31 Aralık 2016 Cumartesi

KAŞANİ TEFSİRİNİN ÖNSÖZÜ

Atatürk'ün saygı gösterdiği ve Ulus taki bu zatın bulunduğu kahvenin önünden geçerken kendisini asker selamı ile selamladığı Arabacı İsmail Ağa'nın talebelerinden Ali Rıza Doksanyedi tarafından terceme edilen Semerkandlı Abdürrezzak Kaşani'nin Kur'anın batıni ve enfüsi "ÖZ"tefsiri "Tevilat-ı Kaşaniyye"olarak terceme edilmiş olup bunun önsözünde MELAMİLERİN ilim ve irfan derecesi ve kaynağı hususunda fikir veren şu yazılar mevcuttur;
(Kaşani hazretleri buyuruyor ki;"Ben uzun zaman Kur'an-ı okumağa ve kuvvetli bir imanla manasını tefekküre devam ettim Bununla beraber göğsüm darlık içindeydi ve kalbim muzdaripti. açılmıyordu.Fakat Rabbim beni Kur'an okumaktan ayırmadı. Nihayet okumasına ülfet ve ünsiyet ederek tadını tatmaya başladım.Birden nefsim neşelendi.Göğsüm açıldı, Kalbim genişledi, halim vaktim güzelleşti.Ruhum bu fütuhat sebebiyle o derece sevinçle doldu güya daima akşam sabah şarap içiyordu. Her ayetin altında dilimin anlatamayacağı öyle manalar açılıyordu ki ne zabdetmeye ne de saymaya güç yeter. ve nede açıklayıp yaymaya sabredebilirdi. O vakit şanlı Peygamberin:"Kur'andan inen her ayetin zahiri ve batını vardır.her harfin bir haddi  ve her haddin bir matlaı vardır"hadisi şerifini hatırladım.Bu hadiste zahirin tefsir, batının te'vil, haddin anlayışların son bulduğu mana ,matla'ın o manadan Hakk'ın şuhuduna yüksenilen makam olduğunu anladım."Allah Teala kullarına kelamında tecelli etmiştir.,lakin sizler göremezsiniz"hadisini nakleden Cafer-i Sadık s.a Hazretleri , namazda iken düşüp bayıldığında bu halin sorulması üzerine;"Tekrar tekrar Kur'an okumaya devam ederek ayetin mütekellim olan Zat'dan işittim"demiştir.İlahi kelamın hükümlerinin  ve zahirle ilgili yönünün sınırı belirlenmiş "Kur'an-ı kendi reyi ile yorumlayan kafir oldu"denilmiş olduğundan bu yönden sarf-ı nazar ettim, yalnız içten(batın)ve hakikatlardan bana gelen sırları yazmayı uygun gördüm."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder