24 Aralık 2020 Perşembe

İİNSAN VÜCUDU,YEDİĞİMİZ GIDALAR,RİYAZAT,

– O vücudun içinden çıkıp da dışarıdan bakasın sanata ki; ne sanat… Onun için doktorlar bu hâle çok yakındır: İnsan vücudunu gerek kesip biçerek, gerek mikroskopla tetkik ediyor ve işin ehemmiyetini görüyor, anlıyorlar. Fakat onlar insan vücudunun ölüsünü tetkik ediyorlar. Damardaki kanla, vücuttan çıkmış kan bir mi? Kan damardan çıkar çıkmaz vahşileşiyor, tehlikeli bir hâl alıyor. Onun için şeriat “kan çıkınca abdest bozulur “ demiş. Bazı insanlar kendi vücutlarındaki sırrı anlamak için riyâzât yaparlar; yani aç kalırlar. Uzun zaman aç kalan bir insanın gözündeki perde kalkar. Gözbebeğinin tam önüne ve çok yakınına bir mercimek bile koysan hiçbir şey göremezsin. Görmek için o hâil olan şeyden uzaklaşıp öyle bakmak lâzımdır. Bizim görgümüz, yediğimiz gıdalardan gelmiyor mu? Yemesek, aç kalsak gözümüz görmez olur. Demek ki gözümüz yediğimiz gıdaların kuvvetiyle görüyor. Doğduğumuz zaman da gözümüz, kulağımız vardı; peki niçin duymuyorduk, görmüyorduk? Yavaş yavaş süt, ekmek yerken görmeğe, duymağa başladık. Gıdaların ölen, yani bağırsaktan dışarı atılan kısımlarından başka, bir de ölmeyenleri var. Sebze veya koyun eti hayat değil miydi? Mâdem ki hayattır, canlıdır; öyleyse bunların kendilerine mahsus konuşmaları, kavgaları gürültüleri yani kendilerine mahsus ahlâkları vardır. Bağırsak bu ahlâkı vücuttan dışarı atamaz. Bu hayvanî ahlâk bizim gözümüzü, kulağımızı yani aklımızı istilâ eder. Başlarız bu hayvanî ahlâk gözlüğü ile görmeğe… Bu gıdaların hayvanî ahlâkı yok edilirse, görgümüz, bebekliğimizdeki temiz görüş gibi olmaya başlar. Bebekle konuşup anlaşmak nasıl mümkün değilse, hayvanî sıfatlardan temizlenip bebekleşmiş bir insan da duygusunu görgüsünü bize anlatamaz. Bizi şu anda kaldırıp Hindistan’a bıraksalar, oranın insanlarıyla konuşup anlaşabilir miyiz? Ama orada uzun müddet kalsak, onların yiyip içtiklerinden yesek, içsek, dillerini öğrensek o vakit anlaşabiliriz. Riyâzâttan maksat vücuttaki, akıldaki hayvanî görüş gözlüğünü çıkarıp, insan görüşüne sahip olmaktır. Aç kalmak suretiyle vücutta birikmiş olan gıdalar sarf olunur, bitirilirse, onların ahlâkı ve görgüsü de gider. O vakit insanın ne güzel olduğu anlaşılır. Fakat şimdi riyâzâta lüzum yok. “Zamanın tebeddülü ile ahkâm da değişti.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder