15 Aralık 2020 Salı

İMANIN SONU ALLAH'I GÖRMEKTİR

Dini anlamak için, Kur’ân’ı, hadîsleri ve din ahkâmını tahlil ederek hazmetmek lâzımdır. Din bir yoldur. Bu yolu akıl, idrâk ve tefekkürle yürüyüp bitirmek, yani yolun sonuna varmak lâzımdır. Dinin gâyesi, Allah’ı bilmek ve onda fânî olmaktır. Allah’ı bilen “Allah’ı bilirim” dese, mutaassıplar “bak şu kâfire!” derler; “bilmiyorum” dese, yine “kâfir!” derler; hâlbuki îmânın sonu Allah’ı görmektir. Hz. Muhammed bunu (Eşhedü) ile anlatmak istemiş. (Eşhedü)nün mânâsı, (görerek şehâdet ederim) demektir. Öyleyse (Eşhedü)yü sadece sözle söylememeli, görme fiilini de tamamlamalı. Îmânın bu şartına (Kelime-i Şehâdet getirmek) diyorlar. Şehâdetin sadece kelimesinde, yani sözünde kalmamalı, bizzat şehâdet etmeli, yani Allah’ı görmeli. Her kelâm ve bilgi de, anlamak isteyenin hâline göre anlaşılır. Herkesin kendine göre bir tahlil kudreti vardır; sözü ona göre anlar. Bazı kimseler hem anlayamazlar, hem de anlayanlara dinsiz derler. Bize de dinsiz demiyorlar mı? Kudretullah’a tamamıyla murâbıt olunca söğenleri bile hoş görmüyor musunuz? Niye? Allah’ın hatırı için. Çünkü bize söğen insan da Allah’ın bir parçasıdır; ona kızmak, Allah’a kızmak değil midir? Allah’ı seviyorsak, onun bütün kullarını da seveceğiz. Bizi methedeni sever de, karalayanları sevmezsek olur mu? Asıl bize söğenleri seveceğiz ki onlar uyansınlar da o ahlâktan vazgeçsinler. Muhammed’in “kerîm” dediği ahlâk budur. Böyle bir af ve sevgi ahlâkına yükselmedikçe kurtuluş yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder