup tamamı Hz.Süleyman'a dayandırılır.B meyanda:
bülbül:"yarım hurma yersem dünyanın başına toprak saçılsın"(Belkide bunu gönül tokluğu ve gönlündeki rahatlıktan söylüyordu)
Üveyik kuşu:"Ah keşke, yaratılanlar yaratılmamış olsa idi (belkide onun bu feryadı çektiği sıkıntılardan ve kalbinin eleminden ileri geliyordu.)
Tavus kuşu :"Ne yaparsan karşılığını görürsün "diyordu.
Hüdhüd kuşu:"Allah'dan bağışlanma dileyin/istiğfar eden ey günahkarlar"demekte
Göçeğen kuşu:da aynı şekilde öterek aynı şeyi söyler
Bağırtlak kuşu:"Her canlı ölür, her yeni eskir"der
Kırlangıç:"Hayır işleyip gönderin ki yarın onu bulasınız"Kumru :"Yüce Rabbimi tesbih ederim"diyor
Güvercin:"Seması ve arzı dolusunca yüce Rabbim her türlü eksiklikten münezzehtir"der
Çaylak :"Allah'dan başka her şey helak olacaktır"der.
Papağan kuşu :"Bütün endişesi dünya olana yazıklar olsun"der
Doğan kuşu:"Hamd ederek azamet sahibi Rabbimi tesbih ederim"der.
Akbaba şöyle der:"Ey Ademoğlu! Yaşadıın kadar yaşa ,sonun ölümdür"
Kartal:"İnsanlardan uzaklaşmakta ünsiyet vardır"der.Kurbağa:"Kuddüs olan(Her eksiklikten münezzeh olan)Rabbimi tesbih ederim
Keklik :"Rahman arşa istiva etmiştir(Taha 20/5)der.
Tarla kuşu:"Allah'ım Muhammed'e ve ailesine buğz edenlere lanet et"der.
Horoz :"Allah'ı zikredin ey gafiller"
Resulullah SAV'in beyaz bir horozu vardı.Bir hadiste şöyle buyurmuştur:"Beyaz horoz menim dostum,dostumun dostu,düşmanımın da düşmanıdır".
Hezreti Mevlana der ki:
Kuşların şeyhi leylektir; bilirmisin onun "lek lek"i ne demektir?
"Hamd sanadır,emir ve mülk Senin dir ey Müstean" demektir.
Denmiştir ki:"Kuşların ve vahşi hayvanların sesleri,bütün varlıkların hareketleri nebilere,resullere, ve arif velilere Allah'dan bir hitaptır.Onlar bunları hal ve makamlarına göre anlarlarNebiler vea rasuller onların dillerini ve kastettikleri manaları bilirler.Evliya ise onların dillerini değil,hallerini bilir ve anlar

23 Haziran 2017 Cuma

GÜNAHLARINI İFŞA EDENLER

Ebu Zer (r.a)dan rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:"Kıyamet günü bir kimse hesap için getirilir.Büyük günahları saklanarak "Küçük günahlarını ona arzedin" denir ve "Sen şu günde şunu şunu yapmışsın." diye söylenir.O da ikrar eder ,inkar etmez.Büyük günahlarının da aynı şekilde arzedilmesinden korkarken (Allah tarafından meleklere)"ona yaptığı her günah karşılığında bir sevap verin" denr.O bunu görünce " Benim göremediğim daha başka günahlarım da var." der.
Ebu Zer (r.a9"İşte bunun üzerine Resulullah (sav)azı dişleri görününceye kadar gülerken gördüm.Sonra "Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.."ayetini okudu.

MÜMİNDEKİ TEVAZU

mETİN bİÇER HOCAM,BİR GÜN KAVGA EDEN İKİ ADAMA RASTLAR ÖFKE ZİYADELEŞMİŞTİR.yÜKSEK SESLE BAĞIRAN ADAMA YAKLAŞIR.aDAMA DER Kİ:"Efendi ! bana sövsene".Adam garip garip bakar ancak birden öfkesi gitmiştir.
Hz.Mevlana der ki:
Eğer sana riyakar ve hilekar deseler
"Dediğiniz gibiyim, hatta iki yüz kat daha fazlası "de ve çek git
Eğer öfkeden sana küfreder, sövüp sayarsa
Ona dua et, gönül hoşluğuyla çek git


Şeyh Sa'di (k.s) der ki:
Bir sarhoşun koltuğunda bir kopuz vardı
Geceleyin bunu bir zahidin kafasında parçaladı
Sabah oldu, o temiz kalpli adam
Bu taş yürekli adama  bir avuç para gönderdi ve dedi:
"Dün gece özrün vardı, sarhoştun
Senin kopuzun kırıldı benim de başım
Benim yaram iyileşti, korkulacak bir şey de kalmadı
Fakat seninki ancak parayla iyileşir"Allah dostları hep baş üstündedir
Çünkü halkın cefası başları üstündedir

ÜZÜNTÜLER

Bir abid vefatı gelip çattığında şöylededi:"Ben üzüntüler , gamlar, hatalar ve günahlar yurdu olan bu dünya için üzülmüyorum.Bütün üzüntüm uyuduğum geceye,oruç tutmadığım gündüze ve Allah'ın zikrinden gafil olduğum saatedir.Fırsatını bulan kimse acele etsin.Geri kalan ömrün bir kıymeti ve değeri yoktur."

DOYANA KADAR YEMEK yemek

Rivayet edilir ki İblis, Yahya b.Zekeriyya(a.s)ın karşısına çıktı.Yahya (a.s)onun üzerinde her şeyin bağlarını gördü."Ey İblis! üzerinde gördüğüm bağlar nedir?"diye sordu.İblis:"Bunlar kendileriyle Ademoğullarını yakaladığım şehvetlerdir" dedi.Yahya (a.s):"Onlar arasında bana aid olan bir bağ var mı?"dedi.İblis:"Belki doyana kadar yersin de sana ağırlık verip namaz ve zikirden alıkoruz."dedi.Yahya (a.s)"Başka bir şey var mı?2diye sordu.İblis;"Hayır vallahi"dedi.Yahya (a.s)"Allah'a yemin olsun ki, asla hiçbir yemekle karnımı tamamen doldurmayacağım." dedi.Bunun üzerine iblis;"Allah'ayemin ederem ki ben de bir daha asla bir Müslümana nasihat vermeyeceğim." dedi,

TEVEKKÜL ÜZERİNE

TEVEKKÜLDEN DAHA GÜZEL BİR KAZANÇ YOKTUR
TESLİMDEN DAHA SEVGİLİ NE VAR Kİ?
ÇOCUK , TUTAMAZ V YÜRÜYEMEZKEN
BİNEĞİ ANCAK BABASININ BOYNU OLUR.
ELİ AYAĞI ORTAYA ÇIKIPTA YARAMAZLIĞA BAŞLADI MI
BEYAYA UĞRAR ZORLUĞÜ DÜŞER
BİZ hAKK'IN AİLESİ VE SÜT İSTEYEN YAVRULARIYIZ
PEYGAMBER,"İNSANLAR ALLAH7IN AİLESİDİR2BUYURDU
GÖKTEN YAĞMUR VEREN
RAHMETİYLE EKMEK VERMEYE DE GÜCÜ YETER.
Mesnevi-işerif)

PEYGAMBERLERİN MİRASI NEDİR?

Miras mal konusunda olur.Peygamberlerin bıraktığı miras mecazi dir.Çünkü Peygamberlerin dünya malı ile alakaları bulunmadığı için ancak nefsani kemalat miras bırakırlar.Resulullah (sav) Hz.Ali (kv)'ye hitaben:"Sen benim kardeşim ve varisimsin."buyurdu.Hz.Ali :"Senin mirasın nedir?"diye sordu.Efendimiz (sav)"Benden önceki peygamberlerin miras bıraktığı Allah'ın kitabı ve benim sünnetim"buyurdu.
Kutuplardan birisi ,Rabbinden kendisinden sonra makamının oğluna verilmesini istedi.Hak teala ona sırrında:"Hilafet makamı verasetle olmaz.Bu ancak ilimlerde ve mallarda olur."buyurdu.Sadık mürit, bu iş için istidad kazandıktan sonra hakikatların ilmini şeyhinden miras olarak alır.Bu hakikatlar onun makamatı olur.Bu yüzden Hz.Peygamber(a.s):"Alimler peygamberlerin varisleridir" buyurmuştur.

İLİM İKİ TÜRLÜDÜR

İlim iki türlüdür.Birincisi şer'i vasıtalarla tahsil edilen beyan ilmi.İkincisi,gaybi keşiflerden elde edilen ıyan ilmi.Resulullah (sav)'in "Alimlere sor, hikmet ehline karış ve büyüklerleoturup kalk"hadisi ile kastedilen şudur:Fetva isteme ihtiyacı içinde olduğunda sadece beyan ilmini bilen alimlerden sor.Sadece ıyan ilmini bilen alimlere karış.Beyan v ahkam ilmiile mükaşefe ve esrar ilmini bilen alimlerle de oturup kalk.Onlarla oturup kalkmanın emredilmesi, dünya ve ahiretin faydaları bu beraberlilkte olduğu içindir.

YEDİ KİMSEYE ÖĞRETİLEN YEDİ ŞEY

Allah Teala yedi kimseye yedi şeyi öğretti.ADEM (a.s)'a eşyanın isimlerini öğretti.Bu, meleklerin ona secde etmelerine ve selam vermelerine sebeb oldu .Hızır (a.s)'a firaset ilmini öğretti Bu onun Musa ve Yuşa (a.s)gibi öğrenciler bulmasına sebeb oldu.Yusuf (a.s)'a rüya tabirini öğretti.Bu onun ailesini bulmasına ve saltanata ermesine sebeb oldu.Davud(a.s)'a zırh yapmasını öğretti.Bu da onun riyaset ve derece elde etmesine sebeb oldu.Süleyman (a.s)'a kuşların dilini öğrettiBu da Belkıs'ı bulmasına sebeb oldu,İsa (a.s)'a kitabı,hikmeti,Tevrat'ı ve İncil'i öğretti.Bu da onun annesinden töhmetin giderilmesine sebeb oldu.Hz.Muhammed(sav)'e şeriatı ve tevhidi öğretti.Bu da şefeatın varlığına sebeb oldu.

İSİMLERİN MANASI

Bir karınca Süleyman (a.s)'a "Ey Allah'ın nebisi! Bbanın ismi niçin Davud,senin ismin niçin Süleyman oldu ,bilirmisin?"dedi.Süleyman (a.s) "Hayır" dedi.Karınca:"Çünkü bban kalbini Allah'tan başkasına iltifat yarasından tedavi ettiği için sevildi.Sen de Selim'in tasğiri olan Süleym'sin (SÜLEYM ANLEKE)YANİ "sÜLEYM SENİN DE BABANA KATILMA VAKTİ GELDİ"anlamına gelir

HER ASIRDA CEMAL-CELAL MEVCUTTUR

Kur'an kıyamete kadar devam edecek bir kitaptır derken Kuranın bahsettiği konular her gün yeniden yaşanacaktır.O gün sahnede Hz.Musa var iken karşısında Firavun mevcut olmuştu.O devir geçti Musa makamı mevcut kaldı ama bugünün Musasının ismi değişti.Keza Firavunluk görevini temsil edenin de isme değişti.Cenab-ı Hakk'ın kahrını celbeden hallerin neler olduğu birer birer anlatıldı.Bugün aynı durumu yaşayanların yine aynı akibetlere uğrayacakları ihtar olundu.
HER ASIR VE ZAMANDA ALLAH'IN DOSTLARINA CEMALİ BAKİ OLDUĞU GİBİ DÜŞMANLARINA DA CELALİ BAKİDİR.

HAVASSIN(ARİFLERİN)GÜNAHLARI

Fütuhatta denir ki:Bilesin ki havassın günahları, başkalarının tabiattan gelen şehvetin hükmüyle işledikleri günahlar gibi değildir,Onların günahları tevil de hata etmeleri ile olur."
Bunun izahı şöyledir:"Hak Teala, arifi billah bir kulunun muhalif bir amel işlemesini murat etmişse , tevil ile bu ameli işlemeyi ona güzel gösterir.Çünkü arifin marifeti ,onu kendisinde bir hak taraf olduğuna şahitlik eden bir tevil olmaksızın muhalefete düşmekten alıkoyar.Çünkü Arif asla hurmeti/haramı çiğnemez.Süslü gösterme ve tevil yoluyla mukadder bir hataya düşerse , Allah Teala ona kendisini bu fiile sevk eden o tevilin bozuk olduğunu bildirir.Nitekim Adem (a.s)hakkında böyle olmuştur.Çünkü o tevil ile asi olmuştur.İşte o zaman arif , şeriat lisanının kendisinin isyan ettiğine hükmettiği gibi o da kendisi aleyhine aynı hükmü verir.O bu hataya düşmeden önce tevil şüphesi bulunduğu için asi değildir.Nitekim müçtehit bir meselede meşru hükmün olduğuna inanarak herhangibir hususta fetva verdiği zaman hata ile vasfedilmez.Sonra ikinci bir durumda delil ile hata ettiği kendisine zahir olursa ,daha önce değil delililin zahir olduğu zamanda zahir lisanı onun hata ettiğine hükmederİşte böylece keşf hali üzere olan bir kulun tevil,süsleme,gaflet ve unutma olmadan asla Rabbine isyan etmesinin mümkün olmadığı bilindi.

22 Haziran 2017 Perşembe

ÖLÜ NAMAZ

Kendisinden kalb huzuru gelmeyen her namaz ölüdür.ruhsuzdur.Ruhsuz olnca da kıyamet gününde sahibinin elinden tutmaz.

KAYBEDENLER VE KAZANANLAR

Dünya ehli ahiret ziyanı içindedir.Ahiret ehli ise Mevla ziyaı içindedir.İki aleme de iltifat etmeyen ise Mevla'yı kazanır.
Beyazıd (k.s) çölde yürürken,üzerinde "Dünyayı da ahireti de kaybetti"yazan bir kafatası buldu,ağladı ve onu öptü.Sonra:"Bu bir sufinin başıdır"dedi.
Mevlayı bulan her şeyi bulmuştur.Mevlayı bulamayan ise , her şeyi bulmuş olsa bile işe yarar bir şey bulamamış,vaktini boşa harcamış demektir.
Hafız der ki:
GÜZEL GEÇEN GÜNLER,DOSTLA GEÇİRİLEN ANLARMIŞ
GERİSİ ABES, HEPSİ BOŞUNAYMIŞ
Ariflerden birisi der ki:"Bana kırk huri keşfolundu.Onları havada üstlerinde altın gümüş ve mücevherlerle dolu elbiseler olduğu halde havada uçuşurken gördüm.Onlara bir kez baktım, sonra da kırk gün cezalandırıldım.Daha sonra onlardan daha güzel ve daha endamlı seksen huri bana keşfolundu."Onlara bak" denildi.Bunun üzerine secdeye kapandım ve secdede gözlerimi yumdum ve "YaRabbi senden başkasından sana sığınırım, benim buna ihtiyacım yok" dedim.Allah onları benden uzaklaştırana kadar dua edip yalvarmaya devam ettim

DERVİŞLERLERE DAİR

YÜCE CENNET BAHÇESİ DERVİŞLERİN HALVETİDİR
İHTİŞAMIN KAYNAĞI DERVİŞLERE HİZMETTİR


ACAİP TILSIMLARLA KORUNAN UZLET DEFİNESİ
DERVİŞLERİN MERHAMET BAKIŞIYLA AÇILIR


RIDVANIN KAPICILIK ETTİĞİ CENNET KÖŞKÜ
DERVİŞLERİN GEZDİĞİ BAHÇEDEN BİR GÖRÜNÜMDÜR


DERVİŞLERİN SOHBETİNDE ÖYLE BİR İKSİR VAR KI
ONUN IŞIĞIYLA KARA KALP ALTIN OLUR


DERVİŞLERİN HAŞMETİNDE ÖYLE BÜYÜKLÜK VAR Kİ
KARŞISINDA GÜNEŞ KİBİR TACINI ÇIKARIP ÖNÜNE KOR


ZEVALE UĞRAMA ENDİŞESİ OLMAYAN DEVLET
ABARTISIZ DUY BENDEN , DERVİŞLERİN DEVLETİDİR.


PADİŞAHLAR DÜNYANIN HACET KIBLESİDİR AMMA
SEBEBİ DERVİŞLERİN DERGAHINA KULLUKTUR


ŞAHLARIN DUA EDİP İSTEDİĞİ MAKSAT YÜZÜ
DERVİŞLERİN CEMALİNİN AYNASINDA GÖRÜLÜR


BİR UÇTAN BİR UCA ZULÜM ORDUSU VARDIR AMMA
EZELDEN EBEDE DEK DERVİŞLERE FIRSAT VARDIR.


A ZENGİN, BU KADAR BÖBÜRLENME ÇÜNKÜ SENİN
BAŞIN DA ALTININ DA DERVİŞLERİN HİMMETİNE BAĞLIDIR


KARUN HAZİNESİ KAHIR YÜZÜNDEN HALA BATMAKTADIR
OKUMUŞSUNDUR,O DA DERVİŞLERİN KISKANMASINDANDIR


HAFIZ , EĞER EZELİ ABIHAYAT İSTİYORSAN
KAYNAĞI DERVİŞLERİN KAPISININ TOPRAGINDADIR


ÇAĞIN ASAF'ININ NAZARINA KÖLEYİM Kİ ONUN
SURETİNDE EFENDİLİK, AHLAKINDA DERVİŞLİK VAR
(Hafız Şirazi)

Hz ALİ EFENDİMİZİN KABRİ

Hz.Ali Efendimiz (kv) 63 yaşında iken Kufe'de şehit edildi.Hasan (r.a) cenaze namazını kıldı ve geceleyin defnedildi.Vasiyeti üzerine kabri kaybedildi.Ümeyye oğulları zamanında ve Abbasoğullarının hilafetinin ilk zamanında , Cafer'i Sadık (ra)tarafından yeri gösterilinceye kadar bilinmiyordu.Resulullah (sav) şöyle buyurmuştu."Senin hakkında iki gurup insan helak oldu.:Biri seni aşırı seven, diğeri sana iftira atan yalancı kimse"

ARTIK BÜYÜDÜK-GERÇEKLERİ GÖRÜYORUZ

1990 lı yıllarda İstanbul Büyükşehir belediyesinde hukukçu olarak çalışan bir abimiz,belediye ihalelerinde dönen çarkları v yolsuzlukları bize ifade ettiğinde , hiç inanmak istemedik.Çünkü,bize Tayyip Erdoğanın 'ın Erbakan hocaya karşı Kamu hakkını savunma hikayeleri dinlemiştik.Güya Topkapıda  bulunan Milli Gazete'ye ait matbaanın bulunduğu yerin  Belediye tarafından kamulaştırılması gündeme geldiğinde ,Erbakan Hoca'nın "çok yüksek bir kamulaştırma bedeli ile "bu işi yapmasını istediği ancak Tayyip beyin buna karşı çıkarak Kamu malını bu şekilde çarçur edemeyeceği bu nedenle Erbakan Hoca ile ters düştükleri söylenmişti.Gençliğin  verdiği  heyacanla "Lider böyle olur.Hz.Ömer misali,özel işlerinde kendi mumunu yakar,devlet işinde kendi mumunu yakar"demiştik.
Aradan yıllar geçti biz yaş itibarıyla büyüdük,bulaşmadık,Hakk Teala bizleri nimetle imtihan etmedi .Nimetle imtihan edilenlerin hikayelerini ilk ağızdan duyduk.Gözlerimiz faltaşı gibi açıldı ve "Yapma yaa!"dedik.Demek oluyormuş.Ülkenin değerlerinin satıldığını,bunlarda komisyonların,yüzdelerin bir yerlere tediye edildiği günlük vakıalardan addedilir hale geldi..Peki kim zarar görüyor? :İslam.  Çünkü İslam etiketli elbiseler giymekteler.
Biraz daha derine inersek:Cenab-ı Hakk,şeriatı lafta yaşayıp devlet imkanlarını sonuna kadar sömürenlerin tamamıyla mazeret arzetme imkanları kalmayıncaya kadar ipliklerini pazara çıkartıyor.Muradı ilahiyi bekliyoruz.

ADALET ÜZERİNE

Adaletin faziletlerindendir ki  onun zıddı olan zulümden tevbe ancak adalet yapmakla mümkündür.ŞAYET HIRSIZLAR ARALARINDA BİR ŞEYİ ŞART KOŞSALAR  VE ONDA ADALET GÖZETMESELER , İŞLERİ YOLUNDA GİTMEZ.
Akıl sahibi kimseye gereken  Kur'andaki vaid ve şiddetli tehdide kulak vermek ,eğer adil bir kimse ise kemalden sonra naksanlıktan Allah'a sığınmaktır.
Her salikin yardımcısı ,süluk edilen yolların tehlikelerinden kurtaran ancak Allah'dır.

BÜYÜK ZALİM-ORTA ZALİM-KÜÇÜK ZALİM

Büyük zalim;Allah'ın şeriatının(hükmü)altkına girmeyendir.Allah Teala "Doğrusu şir büyük bir zulümdür"(Lokman 31/13) buyurarak bunu kastedmiştir.Orta Zalim;sultanın hükmünü yerine getirmeyendir.Er küçük zalim ise amel ve çalışmaktan haylazlık yapıp insanların menfeatlarını alan , kendi menfeatını onlara vermeyendir.

21 Haziran 2017 Çarşamba

ADALET YÜRÜYÜŞÜNÜN AMACI

Ameller niyetlere göredir.Kılıçdaroğlu'na bu yürüyüş aklını verenlerin en önemli maksadı,bu yürüyüşün en az 20 gün ülke gündeminde kalarak mümkün olduğunca bir nedenle hükümete,devlete kırgın ve küskün olanların bu yürüyüşe katılmalarını temin ile İktidar aleyhine enerji pompalayıp onları aktive etmek.İktidar yanlısı gazeteler sessiz kalsa da bu işin hükümeti rahatsız ettiği aşikar ve açık."Lütfumuzla yürüyorlar"lafı hiç uygun değil.Aslında yürüyüşü düzenliyenler ,Yürüyüşün yasaklanması için her türlü varyasyona istekliler.Uzayan zaman kabak tadı verecek.ama gelecek yasaklama biriler için kahramanlık fırsatı olacak.Bu nedenle siyasi iktidar bu eyleme kayıtsız kalarak cevap dahi vermemelidir.Bu yürüyüşün tehlikesi:Geçecekleri güzergah naktasında art niyetli kimselerin bir takım patlayıcılar yerleştirip insanımız geçerken kaos çıkartma ihtimalleri.Bu nedenle Hükümet bu yürüyüşü "can güvenliği" gerekçesi ile derhal iptal etmelidir.Bu bir geri adım değildir.Çok büyük boyutlu bir kaosun önüne geçmek için alınması elzem bir tedbirdir.Anne-Baba mevkiinde olanlar çocuğun kendisine zarar verecek eylemine izin vermemelidirler.Çünkü çocuğun menfeatını ancak ebeveyni bilir.

SANA UYAN MÜMİNLERE MERHAMET KANADINI İNDİR

"Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir"(Şuara 215) buyrulmuştur.Burada Efendimize hitaben  Müminlere merhamet kanadını indir denmemiştir "Sana uyan müminler"kastedilmiştir.Çünkü her tabi olan mümindir.Fakat her mümin Tabi değildir.Bu, ancak ittiba ile hasıl olacak imanın hakikatından uzak olan mümin ,iman iddiası ile aldanmaması içindir.Bu gün Resulullaha tabi olmak,ona aşk derecesinde bağlı olup sünnetini yerine getirmekle mümkün olur.İman ettik deyip hayatlarını Resulullah gibi sürmeyenler,peygambere tabi olanlara dahil edilemez.Keza bugün sünneti reddedip sadece Kuran'la yetinelim diyenler mevcut olup bunlar merhamete layık değillerdir.

HAPSEDİLEN ADAM

Harun Reşit bir adamı hapsetmişti.Adam başındaki görevliye şöyle dedi:”Müminlerin emirine söyle!Senin nimet içinde geçirdiğin bir gün benim sıkıntımı azaltmaktadır.İş yakın, buluşma yeri sırat, hakim ise Allah’dır.”Bu sözü duyan Harun Reşid bayıldı.Sonra ayılınca adamın serbest bırakılmasını emretti.

HALİFENİN HER SABAH OKUDUĞU AYETLER

Ömer b.Abdülaziz her sabah divanına oturunca ,düşünmek ve öğüt almak için Şuara suresinin 206,207 ayetini okurdu”Sonra tehdit edilmekte oldukları (azap)başlarına gelse! Faydalandırıldıkları nimetler onlara hiç yarar sağlamayacaktır”)
Cihan , insan aldatan bir vefasızdır
O insanın gönlündeki sabır ve tahammülü çalar
Dikkat et , onun sunduğu makama esir olma
Onun takdim ettiği malın da peşinden ağlayıp inleme
Sen bu durumda iken bakarsın ölüm geliverir
Onun ne malı kurtarır seni ne de makamı


VAHYİN GELİŞ SURETLERİ

 Hz.Cebrail vahiy getirdiğinde bazen melek suretinde ,bazen beşer suretinde olurdu.Eğer vahiy ve haber ,şer’i hükümlerin açıklanması helal ve haramlarla ilgiliyse beşer suretinde gelirdi.”Sana kitabı indiren O’dur”Ali imran 3/7) ayeti bunu ifade eder.Burada kalb zikredilmemektedir.Şayet vahiy aşk ve muhabbete , ariflerin sırlarına ve remizlerine dair  ise Cebrail melek suretinde gelirdi.Bu ruhani  ve latif bir hal olduğu için Hz.Peygamberin gönlüne bağlanır/yakın olur,böylelikle başkaları o sırlara vakıf olamazdı.Bu vahiy hali tamam olduğu zaman  “O hal benden gider ve ben de o vahyi ezberlemiş olurum “derdi.
Hz.Cebrail (a.s) Hz.Peygamber(sav)kaç kez indiği sorusuna meşhur olan görüş yirmi dört bin defa inmiştir cevabı verilmiştir.Diğer Peygamberlere üç bin defadan fazla inmemiştir.


İNDİRİLİŞİ KONUSUNDA SEMAVİ KİTAPLAR

Şuara suresinde “(Resulüm!) Onu Ruhul Emin (Cebrail)indirdi.Senin kalbine, uyarıcılardan olman için”(Şuara 193-194)buyrulmuştur.Ayette Kalb özel olarak zikredilmiştir.Çünkü şuur ve tesdikin mahalli, vahiy ve ilhamın kaynağıdır.İnsan vücudundan ondan başka hitaba ve feyze layık bir yer yoktur.Bu yüce rütbe ve yüksek lütuf  diğer peygamberler arasında Hz.Peygamber (sav)’a tahsis edilmiştir.Diğer peygamberlerin kitapları levhalar ve sahifeler halinde kalblerine değil de bütün olarak suretlerine indirilmiştir.


20 Haziran 2017 Salı

Hz.FATIMA ANNEMİZ İLE HZ ALİ (KV)HAZRETLERİNİ NEVLENMESİ HADİSESİ

Hz.Peygamber bir gün mescide geldi, elinde bir reyhan dalı vardı.Salman 'e gidip Ali'yi çağırmasını söyledi.Selman gitti ve Hz.Peygamber(sav)'in kendisini çağırdığını bildirdi.Hz.Ali ona:""Ey Selman , gördüğünde Allah Resulü nasıldı,onu ne halde bıraktın? dedi.Selman:"Ey Ali,parlayan ay  ve ışıldayan mum gibi çok mutlu çok mütebessimdi."diye cevap verdi.Hz.Ali ,Peygamberimizin yanına geldi.Hz.Peygamber,reyhan dalını Hz.ali'nin eline bıraktı ; çok güzel kokusu vardı.Hz.Ali;"Ey Allah'ın Resulü ,bu nasıl güzel bir koku?"dedi.Hz.Peygamber şöyle cevap verdi:Ey Ali ,Kızım Fatımanın evliliği için hurilerin saçtığı kokudur."Hz.Ali;"Ey Allah7ın Resulü kiminle evleniyor?"^diye sordu.Hz.Peygamber "Seninle" dedi ve anlatmaya başladı:
Ben mescitte oturmuştum.Hiç görmediğim şekilde bir melek geldi ve şunları söyledi:"Adım Mahmuddur.Makamım dünya semasındadır.Makamımdayken gecenin üçte biri geçtikten sonra sema tabakalarından bir ses işittim,Mukarrebun, ruhaniler ve kerrubiyyun meleklerinin dördüncü kat semada toplanmalarını istiyordu.Hepsi toplandı"Mak'ad-i Sıdk" sakinleri ve "Firdevs-i ala" ve "adn" cennetinin derecelerinin ehli de hazır bulundular.
"Ey Hak dergahının yakın dostları olanlar ve Padişahın seçkinleri,İnsan suresini okuyunuz" diye ferman geldi.Hepsi güzel ve gönül çekici sesleriyle bu suretiy okumaya başladılar.O anda Tuba ağacına ,Fatımatüzzehra ve Aliyyi Murtaza 'nın evliliklerinin şerefine üzerindekileri saçması emredildiTuba ağacı,dünyadaki güneş gibi cennetin güneşidir.Nasıl ki güneş dünyada doğunca ışığı girmeyen hiç ev kalmazsa,cennette Tuba ağacının dalının olmadığı köşk ev ve kapı yoktur.Tuba ağacı sallanınca ,cennette mücevher, inci ve hülleler yağmaya başladı.Emredildi,Tuba ağacının altına beyaz mücevher tanesinden bir minber konuldu.
İsma Rahil olan ve yedi kat semada en fasih ve güzel sözlü melek o minbere çıktı.Allah'a sena ve peygambere selam etti.O an Hak teala vasıtasız olarak şöyle nida etti:"Ey Cebrail ve ey Mikail,her ikiniz Fatımanın şahidi olun.Ben Azimüşşan , Fatıma'nın velisiyim.Ey Kerrubiyyun melekleri ve semanın ruhanileri , siz de şahit olun ki Fatımatüzzehra 'yı eş olarak Aliyyül Mürtezaya verdim"
Allahü Azimüşşan böyle seslenince ,Adn cennetinden aydınlık ve üzerinde bulanıklık olmayan bir bulut geldi.Güzel koku ve mücevherler saçtı.Rıdvanlar, vildanlar ve cennet hurileri bu nikah dolayısıyla saçılar saçtılar.Sonra ey muhammed (sav),Allah Teala beni bu müjdeyi vermek üzere sana gönderdi ve şunları bildirdi:"Biz bu nikahı semada kıydık, siz de yeryüzünde kıyınız"
Sonra Hz.Peygamber muhacirleri ve ansarı çağırdı.Ali'ye döndü ve şöyle dedi:"Semadan gelen hükme göre şimdi ben kızım Fatıma'yı dört yüz dirhem mehirle sana eş olarak verdim"
Hz.Ali "El Allah'ın Resulü , ben onun nikahını kabul ettim."dedi.Hz.Peygamber (sav)"Allah ikiniz içinde mübarek kılsın"buyurdu
Bu nikah Ramazan ayındadır.Fatıma (ra)on beş,Hz.Ali (ra)ise yirmibir buçuk yaşındaydı.Hz.ali efendimiz Sad'dan bir koç,ensardan bir topluluktan bir kaç sa mısır unu olarak düğün yemeği verdi

19 Haziran 2017 Pazartesi

VELİLER PEYGAMBER YOLUNU İZLER-İNSANLARDAN ÜCRET İSTEMEZLER

Şuara suresi 108 ayet:"Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ecrimi verecek olan , ancak alemlerin Rabbidir"buyrulmuştur.Tüm peygamberler yaptıkları davetten,ettikleri nasihatten ötürü insanlardan karşılık ücret istemezler.Veliler de aynı yolu izlerler.
Bugün HİMMET adı altında insanlardan alınan haracın dinde karşılığı yoktur.Sarf gayesi ne olursa olsun Devletin üstlenmesi gereken bir vazifeyi kişiler kendine vazife bilerek insanlardan bu yönde menfeat beklediği takdirde bu yol izleyen şahıslar yol kesen eşkiyalardır.Veliler,.Peygamber varisleri olmakla,peygamber edepleriyle edeplenmişlerdir.Her kim dini çalışmalarından dolayı kendisini dinleyen,kendisini seven müslümanlardan menfeat sağlarsa ,Allah o insanlara dinledikleri şey hususunda bereket vermez.O alimlerin de insanlardan aldıkları şeyde bereket bulunmaz.Az bir dünya metaına karşılık dinlerini satmışlardır.
Sadi der ki:
Tefsir bilen bir adam zararlı çıkar
İlmi ve edebi ekmek karşılığı satarsa

HAFIZ'DAN

Meyhane semtinin yolunu
MEYHANESEMTİNİN YOLUNU BİLEN HER SALİK
BAŞKA KAPIYI ÇALMAYI BOŞ BİR DÜŞÜNCEBİLİR
     FELEK RİNTLİK TACINI ANCAK
    ALEMİNŞEREFİNİ BU KÜLAHTA GÖRENE VERİR
MEYHANENİN EŞİĞİNE YOL BULUP ULAŞAN
YŞARAPKADEHİNİNFEYZİNDEN DERGAHIN SIRLARINI ÖĞRENİR
     KADEHETKİ YAZIDAN İKİ ALEMİN SIRRINI OKUYAN
    YOL TOZUNDAKİ İZDEN CEM KADEHİNİN İŞARETLERİNİ BİLİR
DELİLERİN İBADETİNDEN FARKLI BİR ŞEYLER İSTEME BİZDEN
ÇÜNMÜŞEYHİMİZ AKILLI OLMAYA GÜNAH DEMİŞTİR
     HAFIZ'IN GİZLİİÇTİĞİ ŞARABIN HİKAYESİNİ
     MUHTESİPLEŞAHNEYİ BIRAK PADİŞAH BİLİR
ÖYLE YÜKSEK MERTEBELİ BİR ŞAH KİDOKUZ GÖK REVAKI
SARAYININ KEMERİNDEN SADECEBİR NUMUNEDİR

UYKU ÜZERİNE

Büyüklerden birisi şöyle demiştir:Uyku beden için bir rahatlıktır;mücahedeler bedeni yorar.Bu iki şey birbirine zıttır.Hakikatta uyku , kalbe ait duyu organlarının açılması için zahiri duyu organlarının kapatılmasıdır.Uykunun hikmeti şudur:İnsandaki kutsi ruh, rabbani latife  veya nefsi natıka , busüfli cisimde gerçekten yabancı/garip;onun ıslahı,onun faydalarını celp ve zararlarını def etmekle meşgul;kişi uyanık olduğu sürece bedende mahpustur.Kişi uyuduğu zaman o , asıl mekanına ve kendine aid yere döner.Ruhlarla karşılaşır, manaları kavrar .Melekut alemine varınca şehadet aleminde gördüğü şeylerin misallerini ve bunların manalarına muttali olur, gayba ait bilgileri alır.Böylece rahatlar.İşte rüya tabirindeki sır da budur.
Nefsiyle mücahede eden kimse uyku ve istirahati terk ettiği zaman üzerindeki dört unsur:toprak,su, ateş ve havanın cüzleri erir.Bu durumda kalbden hicab/manevi perde kalkar ve kalb gözüyle melekut alemine bakar ve rabbine iştiyak duyar.
Bazen maksudunu uykuda iken görür.Anlatıldığına göre Şah Şüca otuz sene uyamamıştı.Tesadüfen bir gece uyudu, rüyasında Hak Sübhanehu ve teala'yı gördü.Bundan sonra o , yanında bir yastık taşır, her nerede uykusu gelse yatar uyurdu.Bu işin sonuna gelenlerin halidir.Onların uykuları uyanıklık hükmündedir.

HAZRETİ BEYAZİD'DE SELİM KALP

Bayezid (r.a) der ki:"Çölleri kat ettim,bozkırlara ulaştım.Bozkırları kat ettim ,melekuta ulaştım.Melekutu kat ettim Melik'e vardım."Bahşiş "dedim."Bütün bu gördüklerini sana verdim." buyurdu."Biliyorsun ki ben bunlardan bir şey görmedim"dedim."Ne istiyorsun?" buyurdu."İstememeyi ibtiyorum" dedim."Biz onu sana verdik" buyurdu

KALBİ SELİM KONUSU

ŞUARA SUERSİ 89 AYETİNDE BUYURULUR:"ANCAK, ALLAH'A KALB-İ SELİM(TEMİZ BİR KALP) İLE GELENLER (OGÜNDE FAYDA BULUR" .Büyüklerden birine Kalbi Selim nedir? diye soruldu.Cevaben:Onun üç alameti vardır.Birincisi kimseye eziyet etmemektir.İkincisi, kimseden eziyet ve kırgınlık hissetmemektir.Üçüncüsü, birine bir iyilik yapsa ondan karşılık beklememektir.Kimseye eziyet etmediğinde verayı, kimseye kırgınlık duymadığında vefayı , yaptığın iyiliğine karşılık beklemediğinde ihlası yerine getirmiş olur.

HASTALIK VE ŞİFA

Şuara suresinin 80 ninci ayetinde "Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur" buyrulmakla,Hz.İbrahim Hastalığı kendi nefsine nispet etti.Onun zamanında hastalıın gıdalardan geldiği ,şifanın ise doktordan ve ilaçtan geldiği inancı vardı.Halbuki ikisi de Allah'dan idi.Hz.İbrahim burada hüsnü edebi gözetmiştir..Nitekim Hızır (a.s.) da gemiyi delerken ayıp ve kusuru kendisine nispet etmiş ve "Onu kusurlu yapmak istedim"(Kehf 18/70) demiştir.
Hikmet ehli demiştir ki "Ölenlerin çoğuna "Ecelinizin sebebi nedir?"diye sorulacak olursa"Çok yemek "derler.
İmam Cafer-i Sadık'(r,a)'dan şöyle nakledilmiştir:"GÜNAH YÜZÜNDEN HASTALANDIĞIM ZAMAN TEVBE VE İSTİĞFAR İLE ŞİFA İHSAN EDER"
Sülemi ise şöyle der:"Hastalık,ağyarı görmekten dolayıdır.Şifa ise Vahid ve Kahhar olan Allah'ın tecelli nurlarının müşahedesiyle elde edilir."
Hastalık , dünya ve ahirete alaka ile sevgi beslemektir.Şifa ise bunlardan alaka ve sevgiyi kesmektir.Bu da Cenab-ı Hakk'ın inayeti ilahiyyesinin cezbesiyleolur.İnayeti İlahiyye gelince , salik her şeyden (dünya ve ahiretten)ilgi ve alakasını keser ve tek olan Allah'a bağlar.Yani tecrid şerbetiyle , alaka ve muhabbet hastalığından kurtulur.
"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur " ayetinde Allah'dan başkasına ilticayı ve herhangibir şeyle tedaviye güvenmeyi terk etmeye işaret vardır.Bu teslimiyetin kemalidir.
Hikaye edilir.Erenlerden biri hasta olmuştu,zayıf düştü ve yüzü sarardı.Kendisine:"Senin için bir doktor çağıralım da şu hastalığını tedavi etsin mi ?"dediler.Bunun üzerine ."Zaten beni tabib hasta etti." dedi.Ardından şu şiiri söyledi:
Nasıl tabibime durumumu şikayet ederim
Başıma gelen bana tabibimden ulaşmışken

İKİ GÖZÜ YUMMAK

Büyüklerden biri demiştir ki:Halilullah İbrahim (a.s.)kendisini bulunduğu hullet/dostluk makamında gördü.Bulunduğu hali yönünden zamanında sözünü dinleyecek eşive benzeri kimse yoktu.Bu yüzden kendisiyle bütün insanlar arasında düşmanlık meydana geldi.Yine bu, onun muhabbetindeki kemale işarettir.Çünkü Hak'dan başka onun sohbet ve muhabbetine layık kimse yoktu.
Senin uğruna her şeyi terk ettim ki ittisalim sahih olsun
D'na vuslatı talep etmek için masivayı terk etmek gerek
Halktan bir kenarda dur, dost olarak Allah'a razı ol,
Halkı nasıl istersen evir çevir, onları akrepler olarak bulursun.
Sağ göz melekuta sol göz mülke işaret olmak üzere Allah insanda iki göz yaratmıştır.Sol göz mülke açık olduğu sürece sağ göz melekuttan perdelidir.Sağ göz melekuta baktığı sürece kul ceberut ve lahuttan perdelidir.Şu halde mülk ve melekuta bakmayı kesmek, bakışı ceberut ve lahuta ulaştırmak lazımdır.İşte makbul körlük ve melekuta bakmayı kesmek ve razı olunan bakış budur.Duada şöyle varid olmuşutr
ALLAHÜMME EŞĞILNA Bİ KE AMMEN SİVAKE (Allahım,Bizi senin dışındaki şeylerden alıkoyup kendinle meşgul et."

18 Haziran 2017 Pazar

GÖLGEDEKİ GÜNEŞLER

RABBİN GÖLGEYİ NASIL UZATTIĞINI GÖRMEDİN Mİ?(fURKAN 45)
Bu ayette belirtilen gölgeden maksadın yer yüzündeki Veliler olduğu tefsiri yapılmıştır.Güneş Efendimiz (SAV) gölge ise O'na tabi olan Velilerdir. Kısaca Hak Teala adına yeryüzünde vazife yapan seçkinlerdir.
Mesnevi Şöyle der:
Kuş havada uçarken , gölgesi de kanat çırparak koşar
Ahmağın biri, o gölgeyi avlamaya kalkışır, gücü tükeninceye kadar koşturur.
O gölgenin havadaki kuşun yansıması olduğundan habersizdir., onun aslının nerede bulunduğundan da habersiz.
Gölgeye doğru ok atar; bu arayış yüzünden sadağı boşalır
Ömrünün sadağı boşaldı; ömür gölge avı peşinde koşmakla geçti eridi bitti
Allah'ın gölgesi birine dadı oldu mu , onu hayalden ve gölgeden kurtarır.
Allah'a kul olan Allah'ın gölgesi olur.O, bu dünyadan yana ölmüş, Allah ile dirilmiştir.
Ahir zamanın afetlerinden kurtulmak için hiç kuşku duymadan hemencecik onun eteğine yapış
"Gölgeyi nasıl uzattı "ayeti velilerin alametidir. Çünkü o, Hak güneşinin ışığının kılavuzudur.
Bu kılavuz olmadan bu vadide yürüme; Halil gibi "Ben batanları sevmem "de
Var git, gölgeden bir güneş bul, padişah Tebrizli Şemsin eteğine sarıl

GAFLETTEN KURTULABİLMEK

Gafletten kurtulmanın yolu rahatı terk etmek,nefis ve tabiata muhalefet bıçağını kullanmaktır..Uykuyu terk etmeyen ve hayvan gbi miskinlik ve rahata meyleden gafletten kurtulamaz.Uyku,nefsin vetabın isteğine uymak maddi ve manevi makamların zevaline sebeptir.Bermekilerden birisen devletlerinin yok olmasının sebebi sorulduğu zaman şöyle demiştir:"Seher vekitlerinde uyumak ve akşamları içki içmek"

NEFSİN DİRİLİĞİ YAHUT ÖLÜMÜNE SEBEBLER

Ebu Süleyman (r.a)der ki:"Nefsini hevasına tabi kılan kimse onun katline ortak olmuştur.Çünkü nefsin hayatı zikir ile ölümü ve katli ise gaflet iledir.Gaflete düştüğünde şehvetlere tabi olur.Şehvetlere kapıldığında ise artık ölü hükmündedir.
Mesnevi de der ki:
B arzular dünyası puthanedir.Peygamberlere de kafirlere de yuvadır.
Fakat şehvet arınmışlara kul olur.Madenden çıkmış olan altın yanmaz
Kafirler kalptır, arınmış olanlar da altın gibidir.B iki kesim de tek bir potadadır.
Kalp olan ,potaya girer girmez kararır;altın grdiğindeyse altınlığı ortaya çıkar.

İŞİN TEMELİ-SONSUZ FARK

En büyük sorun,Gaybı bilme,Allah'ı tanımakonsunda seçilen vazifelendirilmiş Peygamber veVelileri kabullenme,onlara inanma ve tabi olma konusudur.Mesnevii şerifteHz.pir Mevlana Efendimiz  bu temel konuda der ki:
Yazıda "şir"(aslan) "şir" (süt) benzese bile ,sent emiz kişilerin işini kendinle kıyaslama
Bütün dünya bu yüzden yoldan çıktı. Hak abdallarından pek az kişi haberdar oldu
Peygamberlerle eşitliğe, kalkıştılar; velileri de kendileri gibi sandılar
İşte biz de insanız, onlar da insan. Bizde  uykuya ve yemeğe bağımlıyız, onlar da dediler
Körlükleri yüzünden , arada sonsuz fark olduğunu bilmediler
İki çeşit arı aynı yerden yedi ,ama bunun biri zehir oldu, öteki bal
İki çeşit ceylan ot yiyip su içti ;birinden fışkı ötekinden halis misk geldi
İki çeşit kamış aynı kaynaktan su içti; birisi boş, öteki şekerle dolu

GÖKTEN TAŞ YAĞMASI

Bir rivayete göre Resulullah (sav)miraç gecesi üçüncü semada bir taş gördü ve Cibril'e bu taşı sordu.Cibril :"Bu taş lut kavminden artıp senin ümmetinden zalimler için saklanan ve hazırlanan bir taştır"dedi.Kıyamet alametlerinden birisi de gökyüzünün buğday mısır gibi bazı hububutlar yağdırmasıdır.Zalimler için gökten taş yağma zamanı gelecektir.

HER PEYGAMBERİN SUÇLULARDAN BİR DÜŞMANI VARDIR

Furkan suresi 31 ayetidir:"Rasulüm!)İşte biz böylece her peygamber için suçlulardan düşmanlar peyda ettik.Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter"buyrulmuştur.
Efendimizin düşmanları Mekkenin ileri gelen kafirleri idi.Başlarını Ebu Cehil çekmekte idi.İbrahim (a.s)'a Nemrud,Musa (a.s)'a Firavun,İsa (a.s)'a Yahudiler düşman kılınmıştır.
Ayetin işaretiyle her nebi ve velinin Allah'ın onu kendisiyle deneyip imtihan ettiği  ve seçilmişliğin şerefini ortaya çıkardığı bir düşmanı olduğuna delalet eder.
Bu ayet işaret etmektedir ki Allah Teala talebinde sadık her sıddika eziyet etmesi için inatçı,huzurdan kovulmuş bir düşman musallat eder.Sıddik ise Allah yolunda onun ezasına sabreder.Onun sayesinde hilmini sınar ve Allah'ın hükmüne rıza gösterir.Allah'ın imtihanına sabrederek hükmüne teslim olur.Allah'ın hükmüne teslim olma, her şeyi Allah'a havale etme ve O'na tevkküle muvaffak kılma nimetinden dolayı Allah'a şükreder.Böylece bu adımlarla Allah'a yürür(seyr illallah)hatta bu kanatla Allah'ta Allah ile uçar.Allah'ın peygamberini ve evliyasını terbiye hususundaki takip ettiği sünnetullah bu şekildedir.

FİRAVUNUN ORDUSUNDA ASKER OLMAK

Firavun Hz.Musa'yı,şehirden ansızın ayrıldıklarını haber alır almaz  askerleri ile takip etmiştir.Rivayete göre bu askerler Sağ tarafta 600.000,sol tarafta 600.000,arkada 600.000,Firavunun bulunduğu orta kısımda 600.000 olmak üzere tamamı zırhlı,miğferli ,atlı devasa bir ordu idi.Kılıçları keskin gözleri kinli idi.Zahiren böyle kuvvetli bir topluluğa karşı,savaşmayı bilmeyen,silahsız aciz bir insanlardan oluşan İsrail oğullarını(ki tamamı 630.000 kişidir) zulümden ve Firavunun zararından kurtarmış,Firavun ve askerlerini mahvetmiştir.Firavun helak edilince tüm mülkü,ülke,i,toprakları,hazineleri İsrailoğullarına miras kalmıştır.

ALLAH DOSTLARININ İŞARETLERİYLE YOL ALMAK

Cenabı Hakk,Hz.Musa'ya "Kullarımı geceleyin yola çıkar;çünkü takip edileceksiniz "diye vahyettik"(şUARA SURESİ 52) ayetinde görmekteyiz ki Cenab-ı Hakk'ın yönlendirmesiyle idareci,toplumu idare edip sevk edebilir.İdareci kendi nefsini işe karıştırmayarak ilahi mesajla bu işi yürütebilir.İlahi mesajı alabilecek konuma gelmeyen idareciye en uygun davranış tarzı,ilahi mesaja muhatap bir Allah dostunu tabi olarak onun ışığında yol almaktır.Bu sistem kıyamete kadar devam etmektedir.
Ankara'da ikamet eden bir bürokrat Sami Efendi hazretlerini ziyaret için İstanbul'a gelir.Ziyaretini tamamlar ve Ankaraya dönmek için izin ister.Sami Efendi hazretleri "Bu gün burada kalın"der.Adam,Ankarada yarın işlerinin olacağını belirterek tekrar dönmek için ısrar eder.Mübarek yine "Bugün burada kalın"der.Adam üçüncü kez ısrarla dönme talebinde bulununca mübarek "Siz bilirsiniz"der.Ehlullah nazarında siz bilirsiniz demek aslında o işin hayırlı olmayacağı anlamındadır.Misafir olan kişi dönüş için otobüse yahut trene biner.Yolda jandarma tarafından araç durdurulur arama yapılır.B şahıs,suçlu ve aranan bir şahısla olan fiziksel benzerliği nedeniyle araçtan indirilir.üç dört gün sorgu altında tutulur ve bu esnada epeyce hırpalanır.Sonunda ,bu kişinin aranan suçlu kişi olmadığı anlaşılır ve serbest kalır.Sami Efendi hazretleri bu hakikatı keşfettiği için o şahsın fiziken hırpalanmaması için isteğine karşı çıkmıştır.Ama misafirde heva galip gelip(Ankaradaki işler nedeniyle)ısrarcı olunca yapılack bir şey yoktur.Takdirde olacakları yaşayacaktır.

AMELE GÜVENME

Hafız Der ki:
AMELE GÜVENME , ÇÜNKÜ O ZEVAL GÜNÜNDE
KUDRET KALEMİNİN SENİN DEFTERİNE NE YAZDIĞINI NEREDEN BİLECEKSİN?
AMEL DEFTERİNİN SİYAHLIĞI YÜZÜNDEN BU SARHOŞU KINAMA
KAZA VE KADER KALEMİ BAŞINA NE YAZDI KİM BİLEBİLİR?

saltanat sahiplerine yakın olmak/EN BÜYÜK TEHLİKE

Sihirbazlar toplanarak,Firavuna şöyle demişlerdi.Şayet biz üstün gelirsek bize bir ücret var mı?Firavunda onlara şüphe etmeyin gözde kimselerden olacaksınız
Gözde kimseler saltanat sahipleri ile sürekli birlikte olan kimselerdir.İstenildiği vakitte makam sahibinin odasına çat kapı girmek ve dilediği zaman çıkmak hususiyeti insanlara çok cazip gelir.Firavun ,sihirbazlara bunu vaad etmişti.Çünkü devleti yöneten tek kişidir.Tek kişinin yanında böyle bir hususiyete ulaşmak diğer insanları bir anlamda saltanata sanki kendileri sahipmişçesine duygu verir.İki kral olamayacağına göre,kralın gözdesi olmakta krallıktır.

SALTANAT VE HÜKÜMDARLIK

Taht dediğin ancak bir mengenedir.
Bulunduğun yeri baş köşe sanıyorsun ama kapıda kalmışsın
Dünya padişahları damarsızlıkları yüzünden
Kulluk şarabının kokusunu alamazlar.
Yoksa Edhem gibi ,kendilerinden geçerek
Hiç beklemeden saltanatı bir yana atarlardı.
Fakat Allah, bu dünyanın varlığını sürdürmesi için
Onların gözleri ile ağızlarını mühürledi
Böylece taht ve taç onlara tatlı gelir
Dünya hükümdarlarından haraç almayı düşünürler
Aldığın haraçla kum gibi altını biriktirsen de
Sonunda o senden geriye miras kalır
Mal mülk ve altın senin canına yoldaş olmaz
Öyleyse altını ver , görebilmek için sürme al
Bu dünyanın dar bir kuyu olduğunu gör
Ki Yusuf gibi o ipi tutabilesin
En azından taş altın gibi görünür
Oyun sırasında çocuklar kendilerine oyuna kaptırınca
çömlek parçaları onlara altın ve mal gibi görünür.
(Mesnev-i Şerif)

MİNNET/BAŞA KAKMA

MİNNET/BAŞA KAKMA ,YAPILAN İHSAN VE İYİLİĞİ YIKAR."denmiştir.İyilik yaptığın kimseye iyiliklerini hatırlatmak ve tekrar söylemek fütüvvetten değildir.Firavunun fütüvveti olmadığı için Hz.Musa ile konuşmasında hemen yaptığı iyilikten bahsetti.Bu da Hz.Musa'nın onun sarayında büyütülmesi işi idi.Bunu iyilik olarak Hz.Musa'nın başına kaktı.

17 Haziran 2017 Cumartesi

KİŞİ DOSTUNUN DİNİ ÜZERE OLUR

Bu bir hadisi şeriftir.Resululah Efendimiz (sav) buyurmuştur"Müminden başkasıyla dost olma,Yiyeceğinide ancak müttaki yesin"buyurmuştur.
Malik b.Dinar :"İyi kimselerle taş taşımak, günahkarlarla hurma tatlısı yemekten daha hayırlıdır"demiştir.
Resulullah (SAV)buyurmuştur:Salih arkadaş güzel koku satan attar gibidir.Onun güzel kokusundan almasan da onun kokusu sana siner.Kötü arkadaş ise demirci gibidir.ateşiyle seni yakmasa da kötü kokusu sana bulaşır"

KURTULUŞ NE ZAMAN?

"Dünyada meşguliyetler,ahirette ise korkular var.O zaman kurtuluş ne zaman ?"diye Şibli hazretlerine soruldu.O da:"Dünyanın meşguliyetlerini terk et,ahiretin korkularından emin olursun" dedi.

KIYAMETTE MALİKİYET DAVASI YOKTUR

İnsanların,Liderlerin cehaletine bakın ki güç ve kudreti onu aldatır da bu dünyada kendisine mekr/imtihan için sunulan nimetlerin görkeminden dolayı hayatın bitmeyeceği hep böyle devam edeceğini sanır.İddiacılar mahşerde malikiyet davası güdemezler."Çünkü o gün ,gerçek mülk(hükümranlık)çok merhametli olan Allah'ındır. Kafirler içinde pek çetin bir gündür o"(Furkan 26)

DÜNYADAKİ CENNET

Arifin cenneti temiz olan kalbi ve onda bulunan marifetullahtır.Yahya b.Muaz Razi:"Dünyada öyle bir cennet vardır ki ona giren cennete arzu duymaz"  deyince ona:"O nedir?" denildi.O da:"Marifetullahtır"diye cevap verdi.

FIKIHSIZ İSLAMCILAR

"FIKIHSIZ İSLAM" demek,şeriatın haramlarıyla sorunu olmayan,onların yasaklanması gayreti içinde olmayan sadece namaz,abdest,hac,oruç ve kelime-i şehadetle İslamın yaşanıldığı örneğini verenlerdir.Şüphesiz bunun günümüzdeki karşılığı siyasal iktidarı temsil eden insanlarımızdır.Haramların yasaklanması konusunda (örneğin kumarın devlet eliyle işletilmemesi,içkinin devlet eliyle üretilmemesi,faizin devlet eliyle icra edilmesi)gibi temel haramlar konusunda bu günahları yasaklamak,daraltmak,zorlaştırmak yönünde önerge ve teklif veren hiçbir milletvekili olmamıştır.Keza,siyasal iktidara monte olmuş diyanet teşkilatında da bu hususta hiçbir söylem veya nasihat bulamazsınız.Kandil geceleri idrak edilsin,camilerin sayısı çoğaltılsın gibi görselliklerdeki canlılık dindarlık ,gerçek islam değildir.İslamın Fıkhına ne derece uyuyoruz.Fıkhına uyulmayan dinin resimleri arkasında poz vermek bugün insanımızı uyutmakta kullanılıyor.Acaba Allah Teala ne diyecek?

DEĞERSİZ İBADET

Şeyh Sa'di (k.s)der ki:
İşittim ki henüz baliğ olmamış bir çocuk oruç tutmuştu.
Yüz türlü sıkıntı içinde kuşluğa kadar sabretti.
Dadısı,gözüne bu küçük çocuğun ibadeti büyük göründüğünden,
Onu o gün mektebe götürmedi.
Annesi babası yüzünü gözünü öptüler
Başına altınlar, bademler saçtılar
Öğle vakti olunca
Çocuğun midesi yanıp tutuşmaya başladı
İçinden,"Bir kaç lokmacık yerim:
Görmedikten sonra annem babam ne bilecekler"dedi.
Çocuk babasına ,ailesine yaranmak istiyordu ;gizlice yedi.
Görünüşte orucu tam tutmuş oldu.
Sen Allah'ı düşünmedikten sonra
Namaza Abdestsiz dursan kim farkına varır?
Şu halde şu ihtiyar, o çocuktan daha cahildir
Ki halka gösteriş yapmak için ibadet eder
Ve halkın gözü önünde uzun uzun kıldığı
O namaz,cehennemin anahtarıdır
tuttuğun yol Hakk'a değilde başka yere gidiyorsa
Seccadeni ateşe koyacaklardır.
(Evinde masada yemek yerken,Ramazanda  güya çat kapı vatandaşın yer sofrasında iftar açıp bunun resimlerini halkla paylaşan siyasilere  ithaf olunur.Ben bile buna kanmadığıma göre Allah mı kanacak?)

İNSANLAR İNSANLARLA İMTİHAN EDİLİR

"Ey insanlar!)SİZİN BİR KISMINIZI DİĞER BİR KISMINIZA İMTİHAN(vesilesi)KILDIK;(bakalım) SABREDECEKMİSİNİZ?RABBİN HER ŞEYİ HAKKIYLA GÖRENDİR"(Furkan 20)
"ONLARIN YAPTIKLARI HER BİR(İYİ)İŞİ ELE ALIRIZ,ONU SAÇILMIŞ ZERRELER HALİNE GETİRİRİZ(DEĞERSİZ KILARIZ) (Furkan  23)
Fakirleri zenginlerle,Peygamberleri kendilerine gönderildikleri kimselerin düşmanlıkları ve eziyetleri ile ,hastaları sıhhatli kimselerle, güçsüzleri yüksek mevki sahipleriyle, halkı sultanlarla,toplumun alt tabakalarını soylularla, körleri görenlerle,güçsüzleri güçlülerle denedik.
Vasıti(r.h) der ki:"Ele geçen her şey sınanmak,elden çıkan her şey de denenmek içindir." demiştir.
Bu denenmelerin temelinde kimlerin sabredeceğinin bilinmesi yatar.Allah Teala böylece insanların sınandıkları şeylere sabretmelerini teşvik etmiştir.

İMANIN ŞUBELERİ

El Futuhat'ın nasihatlar bölümünde:
"İmanın şubeleri ,Allah'ın birliğine şehadet,Namaz kılmak,
Zekat vermek,
Oruç tutmak,
Hac etmek,
Abdest almak,
Cünüplükten arınmak için gusletmek,
Cuma günü gusül abdesti almak,
Sabır,şükür,Vera,haya,Emniyet,Hasihat,Ulül emre itaat,Hakkı zikretmek, halka eziyet etmemek, emaneti yerine getirmek, mazluma yardımcı olmak, zulmü terk etmek, insanı hor görmemek, Gıybeti terk etmek, Çekiştirmeyi terk etmek, tecessüsü terk etmek, Birisinin evine gireceğinde izin istemek, Öfkeyi yenmek,Doğru olmak, iyi sözü dinlemek,Fakir ve dilencileri iyi sözle savmak, kötü sözü açıktan söylememek, güzel kelime ile ifade etmek, avret yerini ve dili muhafaza etmek, tövbe,tevekkül ve huşu içinde olmak, boş sözü terk etmek,malayaniyi terk etmek,ahdine,sözüne ve akdine vefa göstermek,takva üzere olanlara yardım etmek,günahkar ve düşmanlara yardımda bulunmamak, takva üzere olmaya devam etmek, iyilik yapmak,doğruluk üzere olmak,emri maruf ve nehyi anil münker yapmak,,iki müslümanın arasını düzeltmek, ara açmamak, müminlere karşı şefkatli olmak,yumuşak davranmak ve mülayim olmak,ana babaya iyilikte bulunmak,itaatsizliği terk etmek,insanlar için dua etmek ve rahmet dilemek,büyüklere değer vermek, Allah'ın çizdiği sınırlara uymak,cahiliyyet davasını terk etmek,başkasının ardından kötü söz söylememek,başkalarına düşmanlık beslememek,yalan şahidlik yapmamak ve yalan söz söylememek,Hemz,lemz ve gamzi terk etmek, yani önden ve arkadan kötü söz söylememek,göz kırpmamak ve gammazlık etmemek,cemaatta hazır bulunmak,selamı yaymak,hediyeleşmek, güzel huylu ve ahdinde sadık olmak, sır saklamak,evletlarını nikahlamak ve kadını nikahla almak,ehli beyte muhabbet beslemek,kadınları sevmek, güzel kokuyu sevmek,Ensara sevgi beslemek,İslamın şiarına tazim göstermek hiyaneti terk etmek, mümin üzerine silah doğrultmamak, ölmüş olan kimseyi techiz ve tekfin etmek ve cenaze namazını kılmak,hastanın hatırını sormak, Müslümanların yolundan zahmet veren şeyleri uzaklaştırmak, Kendisi için sevdiği şeyi bütün müminler için de sevmek,Allah Teala'yı ve Resulünü her şeyden daha çok sevmek,küfre tekrar dönmemek,,meleklere,kitaplara,peygamberlere ve onların Allah'dan getirdiği şeye iman etmek ve bunlardan başka kitap ve sünnetin ihtiva ettiği herşey bu şubeye dahildir.
"İman yetmiş küsür şubedir.En üstünü "La ilahe illallah" sözü ,en aşağısı da yoldan insanlara eziyet veren şeyi kaldırmaktır.Haya'da imandan bir şubedir."buyurulmuştur.Bu şubeler bir hadiste sayılmamıştır.İlim ehli onları muhtelif şekillerde saymıştır.

SURELERİN BAŞLARINDAKİ HURUFU MUKATTA yahut meleklerle konuşmak

Mükaşefe ehlinin büyüklerinden birisi şöyle demiştir:"surelerin başlarındaki mukatta harflerinin hakikatlarını ancak keşif ve vücud ehli bilir.Çünkü onlar meleklerdir.İsimleri harflerin isimleridir.Hepsi ondört melektir.Çünkü mukataa harflerinin hepsi on dört tanedir.Sonuncusu "Nun ve-l kalem"dir(Kalem 68/1)Kuranın menzillerinde çeşitli vecihler üzere zahir oldular.Bazı menzillerinde "NUN" ve "SAD" gibi bir melek, bazılarında "YASİN","TASİN"ve "HAMİM"gibi iki melek,bazılarında "ELİ LAM MİM","TA SİN MİM"gibi üç melek,bazılarında "ELİF LAM MİM SAD", "ELİF LAM MİM RA" gibi dört melek,bazılarında ise "KAF HA YA AYN SAD","HA MİM AYN SAD KAF"gibi beş melek bulunur.
Onların şekilleri tekrar ile birlikte yetmişdokuz melektir.Her meleğin elinde imanın bir şubesi vardır.Çünkü "İman yetmiş küsür şubedir"."Küsür" birden dokuz'a kadar olan sayılardır.Hadisi şerifte küsürün son sayısı olan dokuz kullanılmıştır.İşke Kari(Kuran okuyan kimse)bu harfleri okuduğu zaman o melekleri çağırmış olur.Onlar da icabet ederler.Kari "ELİF LAM MİM"dediği zaman o meleklerden üçü "Ne diyorsun?"der.Kari bu harflerden sonrasnı okur.O okuduğu cümle bir haber cümlesi ise melekler "Doğru söyledin.Bu kimse hakka iman etmiş hakkı söyledi ve hakkı haber verdi"derler ve o kimse için istiğfar ederler.Mukataa harflerinin cisimleri olduğu gibi  bu meleki ruhlar, o kimsenin emrine amade olur.Ellerindeki imanın şubeleri ile ona yardım eder ve imanını korur".

16 Haziran 2017 Cuma

HAYAL DÜNYASINDA DA HARAMLARDAN KAÇINMAK GEREKİR

FÜTÜHATI MEKKİYYE'DE DER Kİ:"TAKVA SAHİBİ KİMSENİN , DIŞ YÖNÜYLE HARAMLARDAN KAÇINDIĞI GİBİ HAYAL DÜNYASINDA DA HARAMLARDAN KAÇINMASI GEREKİR.ÇÜNKÜ HAYAL HİSSE TABİDİR.BU SEBEBLE İHTİLAM OLAN MÜRİDİ ŞEYHİNİN AZARLAMASI GEREKİR.ÇÜNKÜ İHTİLAMDA UYKUDA GÖRÜLN BİR RÜYA VEYA UYANIKLIKTA O İŞLERİ TASAVVUR SEBEBİYLE OLUR.BU DA ANCAK HAYALİNDEKİ ŞEHVET KALINTISINDAN KAYNAKLANIR.EĞER KEMAL SAHİBİ BİR KİMSE İHTİLAM OLURSA BU , HELAL VE HARAM CİNSİ MÜNASEBETİ TASAVVURUNDAN DEĞİL, MİZACINA ARIZ OLAN BİR HASTALIK YÜZÜNDEN BATINI AZALARININ ZAYIFLIĞI SEBEBİYLEDİR."

HATALARIN TESİRİ

İbrahim Ethem (r.a) der ki:"Bir gün birinin ekininden yürürken sahibi bana :"Ey Öküz" diye bağırdı.Bunun üzerine kendi kendime:"Ufak bir hata yüzünden ismim değişti.Bu hatalar çoğaldığı takdirde Allah Teala marifetimi de değiştirir" dedi.

KABULÜ BİR BAŞKA AMELE BAĞLI OLAN ÜÇ AMEL

Denilir ki:Şu üç ayettte üç husus , üç şeyle bağlantılı olarak inmiştir.Onlardan hiçbiri birlikte zikredildiği olmadan kabul olunmaz.
1-"Namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin."(Bakara 2/110)ayeti.Kim namaz kılarda zekatını vermezse namazı da kabul olunmaz
2-"Allah'a itaat edin,Resulü'ne de itat edin."(Nur 24/54)ayeti.Kim Allah'a itaat eder de peygambere itat etmezse ,Allah'a itaati kabul olunmaz.
3-"Bana ve ana-babana şükret"(Lokman 3/14)ayeti.Kim Allah'ın nimetlerine şükreder ve fakat ana-babasına teşekkür etmezse bu da kabul olunmaz.
Dolayısıyla Hz.Peygamber (sav)'e itaat , kabul kapısının anahtarıdır.ashab-ı Kehfin köpeğinin durumu , sana itaatin şerefini bildirmeye yeter.O,Allah'a itaat yolunda Ashab-ı Kehfe tabi olduğu için Cennete girmeye hak kazandı İtaat edenlere tabi olmanın neticesi böyle olursa, itaat edenlerin neticelerinin nasıl olacağını sen düşün
Hatem-i Esam (r.h) der ki "Üç şey olmadan üç şeyi iddia eden yalancıdır.Malını Allah yolunda harcamadığı halde cenneti sevdiğini iddia eden yalancıdır.Allah'ın haram kıldığı şeyi terk etmediği halde Allah'ı ssevdiğini iddia eden yalancıdır.Fakirleri sevmediği halde Nebi (a.s)sevdiğini iddia eden yalancıdır."

HAZRETİ CEBRAİL VE MAKAMI

Sidretül münteha  kürsi ile yedinci sema arasında bir ağaçtır. Dammarı tesbih,tahmid ve çeşitli nağmelerle inler.Onlarla ruhlar ve kalbler coşar , güzel haller ziyadeleşir.Dünya ve ahireti ayıran sınırdır.el Münteha(bitiş) diye adlandırılmıştır.Yer halkından said olanların amelleri sonunda oraya ulaşır ve ordan yükselir arşa aid olan hükümler oraya tenezzül eder/iner.Orada Resulullah (sav) sema meleklerine imam olmuş vitir namazını kıldırmıştır.
Sidretül münteha Hz.Cibril'in makamıdır.Aklın yeri dimağın ortası olduğu gibi Hz.Cibril'de sidretül Müntehanın zirvesinde ikamet eder.Cİbril,aklın suretidir.Rüya Hz.Cibril'i gören aklın suretini görmüştür.Cibril (a.s)kendi taayyünü makamından peygamberlerden başkasına görülmez.

15 Haziran 2017 Perşembe

ŞARAP YÜKÜNE BAĞLANAN SAKAL

Bir gün Şeyh Mecdüddin Bayrami (İlyas ibn İsa Akhisari)yalnız giderken yol üzerinde yükü devrilmiş bir kişi gördü.O kişi yalnız başına yükünü yüklenemiyordu. Hazreti şeyh vardı yükün bir yanına omuzunu verdi ve ipi bağlarken Hz.Şeyhin mübarek sakalıda iple birlikte yüke bağlandığını farketmedi.Ansızın hayvan alıp yürüyüverdi.Hz.Şeyhde hayvanın yanında sakalı bağlı çekilerek bir zaman gider.O zaman yük sahibi bakar ki şeyhin sakalı bağlanmış gelir kurtarır ve Şey efendiye der ki:Davetsiz gelenin hali böyle olur.Benim yüküm şarap yüküdür.Seni gördüm bu sufi kişiye "gel yüküme yardım et"demeye dilim varmadı.Sen, gel demeden bu kadar yardımda bulundun.onun için sakalın bağlandı.Bu kadar yedildin"dedi.Hz:Şeyh ;"Ben bilmeden harama(şaraba)yakın olmakla dünyada bu kadar hakaret olundum,Acep her gün bilip  ve içip karnına koyanların yevmi ahirette halleri nice ola"diye istiğfara başladı

TESBİH ÜZERİNE

Tesbih üç çeşittir.Akıllıların,hayvanların ve cemadatın teşbihi.Akıllıların teşbihi konuşma ve muamelelerle,hayvanların teşbih ihtiyaç diliyle ve yaratıcılarının varlığına delalet etmeleri suretiyle , cemadatın teşbihi ise yaratma iledir.Bu, bütün mahlukat için geçerli bir özelliktir.Çünkü onlar, Allah'ın varlığını gösteren ayetlerin sergilendiği aynalardır.Akıllıların teşbihi , melek ve insan mahsustur.Meleğin teşbihi ,onun hayatta kalmasını sağlayan gıdasıdır.Bu teşbihler bir an kesilecek olsa melek derhal helak olur.Bu teşbih meleğin terakkisini de gerektirmez.Çünkü o tabiatı icabi tesbih edicidir.İnsanın teşbihi ise tabiatı gereği değil de emirle Hakk'ı tenzih etmesidir.Dolayısıyla bu, onun insanlık vasıflarını fani kılıp kendisinin sübbuhluk vasfı ile baki kılmak suretiyle insanın terakkisini gerektirir.insan kendi varlığından fani olunca da O onun vasıtasıyla konuşur.

AKLI NOKSAN KİŞİ

MÜMİNLERİN EMİRİ HZ.ALİ (R.A)'IN SÖZLERİNDEN BİRİSİ ŞÖYLEDİR:"Kime dünyalığı genişletilir de , onunla kendisine tuzak kurulduğunu anlamazsa onun aklı noksandır."
Akıllı kişiye gereken , ömrünün uzun oluşuna , mal ve evladının çokluğuna aldanmamaktır.Çünkü bunlara aldanmak , kafirlerin sıfatlarındandır.

EFENDİMİZ (SAV)'İN ALEMLER İÇİN RAHMET OLMASI

Resulullah (sav)kafirler içinde bir rahmettir.Onun sebebiyle onların cezaları tehir edilmiş, O'nun sayesinde hepsinin kökünü kazıyacak bir azabdan,yerin dibine geçirilmekten, hayvan suretine sokulmaktan emin olmuşlardır.
Bir rivayette şöyledir:"Nebi (a.s) Cibril'e ."Allah "Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik" buyuruyor.Bu rahmetten sana da isabet etti mi? dedi.Cibril (a.s)"Evet.Ben akıbetimden endişe ediyordum.Senin sayende Allah'ın "O elçi (Cebrail)güçlü,Arşın sahibi (Allah'ın) katında çok itibarlıdır.O orada sayılan ,güvenilen (bir elçi) dir"(Et-Tekvir 81/20-21) buyurarak beni övmesi ile emniyette oldum."

AZABIN VE BELANIN ERTELENMESİ

"BİLMİYORUM,BELKİ DE (AZABIN ERTELENMESİ)SİZİ DENEMEK VE BİR ZAMANA KADAR SİZİ(İMKANLARDAN)FAYDALANDIRMAK İÇİNDİR."(Enbiya 111) buyrulmakla,dünya zevkine,gösterişine,mal toplamağa,kuvvetli gözükenlere hürmet edip onları övenler bilmeliler ki insanlara yapılan zulümleri yapanların siyasi hayatlarının uzatılması bir deneme ve imtihandır.

CENNETE DAİR

Hikmet ehlinden birisi şöyle demiştir:"Cennette öyle bir rahatlık vardır ki ona ancak dünyada rahatı terkedenler erer.orada öyle bir zenginlik vardır ki ona ancak dünyada gereksiz şeyleri terk ederek dünyadan az bir şeyle yetinenler nail olurlar.Orada öyle bir emniyet vardır ki ona ancak dünyada korku ve dehşet ehli olanlar vasıl olur."
"ALLAH'DAN KORKANLARIN YEYECEĞİ "LA TAHAFÜ(KORKMAYIN)"OLDU
"LA TAHAFÜ"(KORKMAYINIZ)YİYECEĞİ , KORKUDAN LAYIK OLDU

ARZUNUN ÇEŞİTLERİ

KALBLERİN BİR ARZUSU, RUHLARIN BİR ARZUSU VE NEFİSLERİN DE BİR ARZUSU VARDIR.ALLAH ONLAR İÇİN BUNLARIN HEPSİNİ CENNETTE BİR ARAYA GETİRİR.RUHLARIN ARZUSU KURB(YAKINLIK), KALBLERİN ARZUSU MÜŞAHEDE , NEFİSLERİN ARZUSU İSE RAHATLIK , YEME , İÇME VE ZİYNETLERDEN LEZZET ALMAKTIR.

SİYASETE DAİR

CHP İstanbul milletvekili Enis BERBEROĞLU'NUN tutuklanmasının zamanlaması manidardır.BEKLENMEDİK BİR ZAMANDA YAPILMIŞTIR.Muhalefet bu hareketin partiye karşı yapılmış bir meydan okuyuş olduğunu belirterek pasif bir hareket başlatmıştır.Aslında bu işler gelecekte ülkemizde olması muhtemel sokak kavgasının ön belirtisi olarak telakki edilebilir.Özellikle insanımızın sokaklara çağrılıp bir çatışma ortamına çekilmesi en büyük tehlike ve tehdittir.Emperyalist İslam düşmanları Afrikadan başlattıkları Müslüman ülkelerdeki yıkımda orta doğuya yanaşmışlar ve geride İran akabinde Türkiye planlanmaktadır. Yazılan tecelli edecektir.SABIR VE ŞÜKÜR GEREKLİDİR.

GÜLENİ NİÇİNH İADE ETMEZLER

Altın yumurtlayan tavuğu kimse vermez.Türkiye bütçesinin çok fevkinde bir maddi imkana sahip,emrinde kullanmak için binlerce adam olan birisini Amerika asla iade etmez.Osmanlı'ya karşı kullanmak üzere ellerinde olan Cem Sulutanı batı asla iade etmemişti.Bu nedenle Gülen iade olunmayacaktır.

HAKKIN TOKADINI YEMİŞLER İFLAH OLMAZLAR

"Helak ettiğimiz bir belde için artık(yeniden mamur olmak)imkansızdır.Çünkü onlar geri dönmeyeceklerdir." ayetinde buyrulduğu gibi,sosyal hareketler,siyasi örgütlenip bir milleti yönetme fırsatı kendilerine verilenler Cenab-ı Hakk'ın rızasına uygun olmayan,Cenab-ı Peygamber'in hayatında olmayan işlere girişirlerse Hakk'ın tokadını yerler ve bir dahada iflah olmayacak bir şekilde tükenerek yok olurlar.
12 Eylül ihtilalini yapan kudretli paşaların akıbeti çok uzak bir zaman dilimine ait değildir.Kendisine üç dönem iktidar imkanı verilen Anavatan partisinin iktidarının sonu, Menderes Hükümetlerinin sonu hep aynı olmuştur.Ak Parti iktidarının sonuda muhtemelen halkın gönlünden silinme ve bitip unutulma olacaktır.Çünkü dünyevileşme zirve yapmıştır.Yapılan tüm fiillerde görsellik ön plandadır.Ki bu Riya'dır."Görsünler " diye amel etmek riyadır ve bu şirkin bir halidir.Öncekilerin halleri ve hikayeleri ortadadır.Bu nedenle hemen tevbe edip, hareketlerimize çeki düzen vermek gereklidir.

UYKUDA KORKUTULANLARIN OKUYACAĞI AYET

Halid b.Velid (r.a)dan rivayete göre o :"Ey Allah'ın Resulü , ben uykuda korkutuluyorum"dedi.Resulullah (Sav)"EUZÜ BİKELİMATİ-LLAHİ -TTAMMETİ mingadabihi  ve ıkabihi  ve  şerri ıbadihi  ve min hemezati-şşeyatıni en yahduruni "
Allah'ın gazabına uğramaktan,O 'nun cezasından, kullarının şerrinden ve bana gelmelerinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım"DE " BUYURDU.

DÖRT BÜYÜK BELADAN KURTULMA DUALARI

CAFER B.MUHAMMED ŞÖYLE DEMİŞTİR:"ŞU DÖRT BELA İLE KARŞILAŞAN BİR KİMSE NASIL ŞU DÖRT ŞEYDEN GAFİL OLUR ŞAŞARIM.
1-Bir sıkıntısı ,kederi olan kimsenin nasıl olup da "Senden başka hiçbir ilah yoktur.Seni tenzih ederim.Gerçekten ben zalimlerden oludum" demediğine şaşarım.Çünkü Allah Teala"Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardıkİşte biz müminleri böyle kurtarırız(Enbiya 88)
2-Bir kötülüğe maruz kalmaktan korkan kimsenin nasıl olup da:"Allah bana yeter O ne güzel vekildir"(Ali imran 3/173)demediğine şaşarımÇünkü Allah Teala"Bunun üzerine , kendilerine hiç  fenalık dokunmadan , Allah'ın nimet ve keremiyle geri geldiler"(Ali imran 3/174)
3-İnsanların mekrinden/kendisine tuzak kurmasından korkan kimsenin nasıl olup da "Ben işimi Allah'a bırakıyorum.Şüphesiz Allah kulları görür"(Mümin 40/44)demediğine şaşarım.Çünkü Allah Teala "Allah onu,onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu"(Mümin 40/45) buyurmaktadır.
4-Cennete girmeyi ümit eden kimsenin nasıl olup da:"Maaşallah, kuvvet yalnız Allah'ındır"(Kehf 18/39)demediğine şaşarım.Çünkü Allah Teala "Belki Rabbim bana,senin bağından daha iyisini verir"(Kehf 18/40) buyurmuştur.

EN BÜYÜK DUA

Hasan Basri hazretlerinin şöyle dediği nakledilmiştir:"Allah'a yemin olsun ki Yunus (a.s)'ı ancak nefsine zulmettiğini itiraf etmesi kurtarmıştır.Efendimiz SAV buyurmuştur ki:"Üzgün/kederli olup da bu duayı (LA İLAHE İLLA ENTE SÜPHANEKE İNNİ KÜNTÜ MİNEZ-ZALİMİN" yapan kimsenin mutlaka duası kabul olunur"

BALIĞIN HZ.YUNUS'U YUTMASI

Yunus Peygamber,kavmi üzerindeki azabın kaldırılmasına kızarak onları terk etti ve bir gemiye bindi ancak gemi deniz ortasında hareketsiz durunca,gemi sahipleri "içimizde bir isyankar yahut kaçmış bir köle ardır.adetimiz gereği kura çekeceğiz kime isabet ederse onu denize atacağız"dediler.üç defa kura çekildi.üçünde de Hz:Yunas'a isabet etti.Yunus (a.s)"İsyankar kimse ve kaçmış köle benim"diyerek kendini denize attı.Bundan sonra balık geldi ve onu yuttu.Enbiya suresinde zikredilen bu ayetlerin tefsirini Necmeddini Kübra hazretleri şöyle yapmıştır:"İşaret etmektedir ki şerefli ruh dünya denizine atıldığında kötülükleri emreden nefis balığı yutar ve nefs balığı  beden balığını yutarsa;ruhun,nefsin afetlerinden kurtulması çok nadir olur.Çünkü ruh bedende tasarrufta bulunamaz.Kendisine zarar vermemesi hususunda Hakk7ın vahyine mazhar olamadıkça , onun sıfatlarını değiştiremez.Yunus (a.s) hakkında buyrulduğu üzere:"O,senin rızkın değildir, seni onun için ancak bir kafes, bir hapishane mesabesinde kıldım" buyrulmadıkça tasarrufta bulunamaz.
Ruhun, nefsin,bedenin ve dünyanın zulmetinden "Senden başka hiçbir ilah yoktur"diye nida etmesi , kurtuluşa ermesinden ileri gelir.Yani beni bu karanlıklardan , onun afetlerinden  ve fitnelerinden koruyacak ; bu yerde ve bu halde seni anmayı ilham eden ancak sensin" derse kurtulur.

FARKLI İKİ DAVRANIŞ

Yunus Peygamber (a.s),kavmine kendilerine isabet edecek azabdan haber verdi ve onlardan ayrıldı.Bir süre sonra ona,Allah'ın onlara azab etmediği haberini işitti.O bnun sebebini bilemedi Halbuki kavmi,azabın emarelerini görünce tevbe etmişler ve samimiyetle dua etmişlerdi.Ancak o, kavminin bu haberlerinin asılsız olduğun zannetti ve onlardan azabın kaldırılmasına kızdı ve öfkeyle oradan ayrıldı."Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı"işini zorlaştırmayacağımızı "zannetmişti".İnsanı öfke kapladığı zaman Efendimiz (sav)hariç kişi peygamber dahi olsa Allah hakkında O'nun celal ve azametine uygun olmayan zanna kapılır.Bizim Peygamberimiz (sav)üstün meziyetlerinden biriside şudur ki kavmi kendisine eziyet ettiği zaman öfkeli de olsa ancak hakkı söylerdi.Nitekim Efendimiz (sav)'e "Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et"(Ali İmran 3/159) buyurmuştur.

SABRIN DEĞERİ

Yezid Rakkaşi (r.a)ın şiyle dediği rivayet edilmiştir.”Kişi kabre konulduğu vakigt namazı sağından,zekatı solundan doğrulup kalkar.İyilikleri onu gölgeler,sabrıda onun için mücadele eder.Sabrı diğer amellerine şöyle der.”Sahibiniz önünüzdedir.Eğer onu koruyabileceksenizkoruyun aksi halde ben onun arkasındayım.Yani gücünüz yeterse sahibinizden azabı uzaklaştırınız.Yoksa sizin adınıza ben ona yeterim ve ondan azabı uzaklaştırırım”Bu haber,sabrın amellerin en üstünü,rızanında sıfatların en güzeli olduğuna delildir.
Sabır, ancak bela ve zorluklara karşı olur.Terakki(manen yükselme)belanın kendisi ile değil ancak sabır iledir.Yoksa sırf belalarla denenmiş olmak, kişinin allah katındaki derecesini yükseltse ve onu ebedi saadete erdirseydi, müşrik ve kafirlerden belaya uğratılanlar da bu dereceye nail olurlardı.Oysa onlar hakkında bela,azabın çabuklaştırılmasından ibarettir.Sabreden müminler için ise derecelerinin tamamlanmasına  ve hatalarının bağışlanmasına vesile olur.Varlık cevherleri için bir iksir haline gelir.
Mesnevi ‘de der ki:
Hakk,yüzbinlerce iksir yaratmıştır.
Ama insan sabır gibi bir iksir görmemiştir.
     Meşakkat ve sıkıntı bağına bağlanıp kalırsan
     Sabret, çünkü sabır ferahlık ve sevincin anahtarıdır.
Hayırda da şer de de dost şükrederim
Çünkü kazada kaderde beterin beteri vardır.
     Rızk taksim eden O olunca ,şikayet küfürdür
     Sabır gerektir, sabır genişliğe ulaşmanın anahtarıdı
Allah'dan başka herkes düşmandır,dost O’dur
Düşmana,dosttan yana şikayetlenmek güzel olur mu hiç?
     Bana  ayran verdiği sürece bal istemem

   Çünkü her nimetin bir külfeti vardır.