Kur’an da sevgi sözcüğüne
sıklıkla rastlarız:Allah Teala “iyilik edenleri”(Bakara 2/195), “tövbe
edenleri ve temizlenenleri”(Bakara 2/222),”müttakileri”(Ali imran 3/76), “sabırlı
olanları”(Ali imran 3/146), sevdiğini belirtir.Maide suresi 54 ayetinde “Allah
onları sever, onlar da Allah’ı severler” şeklinde ifade yer alır.Yani Sevmek ve
sevilmek Allah’ın vasfıdır.”Sevelim,sevilelim” sözünün menşei bu ayet olsa
gerektir.Bakara suresi 165 ayetinde de “Müminler
Allah’a karşı pek şiddetli bir sevgisivardır”denir.Ayetteki bu “şiddetli sevgi”Allah
aşkı olarak değerlendirilir.Hadisler de “Allah’ı ve Hz.Peygamber’i her şeyden
çok sevmek lazım geldiği , bir kimseyi sevenin de ancak Allah için sevmesi
gerektiği, “imanın tadının” ancak böyle duyulabileceği “ belirtilir.
Bu bakış açısından, sevgi dindarlığı dediğimiz anlayış
çıkmaktadır.Sevgi ve aşka dayalı din ve iman anlayışı daha içten , daha sıcak
ve daha kucaklayıcı görünüm taşır.Aşka dayalı iman,sahibinin eşyaya, çevresine
, öteki insanlara ve Allah’a karşı daha içten ve candan yaklaşmasını
sağlar.Esasen aşk Tanrı’dan zuhur etmiş
ve bütün kainatın icadına sebeb olmuştur.Varlıklar içerisinde aşkın
yabancısı olabilecek bir zerre bile yoktur.Fakat her varlığın aşkı , kendi
istidat ve seviyesine göredir.Hakiki aşk ise insan ruhunun Allah’a karşı bir
özlemidir.
Sunullah Gaybi şöyle der:
Zahirini pak
eylesin ŞERİAT
Bed huyların
tebdil etsin TARİKAT
Hak cemalin görem
dersen HAKİKAT
Allah’a aşk ile
ermiş erenler
Sadece kitabi
bilgilere dayanan bir iman anlayışı vecd ve heyacandan mahrum , son derece “kuru”
bir mahiyet arz eder.böyle bir dindarlık da şuur ve manevi zevkten yoksun,
adeta robotlaşmış ve mekanik bir görüntüye sahip olur.İman ve dine ruh ve revnak
verecek olan sevgidir.aşktır.
Kur’an da birkaç yerde
:”Kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun”denir(Zümer 39/22; Hacc 22/53)
TASAVVUFTA KİTABİ VE AKLİ BİLGİ İLE AŞK KARŞILAŞTIĞI
ZAMAN,DAİMA AŞK TERCİH EDİLEGELMİŞTİR.BUNUN SEBEBİ İSE İLAHİ AŞKIN EN KESTİRME
VUSLAT YOLU OLMASIDIR.AKIL VE AKLIN MAHSULÜ OLAN İLİM İSE MAHİYETİ GEREĞİ ,
İHTİYATLIDIR,TEMKİNLİDİR, ŞÜPHECİDİR.BU HALİYLE BAZEN AYAK BAĞI
OLABİLİR.BİLHASSA AKIL ÖTESİ BİR KEYFİYET OLAN AŞK VE AHVALİ KONUSUNDA AKIL TAMAMEN YETERSİZ
KALIR.
Ehli Beytin en büyük aşıklarından birisi olan Fuzuli bu meseleyi
kısa ve öz olarak ifade edenlerden biridir:
Aşk imiş her nevar alemde
İlm bir kıyl ü kal imiş ancak
Gündelik hayatımızda ve ilmi faaliyetlerde
aklın değerini ve hizmetini inkar etmeğe imkan yoktur.Gönül adamları bütünüyle
akla karşı olmaktan çok, aklı yegane bilgivasıtası olarak kabul etme düşüncesine
karşıdır.Akıl ve aklın mahsulü olan ilim ancak kendi hudutları içinde kaldığı
zaman , sahasına giren konularda fevkalade faydalıdır.Bu sınırları aştığı zaman
iş göremez.Böyle bir şey ilmi zihniyete ters düşer, bilimsel düşünceyle
bağdaşmaz.İlim zihniyetine sahip kimseye düşen şey, ilmin sınırları dışına
çıkınca susmak olmalıdır.
Yunus Emre deböyle düşünenlerdendir.Hakk’a
kavuşmak için , en önemli görme aracı olan gözün bile perde olabileceğini, Dost’u
apaçık gördükten sonra kendi varlığından geçmek gerektiğini belirttikten sonra
şöyle der:
İLİM HOD GÖZ HİCABIDIR DÜNYA AHİRET HESABIDIR
KİTAB HOD AŞK KİTABIDIR BU OKUNAN VARAK
NEDİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder