2 Ocak 2018 Salı

KURANDAKİ TEVAFUKLAR TEVHİDE ESASTIR

İslam alimlerine göre, Kur’an’ın nüzul sırası, meydana gelen sorunlar, sorular ve olaylar hakkındaki açıklamalara göredir. Mushaflardaki mevcut düzeni ise değişik hikmetleri ders vermeye yöneliktir.   Bu hikmetlerden birisi, Kur’an’ın müteşabih dediği benzer kelime, cümle ve ifadelerin bir tevafuk zinciri içerisinde dokuduğu hikmet dolu nazım örgüsünü dizayn etmektir.
 Evet, “Tevafukat, ittifaka işarettir; ittifak ise ittihada emaredir; vahdete alamettir; vahdet ise tevhidi gösterir. Tevhid ise Kur’an’ın dört esasından en büyük esasıdır.”
 Misâller
 Kelime ve Cümlelerin matematik değerleri ve ayetlerin tertibi
 “Allahumme Malike’l-mülk” [3/26]
 - Bu ayette söz konusu olan “Allah” ve “Malik” isimlerinin buraya kadar ki tekrar sayısı: 319’dur.
 - Bunların ebced değeri de 319’dur.
 - Bunların içinde yer aldığı ayet, Kur’an’ın 319. ayetidir.
 Bu tevafuk diyor ki: Mülkün maliki olan Allah, Kur’an’ın da sahibidir. Bütün mülkünü tek tek sayıp bildiği gibi, Kur’an’ın her tarafını da tek tek sayıp biliyor. Bu ise Kur’an’ın O’ndan geldiğini gösteriyor.
 Allah’ın “Şehid” ismi
 - Her şeyi görüp bilen anlamındaki Allah’ın bu isminin matematik değeri 319’dur.
 - Bu ismin, merfu (ötreli) şekliyle 9. tekrarını yaptığı ve Kur’an’ın genelinde en son geçtiği Buruc Suresinin 9. ayeti, Kur’an’ın sondan 319. ayetidir.
 Bu tevafuk şöyle diyor: İyi bilesiniz ki, Şehid kelimesini böyle harika bir tarzda yerine koyan Allah, her şeye şahittir.
 “Hum bâliğûh”
 - “Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca, hemen sözlerinden dönüverdiler.” [Araf/135] ayetinde yer alan ve “onların ulaşacakları” anlamına gelen “hum bâliğûh” cümlesinin ebced değeri, 1089’dur.
 - Bütün Kur’an’da yalnız bir defa kullanılan bu cümlenin geçtiği ayet, Kur’an’ın 1089. ayetidir.

Sanki bu tevafuk diyor ki: İyi bilinsin ki, siz Kur’an’ı okurken, nasıl bu ayete ulaştınız, onlar da aynen söz verdiğimiz sürelerine ulaştılar; sonra cezaya çarpıldılar. Demek, zulüm söz konusu değildir.
 “haze’l-Qur’an”
 - Bu kelimenin matematik değeri de, 1089’dur.
 - Bu kelimenin en son geçtiği yer, Haşir Suresinin 21. ayetidir. Bu ayetten sonra Kur’an’da yalnız 1089 ayet vardır. Yani 'hâzâ' işaret zamirinin işaretinden sonra gelen Kur’an’ın ayet sayısı, söz konusu “haze’l-Qur’an” kelimesinin matematik değeri kadardır. Demek ki, 'hâzâ'  işaret zamirinin burada tercih edilmesinin bir hikmet de, bu  güzel işarete işaret etmesidir.
 Bu tevafuk içinde bulunduğu ayetin penceresinden bir ibret dersi veriyor: “Eğer biz (şu harikalığını gördüğünüz) bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün.”

“el-Hayr” kelimesi
 - Bu kelimenin matematik değeri, 841’dir.
 - Kur’an’ın sondan 841. sırada yer alan bir ayetinde [Mearic/21], bu kelimeye de yer verilmiş ve özellikle ona vurgu yapılmıştır.

Bütün Kur’an’da 13 defa zikredilen bu kelime, bu ayette 12. tekrarını yapmaktadır. Manidar bir tevafuktur ki, 1’den 12’ye kadarki sayıların toplamı olan 78 “aded” kelimesinin ebced değeridir. Bu tevafuk, 841 sayısal değere sahip olan bir kelimenin 13 tekrarından birini,  altı bin küsur ayetten, aynı sayısal değeri paylaşan bir ayette yapması, Kur’an’ın Hayr-ı Mahz’dan gelen bir hayırlar mecmuası olduğunu göstermektedir.
 “Ebâbîl” kuşları
 - Ebrehe ordusunu darmadağın eden kuşlar, Kur’an’da “Ebâbîl” olarak ifade edilmiştir. Bu kelime, “gruplar halinde peşpeşe gelen” anlamına gelir. Matematik değeri ise 46’dır.
 - Kur’an’da, “peşpeşe” anlamına gelen bu kelimeyi, sondan peşpeşe sıralanan ayetlerin 46. sına yerleştirilmiştir. Bu tevafuk, Fil vakasının doğruluğunu gözle görülürcesine pekiştirmektedir.

“Gaybı bilen Allah”
 - “Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizli tuttuklarını da, fısıltılarını da bilir. Ve şüphesiz Allah, gaybları (gizlilikleri) çok iyi bilendir.” mealindeki ayetin son cümlesinin asıl metni “ve ennellahe allamu’l-ğuyûb” dur. Bu cümlenin matematik değeri, 1313’tür.
 - Bu cümlenin bulunduğu ayet [Tevbe/78],  Kur’an’ın 1313. ayetidir.
 - Cümlenin ebced değeri ile ayetin genel sırası, 13 sayısını gösterdiği gibi, ayetin suredeki numarası da 78 olup 6x13’tür.
 - Ayet numarasının gösterdiği 78 rakamı, hem “aded”, hem de “Hakim” kelimesinin matematik değeridir. Bu ise  burada hikmetli bir sayısal tablonun gösterildiğine işarettir.
 Bu tevafuk, “ve ennellahe allamu’l-ğuyûb” cümlesinin dediği gibi, Allah’ın bütün sırları/gizlilikleri bilen, sonsuz bir ilim sahibi olduğunu, Kur’an’ın ise bu sonsuz ilim sahibinin kitabı olduğunu göstermektedir.
 Fatır Suresi
 - Surenin ismi olan Fatır’ın kök harfleri “ftr” nın matematik değeri: 289 olup 17x17’dir.
 - Bu sure, mukattaat olmayan sureler sisteminde, 17. sıradadır.
 - Surenin ilk ayeti, içinde bulunduğu sistemde, 1598. sıradadır. Bu sayı: 36x17’dir.
 - Surenin ilk kelimesi olan “elhamdulillah” ın buradaki tekrar sayısı, 17’dir.

Tarık Suresi
 - Bütün Kur’an’da, yalnız bu surenin ayet sayısı 17’dir.
 - Surenin 17. sıradaki son ayeti, Kur’an’ın sondan, 289. ayetidir ki, bu sayı, 17x17’dir.
 - Surenin son kelimesi “Ruveydâ”nın matematik değeri, 221 olup 13x17’dir.
 - Surenin ismi olan “el-Tarıq” kelimesinin matematik değeri, 340 olup 20x17’dir.
 “Câe humu’l-hak” kelimesi
 - Bu ifadenin ikinci kelimesi olan “hum” kelimesinin matematik değeri, 45’tir. Ve bu ifade bütün Kur’an’da 45 defa geçmiştir.
 - İfadenin matematik değeri, 289 olup 17x17’dir.
 - Bu ayet [Zuhruf/29],  mukattaat olan sureler sistemine göre, sondan 289 (17x17). sıradadır.
 - Bu ifadenin ilk kelimesi “câe” nin buradaki tekrar sayısı, 34 olup 2x17’dir.
 Risaleti tasdik eden bazı tevafuklar

“bel câe bi’l-hak”
 Bu cümlenin geçtiği ayette, Hz.Muhammed’in (a.s.) hak resul olduğu ve daha önceki resullerin hak peygamberler olduğunu tasdik ettiği ifade edilmektedir. Vurgu yapılan risalettir, resuldür. İşte bu ayette “Resul” kelimesinin matematik değeri, bir nevi risalet mührü gibi kullanılmıştır. Yani öyle güzel tevafuklar gösterilmiş ki görenler, bu işin arkasında, Allah’ın sonsuz ilminin varlığını anlayabiliyorlar. Şöyle ki:

- “Resul” kelimesinin matematik değeri, 296 olup 8x37’dir.
 - “Bilakis o hak ile geldi ve Resulleri /peygamberleri tastik etti.” cümlesinde yer alan “câe” (53), “saddeke” (2), “el-Mürselin” (19) kelimelerinin buraya kadarki toplam tekrar sayısı, 74 olup, 2x37’dir.
 - Bu ayetin içinde bulunduğu Saffat Suresinin sıra numarası da 37’dir.
 - Surenin içinde yer alan sözkonusu ayetin sıra numararsı da 37’dir.
 - İlginçtir, 37. surenin (Saffat), şu 37. sıradaki ayetinin ilk kelimesi olan “bel câe” nin matematik değeri de 37’dir.
 - Ayrıca bütün Kur’an’da  “bel” ile başlayan ayetlerin sayısı da 37’dir. Söz konusu 37. surenin 37. ayetinden önce 18 ayet, ondan sonra da 18 ayet zikredilmiştir. Toplam sayısı 36 olan bu iki grup ayetin ortasında/merkezinde ise 37 numaralı bir ayetin yerleştirilmesi ve bu ayete de 37 numaralı bir surede yer verilmesi,  elbette manidardır.
 Görüldüğü gibi, burada Hz.Peygamber’in (a.s.) risaleti ile diğer peygamberlerin risaletlerinden söz edildiği için, mucizevî bir tevafukla, risaletler tasdik edilmiştir. Çünkü “Resul” kelimesinin matematik değeri, 296 olup, 8x37’dir.
 “İnneke le mine'l-mürselîn”
 Bilindiği gibi, Hz.Muhammed, 611 tarihinde peygamber olarak gönderilmiştir. Bunu ilan eden ayet, Kur'an'da iki yerde zikredilmiştir:

a/ Bakara suresinin 252

b/ Yâ-sin suresinin üçüncü ayeti ayeti: "Şüphesiz Sen gönderilmiş peygamberlerdensin."

"Şüphesiz Sen gönderilmiş peygamberlerdensin." mealindeki  ayetin asıl metni: "İnneke le mine'l-mürselîn"şeklindedir.  Bu cümlenin harf sayısı (okunmayan vasıl hemzesi hariç) 13 tür. 13 harften meydana gelen bu cümlenin ebced değeri ise 13'ün 47 katı olan  611 dir. Ayetin matematik değeri, anlamını teyid etmekte ve O'nun peygamber olduğu miladi tarihini vermektedir. Şayet okunmayan vasıl elifi de sayılsa, bu cümlenin ebced değeri, 612 olup 36x17’dir. Manidâr bir tevafuktur ki, bütün Kur’an’da, Peygambere hitap eden "Şüphesiz Sen gönderilmiş peygamberlerdensin." cümlesi, yalnız sözkonusu iki yerde geçmiştir. “gönderilmiş peygamberler” tabiri, bu iki ayet arasında, ebced değerlerine uygun olarak 17 defa tekrarlanmıştır.

Besmele

Abdullah İbn Mesud şöyle diyor: Besmelenin harfleri, Cehennem zebanilerinin sayısı kadar olup 19 tanedir. Dolayısıyla, bu 19 zebaniden kurtulmak isteyen, 19 harfli besmeleyi okusun. Bunu okuyan kimse için Allah, bu harflerden her birisini, bir zebaniye karşı bir zırh yapar. Cehennem meleklerinin kendileri de bütün işlerini besmele çekerek yaparlar. Bütün güçlerini de besmeleden alırlar.  Görüldüğü gibi, İbn Mesud, sayısal bir tevafuk tablosuna göre bir tefsir yapmıştır. Aslında bu çeşit tefsirler, merfu olarak, yani Peygamber'den öğrenilerek yapılır. Çünkü gaybî bir mesele olan Zebanilerin durumunu ve besmele ile ilgilerini başka şekilde kesin olarak bilmek imkânsızdır.

Kadir gecesi

İbn Atiyye ve Savî gibi bazı müfessirlerin anlattığına göre: Kadir Suresinde, Ramazan ayının günleri sayısı kadar; 30 adet kelime yer almıştır. Bu kelimelerden Kadir gecesine ait bir zamir olan "Hiye/o" edatı, surenin 27. kelimesi olarak zikredilmiştir. Bu ise Kadir gecesinin Ramazanın 27. gecesinde olacağına bir işaret sayılmıştır.

Bazı alimlere göre  "Kadir gecesi" anlamındaki "leyletü'l-Qadr" terkibinin 9 harfi vardır ve bu terkip surede üç defa tekrarlanmıştır. 3x9=27. Bu tevafuk da, Kadir gecesinin, Ramazan'ın 27. gecesinde olduğunu gösterir.

İlginçtir; gayr-ı mukattaat olan Mekkî Sureler sistemine göre, Kadir Suresinin ilk ayeti, başında “İnna” bulunan ayetlerin (27.) yirmi yedincisidir.

Bu tevafuk, hem bu hususa işaret eden hadislerin sıhhatine, hem ümmetin bu konudaki teamülünün isabetli olduğuna, hem de Kur’an’ın nazmındaki işarî yollu i’caz parıltılarının varlığına parlak bir delildir.

Meleklerin sayısı

Cemaatle namaz kılmakta olan bir kimse, rükûdan kalkınca, seslice "Rabbena ve leke'l-hamd. Hamden kesiren tayyiben mübareken fih" duasını okudu. Hz.Peygamber (a.s) namazdan sonra "O duayı kim okudu? Otuz küsur meleğin, onu önce yazmak için, birbiriyle yarıştıklarını gördüm." diye buyurdu. 

Âlimler, sözkonusu duanın harflerinin de otuz küsur olduğunu gözönünde bulundurarak, duanın harfleriyle, meleklerin sayısı arasında sayısal bir orantının varlığından sözetmişlerdir.

İbn Atiyye, bu çeşit tevafukların, ifadelerin lafzından doğrudan anlaşılan ilimler gibi kuvvetli olmamakla beraber, işarî tefsir açısından çok güzel tesbitler olduğunu söylemiştir.

Azamet benim örtümdür

Bir kudsî hadiste, Allah: “Azamet benim örtümdür.”   buyurmuştur. Çok manidardır ki, azamet kelimesinin kök harfleri olan, “Ayn (130), Zâ (902), Mîm(90)”in ebced değeri, 1122 olup 17x66’dir. Görüldüğü gibi, azamet örtüsü, ebced değeriyle de kanıtlanmıştır. Azametin ebced değeri,  Allah lafza-ı celalinin ebced değeri (66) ile örtüşmekte ve onun için bir çeşit örtü görevini üstlenmiş bulunmaktadır.

“abese” kelimesi

Abese suresinin ilk iki ayetinin mealleri şöyledir:  "A'mânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve arkasını döndü."

İşte bu üslupta bir harikalık vardır. Çünkü cümlede kullanılan "abese" fiili malum olmasına rağmen faili zikr edilmemiştir. Bu üslup alışageldiğimiz ifade tarzlarının dışındadır. Ancak Kur'an-ı Hakim burada mucize bir belgeyi göstermiştir.

Şöyle ki; açıktan zikredilmeyen cümlenin faili, bizzat "Abese/Yüzünü ekşitti" fiilinin ebced değerinin içerisindedir. Evet bu kelimenin ebced değeri 132 olup "Muhammed" isminin karşılığıdır.

Yine kendisinden yüz çevrilmiş adamın da ismi verilmemiş ancak, onu da,  "el-A'ma" kelimesinin ebced değerinde şifrelemiştir. Evet, bu kelimenin ebced değeri 143'tür.

Söz konusu adamın ismi "Abdullah"ın ebced değeri de 143'tür. Bu bağlamda görülen bu tevafukları kör tesadüf rüzgârlarına havale etmek doğru değildir.

"Eğer seni vefat ettirirsek..”

Kur'an'da, Peygambere hitaben "Eğer seni vefat ettirirsek.." cümlesi üç defa zikredilmiştir.

Bunlardan ilki Yunus suresinin 46. ayetinde geçmiştir.

Ayetin meali "Eğer onları tehdit ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana (dünyada iken) gösterirsek (ne a'lâ); yok (onu göstermeden) eğer seni vefat ettirirsek nihayet onların dönüşü de bizedir. (O zaman onlara  neler olacağını göreceksin.) Sonra Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir."

Ayette azabın bir kısmının Peygamber'e gösterilebileceği hususu vurgulanmıştır. Mekke'de inen bu surede belirtilen azabın bir kısmı Bedir savaşında gerçekleşmiş ve Peygambere gösterilmiştir.

Ayette ifade edilen Peygamber'in vefat haberi de çok harika bir tarzda ihbar-ı gaybi nevinden sözkonusu yapılmıştır. Şöyle ki: "Eğer seni vefat ettirirsek" cümlesi, Kur’an'da üç defa geçmektedir. Bu cümle açıkça, Hz.Peygamber'in vefatından sözetmektedir.

Geçtiği üç sure ve ayet numaraları da Hz.Peygamber'in ömrü olan, 63'ü gösteriyor. Ayet ve Sure numaraları şöyledir: Yunus 10 /46, Ra'd 13/40 ve Ğafir 40/77. Buna göre, ayet numaralarının toplamı: 163 tür. Sure numaralarının toplamı ise 63’ tür.

"Eğer seni vefat ettirirsek" cümlesinin harfleri 9 dur. 63 sayısı 9'un 7 katıdır. Vefatı haber veren bu cümlenin -harfleriyle beraber- ebced değeri, 632'dir.

Bu da Hz.Peygamber'in, miladi vefat tarihidir. İşte tevafuk penceresinden gaybi haberlerin göz önündeki görüntüsü!

VEDÂ şifresi

Hadis kaynaklarının bildirdiğine göre, Mâide Suresinin, “Bu gün sizin için dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım.” mealindeki üçüncü ayeti ile Nasr Suresi, Vedâ haccında inmiştir.   Buna göre:

- Peygamber, bir adı Vedâ’/Tevdî’ olan Nasr Suresi'nin inişinden sonra 81 gün yaşamıştır.

- Hz.Peygamber, Medine’ye hicretinden 9 yıl, 9 ay ve 9 gün geçmiş idi ki, Zilhicce ayının 9. gününde Vedâ hutbesini okumuştur. Ümmeti ile vedalaştığından dolayı,  bu hacca Vedâ haccı ve bu hutbeye de Vedâ’ hutbesi denilmiştir. Manidardır ki, Hz.Peygamber'in bundan 81 gün sonra vefat ettiği Vedâ hutbesinin adı olan “Vedâ” kelimesinin ebced değeri de 81’dir.

- Peygamber’in vedâ zamanına işaret eden Nasr Suresi'nin bir adı da Vedâ Suresidir. Kur’an’da, başında şifre bulunmayan (gayr-ı mukattaat) surelerin arasında yer alan Nasr Suresinin, bu sistemdeki sırası da 81’dir.

- Nasr Suresinin harf sayısı da 81’dir.

- Yine manidâr bir tevafuktur ki, Vedâ haccından 72 (8x9) gün sonra, Kur’an’ın en son ayeti olan “Allah’ın huzuruna varacağınız bir günden sakının” mealindeki ayet inmiştir.

Hz. Peygamber (a.s.), bunun Bakara Suresinin 281. ayetine konmasını emretmiştir. Ve bu ayetin inişinden 9 gün sonra vefat etmiştir. Ayetin son iki rakamı 81’dir. Bu sayı 9x9’dur.

Bu ayet, sondan itibaren Kur’an’ın 5949. (661x9) ayetidir. “Yevm=gün” kelimesi, ayette geçen 9. harfi ihtiva etmektedir. Demek, 9 gün sonrasına işaret etmektedir.

- Bakara Suresi,  80 kusur parça halinde inmiş, 9 yılda tamamlanmıştır.  Bakara Suresinin tamamlandığı 9. yılda inen şu 281. ayet, Kuvvetli bir ihtimalle 81. parça olarak inmiştir.

Kelimelerin tekrar sayıları ve ebced hesabı

Hz.Süleyman

- “Süleyman“ kelimesinde yer alan harflerin, okuyuşuna göre/tehecci usûlü (Sîn-lâm-yâ-mim-elif-nun) matematik değerleri: 510 olup 30x17’dir.

- Kur’an’da adı geçen peygamberler içerisinde, Hz.Süleyman’ın, tarihteki sırası, 17’dir.

- Mescid-i Aksayı yaparken, Hz.Süleyman’ın yaşı, 17’dir.

- Kur’an’da, Süleyman isminin tekrar sayısı, 17’dir.

- Süleyman isminin ilk defa geçtiği ayet numarası, 102  (2/102) olup, 6x17’dir.

- Süleyman isminin ikinci defa tekrarlandığı ayet numarası 102 ( aynı yer)=6x17’idir.

- Bu ismin sondan 8. (17’nin küçük yarısı) tekrarının yapıldığı ayet numarası 17’dir (27/17).

- Süleyman isminin 15. tekrarının yapıldığı surenin numarası, 34 olup 2x17’dir.

- Süleyman isminin 17. tekrarının yapıldığı ayet numarası, 34 olup 2x17’dir (38/34).

- Söz konusu 17 ayet içreisinde yer alıp, numaraları 17’nin katı olan üç ayet numarasının toplamı (102+17+34): 153’tür. Bu sayı, 1’den 17’ye kadarki sayıların toplamıdır. Bu ise sonsuz bir ilim tarafından yapılan bir dizaynın sinyallerini vermektedir.

“er-Rahîm” kelimesi

Bu kelimenin ebced değeri 289 olup 17x17’dir; Kur’an’daki tekrar sayısı, 34 olup 2x17’dir.

“ecel” Kelimesi

Bu kelimenin matematik değeri. 34’tür. Bu kelime, Kur’an’da 34 defa tekararlanmıştır.

“alâ” kelimesi

Bu kelimenin matematik değeri, 34’ür. Kelime, Kur’an’da 34 defa tekrarlanmıştır.

“fe bi eyyi” kelimesi

Bu kelimenin ebced değeri, 93 olup 3x31’dir. Kelime, Rahman Suresinde, 31 defa tekrarlanmıştır.

“İshak” kelimesi

Ebced değeri, 170 olup 10x17’dir. Kur’an’daki tekrar sayısı, 17’dir.

“eyyuhâ” kelimesi

Ebced değeri, 17’dir. Kur’an’daki tekrar sayısı. 153 olup 9x17’dir. Bu sayı, aynı zamanda, 1’den 17’ye kadarki sayıların toplamıdır.

Kelimelerin tekrar sayıları ve realiteler

Kur’an’da “yevm” (gün) kelimesi, bir yılın gün sayısı kadar (365 defa) geçmektedir.

Kur’an’da  “şehr” (ay) kelimesi, bir yılda var olan ayların sayısı kadar (12 defa) tekrarlanmıştır. Nüzul sırası itibariyle 12. tekrarı, Tevbe Suresinin 36 (3x12)  numaralı ayetinde yapılmıştır. Bu ayette: “Şüphesiz, Allah katında, ayların sayısı on iki (12)’dir” diye buyurulmuştur.

Bu 12 kelimeden iki tanesi, Sebe suresinin 12 numaralı ayetinde geçmiştir.

Kur’an'daki sıraya göre, “şehr”in 12. tekrarı Kadir Suresinin son ayetinde geçmektedir. Bundan sonraki Kur’an ayetlerinin adedi, 108 olup, 9x12’dir.

İsrailoğullarından elçi olarak gönderilen “on iki (12) Nakîb” tabiri,  bütün Kur’an’da yalnız, Maide Suresinin 12 numaralı ayetinde geçmektedir. Kur’an’daki (mansub) şekliyle, “Nekîbâ”nın harfsayısı (5) ile ebced değeri, 168 olup 14x12’dir.

“Biz onları (İsrailoğullarını) oymaklar halinde on iki kabileye ayırdık.” [Araf/160] mealindeki ayette, açıkça İsrailoğullarının 12 kabilesinden söz edilmiştir. “Biz onları yeryüzüne gruplar halinde dağıttık.” [Araf/168] mealindeki ayette ise İsrailoğullarının 12 kabile halinde yeryüzüne dağıtıldığı ifade edilmektedir.

Kur’an-ı Hakim, burada aynı ifadeler kullanmakla beraber, “on iki” tabirini açıkça kullanmamıştır. Bunun yerine işârî yolla on iki sayısını gösteren, güzel bir kaç tevafuk harikasını sergilemiştir.

Birincisi: Bu ifadenin yer aldığı ayet numarası 168 olup, 14x12’dir.

İkincisi: Burada “on iki” ifadesi yerine, önceki ayette olmayan “fi’l-ard” (yeryüzünde) kelimesine yer verilmiştir. Bu kelimenin ebced değeri, 1122’dir. Bu sayı, “on iki” nin arapça ifadesi olan “isnâ aşer” in matematik değeridir.

Üçüncüsü: Söz konusu ayet, Kur’an’ın, 1122. sırasına yerleştirilmiştir. Bu da “on iki” diyor.

Halife Kelimesi

- Halife/hilafet kelimesi, “hilfet” [Furkan/62] kökünden gelir. Bu kelimenin matematik değeri, 1110 olup, 30x37’dir. “Hilafet” kelimesi de bir farkla, 1110 (30x37)’dur.

- Kur’an’da, “Halife” kelimesi, iki defa söz konusu edilmiştir. Bunlardan ilki, Âdem’le ilgidir.  “Şüphesiz ben yeryüzünde bir halife kılacağım/yaratacağım.” mealindeki Bakara Suresinin 30 numaralı ayetinde geçmektedir. Peygamber’in “Nübüvvet hilafeti (Raşit hilafet), benden sonra 30 yıldır.” mealindeki hadis ile söz konusu ayetin numarası, otuz sayısında tevafuk etmektedir. Demek, bu sayıda hakiki hilafete bir işaret vardır.

- Bu ayet, genel sıralamada, Kur’an’ın 37. ayetidir. Böylece, ayetin  içinde bulunduğu suredeki sıra numarası ile, genel olarak Kur’an’daki sıra numarasında, hilafet kelimesinin  gösterdiği sayının iki çarpanı (30-37) da gözetlenmiştir.

- Halife kelimesinin ikincisi, Hz.Davud’la igilidir. “Ey Davud! Muhakkak ki, biz seni yeryüzünde halife yaptık.” mealindeki Sâd Suresinin 26 numaralı ayetinde geçmektedir. Bu ayet, genel sıralamada Kur’an’ın 3996. ayetidir. Bu sayı, 108x37’dir.

- Yukarıda görüldüğü üzere, 37 sayısına göre ayarlanan “Halife” kelimesinin geçtiği Bakara Suresi ile Sad Suresi arasında (ikisi dahil) tam 37 sure geçmektedir. Ve söz konusu 37 sure numaralarının toplam sayısı, 740 olup, 20x37’dir.

Bütün Kur’an’da yalnız iki defa geçen halife kelimesinin, her iki yerde de hilafet kelimesinin ebced değerine uygun olarak 37 sayısını göstermesi elbette manidardır.

Sultan Kelimesi

- Kur’an’da değişik anlamda kullanılan “Sultan” kelimesinin tekrar sayısı, 37’dir. Bu kelimenin 37. tekrarı,  kıyametin bir adı olan el-Hakka ismini alan, bir surenin 29 numaralı ayetinde geçmektedir.  Ayet meali ise “Saltanatım yıkıldı.” şeklindedir.

- İslam aleminin tarihinde, en büyük kabul edilen iki devlet, Abbasî ve Osmanlı devletidir.  Bu iki devletin kaderi, bu ayetin işaretine uygun bir çizgi takip etmiştir. Buna göre,

- Abbasî devletinde, geçen halife/sultanların sayısı, 37’dir.

- Abbasî devletinin 37. Halifesi, lisan-ı haliyle: “Saltanatım yıkıldı.”, dediğinde, tarih 1258’i gösteriyordu. Çünkü bu sayı, 34x37’dir.

- Osmanlı devletinde de, sultan/halife sayısı, 37 sayısını tamamlasın diye, Abdülmecid Efendi’ye hilafet yolunu açmıştı.

- Ve bu zat da, 37. halife olarak “Saltanatım yıkıldı.” dediğinde, tarih 1924’ü gösteriyordu. Çünkü bu sayı, 52x37’dir.

Kur’an’ın açık ifadesini pekiştiren bazı tevafuklar

Nisa Suresi

- “Ehl-i Kitap, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar.” mealindeki ayette yer alan Ehl-i Kitab'ın isteklerine, ebced hesabıyla cevap verilmiştir. Burada onlar, Hz.Peygamber'den kendileri için “gökten bir kitap” indirmesini istiyorlar.

Allah, Kur’an-ı Hakimin gökten inen bir kitap olduğunun kanıtı olarak, “gökten bir kitap” tabirini Nisa Suresinin 153. ayetine yerleştirmiştir. Çünkü “gökten bir kitab”ın Kur’an’daki ifadesi olan “Kitaben mine’s-semâ” nın ebced eğeri, 646’dır. Ve bu ifade bütün Kur’an’da yalnız bir defa ve yalnız burada zikredilmiştir. Söz konusu ayet ise Kur’an’da,  646. sıradadır.

- Ayrıca, 646 rakamı, 38x17’dir. Ayet numarası olan 153 ise 9x17’dir. Ayrıca, 1’den 17’ye kadarki sayıların toplamıdır.

- Bu ayette geçen kitab kelimesinin, buradaki tekrar sayısı, 76 olup 2x38’dir. Bu da 17’nin diğer çarpanıdır.  Sema kelimesi ise bu ayetten önce 9 defa geçmiştir. Buna göre, “Kitaben mine’s-semâ”da yer alan bu iki kelimenin tekrar sayısı itibariyle, kitap kelimesi, 85. sıradadır.  Ki, bu rakam, 5x17’dir.

- Ayette geçen Ehl-i Kitab kavramının tekrar sayısı 16’dır. 1’den 16’ya kadarki sayıların toplamı, 136 olup 8x17’dir. Ayrıca buraya kadar “el-kitab” kelimesi, 68. (4x17) tekrarını yapmıştır.

Yunus Suresi

“O bir gerçek midir? diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rabbime yemin olsun ki, o şüphesiz bir gerçektir ve âciz bırakacak değilsiniz” (10/53)

- Ayette geçen “haber istiyorlar” mealindeki kelimenin kök harfleri “nbe” dir. Bunun ebced değeri, 53’tür. Ayetin numarası da 53’tür.

- “bir gerçek midir?” mealindeki  “e hakkun?” ifadesinin matematik değeri, 109’dur. Bu ayet, Kur’an’ın 1417. ayetidir. Bu sayı: 13x109’dur. Bu tevafuk Kur’an’ın verdiği haberlerin hakkaniyetini/gerçekliğini ispat etmektedir.

Yusuf Suresi

- Yusuf Suresinde, Melik’in gördüğü rüyada yedi semiz ve yedi cılız inek ile, yedi dolgun ve yedi zayıf başaktan söz edilmektedir.  Bu yedilerin rüyası ve tabirleri, yedi ayet içerisinde bahis konusu yapılmaktadır.

- Söz konusu yedilerin geçtiği ilk ayete kadar, surede 42 (6x7) ayet geçmiştir.

- Yedilerden bahseden yedi ayetin sonuncusu, surenin 49. (7x7) ayetidir. Bu ayet, sondan surenin 63. (9x7) ayetidir.

- Burada söz konusu edilen “yedi yıl” tabiri, 47 numaralı ayette geçmektedir. Yedinci “yedi” kelimesi de bu ifadede yer almaktadır.

- Bu yedi ayet numaralarının (43–44-45-46-47-48-49) toplamı: 322 olup 46x7’dir. Bu tevafuk her şeyden önce Kur’an’da tevafukların matlup olduğunu göstermektedir.

Sad Suresi

“Bu kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var.” [Sad/23] mealindeki ayette 99 sayısını gösteren bir tablo sözkonusudur. Bu sayısal tablo değişik yönden sonsuz bir ilme işaret ettiği gibi, Kur’an’ın sure ve ayet sıralanışının bir vahiy ürünü olduğunu da göstermektedir.

- 99 sayısı, 3x33’tür. Bunun Kur’an’daki Arapça ifadesi olan “Tis’un ve tis’ûne” nin matematik değeri, 1122 olup, 33x33+33’tür.

- Bu ayet, Kur’an’ın 3993. ayetidir. Bu rakam, 121x33’tür. Bu ayet, surenin sondan 66. ayetidir. Ayetin baştan buraya kadar ki sırası ile, içinde bulunduğu surenin sondan sırasının gösterdiği sayıların toplamı (3993+66=4059), 41x99’dur.

- Doksan dokuz sayısının Arapça ifadesinin gösterdiği 1122 rakamı, aynı zamanda, 17x66’dır. Söz konusu olan ayet, surenin sondan 66. ayetidir.

- “Onun doksan dokuz koyunu var.” cümlesinin Arapça ifadesi olan “lehu- tis’un ve tis’ûne- na’ceten” nin ebced değeri, -üç kelimesi dahil- 1683’tür. Bu rakam, 17x99’dur.

- Ebced değeri, 1683 olan bu cümle yalnız burada geçmektedir. Ve bu ayet, Mekkî mukattaat sureler sistemine göre, 1683. sırada yer almıştır.

Şura Suresi

Bu sure, vahyin durumunu, onun nasıl geldiğini ifade etmekle mümtaz bir yere sahiptir. Burada,  bu surede yer alan vahiy kavramının gösterdiği tevafuklar, söz konusu edilecektir.
İlgili ayetin meali şöyledir: “Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahy eder. O yücedir, Hakîmdir.” [Şurâ/51]
 - “Vahiy” kelimesinin matematik değeri, 24’tür.
 - Söz konusu ayette “vahy” kelimesinin başına kadar geçen harflerin sayısı, 24’tür.
 - Bütün Kur’an’da “Biz vahiy ettik.” manasına gelen “evhayna” kelimesinin tekrar sayısı, 24’tür.
 - Söz konusu vahyin 24 tekrarının, ilki de sonuncusu da, Hz.Muhammed’e  (a.s.) hitap etmektedir.
 - Vahiy kelimesinden türemiş diğer fiillerin (geçmiş ve gelecek zaman kipinin) tekrar sayısı, 48 olup, 2x24’tür.
 - Bir hadiste rivayet edildiğine göre,  Hz.Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Tevrat Ramazanın altısında, İncil, onun 13’ünde, Zebûr, Onun 18’inde, Kur’an da Ramazanın 24’ünde inzal buyurulmuştur.”
 Bilindiği gibi, Kur’an önce dünya semasına “Beytü’l-izze” denilen bir yere toptan indirilmiş, daha sonra, Vahiy meleği Allah’ın emirleri doğrultusunda, doğan ihtiyaca göre, oradan parça parça alıp Efendimize getirmiştir.
 Toptan inişi ifade eden “inzal” kelimesinin delaletiyle, buradaki Kur’an’ın inzalinden maksat, onun dünya semasına toptan inmesidir. Demek, üç gün sonra da Kadir gecesi olan Ramazanın 27. gecesinde, bizzat Hz.Peygamber’e vahy edilmeye başlamıştır.
 - Kur’an’ın indiği ilk Ramazan'dan son Ramazana kadar (40-63) 24 Ramazan geçmiştir.
 - Hz.Muhammed, Kur’an’da açıkça bildirilen peygamberlerin 24. südür. Bu sıra, Vahy kavramının ebced değerine uygundur.
 - “evhayna” kelimesinin 24. tekrarı, sözkonusu Şurâ Suresinin 52. ayetinde geçmektedir.
 - Bütün Kur’an’da “Vahy” kelimesi, altı defa kullanılmıştır. Bunlardan, bir zamire bitişmemiş ve el takısı almamış olanı, iki defa kullanılmıştır. Bu şekliyle, ebced değeri 24 olan “Vahy” kelimesinin ilk defa, kulanıldığı Şurâ Suresinin 53. ayeti, mukattaat sureler sistemine göre, 2424. sıradadır.
 - Yukarıda geçtiği üzere, bütün Kur’an’da “Vahy” kelimesi, altı defa kullanılmıştır.  Bu sayı, “vahiy müddetini 46 adet altı  aylık bir süreden ibaret olduğunu” vurgulayan hadisin manasına uygundur.
 - Yukarıda zikredilen hadiste, 46 adet altı aylıktan, bir adet altı aylık sürenin rüya ile ilgili olduğu, geri kalan 45 adet altı aylık ise Kur’an’ın vahyine ait olduğu ifade edilmiştir. Manidar bir tevafuktur ki, Şura suresinin başında yer alan “Ha-Mim” şifreli harflerden “Hâ” harfi, adı geçen ayette yer alan “Vahy” kelimesinde, 45. tekrarını yapmaktadır. Bu da Kur’an’ın harflerinin, ne kadar hikmetli ve manidar bir tarzda kullanıldığını göstermektedir.

- Kur’an’da vahy kavramıyla ilgili geçen kelimelerinin toplamı (fiil:72; mastar:6), 78’dir.  Vahy’ın durumunu ortaya koyan söz konusu ayetin son kelimesi, Allah’ın “Hakim” ismidir ki, ebced değeri, 78’dir. Şifreli harflerin sayısı da 78’dir. Sayı anlamındaki “aded” kelimesinin matematik değeri de 78’dir. Demek Kur’an-ı Hakimde her şey, hikmetlidir.
 - Bilindiği üzere, 24 sayısı, 3x8’dir. Söz konusu Şurâ Suresinin başında bulunan “Hâ” harfinin ebced değeri, 8’dir. Bu harf şifreli -kesik harflerin 64. südür. (8x8)
 - Adı geçen vahy ayeti, mukattaat sisteminde, baştan itibaren, 2424. sırada olduğu gibi, sondan itibaren de 320. sıradadır. Bu rakam, 40x8’dir. 40 rakamı, bu bağlamda, Hz.Peygamber’in ilk vahiy aldığı zamanki yaşını göstermektedir.

Allah'ın, sonsuz ilmiyle her şeyi nasıl kuşattığını ve her şeyi nasıl bir bir saydığını gösteren tevafuk tablolarını ve kelimelerin aritmetik değerlerinin Kur'an nezdindeki değerini anlamak için Kur'an'ın kendisine bakmak yeterlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder