13 Ocak 2021 Çarşamba

İÇİMİZDEKİ KONTROLÖR

Hârûn Reşîd gayretli bir hükümdarmış, halkın, memleketin işleriyle bizzat kendisi uğraşırmış; fakat işlere yetişemezmiş. Birgün yanına kardeşi Behlûl geliyor. Hârûn Reşîd:– İyi ki geldin… İşlerim çok, bana yardım et.diyor. Behlûl soruyor: – Nasıl bir yardımda bulunayım? – Çarşı ağalığı yap. – Nasıl yapacağım? – Güzel bir çarşı ağası elbisesi giyersin, beline bir kılıç takar, yanına da bir muavin adam alırsın, bakkalların terazi okkalarını tartarsın, eksik olanlara ceza verirsin; sonra da arşınları muayene edersin. Behlûl, kardeşinin yanından çıkınca doğru çarşıya gidiyor, evvelâ fakir bir bakkala uğruyor, bakıyor, biraz tuz, biraz pirinci var, soruyor:– Senin sermayen ne kadar?Adam dert yanıyor: – Ne sermayesi… Bu gördüğün şeyler, hep şundan, bundan borca alınmış şeyler. Behlûl adamın okkasını muayene ediyor ki, okkası kırık, yani eksik, bir tarafı kırılmış. (Okkası kırık!) darbımeseli de o zamandan kalmış. Bir de zengin bir bakkala gidiyor; Dükkân maldan dolup taşıyor. Adamın okkasına bakıyor ki, okkası sağlam, yani tamam. Oradan zengin bir bezirgâna gidiyor, bakıyor arşını tamam. Bir de fakir milecinin, yani işportada birkaç arşın bez satan bir adamın arşınını yokluyor ki arşın eksik, elbiseyi, kılıncı çıkardığı gibi kardeşinin yanına gidiyor: -Bu elbisenin ne lüzumu var… Esnafı, Belediye çarşı ağalarının kontrolüne hiç lüzum yok; çünkü herkesin içinde bir çarşı ağası var, noksan iş işleyenlerin cezasını verip duruyor, diyor. Çalışan mutlaka muvaffak olur. Amma memleketimizin bu hâlinin sonu çok ışık, çok iyi olacak Sabahleyin şafak atmadan evvel ortalık çok kararır, ondan sonra şafak atar. Şimdi biz de o karanlık devrin içindeyiz; sonumuz çok iyi olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder