ALLAH DOSTU olan, Mübârek Hocam Dr. Münir Derman
Hazretlerinin çevresinde ÜÇ GRUP İNSAN toplanmıştı.:
1-) BİRİNCİ GRUPTA OLANLAR!.:
Hocamı candan seven, "Hocam" diye hitâb eden,
Hocamın da sevdiği kimselerdir, Bu insanlar hâzâ edeb sâhibidirler. Hizmet
ederlerde, hizmetlerini HAKk Rızası için yaparlar, Katiyen karşılık
beklemezler. Hocam Mübârek de o kimselerin hizmetlerini kabul ettiği için,
hizmet edenler Hocalarına karşı minnet duygusu içindedirler. Hiçbir zaman,
böbürlenmezler, hâttâ.: “Hocamıza hizmet edebildik” diye bu sevinçlerinden
ötürü sanki göklere uçarlar..
Hocalarının kendilerine minnet etmesini asla beklemezler.
Mübârek Yüzlerine âdeta utanarak bakarlar.
Sâdık ve doğrudurlar, içlerinde dosdoğru olanları da vardır.
Bu kişiler Efendidirler. Hattâ içlerinden bazılarına; başka tarikattan
olanlar.: "Efendi Hazretleri” diye hitab ettikleri de olmuştur ve
görülmüştür. Hocamıza sorduğumuzda.: “Evet onlara göre, içinizde bazıları,
Efendi Hazretleridir, ne zannetiniz ya!.” demiştir.
Bu zâtlar, mühim işlerinde Hocalarına mutlaka danışırlar.
Onun fikrini, iznini ve duâsını alırlar.
Çilelidirler, çalışkandırlar, helâl lokma kazanmak için çırpınırlar.Hiç abdestsiz yere basmazlar,Kul hakkından son derece korkarlar. Hiç yalan söylememeye çalışırlar.Gıybet, dedikodu bilmezler. Zinâya asla yanaşmazlar. Harâmın her çeşidinden kaçarlar.Hatta şüpheli gördükleri her şeyi, terk ederler. İcâbında, terki bile terk ederler...Vicdanlarının sesini dinlerler. Onun günah dediği, hiçbir şeye yanaşmazlar.Cömert, babacan, kalender ve hoşgörü sâhibidirler. Güler yüzlü, hoş sohbetlidirler.
Yine bu birinci gruptan, onbeş kişiyi de mânevî himâyesine,
yâni (yanına) almış olup, bunlara da sağlığında dünyâda yük yüklememiştir.
Hocamız da Dünyâsını değiştirince onlarda kısmetleri kadar mânevîyattan
nâsiblerini alırlar inşâALLAH!.
Hocamız ilâve ediyor.: “Bu yol sabır yoludur. Bu yol çile yoludur. Bu yol, hizmet yoludur. bu yol, övünme, böbürlenme, gururlanma yolu değildir. Bu yol, makam, mansıb, şan, şöhret yolu hiç değildir!” buyurdular.İşte, bu birinci gruptakiler =>“ARI” gibidirler!.
2-) İKİNCi GRUPTAKİLER İSE!.:
Bu grupta olanların; Hocamızı sevmelerinde biraz da dünyâ ve
âhiret menfâatı gizlidir. Bunların sayısı birinci gruptakilerden daha çoktur.
Belki yüzlercedir. Bu gruptakiler Hocamızı sevmelerine rağmen, Hocamızın
sevgisini tam anlamıyla kazanamamışlardır. Fakat kazanmak için çok çaba
sarfeden kimselerdir.
O da, kendi mânevî hataları ve eksikleri yüzündendir. Kapalı olan bu mânevî kapıların önünde, nöbet tutar gibi, beklemekte ve açılsın diye durmadan kapıyı çalmaktadırlar. Ne zaman kapı açılırsa içeri gireceklerdir. Ne mutlu o kimselere de, ALLAH o kimselerinde arzu ve isteklerini kabul buyursun âmin!.
Velîlerin Büyüklerinden Ahmet Rüfâî Hazretleri (kaddesallahu
sırrahu) ALLAH himmet ve şefaatlerinden mahrum etmesin şöyle derler.: "Ben
dervişliği kediden öğrendim. Bir kedi, bir fâre deliğinin başında hiç uyumadan
iki gün, iki gece bekledi. Fâre çıktı oda avını yakaladı...
Ben de hiç uyumadan kediyi takib ettim. Avını nasıl yakaladığını gördüm. Ben de uyumadım da dervişliği öyle yakaladım!.” buyurmuşlardır.
Bu ikinci gruptakiler ise, bâzen harama meylederler, bâzen
korkup kaçarlar.
İbâdette eksikleri çoktur bî-namazdırlar. Abdestli gezmezler, namazdan namaza abdest alırlar. Kul Hakkı boyunlarında, kul hakkına hiç dikkat etmezler. Merhamet duyguları daha azdır.İnsanların kalblerini kırarlar. Ara sırada olsa yalan söylerler, çekinmezler.Bu gruptakiler henüz (Nefsü’l- Emmârede) olanlardır. Takvâ Ehli olmak için dâima mücâdele verirler..
İşte bu gruptakilerde =>“BÖCEK” gibidirler.
3-) ÜÇÜNÇÜ GRUPTAKİLER İSE!.:
Hocamıza gelir giderler, sevmedikleri hâlde, sever gözükürler. Bunlar tamamen menfâatleri için, Hocamızın Çevresinde dolaşır dururlar.Hocamızı sevdiklerini her fırsatta söylerler. Fakat asla sevmezler. O tipler aslında kimseyi sevmezler, çıkarlarını ve menfâatlerini severler.
Bunlar da müslüman gözüken zavallı insanlardır. Bunların sayısı belki binlercedir. Hocam Mübârek, bu tiplere fazla yüz vermezler. Ammâ.: “İlle de elini öpelim!.” derler. Bir çokları abdestsiz, hattâ ğusülsüz olanları bile var ki içlerinde, kimisine elini verir, kimisine vermez, kimisini de derhâl kovar.Gusülsüzleri kovduğunu tahmin ediyorum.Demek ki gusülsüzlerin yüzleri işkembe gibi olmuş ki, yüzlerine bakınca anlıyorlar.
Bu gruptakiler, İslâmı akılları sıra, atlama tahtası olarak kullanmak
isteyenlerdir. Haberleri yok ki, bir gün atlarken cehenneme yuvarlanacaklar. Bu
grup için de, Mübârek Hocamız dâimâ duâ ederler. Bizler de.: “Cenâbı ALLAH'a
bunlara da, İslâmı ve Takvâ Yolunu göstersin!.” diye duâ edelim.
Bunlar da müslimdir ammâ, mü’min değildir. İslâmın beş şartım yapmazlar. ALLAH bunları da affetsin. Rahmeti ile yargılasın âmin...İşte bu gruptakilerde =>“SİNEK" gibidirler.
İster ARI - ister BÖCEK - ister SİNEK olsunlar, yeter ki bir pekmez'e, bir bal'a konsunlar!.At Sinekleri gibi, atların kıçından, nâsiblerini aramasınlar!.Mayıs Böcekleri gibi ->pislik olan yerlerde dolaşıp arka ayakları ile B.K yuvarlayıp, top yaptıklarını zannetmesinler!.Ağustos Böcekleri gibi, saz çalıp, bütün yaz boyu şarkı söylemesinler!.Karınca gibi çalışıp kışa hazırlık yapsınlar ki,
Cehennem Azâbından kurtulsunlar. Cennet Ni’metlerine
kavuşsunlar konsunlar!. ALLAH'tan dileğim ve temennim budur efendim!.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder