19 Kasım 2022 Cumartesi

DOSTLARI ANLATIYOR/FETHİ GEMUHLUOĞLU

 Dostlarında Necdet Uyguner; Vefatından bir hafta kadar önce şiir ve edebiyattan konuşurken birden: “Düşünen adam yok, düşünen adam yok!” Diye yüksek sesle üzüntüsünü ifade etti. Sonra sakinleşti ve ilave etti: “İlmihal bilmek İslam’ı anlamak değildir. İslami tefekkürden haberimiz yok. Neyi düşüneceğini bilmeyen kimsenin, düşünmesi mümkün değildir.” Sözleri doğruydu ve ızdırabımız müşterekti.

Tarihçi, Dr. Mehmet Genç; Fethi Gemuhluoğlu, onun irfanındaki kemalin (olgunluğun) en açık belirtisi hoşgörüsünde görülürdü. Kendi düşünceleriyle hiç uyuşmayan fikir, kanaat ve tavırları, şemsiyesi altına almakta hiçbir zorluk çekmezdi. Engin hoşgörüsünden nasibini almayan tek şey, sanırım; kalitesizlikti. Hangi cinsten ve muhtevadan olursa olsun kalite, her türlü kalite, onun sevgisini ve ilgisini mutlaka yakalardı. Bütün insani kalitelerin temeli olan zekâ; onun mıknatıs gibi aradığı, bulduğu ve çektiği bir cevherdi. Tek bir karşılaşma bile zihninizin ne gibi kalitelere gebe olduğunu, hangi potansiyelleri içinde taşıdığını keşfetmesine yeterdi. Onu bir zihin sarrafı diye nitelemek sanırım yanlış olmaz.

Şair, yazar, eğitimci Akif İnan, onu şöyle anlatır: İnsanları çok seviyordu. Gecesini gündüzünü insanlara yardım etmek için seferber ederdi. “İnsanlara yardımcı olmak benim ibadetimdir”, derdi. Fethi Ağabeyin kendisi için bir şey istediğine şahit olmadım. Kendi nefsi için bir şey istememek adeta onda bir ahlaktı. Fethi Ağabey, samimi riyasız bir dosttu. İslam’ın heyecanını sürekli olarak yaşayan biriydi. Bir yanda akl-ı selimiyle eşsiz bir denge, öte yanda volkan gibi kaynayan sürekli bir heyecan…İşte Fethi Ağabey buydu. Bu vasfıyla etkileyici bir insandı. İstanbul Türkçesini onun kadar nefis konuşan, fevkalade güzel telaffuz eden pek nadir insan gördüm. Bu çok güzel konuşması eminim ki, kendisinin sözüyle kalbi arasında, derin ve köklü bağlar bulunmasındandı. Riyasız ve ihlaslı.

Arapgirli yakın dostlarından Mahir Gedikoğlu, onu, sevdiği şiirlerle bize hatırlatır. “Aziz ağabeyimiz, mümin, muvahhit, aşklı, şevkli, heyecanlı, büyük sevgileri bilen, büyük yürekli bir er kişiydi. Aşk-ı Resulullah ve Ehl-i beyt aşkıyla dopdoluydu. Dinini, vatanını, milletini, devletini ve dilini çok iyi bilir, çok severdi. “Anadolu tarlası” dediği Anadolu’yu ve insanlarını çok iyi biliyordu. Onlar için hep “masum ve mazlum Anadolu halkı” tabirini kullanırdı. Devletimizin güzel günlerinden sonra, uğranılan büyük felaketlere hep yanardı. Yapılan ihanetleri bir türlü hazmedemezdi. 1957’lerde Laleli’deki Acemin Kahvesi’nde, bir gece Karslı Gündüz’e “Huma Kuşu” uzun havasını söyletmişti. Bu türküyü çok severdi.

Huma kuşu yükseklerden seslenir,

Yar koynunda bir çift suna beslenir,

Sen ağlama kirpiklerin ıslanır,

Ben ağlim ki belki gönül uslanır.

Kendisinden duyup, öğrendiğimiz ve her okuyuşta rahmete vesile olan bir şiiri de aşağıda arz ediyorum.

Dağlarda nerkis sanırdım, ela gözlü mestim seni,

Sözünden özün tanırdım, fehmederdim dostum seni,

Tohma oldum hamurlardan, ben soyundum samurlardan,

Olur olmaz çamurlardan, sakınmazdım üstüm seni.

Gitsem kırklar Mekke’sine, tuğra olsam sikkesine,

Bir gerçeğin tekkesine, seremedim postum seni,

Adım aldım ismi Hu’dan, kara toprak canlar yutan,

Seyrani gönlünce sudan, doldurmadım destim seni.

Seyrani

Dağdağam var, derdim var dağdağam var, gördüm bir dağ baş eğmiş, bildim o dağda gam var… Allah gani gani rahmet eylesin. Fethi Ağabeyimizi, büyüğümüzü, Aziz Fethi Bey’i rahmetle ve minnetle yadediyoruz. Ruhu şad olsun.

Kaynakça: Dostluk Üzerine, Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, İz Yayıncılık, İstanbul, 20

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder