25 Temmuz 2020 Cumartesi

KIYASLAMA

Nihayetinde Ayasofya Müzesi, Türkçe ezan, tarikat ve cemaatlerin yasaklanması, tekke ve türbelerin kapatılması, kılık kıyafet yasaklarından sonra 30’ların radikal laiklik hamlelerinin bugüne ulaşmış son örneğiydi.
Ayasofya’nın 86 yıl sonra müzeden yeniden camiye çevrilmesiyle Türkiye’deki otoriter tepeden laiklik projesi defteri psikolojik olarak kapandı.

Ama ne ilginçtir ki o defterin kapandığı,  İslami çevrelerin son rüyası olan Ayasofya’nın camiye çevrildiği günkü Türkiye, 86 yıl önce Ayasofya’nın müzeye çevrildiği zamanki Türkiye’den daha seküler bir yer.
Ayasofya’nın müze olduğu yıllarda Türkiye’de dindarlık ve İslamcılık yükselişteydi, Ayasofya camii olarak açılırken ise hem siyaseten hem de sosyal olarak heyecanını kaybetmiş, inişe geçmiş bir muhafazakarlık ve İslamcılık var.
Üstelik ‘mahzun Ayasofya’nın da aralarında olduğu, ideolojik motor gücü olan laik iktidar karşısındaki mağduriyetlerden de geriye pek bir şey kalmadı.
Türkiye’de 86 yıl önce Ayasofya’yı bir gecede müze yapan otoriter laikliğin başaramadığı sekülerleşmeyi, sivil hayatın kendisi başardı.
Ama Türkiye’nin siyaseten o kadar değiştiğini söylemek zor.
86 yıl önce duvarlardaki hatların indirilmesine bile Cumhurbaşkanı karar vermişti, 86 yıl sonra halının rengine dahi Cumhurbaşkanı karar verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha bir yıl önce Ayasofya’nın açılmasını isteyenlere Sultanahmet’in vakit namazlarında doldurulmasını şart koşuyordu.
Dün görüldü ki Sultanahmet’i dolduran da Ayasofya’nın açılması oldu. (Yıldıray Oğur-Karar gazetesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder