29 Ağustos 2019 Perşembe

18 RAKAMINA BİR BAŞKA AÇIDAN BAKIŞ

Mevlevilikte onsekiz sayısı kutsal sayılır. Bir sadaka verilirken bile bu sayının katlarına yahut onsekizi oluşturan dokuz sayısının katlarına riayet edilir.
Ak Parti onsekizinci kuruluş yılını kutladı. Bilirsiniz ki onsekiz yaş rüşt yaşı. Yani Batının tabiri ile onsekizi doldurmuş bir çocuğa kapı gösterilir artık büyüdün başının çaresine bak denilir. Ak Parti, bünyesinde yetişen bazı evlatlarına kapıyı gösterdi. Bu gidişle birçoklarına dahi kapıyı gösterecek gibi. Çünkü reşit olmuş evlatlar, ebeveynlerinin hatalarını dile getirmekteler bu da ebeveyni rahatsız etmekte.
Ya evlatlar doğru söylemekte iseler!.
Bazı ifade örnekleri:
Başbakanlık yaptığı dönemleri yok sayılan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Sakarya’da yaptığı konuşmaya bakalım mı:
“Biz ne dedik? ‘Siyasi kurumsallaşmada hatalar var’ dedik. ‘Ehliyet ve liyakat geriye atıldı’ dedik.
‘Kutuplaşma arttı’ dedik. ‘Kriz yoktur diyerek krizi unutturamazsınız’ dedik. ‘Düşünce özgürlüğü içerisinde herkes fikirlerini açıkça ifade edebilsin’ dedik. ‘FETÖ taktikleriyle kimse kimseye kumpas kurmasın’ dedik. ‘Akrabalar kayırılmasın’ dedik. ‘Mülk bir grubun elinde birikmesin’ dedik.”
Görüldüğü gibi Sayın Davutoğlu’nun partisine söyledikleri bunlar. AK Parti’nin bugün cami cemaatinden dahi oy kaybetmesinin nedenleri de bunlar. Sayın Davutoğlu şöyle devam ediyor:
“Bize ‘bunlar olmuyor’ demediler. Bize ‘hain’ dediler, ‘ihanetle’ tanımladılar söylediklerimizi.”
AK Parti bu sorunları düzeltmek, yeniden ahlaki ve vicdani kriterlere dönmek yerine kurucu ilkeleri hatırlatan dava arkadaşlarını “hainlikle” suçlamayı tercih ediyor.
Peki bu isimlere “hain” suçlaması yapılınca AK Parti tabanının tamamı “bunlar hainmiş” mi diyecek?
Mesela 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şu sözlerine bakıp muhasebe etmeyecek mi:
“AK Parti’nin kurucu ilkelerinden yolunu çeviren ben miyim? Elimdeki 30 km öteyi gösteren dürbün ile baktığımda gördüğüm engeli, engebeyi işaret ettiğim için suçlanmam haksızlık değilse nedir?” (18 Nisan 2019)
Gelin, AK Parti’de başbakanlık müsteşarlığı ve uzun yıllar bakanlık yapmış, yine AK Parti iktidarının kamu reformu politikalarında imzası olan Prof. Dr. Ömer Dinçer’e kulak verelim:
“AK Parti’de liderlik yapmış Sayın Gül ve Davutoğlu uzaklaştırılınca veya halkın gözünde itibarsızlaştırılınca parti ne kazanacak? Sayın Erdoğan daha mı güçlü olacak? Bütün başarıların tek sahibi Erdoğan’dır onun bu isimlere ihtiyacı yoktur deniliyorsa bu insanlarla uğraşmanın ne anlamı var?” (Bilirken Susmak, Alfa Yay., Sh 109)
Davutoğlu şu soruyu soruyor: 
“Bu hareket için koşturan bizlere ‘hain’ denilirse, bu hareketin dışında olanlar kendilerini nasıl huzurlu hissedebilir?”
Toplumsal ve siyasal kutuplaşmanın geldiği yerin oldukça vahim olduğu ortada. Siyasal bir parti olan AK Parti’ye oy vermeyenin hain olarak yaftalandığı bir süreçten geçtiğimiz ve bu duruma AK Parti tabanının dahi tepki göstereceği aşikar.
Demek ki partinin ömrü tamamlandı. Ancak kaybeden ülkemiz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder