Tasavvuf mesleğine sülukden gaye, Haktan razı olup, Hak rızasını arayıp bulmaktır .HAK İLE HAK OLMAKTIR. Bu, öyle bir halettir ki, beyana ne lisan nede lüğat kafi gelmez. Aklın ve fikrin maverasındadır. HAK İLE HAK OLMAK, BEKABİLLAH MERTEBESİNE ERİŞMEKTİR. Beka-billah mertebesine erişenler bu makama zevk ile muttali olurlar. Onu başkalarına açıp söylemek isteselerde söyleyemezler. Hak ile Hak olmayı ifade ve beyan edebilecek kabiliyet, beşer lisanına verilmemiştir. Meğer ki o Hak ile mest olsun ve kelimeler ağzından kendi arzusu olmaksızın zuhura gelsin. Hallac-ı mansur'un "ENEL HAK, Cüneydi bağdadinin LEYSE CÜBBETİ SİVA'ALLAH veBeyazid-i Bestami'nin SÜBHANE MA AZAMU ŞANİ demeleri gibi kelamı kendi ağızlarından olduğu halde, Hakk'ın tecellisi vetenezzülü ile zuhur eylemiştir....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder