24 Ocak 2021 Pazar

ALLAH TATLIYI YASAK ETMŞTİR.

– Bize gelen musîbetler, gamlar, manevîyyetin gıdasıdır… Onlara sabreder, onlardan zevk alırsak, bizim için çok iyi olur. Hazreti Ali: “Allah tatlıyı yasak etmiş!” diyor. Bu sözüyle, işte bu gamları kederleri sevmek icâbettiğini anlatmak istiyor. Hazreti Ali, akla, nefise tatlı geleni sevmiyor, acı gelen şeyleri seviyor. Gam insana acı geldikçe, Allah o kulunu kendine doğru çekiyor demektir… Bakarsın ki, birinin çocuğu ölmüş. O kimse, o ândaki devleti, hiçbir zaman bir daha bulamaz. O esnada ne güzel bir gam, bir hüzün basar. Asıl manevîyyetin gıdası, bu hüzün. Ama bir devre gelir, gıdasını aldıktan sonra gıda istemez… Selim Bey o hâli geçirdiği gün, Allah bir nûr-u ilâhî bastırdı… Fuzûlî: “Gamın hepsini verme ki tükenmesin; ilâ-nihâye ver…” diyor. Nefsin sevmediği şeylerin hepsi gam… Nefis neleri istiyorsa, onlar kendine düşman. Aslına bakarsan; hîç! Evlât da hîç, devlet de hîç, ben de hîç, sen de hîç, hepimiz de hîç’iz. Ne diyordu Saim Ali Dilemre, mektubunda? – (Dünya hîç, kâr-ı dünya heme hîç; ey hîç! Barây-ı hîç mepiç!) diyordu. – Amma, bu “hîç”in içinde öyle bir devlet var ki… Bu hîç dediğimiz insana, aslına kavuşma devleti verilmiştir. Eğer insanoğlu bu kabiliyetinden istifâde etmezse hakîkaten hîç olur gider. Akıl, her şeyin hîç olduğuna tamamen inandıktan sonra, öyle bir zevka düşer ki… Ondan sonrası ölümsüz bir âlem; ondan sonraki lezzet; bitmez tükenmez aralıksız, kesâfetsiz. Akıl, oraya varmadan, tâlim ediyor; yaptığı şeyler, düşündükleri tâlim gibi bir şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder