17 Şubat 2019 Pazar

BİR ÖZELEŞTİRİ

BİR SÖZÜM DE BİZİM MAHALLEYE
Bu yorumuma bizim mahalleden bazı arkadaşlar tepki gösterdi. Şöyle diyorlar: "İyi ama falan partinin belediye başkanları deveyi hamutuyla yutuyor, biraz da bizimki çalmış, çok mu? Bizimkilerin yanlışını yazma, sessiz kal!"
Arkadaşlar, hırsızlığın şaibesi bile kötüdür… İnsan, "hırsızlık" gibi bir iddiaya muhatap olmuş veya kendisine iftira edilmişse, bu söylentileri çürütmesi gerekir. Hatta bununla da yetinmez, iddia sahibi “müfteriler” hakkında ceza ve tazminat davası açar. 
Yapılacak iş budur değerli canlar. Ben, Türkiye'nin - Alevilerin meseleleri hakkında yazılar yazıyor, yanlışları-kötüleri, hırsızları eleştiriyorum. En çok da ırkçı-dinci-hırsız, tecavüzcü devlet görevlileri hakkında yazıyorum. Hakkımda davalar açılıyor, mahkemelerde cebelleşiyorum. 
Sen diyorsun ki; “onları yaz, bizimkileri yazma!
İyi de, onları yazıp, "bizim mahalleden" diyerek, bana gelen belge ve iddiaları görmezlikten gelir, yazmazsam, bu ikiyüzlülüğü vicdanıma nasıl anlatacağım? Elim kaleme gider mi, tutarlı olduğumu, dürüst olduğumu söyleyebilir miyim? İnandırıcı olur muyum?
Özetle:
Bu nevi tepkilere şaşırdığımı, canların, bu kötü şayiayı "mahallenin" değerleriyle nasıl bağdaştırdığını ve nasıl sahiplendiğini anlayamadığımı… Değerlerimizin geleceği adına derin üzüntüye kapıldığımı… “Allah Allah, bu nasıl bir Alevilik anlayışıdır, değerler bitmiş, ahlak çökmüş, bu ülke iflah olmaz” diyerek dizlerimi dövdüğümü, “acaba ben mi abartıyor-boşuna dert ediyorum” diyerek şüpheye düştüğümü söylemek ve paylaşmak istedim.
Abartmıyorum dostlar; uykularım kaçtı!
“Aleviyim” diyenler de çalar, onlar da rüşvet alır, yolsuzluk yapar tamam; eyvallah da Yolumuza-öğretimize göre o kişinin Aleviliği düşer; yani “döktüğünü dolduruncaya, ağlattığını güldürünceye” değin düşkün olur… Sahip çıkmak bir yana, selam da verilmez! Benim atadan, dededen, ecdattan gördüğüm-işittiğim bu. Cemlerde, dedelerim böyle nasihat ederdi…
Galiba hep birlikte özümüzü dara çekmeye ihtiyacımız var; yani özeleştiriye…
Kendimizi sıfırlayıp, din-mezhep, Alevilik-Sünnilik üzerinden değil, insani değerler ve evrensel ahlak üzerinden yeniden formatlamamız lazım. Aksi halde Trump’a, Putin’e, İsrail’e, Yunan’a gerek kalmayacak, biz bizi tüketip-sıfırlayacağız…
Muhabbetle kalın...
Murtaza Demir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder