31 Mayıs 2019 Cuma

DERVİŞLER NİÇİN RİYAZAT YAPARLAR?

Bu riyazat bu cefa ,ocakta gümüşün eriyip cürufunun ayrılması içindir.
İyinin kötünün imtihan edilmesi ;altının kaynayıp köpüğünün atılması , halis ayar kalması içindir.
Altın ve gümüş gibi madenler bir takım karışımlardan tasfiye edilmesi için nasıl potaya atılıp ritilir ve temizlenirse , işte ruh da asli safiyetine kavuşması için bir takım mücahede ve riyazetlere tabi tutulur.Riyazet ve mücahede ruhun şehvani ve nefsani özelliklerinin yok olması sonucunda, ruhun nefse hakim olmasıdır.Derviş bu amaçla riyazet yolunu seçer.
Hz.Pir buyurur:
"Mesela biri,define için evini harap eder ; lakin bulduğu hazine ile o harabeyi eskisinden daha mamur yapar.
Biri de deriyi yarar, saplanmış oku çekip çıkarır.Ondan sonra iyileşir, yeni deri peyda olur.
Mesela hükümdar kafirden kaleyi almak için tahrip eder, sonrada onu tamir ederek yüzlerce burç ve sed yapar
Kendisine "Nasıl ve niçin" denilemeyen Allah işine kim keyfiyet vaaz edebilir?
Sevdiklerinizden infak ve tasadduk etmedikçe birr'e(iyiliğe) asla ulaşamazsınız(Ali imran 92)

BEYAZID-İ BESTAMİ'nin OĞLUNA NASİHATI

Hazret oğluna demiş ki:Oğlum! Birisi sana "Allah'ı seviyormusun ?" diye sual sorarsa sükut et."Sevmiyorum " dersen kafir olursun.Seviyorum dersen o hal sen de yok.

ZAİF OLAN KULDA HAKKIN KUVVETİ ZAHİR OLURSA

Kur'an da anlatılan Ebabil kuşları,tırnaklarında taşıdıkları küçücük taşları havadan bıraktıklarında yerdeki koskoca fillerin bedenini delip geçen bir kuvvete dönüşmüşlerdir. Bu hal, Ebabil kuşlarında Hakk'ın kuvvetinin zahir olmasıdır. Yoksa bir kuş bir fili nasıl öldürür. İnsan-ı Kamil, yeryüzünde HakTeala'nın nazlısıdır. Kim onunla inat içinde mücadele ederse akıbeti helak olur. Bu helakiyet suri ve manevi olur...

30 Mayıs 2019 Perşembe

Sezen Aksu - Ne Ağlarsın


GÜZELİ GÖREN ACIYI HİSSETMEZ

Kur'an daki Yusuf suresinde zikredilen mısırlı kadınların Yusuf'un güzelliğini gördükleri esnada bıçakla meyve soyarken ellerini kesmeleri ve acıyı duymamaları halidir. Bir beşerin güzelliği buna sebep olursa, Güzellerin en güzeli olan Hak Teala'nın görülmesinin vücudda getireceği karşılığı anlatmak mümkün olamaz...

hayati inanç (otuzbeş yaş)


Hayati inanç Gelsen De Bir Gelmesen De


Necip Fazıl Kısakürek | Sabır Şiiri | Hayati İnanç


YUNUS EMRE'DE GÖNÜL

Gönül Çalab'ın tahtı
Gönüle Çalab baktı.
İki cihan bedbahtı
Kim gönül yıktı ise
     Gönül mü yeğ Kabe mi yeğ?
    Ayırt bana akıl veren
    Gönül yeğdir zira kim
    Gönüldedir dost durağı
Ak sakallı pir hoca
Hiç bilmemiş hal nice
Emer vermesin Hacca
Bir gönül yıkar ise
    Yunus Emre der hoca
    Gerekirse var bin Hacca
    Hepsinden iyice
    Bir gönüle girmektir.

VELİLERİN KADER KARŞISINDAK KAYITSIZLIĞI

Ahmet Yüksel Özemre'nin "Üsküdar'ın üç sırlısı" kitabında anlattığı şahsiyetlerden Eşref Efendi,Sacit bey isimli bir şahısla Üsküdar fıstıkağacında gezerken, şeriat yanı ağır basan Sacit efendi yol üzerinde bulunan büyücek bir taşı yol kenarına koymaya çalışırken hazret şu nutku etmiş:"Evladım; o taşın orada, kendisine Ezel'de verilmiş bir vazifesi vardır.Biri ona çarpacaktır.Sen sen ol da, yol üstüne taş koyma" Ama eğer orada bir taş varsa Kader'in hükmünü de sanki tadil edecekmişsin gibi davranma" şeklinde Marifet dersi vermiş

ATATÜRK'ÜN ZAYİÇESİ

1.Cihan harbi sırasında bir gün Eyüp'de Şeyh Murad Buhari dergahındaki bir sohbette, ilmi nücum'daki bilgisinin derinliğini bilenler, Çanakkale harbi sırasında şöhreti artmış olan Mustafa Kemal'in zayiçesi (horos-Top'unu ) çıkarıp atisini (geleceğini) istihraç etemsi için Eşref Efendiye destur vermesini Seyyid Abdülkadir Belhi 'den istirham etmişler. O da destur verince, Eşref Efendi, hemen oracıkta, bir kaç saat süren hesaplar sonunda şu neticeye varmış:" EĞER BU ZAT GÖNLÜNÜ MANA ALEMİNE ÇEVİRİRSE ;VELİ; EĞER DÜNYAYA ÇEVİRİRSE :PADİŞAH MAKAMINA SAHİP OLACAKTIR"....

İNSANI KAMİLDEN SADIR OLAN ŞERİATA MUHALİF HAREKETLER

İnsan-ı Kamilden şer'e muhalif efalin zuhuru, şu esasa istinaden bulunabilir:
1-Sırrı kader icabı olur.
2-Gafillerin ikazı maksadıyla taklib-i ayan suretiyle olur ki bu hal keramet nevindendir.
3-Ruhsatı şer'iyye üzerine vaki olur.Şiddetli açlık ve susuzluk durumunda domuz eti yemek yahut şarap içmek gibi. En'am suresi(6/119):"Allah Teala haram ettiği  şeyi tafsil etti; muztar olduğunuz şey müstesnadır"buyurdu.
4-Emir ve ilham ile vaki olur.Hızır (a.s)'ın Hz.Musa'ya (a.s) gösterdiği efal gibi
5-O nameşru görünen şey suveri gaybiyyeden olabilir.
İbni Arabi hazretleri Fütuhatta buyurduğu gibi. Kazibül Ban hazretlerinin odasına güzel bir kız ve oğlan girdiğini gören bir münkir, Hazretin müridine aleyhinde bulunur. Mürid, hazretin odasına girer. Güzel bir oğlan bir dizinde, güzel bir kız diğer dizinde oturduğunu görür. Hz.Şeyh bu güzel oğlan benim aklımın, kız dahi nefsimin suretidir. Hak Teala evliyasına "müşahede" lezzeti hasıl olmak için, bu suveri gaybiyyeyi mütecessid olarak mertebeyi şehadete getirir. İkram buyurduğu velisi isterse onların suretleriyle mütelezziz olur ve isterse o suveri gaybiyyeyi yine mertebelerine gönderir" dedi. oğlanı ve kızı kendine çekince kayboldular...

29 Mayıs 2019 Çarşamba

HEFT SELAM(YEDİ SELAM AYETİ)

Nevruz günü, güneşin koç burcuna girdiği anda içilecek süte, bir kağıda yazılıp konan ve "Selam" sözüyle başlayan yedi ayettir.Bu ayetler şunlardır:
Rad suresi 24
Ya sin suresi 58
Saffat suresi 79
Saffat suresi 109
Saffat suresi 120
Saffat suresi 130
Kadr suresi 5 ayetleridir

"SATILMIŞ" yahut "SATI" ismi nereden gelir

Aleviler arasında çocuğu yaşamayan kişinin, eşi hamile kaldığı ve gebeliği belli olduğu zaman  onu bir yatırın türbesine götürüp türbeye muayyen bir para karşılığı satması,türbedarla bir nevi alım satım sözünde bulunması adettir. Bu satış sözü olup eşinin rahmindeki çocuğun muayyen bir şeye, paraya, koyuna, danaya karşılık satan kişi, parayı, danayı, koyunu türbedardan almaz; yatır adına türbedara bağışlar. Bu tuhaf alım satım muamelesi bazı yerlerde, kadının türbeye yahut sandukanın şebekesine bağlanması tarzında olur. Türbedar, onu muayyen bir şey karşılığında yatır adına azad eder. Kadının kocası da türbedarın tayin ettiği şey neyse onu alıp türbeye sunar. Bu muamele sonucunda doğup ölmeyen çocuk erkekse "Satılmış",  kız ise "Satı" adını koyarlar...

EBCED DEĞERLERİNİN ARGO'DA KULLANIMI

"ALLAH"lafzı celalinin ebced değeri altmış altıdır. ELİF=1,lam=30,LAM=30, HE=5 toplamda 1+30+30+5=66 eder."Altmış altıya bağlamak" bir işi düzüp koşarak sonunu emniyetle beklemekten kinayedir."Onun işi, altmış altıya bağlandı" sözünden sonuç Allah'a kaldı anlamı çıkartılır. Adana yöresinde  birisine Ellisekiz demek, namussuz, ibne demek anlamına geldiği için hakarettir. Zira "ibne" sözünün ebced değeri 58 dir. Keza yasaklanmış davranışlar içinde olan el ile cinsel tatmin için "Otuzbir" kelimesi kullanılır. Bu rakam "El" sözcüğünün ebced değeridir...

ATEŞ İŞİNE RİFAİLER KARIŞIR

Rakı yasağı olan bir devirde, bir Bektaşi, gizli bir meyhaneden doldurduğu şişeyle giderken zabıta memurlarına yakalanır. Subaşı yahut asesbaşı ,"O şişede ne var ? " diye sorar. Bektaşi "Sirke" der."Ver bakayım "deyince Bektaşi "Rakı ol ya mübarek"deyip şişeyi sunar. Yani aklınca keramet gösterir. Bunu duyan memur, durumu çakar amma belli etmeyerek karşıdaki yangını gösterir"Kerametin varsa " der."şu yangını söndür". Bektaşi der:"Yok erenler" der,"Bizim hükmümüz buna geçer, o ateş işi, ona Rifailer karışır".
Rifai tarikatının mürşitleri, erkanlarını fütüvvet erbabından almışlar, hatta fütüvvet ehlinin teşkilatını aynen kabul etmişlerdir. Bektaşilerle bağdaşmışlar, Rıfai şeyhlerinin çoğu Bektaşi tarikatına girmiştir. Bu münasebetle tarikat erbabı arasında "Her Rıfai şeyhinin tacı altında bir Bektaşi fahrı çıkar" sözü, atasözü olarak söylenir olmuştur...

VAKTİN DEĞİŞİMİNİ GÖREBİLMEK

Gençliğimiz SOLCU/SAĞCI ayrımı, KOMÜNİST/MİLLİYETÇİ ayrışmasında geçti. Komünist parti, ülkenin siyasi parti yelpazesinde yer aldı ve Tunceli'de Belediye Başkanı seçildi. Rusya bu durumu tebrik etse de yer yerinde kaldı. CHP, İyi Parti, Saadet, Hadep; İFTİRA ortamında değil de iftar çadırlarında birbirlerini ağırlar hale geldiler. Bir türlü içi doldurulamayan Beka meselesi, ÖCÜ korkutması kabul görmezken,Trenden inen bir daha trene binemez söylemi de yalnızlaşmaya fayda sağladı. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare kurul üyeliği için "sadakatten dolayı" layık görüldüğü ifade edilse de, bir perdeleme amacı güttüğü hiç düşünülmedi.
Gerçi Tevbe kapısı kıyamet kopuncaya kadar açıktır. Mümin hüsnü zan sahibi olsa da "Dağın yürüdüğüne inan da huy'un değiştiğine inanma" düsturu da bir ölçü.
Hak Teala vakti değiştirmekte,insanlar arasında buzlar erimede,erdemlilik,iyi ahlaklı olmak, Hakk'ı savunmak fazilet haline gelmekte ve bununla mücehhez insanlar toplumda kabul görmeye başlamaktadır. Uçuruma doğru giden tren içinde olmak asla fazilet değildir. Gözleri perdeli olanlara peygamber ne yapsın." Onları uyarmışsın , yoksa uyarmamışsın onlara göre birdir, iman etmezler." (Yasin suresi  10)

ZEVKSİZ İBADETLER

Bir kimse Hz.Şuayp (a.s)'a geldi.Dedi ki:Ey Şuayp, ben çok günah içindeyim ancak yaptığım bu günahlardan dolayı Hak Teala beni ayıplamıyor? deyince Hak Teala vahy ile Şuayb (a.s)'a buyurdu ki:"Ben azimüşşan kullarımın kusurlarını ve ayıplarını çok örtücüyüm. Onu muahezem alameti olarak, içinde bulunduğu ibtilası hakkındaki sırların hepsini söyleyemem; ancak 6 sırrı söylerim ve bir alemeti gösteririm.
Bir nişan odur ki , onu muaheze ediyorum.O ki oruçtan ve duadan taat tutar. Namazdan ve zekattan ve onun gayrinden; fakat bir zerre zevki can tutmaz"Yani kalbinde asla manevi lezzet hissetmez bunları bir adet tarzında yapar, bir feyzi batıni incizabı ruhani hissetmez. Münacaat ederken gözünden bir damla yaş dahi gelmez.Açlık asabiyet verir ve nefsinde şuna buna gazap hisseder. Bu hal, günahlarından dolayı onu azarladığımın alametidir.
Ortada cevizler çoktur amma iç yoktur. Taatlar meyve vermek için zevk lazımdır. Dane ağaç vermek için iç lazımdır.İçsiz dane ne zaman fidan olur?cansız suret hayalden gayri olmaz.

28 Mayıs 2019 Salı

SADIKLARLA BERABER OLMAK

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla berâber olun!..” (Tevbe, 119)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Herhangi bir topluluğa benzemeye çalışan, onlardandır.” (Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031)
Şeyh Sâdî, sâlih ve sâdıklarla ünsiyet netîcesinde meydana gelen “aynîleşme”yi “Gülistan” adlı eserinde temsîlî bir şekilde şöyle hikâye eder:
“Bir kişi hamama gider. Hamamda dostlarından biri kendisine temizlenmesi için güzel kokulu bir kil verir. Kilden, rûhu okşayan enfes bir râyiha yayılır. Adam kile sorar,
“-A mübârek! Senin güzel kokunla mest oldum. Haydi söyle, sen misk misin, anber misin?”
Kil ona cevâben şöyle der:
“-Ben misk de anber de değilim. Alelâde bir toprağım. Lâkin, bir gül fidanının altında bulunuyor ve gül goncalarından süzülen şebnemlerle her gün ıslanıyordum. İşte hissettiğiniz, gönüllere ferahlık veren bu râyiha, o güllere âittir.”...

27 Mayıs 2019 Pazartesi

SEYRÜ SÜLUK PSİKOLOJİK BİR OLAYDIR

Müridin tarikat çerçevesinde yapmış olduğu ibadet, dua, riyazet, mücahede, halvet, tefekkür v.s neticesinde, ruhun tedrisi olarak saflaşması ve ilahi hakikatları kavramasına mani olan perdelerin kalkıp asli berraklığını kazanması demektir. Bütünüyle ruhi bir hadisesi olduğu için, seyr ü süluk anında salikin yaşadığı halleri tam olarak anlatmak mümkün değildir. Riyazet ve mücahede ile nefs, pisliklerden arınır ve temizlenir. Riyazet ve mücahede nedeniyle nefs kolaylıkla iradeye ram olur hale gelir. Binici eğitimli ve usta olunca, nefis atının şaha kalkması binicisini korkutmaz.
Riyazet ve mücahedenin önemi şu ayette dahada açığa kavuşur: "Ayetlerimizi yalanlayanlara  ve onları kabul etmeyi kibirlerine yediremeyenlere, göklerin kapıları elbette açılmaz. Ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremezler.Biz suçluları işte böyle cezalandırırız" (Araf 40)
Deve gibi büyük olan nefs asla Allah'a varamaz. Riyazet ve mücahede ile iplik gibi inceltilmesi gerekir. Bu da Hak Tealanın izin ve yardımı ile mümkün olur...

ATEŞİ SU İLE KORKUTURLAR

Nefsin sıfatları ateşe; füyuzatı rabbaniyye ise suya benzetilir. Yani zahirde ateşi su ile söndürdükleri gibi, batında  da sıfatı nefsaniyye ateşini füyuzatı ilahiyye suyu ile söndürürler. Füyuzatı ilahiyye çeşmesi insanı kamildir. İnsanı Kamilin füyuzatı, nefsani kimselerden zahir olan birtakım sıfatı nefsaniyye ateşini söndürür...

26 Mayıs 2019 Pazar

SİİYASETTE TEVBE İSTİĞFAR

Avam şunu anlıyor:Günahlarına tevbe istiğfar edersen silinir ve yapılmamış addolunur.Tıpkı Hac farizasını yerine getirenlerin geçmiş günahlarının affedileceği gibi. Tevbe istiğfar kendine has şartları olan hassas bir konu.Yalama yapılacak bir müessese değil. Aklı kıt avam,bu müessese ile Hakk'ı kandırdığını zannetse de aslında kanan kendisi.Adama iftira atarak zarar verme planı yapan kişi "Bu bana bir hac parasına mal olacak" diyerek yapacağı işin sigortasını da bulmuş. Siyasette haksızlık, hırsızlık yapanlar da tevbe ve istiğfarla yaptıklarının affedileceğini sanıyorlar. İslam bu anlayış değil. Sırf kefaretle işin biteceğini sananlar İslamı sulandırmaktadırlar. Kendilerini aldatmaktadırlar. Karşılığın uzamasının yegane nedeni Hak Teala'nın Sabur ismi, Halim esmasıdır. Ancak Celal, Müntakim isimlerini unutmamak gerek. Bu isimler tecelliye başladığı vakit zaman çok geç.

EVLİYA KININDAN ÇIKMIŞ KILIÇ GİBİDİR,HALK O KILICIN ÜZERİNE KENDİNİ ATAR

AVAMI HALK, EVLİYAYA KARŞI ÇIKIP ONUN SÖZ VE FİİLLERİNE KARŞI ÇIKARSA, KININDAN ÇIKMIŞ KILICIN ÜSTÜNE KENDİNİ ATAN ŞAHIS GİBİ helak olup ölür. Reşahatül Aynil Hayat isimli eserde anlatılmıştır: Hace Alaeddin hazretleri hicazda Abdülkadir Yemani hazretlerinin huzurunda iken, bir şahıs, Abdülkerim hazretlerine itiraz ile münazaraya başlar. Abdülkerim hazretleri hace Alaeddin'de dönüp:"Ey arabın gayrı olan zat, bundan beni kurtar" der. O inatçı kişi, hazrete karşı "Ben sana zulüm mü ediyorum ki 'Beni kurtar' diyorsun. Sorduğum şeyin cevabını isterim"diye edepsiz bir şekilde hareket edince: Abdülkerim hazretleri celal ile o kişiye teveccüh edip "Soracağın ne ise sor" buyururlar. Adam derhal yüz üstü yere yığılır ve Abdülkerim hazretleri ise meclisi terk eder. Bir müddet sonra o adamı ölmüş halde bulurlar. Alaeddin hazretleri buyururlar ki:"Bu vaka üzerine kendi kendime dedim ki :'Evliyaullah  şefkat ve merhamet sahibi oldukları halde, bu adam hakkında Hazretin muamelesi ne idi?' Bu hatıra üzerine Abdülkerim Yemani hazretleri buyurdular ki:"Meşayih, kınında çıkmış üryan bir kılıç gibidir. Bu halk gelip kendilerini o kılıca çarparlar. O kılıcın kesmemesi mümkün olur mu? Yoksa meşayif lütuf ve kerem sahibidirler....

HER PEYGAMBERİN KAVMİNİN LİSANI ÜZREGÖNDERİLMESİ

İbrahim suresi 4/14 ayetidir:"Biz peygamberlerden her bir peygamberi kendi kavminin lisanı ile gönderdik". Bu ayetin manasından ilk olarak kullanılan lisan akla gelir. Arap peygamber arapça, Hint peygamber hintçe, Rus peygamber Rusca konuşarak halkını tevhide davet etmiştir. Şüphesiz, Arapça bilmeyen bir kavme arap bir peygamber gönderilmesi halinde lisan anlaşmazlığı olacağından ilk başta akla uygun gelmez. Ancak paygamber, içinde bulunduğu kavmin lisanını konuşan birisinin olması akla uygundur. Bu ayeti biraz daha dar tevil edersek: Halkın anlayacağı şekilde anlatıp izah etmek ihtiyacı ortaya çıkar. Medresede okuma yazma öğretilirken, hoca harfleri küçük çocuğun anlayıp algılayacağı seviyede öğretmeye başlar."Eli değnek gibi, Be börek gibi,dal'ın beli bükük, Cim'in karnı yarık,şın üç dişli" gibisinden. Bu anlatım tarzı hocanın ilimdeki yüksek mertebesinden fazlına nakıslık getirmez. Hoca kendi dilinden ve tabirinden dışarı çıkmış, küçük çocuğun aklı miktarının anlayacağı seviyeye inmiştir. Hadis-i Şerifte buyurulmuştur ki "Biz enbiya zümresi, nasın menzillerine tenezzül etmekle ve nasa akılları miktarı üzere söylemekle emrolunduk". Bütün halkı alem insanı Kamilin çocukları mesabesindedir. Onlara nasihat ettiği vakit, onların seviyesinde izah getirirki anlayabilsinler...

GEL EY İNSAN

Öç alma duygusundan
Arında gel ey insan
Şu nefsin hevasından
Soyunda gel ey insan

Adem baba, atamız bir
İnsanız biz çıtamız bir
Dünya denen kıtamız bir
Anla da gel ey insan

Dirlik gerek gönüllere
İhlas için amellere
Rehber olan kamil ere
Tutunda gel ey insan
26.05.2019
İskenderun.

HAFIZ ŞİRAZİ'DEN

Bakışlarıyla toprağı iksire çevirenler
Olur da göz ucuyla bakarlar mı bize

İddiacı tabiblerden iyisi mi gizli kalsın derdim
Bana gayb hazinesinden deva verirler belki

Sevgili yüzünden örtüyü sıyırmadığı halde
Niçin herkes kendi düşüncesince bir hikaye anlatır

İyi akibet rintliğe ve zahitliğe bağlı değilken
İyisi mi herkes işini inayete bıraksın

Marifetsiz olma çünkü aşk müzayedesinde 
Nazar ehli alışverişi tanıdıkla yapar

Şimdi perde içinde çok fitneler kopuyor
Perde düştüğü zaman neler yapar kim bilir

Bu sözden taş inlerse garibine gitmesin
Gönül sahipleri gönül hikayesini güzel anlatır

Şarap iç, başkalarından gizli yüz günah
Gösterişle yapılan ibadetten iyidir

Meyhane semtine uğra ki oradakiler
Vakitlerin senin için duaya harcasınlar

Beni hasetçilerden gizli çağır çünkü cömertler
Allah rızası için gizli hayırlar yaparlar

Hafız, vuslatın devamı müyesser olmuyoor
Şahlar fakire az iltifat ediyorlar

YAASEMİN KOKULULAR

Yasemin kokulular oturunca gam tozunu yatıştırırlar
Peri yüzlüler inat edince gönülden huzuru alıp giderler

Bir ömürde bir an bizimle oturunca hemen kalkarlar
Yanımızdan kalkınca gönlümüze özlem fidanı dikerler

Aşığın derdine devayı kolay sananlar nerede
Derman arayanlar bile bunda çaresiz kalırlar

Mansur gibi muraddan nasip alanlaar darağacındadır
Hafız'ı bu dergaha çağırır çağırmaz kovarlar

25 Mayıs 2019 Cumartesi

MURTAZA AZİZ HOCA

1946 yılında dünyadan geçen bu maneviyat ehli zat, Kırklardandır. 1945 yılında, kendisini ziyarete gelen Seyyidlerden Hasan İnce'ye :"Kardaşımın oğlu dışarıdan Türkiyeye büyük bir yardım gelecek bu yokluk kalkacak" deyinceHasan İnce "Hocam nasıl olur? Gavur müslüman'a yardım yapar mı? deyince Kardaşımın oğlu kararın altında benim imzam var" demiştir. Yurt dışındaki ilk yardım bu karardan beş yıl yahut daha sonraki süreçte Marşall yardımı olarak gerçekleşmiştir.
Yahudi, Hırıstiyan, Mecusi hepsi Hakk teala'nın kullarıdır. Hakk,dilediği şekilde mülkünde karar verip tasarrufu yapar. Zahirde işler, sebebler perdesi altında icra edildiğinden sebebler hakikatı örten perdelerdir. Bu perdeler ortadan kalkınca şeriat iptal olunur. Bu nedenle ehlullahın gaybe ait bu tasarrufları kader sırrıdır ve avama meçhuldür...

VAHDET MAKAMI:ENEL HAKK

Seyrü süluk esnasında bir makam vardır ki, o da vahdet makamıdır. Salik o makamda her şeyi hatta kendisini Hakk'da fani ve ancak Hakk'ın baki olduğunu görür. O anda bazı sufiler "enel Hakk" yani bende zuhur eyleyen Hakk'tır derler. Fakat bu tecelli daimi olmadığından o zevk zail olunca "enel abd"yani ben bir kulum derler. Hallac bunlardan biridir. Firavun, bu tecelliye mazhar olmadığı halde ilahlık davasına kalkışarak söylediği için lanete sebeb olmuştur. Hz.Mevlana bu durum için:
Enel Hakk sözü mansurun dudağında nur iken, Ene Rabbukümül a'la" ibaresi Firavunun dudağında yalan ve iftira idi...

MÜHRÜ NÜBÜVVET

Halveti Piri sanisi Seyyid Yahya Şirvani Efendimizin (k.s) sohbetlerinden derlenen Şifaül Esrar İsimli kitaptan alınmıştır...

EVLİYANIN İŞLERİNE AVAMIN AKLI ERMEZ

Hareket eden insanları gördüğümüzde, onun hareketinden canlı olduğunu ve ruhu bulunduğunu anlarız. Ancak, hareket eden bu insanın aklı var mıdır yok mudur? Az mıdır, çok mudur? Konusunu anlayımayız. Akil ruhtan da gizli olmuş olur. Hak Teala tüm yarattıklarıya irtibatlıdır. Peygamberine vahyeder, Şeytan kendi dostlarına vahyeder. Allah bal arısına vahyeder. Vahiyler arasında farklılıklar vardır. Hz.Hızır'ın fiillerine Hz.Musa'nın aklı eremedi ve itiraz etti. Halbuki Hz.Hızır hakkın vahyi üzere hareket etmekte idi."Ben bunu kendi emrimden yapmadım" dedi.Allah Teala Hz.Hızır'a, Hz.Musa'nın bilmediğibir ilmi talim etti. Hz.Musa'ya ise ,Hz.Hızır'ın bilmediği bir ilmi talim etmişti. Peygamberler,bir kimsenin sırrı kaderini bilmezler. Bu nedenle davet umumidir. Hz.Hızır'da ilmi velayet, Hz.Musa'da ise ilmi nübüvvet galip idi...

24 Mayıs 2019 Cuma

ALLAH C.C'IN İNSANLA BERABERLİĞİ

"HER NEREDE OLURSANIZ o (ALLAH) SİZİNLE BERABERDİR.."(Hadid 4)
Bir çok müfessir bu ayeti tevil ederek ,mecaz kabul etmişler. Allah'ın zatı değil de onun bilgi ve kudretinin insanlarla beraber olduğunu iler sürmüşlerdir. Hz.Mevlana bu beraberliği zat olarak düşünmektedir. Hz.Mevlana gibi düşünen İmam Şarani hazretleri şöyle demiştir: "Her ne kadar Allah'ın kulları bilmesi, görmesi ve sözlerini duyması bakımından "Onlarla beraberdir" demek edebe uygun ise de, ilim vb. sıfatların ayrı düşünülmesi caiz olmayacağından, zat olarak beraberliği daha doğrudur.
Allah'ın sıfatlarının hikmetini ise Hz.Mevlana şöyle açıklamaktadır:
Allah'ın ru'yet ve müşahedesinin her an senin üzerinde olduğunu anlayasın diye kendisine "Basir" ismini verdi.
Yine çirkin sözlerden kulağını koruyasın diye "Semi" ismini; Allah'ın her şeyi bildiğini anlayasın ve yer yüzünde fesat çıkartmayasın diye  kendisinin "Alim"olduğunu haber vermiştir.
Allah'ın peygamberler ve velilerin ruhları ile beraberliği, ayak takımı ile olan beraberliğine benzemez. Bir padişahın yakınları ile olan beraberliği, seyisler, köleler  ve eşekçiler ile olan münasebeti gibi değildir. Mademki Allah her kesle beraberdir, o halde Allah'ın verdiği beraberliği ara. Bir müderrisin yeni başlamış bir talebe ile beraberliği, ilerlemiş talebe ile beraberliği gibi olmaz. Anlayana bu kadar yeter. Allah ile beraber olmak, hiç bir zaman O'nunla aynı olmak anlamına gelmez. Tekamülün en yüksek noktasında daha Allah ayrı, kul ayrıdır.

ALLAH ERİNİN TASARRUFU

Mevlana Efendimizin babası Sultanül Ulema hazretlerini Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat Konya'ya davet eder ve şehrin dışında kendilerini karşılayarak sarayında ikamet etmesini isterse de "İmamlara medrese, şeyhlere hankah(tekke), emirlere saray, tüccarlara han, başıboş gezenlere zaviye, gariplere kervansaraylar münasiptir"diyerek, sultanın teklifini güzel bir dille reddeder. Bahaddin Veled cuma mescidi olan Alaeddin Camiinde vaaz ederken ,sultan,emirler, fakihler arada idi. Sultanın Lalası Bedreddin Gevhertaş, içinden "Maaşallah,hazretin ne kadar parlak bir zihni var bu kadar söz söylüyor ve misaller getiriyorAcaba bu vaazlara önceden hazırlanıyor mu?" diye içinden geçirir. Tam o sırada Bahaeddin hazretleri kürsüden:"Emir Bedreddin, bir aşır oku" diye işaret eder. O da sultanı ülemanın heybetinden hemen Müminun suresinin başından "Kad eflahal müminun" ayetini okumaya başlar. Bahaddin Veled :"Bedreddin! şimdi dinle de bak. Hazırlanmaksızın ve uzun uzun mütalaa etmeksizin, bu ayetin başındaki "Kad" hakkında kaç cuma ne kadar açıklamalar yapacak ve ondaki manalar hakkında sözler söyleyeceğim" dedi ve tefsire başladı. Bu kerameti gören Emir, kalkıp kürsünün ayağını öptü ve ona mürid oldu. Bahaddin Veled'de :"O halde, sen bu halin şükranesi olarak oğullarım için medrese yaptır" dedi. O da bu emre uyarak bir medrese yaptırdı...

CUMHURBAŞKANI TARAF OLURSA

Devlet Reisi taraf olursa, partili cumhurbaşkanının temsil ettiği halkın kamplaşmasına sebeb olup itibar ve güven kaybederek ülke insanının birleşebileceği ortak paydayı parçalamış olmaz mı? Açık bir ifade ile, İstanbul seçimlerine Cumhurbaşkanı parti başkanı olarak katılıp propağanda yapmaya başlarsa;seçimi temsil ettiği taraf kazanırsa sorun yok; ya temsil ettiği taraf kaybederse; Bundan sonraki süreçte halk üzerindeki etkisi ne olur? Güvenirliği ne kadar tartışılır? Seçilen kişinin yaptığı hatalar ve yanlışlar kindisine fatura edilmez mi?
Bence asla bu yarışa taraf olarak katılmamalı,eşit mesafede durmalı. Ailede  baba, çocuklarından birisini tutup diğerini yererse bu adil bir davranış olur mu? maalesef olmaz. Bu nedenle Başkanlık sisteminin bu yönünün acilen revize edilmesi gerekir...

23 Mayıs 2019 Perşembe

AKIL TAMAM OLUNCA

Hazreti Ali K.s buyurmuştur:"Akıl tamam olduğunda, kelam nakıs olur" (İnsanın aklı arttıkça konuşması azalır)

NEFSİ MUTMAİNNENİN SIFATLARI

1- Haya'dır(utanmadır)
2- Şükürdür
3- Sehadır(cömertliktir)
4- Sehavettir
5- Şecaattır
6- Tevazudur
7- Hilmdir
8- Mürüvvettir
9- Sabırdır.
Nefsi emarenin sıfatları ise:"heva, Gazap, şehvet, Hırs, Ucub, kibir ve Riya'dır...

GIYBET

Gıybet yalancıların meyvesi, fasıkların (günahkarların) ziyafetidir.
Beyazid-i Bestami hazretleri katıldığı bir cenaze namazı sırasında halktan bir derviş gelerek dilenmeye başlamış. Sultan'ın hatırından dilenmese iyi olurdu şeklinde bir düşünce geçmiş. Halvet hanesine varınca murakabede  esnasında "dervişe nişe(nasıl)sui zan ettin diye söylenince, Sultan o dervişi buldum helallik aldım demiştir...

KURU MUHABBET-YAŞ MUHABBET

Ehli tasavvuf sohbete büyük önem verirler; sohbetle aşkın artacağını, insanın irfanının genişleyeceğini söyler. Bu yüzdende "Muhabbetten kaçan insan sayılmaz" denmiştir.
"Kuru muhabbet" karşılıksız sevgi anlamına gelir.Fatih Türbedarı Ahmet Amiş Sultan(V:1920) "Bu yolun sermayesi kuru muhabbet" dedikten sonra "Muhabbetin yaşı da olur mu ? olur ya. Görmüyor musun babam ölse de yerine geçsem diyen şeyh oğullarını" sözüyle açıklamış...

HAYIRLA ALAKALI İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASI İÇİN

Kur'an dan Ali İmran suresinin sonu ve ayetül kürsi ve sure-i Kadr ve Fatiha Şerif okunduğunda Allah'ın yardımı ile haceti hayriyye husul bulur(hayırla ilgili ihtiyaç elde edilir)Bu söz hz.Ali Efendimize aittir.

NASIL ABDAL OLUNUR

Ebu Talip Mekki hazretleri buyurur ki:"Abdal olanlar abdal olmadılar illa ki Cu(açlık) ve sehr (gece uykusuzluğu) ve samt (susmak) ve uzlet(halktan uzak kalmak) ile oldular...

SOHBET'E DAİR

Sohbet dervişanın aşılanma vesilesidir."Dervişlerin sohbetleri cennetlerin anahtarlarıdır" buyurulmuştur. Abdülkadir Geylani hazretleri Fethur Rabbani'de "Bazen bir sohbette hazır olan feyz  ve bereket, yirmi senelik ibadetten fazla olur."buyuruyorlar.

100 AYETİ kÜRSİYİ HASTAYA OKUMAK

İmam Cafer-i Sadık hazretlerinin faydalı sözlerinden biri şudur ki:Bir kimse marazı mühlikeye(ölüm hastalığına) müptela olsa (yakalansa),Hazret-i İmam Cafer o hastaya yüz Ayetel Kürsi kıraat etseler Hak Süphanühu ve Teala şifa ihsan eder idi.

HARAMLAR VE HELALLER

Allah Teala zamana ve mekana göre sizin ahvalinize muvafık haram ve helalden dilediği ahkamıyla hükmeder. Hiç kimse karışamaz. Çünkü her ne ile hükmetse kendi mülkünde hükmolunduğundan şu helal oldu da bu neden haram oldu demeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Çünkü insanlara menfaat olan şeyler ile mazarrat olan şeyleri Allah Teala bildiğinden menfaat olanları helal, mazarrat olanları haram kılmıştır.

22 Mayıs 2019 Çarşamba

NÜKTE

Bektaşi, Mevleviye sormuş:"Ne der de dönersiniz?
Mevlevi , Allah deyip döneriz demiş.Bektaşi bu sözü duyunca demiş ki:
-Biz de Allah deyip dururuz.

NAZ NÜKTESİ

Gönlü tez daralan biri, özenip derviş olmuş , her emre eyvallah demeyi öğrenmiş.Fakat zaman geçtikçe , emirler ağırlaştıkça canı da sıkılmaya başlamış.Bir gün şeyh , dervişe gene zor bir iş buyurunca , başındaki külahı çıkartmış şeyhin önüne koymuş^"Al külahını" demiş,"eyvallahı içinde " ve baş açık vaziyette tekkeden çıkıp gitmiş

TERAZİ TUTMAZLAR

Aleviler şehirlerde ve bilhassa İstanbul'da , terazinin dengesinde yanlışlık olabileceği, yahut tartmada bir yanlışlığa düşülebileceği düşüncesiyle teraziyle tartılacak şeyleri satmazlar, taneyle satılacak şeyleri satarak geçinirlerdi.Bu yüzden İstanbul halka onlara "Terazi tutmazlar"derdi.

KİRLENDİK ARINMALIYIZ

Kirlendik, arınmalıyız
Milletçe dostlar
Allah’tan utanmalıyız
Milletçe dostlar
 
İkilik var her evde
Bölünmüşlük her yerde
Çare bakalım bu derde
Milletçe dostlar

Dilimizde yara var
Gönlümüzde kara var
Gayemizde para var
Milletçe dostlar

İltimas denen illet
Çektirmekte hep zillet
Memnunuz bundan gayet
Milletçe dostlar

Allah lafzı dilimizde
Lakin değil gönlümüzde
Heva var yönümüzde
Milletçe dostlar
15.04.2019
İskenderun

DUA

Dua'dan maksat ikidir. Birinci korktuğundan kurtulmak, ikinci umduğuna nail olmak. Duanın red olunmasından korkar ve icabet(kabul olunmasını ümid eder olduğunuz halde Rabbinize dua edin" buyrulmuştur. Cümle ibadetlerden maksat zilleti (kulluktaki acziyeti) ve izzeti (Allah c.c'ın Rab oluşunun yüceliğini) bilmektir.

21 Mayıs 2019 Salı

GÜNÜMÜZÜN EN BÜYÜK İHTİYAÇLARINDAN

Mevlana efendimizin yaşadığı dönemdeki siyasi çalkantı,Selçuklunun çöküşü,ülkenin bir Moğol eyaleti haline gelmesi halkın büyük bir ümitsizlik içinde hayattan ,yaşamaktan kendini soyutladığı bir ruh halini yansıtmaktadır.Bu ortamda insanlar manevi bir teselli arama ihtiyacı içindedirler.Memleketin her tarafında açılan tekkeler,halkın bu ihtiyaçlarında sığınma yerleri olmuştur.Devlet adamları dahi bu yönelişe katılmışlardır.Bugünde aynı durum vardır ancak sığınılacak maneviyat evleri yoktur.Varsa bile resmiyetten yoksundur.Olumsuz siyasi, ictimai ve ekonomik şartlar insanları canından bezdirdiği bir ortamda , onları şevk,heyacan  ve kalplerini itminana ulaştıracak , merkezine muhabbet ve aşkı koyacak yeni merkezlere ihtiyaç vardır.Bu nedenle bir kez daha Hazreti Mevlana görev yapacaktır.Necib Sultanım buyurmuştu "Bütün tarikatlar Mevlevilikte birleşecektir."

ZAHİR/BATIN KAVRAMLARI

Kur'an hükümlerinin zahiri ve batını manalarına dair Kuşadalı İbrahim Halveti (ö:1845) bu durumu anlatırken soğan istiaresini kullanmakta ve şöyle demektedir:
"Elimize aldığımız soğanın dışındaki kabuk zahir, onun altındaki batındır.Üst kabuğu soyduğumuzda  onun altındaki zahir olacak ; batın vasfı daha alttaki kabuğa intikal edecektir.Bu hal ,soğanı soymaya devam ettiğimiz sürece uzar gider.İşte kainattaki zahir batın olayı da böylesine izafi bir karakter arz eder.
Kuran ayetlerinin  zahiri manasını kabul edenler "zahiriyye" meşrebinde olanlardır."Sadece batını manası vardır" diyenler Batınıyye mezhebindedirler.Ehli tasavvuf, dinin bütün emirlerini yerine getirdikten sonra  ve Allah yolunda vardıkları manevi mertebelerin bir tecellisi olarak , batını manaya vukufiyet kazanırlar.Bu yolun çilesini çekmeyenler batıni manadan haberdar olamazlar.Batıniyye ise hareket noktası olarak dinin emir ve yasaklarından sıyrılmak için didinir.Buna göre "Sufilerin yaptıkları dine hizmet, Batıniyye'nin yaptığı ise dini tahriptir." denilebilir.

KURAN'IN ZAHİRİNİ BİLMEK

İmam Gazzali Kur'an'ın zahiri manasıyla ile alakalı olarak der ki:"Zahiri tefsiri iyice bilmeden Kuran'ın esrarını anladığını iddia eden; içeri girmeden evin ortasına girdiğini iddia edene benzer"
Kur'an geçmiş ve geleceğin ilimlerini ihtiva eden veciz ve mücmel bir kitaptır.

20 Mayıs 2019 Pazartesi

İNSANLARIN BİRBİRLERİ İLE DEF EDİLMESİ

Bakara suresi 251 ayette buyrulur:"Eğer Allah (c.c) insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah (c.c) bütün alemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir"
Güç ve kudretinden dolayı alt edilemez, yıkılamaz denilen bir kimsenin pek ala yıkılacağını gösteren işarettir. Anadolu tabiri ile "Kelbi kelbe kırdıran Allah" derler. İti ite kırdırır....

GÜZELLİĞİN DAHA GÜZEL OLDUĞU YERLER

"Adalet güzeldir, fakat yöneticilerde olursa daha güzeldir. Cömertlik güzeldir, fakat zenginlerde olursa daha güzeldir. Vera güzeldir, fakat alimlerde olursa daha güzeldir. Sabır güzeldir, fakat fakirlerde olursa daha güzeldir. Tevbe güzeldir, fakat gençlerde olursa daha güzeldir. Haya güzeldir, fakat kadınlarda olursa daha güzeldir"..

SALAT-İ MÜNCİYE

Çanakkale savaşında bir Türk askeri,şehit olmadan önce arkadaşlarına salat-ı münciyeyi okumalarını tavsiye etmiş.Salat-ı münciye adıyla ünlü olan salatı tuncina, Efendimiz (sav) için düzenlenmiş bir salavat-ı şerifedir. Özellikle felaket , sıkıntı zamanlarında bu salavatın okunması gelenek halini almıştır.Bu salavatın metni ve manası şöyledir:
ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMEDİN SALATEN TÜNCİNA BİHA MİN CEMİ'İL -AHVALİ VEL AFAT VE TAKDİ LENA BİHA CEMİA'L -HACAT VE TUTAHHİRUNA BİHA MİN CEMİİ'S-SEYYİAT VE TERFEUNA BİHA INDEKE A'LA'D-DERACAT VE TUBELLİĞUNA BİHA AKSAL-GAYAT MİN CEMİİL HAYRATİ FİL HAYATİ VE BA'DEL-MEMAT.
ALLAHIM MUHAMMED'E VE MUHAMMED AİLESİNE , SOYUNA RAHMET EYLE .O RAHMET SAYESİNDE BİZİ BÜTÜN AFETLERDEN , BELALARDAN,SIKINTILARDAN KURTAR,O RAHMET(ACIMA )İLE BİZİM TÜM DİLEKLERİMİZİ YERİNE GETİR, ONUNLA BİZİ TÜM KÖTÜLÜKLERDEN TEMİZLE,ONUNLA BİZİ EN YÜCE DERECELERE ULAŞTIR.ONUNLA BİZİ EN SON AMAÇLARA, HAYATTA VE ÖLÜMDEN SONRA BÜTÜN İYİLİKLERE ULAŞTIR. 

AKILLA AYIRT ETTİĞİMİZ YİRMİ ÜÇ ŞEY

TEVHİD İLE ŞİRK,İMAN İLE KÜFÜR,TESLİMİYETLE GAFLET,CÖMERTLİKLE CİMRİLİK,yekin ile şekk, afiyetle musibet, güzel ahlakla kötü ahlak, tevazu ile kibir, dostlukla düşmanlık, ilimle cehalet, haya ile hayasızlık, hakla batıl, ağırbaşlılıkla hafiflik, aydınlıkla karanlık, şerefle zillet, itaat ile isyan,zikir ile gaflet, nasihatle haset,sünnetle bidat, merhametle şiddet, hilm ile ahmaklık...

ÖKLİT

M.Ö 3 yüzyılda yaaşamış ünlü Yunan matematikçisidir. Bir adam Öklit'e gelerek :"Seni öldürmeden rahat edemeyeceğim" der. Öklid'de:"Ben de senin kalbinden kini çıkarmadığım müddetçe rahat edemem" cevabını verir.

HANGİSİ DAHA HAYIRLIDIR? AKIL MI EDEP Mİ?

İbni Abbas (r.a)"Akıl mı daha yararlıdır, yoksa edep mi?" diye sorulduğunda; şu cevabı vermiştir:"Akıl daha hayırlıdır; çünkü akıl, Allah'dan gelen bir hibedir; edep ise kulun kendi himmet ve gayretiyle ortaya koyduğu şeydir."

19 Mayıs 2019 Pazar

HİKMET

Yumuşak söz, kayalardan daha sert kalbleri yumuşatır; sert söz de ipekten daha yumuşak kalpleri katılaştırır.

CEMALETTİN KAPLAN

Necib Sultanım anlatmıştı.İstiklal mahkemelerinin yüzelliliklerinden Osmaniye'de yaşamış İbrahim Baba' nın bana çok yardımı olmuştu.Ziyaretine gittiğim bir zamanda Adana'da Taş köprü civarında kerestecilik yapan adananan sayılı Kereste tüccarlarından birisinden bahsederek ona selam götürmemi söyledi.Bir mübarekten bir söz duyuldumu hemen onu yerine getirmek gereklidir.Ben ertesi gün öğle vaktinden sonra Adana'ya gittim.Sora sora o dükkanı buldum.Dükkandan içeri girdim çalışanların haricinde idare bölümü gibi bir yerde bir genç ile yaşlı bir adam oturuyordu.Genç bana doğru geldi ve beni davet etti."Babam sizi bekledi amma öğle uçağı ile İstanbul'a gitmek zorunda kaldı." Masanın üzerinde takribi yüz elli sayfa hacminde yeni basıldığı belli olan kitaplar vardı.Bir tanesini elime aldım kısaca göz gezdirdim,tasavvufla alakalı toplama bilgileri ihtiva etmekte idi."Toplama bilgiler" dedim.Kitabın yazarına bakmadım.Genç olan kişi,"Oturan yaşlı kişinin eski Adana müftüsü Cemelettin Kaplan olduğunu söyledi ve bu kitapları bastırıp tanesi yirmibeşlira'dan sattıklarını söyledi.Ben de kitaplardan birisini Yaşlı kişiye uzatıp,müftü Bey bu kitabı imzalarmısınız,çocuklara hatıra kalsın diye uzattım.İmzalamayacağını söyledi.Gayri ihtiyari ağzımdan şu sözler çıktı.Ehli şeriat iken her akşam birisinin sofrasında otururken,tasavvufa geçenler ancak salih kimselerin yanında oturabiliyorlar" dedim ayrıldım.Daha sonra Cemalettin Kaplan ,Almanyaya yerleşti.O ülkedeki özgürlüklerden istifade ederek "Mehdi ye asker hazırlıyorum diye kılıçlı adamlar hazırlıyordu.Vefat ettiğinde Memleketi Erzurum'a defnedildi.Almanya'da yerine oğlu geçti".

ÜÇ ŞEYDEN KURTULANIN YERİ CENNETTİR

Vehb b.Münebbih der ki:"şu üç şeyden kurtulanın yeri cennettir.Bunlar ;minnet,meunet,melamet.Minnetten kurtulan kimse, bir iyilik yaptığı zaman onu başa kakmaz.Maunetten/insanlara yük olmaktan kurtulan kimse, onlara ağırlık vermez.Melametten kurtulan kimse ; birisinin kusurunu gördüğü zaman onu kınamaz.

17 Mayıs 2019 Cuma

KİBİR ,HIRS VE HASEDİN KAYNAĞI

Kötülüklerin kaynağı temelde şu üç şeydir:Kibir, hırs ve haset.Bunlar beş şeyin neticesinde meydana gelir.Çok yemek, çok uyumak, vücudu rahata düşkün hale getirmek, dünya sevgisi ve insanların övgüsüne yönelmek"

KÖRELT,ÖRT,KES,TOPLA,GAYRETLİ OL

Bir rivayete göre Resulullah (sav),Hz.Ali'ye (k.v)"Ey Ali, yüzünü bana dön,kalbini ve kulağını bana ver ve dinle :Körelt, ört, kes, topla,gayretli ol" demiştir.Hz.Ali (kv):Ey Allah'ın Resulü, bu söylediklerinin manası nedir? diye sorunca:Resulullah şöyle buyurdu:
"Kızgınlığı körelt, kardeşinin ayıbını ört,zalimin zulmünü kes, karanlık kabir için sana lazım olanı topla, İslamı yaymada gayretli ol"

HİKMET

Vehb b.Münebbih (rah) şöyle der:"Tevratta şu sözlerin yazılı olduğunu gördüm:"Takva sahibi olmayan her alim hırsızdır.Aklını kullanmayan her kişi hayvanla aynı seviyededir".
Hikmet sahiplerinden birisi:"Büyüklüğün aslı şefkat, hatanın aslı acele, zilletin aslı cimriliktir" demiştir

16 Mayıs 2019 Perşembe

AHLAKINI KÜÇÜK ÇOCUKLARIN AHLAKINA ÇEVİRMEK

Şayet Allah'ın seçkin kullarından olmak istersen  AHLAKINI KÜÇÜK ÇOCUKLARIN AHLAKINA Cevir.Bunlar ise:
1-Onlar rızk endişesi içinde olmazlar
2-Hastalandıkları zaman Yüce Yaratcıdan şikayetçi olmazlar
3-Yemek yedikleri zaman topluca yerler
4-Kavga ettikleri zaman kin beslemezler ve hemen barışırlar
5-Korkutulduklarından , az bir korku ile korkarlar ve gözlerinden hemen yaş boşanır

TÜRKÜN TÖRESİ


Mazlumlara zulmetmek
Yoktur Türk'ün töresinde
Kadınlara göz dikmek
Yoktur Türk'ün töresinde

Uygur, Kazak ve Azeri
Ayrı görme sen bizleri
Yıkmak masum gönülleri
Yoktur Türk'ün töresinde

Birdir Tatar, Türkmeni
Vurmaz biri diğerini
Büyütmek bir küçük kini
Yoktur Türk’ün töresinde

Su çıkarır sıksa taşı
Yalnız Hakka eğer başı
Kibirlenmek Hakka karşı
Yoktur Türk'ün töresinde

Bozma Türk’ün töresini
Ayrı görüp yöresini
Çalmak elin hissesini
Yoktur Türk'ün töresinde

Dedik lakin durum nedir
Kaplamış ya bizi kibir
Canı cana etmek zehir
Yoktur Türk'ün töresinde
21.12.2018
İskenderun

SİYASİ İKTİDARLARIN KUR'AN DAKİ KARŞILIĞI

Kur'an ayetlerinin sayısız manaları kıyamete kadar zamana göre tefsir edilebilir.Örneğin İslam davasını esas alarak meydana çıkan ve iktidara gelen,Meclis,Askeri,ekonomi gibi konularda tartışmasız üstünlüğe sahip olan ve yargının elinde olduğu bir iktidar,istese her kanunu çıkarma gücü içinde iken,Kur'an'ın haram kıldığı yasakları kaldırma içine girmeyerek haramların işlenmesine müsaade eder ,müntesipleri ülke ekonomisinin kaymak tabakası haline gelirse bu hale denk gelen  acaba Kur'an'ın hangi ayetidir denildiğinde  karşımıza Bakara suresinin 17,18 nci ayeti karşımıza çıkar.Meal olarak "Onların misali/örneği, ateş yakan kimsenin misali/hali gibidir.Öyle ki (o ateş) etrafını aydınlattığı zaman ,Allah onların nurunu /aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakır.Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler .Bu yüzden onlar ,(sapıklıklarından ) dönemezler."
Bu ülkede İslamın iktidar ateşini yakmayı nasip ettiği kadroların tutum ve davranışları sonucunda Hak Teala onların nurunu/aydınlığını giderdi.Logosu ampül olan bir parti aydınlatmak için geldi ama bir süre sonra bu aydınlık onlardan alınmaya başlandı ve belki yarın karanlık içinde görmez bir hale gelecekler.

SALİH MİRZABEYOĞLU

İslam şehidi.28 Şubatın mağdur ettiği,tutuklandığı zamanlarda bir takım yandaş basının(sanırım Sabah yahut star) yapılan işkence izleriyle alay ettiği bir mustazaftı.Bugün vefatının sene-i devriyesi .Üstad Necib Fazıl,mirzabeyoğlu için bir ömür seni bekledim,beni bir tek sen anladın"diye iltifatta bulunduğu şahsiyet.Hakk7ı her ortamda çekinmeden ifade eden İslam davasının gür sesi.Mekanın Firdevs-i a'la olsun.

NECİB SULTANIMDAN

İskenderun'da terzilik yaptığım sırada dükkanda çalışan kalfalara tenbih etmiştim. Aç olanlar filan lokantada yemeklerini, filan yerde de tatlılarını yiyebilirler. Ben hafta sonları hesabı öderim. Bu minvalde durum bir müddet devam ettikten sonra, Kurban bayramı hafta içine rastlamıştı. Kalfalar çalışmadıkları için dışarıda olanlar memleketlerine, şehirde olanlar da ailelerinin yanlarında idi. Hafta sonu dükkanda yalnızken lokanta çırağı hesap getirdi. Baktım gariplik var. Kalfalar şehirde olmadıkları halde yemek yenmiş gibi hesap geldi. Aynı şekilde tatlıcıda hesap gönderdi. Biraz kızdım dükkan sahiplerine gittim. Bunlar sanırım yemediler dedimse de dükkan sahibi Usta istersen yarı fiyatını ver dediler. Ben de hesabı tam ödedim ve hafta başı kalfalara artık herkes cebinden yesin içsin dedim.bir zaman sonra şehre bir mübarek geldi.Öğle zamanı "birlikte yemek yiyelim, buyrun falan lokanta'ya gidelim" dediysem de mübarek "buraya son gelişim. Senin için geldim.Yemek yedirmeyenin yemeğini yemem" dedi ve yemek yemeden "Allahaısmarladık" diyerek veda etti. Ben hatamı anlamıştım...

MANEVİ TAVASSUTCULAR

Necib Sultan'ım "bir iş için ya zahirini tam yap, yahut maneviyata teslim ol" der idi. Dikey olarak gökyüzünün genişliğini ve alemleri, içsel olarak maddeyi oluşturan hücre, atom ve daha ötesini düşündüğümüzde mülkün azameti karşısında aciz kalırız. Dünyanın işgal ettiği yer, yedi kat gök tarifinde okyanuslardaki bir kum taneciği kadar bile değil. Bu nedenle Hak nezdinde dünyanın sinek kanadının değeri kadar hükmü yoktur derler. Bu nedenle Şerefli kıldığı kullarının gönüllerini yerine getirme noktasında Hak Teala çok cömert. Dünyevi işlerinde maksadına ulaşmak isteyenler maneviyat ehlinin gönlünü yapar ise maksada ulaşması mutlak. Ancak,maksat olarak belirlediği o hedef, talep eden için hayır mı? şer mi? ayrı bir muamma. Bizim  dünyevi isteklerimizde nefsimiz etkendir. Yeme, içme, giyim tarzı, renkler v.s gibi noktalarda "hoşuma gidiyor" tabirinin altında mutlaka nefsin arzusu yatar."Hakk nasıl isterse öyle olsun" diyebilen pek az. Bunlar "istememekliğe" erişenlerdir. Bunların hallerini toplum kabullenemez. Sıra dışı diyerek reddedilirler. Kader sırrına vakıf olan Eyüp Sultan camii baş imamı Sait Çayırlı hoca Menderes'e "Bırak" demişti. Ama Menderes söz tutamadı, bırakamadı. Şüphesiz bırakamama nedeni altında "Memleket  hizmeti" diyen nefsin arzusu da etkendi. Eğer bir kimse "Mülkün sahibi " kavramına Hak Teala'yı oturtabilirse dünyayı terk daha kolay olur. Aksi durumda "Ben yaptım, ben başardım" teraneleri bir türlü onu oturduğu koltuktan kaldırtamaz. Ya ecel kaldıracak, ya da sırrı kaderin tokadı...

HOCAYA HÜRMET

İskender'e :"Niçin hocanıza babanızdan daha fazla ikramda bulunuyorsunuz?" diye sorulunca ;şöyle cevap vermiştir:
"Babam benim fani hayata gelişimin , hocam ise ebedi hayatı kazanmamın sebebidir."

BÜTÜN İNSANLARIN İŞLERİ YİRMİBEŞ KISIMDIR

Dünya ehli kimseler, bütün insanların işlerinin yirmibeş kısımda toplandığında ittifak etmişlerdir:Bunlardan beş tanesi Kaza ve Kaderle ilgilidir.
Kaza ve kaderle ilgili olanlar:(Kişinin kiminle evleneceği,çoluk çocuk,mal mülk,liderlik ve ne kadar yaşayacağıdır.
Beş tanesi çalışma ve gayrete bağlıdır.Bunlar:(İlim, yazı yazma kabiliyeti, güzel binicilik,cennete girme ve ateşten kurtulmadır.
Beşi insan tabiatıyla alakalıdır:Bunlar(Vefa,geçimsiz insanları idare etmek,tevazu,cömertlik ve yumuşak huyluluktur.
Beşi adetle ilgilidir.Bunlar:(Yolda yürüme, yeme-içme, uyuma,cinsel münasebet, büyük-küçük abdest bozmadır.
Beşi de irsidir,soydan gelir:Bunlar:güzellik,güzel ahlak,yüksek azim ve hedef sahibi olmak, kibirlenmek,düşük karekterli olmaktır.

15 Mayıs 2019 Çarşamba

ÜÇ BÜYÜK BELA

Üç şey belaların en büyüğüdür.Çoluk cocuğun çok olup malın az olması,.Etrafını rahatsız eden komşu.Edep ve iffetini korumayan kadın.

CANDAN DAHA ÜSTÜN ŞEY

Bir hikmet ehline:"Ruhtan daha üstün bir şey mi var ki, insanlar hiç çekinmeden ruhlarını/canlarını fedaediyorlar?" diye sorulunca, şu cevabı vermiştir:"Üç şey vardır ki , onlar candan daha kıymetlidir.Bunlar din,akılve zorluklardan kurtulmaktır."

MALDAN DAHA HAYIRLISI

Bir hikmet ehline "İnsanlar niçin birbirlerini mal için öldürürler?" diye sorulduğunda:şu cevabı vermiştir:"Onlaar malın en hayırlı şey olduğunu zannediyorlar; fakat mal elde etmenin hedefi olan şeyin (hayatıın ve Hakk rızasının) maldan daha hayırlı olduğunu bilmiyorlar."

14 Mayıs 2019 Salı

ŞEEREFLİ CÖMERT İNSAN KİMDİR?

Şerefli cömert insan kimdir? diye sorulunca :"Veren fakat verdiğini söylemeyendir" denmiştir

EDEPLENDİRME YÖNTEMLERİ

"aHMAK İNSANLAR NASIL EDEPLENDİRİLİR? SUALİNE ŞÖYLE CEVAP VERMİŞLER:"çOK ÇALIŞMALARINI EMREDİP MEŞAKKATLİ İŞLERDE KOŞTURULARAK.bÖYLE YAPILIRSA , BOŞ YERE HARCAYACAK VAKİT VE İMKANI BULAMAZLAR"
Hasis/hafif meşrep ve düşük kaarakterli insanlar nasıl terbiye edilir? sorusuna:"Hor ve hakir görerek.Böyle yapılırsa , kıymetlerinin düşük olduğunu anlarlar".
Ya boş gezenler ?ne ile edeplendirilirler? sorusuna ise:"İhtiyaçlarını görecek bir işlemeşgul edilerek" cevabı verilmiştir.

HİKMET

HİKMET EHLİ BİRİNE SORMUŞLAR:"HANGİ İZZET, BERABERİNDE ZİLLET TAŞIR?".HAZRET ŞÖYLE CEVAP VERMİŞ:"SULTANA HİZMETTEKİ İZZET,HIRS İLE BERABER OLAN İZZET,SEFİHLİKLE BERABER OLAN İZZET

YENİ PARTİ KURACAKLAR

Basında, Davutoğlu'nun, Babacan'ın ve Abdullah Gül'ün kuracağı yeni parti haberleri yükseliş göstermekte.Ancak bunlar arasında görünüşte birliktelik olmadığı seslendirilse de kanaatımca danışıklı dövüştür.Ancak,güç sahibine karşı Hak sözü açıkca söyliyemeyenler, bu suskunluklarını "fitne uyanmasın"mazeretine dayandıramazlar.Zira ,zor karşısında sükut avamın işidir.Farklılık,Hakk sözü heryerde çekinmeden söyliyebilenlere aittir.

HİKMET

Bilginlerden biri senelerce ülkeleri gezmiş ve insanlara şu altı sözü öğretmiştir:
1. İlmi olmayanın , dünyada ve ahirette izzeti olmaz
2. Sabrı olmayanın , dininde selamet olmaz.
3. İlmi olmayanın, ameli fayda vermez
4. Takvası olmayanın ,Allah (c.c) katında değeri olmaz
5. Cömert olmayanın , malında nasibi olmaz
6.İtaatı olmayanın , Allah(c.c) yanında kendini savunacak bir delili ve sebebi olmaz

HAYIRLI OLAN ŞEY

adil hükümdar Nuşirevan, veziri Büzürcmihr'e:"Hangi şey ile düşman bir kimse yakın dost olur?" diye sorunca;vezir:"Binayı yıkmak yapmaktan, camı kırmak imal etmekten dah kolaydır.Sağlıklı vücut,hasta bedenden, günahı terketmek, istiğfardan, şehvetine sahip olmak ,üzülmekten, nefse muhalefet, cehenneme girmekten daha hayırlıdır" cevabını vermiştir.

HİKMET

Hikmet ehlinden birisine :"Hangi şey daha yakındır?" diye sorulduğunda :"Evel" cevabını verdi."Hangi şey daha uzaktır?" diye sorulunca  da:"Emel" diyecevap verdi.

UYUYANLARIN UYANDIRILMASI

İstanbul,ülkenin kalbi.Maddi ve manevi payitahtı.23 Haziranda tekrarlanacak İstanbul seçimleri muhtemelen uyuyanların uyandırılması işlevini görecek ve YSK nın kararına sevinenler "eyvah ne umduk ne bulduk" diyecekler.Zira ,insanımız mazlumun yanındadır.Vicdanlarda "haksızlık" olarak telakki edilen bu sonuç karşısında insanımız iki blok olup "menfeaatlananlar" ile dayatmaya karşı tavır koyanlar olarak ikiye ayrışacaktır.Sonuçları ise;İktidar İstanbul'u kaybederse yıkılış ivme kazanacak ve kısa zaman içinde yeni bir genel seçim tartışması başlayacak ve belki de yeni bir genel seçime gidilecektir.Bakarsınız "nerede yanlışlık yaptık" diye kendilerini sorgulamadan evvel ,yaptıklarını sorgulayacak bir ortamın içinde kendilerini bulurlarsa hiç şaşırmasınlar. 

YAZILAN KİTAPLARIN ÖZÜ dört kelime

Hindistan hükümdarlarının pek çok kitapları vardı.Öyle ki, onları ancak fillerle taşıyabiliyorlardı.Bu hükümdaarlar,bilginlerden bu kitapların kısaltılmasını(özetlenmesini) emrettiler.Bilginler bu kitapların kısaltılması için toplandılar ve sonuçta hepsini şu dört kelimede topladılar:
1-ADALET: sultanlara aittir
2-İTAAT :halka ait olan vazifedir
3-Acıkana kadar yemek yememek: bu nefse ait bir görevdir.
4-Kendinden başkasının kusuruna bakmamak: bu , bütün insanlara ait bir iştir.

HİKMET

Hikmet;Yüce Allah tarafından kula bahşedilen bir şeydir; O, kullarından dilediğine hikmet verir.
Sokrat şöyle der:"Allah'ın hikmet verdiği bir kimse bunun kııymetini bildiği halde, hırs ile dünya için çalışır ve çok mal biriktirme derdine düşerse, onun durumu; sıhhat ve selamet içinde iken bunları zorluk ve meşakkatla değiştiren kişiye benzer.Hikmetin neticesi , rahatlık ve yüceliktir.Mala düşkünlüğün sonucu ise yorgunluk ve beladır

13 Mayıs 2019 Pazartesi

DÜŞMANA SÖZ SÖYLEMEK

Cenab-ı Hakk'ın isteğidir.Hz.Musa ve Hz.Harun'u ,Fiavun'a gönderdiği zaman şöyle buyurmuştur:"Ona gidin ve kendisine yumuşak söz söyleyin."
İlahlık taslayan bir düşmana böyle davranılması gerekiyorsa,dünyevi iktidarları için siyaset liderlerimizin birbirleri için söylediği , yahut başkan adaylarının birbirleri için kullandığı amiyane tabirlere ne demeli?
Düşmana bile yumuşak davranmayı emreden Rabbimizin bu emri gereği birbirimize daha fazla yumuşak davranmamız gerekmez mi?

Selda Bağcan - Minnet Eylemem




Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi farisi bilmem dile minnet eylemem
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem

Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren hüdadır kula minnet eylemem

Oy nesimi can nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem

MUHTEMEL AMERİKA-ÇİN ÇATIŞMASI

Necib Sultanım buyurmuştu:"Önceki mübareklerden duymuştum.Ecüc-Mecüc denilen kavim Çinlilerdir.Bir gün gelecek Amerika ve Çin kapışacaktır.

BAŞARININ TEMELİ İSTİŞAREDİR

Cenab-ı Peygamber (sav) efendimize Hakk'ın emridir:
"Onlarla (iş konusunda) istişare et."(Ali İmran 3/159
Bir başka ayette Hz. Musa'nın (a.s.) şöyle dua ettiğini haber vermektedir:
"(Ey Rabbim) Bana ailemden bir de vezir (yardımcı) ver. Kardeşim Harun'u . Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir. Ve onu işime ortak kıl."(Ta-Ha 20/29-32)
Peygamberler dahi bu yardımcıya ihtiyaç duyunca, diğer insanlar daha fazla muhtaçtırlar.

UYUYAN DEVİ UYANDIRMAK

Necib Sultanım anlatmıştı:Alman harbi esnasında on iki on üç yaşlarında idim. Japonlar  Amerikan donanmasını pasifikte ikmal için bulunduğu limanda bombalamalarının akabinde Amerika fiilen harbe taraf oldu ve atom bombalarını kullandı. Japonya imparatoru teslim oldu. Donanmanın amiral gemisini epey bir zaman pasifikte aradılar en sonunda buldular ve onuda batırdılar. Bu hadise üzerine Japonya yaptığına pişman oldu ise çare olmadı zira uyuyan devi uyandırmışlardı.
Necib Sultanım bu hadiseyi ülkemizdeki son seçimlerle alakalı olarak İstanbul seçimlerinin tekraren yapılması hadisesine getirerek "uyuyanları uyandırdılar" manasını ima etti .Anladığım kadarı ile hukuken garabet arz eden bu karar nedeniyle sandığa gitmeyen bir çok insan ile farklı meşreplerdeki insanların bir blok halinde davranacaklarına işaret etti.
Bu anlatımına devam ederek şu hadiseyi de anlattı:Japon imparatoru 1950 yılında Amerikalardan intikamlarını farklı bir şekilde emretti.Japonya imparatoru ,ülkesindeki hastahanelere gelen amerikan askerleri ile Japon kadınlarının cinsel ilişki kurmasına müsaade ederek, askerlerin paralarını safahatta harcamasını temin ederek buradan elde edilen paranın ekonomiye teslim edilmesini istedi. Japonya buradan elde ettiği sermayeyi ülke kalkınmasında kullandı....

ASKERİ KARAVANANIN ŞİFASI

Necib Sultanım anlatmıştı:Babası eczacı Ali bey ile Konya'nın ileri gelen zenginlerinden karaciğan kiremit fabrikasının sahibi pek iyi dost imiş. Fabrikatör olan şahıs bir hastalığı nedeniyle yurt içi ve yurt dışında gitmediği bir doktor kalmamışsa da o günün imkanlarında hastalığına şifa bulunamamış. Eczacı ali bey, askeri tabldottan sefer tası ile getirdiği bir yemeği  yedikten sonra şifa bulmuş. Bu nedenle dostlukları ileri dereceye ulaşmış. Hatta üç oğlundan en küçüğü Necib Sultanımın akranı olmakla onunla arkadaşlık yapmasını tavsiye etmiş..

11 Mayıs 2019 Cumartesi

DEVLETİN ÇÖKÜŞ NEDENİ

Yönetimi ve iktidarı kaybetmiş bir padişaha :"Niçin devletin elinden çıktı, başkasına geçti ve yetkilerin yok oldu?" diye sorduklarında cevaben:
"Devletim ve kuvvetim ile gurur duydum .Kendi görüşüme ve yaptığıma razı oldum,istişareden uzak durdum.Ehliyetsiz kişileri büyük işlerin başına geçirdim, vaktinde önlem almadım,ihtiyaç anında bir çözüm için fazla düşünmedim ve çare aramadım, acele edilecek bir yerde, ele geçen fırsatı değerlendirmede ve ihtiyacı gidermede ağır davarandım, geri durdum; bunun için başıma bunlar geldi" dedi

İLİM/AKIL/İNSAN

Denilmiştir ki;"Bütün eşya insanla, insan da ilimle güzelleşir.İnsanın kadrü kıymeti ilimle daha da artar.Akıl ve ilimden daha hayırlı bir şey yoktur.İlim, izzet ve şerefin devamıdır.Akıl ise mutluluğun devamı ve düzenidir.
İlim ve aklı kendinde birleştiren kişi ,oniki meziyeti kendinde toplamış olur:İFFET,EDEP,TAKVA,EMANETE SAHİP ÇIKMA,SIHHAT,HAYA, MERHAMET, GÜZEL AHLAK,VEFA/BAĞLILIK VE SADAKAT, SABIR,HİLİM/YUMUŞAK HUYLULUK,İDARECİLİK.
Bunlar liderlerde olması gereken vasıflardırNasıl ki nimet ile şükür,güzellik ve tatlılık, gayret ile devlet birlikte bulunursa , akıl ile ilim birlikte bulunmalıdır.Devlet olduğu zaman, bütün murad hasıl olur.

10 Mayıs 2019 Cuma

GÖĞÜ ALLAH YÜKSELTTİ VE MİZANI O KOYDU"AYETİ

RAHMAN SURESİNDE (55/7) ayettir.ayette geçen mizan kelimesinden kastın , adalet olduğu söylenmiştir.

ASİL İNSANLA ASİL OLMAYANIN FARKI

Arapların kullandığı darbı meseldir:"Köle başına değnek vurulunca anlar, hür insana  ise, bir işaret yeter"

İKTİDAR SAHİPLERİYLE BİRLİKTE OLANLAR

Sultanla birlikte olan kimselere eyvahlar olsun.Çünkü sultanların gerçekte ne bir samimi arkadaşı, ne bir yakını, ne bir hizmetcisi, ne bir oğlu ve ne de kimseye bir hürmeti vardır.Onlar ancak bilgisine ve cesaretine güvendiği kimseleri yanlarına alır; işleri bitince de sevgi ve muhabbetlerini bitirir, haya ve vefalarını keser.
Onların genelde işleri gösteriştir.Onlar, kendilerinin yaptığı büyük kusurları küçük, başkalarının işlediği küçük kusurları ise büyük görürler.
Süfyan es Sevri bu konuda şöyle demiştir:"Sultanla beraber olmaktan ve onun hizmetinden bulunmaktan uzak dur!Eğer ona itaat edersen seni yorar; muhalefet edersen kızar seni öldürür"

LATİFE

Ömer bin.Abdülaziz halife olunca, Hasan-ı Basri'ye bir mektup göndererek;"Arkadaşlarınla beraber bana destek ver ve yardımcı ol" diye ricada bulundu.Hasan-ı Basri cevaben:
"Ey halife! dünyayı isteyen kimse, sana karşı samimi davranmaz; ahireti isteyen de sana rağbet etmez" dedi.

SULTANLARA FARZ OLAN DÖRT ŞEY

Denilmiştir ki ;şu dört şey , sultanlara farzdır:
1- Memleketini borç yükü altına sokmamak, varsa kurtarmak
2-Akıllı kimseleri yanında tutarak ülkesini mamur etmek.
3-Salih kimselerin, hikmet ve tecrübe sahibi kimselerin hak ve hatırlarını korumak
4-İdari işlerde , hoş karşılanmayan ,çirkin işlerden uzak durmaya gayret göstermek

DELİNİN KORKTUĞU ŞEY

Deliler sarhoşluktan korkarlar; çünkü delinin içalemindeki bir durum onu sarhoş etmiştir.İçkiyle sarhoş olanın deliliği ise ortadadır.
Şarabın sarhoş ettiği kimse ayıldığında,
Utanacak bir hal kalmaz kendisinde
Mal ile sarhoş olan kimse ise,
Ayılır ancak, malı elinden gittiğinde

DOĞRU SÖZLÜ ÜÇ KİMSE

Denilir ki :İnsanlar içerisinde doğru sözlü olanlar üç sınıftır,bunlar:Peygamberler,sultanlar ve aklını kaybetmiş mecnun kimselerdir.

SULTANIN NİYETİNİN DEĞİŞMESİ

Bir memleketi idare eden kişinin niyetinin değişmesi üretilen tüm ürünlere sirayet eder.Sultanın halkına karşı iyi niyeti değişirse , bereket kalkar, hayır azalır.

DÖRT HAZİNE

AKIL/ADALET/SABIR/HAYA

ÜÇ KİŞİDE DAHA KÖTÜ OLAN 3 ŞEY

Hikmet ehli alimler demişlerdir ki:Şu üç şey çirkin şeylerdir; fakat bunların şu üç kişide olması daha da çirkindir:
1-Hiddet kötü şeydir; onun sultanda(idarecide) olması daha kötüdür.
2-Mal hırsı kötü şeydir; onun alimde olması daha kötüdür.
3- Cimrilik kötü şeydir; onun zenginde olması daha kötüdür.

9 Mayıs 2019 Perşembe

EHLİ OLMAYANLARIN İRŞAD DAVALARI

Ehli olmayanlardaki irşad davası, nefsin ona yaptığı bir hiledir.Çünkü, ehlullahın sözlerini ezberleyerek  saf insanlara maneviyat taslamak ve manevi hallerinden bahsetmek o kimsenin felaketidir. Çünkü etraftaki saf insanların onda maneviyat var zannıyla yaptıkları iltifat ve hürmetler o kimsenin nefsini kabartarak ruhunu öldürür.Bu nedenle bu hileyi terkedip nefsin hiçliği ve yokluğu fikriyle mücahedeyi tercih etmek gerektir ki önüne manevi ve ruhani devletler gelsin. Nefsin sermayeyi gururu olan bu ilimler senin için mübarek değildir, kendini halk nazarında ahmak ve deli göster ve gurur ve enaniyetin şeametinden ve uğursuzluğundan geç ve kurtul
DERUNDAN AŞİNA OL, TAŞRADAN BİGANE SANSINLAR
BU BİR ZİBA REVİŞTİR, AKIL OL, DİVANE SANSINLAR

TESBİH NEYE SEBEBDİR

Yunus peygamber, (a.s), kendisini dinlemeyen kavmine kızdı, öfkelenerek ilahi emri beklemeksizin kavmini terketti ve muhtemelen Basra körfezinde bir dolmuş gemisine binerek uzaklaşmak istedi. Gemi girdaba girdiğinde yolcular dediler ki "İçimizde uğursuz birisi var. Muhtemelen efendisinden kaçmış bir köle olabilir". Aralarında kur'a çektiler. Kur'a Yunus (a.s)'a isabet ettiğinden onu denize attıılar ve bir balık(Balina) onu yuttu. Balık karnında zulmet içinde bir müddet yaşadı tesbihi
nedeniyle Hak Teala onu bu zahmetli yerden kurtardı. Eğer tesbihatı olmasaydı kıyamete kadar o balığın karnında yaşayacaktı.
Tesbih Hak Teala'yı O'nun mukaddes isimleri ile anmak ve O'nu yüceltmektir. Tesbihat nedeniyle balığın karnı gibi olan bu vücud dünyamızda mahbus olan ruhumuzu, nefsin elinden kurtarmak mümkün olabilir.
Tesbih, ruhun , nefsin elinden kurtulmasına vesile olan bir ibadet türüdür. Lisanen ve kalben ve fikren Hakk'ı tenzih ve tesbih etmek, nefsin tasarrufatına karşı sabretmek suretiyle vaki olan tesbih ve tenzih derecesinde değildir. Zira evvelki tesbih ve tenzih kolay; ve sabır suretiyle olan tesbih ise tesbihi fiili olup, gayet güçtür. Sabretmek suretiyle olan tesbihi fiili, süruru ruhaninin anahtarıdır.

8 Mayıs 2019 Çarşamba

BEN DERVİŞİM DİYENE

Bu âlem bir seyrandır
Ben dervişim diyene
Cümle varlık hayrandır
Ben dervişim diyene
Yokluk tacı ondadır
Varlık içre sondadır
Cümle olan, andadır
Ben dervişim diyene
Zıtlıkları cem eder
Çekmez ondan hiç keder
Hayırdır görünen şer
Ben dervişim diyene
07.05.2019
İskenderun

EVLİYAULLAH'IN NİMETİ VÜCUDLARINA ŞÜKRETMEK GEREKİR

Hak Teala, lütfundan dolayı evliyayı var etmiştir. Eski kavimlerin helak edilme nedenleri, kendilerine gönderilen peygamberleri reddetmeleri ve onlara eziyet etmeleridir. Bugün dahi, Peygamber makamının görevlerini yapan Evliyaullah hazeratına karşı gelen, onları reddeden kimseler manevi helak içindedir. Çünkü "Biz ins ve cinden çoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri vardır idrak etmezler; gözleri vardır görmezler; kulakları vardır, işitmezler. İşte onlar hayvanatı ehliyye gibidirler ve belki onlardan daha şaşkındırlar. Onlar gafildirler"(Araf 7/179)

7 Mayıs 2019 Salı

ADAM ÇEŞİTLERİ

Adamlar dört nevi' üz erinedir.
adam vardır ki , bilir ve bildiğini bilir;o alimdir ona tabi olun.Ve adam vardır ki bilmez ve bilmediğini bilmez; o cahildir, ondan ictinap ediniz.Ve adam vardır ki , bilir ve bildiğini bilmez; o uykudadır, onu uayandırınız.Ve adam vardır ki,bilmez ve bilmediğini bilir; aacizdir, ona merhamet ediniz

FATİHASIZ NAMAZ

"Fatihasız her namaz, düşük çocuk yapmış gibi olur"
Fatiha-iŞerife'nin her derde deva olduğundan "Sure-i Şifa" denmiştir

HARAM AYLARA ARAPLARIN HÜRMETİ

Eşhur-ı hurum denilen yasak ayları araplar pek muhterem tutarlar .Hatta babalarını öldüren bir kimseye tesadüf etseler taarruz etmezler ve ellerini kaldırmazlardı.

NECİB SULTANIMDAN

Allah adamlarının manevi idareci konumunda olanlar ülke meseleleri ile ilgilenip bazen görüş belirtirler. Bu görüşler,hadisenin vukua gelmesinden önce o filmi seyretmek gibi bir şeydir. Sonuçlarını ehline söylerler.Bundan maksat, o Zatlara tabi olanların imanlarını sıkılaştırmaktır. Otuz yıl içinde her denileni çıkmıştı. Son mahalli seçimde ...... ilçesinde daha önce üç dönem belediye başkanlığı yapmış, sonra kaybetmiş, iki dönem sonra yeniden aday adayı olmuş ve seçimde üçüncü çıkmış birisi için "Danışıp söz tutsaydı kazanırdı" ifadesini kullandı.Tüm bunlardan anladım ki el elden üstün arşı a'laya kadar. Sırrı kaderi bilmek o kadar zor bir durumdur ki asla ifşa olunmaz. Zira nasıl ki devlet sırrını bilip ifşa etmek eskiden idamı gerektirmekte idi. Aynı şekilde sırrı kaderi bilip ifşa etmekte  tüm manevi mertebeleri kaybetmekle eş değer olsa gerek.

MÜRŞİD-İ KAMİL KİMDİR?

İmam Hasan eş-Şazeli hazretlerinin buyurduğu gibi "mürşid-i kamil,"He entü ve rabbüke yani "İşte sen, işte rabbin" diyen zat-ı şeriftir.

SALİH PEYGAMBERİN DEVESİ YAHUT BİZİM DEVELERİMİZ

Kur'an da zalim ve eşkıya olan kavminin,eziyet için Salih Peygamber'in devesinin katlinden ve akabinde o kavme gelen azaptan bahsedilir. Ehli tasavvuf nezdinde bu deve, toplum içindeki Allah adamları olarak telakki edilir ve onun hakkına riayet gerekir. Eğer o üzülürse o toplum helak olur. Her insanın bir devesi vardır. Deve malum olduğu üzre yük taşıyan bir hayvandır. Bu dünyadaki devemiz, bizim cisimlerimizdir. Cesedimiz yani vücudumuzdur. Hak Teala Nüzul ve Uruc mertebelerinde her bir durak için ayrı bir vasıta halketmiştir. Şehadet alemi denilen bu dünya mevatınında ise bu vasıta topraktan halkedilen cismi unsurimizdir. Ölüm gelince bu vasıta burada bırakılır ve ondan sonra bir başka vasıta verilir. Hak Teala'nın emirlerine tabi olan insanlar bu deveyi ibadet yolunda kullanırlar. Hak'tan gafil olanlar ise bu vücud devesini nefsin zevklerini tatmin yolunda kullanırken dünyayı hiç bırakmak istemezler...

6 Mayıs 2019 Pazartesi

KADİM İSLAM DÜŞMANLIĞI ÖRNEKLERİ

Kadir Mısıroğlu, rahmeti rahman'a kavuştu.Bir fikir ve mücadele adamıydı.İnandığı davayı kıyafetine yansıtmasına dahi dayanamayanlar "Fesli Kadir" diye onun şahsını ti'ye alıp aslında inançla (arka planda İSLAMLA) alay etmekte idiler. Mert yürekli bir şahsiyetti. Diz çöktürtemediler.

5 Mayıs 2019 Pazar

KALP

Arapça bir kelime olan kalp, birşeyi çevirmek, döndürmek manalarına gelir.Zira insan kalbi, her türlü yöne ve şeye çevrilme kabiliyetine sahiptir.
Bir sefere çıkan İskender,hikmet ehli bilginlerinden birisine:"Bana öyle hikmetli bir şey söyle ki onu bütün işlerimden düstur edineyim ve onunla işlerimi güzel yapayım" dedi.bilgin:
"Ey Hükümdar! Kalbine herhangibir şeyin sevgisini ve nefretini sokma; çünkü kalbin özelliği, isminden de anlaşılacağı gibi; her yöne kolayca çevrilebilir.

HANGİSİ MÜHİM

İskender, Aristo'ya sormuş:"Lider için adalet mi daha mühimdir, yoksa cesaret mi?"Aristo:"Adalet olduğu zaman cesarete gerek kalmaz" der

REŞAHATTEN

Reşahat'te kayıtlı olduğu üzere zamanının büyüklerinden birini, sevenlerinden birisi iki gözü kapalı olduğu halde rüyada görmüş. Bunu o mana adamının bir eksikliği olarak düşündüğünden olsa gerek kalbi müteessir şekilde o mana ehlinin huzuruna varmış. Kalbinde çeşitli düşünceler altında bir zaman geçtikten sonra o mana ehli, kendisine bahsi geçen rüya ile ilgili bir şey söylenmediği halde rüyayı gören zata doğru dönerek, "insanın bir gözü dünya âlemine, öbür gözü de melekler âlemine karşıdır. Rüyada sol gözü yumulu olan dünya âlemini görmüyor ve melekler âlemine dalmış bulunuyor demektir. Sağ gözü yumulu olan da aksi... Melekler âlemini görmüyor ve dün­yaya bağlı kalıyor. Bunlardan birincisi, orta derecedekilere, ikin­cisi de aşağı tabakaya göre... Bir de en üst bir derece var ki, on­da iki gözün birden yumulu olması gerekir. Ne dünya, ne melek­ler âlemine bakan, sadece ceberrut ve lâhut âlemine göz diken büyüklerin hâli" diyerek rüyayı yorumluyor...
Ey Azizim, sen sen ol, büyüklerin halini kendi kabınca değerlendirerek zannınla hüküm verme, bilki o mana ehlinde gördüğün kendince eksiklik olarak değerlendirdiğin şey, olsa olsa ya onun büyüklüğünün sana zahir kılınmasından, ya da senin eksikliğinin mücella bir ayna olan insanı kamilin ayinesinde yine sana görünmesinden ibarettir...

HİKMETLİ SÖZ

"Kim, halka karşı zulüm kılıcını sıyırırsa., kendisine karşı galibiyet kılıcı sıyrılır; sıkıntı ve dert onun yakasını bırakmaz"denmiştir.

ÖMER BİN ABDÜLAZİZ'e ait

Ümeyye ve Mervan oğulları içinde hiç kimse onun gibi övülüp methedilmemiştir.Büyük bir kıtlık ve kuraklık zamanı halk içinden seçtikleri birisini halifeye aracı olarak gönderir.O şahıs halifenin huzuruna çıkarak şunları söyledi:"Açlıktan adeta derilerimiz kurudu.Devlet hazinesindeki mal üç kısımdır.Bu mal,ya  Allah için, ya O' nun kulları için , ya da sizin için ayrılmıştır.Allah'ın buna ihtiyacı yoktur.Kullara ait olanı kendilerine veriniz.Size ait olan varsa insanlara bağışlayın,şüphesiz Allah(c.c) iyilik ve hayırda bulunanları elbette mükafatlandıracaktır.
Ömer bin Abdülaziz,gözyaşı içinde insanların ihtiyaçlarının devlet hazinesinden giderilmesini emretti.Adam çıkmak üzereyken .Ömer b.Abdülaziz ona:"Ey hür insan! Sen insanların ihtiyaçlarını bana duyurduğun gibi; benim hacetimi de Allah (c.c) ulaştır diye ricada bulundu.Bunun üzerine adam yüzünü semaya çevirerek şöyle  dedi:"Ey Rabbim Ömer b.Abdülazizi'in insanlara yaptığını sen de ona yap"
Adama duasını daha yeni bitirmişti ki büyük bir bulut yükseldi, sağanak yağmur yağmaya başladı.Yağan yağmurdan büyük bir dolu parçası bir kiremitin üzerine düştü,kiremit kırıldı içindenbir kağıt çıktı, kağıtta şunlar yazılı idi:"Bu, Aziz olan Allah'dan, Ömer b.Abdülaziz'e ateşten kurtulduğuna dair bir berattır"

"MÜMİNLERİN EMİRİ"hitabı

İlk olarak Emiril müminin diye çağrılan kişi Hz.Ömer (r.a) dır.Hz.Ebubekir efendimize "Resulullah'ın halifesi" deniyordu.Sonra GörevHz.Ömer efendimize geçince "Ey müminler bana "Emir" deyin;zira ben sizin emirlerinizi görmek için buradayım".Her ne kadar bana 'Müminlerin emiri' diye çağırsanız da ben Hattap oğlu Ömer'im.

4 Mayıs 2019 Cumartesi

İSTANBUL SEÇİMLERİNİN TEKRARININ İŞARETİ

Sandık başkanları ile alakalı olarak savcılık soruşturmalarının başlaması ve ifadelerin alınmaya başlaması açıkca diyecektir ki:"Yargıya intikaletmiş açık usulsüzlükler var. Bu nedenle şaibeli kimselerin başkanlığındaki bu seçime yolsuzluk karışmıştır .Bu nedenle tekrarı gerekir"
Adama sormazlar mı ki:Kardeşim muhtarlık, Belediye başkanlığı pusulaları da aynı zarfta idi. Peki bunların sonucu müspet idiyse Büyükşehir niçin menfi olsun? Şayet İstanbul'da tekrar yeniden Belediye ve Büyükşehir seçimleri tekrarlanırsa,bugünkünden geriye doğru Ak Parti aleyhine çıkacak bir sonuç milletvekilliği konusunda erken seçimi zaruri kılacaktır. İşte o zaman Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olunabilir.