19 Kasım 2022 Cumartesi

DR.MÜNİR DERMAN

 


HAYVANca BİLmek!.

(ALMANYA SOHBETi)


Tercüme yapan beni çay içmek için dâvet etti.
Beraber gittik, mütevazi’ bir evi var.
Etraf, dinî resimler ve Hazreti İsa’nın haç konulu şeyleriyle düzenli, güzel bir kütüphânesi var.
Hanımına da takdim etti, çocukları da var.

Bir aralık bana sordu:
 Hayvanları sever misiniz? dedi.
Bir an niçin bu suali sordu diye düşünür gibi oldum.

Aceba bir mânâ mı var bunda? diye düşündüm.
Boğazımda mavi bir boncuk vardı, aceba o mu dikkatini celbetti. Boncuğu şöyle boğazımdan elimde tuttum.
Papaz Efendi bu boncuk bildiğin boncuk değildir. Bu teee 40 senelik şey. Eskiden bizim memlekette bunu, eşşeklerin yuları varıdı onlara takardılar. Şimdi insanlar takmağa başladı. Ben bunu takmamın sebebi de
 mavi boncuk nazardan insanı korur diye anam söylerdi. Onun için takıyorum.
Resûlullah SallALLAHu aleyhi vessellem Efendimiz buyurmuştur:
 Nazar yiğidi mezara, deveyi kazana götürür!”Amma bunlar başka işler.
Takmamın sebebi bir de şu, eşekler içinde yaşıyoruz eşeğin babası bilirsiniz.. Eşşeklerinkini takıyoruz tekme yememek için! İki, katırlar çoğaldı!” Hülasa, katırın babası eşşek olduğu için onu görerek:
 Baba! diye belki hürmetle saldırmazlar diye takıyorum.
Hayvanları severim, bütün mahlukatı severim, fenâ ve iyi!..
Almanyada Hayvanları Koruma Cemiyyetleriyle yabanî hayvanlara bakarlar, hayvanların yanına yanaşıyorlar.
ilgi duyuyorsunuz hayvanlara, bu sebeble bu suali sordunuz.


“Maalesef bizim memlekette, hayvanlara böyle muamele eden aşağı yukarı yok gibi.

Kelile ve Dimne vardır bilirsiniz, Hint şeyinden dedim.
Evet bilirim! dedi.
Bazı hayvanları konuştururlar. Bir de Ferîdüddîn-i Attâr vardır.”

Biliyorum! dedi.
Mantık-ut Tayr diye bir kitabı da vardır.
Onda da hayvanları konuşturur, hayvanların sebeb-i hikmetini anlatır.
Yalnız, benim de Kelile ve Dimne gibi, Mantık-ut Tayr gibi mantikî veya düşüncevî olmayarak ben de hayvan dilini bilirim.
Gerçi garibinize gidecek, evet hayvan dilini bilirim, çok iyi bilirim.
Hem de bazı hayvanlarınan da konuştum. Onlardan size bahsedeyim. taa ikindiye kadar güzel bir vakıt geçer.” dedim


Papaz Efendi, eşşeğe sormuşlar: “Sen yalnız saman, arpa, hep nebat mı yersin?”
Eşşek: “Evet!”demiş.
“Diğer binlerce çeşit yiyecek var niçin yemiyorsun?””
“Haaa!” demiş eşek. “Eşekliğimi devâm ettirmek için yalınız saman yiyorum. Ötekilerini yemiyorum.”demiş.
Leş kargası, bu Akbabaya sorduk:“Sen niçin leş yersin?”
“Efendim!” dedi. “Bulması kolayyy, Dünya leşle dolu, rızık aramağa lüzum yok!””
Aslana sorduk: “Sen niçin et yersin?”
“Efendim dedi söylemem, söylersem aslanlığım gider. Siz beni yersiniz!” dedi. ““peki!” dedim.
Arıya sorduk: “Sen hep çiçek yersin, yaptığın balı niçin yemezsin?”
“Çıkardığımı yemem ben işimi bilirim, bana ne emrolunmuşsa onu yaparım!”
 dedi.
Haaa bildiğimiz kara sinekler var ya!.

Yalnız oturuyordum bir gün sordum onların bir tânesine: “Siz her şeye konar, pisi de fenâyı da ayırmaz bala konarsınız, leşe konarsınız, sümüğe konarsınız, balgama konarsınız, hepisini gezersiniz, ne biçim mide var sizde!”
“Bana bakma Efendi” dedi “benim işim çok mühimdir, çok mühimdir bir şey haykırıyorum, kimse farkında değil, kimseye anlatamadım. Ben de artık alıştım gittim, bırakamıyorum!” 
dedi.
Delikten bir fâre geldi fâre.
“Gel lann buraya!” dedim, geldi. “Sen insanlardan kaçarsın!””
“Evet!” dedi.
“Onlar seni sevmezler, öldürürler. Peki ben sana bir şey söyleyeceğim seni niçin öldürürler, sevmiyorlar biliyor musun?””
“Ben biliyorum az çok!” dedi.
“Sen herkesin yiyeceğini çalıyorsun. Bazı şeylerimizi tahrib ediyorsun. Onun için seni sevmiyorlar, öldürüyorlar!””

Fâre: “Doğrusun efendim!” dedi. “Amma insanlar beni anlayamazlar, ben helâl lokmaya dokunmam, helâl bir şeye dokunmam. Ben haram dolu bir yere de girmem. Helâla haram az çok karışırsa hangi evlerde varısa eşya da varısa, gıdalarda varısa o haram kısmını tahrib eder yerim, alırım!” dedi.
Ve fâre şunu söyledi: “Hiç düşündünüz mü Efendi, ben kabak yemem, kavun yemem. Onlara haram karışmaz çünkü onlar haramı kendisine haram getirecek yapacak mahlukata lânet eder.”
Sinek kabağa konmaz!.
“Peki niçin konmaz onu sor bakalım ne diyecek.””
“Onların tohumları içindedir yiyecek tarafına girmemiştir.
Karpuzu severiz, çünkü çekirdekleri yinecek tarafı içine dağılmıştır.
Bunu anlarsan ya çıldırır veya bilmem bir şey olursun. Amma, benim sözüme inanmazsın. Sen Arap Hocaya var!.
Papaz Efendi, çayı tazeledi çok memnun oldu!. Çok güldü ve karısına da bunu tercüme etti, çünkü söylediğim sözleri teybe alıyordu.
Eee biraz hava iyice karardı, oradan ayrıldık.
Papaz Efendi beni istasyona kadar getirdi: “Arabam olsaydı sizi götürürdüm!” dedi.


Bizim laflarımız, kulağı açık olana, herkesin söylediği veya söyleyeceği laf olmadığı lafzından sana o kadar şimdiye kadar laflar yolladım ki;
Bunları su dinlese buhar olur! Buz dinlese erir!
Toprak dinlese savrulur! Nebat dinlese secde eder!
Hayvan dinlese, 40 yıllık dostun gibi yanına gelir!
Aklını başına al, aklın başında!. Aklın ile senin aranda ki olanı def et demiştim!.
İnsan kendi düşünce bir hata yaptığını zanneder.
Kendi kendine:
 Bu hatadır!” derse, onun için bir şey söylemez, alttan altadır.
ALLAH; Settârdır, Gafurur- Rahîmdir.
İfşâ edersen Settâr ile Gafuru'r- Rahîmi zedelersin!
Ben varken, niçin başka tarafa döndünüz ya kul!” der.
Nerelerde kürek çektiğini şimdi anladın mı oğlum!.

Hakkın selâmı üzerinize olsun!.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder