19 Mayıs 2020 Salı

OSMANLIDA HZ.PEYGAMBERE MUHABBET TEZAHÜRLERİ

Cenab-ı Resulullah efendimize karşı, Osmanlı Sultanlarındaki muhabbet  ziyade idi. Tüm toplumda bu sevgi yaygındı. Efendimizin ismi anıldığında selatü selam getirmek, ellerini ihtiram ile  kalbin üstüne koymak, Mevlidi şerif okunurken O'nun doğum anını ayağa kalkarak saygı ile dinlemek, Medine-i Münevvere postası geldiği vakit abdestini tazelemeden, oradan gelen kağıtları öpüp gözüne sürmeden ve ayağa kalkmadan okutturan bir tek Osmanlı padişahı yoktur, Mescidi Nebevinin tamirinde her taşı, abdestli olarak ve besmele ile yerine koyan Osmanlı  tamir esnasında çekiçlerine keçe bağlayarak ruhaniyeti Resulullah'ı tedirgin kılmaktan teeddüp etmeleri, misli görülmemiş birer edep ve ihtiram numunesidir. Surre alayları Mekke ve Medine'nin fukarasının yardımını amaçlarken Osmanlı yıkılana kadar devam etmiştir. Bu alaylar, Medine'den ayrılırken Medine toprağını edeple alırlar ve Anadolu'ya getirirlerdi. Bu bir avuç toprak, oraları göremeyenlerin hasretini artıran bir kor olurdu. Kırk bohça içinde muhafaza edilen sakalı şerifler başlı başına bir hasret görüntüleriydi.
Osman Gazi "Gayemiz, kuru bir cihangirlik değil, ilayı kelimetullahtır." şeklindeki son sözü her şeyi özetler."İstanbul'da kardinal şapkası (hotozu)görmektense,Türklerin sarığını tercih ederim" diyen Bizans asillerinden Hristiyan Notoras'ın sözü her şeyi açıklamaya yeter.
Ölüm döşeğinde olan Yavuz'a "Padişahım, şimdi Allah ile olmak zamanıdır" diyen lalası Hasan Can'a "-Lala lala Sen şimdiye kadar beni kiminle beraber sanırdın" diyen Padişahı anlatmak için başka ne gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder