Evliyânın
büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerine, bir gün birisi hakâret etmişti.Mübârek
zât sustu.Karşılık vermedi.Aradan bir müddet geçti...Adam birden hastalandı.Ve
“ölüm” hâline geldi.Hatâsını anlayıp pişmân oldu yaptığına ve affetmesi için
haber gönderdi bu velîye.Mübârek, acıdı yine.Ziyâretine gidip;
“Nasılsın?”
diye sordu.Adam kendini zorlayıp;“Çok hastayım efendim” diyebildi.Büyük velî
teselli edip;“Tek şifâ verici Allahü teâlâdır. İnşallah sana da şifâ verir”
dedi.
Duâsı
kabul oldu.Ânında iyileşip kalktı.Hiçbir şeyi kalmamıştı.Ellerine yapışıp;
“Sizi
incittim efendim, ama çok pişmânım; ne olur beni affedin” dedi.
Büyük
velî;“Evet, o zaman kalbimiz incinmişti. Ama şimdi gönlüm size karşı
tertemizdir, müsterih ol” buyurdu.Ve ilâve etti:
“Şunu
unutma ki Allah dostları, kınından çıkmış kılıç gibidirler. Fakat o kılıçla
kimseye vurmazlar. Belâsını arayanlar, kendileri gelip, boyunlarını o kılıca
vururlar.”O kimse duygulanıp;“Bana nasîhat eder misiniz” diye ricâ etti bu
zâta.
Büyük
velî;
“Nefsine
bir an bile fırsat verme... Dâima baskı altında tut, ez onu, yoksa nefsin baş
kaldırıp seni ezer” buyurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder