10 Ağustos 2020 Pazartesi

KURAN ŞİFRESİ VE CİFR İLMİ

Sayılara ve harflere belli bir takım anlam ve değerler yükleyerek bunlarla olayların arasında irtibat kurmayı amaçlayan cifr ilmiyle, bugünlerde ülkemizin gündeminde olan "Kur'an şifresi", birbirleri ile hiçbir irtibatı olmayan iki ayrı husustur. Cifr ilmi gerçeğe tekabül kabiliyeti ve imkanı bir yana, çoğu zaman kendi içinde tutarlı bir sistemi yansıtırken, "şifre" iddiası ilmi açıdan tam bir "komedi" görüntüsü vermektedir. Zira şifre sistemi işletilirken belli prensiplere bağlı kalınmamakta, hatta önceden tesbit edilmiş hiçbir prensip ihtiva etmemekte ve daha da önemlisi önceden tayin edilmiş sonuçlara ulaşmak için her seferinde değişkenlik gösteren yöntemler izlenmektedir. Olaylar tarihlenirken kimi zaman hicri, kimi zaman miladi takvim esas alınmakta ve en mühimi, Kuran'ın orijinal arapça metni üzerinde değil, Türkçe mealler üzerinde çalışılmaktadır.
Bu nedenle şifre iddiasının ciddiye alınır bir yanı bulunmamaktadır.
Kuran, insanları hidayete sevk etmek için gönderilmiş bir kitap olduğu için onda şifre, rümuz gibi şeyler aramak doğru değildir. Ayrıca şurası da kesindir ki, Kuran bir şifre sistemi içerdiği ve bu sistemin keşfedilmesiyle gaybı hususların açığa çıkacağı konusunda Ne Resulullah efendimizden ne de sahabeden sahih herhangi bir şey nakledilmemiştir. Kur'an ,Efendimiz (SAV) için "O , Gayba ait haberlerde cimrilik etmez" buyrulmaktadır.Yani Efendimiz (sav) gaybe ait ne biliyorsa onu olduğu gibi tebliğ etmiştir.Eğer halen Kuran'ın bir şifresi olsaydı ,Efendimizin onu ümmetine haber vermiş olması gerekirdi.
Cifr ilmine gelince, İmam Gazali'nin görüşüne göre harflerin belli anlamlar ve sayısal değerler ifade ettiği konusunda hiçbir tutarlı ilmi delil bulunmadığı kanaatindeyiz. Kur'an ve Sünnette bu hususta bir haber ve bilgi mevcut değildir.Kıyamete yakın zamanda zuhur edecek olaylar, Efendimiz vasıtasıyla bildirilmiştir.
Bununla birlikte Allah'ın veli kullarının geçmiş ve geleceğin gaybı hususunda keşfi bilgi edinmesinin her zaman mümkün ve vaki olacağı inancındayız. Ehli sünnet alimleri, böyle bir bilginin ancak sahibini bağlayacağı görüşündedirler. Diğer insanlar için kesin bir delil olmadığını belirtirler. Bu bilgiyi elde eden onunla amel edebilir. Cifr gibi kesinliği hakkında elimizde dini bir delil bulunmayan bir uğraş sonucu elde edilen bilgilerin dini herhangi bir değer taşımadığını aklımızdan çıkartmamalıyız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder