20 Ocak 2021 Çarşamba

EN BÜYÜK KEMALAT BİLMEMEKTİR

– En büyük kemâlât, bilmemektir. Herşeyi bileyim! diyen bir kimse için hayat, ölümden beterdir; yılanın zehrine alışan İngilizin hayatı gibi: Adamın nefesi bile zehirli çıkıyormuş… Böyle olan bir insan çoluğuna çocuğuna bile yanaşamaz; hep azâb içinde yaşar. Yediklerimizi, içtiklerimizi görsek, bilsek, yemekten içmekten kesiliriz. Allah’ın esrâr-ı ilâhîyyesi; yâni bazı şeyleri bize bildirmemesi, bizim iyiliğimiz içindir. Meselâ içtiğimiz suyun içinde, hiç görmediğimiz, bilmediğimiz canavarlar var. Bunları görsek, o suyu içemeyiz. Hâlbuki onların vücudumuza faydaları vardır. Onlar kendi hayatlarıyla bizim hayatımıza yardım ediyorlar. Bir lokma yemekte ne hayatlar var… Onlar canlı olmasalar, vücuda yaramazlar. Ağzımızdan girince yürümeğe başlıyorlar. Vücudumuz da onları davet ediyor. Ölü olsalar, vücud onları çağırır mı? Biz, ölen kardeşimizi evimize almak ister miyiz? Bilûmum kokular canlıdır. Güneşin harareti, ziyâsı da hayattır. Fezâda uçarak yürüyor, gelip evin içini dolduruyor ve bizi ısıtıyor. Herşey diridir ve her şey birbirine zıddır… Zıd olan cisimleri uzaktan seyredersen, esrârına vâkıf olursun. Onların zıddiyyetinde insanlar için mutlaka bir fayda vardır. Elektrik lâmbasındaki tellerin zıddiyyetinden ne büyük istifâdeler ediyoruz… Bu iki zıddın esrârını biliyor ve onlara hükmedebiliyorsan, yanaş; bilmiyorsan, uzakta dur, yaklaşma. Ya hükmetmeli, ya uzak durmalı ki istifâde etmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder