3 Aralık 2019 Salı

İLAHİ SIRLAR EMİN OLANLARA TEVDİ OLUNUR

Birisi Zünun-i Mısri hazretlerine gelip "Ey Şeyh bana esrarı ilahiyyeden bahset"der. Hz. Şeyh,"Pekala bahsedeyim. Fakat evvela şu kutuyu al, Dicle nehrinin karşı tarafında oturan filan zata götür de gel" diyerek ağzı kapalı bir kutu verir. Adam kutuyu alır yola çıkar. Yolculuk esnasında elindeki kutunun içinden  bir şeyin hareket ettiğini hisseder. Merak saiki ile kapağı açar, içinde bir fare var imiş. Hayvan hemen sıçrayıp kaçar. O şahs hayrette kalır ve boş kutuyu götürmeden ise geriye döner, keyfiyeti Zünun'a anlatır. Zünnun hazretleri buyurur ki:"Kulların esrarına emin olmayan kimseye esrar-ı ilahiyye nasıl tevdi olunur?".
Doğan kuşunu avcılığa alıştırmak için başını deriden bir külah geçirirler etrafını görmez, insana alıştıktan sonra av esnasında bu külahı çıkartarak salarlar. Eğer bu külahı örtmeseler terbiye olunmaz imiş. Nefsi hayvanisine mağlup olan insanların terbiyesinde ise külah, riyazattır. Riyazat nefsin isteğini vermemektir. Terbiyene zaman tamamlanırsa külah çıkartılır .Mürşid, eğitimi tamamlanmamış müridin kalp gözünü açmaz. Zira terbiye tamamlanmadan kalp gözü açılıp bazı batın alemleri keşfedilirse, bu keşiften o kimse zarar görür. Hemen, manevi mertebeye erdim diyerek yetki sahibi oldum zannıyla mürşidden ayrı bir dükkan açıp başına mürit toplamaya kalkışır. Kendi noksan kaldığı gibi, tabi olanları da noksan içinde bırakırlar.
Derviş, mürşidin himmetiyle kanatlanır. Bu himmete layık olabilmek için hizmet gereklidir. Yunus Emre hazretleri k ırk yıl Taptuk Emre hazretlerinin dergahına odun taşımıştır. Hizmeti tamamlandığında himmet edilerek uğurlanmıştır. Mürşidin hizmete ihtiyacı yoktur. Derviş aslında hizmeti bir anlamda kendine yapmaktadır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder