21 Aralık 2017 Perşembe

SEVGİ DİNDARLIĞI

Kur’an da sevgi sözcüğüne  sıklıkla rastlarız:Allah Teala “iyilik edenleri”(Bakara 2/195), “tövbe edenleri ve temizlenenleri”(Bakara 2/222),”müttakileri”(Ali imran 3/76), “sabırlı olanları”(Ali imran 3/146), sevdiğini belirtir.Maide suresi 54 ayetinde “Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler” şeklinde ifade yer alır.Yani Sevmek ve sevilmek Allah’ın vasfıdır.”Sevelim,sevilelim” sözünün menşei bu ayet olsa gerektir.Bakara suresi 165 ayetinde  de “Müminler Allah’a karşı pek şiddetli bir sevgisivardır”denir.Ayetteki bu “şiddetli sevgi”Allah aşkı olarak değerlendirilir.Hadisler de “Allah’ı ve Hz.Peygamber’i her şeyden çok sevmek lazım geldiği , bir kimseyi sevenin de ancak Allah için sevmesi gerektiği, “imanın tadının” ancak böyle duyulabileceği “ belirtilir.
Bu bakış açısından, sevgi dindarlığı dediğimiz anlayış çıkmaktadır.Sevgi ve aşka dayalı din ve iman anlayışı daha içten , daha sıcak ve daha kucaklayıcı görünüm taşır.Aşka dayalı iman,sahibinin eşyaya, çevresine , öteki insanlara ve Allah’a karşı daha içten ve candan yaklaşmasını sağlar.Esasen aşk Tanrı’dan zuhur etmiş  ve bütün kainatın icadına sebeb olmuştur.Varlıklar içerisinde aşkın yabancısı olabilecek bir zerre bile yoktur.Fakat her varlığın aşkı , kendi istidat ve seviyesine göredir.Hakiki aşk ise insan ruhunun Allah’a karşı bir özlemidir.
Sunullah Gaybi şöyle der:
Zahirini pak eylesin ŞERİAT
Bed huyların tebdil etsin TARİKAT
Hak cemalin görem dersen HAKİKAT
Allah’a aşk ile ermiş erenler
Sadece kitabi bilgilere dayanan bir iman anlayışı vecd ve heyacandan mahrum , son derece “kuru” bir mahiyet arz eder.böyle bir dindarlık da şuur ve manevi zevkten yoksun, adeta robotlaşmış ve mekanik bir görüntüye sahip olur.İman ve dine ruh ve revnak verecek olan sevgidir.aşktır.
Kur’an da birkaç yerde :”Kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun”denir(Zümer 39/22; Hacc 22/53)
TASAVVUFTA KİTABİ VE AKLİ BİLGİ İLE AŞK KARŞILAŞTIĞI ZAMAN,DAİMA AŞK TERCİH EDİLEGELMİŞTİR.BUNUN SEBEBİ İSE İLAHİ AŞKIN EN KESTİRME VUSLAT YOLU OLMASIDIR.AKIL VE AKLIN MAHSULÜ OLAN İLİM İSE MAHİYETİ GEREĞİ , İHTİYATLIDIR,TEMKİNLİDİR, ŞÜPHECİDİR.BU HALİYLE BAZEN AYAK BAĞI OLABİLİR.BİLHASSA AKIL ÖTESİ BİR KEYFİYET OLAN AŞK  VE AHVALİ KONUSUNDA AKIL TAMAMEN YETERSİZ KALIR.
Ehli Beytin en büyük aşıklarından birisi olan Fuzuli bu meseleyi kısa ve öz olarak ifade edenlerden biridir:
Aşk imiş her nevar alemde
İlm bir kıyl ü kal imiş ancak
Gündelik hayatımızda ve ilmi faaliyetlerde aklın değerini ve hizmetini inkar etmeğe imkan yoktur.Gönül adamları bütünüyle akla karşı olmaktan çok, aklı yegane bilgivasıtası olarak kabul etme düşüncesine karşıdır.Akıl ve aklın mahsulü olan ilim ancak kendi hudutları içinde kaldığı zaman , sahasına giren konularda fevkalade faydalıdır.Bu sınırları aştığı zaman iş göremez.Böyle bir şey ilmi zihniyete ters düşer, bilimsel düşünceyle bağdaşmaz.İlim zihniyetine sahip kimseye düşen şey, ilmin sınırları dışına çıkınca susmak olmalıdır.
Yunus Emre deböyle düşünenlerdendir.Hakk’a kavuşmak için , en önemli görme aracı olan gözün bile perde olabileceğini, Dost’u apaçık gördükten sonra kendi varlığından geçmek gerektiğini belirttikten sonra şöyle der:
İLİM HOD GÖZ HİCABIDIR DÜNYA AHİRET HESABIDIR

KİTAB HOD AŞK KİTABIDIR BU OKUNAN VARAK NEDİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder