3 Ocak 2018 Çarşamba

ALLAHIN İSİMLERİNİ SÖYLEMEYE DEVAM ETMEK

Sadreddin Konevi hazretleri Fatiha suresinin tefsirinde belirtir ki:Her kim mecazi isimlerle-Allah'ın kendisine fırsat verdiği kadarıyla- meşgul olup buna devam ederse hiç kuşkusuz kendisiyle, meşgul olduğu o isim arasında bir “sır” meydana gelir ve onun ruhu – Allah'ın inayet ve ihsanı sayesinde – meşgul olduğu kadar o isimle bir “münasebet” kurar.Kul ile o isim arasındaki sözünü ettiğimiz bu”münasebet”- meşguliyetin kuvvet ve mükemmeliyetine göre- güçlü olur ve kemale ererse o kul ile , o ismin gerçek manası arasında “ bu meydana gelen münasebet vasıtasıyla” bir münasebet doğar.Bu münasebet o ilişkinin gücü ve kemali oranındadır.Kul ile Allah Teala’nın hakiki ismi arasında meydana gelen ve ikinci münasebet kemal derecesine ulaştığında Hak Teala kendi lütuf ve ihsanı ile tecelli eder..Böylece kul ile Hak teala’nın arasında bir başka münasebet doğar.Bu münasebet, ikinci münasebetin gücü ve kemal derecesi miktarınca doğar.Çünkü kul bu münasebet sebebiyle içindeki kutsiyeti kirlere galip gelir ve kul kutsiyet alemine münasip hale gelir.Bu uygunluğun kendisindeki kir, pasın kalkması oranındadır.İşte o anda Hak teala o ismin yer tuttuğu mertebe ne ise o mertebenin üzerinden kuluna istidadı oranında tecelli eder ve o kulun üzerine ilahi ve kevni ilim, marifet ve sırları boşaltır. Bu ya genel yönden  ve mertebeleri birbirinin peşi sıra getirmek  suretiyle vasıta ile, sebeb, araç , manevi ve suri maddeleri ardarda sıralamak suretiyle yapar, ya da özel yönden arada bir vesile olmaksızın , bir başkası bulunmaksızın yapar veya bir üçüncüsü her ikisini birden harekete geçirerek yapar.Çünkü onun veçhi/zatı ya budur ya da şudur.Bu ikisinin dışında aralarındaki cem nisbeti dışında başkası yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder