24 Aralık 2020 Perşembe

ALLAH'IN ZAT'I DÜŞÜNÜLMEZ

Sual – Allah’ın zâtını düşünmek yasak, diyorlar. Allah’ın zâtını düşünürseniz zındıklığa saparsınız diyorlar. – Peki, Allah “Ben sizi, beni bilesiniz diye yarattım!” diyor ya? “Beni bilin!” diyor, düşünmek nerde kaldı… Hz. Muhammed Allah’ı bilmedi mi? Ona kim zındık diyebilir? Biz de onun ümmetiyiz; onun arkasından gidiyoruz. Amma şunu da unutmamalı ki, kendi kendini ancak yine Allah bilir, Allah görür; öyleyse bizim, aradan çıkmamız lâzım. Sual – Eğer her şey Allah’tansa, fenalıklar kimden? Hırsıza hırsızlığı yaptıran ve onun fiilinden mesul olan Allah mı? – Hayır, bu hırsızlıklar, fenalıklar bize ait, çünkü Allah yasak ediyor. Allah’ta fânî olan insanın yaptıkları ve söyledikleri Allah’tandır. Çünkü o insan söz söylerken veya bir şey yaparken Allah’ta yok olmuştur; ne yaptığından, ne de söylediğinden haberi vardır. Hırsız, hırsızlık yaparken Allah’ta fânî midir? O adam bu sözlerden anlar mı? Anlasa yapar mı o hırsızlığı? Allah’ta fânî olanlar, tefekkür ede ede bir zevke düşüyorlar. Gözüne çöp batmış bir insan zevke düşebilir mi? Hırsızın da ahlâkının gözüne çöp batmış; ona bu meseleyi anlatabilir misin? Bu kötü hâller birer sıfattır. Biz sıfatla değil, “Zât” ile meşgulüz. Güneş cama vurur, camdaki güneş, sıfattır. Güneş leşe vurdu diye leş güneş olur mu? Bununla beraber hiçbir şeyi hor görmeyiz. Elimizi değdirmeğe bile ikrâh ettiğimiz azâlarımız vardır. Bu azâmız olmasa yaşayabilir miyiz? Fakat biz o muyuz? Bunun gibi o insanlar da bizim vücudumuzun birer parçasıdır. O bizimle meşgul mü ki biz onunla uğraşıyoruz? Hakîkati, yukarı çıkan görür. Aşkı olan, diri; aşkı olmayan, bir gölgedir. Aşka da mücadele ile varılır. Mücadele doğruluk ve Kur’ân’ın ahkâmına riayettir. Nemize lâzım şu, bu… Bütün insanlar ve mahlûkat sizin nazarınızdan çıkan varlıklardır. Siz varsanız onlar var; öyleyse biz kendimizi kurtarmaya çalışalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder