11 Ağustos 2022 Perşembe

NURİ ARLASEZ-2

● Hint felsefesini nasıl keşfettiniz? Kaynaklara, o günün şartlarında nasıl ulaşabildiniz efendim?

Anlatayım. Bir arkadaşımın kız kardeşi kendisi için kitap almamı istemişti. On beş on altı yaşlarındayken İstanbul’un bütün kitapçılarını bilirdim. Mutlaka edinmek istediğim bir kitap olursa, eğer alacak param yoksa -ki genellikle olmazdı- o kitabı, başkalarının göremeyeceği bir şekilde, raflardaki kitapların arkasına saklar ve sonunda mutlaka para bulup o kitaba sahip olurdum. O gün arkadaşımın kız kardeşine kitap seçmek için Haşet’e gittiğimde de böyle bir kitap gözüme ilişti. Hindistan’da, son devrin en mühim manevi adamlarından biri olan Ramakrishna ve onun yetiştirdiği Swami Vive Kananda hakkında Romain Rolland’ın bir kitabı, Fransızca bir kitap... Bende kıymetli insanları ve kıymetli kitapları hemen sezme hassası vardır. Zaten soyadımdaki “sez” sezmek fiilinden gelir. “Ar” ise bildiğiniz gibi sanat mânâsına gelir, uydurmacılık devirlerinde öztürkçe diye yutturulmak istenmişti. Her ne ise, bu Arlasez soyadı, “Sanat yoluyla sez” gibi bir mânâya gelir ve dayızadem tarafından bizim için soyadı olarak seçilmiştir. Ne diyordum, Romain Rolland’ın kitabı birden çarptı beni. Harikulade bir Fransızcayla yazılmış, Hint felsefesinin en mühim metinlerinin kusursuz tercümelerinin yer aldığı müthiş bir kitap. Çölde, bir vahaya ulaşan susamış adam gibi. Bu kitap bana büyük ufuklar açtı, onun yol göstericiliği ile yeni kaynaklara ulaştım. Hint felsefesiyle ilgili bütün önemli kitaplara sahip olmak için didinmeye başladım. Bazan bir kitaba sahip olmak için üç dört sene uğraşıyordum. Tek başıma bir çölde gibiydim, ama Allah göndermeye başladı. Bir şeyi çok istiyorsan ve samimi isen, Allah mutlaka verir. Böylece Hint felsefesine dair nadide kitaplardan meydana gelen bir kütüphanem oldu. Bu kitaplardan bilginin özünü alıyordum, teferruat arasında boğulup kalmaktan kurtulmuştum. Sene 1965. Bir kültür anlaşması dolayısıyla Bombay Üniversitesi’nden bir profesör geldi. Bizden de oraya birinin gitmesi gerekiyormuş Lakin kimseyi göndermedikleri gibi, adamı da küçümsemişler. Güya kendileri Batılı, o adam Hintli. Hâlbuki muazzam bir adam. Kendisiyle tanışıp dost olduk. Bana dert yandı. Bir ara Hindistan’a gidip gitmediğimi sordu. Hayır deyince, “Gelmeseniz de olur, dedi, siz özünü almışsınız! Sahi bu kitaplar elinize nasıl geçti? Hepsi birinci sınıf!” 

● Daha sonra da gitmediniz mi? 

Gitmedim, hiç gitmedim. Ama o bana geldi. Hindistan’da senelerce kalıp da hiçbir şey almayanlar var. Hint felsefesinden kendimi tanımayı ve kendi kendimi aydınlatmayı öğrendim. Bir Hint duası vardır ki, düsturum olmuştur: “İçimin ışığı sönmüş olduğu bir demde, elime başkalarını aydınlatmak için meş’ale verme Yarabbi!”

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder