13 Mayıs 2020 Çarşamba

DOKTOR YÜCEL YALÇIN

Masasını göstererek camın altında duran 5 liralık banknotu gösterip bunun hikayesini sana anlatayım mı dedi ve başladı: Muayenehanemde oturuyorum. 1970 li yıllar. İçeri 16-17 yaşında bir genç girdi. Bana "Doktor bey ben hastayım, ama size verecek param yok!"Asabiyetle kalktım, muayene koltuğunu gösterip "Kızdırma beni, yat şuraya" dedim. Delikanlıyı muayene ettim. Üç yahut dört günlük bir ömrü kalmış. Sırtında iki adet yumru şeklinde her biri portakal büyüklüğünde iltihap  torbaları oluşturmuş. Hemen ilçenin müteahhitlerinden Mehmet Tartıcı'yı aradım. İlçede bulunan Erzin otelinden bir hasta için oda tutmasını, ilaç ve tedavi benden, otel gideri kendinden olmak üzere bir hastayı oraya yatıracağımı söyledim. Kabul etti. Hastayı oraya yerleştirdim. Sabah saat altıda kalkıp hastaneye gitmeden otele gelirim, köşedeki eczaneden ilaçlarını alırım. Hastanın serumunu bağlarım öğle molasında da koşa koşa gelir diğer tedavisini yaparım.15 gün sonra hasta iyileşti. Üzerinde giyecek namına bir şey yoktu. Ben iç çamaşırlarını temin ettim, Mehmet Tartıcı'da bir kıyafet aldı, cebine bir yol parası koyup gönderdik. Aradan 35 yıl geçti. Muayenehaneme uzun boylu, lacivert takım elbiseli birisi girdi."Doktor bey ben hastayım" dedi. Adam sağlıklı görünüyordu. Anlat dedim. Anlattıklarının hastalıkla alakası yoktu. Muayene ettim biraz yorgunluk vardı. Sandım ki hasta olmayıp da doktordan rapor almak isteyen birisinin hali var gibiydi. Sende sadece yorgunluk var dedim. Evet dedi Eskişehir yahut Kütahya'dan otobüsle geldim dedi. Sonra masa üzerine iki tane elli liralık para bıraktı. O zaman muayene ücreti 50 lira idi. Dedim niçin iki ellilik bıraktın benim hakkım sadece bir ellilik dedim. Hasta kendini tanıttı otuz beş yıl önce gelen genç olduğunu belirtti. Liseyi ve yüksek okulu bitirmiş, bir gübre fabrikasında genel müdür olmuş. Diğer ellilik o zaman veremediğim muayenenin parası deyince ben olmaz dedim, o zaman muayene ücreti beş lira idi dedim. Bana dedi ki "Bunu söyleyeceğini biliyordum, Kütahya yahut Eskişehir'deki merkez bankasından 35 yıl önceki beş liralık banknotu arattım temin ettim buyur dedi. Karşılıklı ağlaştık sonra dedim ki: Müteahhit Mehmet Tartıcı'yı unutma. Ziyaretçi:"Unutur muyum, şimdi ona gidiyorum dedi, beş liralık banknot masanın camının altında sergilenmekte idi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder