Kanuni Sultan zamanında ulemayı islam arasında, Cenab-ı peygamberin anne ve babasının imanı hususunda laf çıkıp bunların imanı hakkında tetkikata kalkışmışlardır. Kanuni bunu duyunca edebe muhalif bir tavır deyip bu hususta bir ferman çıkartarak Fatih Camii şerifinde Ulema ve meşayih toplanıp, konuşulsun, iş neticelensin" der.
Padişahın emri gereğince ulema, fuzala ve meşayihler Fatih Camiiinde toplanmışlar. Padişah'da hünkar mahfilinde bu tartışmayı beklemekte idi. Hazır olanlar arasında vezirlerden Mustafa Paşa isimli namı "Papazoğlu" olan bir vezirde var idi. Ümmi Sinan hazretleri halifesi Haririzade Muhammed efendi olduğu halde camii şerife gelmişlerdi. Asasını ve ayakkabısını halifesi tutmakta idi. Cemiyet tamamlanmış olmakla Hz.Pir doğruca mihraba teveccüh edip orada oturdular. Ebussud efendi mihrabın bir tarafında, Papazoğlu Mustafa Paşa diğer tarafında oturmuşlar idi. Ümmi Sinan hazretleri açılan mübahaseyi usul-i münazaraya tevfikan halletmek cihetini düşünüp Ebussut Efendiye hitaben tecahülü arif kabilinden "Bu zat kimdir?" diye Papazoğlunu sormuş.Vüzerayı izamdan da cevabını vermiş."Papaz kimdir?" diye sual edince sükut etmekle suali tekrar etmiş. Yine sükut olunmasıyla canı sıkılmış, yüksek sesle "Canım niçin sualime cevap vermiyorsunuz?"buyurmuşlardır. Padişah hünkar mahfilinden haber gönderip keyfiyetin açıklanmasını istedi. Ümmi Sinan hazretleri vakıayı arz etmiş. Padişah bu suali ve cevabın verilmemesindeki manevi nükteyi idrak buyurup "Mesele halloldu, mübaheseye hacet kalmadı, meclis dağılsın" buyurmuşlardır.
Meclisin dağılmasının sebebi Şeyhülislamın, Mustafa Paşa için "Papazoğlu" demekten edeben çekinmesiydi. Zira Ümmi Sinan hazretleri, vezirin lakabını çok iyi bilmekte idi. Heyet ve padişah huzurunda "Papazoğlu" denilmesi edebe aykırı düşüyordu. Ümmi Sinan hazretleri demek isteyecekti ki, Vezirin babası için "Papaz" denilmekle edeben ihtiyarı sükut ediliyor da, on sekiz bin alemin efendisinin ehli iman olan ebeveynin imanı hakkında iman meselesi çıkartılmasının edebi umumiyyeye muvafık olmayacağını ortaya koymaktı. Şeyhülislama karşı "Bu mübaheseye niçin meydan veriliyor" demek idi.
Padişah bu nükteyi anladı ve meseleyi kapattı.
Ebussud efendi, durumdan infial edip hazrete hitaben latife kabilinden;"Senin cenaze namazını papazlara kıldırmalı" yolunda naz cihetinden bir laf etmiştir.
Ümmi Sinan hazretleri irtihal edince cenazesi, namaz için Fatih Camisine getirilmişti.Tesadüf ki Kanuninin kızlarından birisi vefat etmiş onunda cenazesi Fatih Camisine getirilmiş, namazını Ebussut Efendi kıldıracaktı. Ancak kadın cenazesinden evvel bir erkek cenazesi mevcut olunca ilk olarak erkeğin cenaze namazı kıldırılmak gerekti. Ebussut efendi "Er kişi" niyetine diyerek önce hazretin namazını, sonra da Padişahın kızının namazını eda ettiler. Erkek cenazesindeki kalabalıktan dolayı Şeyhülislam bu kişi kimdir diye sual sorunca Ümmi Sinan hazretleri olduğu cevabı verilmiş ve Şeyhülislam "Camii şerifte namazını papazlara kıldırırım" demesindeki hatayı idrak edip bu sözü söylediğine pişman olmuştur....
Padişahın emri gereğince ulema, fuzala ve meşayihler Fatih Camiiinde toplanmışlar. Padişah'da hünkar mahfilinde bu tartışmayı beklemekte idi. Hazır olanlar arasında vezirlerden Mustafa Paşa isimli namı "Papazoğlu" olan bir vezirde var idi. Ümmi Sinan hazretleri halifesi Haririzade Muhammed efendi olduğu halde camii şerife gelmişlerdi. Asasını ve ayakkabısını halifesi tutmakta idi. Cemiyet tamamlanmış olmakla Hz.Pir doğruca mihraba teveccüh edip orada oturdular. Ebussud efendi mihrabın bir tarafında, Papazoğlu Mustafa Paşa diğer tarafında oturmuşlar idi. Ümmi Sinan hazretleri açılan mübahaseyi usul-i münazaraya tevfikan halletmek cihetini düşünüp Ebussut Efendiye hitaben tecahülü arif kabilinden "Bu zat kimdir?" diye Papazoğlunu sormuş.Vüzerayı izamdan da cevabını vermiş."Papaz kimdir?" diye sual edince sükut etmekle suali tekrar etmiş. Yine sükut olunmasıyla canı sıkılmış, yüksek sesle "Canım niçin sualime cevap vermiyorsunuz?"buyurmuşlardır. Padişah hünkar mahfilinden haber gönderip keyfiyetin açıklanmasını istedi. Ümmi Sinan hazretleri vakıayı arz etmiş. Padişah bu suali ve cevabın verilmemesindeki manevi nükteyi idrak buyurup "Mesele halloldu, mübaheseye hacet kalmadı, meclis dağılsın" buyurmuşlardır.
Meclisin dağılmasının sebebi Şeyhülislamın, Mustafa Paşa için "Papazoğlu" demekten edeben çekinmesiydi. Zira Ümmi Sinan hazretleri, vezirin lakabını çok iyi bilmekte idi. Heyet ve padişah huzurunda "Papazoğlu" denilmesi edebe aykırı düşüyordu. Ümmi Sinan hazretleri demek isteyecekti ki, Vezirin babası için "Papaz" denilmekle edeben ihtiyarı sükut ediliyor da, on sekiz bin alemin efendisinin ehli iman olan ebeveynin imanı hakkında iman meselesi çıkartılmasının edebi umumiyyeye muvafık olmayacağını ortaya koymaktı. Şeyhülislama karşı "Bu mübaheseye niçin meydan veriliyor" demek idi.
Padişah bu nükteyi anladı ve meseleyi kapattı.
Ebussud efendi, durumdan infial edip hazrete hitaben latife kabilinden;"Senin cenaze namazını papazlara kıldırmalı" yolunda naz cihetinden bir laf etmiştir.
Ümmi Sinan hazretleri irtihal edince cenazesi, namaz için Fatih Camisine getirilmişti.Tesadüf ki Kanuninin kızlarından birisi vefat etmiş onunda cenazesi Fatih Camisine getirilmiş, namazını Ebussut Efendi kıldıracaktı. Ancak kadın cenazesinden evvel bir erkek cenazesi mevcut olunca ilk olarak erkeğin cenaze namazı kıldırılmak gerekti. Ebussut efendi "Er kişi" niyetine diyerek önce hazretin namazını, sonra da Padişahın kızının namazını eda ettiler. Erkek cenazesindeki kalabalıktan dolayı Şeyhülislam bu kişi kimdir diye sual sorunca Ümmi Sinan hazretleri olduğu cevabı verilmiş ve Şeyhülislam "Camii şerifte namazını papazlara kıldırırım" demesindeki hatayı idrak edip bu sözü söylediğine pişman olmuştur....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder