Dörtyol'dan Celal isimli bir kardeşimiz anlattı. Kendisi Cizre'de Seyyid Nurullah hazretlerinin dervişidir. Bir gün güzel bir şekilde giyindim. Yeni takım elbise diktirmiştim. Çok güzel bir üzüm buldum ve bir miktarda börek yaptırdım. Ali baba hazretlerini ziyarete gittim. Yattığı çadırın içinde civcivlerini gezdiren bir tavuk var ekmek parçalarını yediriyordu. Ben nereye otursam diye etrafıma bakındım. Çünkü takım elbisem yeni idi. Sonra hatırıma geldi,"aman ne olursa olsun" diye olduğum yere oturdu. Kendisine getirdiklerimi takdim ettim. Baktı Üzüm güzelmiş dedi alüminyum bir küçük kazanı vardı onun içine koy, onu Hacettepe'de yatan bir hasta kardeşine gönderelim dedi.
Daha sonraki zamanda da ziyaret ettim. Çadırda bulunan bir kazanı işaret etti. İstanbul'dan bir hanım bacınız göndermiş dedi. Kazanı aldım içinde aşure vardı ancak aşure taze olup üzerinde buharları çıkmakta idi. Hayrette kaldım, sormadım..
Daha sonraki zamanda da ziyaret ettim. Çadırda bulunan bir kazanı işaret etti. İstanbul'dan bir hanım bacınız göndermiş dedi. Kazanı aldım içinde aşure vardı ancak aşure taze olup üzerinde buharları çıkmakta idi. Hayrette kaldım, sormadım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder