31 Aralık 2023 Pazar

VAHDET-İ VÜCUD

 Bir hal ilmidir.Zevkan ve halen idark olunabilir.İmam Rabbani tevhidi, vücudi ve şühudi olmak üzere iki kısımda hulasaeder.Vücudi tevhid, mümkün olan şeylerin vücudunu, Allah Teala'nın vücud denizinin dalgası görmektir.(Heme ost- hep O'dur).bu makama ulaşmış sufiler, Hakk'ın vücud denizine daldıkları için (fena fillah), orada denizden ve dalgadan başka bir şey göremez.(şühudi tevhid). kendi vücudunu da bu deryadan bir damla kabul eder.Bu halin nihayetinde -istiğrak halinde- damlayı da düşünmez.

Vücudi tevhid latifei kalbin seyrinde meydana gelir.Kalb önce imkan dairesinde seyreder.Salike, bu dairenin hallerinden olan huzur , cezbe, varidat (gönle doğan tecelliler), melekut, mülk, misal alemleri v.s keşfolur ki, bunların hepsi imkan dairesien dahildir.Bu hale "seyr-i afaki" ismi verilir.

Vücudi tevhidin menşei-kaynağı- ibadetin çokluğu (salih ameller) mücahede, dünyayarağbeti terk, zikre mülazemet  gibi sebeblerle, müridde gerçek sevgiliye karşı aşk meydana gelir.Bu aşk şeri hükümlere uygun olarak gerçekleşir.

Hz.Mevlana buyurmuştur:"Kainatta ne varsa hepsi vehim ve hayaldir.Ya aynalardaki akislerdir, ya da gölgeler gibi"

Ey ruhumuzun ruhu! Biz kim oluyoruz ki kendimize vücud verelim  de, Seninle ortayaçıkalım.Biz, bir alay hiçleriz.Bizim varlığmız da hiçtir.Sen mutlak bir vücutsun ki zuhur aynasında fanileri gösteriyorsun.Biz arslanlarız. Fakat hakiki arslanlar değil, hareketleri zaman zaman esen rüzgarlardan sancak üzerine dikilmiş arslanlarız.Sancak üzerine işlenmiş bu arslanların hareketleri görünür de , onları hareketlendiren rüzgar görünmez.O görünmeyen eksik olmasın. Bizim hareketimiz, vücudumuz senin vergindir, Senin icadındandır.Ademe varlık lezzetini tattırdın.Ademi ezelde kendine aşık etmiştin.Aşk galeyanı iledir ki , bu alem de zuhura geldi.

BAZI ÜNLÜLERİN ÖZELLİKLERİ

 BUNLARI BILIYOR MUYDUNUZ ?

 CAHİT SITKI

Küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır. O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.

 * NAZIM HİKMET*

Nazım Hikmet’in en değişik özelliği devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde aklındaki sözleri hemen beyaz pantolonuna not alıyormuş. Tüm dünyanın tanıdığı bir şair olmak, böyle değişik özelliklere sahip olmaya bağlıdır belki de.

Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.

  ÖZDEMİR ASAF

"R" leri söyleyemeyen şair...

Bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek için bindiği taksinin şoförü sorar:

“Neğeye biğadeğ?”  Utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner. Oradan Karaköy’e kadar yürür.

 YAHYA KEMAL

Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.

  TEVFİK FİKRET

 Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.

 * AHMET HAŞİM*

 Hastalık derecesindeki takıntısı ise: Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.

 TOMRİS UYAR

Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.

 CEMAL SÜREYA

Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir. Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.

 ORHAN VELİ

Ölümü  belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.

 CEMİL MERİÇ

En ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.

 SABAHATTİN ALİ

Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsız olur, bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.

 AHMET ARİF

Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara tiryakisiydi.

 HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR

 Kulağa sevimli gelen bir alışkanlık! Unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastasıymış. Öyle ki, bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar evde örgü örmekten çok hoşlanır. Yurtdışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağına kapanır ve ev reçelleri yaparmış.

 YAŞAR KEMAL

 Yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem Yaşar Kemal çocukluğunda pek bir talihsiz olaylar yaşamış. Babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu kendi çocukları ile birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan Büyük yazar 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş. Sağ gözündeki durum ise daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken bıçağın bir anda fırlayarak Yaşar Kemal’in gözüne gelmesi ile kör olmasına neden olmuş.

 ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.

1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar eder. Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!”

AŞK/AKIL/NEFS

 Aklını aşkın emrine vermeyen kimselerin kılavuzu nefsidir.Fikri ve zevki tamamen maddi olan kimseye , tevhidin derin manalarını anlatmak mümkün değildir.Masivayı sevmek ve ona bağlanmak , bakışımızı aydınlatmış olabilir , fakat gönül aynamız daimabulanık kalacaktır.

Aşk makamını Muhammed İkbal  şöyle anlatıyor:"Aşk makamı mimber değil dar ağacıdır.İbrahimler, Nemrutlardan korkmazlar.Hem öd ağacının ayarı ateşle belli olur.İnsan ancak kendi canı ile yaşamalıdır.Canını rehin koyup ,teni ile yaşayan değersiz insandan çekin"

Aşk , muhabbetin seveni kavraması, bütün vücuduna yayılması, adeta onu sarmaşık dalları gibi kucaklamasıdır.Aşk her durum ve haliyle insanı Hakk'a götüren yoldur.O,-ister süfli arzulardan uzak- iki insan arasında duyulan mecazi aşk olsun , ister Allah Teala ile kul arasındaki gerçek aşk derecesini bulsun, neticesi aynıdır.Hakikate mecaz köprüsünden ulaşıldığına göre, mecazi aşk da kulu ergeç mevlasına kavuşturur.

SIFATI MANEVİ

Hakk Teala  Alim, Kadir,Mürid,Mütekellim,Semi', Basir v.s sıfatlar manevi sıfatlar olup bir kulunda bu sıfatlarla tecelli ederse;

Hakk Teala, alim sıfatı ile tecelli ederse, vasıtasız olarak ilim ve hakikatlar zahir olur.Hz.Adem (A.s) olduğu gibi :"Adem'e bütün isimleri öğretmişti"(Bakara 31)

Kudret sıfatı ile tecelliettiğinde şu ayeti kerime delildir:"Attığın zaman da (habibine) sen atmadın, ancak Allah attı"(Enfal 17)

Hayat sıfatı ile tecelli ettiğinde Hızır ve İlyas (a.s) olduğu gibi baki hayat meydana gelir.

Semi' sıfatı il tecelli ettiğinde " Ey karıncalar yuvanıza girin.Sakın Süleyman ve orduları , kendileri bilmeyerek sizi kırmasın.Süleyman onun bu sözünden gülercesine tebessüm etti de"(Neml 18-19)

Kelam sıfatı ile tecelli ettiğinde "Allah  Musa'ya da hitap ile konuştu"(Nisa 164)

Hz.İsa'ya Halık sıfatı ile tecelli etti:" Hani benim iznimle çamurdan kuş suretinin benzerini tasarlıyordun, içine üfürüyordun da , benim iznimle bir kuş oluveriyordu"(Maide 110)

Hz.İbrahim (a.s)'e ihya sıatı ile tecelli etti:"Hani İbrahim ;"Rabbim ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster" demiş Allah:" İnanmadın mı yoksa?" .O da :" İnandım fakat kalbimin yatışmasını istedim" diye söylemişti.Allah dedi ki:"Dört kuş tut.onları kendilerine alıştır.Sonra da her birini parçalayıp, her parçasını bir dağın üzerine bırak .Daha sonra onları çağır.Koşarak sana geleceklerdir"(Bakara 260)

Havas avamın aksi, devamlı olarak tecelli halini temaşa durumundadır.Setr, avam için bir ceza iken , havas için mükafat ve rahmettir.Çünkü Allah Teala mükaşefe suretiyle gösterdiği tecellileri setretmeseydi, bu ilahi tecelliler zuhur ettiği zaman havas, mahvu perişan olurdu.

 

30 Aralık 2023 Cumartesi

ESMALAR İLE HİCAP PERDELERİNİN KALKMASI

 Denilir ki İnsan İle Hakk Teala arasında 70.000 hcap(perde) vardır.Mutasavvıflar (bilhassa Halvetiyye tarikatı mensupları) yetmiş bin hicabın yedi nefs mertebesine tekabül ettiğini(Nefsi emmare, nefsilevvame, nefsi mülhime, nefsimutmainne, nefsi radiyye, nefsimerdıyye, nefsiKamile).Hak Teala'nın yedi isminden herbirinin onbin hicabı kaldırdığı .Setr perdesi kalktıkça , ilahi sırların açılıp Hakk'ın tecellilerini müşahedenin gerçekleştiğini ifade ederlerHak Teala  her an mütecellidir."O her an bir iştedir"(Rahman suresi 29).Fakat herkese tecellilerini görme(mükaşefe) izni verilmemiştir.

Hakk Teala dağa cemaliyle tecelli ederse o dağ güllerle,çiçeklerle dolar.Celaliyle tecelli ederse dağ paramparça olur.

LA MEVCUDE İLLA HU

Bu tevhid-i Zat demektir.Cem mertebesi , insanın kendisini ve halkın varlığını kabul etmekle beraber, bunların mevcudiyetlerinin  Allah ile kaim olduğunu idraktir.Cem, varlıkları zuhur mahalleri bilip , görünenin tek ve mutlak varlığa bir işaret olarak idrak etmektir.Kainatı bu gözle görmek ve bugörüşü oluş haline getirmek, duymak veyaşamaktır.

Bir kitbullah-ı a'zamdır seraser kainat/Hangi harfi yoklasan ma'nasbı hep Allah çıkar

Cem' baka , yani varlık makamlarındandır.Salik önce büyük işleri Allah Teala'nın fiili görür.Fiilin bir oluş olduğunu ve zuhur yerine göre değişik şekillerde görüldüğünü anlar.Buna Tevhid-i ef'al (işleri birleme) ismi verilir.Daha sonra bu fiillerin , sıfatların bir zuhuru olduğunu hisseder ve tek sıfatın yine , zuhur mahallerinin kabiliyet ve derecesine göre çeşitli şekillerde meydana geldiğini anlar.Buna da Tevhid-i sıfat(sıfatları birleme) adı verilir.Sonunda sıfatın , zatın zuhuru olyması bakımından , zattan başka bir şey olmadığını müşahedre ederLA MEVCUDE İLLA HU, tevhid-i zat(zatı birleme) demektir

Allah Telala bir kimseye ibadetini veya başka bir fiilini müşahede ettirirse , o kul tefrikadadır.(Tefrika kul ile Rabb arasındadır. Bir kimseye de , kendi fiillerinden verdiği bir şeyi müşahede ettirirse, o kul cem ile müşahede durumundadır.

İspat-ı halk tefrika kapısı, isbat-ı Hakk da cem' nimeti olarak ifade edilmiştir.Her iki hal de salik için faydalıdır.Çünkü tefrikası olmaynıın kulluğu olmayacağı gibi, cem'i olmayanın  da marifeti olamaz."iyyake na'budu" FARKA, "iyyake nestain" CEM'A işarettir.zira ibadet kuldan, yardım ise Allah Teala'dan gelmektedir.

CEm vetefrika'yı iyice anlıyabilmek için Cüneydi- Bağdadi'nın aşağıdaki manzumesi :

Sırrımda ve ruhumda Seni bir hakikat olarak buldum (CEM)

Sonra dilim sana tazarru ve niyazda bulundu (TEFRİKA)

Bir takım manalar yüzünden Seninle cem olduk (HAKİKAT)

Bir takım manalar için Senden ayrıldık (İBADET HALİ)

Azamet ve Celalin , baş gözüyle bu dünyada Seni görmeme mani oldu.Fakat vecd hali beni Sana kendimden daha çok yaklaştırdı. 

"Kimi arıyorsun, niye ızdırap içindesin? Zira O bütün zuhuruyla meydanda; sen ise örtü altında gizlisin.O'nu arasan kendinden başkasını göremezsin.Kendini ararsan A'ndan başkasını bulamazsın.

22 Aralık 2023 Cuma

BATILA DALMAK

Müddessir suresi 45 nci ayet..Cehennemin sekar denilen yüksek ısılı ateş bölümündekiler sorarlar:Ne yaptınız da buraya grdiniz..İçeri girenler söyler,"Biz namaz kılanlardan değildik..Yoksulu doyurmuyorduk...(Batıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk..

Ayette geçen "Batıla dalmak" nedir.?.İmam Gazali hazretleri "Dil afetleri" isimli eserinden dilden neşet eden 20 afetten bahsetmiştir.Bu afetlerin tarifini yapmış ,ayet,hadis,ve büyüklerin sözleriyle bu afetleri açıklamıştır.

"Batıla Dalmak" örnekleri ile anlatılır.Örneğin "Kadınların hallerinden bahsetmek,Zenginin mal varlığından ,geçimsizliğinden , Mizah yaparken girilen konular v.s..Tüm bunlar konuşulurken Hak Teala'nın gazabına neden olacak bir kelime kişi için cehenneme girecek bir hüsrana sebebiyet verebilir. 

21 Aralık 2023 Perşembe

NECİB SULTAN'IN İKİNCİ SENEYİ DEVRİYESİ

20 Aralık akşamı icra ve idrak edildi. Büyüklerin hayatta, göz önünde olması çok büyük bir nimet imiş. Koruma kalkanı içinde olmak, gündelik hadiselerde görüşünü sormak büyük bir rahatlık imiş. Ancak, kınından çıkmış kılıcın iş yapmasının vefatlarından sonra olduğu inancıyla Rabbim'den kendisi için âli makamlar diliyorum. 

13 Aralık 2023 Çarşamba

ENSARİ DEDE

 Kayseri Pınarbaşılı merhum Bedir baba hazretlerinin dervişlerinden olan bu adam ileri yaşlı idi.Hacı Bekir uzun abimizin anlattığına göre Necib Saltanın yanına gelir misafir olur idi.Bizde misafir olduğu bir zamanda şunu söyledi:Benim, Kadirli'de bir arkadaşım var.Beyaz alacalı kadana denilen bir katırım var.Bu katırla Kıbrıs'a fetih için gideriz.Orada bizi bir rum kadın misafir eder"

Muhtemelen bu hadise Kıbrıs Barış harekatı zamanlarında olan bir hadisedir.Ensari Dede uzun yıllar önce vefat etmiştir.

10 Aralık 2023 Pazar

İBNİ ARABİYE METHİYE-HULUSİ EFENDİ(V:?)

 Vahdetname' si ve Divan'nın olduğu bilinen Hulusi efendi hakkında bilgi sınırlıdır. Vahdetnamesinde , İbni Arabi hakkında şu methiyeli yazmıştır:

Kenz-i mahfi feth olup dürler nisar olmaktadır/Feyz-i kalbimden kamu esrar şikar olmaktadır

Şeyh-i Ekber kıtmıriyim bab-ı vahdet beklerim/İşbu babdan "küntü kenz" sırrı cihar olmaktadır.

Hazret-i Şeyhin müridi asla görmez melal/ Mazharımdan sırr-ı Şeyh daim şi'ar olmaktadır.

Hazret-i şeyh'in kemalin ehl-i vahdet fehm eder/ Mec halecan ekberi daim bihar olmaktadır.

Şeyh-i Ekber nutkları derman verir taliblere / Nutklarından müste'id her dem medar olmaktadır.

Şeyh-i Ekber gülşeninden bir güle nail olan / Her nefes anın katında nevbahar olmaktadır.

Kıble-gahımdır Hulusi Şeyh-i Ekber babı bil/ Bab-ı feyzinden devam kalbim imar olmaktadır .

İbnül Arabi en büyük şeyhtir. onun kapısında kıtmir gibi beklemektedir.Çünkü o kapıdan "Ben gizli bir hazine idim" kutsi hadisinin sırları aşikar olmaktadır.İbni Arabinin müritleri asla sıkıntı, üzüntü çekmezler.Zira onun konuşmaları dinleyenlere şifadır.Şeyh-i Ekber'in kemalini ancak birlik ehli olanlar anlar ki onun kalpleri ürperten dalgaları denizler gibidir.Her kim Şeyh-i Ekber'in gül bahçesinden bir güle kavuşmuş sa bütün nefesler onun için yeni bir bahar olur.Yine her kim onun kapısını bir kıble gibi addederse o kapıdan kalbine daima feyzler gelir ve onu imar eder.)

EKBERİYYE

 İbni Arabi hazretlerinin temsil ettiği tarikata verilen isimdir.Necib Sultanım anlatmıştı.İskenderun'da terzilik mesleğin icra ederken  Kaptan Mehmet paşa camiinde namaz kılardım.Namaz esnasında yahut tesbihat esnasında gayri ihtiyari ağzımdan "Êkber" diye sesli avaz çıkardı.Bir gün namazdan çıktığımda yaşlı bir zat bana yaklaşarak musafaha yaptı.Tanımadığım bu kişi bana şunu söyledi:"Merak ederdim.Bu şehirde Ekberi bir zat varmıdır? diye.Elhamdülillah bu merakım giderildi"

CEMAL HALVETİ(V.899/1494)

 Halvetiyyenin dört ana kolundan biri olan Cemaliyye'nin kurucusudur. "Çelebi Halife" diye meşhurdur.Tasavvuf yolunda mürşidi Muhammed Bahaeddin Erzincani'dir.Kendisi pek çok kamil mürşit yetiştirmiştir.Sümbül sinan, Alaiddin Uşşaki, Hayreddin Tokadi, Beyazıd halife bunlardan akla ilk gelenleridir.Tarikatı İstanbulda yaymıştır.

SÖZÜ KEŞİF VE İLHAM OLANLAR

 Kamil evliyaullah'ın sözleri ve hareketleri keşif ve ilham iledir.Avam onları çözemez.Tıpkı Kehf suresinde anlatıldığı gibi Hz.Hızır'ın hareketleri gibi.Dede Ömer Ruşeni hazretleri , İbni Arabi hakkında Velayetin kendisiyle hatmolunduğunu (tamamlandığını) söyleyen perhiz ehli bir zattır demiştir.İbni Arabi'nin Füsusül hikem isimli kitabına;"Onun özü, sözü hep Hakk'ın keşif ve ilhamı iledir.Bu sebeble onun sözlerini inkar etmemek, uygun görmek lazımdır" demiştir.

9 Aralık 2023 Cumartesi

EVİN SADAKA OLARAK VERİLMESİ

 MANEVİ EMİRLE aNADOLUYA GEÇEN iBNİ ARABİ HAZRETLERİ ON YIL ANADOLU'DA BULUNMUŞTUR.SELÇUKLU SULTANI 1.iZZEDDİN kEYKAVUS KENDİSİNİ ,ŞEHRİN ON FERSAH UZAKTA OLAN BİR YERDE EN YÜKSEK PROTOKL İLE KARŞILAMIŞ VE kONYA'DA YÜZBİN DİRHEME YAPTIRDIĞI BİR EVİ ONA HEDİYE ETMİŞTİR.iBNİ ARABİ BU EVDE YAŞARKEN BİR GÜN, BİR DİLENCİ GELEREK " aLLAH RIZASI İÇİN BANA BİR İHSANDA, İYİLİKTE BULUN" DİYE YALVARDIĞI  VE ONUN DA " BENİM BU EVDEN BAŞKA BİR ŞEYİM YOK, AL ŞU ANAHTARI , BU EVİ SANA VERİYORUM" DEDİĞİ VE  EVİ DİLENCİYE BIRAKTIĞI NAKLEDİLMEKTEDİR.


TÜRKLERİN SÜT EMDİĞİ İKİ ANNE

 "Biz iki anneden süt emdik" der Osmanlı aydın.Birisi İbnül arabi, diğeri Mevlana..Bu şahsiyetler sadece dini zihniyet düşüncesini etkilememiş siyasal ve toplumsal yapıyı şekillendirmeye kadar uzanmıştır.Bir sultanı, bir sadrıazamı, bir şeyhülislamı, bir müderrisi, bir şairi, bir askeri, bir esnafı ortak bir düşünce havuzunda buluşturabilmek bu bilgelerden devşirilen fikirlerle mümkün olmuştur."Birlik'te Çokluk" anlayışı nedeniyle Osmanlı yedi asır hüküm sürmüştür.

Fatih Sultan Mehmet'in savaşa giderken yanında götürdüğü hususi beş kitaptan birisi Sadreddin Konevi'nin Miftahül Gayb isimli eseridir.Yavuz Mısır seferine giderken Şam'a uğrayarak İbni Arabi'nin kaybolan kabrini ortaya çıkartmış ve üzerine türbe cami yapılmasını emretmiştir.Üçüncü Murat, Füsusül Hikem'i tercüme ettirip o kitaba bizzat kendi isim vermiştir.

NECİB FAZIL KISAKÜREK

 Yirmi dört yaşında ikinci şiir kitabı KALDIRIMLAR yayımlanan ve bu şiiri ile meşhur olan Necib Fazıl  1934 yılına kadar sadece şair olarak kalmıştır.1934 yılında tanıştığı Abdülhakim Arvasi hazretleri ile görüşmesinden sonra tamamen değişik bir şahsiyet ortaya çıkmıştır.1943-1978 arasında beş yüz on iki sayı yayımlanan Büyük Doğu dergisini çıkartmıştır.25 Mayıs 1983 de İstanbul'da vefat ettiğinde yazıları ve konuşmaları nedeniyle sık sık takibata uğrayan yargılanan ve hapis yatan üstad,vefat ettiği zaman üzerinde çekilmemiş bir buçuk yıllık hapis cezası bulunmaktaydı

SİNEKLE İMTİHAN

 Kur'an da sivrisineğin misal gösterildiği belirtilmiştir.Sivrisinek en zayıf ve aciz yaratık olarak görürüz.Hususiyetlerini bilemeyiz.Üflediğimizde kaçar.Ancak vücudumuza konduğu yer,kan damarının yüzeye yakın geçtiği ince bölgeler olup hortumunu vücudumuza geçirip kanımızı emer.Genelde geceleyin iş başında olmakla insanın tatlı uykusunu bozar.Bu nedenle, sinek kovucu kimyasalları tüm insanlar kullanır.Sineğin vücudumuza verdiği acı, bedensel acılarımızın belki de en hafifidir ve nefsimiz bu acıya hiç razı olmaz.Hemen öldürmeye kalkarız.Acaba, sivrisineğe tahammül, sabrın en alt mertebesi midir?.Hatay Dörtyol'da türbesi olan Seyyit Ali Baba hazretleri ömrünün son dört yılında bahçe içerisinde bir hayma içinde yaşamıştır.Prostad ameliyatı sonucunda hiç ayağa kalkmamıştır.Gündüz ziyarete gittiğimizde yüzünde kara sinekler mevcut olup, sinek göz kapaklarının kapanış yerindeki göz yağını yemekle meşguldü.Sineği kovucu hiçbir harekette bulunmazdı.Şu sözü söylemişti:"Sineğin en sevdiği yiyecek insanın gözlerinden oluşan ve çapak dediğimiz gözyağlarıdır"

Bu sahne  bir sabır sahnesiydi.Çok kolay görünsede buna dayanan kişi Binde bir bile değildir.Belki de Hak Teala'nın yarattığı bir mahlukuna nefsinden ferağat ederek en sevdiği bir yiyeceği ikram ederek memnun etme gayretiydi.

Bu hal, bugünün nesline hayal gibi görünür.

KENDİNİ SAKLAYAMAYANLAR

 Hatay Dörtyol'da yaşayan abimiz Hacı Bekir Uzun anlattı." 70 yahut 80 li yıllarda Necib Sultan'la beraber bulunduğum bir ortamda Necib Sultan'dan çok yaşlı beyaz sakallı birisi Necib Sultan'ın elini insanların ortasında öptü.Necib Sultan "Sen ne yapıyorsun ?" diye çıkıştı.Yaşlı adam "Sen de kendini saklıya idin" diye cevap verdi.Yaşlı adam  portakal tüccarlığı yapan birisi olup Tosya'lı idi. Mal almak için Dörtyol'a gelir,otelde kalır idi.

Bu hareketten o yaşlı kimse ile Necib Sultan arasında manevi bir görüşme geçtiğini anladım

MUSİBETE RIZA BELAYI DEFDİR

 Hatay Dörtyol da bulunan Yaşar Arslan isimli bir kardeşimiz anlattı."Yatsı namazını camide kılmıştım dışarı çıktığımda ayakkabımın yerinde olmadığını farkettim.Mecburen orada bulunan bir terlik yahut takunyayı giydim, eve doğru gitmekte iken Loş bir köşede iri yarı izbandut kılıklı birisi karşıma çıktı.Adamın uyuşturu kullandığı muhtemeldi.Bana sert bir şekilde "Bir çorba parası ver" diye sert bir şekilde söyledi.Benimde üzerimde her zaman bir çorba parası kadar para olur idi.hemen çıkarttım uzattım.Adam aldı.Parayı begenmedi "Bu kadar mı?" diye bağırdı.O esnada Allah aklıma getirdi ki adama "Ayağıma baksana" diye çıkıştım.adam baktı ayakta terlik yahut takunyayı görünce  fakir muhtaç birisi olduğumu sandı ve "Kusura bakma" dedi.geçtim gittim.

Eğer ayağımda bir ayakkabı olsa idi adam sanırım mazeret falan dinlemeyecek belki de bıçağı saplayacaktı.

4 Aralık 2023 Pazartesi

ALİM VE ARİF SÖZÜ/HALİ

     Alim olan şahsın hali, söylediği sözlerden aşağıdadır.Arif olan şahsın hali söylediği sözlerin üstündedir.Kendi keyfine göre hayat süren bir kişi yine kendikeyfine göre ölemez.Örneğin Karasinek keyfince, boş yere uçar gider, nereye dilerse oraya konar durur.Etin üzerine de konar.Kasap bir kaç kez kovaladıktan sonra satırı indirir ve başını bedeninden ayırır.Kasap şöyle mırıldanır:"Seni  ikaz etmiştim, her yere konma diye"

ÇARESİZLİK

 BİR HAFTA ÖNCE BAŞLAYAN DENİZ TAŞMASI iSKENDERUN'DA  dün sona erdi.70 cm yükseklikte mahalleyi kaplayan su, elektrik ve havagazının kesilmesine sebeb olurken yüzlerce işyeri deniz suyundan nasibini alarak büyük zarar gördüler.Keza araçlar da aynı şekilde.Aapartmandan çıkamayan insanlar çaresizliği hissetti. Hakteala'nın celali tecellilerini insanımız tabiat hadisesi olarak telakki etse de kimse bu musibet ile ne demek istendiğini düşünemedi.Sokak hayvanları çaresizlikten telef oldular.8 yaşındaki bir kız çocuğu rüyasında Efendimiz (SAV) i görmüş,Efendimiz, onu ve onun gibi çocukları bir kuleye çıkartmış ve "İyiler ve kötüler savaşının başladığını" belirtmiş ve seyrettirmiş.Hızlanan zaman ve süreçte Hz.Musa'nın doğumu için yetmişbin Beni İsrail çocuğunu katleden Firavun ,kendi akibetinin sonunu tayin edecek çocuğun doğumuna mani olamadı.Bekliyoruz.