30 Ağustos 2020 Pazar

ON MUHARREM

Gün Muharrem'in 10. Günü AŞURA günü yani. İllaki nice güzel, nice kutlu günlere şahitlik etmiştir bu gün, ama konumuz o kutlu güzellikler değil. Kutlu bir güzelliğin, kutlu bir yiğidin ve ümmetin elinden bağrından en zalim şekliyle sökülüp alınmasıdır. AMA KALPLERDE BİR TOHUM OLARAK KALMASIDIR.
HER GÜN AŞURA
HER YER KERBELA  diye ağıtlar mersiyeler marşlar söylerdi dillerimiz ve hala bir yerlerde söylenmededir mutlak. Çünkü bu acı unutulacak küllenecek bir acı değildir.
Bizlerin dili bunu demeyeli, uzun zaman oldu belki. İçimizde bu cümle, bu ağıt kalbimizde devaran edip duran bir tespih misali hep yankılanıp dursada.
İslam Ümmetininin ORTAK EN BÜYÜK ACISININ günü bu gün. Belkide son ortak acısı, çünkü bu ümmet bir daha aynı acıya aynı ağıtı yakmadı.
Evlad-ı Resulün, Resulün ümmetinden olduğunu iddia eden birilerince şehit edildiği gün bu gün. Kılıçların utandığı gün.
En ağır hakikatin ve de en ağır gerçeklerin bile geleneklere dönüşerek özünü çok çabuk kaybettiği Dünya denen bu yerde YARAMIZI KANATIYORUZ Kİ KABUK BAĞLAMASIN. YARAMIZI KANATIYORUZ Kİ HÜSEYN'İN KANI VEDE GÖZYAŞLARIMIZ HİÇ KURUMASIN.
Kurumasın ki adalet ve hakikat bu dünyadan elin-eteğin çekmesin, zalimlere sen zalimsin diyebilen yürekler hiç eksilmesin. Çünkü Hüseyin’in kanının kuruduğu gün yerin altı yerin üstünden hayırlı olacaktır. Çünkü O kan kurursa bu dünyada iyiliklere dair umut kuruyacaktır.
O KER BELA gününden bu güne kadar bu topraklarda hala kan akmaktadır ve zannım odur ki; bedenler değişse de, şekli-şemaili-gerekçesi değişse de, akan kan O KAN  yani HÜSEYN'İN kanıdır.
Yaşanan bütün acılar O büyük acının artçı acılarıdır. Ama acı o kadar büyüktür ki, artçı sarsıntıları bile zor kaldırılır acılardır.
Bu topraklarda bu günde, ne zamandan beri  bu acının üstüne; aşureler yapılıp, muharrem lokmaları dökülüp yenilmektedir bilmiyorum ama
"HÜSEYİN'E AĞLAMAYAN GÖZ HENÜZ AĞLAMAMIŞTIR"
sözü bu topraklarda hala en dokunaklı haliyle yankılanmakta ve hala tarih denen maziye sığmamıştır, yani tarihe karışmamıştır, karışmayacaktır da.
Ve her müslüman için
"HER ZALİM BİR YEZİD,
HER MAZLUM BİR HÜSEYN"

olmaya devam etmelidir, yoksa bu acının bizi götüreceği sukûnetli bir limanı yoktur ve kendini tekrar eden bir ağıttan öteye geçemeyecektir.
Eğer adaleti vicdanı bir kenara koyarak, bizden olan herkesi HÜSEYNİ bizden olmayan herkesi YEZİDİ görürsek Hüseyin’in kanından payımıza bir katre düşmez ama Yezid’in kılıcının vebalinden illaki payımızı alırız.
Çünkü HÜSEYN BİR TARAF DEĞİLDİR HAKKIN HAKİKATİN TAM MERKEZİDİR. Hüseyin kimseye miras değildir, bütün insanlığın YİTİK YİĞİDİDİR. Adımızın Hüseyni veya Yezidi olması bizlere bir değer de katmaz, değer de kaybettirmez, kalbimiz Hüseyni olmayıp Yezidi olduktan sonra.
Demem o ki; HÜSEYN HÜSEYN diye sine dövmek değil veya DENK'LERLE SIRTINI KANATMAK'ta değildir HÜSEYNİ OLMAK. Bahsettiğim HÜSEYN’İN TAŞIDIĞI HAKİKAT SANCAĞINI DÜŞÜRMEMEKTİR.
Fırat'ın, Dicle'nin, Nil'in, Kızılırmak'ın, Sakarya’nın kenarında bir yudum sudan mahrum can vermeyi hemde bütün EVLAD-I İYALİNLE can vermeyi HAKKİKAT uğruna HAK YERİNİ BULSUN uğruna, göze alabilmektir.
Bu yaşanan büyük acı maalesef ümmet için birçok acınında mayası olmuşken soruyorum HÜSEYİN'NE AĞLAMAYAN ACEP NEYE NİÇİN AĞLAMIŞTIR VE BİZLERİN KERBELA'DA YİTİRDİĞİMİZDEN DAHA KIYMETLİ YİTİKLERİMİZ Mİ VARDIR?
Zalim olmaktansa mazlum olmanın gerekliliğini bize kanıyla öğreten ŞEHİTLERİN EFENDİSİ HÜSEYİN'nimizin EFENDİMİZ (SAV) min öptüğü boynuna kılıç vuranlara söyleyeceğimiz tüm cümleleri
DERİN BİR AH'a
BİTMEYEN BİR AĞITA
BİTMEYEN BİR ÖFKEYE
BİTMEYEN BİR KEDERE
emanet ederken  Kazım Paşa'nın Mersiyesine hissiyatımızı emanet edelim.
Düştü Hüseyin atından sahra-i Kerbela'ya
Cibril var haber ver Sultan-ı Enbiya'ya
ADI, NESEBİ, MEZHEBİ NE OLURSA OLSUN KALBİ HÜSEYNİ OLANLARA SELAM OLSUN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder