29 Aralık 2020 Salı

HAKİKATTE AN VARDIR(İSTİKBALİ TERK ET,MAZİYİ UNUT,HALİ HOŞ GÖR)

. Hakîkatte “an” vardır. “An”ın ise tarihi olmaz. Aklın bir hududu olduğu için tarih de bir yerde dayanıp kalıyor. Yoksa, ne gelen var, ne giden… Ne buradayız, ne de biz biziz. Bereket versin gaflet denilen şey var da ne yaptığımızı bilmiyoruz. Uyumak mı uyanmak, yoksa uyanmak mı uyumak? Şimdi yine uyuyoruz demektir. Çünkü ölsek, kendimizi bilebilir miyiz? Uyanırsak, ben diyemeyiz. Bilen kim, bilinen kim? Uyanan insan evvelâ aczini görür. . Bize deseler ki “eve gideceksiniz!” ve arkamıza ne kadar yatak, yorgan varsa yükleseler, o hâlde burdan Hükümete kadar gitsek, hâlimiz kalır mı? Tâkatımız kalmadığı anda birisi bu yükleri birer birer indirse, ne kadar ferahlarız. İşte bu benliğimizin yükünü de birer birer attıkça bir rahata, sonunda da rahat-ı küllîye kavuşuruz. İrfâniyyet, kemâlat arzuları hep birer yüktür. “A’mâk-ı Hayâl”de: (İstikbâli terk et, mâziyi unut, hâli hoşgör!” diyor; anlayabildik mi? Bunu anlamak büyük bir devlettir. Çok doğru. Ne kadar âlim olsak, istikbâlden haberimiz var mı? Nedir acaba istikbâl? Akıl bunu bilebilir mi? Mâzi dakanağa benzer. Onu düşünürsen geri gidersin; irticâdır. “Babam şöyle zengindi, böyle asîldi…” diye istediğin kadar öğün; peki sen de onun gibi zengin ve asîl misin? İftihar insanı boş bir teselliye düşürür, terakki ettirmez. Yarının ne getireceğini kim biliyor? Yarın dediğimiz şey bize azap mı getirecek, zevk mi? Düşünür merak edersek; azap. İyisi mi, zevk getirecek farzet ve ye, iç, gül, oyna. “Hastayım, öleceğim…” deriz. Ya ölmezsen? İyisi mi, ölmeyeceğine inan da zevk ve keyf et. Ölümden korkan ölüdür. Diri, ölümden korkar mı? Ölüm nedir acaba? Çocuğun doğması, ana rahmindeki hayatını bitirmesi, yani ölmesi değil midir? Bu, bize göre doğum, ona göre ise ölümdür. Çünkü ağlayarak geliyor. İdrâk etmediğinden ağlıyor. Bilse, güle güle gelmez mi? Öbür âlem de, korkmayanlar için, emin ol, bu âlemden daha güzeldir. Bilenler korkmuyor, korkmayanlar biliyor. Amma bu bilgiyi her insanın kendisinin çalışıp hak etmesi lâzım. Emeksiz olmaz, Allah’ın gözümüze, kulağımıza vurduğu mühürleri biz kendimiz müracaat edip de çözdüreceğiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder