23 Ağustos 2019 Cuma

MÜCEDDİD NEYİ DEĞİŞTİRECEK

Değişime ihtiyacımız olduğunu herkes hissediyor.Ne şekilde  olacak bu?Siyaseten dersek Ak Parti'nin iktidarda olduğu 18 yıl gibi iktidara geçecek yeni bir siyasi parti vasıtasıyla olacak dersek, sonları öncekiler gibi olacağından şüphe etmemek gerek."Biz yaparız,biz yaptık"naraları devam ettiği sürece birbirimizden farkımızın olmadığı gözlemlenecektir.
Yine, Müslümanlar olarak Aziz İslâm’ı çok kötü temsil ve tebliğ etmekteyiz.“Bir hakikati yok etmek istiyorsan, ona iyi saldırma, onu kötü savun!” kelâm-ı kibarı manidardır.
 Kadı İbn Tayyib’in şu güzel sözünü  hep birlikte iyice düşünelim: 
“İlim üç karıştır. Birinci karışını öğrenenler kibirli olurlar. İkinci karışını öğrenenler mütevazı olurlar. Üçüncü karışını öğrenenler ise aslında bir şey bilmediklerini öğrenmiş olurlar.”
Yazık ki, ekranlarda ve sosyal medyada çokça arz-ı endam eden bazı “bir karışlık” sözde ilim ehlinin hakikati kendi kanaatlerinden ibaret gören ve İslâm’ı sadece kendilerinin temsil ettiklerini iddia eden ifrat ve tefrit söylemleri Müslümanları birbirine düşürdüğü gibi Aziz İslâm’ın itibarını da zedeliyor…
Geçen ay ülkemizi ziyaret eden ve küresel emperyalizme karşı dik duruşu ile tanınan Malezya’nın efsanevi lideri Mahathir Muhammed İslâm Konferansı Örgütü’nün 10. Zirvesi’nde (2003) şöyle demiş: 
“Tek bir ümmet olmak yerine sayısız mezhebe ve tarikata bölündük. Her biri ümmetin, Müslüman cemaatinin bir parçası olduğunu kabul etmek yerine İslâmiyet’i asıl kendisinin temsil ettiğini iddia ediyor. Karşıtlarımızın ve düşmanlarımızın kimin gerçek İslâmiyet’i temsil ettiğini, kimin hangi mezhebe üye olduğunu önemsemediğini göremiyoruz. Onlar için biz sadece Müslümanız, yani terörizmi teşvik ettiğini söyledikleri bir dinin ve Peygamberin takipçileri, can düşmanlarıyız. İster Sünni, ister Şii, Vehhabi ya da her ne olursak olalım bize saldıracak, insanlarımızı yok edecek, yurtlarımızı işgal edecek, hükümetlerimizi devirecekler. Biz de birbirimize saldırıp birbirimizi zayıflatarak, bazen de diğer Müslümanlara saldırmalarına yataklık ederek onlara yardım ediyoruz ve suç ortakları oluyoruz…” (Mahathir Muhammed’in Hatıraları, Kaknüs Yayınları)
2003’ten 2019’a değişen bir şey yok maalesef. Kendimizi, hizbimizi İslâm’ın asıl temsilcisi olarak görme hastalığından kurtulup asil İslâm ümmetinin üyeleri/parçaları olduğumuzu onurla ifade edecek bir duyarlığa sahip olmadan derlenip toparlanamayız ve yeniden tarihin öznesi konumuna gelemeyiz.
Bilelim ki, İslâm düşmanları, biz Müslümanların parçalanmışlığından besleniyor, güç devşiriyorlar. 
Bu noktada aynı Hak Kitab’a iman eden aynı Din’in (İslâm’ın) müntesipleri olarak parçalanma sebeplerimize ilişkin şu ilahi uyarıları çok dikkatle okuyup anlamalıyız:
“İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere Kitapları hak olarak indirdi. Ancak kitap verilenler, kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra sırf aralarındaki bağy (ihtiras, kıskançlık) yüzünden anlaşmazlığa düştüler…” (Bakara 2/213)
 “Zira kuşkusuz Allah, Kitabı hak(ikatin/gerçeğin ta kendisi) olarak indirdi; Kitap’ta ihtilâf edenler ise şüphesiz haktan/hakikatten uzak bir ayrılık/anlaşmazlık içinde bocalamaktadırlar.” (Hâkka 69/51)
Anlıyoruz ki, kendilerine Kitap verilenler, sırf aralarındaki bağy yani kıskançlık ve hırsları yüzünden Kitap’ta anlaşmazlığa düştüler ve giderek hem hakikatten hem de birbirlerinden ayrılıp uzaklaştılar. 
Dinlerini parçalayan ve grup grup ayrılanlardan olmayınız! Her hizip/grup, kendilerinde olanla övünmektedir.” (Rûm 30/32)
İşlerini aralarında parçaladılar da her hizip/grup elinde olanla övünmektedir.” (Mü’minûn 23/53)
Kitap’ta ayrılık Din’de ayrılığa, o da işlerde ayrılığa dönüştü; nihayet her biri kendilerini hakkın ve hakikatin yegâne temsilcileri olarak gören ve kendi liderleri, fikirleri, işleri ile övünen hizipler oluştu.
Allah ve Rasul’üne (Kitap ve Sünnet’e) itaat etmeyip nizalaşmak ise rüzgârımızı/gücümüzü bitirdi:
Allah’a ve Rasûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz/aptallaşırsınız ve rüzgârınız (gücünüz/devletiniz) gider. Sabredin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 8/46)
Üçbuçuk milyon Siyonist Yahudi elinde oyuncak olan islam dünyasının değişimi bildik usullerle artık gerçekleşmeyecek.Dinde yenilenme yapacak olan sahibül Zaman, belki işin başında  dindar olduğunu iddia edenlerle mücadele edecektir.Beyaz kağıt üstüne üst üste yazı yazdıkça kağıdın siyahlaştığı,artık yeni bir yazıyı anlamanın mümkün olamayacağı gerçeğinden hareketle ,sahibül zamanı kabullenecek kimselerin Hakk'ın kalplerini döndüreceği yeni nesil olacağı muhtemeldir. Peygamberlik gelmeden önce de asla pisliğe,küfre bulaşmamış birisi gibi Hak teala, peygamber varisi gönderip,birden bire ortaya çıkartıp maddi ve manevi güç sahibi kılıp dünyaya meydan okuyan böyle bir zatı 2023  de bulmak ve tabi olmak dileğiyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder