Bazı kibaru evliullah, Hak teala'nın kendilerine lütfettiği ilim ile vuku olacak yahut olmuşta saklı kalan hadiselerden haber verirler. Bu haberler muhataplarının yahut muktedirlerin hoşuna gitmez. Bizleri zayıflatmak amaçlı fikirler diye takibata ve sürgünlere muhatap olmuşlardır. Bunun en güzel örneği Niyazi Mısri hazretleri olup sürgünde iken dünyasını değişmiş,Osmanlıya küs gitmiştir.
Vani Mehmet efendi sürgünle Bursa'ya gönderildiğinde Hazreti Mısri dergahında irşad faaliyeti devam etmekte imiş. Bir gece dergahta cehri zikir yapılmış,Vani efendi de civardaki bir binada imiş. Sesli zikirden rahatssız olmuş, ertesi gün "Köpeklerin ulumalarından rahatsız oldum, uyuyamadım" diye hakaretamiz ifadelerde bulunmuş.bu söz Hazreti Niyaz'inin kulağına gitmiş,"Mahalleye yabancı bir köpek geldi, o gürültü onun üzerine idi" deyi pek güzel zarif bir cevap vermiştir.
Hazreti Niyazı Edirne'ye gelince bir rivayete göre Sultan Selim camisinde vaaz ederken kendisinde acaib haller zuhur etmiş, Devletin emri idaresindeki yolsuzlukları, savaş durumunun memleket ve millet üzerindeki feci sonuçlarını açıklayıp tafsil edince, padişahı ve erkanı hükümeti yese düşürecek sözler söylemiştir. Hak söz acı olduğundan ve hoşa gitmediğinden, Edirne'de hazreti şeyhin mevcudiyeti ve sözleri orduda teşevvüş bais olacağı korkusuyla Hazreti Mısri'yi Rodos'a sürgün emri çıkarttılar ve dokuz ay bu sürgünü devam etmiş akabinde Bursa'ya mecburi ikametine karar verilmiştir. Bursa'da cifr hesabıyla bazı olacaklardan haber vermesi hükümetin hoşuna gitmediğinden 1677 senesinde, bazı münafıkların iftirası ile Limni adasına sürgün edilmiştir. Burada on iki sene kalmıştır. Tekrar Bursa'ya geldiğinde Aşık Yunus'un kabri diye bir kabir keşfetmiştir. 1693 senesinde Tarafı Haktan sefere memur olduk diye ikinci kez Edirne'ye gelip Selimiye camisine inmiştir. Vaaz esnasında hükümete çatarak bir takım olacak olumsuzluklardan bahsedmesi üzerine ikinci kez Limni'ye sürgüne gönderilmiş bu defa hazret gazaba gelmiştir. O esnada Hasan Sezai Gülşeni çocuk imiş. Şeyhi Lali Gülşeni ona :"Aman evladım, koş hazret-i Mısriye yetiş, arabasının önüne yat, af dile, nazarlarını celalden cemala çevirmeği çalış" diye emredince Hazreti Sezai yetişir, aldığı emir gibi hareket eder. Hazreti Mısri'nin hali değişir, hadisenin olduğu yer İstanbul mezarlığı yolunda imiş. Hz.Mısri "Evladım, bizim asarı celalimiz baki kalsaydı, kudreti ilahiyye ile şehri sirü zeber eder idik" diye bir mezar taşına hiddet sallayınca, Edirne'de zelzele olmuştur. Herkes korku içinde kaldı."İltifata, makamatı aliyyeye sezasın"diye taltifi "SEZAİ" mahlasını alan Hazreti Sezaiye dualar etti. Ehli islamın saadetin temenni eyledi yoluna devam etti. Hazretin Limni'ye götüren muhafızların reisi Azbi Çavuş idi. Seyahat süresince hazretin feyzini görüp kemalatına medfun olmuş hilafet almış, Erenköy Merdiven köy karyesindeki Bektaşi tekkesine postnişin olmuştur...
Vani Mehmet efendi sürgünle Bursa'ya gönderildiğinde Hazreti Mısri dergahında irşad faaliyeti devam etmekte imiş. Bir gece dergahta cehri zikir yapılmış,Vani efendi de civardaki bir binada imiş. Sesli zikirden rahatssız olmuş, ertesi gün "Köpeklerin ulumalarından rahatsız oldum, uyuyamadım" diye hakaretamiz ifadelerde bulunmuş.bu söz Hazreti Niyaz'inin kulağına gitmiş,"Mahalleye yabancı bir köpek geldi, o gürültü onun üzerine idi" deyi pek güzel zarif bir cevap vermiştir.
Hazreti Niyazı Edirne'ye gelince bir rivayete göre Sultan Selim camisinde vaaz ederken kendisinde acaib haller zuhur etmiş, Devletin emri idaresindeki yolsuzlukları, savaş durumunun memleket ve millet üzerindeki feci sonuçlarını açıklayıp tafsil edince, padişahı ve erkanı hükümeti yese düşürecek sözler söylemiştir. Hak söz acı olduğundan ve hoşa gitmediğinden, Edirne'de hazreti şeyhin mevcudiyeti ve sözleri orduda teşevvüş bais olacağı korkusuyla Hazreti Mısri'yi Rodos'a sürgün emri çıkarttılar ve dokuz ay bu sürgünü devam etmiş akabinde Bursa'ya mecburi ikametine karar verilmiştir. Bursa'da cifr hesabıyla bazı olacaklardan haber vermesi hükümetin hoşuna gitmediğinden 1677 senesinde, bazı münafıkların iftirası ile Limni adasına sürgün edilmiştir. Burada on iki sene kalmıştır. Tekrar Bursa'ya geldiğinde Aşık Yunus'un kabri diye bir kabir keşfetmiştir. 1693 senesinde Tarafı Haktan sefere memur olduk diye ikinci kez Edirne'ye gelip Selimiye camisine inmiştir. Vaaz esnasında hükümete çatarak bir takım olacak olumsuzluklardan bahsedmesi üzerine ikinci kez Limni'ye sürgüne gönderilmiş bu defa hazret gazaba gelmiştir. O esnada Hasan Sezai Gülşeni çocuk imiş. Şeyhi Lali Gülşeni ona :"Aman evladım, koş hazret-i Mısriye yetiş, arabasının önüne yat, af dile, nazarlarını celalden cemala çevirmeği çalış" diye emredince Hazreti Sezai yetişir, aldığı emir gibi hareket eder. Hazreti Mısri'nin hali değişir, hadisenin olduğu yer İstanbul mezarlığı yolunda imiş. Hz.Mısri "Evladım, bizim asarı celalimiz baki kalsaydı, kudreti ilahiyye ile şehri sirü zeber eder idik" diye bir mezar taşına hiddet sallayınca, Edirne'de zelzele olmuştur. Herkes korku içinde kaldı."İltifata, makamatı aliyyeye sezasın"diye taltifi "SEZAİ" mahlasını alan Hazreti Sezaiye dualar etti. Ehli islamın saadetin temenni eyledi yoluna devam etti. Hazretin Limni'ye götüren muhafızların reisi Azbi Çavuş idi. Seyahat süresince hazretin feyzini görüp kemalatına medfun olmuş hilafet almış, Erenköy Merdiven köy karyesindeki Bektaşi tekkesine postnişin olmuştur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder