26 Ocak 2017 Perşembe

BİRLİK VE BERABERLİK ÜZERİNE

İnsanoğlu ilk birlik ruhunu kendi ailesi içinde hisseder.ana babası, kardeşlerinden oluşan bu yapı birlik ruhunda ilk tanıştığı duraktır.Bu yapının genişletilmiş ikinci durağı Sülale dediğimiz amca, dayı ,Hala, Teyze denilen  geniş kitledir ve bu kitle kabile olarak genişler.Birlik ve beraberlik ruhu zayıflasa da hemşerilik şeklinde devam eder.Memleket boyutu ile zirve yapar ancak ırk boyutu ile ülke dışına taşar.Bu cesetten(nefisten) kaynaklanan değerlendirmenin en dış boyutudur.Nefisten doğan değerlendirmenin ikinci boyutu ise içseldir. Kötüler, günah içinde olanlar, nefsin isteklerinin peşine takılanlar ise kötüler boyutunda birlik ve beraberlikleri vardır.Düşünce bazında başlayan bu birlik cesetleri de bir araya getirir.Bu birlik geçici olup nihayetinde paylaşmadan doğan bir kavga, bu birliği dağıtır.
Ruh’dan kaynaklanan birlik ve beraberlik ise kalıcı ve bitmeyecek olanıdır.Ruhlar alemindeki tanışıklık dünyadaki dostluğu ve devamını gerektirir.O alemdeki tanışmazlık yahut düşmanlık ise bu alemde devam eder.

Resulullah efendimiz(s.a.v.) peygamber olarak görevlendirildiği ilk zamandan gerçek hilafetin sürdüğü vefatı akabindeki otuz yıllık sürede bu örnek sıkıştırılmış bir şekilde yaşanmıştır.Aynı örneği insanlık kıyamete kadar yaşayacaktır. Ülkemiz, bugün için Ruhdan(maneviyattan )kaynaklanan bir beraberliğin ihtiyacını hissetmekte ve bunun önderini aramaktadır. Evliyaullah’ın “görevli kişi” diye tarif ettiği bu şahsiyet beklenmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder