1 Ocak 2018 Pazartesi

mesnevi ilk 18 beyt e 2018 şerhi

ZAMAN YENİDEN BAŞLARKEN ,ZAMANDA 18.000 ALEMDEN GEÇEREK NASIL BURAYA DÜŞTÜK? ...2018 senesinin ilk gününde uyku tutmadığı için ve aklımda sadece 18 rakamı olduğundan bu saatte bu yazıyı kaleme pardon klavyeme vazifemmişcesine alıyorum..çünkü bunu yazar yazmaz uyuyabileceğim  :)... senemizin ilk tefekkürü hep yapageldiğimiz sütunlar-kalemler-yasalar-ruhlar alemine ait.18 rakamı mevlevilikte önemli kabul edilirmiş.ama başka ezoterikler içinde önemli.neden ?çünkü 1+8=9 asal sayısını verdiği için.. 2+0+1+8= 2+9= 1 1 yani devam eden birler.yepyeni yeni başlangıçlar demek..

ruhu mevlevi olan biri olarak, hz pirimiz mevlanamızın mesnevinisine yazdığı ilk 18 beytin manasına ne yazık ki bizler bugün eremiyoruz..halbuki ,o bize olağanüstü bir kayıt bırakmış .geçmiş tüm ölüler kitapları ,yani geçmiş tüm bilgeler ki,bugünde bu işi yapan tüm kişiler ; zihin üzerinden erk hayvanı buldurarak ölüler-zihin altına ancak gidebilirken ve kişiye onca hipnozla ancak telkinle kendi duymak istediklerini söylettirebilirken,hz pir mevlana onların asla çıkamayacağı aliyyunlardan aşağıya 18 beytle inerek maddeleşmeyi anlatmıştır..hem makamını ,hemde bir kanun sütunu nasıl olduğunu çok net kaydetmiştir..

İNSAN ADLI KAMIŞ NEYİN imalatı ve sonunda kamil bir ney olabildiğinde ancak SAHİBİNİN NEFESİYLE, O DELİKLERİNDEN VERDİĞİ SESLERİ ANLATIR ..


eski mısır insiyasyonu ki kabala onun izdüşümüdür , gab kazı gibi kamışlık tarlasına çıkarak İLAHUUUU İLAHUUU diye bağırarak irşada ancak şahit olarak yolunu tamamlayabilir..bir firavun gibi hayal edip-imajine ede ede =taklitle meditasyon yaptığı o ruh sütununa kendi kartuj mührünü vurup ;"ben firavun oldum-ben firavun oldum "diye sadece bağırabilir...fakat hiç bir anlamı yoktur.işede yaramaz.

amma hz pir mevlana öyle mi?!! asla!! o,aşağıdan yukarı çıkan bir yolcuyu değil,yukarıdan aşağıya inen bir yolcuyu anlatır.yani kendi miracını-yukarıdan aşağıya inişle bu 18 beyitle özetler..

kulak ve dile müşteri-jüpiter yıldızının talip olduğunu yani bu olayın ancak büyük talih mavi jüpiter =üçgen de meydana açılacağınıda bildirir..

bu beytlerde hz pir,ilahi yasa direkleri olan kamışlık tarlasında bir buğday başağı veya bir saz kamışıdır.ilahi nefha ile o kamışlar salınır ve onlar o sese aşıktır ki ; bunu da "SIRRI ALİ "bölümüyle,divanı kebirde kaydetmiştir..

o ervahlar tarlasındayken aslında nurdan bir sütundur..içi boştur.ve içine hava olarak ateş yani nefes üflenmiştir..bu nefesi üfleyen nasıl ki akciğerleri yakarak ses olarak-can olarak muhatabına verdiği nefesi ses olarak yankılatır.işte bu sesi verene ses veren de ,ancak ona kendini ah! edip inleyerek dinletir..
CAN İLE TEN (nefis) İÇİÇE OLSALARDA BU İKİ DENİZ ASLA KARIŞMAZ VE BİRBİRLERİNE KAVUŞAMAZLAR.. O YÜZDEN İLETİŞİM İÇİN 5 DUYUYA -4 YÖNE MUHTAÇTIRLAR..
aşıkın maşukuna ulaşabilmesi ancak can kulağı açık olanlaradır...ancak o ateşle ciğerleri pare pare yanmış aşık yürekleredir.. 
koparılan her sazlık tarlası kamışı olan RUH bu aşk ile yarılarak kalem yapılmıştır.bu kalemi ancak BALIK= NUN adlı deniz hokkası anlar ve kalem onun içinde büyüdüğü içinde ,ağaçlar kalem olsa ,denizler mürekkeb yazarak nasıl tükenmezse,kalem kamışta asla sevdiği nun dan ayrılmaz..fakat bu yazanla yazanın hasreti kavuşamamaktan değil, kendilerini ayrı sanmalarından gelir..

CAN DENİZİNDE BALIKLAR YÜZER.VE BALIKÇI BALIKLARINI AĞININ İÇİNDE OLSA DAHİ YAKALAR.
nur cihan yazmış....
ve ilk 18 beyit 
**

1.Dinle, bu ney neler hikâyet eder,


ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.


2-Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan


erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.


3-İştiyâk derdini şerhedebilmem için,


ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim.


4-Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse,


orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.


5-Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl (kötü huylu)


olanlarla da, hoşhâl (iyi huylu) olanlarla da düşüp kalktım.


6-Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu.


İçimdeki esrârı araştırmadı.



7-Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu


görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.


8-Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir.


Lâkin herkesin rûhu görmesine ruhsat yoktur.


9-Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir.


Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun.


10-Neydeki âteş ile meydeki kabarış,


hep aşk eseridir.


11-Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri,


bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi -yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi- yırtmıştır.



12-Ney gibi hem zehir, hem panzehir;


hem demsâz, hem müştâk bir şeyi kim görmüştür


13-Ney, kanlı bir yoldan bahseder,


Mecnûnâne aşkları hikâye eder.


14-Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk


etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur


15-Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve


ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu –yânî, ateşlerle, yanmalarla geçti - .


16-Günler geçip gittiyse varsın geçsin.


Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!..



17-Balıktan başkası onun suyuna kandı.


Nasibsiz olanın da rızkı gecikti.


18-Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar.


O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm.


hz pir mevlana rumi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder