29 Nisan 2020 Çarşamba

ŞEYH RAZİ EFENDİ

Hazreti Sümbül Sinan dergahının şeyhlerinden olup 1852 yılında terki dünya etmişlerdir. Anlatılır ki Sultan Abdülmecit küçük çocuk iken bir hastalığa duçar olur. Tabipler çare bulamayınca Babası Sultan Mahmut ve annesi pek üzüntü içinde imişler. Manevi nefeslerinden istifade için Şeyh Razi efendiyi saraya davet ederler. Şayh, küçük çocuğa nefes etmiş, biiznillah şifa ümidi yüz gösterip ayağa kalkmışlar. Bu sonuçtan son derece memnun olan Padişah ve karısı Hazrete hediyeler takdim etmişler. Valide Sultana iyi görünmek isteyen saray erkanı da  kıymetli hediyeler sunmuşlar. Şeyh Razi efendi maiyyetinde getirdiği bir dede efendi ile bu hediyeleri geldikleri kayığa yükleyerek dergaha doğru yol çıkmışlar. Samatya iskelesinden karaya ayak bastıktan sonra dergaha gidene kadar tesadüf ettiği fakirlere, kıymetlerine bakmaksızın dağıtmaya başlamış.Dergaha yaklaştıklarında, dede kalbinden geçirmiş ki "Son kalan samur kürkte inşallah bizedir" diye ümit içinde iken, dergaha girerken bir meczup peydah olup "Şeyen lillah" demesi üzerine, Hazret bu kürkü meczuba vermiş. Dervişin üzüntüsüne vaki olan şeyh, dervişe teselli en " Oğlum !Biz bu kapıdan çıktığımız gibi girmez isek, nefesimizin tesiri olmaz. Bunlar muvakkat dünya metalarıdır. Sen hayırlı meta olan saadeti irfana mazhar olmaya çalış. Böyle dünyanın süsünün rağbetkarı olmak insanın manevi feyzine mani olur. Eline geçen bu manevi saltanatın kadrini takdir et.Onu elden kaçırmamaya çalış." buyurmuştur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder