TASAVVUFUN KAYNAĞI
veya DAYANAKLARI NEDİR?
Bunları üç gurupta toplamak mümkündür:
1-Kur’an veSünnet
Tasavvufun zahitlik yönü genellikle maddi hayatı , eşyayı,
dünyayı konu edinir ve bunlarla ilgili kanaat ve yorumları içerir.İkinci önemli
boyutu ise tefekkür ve felsefe cihetidir..Sufiler insan düşüncesinin
uzanabildiği , ruhi-manevi inkişafın son noktasına kadar ulaşabildiği alanlarla
da meşgul olmuşlardır,Tasavvufi yaşayış ve yorumlara zemin teşkil eden ayet ve
hadis örnekleri ise:
*”İyi biliniz ki dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden
ibarettir”(Ankebut 29/64),
*”Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın”(Lokman 31/19),
*”İhtiyaçları bile olsa başkalarını kendilerine tercih
ederler”(Haşr 59/9”,
*”Allah kuluna kafi değilmidir?”(Zümer 39/36)
*”Biz insana şah damarından daha yakınız”(Kaf 50/16),
*”Nereye yönelirsen Allah oradadır”(Bakara 2/115),
*”Nerede olursanız Allah sizinle beraberdir”(Hadid 57/4),
*”Evvel O’dur.son O’dur,Zahir de O’dur, batın da O’dur.O
herşeyi hakkıyla bilendir”(Hadid 57/29),
*”Rabbinin adını an ve bütün varlığınla O’ na yönel”(Müzemmil
73/8),
Efendimiz (sav)’in zahitliğe teşvik eden sözleri:
*”Dünyada bir garip , bir yolcu gibi ol.”,
*” Benim dünyadaki durumum , yolculuğu sırasında bir ağaç
altında gölgelenen , sonra da geçip giden bir yolcunun durumu gibidir.”,
*” Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin
yahut sussun.”,
*”Benim bildiğimi sizler bilseydiniz az güler, çok
ağlardınız”,
*”Allah sizin şeklinize ve mallarınıza değil,
kalplerinize ve işlerinize bakar”
*” Yüce Allah şöyle buyurdu:Kim benim bir velime düşmanlık
ederse ben ona savaş açarım.Kulum üzerine farz kıldığım şeylerden daha iyi bir
yolla bana yaklaşamaz..Kulum nafilelerle de bana yaklaşmaya devam eder;nihayet
ben onu severim .Onu sevince de işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen
ayağı olurum,benden bir şey isterse
veririm.Bana sığınırsa korurum.”
II-Sosyal ve siyasi hadiseler
Tasavvufun doğuşunda ve yaygınlaşmasında sosyal ve siyasi
hayattaki buhranların ve dalgalanmaların belli ölçüde rolü olmuştur.İslam
tarihindeki ilk huzursuzluk devri,Emevilerin baskıları ve aşırı dünya düşkünlükleri,Anadoludaki yurt
edinme ve devletleşme devirlerindeki
sosyal sıkıntılar tasavvuf ve
tarikatların bir manevi sığınma vazifesi gördüğünü göstermiştir.Ancak bu
durumlar tasavvufun doğumunda belirleyici tek kaynak değildir.Çünkü Osmanlı’nın
refah devirlerinde dahi tarikatlar en canlı devirlerini yaşamışlardır.
Sıkıntılı ve buhranlı insanların tasavvuf ve tekke
atmosferinde daha çok huzur bulduğu bir
gerçektir.İnsan malzemesinin böyle ortamlarda
ve intikal devirlerinde ruh sağlığını yıpratmadan , manen zırhlı bir
şekilde yeni oluşumlara taşınabilmesi , tasavvuf kurumu için iftihar
edilebilecek bir olaydır.
III-İnsanın yapısı
İnsan ruh taşıyan bir canlıdır.Onun deruniliğe müsait bir
yapısı vardır.O sadece etten kemikten yani maddi unsurlardan meydana
gelmemiştir.Ruhun, manevi melekelerin, duyguların da beslenmeye,tatmine,
gelişmeye ihtiyacı vardır.Bazı kimselerde bu özellik ve ihtiyaç daha ileri seviyededir.Uygun zemin
ve imkan bulununca bu alanda inkişaf görülür.Beden geliştirilmesi sporla, aklın
geliştirilmesi ve beslenmesi felsefeyle, ruhun ve gönlün beslenip
geliştirilmesi de tasavvufla olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder