19 Şubat 2017 Pazar

TUTUKLANAN VE TUTUKLANMAYAN ŞEYH ÖRNEKLERİ


 12 Eylül 1980 Askeri darbesi olduğu vakit sıkıyönetim komutanları bölgede bulunan tarikat şeyhlerini gözetim altına almışlardı.Olur ya bunlar toplumu ,askeri idareye karşı harekete geçirirler diye.Sivil toplum önderleri içinde en çok Manevi kimlikleri olan irşatla görevli Şeyhler ,saltanat sahipleri tarafından tehlikeli görülmüş,tarih boyuncada onlara ezilmiştir.Halbuki tarihte hiç görülmemiştir ki bir tarikat şeyhi müritlerini zalimde olsa bir devleti elegeçirip idareyi kendilerinin ele almasını tavsiye etsin.Bu gün Fethullah gülen,İslami kavramları kullanarak müntesiplerine devleti ele ,idareye hakim olma yönünde gizli telkinleri bulunmakla,dünyayı tercih ettiğinden dolayı cezalandırılmıştır.Dünyayı esas alan ama İslami kimlikleri kullanan başka kimselerde aynı akibete uğrarlar.
1980 darbesinde sonra Hatay’da göz altına alınanlarden iki örnek vardır.Dörtyol’dan Nakşi Şeyhi Ziya Bölükbaşı  ve Antakya’ merkezden Hacı Hakkı efendi.Hacı Hakkı Efendi açık ve aşikar konuşur ben “Akdeniz’in kutbuyum”der.Mahkeme önüne çıkartılırlar.Askeri savcı Ziya Efendi’ye sorar.”Sana şeyh diyorlar.Sen Şeyh mlisin?”deyince Ziya Efendi “Evet şeyhim” diye cevap verince bir konumunu ikrar eden müritleri ile birlikte hapse atılır ve 28 gün yatar.Hacı Hakkı efendiye’de savcı sorur”Sen hangi tarikattasın?”deyince Hacı hakkı efendi hazretleri yüksek sesle “Ne tarikatı.İslamda tarikat varmı?İslam bir tane ,tarikatı nereden çıkartıyorlar”diye takiyye kullanması ve bunları ifade ederken de biraz taşkınlık göstermesi üzerine Savcının yapacak bir şeyi yoktur.Çıkartın bu deliyi  dışarı der.ve Hakkı efendi serbest kalır.Ziya Efendi ise Hz.Yusuf kıssasını düşünerek cihat diyerek hapisten yana tercihini kullanmıştır.
Yaşlı olan başka bir şeyhin  tutuklanmaması yahut tahliye edilmesi hususunda asskeri yargıca müritlerin kendi aralarında para toplayıp vermelerini ve bir miktarda kendisinin parasal katkıda bulunduğunu Azizim Necib Sultan ifade buyurmuştu.
Acaba hangisinin yaptığı doğru idi.
Bu noktada Necib Sultanım şunları anlattı.Kilisli mühendis Akif Günal’ın babası Nuri efendi,Kiliste oturur,ara sıra dörtyolda bulunan oğlunun yanına misafir gelirdi.gazetecilim yapmıştı.ayağının bir tanesi dizden aşağı kesilmiş protez ayakla dolaşırdı.12 Eylül ihtilalinden sonra sıkıyönetim kendisini armakta idi.Kilis’e gidip teslim olayım mı? Olmayayım mı?tereddüdü içinde konuyu danışmak için Necib Sultan’ın  terzi dükkanıa gelir.Necib Sultan ona derki :Danışma hususunda tek kişiye danışacaksın.iki kişiye danışmayacaksın.Benim fikrime göre kendiliğinden gidip teslim olma.Bu bir fırtınadır fırtına devamlı olmaz bir müddet sonra kesilir”der.Nuri baba,bu fikirden tam tatmin olmamış ki birde Ziya Efendi’ye danışayım der.Ziya Efendi ise aksi istikamette yol gösterir:”Git teslim ol.”diye.Tereddütte kalınca oğlu ile birlikte emekli olmuş Gaziantepteki akrabaları olan bir paşanın yanına giderek her iki allah adamının kanaatlarını söyleyince Paşa onlara:”Sen o terzinin sözünü tut”der.Nihayetinde Nuri baba teslim olmaz ve 12 eylülün ilk fırtınası geçtikten sonra da bir daha aranmaz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder