HİLAFETN ERKEN VERİLMESİNİN NENEDİ

Akşemseddin hazretlerinin hacı bayram Veli hazretlerine gelmesi malumdur.Akşemseddin hazretleri 1389 yılında şam'da doğdu.Babasıyla birlikte yedi yaşında iken Anadolu'ya gelip Amasya'nın kavak nahiyesine yerleşmiştir.Babasının vefatından sonra Amasya ve Osmancık medreselerinde tahsilini tamamlayıp,Osmancık medresesinde müderris iken manevi yola düşmüştür.kendisine Ankara'da bulunan Hacı Bayram veli hazretleri tavsiye edilmiş,Ankaraya gelip hazreti sorduğunda birisi Bak şu karşıda iki dervişi ile dükkan dükkan dolaşıp para toplayan birisidir" diye gösterince kalbinden bu hal olumsuz düşünceye dönüşmüş,Hacı bayram Veli'nin huzuruna çıkmadan dönüp şeyh bulmak amacıyla halep'e yolculuğa başlamışır.Halep'e bir saatlik mesafede iken rüyasında hacı bayram Veli'nin boynuna zincir takıp kendisini çektiğini boğulmak üzere iken uyandığını görünce Halep'e gitmekten vazgeçmiş, yaptığı hatanın idraki ile Ankara'ya dönmüştür.Hacı bayram Veli hazretleri burçak tarlasında dervişleri ile birlikte ekin biçerken onların yanına varmış.Hazret hiç iltifat etmemiş.Akşemseddin de çalışmaya başlamış.Yemek zamanı misafire hiçbir şey ikram etmemişler .Şeyh efendi dervişleri ile sofrada yemek yerken davet etmemişler.Hizmet edenler köpekler için ayırdıkları yemeği köpeklerin önüne dökünce Akşemseddin,nefsinin kendisine yaptığının intikamını almak için köpeklerin yal kapları içindekileri yemeğe başlayınca Hacı bayram Veli, onun bu tevazuuna dayanamıyarak "Köse, kalbimize girdin gel yanıma" diyerek sofraya davet etmiştir. Sıkı bir riyazet ,talim ve terbiyeden sonra kendisine hilafet verilince ,tekkede hizmet edenler kendisine:"Diğer dervişlere kırk yıldır hilafet vermedin,Az müddet içinde Akşeyhe hilafet verdin.Hikmeti nedir?diye sorunca Hacı bayram Veli"Bu zeyrek, uyanık ve akıllı bir kösedir.Her ne görüp duydu ise hemen inandı.Sonra hikmetini yine kendisi anladı.Fakat yanımda kırk yıldan beri hizmet eden bu talebeler,hemen gördüklerinin ve duyduklarının aslını,hikmetini sorarlar.Ona hilafet veriliş nedeni budur" buyurmuştur.