24 Eylül 2016 Cumartesi

ORUÇ


Oruç ilk olarak Ademoğullarının üçüncü meliki olan Melik Tahmures zamanında,fakirler sebebiyle , zenginler üzerine farz kılınmıştır.Bu melik zamanında bir kıtlık oldu. Allah Teala zenginlere ,gündüzleri oruç tutup güneş battıktan sonra da sadece bir vakit yemek yemelerini ve gündüz yiyecekleri şeyleri de , kendi rızası için, fakirlere vermelerini emretti. Oruç,cismaniyetin daracık hudutlarından kurtularak göklerin melkutuna girmek için bir fırsattır.Buna, ikinci kez doğuş denilmektedir.Nitekim İsa (a.s), “İki kez doğmayan göklerin melekutuna giremez”sözüyle bu manaya işaret etmiştir.Bundan daha öte oruç mücahedesi, Allah’a kavuşma ve onu müşahede etme vesilesidir.İşte “Oruç benim içindir , onun karşılığını ben veririm” hadis-i kutsisi bunu ifade etmektedir.Allah Teala Hz.İsa’ya :”Aç kal beni görürsün”buyurarak , kendisini görme saadetine ermeyi aç kalma şartına bağlamıştır.

Sa’di şöyle demiştir:

Bedenlerini besleyenler , uyanık olamazlar

Midesi dolu olanlar hikmetten yana boş olur.

Kendisini , sadece orucu bozacak şeylerden uzak tutan kimsenin orucunun nihayeti , akşam vaktinin girmesidir.Fakat kendisini ağyardan sakınan kimsenin orucunun nihayeti ise Hakk’ı müşahede etmektir.

Dilin orucu:Yalandan,gıybetten ve kötü sözden uzak durmak,

Gözün orucu;şüpheli şeylere bakmaktan,bakarken gaflet içinde olmaktan sakınmak,

Kulağın orucu;yasaklanmış  ve boş şeyleri dinlemeyi terk etmek

Kalbin orucu;Dünya ve onun ziynetlerine olan sevgiyi kalbten atmak,

Nefsin orucu;temenni,hırs ve şehvetlerden vazgeçmek,

Ruhun orucu;ahiret nimetlerine ve lezzetlerine karşı bağlılığın kopartılması,

Sırrın orucu;Allah’dan başka bir varlık tanıyıp görmeye elveda etmesidir

 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder